Hayat ve Tercihler

11113915_616427805127378_6630208067754588306_n[1]
Michael herkesin imrendiği biriydi. Her zaman neşeliydi ve çevresine hep olumlu şeyler söylerdi. Birisi ona nasıl olduğunu sorduğunda: ‘Daha iyi olamazdım’ diye yanıtlardı. Doğal bir motivatördü. Eğer çalışanlardan birisi işyerinde kötü bir gün geçirmişse, Michael, ona, durumun olumlu taraflarına bakmasını söylerdi. Michael’in bu tarzı beni çok meraklandırdı, ve bir gün Michael’a gidip sordum; – ‘Anlamıyorum! Her zaman nasıl bu kadar pozitif biri olabiliyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun? Michael yanıtladı:’Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: ‘Bu gün iki seçeneğin var: ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap. Ben de iyi bir ruh halinde olmayı tercih ediyorum. Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatın olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum. İtiraz ettim:’Hayır bu kadar da basit değil’. ‘Evet bu kadar basit’, Michael yanıtladı ve devam etti: ‘Yaşam seçeneklerden ibarettir.

Gereksiz ayrıntıları bir kenara bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara nasıl tepki vereceğini sen seçersin. İnsanların senin ruh halini nasıl etkileyeceğini kendin seçersin. Nasıl bir ruh hali içinde olacağını kendin seçersin. Hayatını nasıl yaşayacağın da senin seçimine bağlıdır’. Michael’in söyledikleri üzerinde uzun uzun düşündüm. Bir süre sonra kendi işime başlamak için işyerinden ayrıldım. Birbirimizle teması kaybettik, fakat hayat hakkında bir seçim yapacağım sırada sık sık onu ve hayata bakış şeklini düşündüm. Birkaç yıl sonra, Michael’in ciddi bir iş kazası ğeçirdiğini duydum. 18 saatlik bir ameliyat ve yoğun bakımdan sonra, Michael sırtına yerleştirilmiş demir çubuklarla hastaneden taburcu edilmişti.

 

Kazadan 6 ay sonra Michael’i gördüm. Kendini nasıl hissettiğini sorduğumda, ‘daha iyi olamazdım, yara izlerimi görmek ister miydin?’ diye şakayla karışık yanıtladı. Teklifini reddettim, ama kaza esnasında beyninden neler geçtiğini kendisine sordum. Michael yanıtladı ‘ilk aklıma gelen şey yeni doğacak kızımın sağlığı oldu. Yerde yatarken iki seçeneğim olduğunu düşündüm. Ya yaşayacaktım, ya da ölecek. Ben yaşamayı tercih ettim’. ‘Korkmadın mı? Bilincini kaybetmedin mi?’ diye sordum. Michael yanıtladı:’ilkyardım görevlileri bana sürekli düzeleceğimi söylediler. Fakat hastaneye getirildiğimde, doktorların ve hemşirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce gerçekten korktum. Gözleri adeta benim öldüğümü haykırıyordu. O anda bir şeyler yapmam gerektiğini anladım’. ‘Ne yaptın?’ diye sordum. Michael yanıtladı: ‘iri cüsseli bir bayan hemşire bana sürekli sorular soruyordu. Benim herhangi bir şeye karşı alerjik olup olmadığımı sordu. ‘Evet, yerçekimine karşı alerjim var’ diye bağırdım. Gülüşmeleri üzerine onlara dedim ki; ben yaşamayı seçiyorum.

Beni ölü biri gibi değil canlı birisi gibi ameliyat edin!’. Michael hem doktorlarının yeteneği, hem de inanılmaz tavrı sayesinde yaşamayı başardı. Her öğün hayatı dolu dolu yaşamak için seçme hakkımız olduğunu ondan öğrendim. Yaşama olan tavır ve bakış açımız her şeydir. ‘Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün. Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır’. Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Beyaz Leblebi Neden Beyaz?

LEBLEBİNİN DIŞI ‪#‎BEYAZ‬ İÇİ ‪#‎KARA‬ MI?

11151046_10153292979101052_7379996629468849773_n[1]

Beyaz leblebilerde nanoteknoloji ile üretilen bir tür katkı maddesi olan Titanyum Dioksit (Ti02) kullanıldığını biliyor muydunuz?

Titanyum Dioksit E171 tehlikesi beyaz zehir

Leblebi nohutun işlenmesiyle elde edilen bir kuruyemiş türüdür. Nohutun günlerce uğraşı sonucu terbiyesi ile, özel fırınlarda kavrulmasıyla elde edilir.

Beyaz leblebide TiO2

Her beyaz leblebinin kabuğunda katkı maddesi bulunmayabilir. Isıtma ve kavurma işlemi sırasında beyaz leblebi üretiminde kullanılan nohutun kendi yapısından kaynaklanan beyazlaşma ortaya çıkar. Bazı üreticiler ise bu beyazlığı daha keskin hale getirmek için titanyum dioksit kullanırlar. Türk Gıda Kodeksi, zararlı olmadığı gerekçesiyle bu katkı maddesinin kullanımına herhangi bir limit koymamıştır.

Halbuki bugün yapılan araştırmalar, nanoteknoloji ile üretilen titanyum dioksit katkı maddesinin spermlerde ve DNA’da bozulmalara yol açtığını, kansere neden olduğu iddiaları var.

‪#‎Sonuç‬ : Eski Beyaz Leblebimizi İstiyoruz. Eski Beyaz Leblebi Üreticilerimize Teşekkür Ediyoruz.

kaynak: Ahmet maranki

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 3 Comments »

Ruhsal Algıyı Kolaylaştıran Kokular

Kırmızı-Gül-Resimli-Duvar-Kağıtları[1]

 

Kokular ister bitkisel bir parfüm ya da güzel kokulu bir yağ, ister tütsü olsun fark etmeksizin bilincimizi değiştirmede ve meditasyon sırasında ruhsal teması sağlamada en etkin araçtır. Kokular benzersiz özelliklerine göre çevrenin ve kişinin titreşim frekansını değiştirirler. Ruhsal rehberler için çok çekici olabilirler. Ayrıca çevremizdeki rehberlerin etkinliklerine dair içsel algımızı güçlendirirler.

Gül
Bu koku, sevgi ve neşeyle ilgili ruhsal rehberleri bize çeker. Psişik yeteneği arttırma ve kehanet konularında yardımcı olacak rehberlerle çalışmak isteyenler tarafından ruhsalmeditasyonlar sırasında kullanılabilir.
Elma Çiçeği
Bu koku, doğa ruhlarıyla temasa geçmede çok faydalıdır. Özellikle kendileriyle efsanevî imgeler aracılığıyla çalışacak rehberleri çağıranlar için etkilidir. Boynuzlu At’ı çeken bir kokudur.
Karanfil
Karanfil ruhsal özellikle bedensiz varlıklara karşı koruma sağlayan bir kokudur. Elizabeth döneminde bu koku hayaletlerle karşılaşmayı önlemek için kullanılırdı.
Papatya
Bu koku, Arabistan ve Mısır’la ilişkili mezheplere çekici gelir. Doğa Krallığı’na uyum sağlamanızda yardımı dokunabilir. Aura’yı dengeler ve böylece ruh algısı güçlenir.
Günlük  bu koku, aura ve çevre için arındırmadır. Yüksek titreşimi, istenmeyen ya da düşük seviyeli ruhların gelmesini önler. Koruyucudur, arındırıcıdır ve algıyı açar.
Gardenya
Bu koku, özellikle doğa ruhlarını kendisine çeker. Birçok düzeydeki ruhsal âlemlerle iletişimi, telepatiyi güçlendirir. İyi ruhları çağırma ritüellerinde kullanılabilir.
Lavanta
Bu, stresi azaltan ve farklı bilinç hallerine girmeye yardım eden bir bitkidir. Eskiden hayaletleri görmek isteyen ve bilinçli farkındalığı tetiklemek isteyen kişiler tarafından yanlarında taşınırdı. Vizyon genişletici bir etkisi vardır. Çok çeşitli mezheplerle bağlantıya geçmek için kullanılabilir.
Limon
Limon, iyi ruhları çeken bir kokudur. Eski zamanlarda medyumlar tarafından yüksek titreşim ve üst düzey ruhsal rehberleri çağırmak için sık sık kullanılırdı.
Leylak
Leylak, ruhsal âlemlerle temasa geçmede en yararlı kokulardan biridir. Süptil âlemlerin fiziksel vizyonlarını uyarmada faydalıdır. Bireye iyi ruhların çekilim duymasını sağlar. Bazı peri mezhepleri için çok çekicidir. Perili evleri temizlemede kullanılabilir. Medyumluğun üst düzeylerini tetikler.
Biberiye
Bu baharat ve kokusu Elf Krallığı’nda kutsaldır. İngiltere’de noel zamanı elflere ve diğer iyi ruhlara gelecek yıl yardımlarını esirgememeleri için bir hediye olarak sunulurdu. Günümüzde de kullanılmaktadır. Enerjisi çok koruyucudur. Kişiyi negatif varlıklara karşı korur. Banyoda yağ olarak kullanıldığında Ruh Krallığına karşı bedeninizin duyarlığını arttırır.
Menekşe
Menekşe, periler kraliçesinin çiçeğidir. Bütün doğa ruhlarını kendisine çektiği gibi onlarla daha fazla telepati ve iletişim imkânı sağlar. Meditasyondan önce alnın bir damla kadar yağlanması ruhlara dair farkındalığımızı arttırır.
Salkım
Bu koku gizli güçlere inanan kimseler, metafizikçiler ve şifacılar tarafından iyi ruhları ve kişisel durumlarıyla ilgili belirli rehberleri çekmek için kullanılır. Yaratıcı esin kaynağı olarak size hizmet edecek ve şifa enerjisi geliştirmede yardımcı olacak rehberleri size yaklaştırır.
Baharatlar ve kokularla ilgili daha geniş bir çalışma, ruhsal rehberleri cezp etmedeki yetenekleri hakkında çok daha fazla bilgi sağlayacaktır. Kokular, yalnızca mükemmel sağaltıcı kaynaklar olarak algılanmamalıdır. Aynı zamanda ruhsal gelişim ve yüksek farkındalığa ulaşmada etkin bir rol oynamaktadırlar.
Ruhsal Rehberler, Ted Andrews, Kozmik Kitaplar-2005.

ÖNEMLİ NOT: DERS ÇALIŞAN ÇOCUĞUNUZUN ODASINA BIBERIYE KOYUNUZ!…

11140412_10153292871996052_4168044312221623111_n[1]

BİBERİYE’NEN 5 ETKİSİ, 25 KESKİN KILICI VAR..

Biberiye (Rosemary) Altın madalyayı hak eden bir bitkidir.

Biberiye…

Bu Mısırlılar tarafından hem mutfaklarından eksik etmedikleri, Konsantrasyon ve beyin aktivitesini arttırmakta kullanılırdı. Ayrıca evde “tütsü” Amacıyla sürekli faydalanılırdı. Geleneksel Türk, Çin, İslam tıbbında da binlerce yıl biberiye beyin için bir içecek olarak kullanılırdı.

Ayrıca biberiye mükemmel doğal idrar söktürücü, ödem attırıcı, vücudun toksinlerden arındırıcı olarak kullanıldı.

Biberiye, düşük kan basıncı normale, kalbi uyarıcı dolaşımı artırıcı uzun ömürlü bir bitkidir.

Soğuk algınlığı, grip, kronik bronşit olduğunda kullanılırdı. Aynı zamanda baş ağrısı, anksiyete ve zihinsel yorgunluk, romatizmal sorunlar ve kas ağrısında yardımcı kas iltihabı içinde kullanılırdı.

Biberiye, birçok dünya ülkesinde aynı zamanda cilt için harika bir tonik, kepek önleyici özelliği, hızlı saç büyümesi, yağlı saç ve saç dökülmesi sorunlarına kullanılıyor. (Türkiye için önermiyoruz. Bitkilerden faydalanmak için doktora Müracaat ediniz. Ilgili kanunlara göre Türkiye’de bitkilere faydalı ve Şifalı demek ancak doktorların tavsiyesi ile olmaktadır.)

Biberiye çay olarak kullanıldığı zaman, gaz atıcı, ve mide-bağırsak düzenlemesi, mide sindirimi v.s. için birçok dünya ülkesinde kullanılıyor.

BİBERİYE’Nİn 5 Etkisi ve Evinizde Biberiye Tentürü Yapımı Tarifi…

1)
Hızlı kalp atışları düzenleme ve normalleşme güçlendirilmesi için ev Yapımı Biberiyetentürü.

Malzemeler
● 3 limon
● 250 gram esmer şeker
● 50 gram biberiye Yaprağı
● 1 litre su

Yapılışı,
Bir Kabın içine 1 litre su koyunuz, su kaynamaya devam ederken içine şekeri koyunuz eritiniz, kabuklarını rendelediğin limonu, biberiye yapraklarını koyunuz. Su kaynayarak yarısına inene kadar bekleyiniz. (Yarim litre kalana kadar), sonra süzünüz. Soğumasını bekleyiniz. Günlük sabah aç karnına 50 ml. Kadar içiniz…

2)
Kan-damarları temizlemek ve üriner sistem için…

Malzemeler:
● 1 litre içilebilir üzüm sirkesi
● 50 gram hakiki bal
● 1 orta boy Çubuk tarçın
● 3 yaprak biberiye
● malzemelerin sığacağı büyüklükte cam şişe

Yapılışı:
Önce sirke, peşinden bal, biberiye, tarçını bir cam şişenin (kavanozun) içine koy. Ağzını hava almayacak şekilde kapat. 10 (on) gün karanlık bir yerde beklet. Yemeklerden Yarım saat önce, sabah aç karnına, 50 ml. Günde 3 (üç) defa tüketiniz.

3)
Anemi (kansızlık) Biberiye iksiri

Malzemeler:
● 8 limon
● 16 yemek kaşığı esmer şeker
● 3 dal biberiye (30 gr.)
● 1 Çorba kaşığı Polen
● 1 Çorba kaşığı propolis

Hazırlanışı:
Sığacak kadar bir tencereye 2 (iki) litre su koy, su kaynarken şekeri eriterek, rendelenmiş limon kabukları ve suyunu, biberiyeyi koyunuz. Su yarısına inene kadar kaynatınız. Ilımaya başladığı süzünüz, süzdüğünüz suyun içine propolis ve Balı koyunuz. Her sabah aç karnına 50 ml. içiniz.

4)
Romatizma için Biberiye limonatası..

Malzemeler:
● 12 biberiye Yaprağı
● 2 Limon
● 50 gram bal
● 50 gram propolis

Hazırlanışı:
1 litre kaynamış suyun içine doğranmış biberiye yapraklarını atınız, kapalı tencere içinde 1 saate yakın bekletiniz. Sonra süzünüz ve içine limon, bal, propolis karıştırarak her sabah ve her gece 100 ml. İçiniz..

5)
Baş ağrısı için Biberiye çayı

Malzemeler:
● Bir bardak sıcak su
● iki yaprak biberiye
● 1 Kaşık esmer şeker

Yapılışı:
Kaynamış suyun içine şekeri eritiniz sonra biberiye yapraklarını koyunuz, 10 dakika kadar bekletiniz. Günde 3 bardak (sabah, öğle, akşam) içiniz.

Özet Çeviri: Ahmet MARANKİ ve KOBİK Ekip

 

Uyarı: Uyarı: Hekiminizin önerdiği ilaçlar varsa, mutlaka kullanınız. Bu bitkiye karşı alerjiniz olup olmadığını öğreniniz. Burada ki tüm bitkisel kürler ancak ve ancak yetişkinler içindir. Burada okuduğunuz bilgilerin, yardımcı ve destekleyici olduğunu gözardı etmeyiniz. Hekiminize danışmadan buradaki bilgilerle kendi kendinize kesinlikle teşhis koymayınız ve uygulamayınız. Unutmayınız ki hastalık yoktur, hasta vardır. Her hastalığın seyri insandan insana değişir. Teşhisi koyacak olan ancak, bir hekimdir.

Daha fazla bilgi için: Ahmet&Elmas Maranki Şifalı Bitkiler Kitabı ve Şifalı Kürler Kitabını öneriyoruz.

Telefonla Sipariş İçin: 0212.533.01.33

ÖNEMLİ NOT: DERS ÇALIŞAN ÇOCUĞUNUZUN ODASINA BIBERIYE KOYUNUZ!…

Nasır İçin Ananas…

11204437_10153291848726052_5139770627495100300_n[1]

 

Nasır Büyüklüğünde,kabuğuyla birlikte kestiğiniz Ananası, temiz bir bezle akşam yatarken bağlayınız. Etkisini Görene Kadar Devam Ediniz. #Maranki

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum, onu da sen ağırla

1506027_834070996656261_5534790692051278951_n[1]

Harika Bir Öykü..

Onu Da Sen Ağırla.

Günahkâr bir adamdı, ayık gezmezdi. Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan, ‘ ölse de, kurtulsak ‘ diyorlardı.

Bir karısı vardı bu adamın, bir de kendisi. Hiç çocukları olmamıştı. Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu. Kadın ise, adamın haline üzülse de ses çıkarmazdı, çıkaramazdı.

Otuz yıldır evliydiler, döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi. Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi.

Adam iyice yaşlanmıştı artık. Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor, iki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyordu, titreyen elleriyle sigarasını zor sarıyordu.

İyice zayıflamıştı, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı. Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor,
‘ ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin ‘ diye yalvarıyordu Allah’ a…

Adam bir sabah evden çıktı, fakat ertesi sabah oldu, dönmedi. Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını. Kim bilir yine nerde sızıp kalmıştı!

Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce, orada içerdi adam, bulamadı. Yakındaki tarlaları aradı, köyün dört bi yanına baktı, yoktu.

Eve gelmiştir belki diye koşarak geri geldi, hayır, dönmemişti. Güneş inmek üzereydi, bir acele abdest aldı, namaz durdu.

Duası bitmek üzereydi ki, kapının çalındığını duydu.

Kocasıydı gelen. Adamın yüzü sapsarı kesilmişti. Öksürüyordu, eliyle göğsünü işaret ediyordu. Kadın koluna girdi kocasının, güç-bela sedire kadar taşıdı.

Uzandı adam, karısının yüzüne baktı, ağlıyordu. Doğrulmak ister gibi yaptı, hakkını helal et diyecekti, lafının sonunu getiremedi, başı yastığa düştü, ölmüştü…

Kadıncağız kocasının başında epey bir ağlayıp feryat etti. Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisini bağladı.

Kalktı, imamın evine gitti.

– Hocam… Diyebildi hıçkırarak, bizimkisi…

Söyleyemiyordu, ama İmam Efendi durumu anlamıştı. Kadının yüzüne baktı, köylü ne der diye düşündü, bocaladı.

– O mendebur bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi, kaldırmam onun cenazesini, deyip kapıyı kapadı.

Kahroldu kadın. Nereye gitsem, ne yapsam diye düşündü. Kimseleri yoktu ki, çaresiz eve döndü.

Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı, omuzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu.

Caminin köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü.

Bir kez daha düğümlendi boğazı, cenazesi omuzundan kayarken, dizlerinin üzerine çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.

Hışımla yaklaştı muhtar:

– Onu nereye götürüyorsun, dedi, mezarlığa götüreyim deme sakın! Sağlığında biz çektik, bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden…

Kadın gözlerini çarşafın üzerine dikmiş, öylece duruyordu. Birden bağırmaya başladı, delirmiş gibiydi sanki Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken, cenazesini tekrar yüklendi, köyün dışına doğru yürümeye başladı.

Kan ter içinde kalmıştı kadın, artık adım atacak hali yoktu. Kendi kendine;

– Şuracığa gömeyim adamımı, dedi, kimseler rahatsız olmaz burada…

Tam o anda bir ayak sesi duydu, irkildi, bir çobandı gelen. Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı. Üzüldü çoban, gözleri doldu.

– Dert etme, dedi, ben yardım ederim sana.

Bir çukur kazıp cenazeyi gömdüler. Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti.

Birkaç çiçek buldu kadın, toprağın üstüne serpti. Çobana dualar ederek evine döndü.

Yorulmuştu.

Camın kenarına oturup uzaklara daldı. Uyuyup kaldı oracıkta.

Ertesi sabah imamın kapısını telaşla çaldı muhtar. Bir yandan tokmağı vuruyor, bir yandan da ‘ İmam Efendi, İmam Efendi…’ diye bağırıyordu. İmam korkuyla açtı kapıyı.

– Bir rüya gördüm, dedi muhtar, hocam o berduş, o serseri adam Cennet’ teydi. Bana gülüyor, hakkım sana bile helal olsun diyordu.

Rüyayı duyana imamın benzi attı, kendisi de hemen hemen aynı rüyayı görmüştü.

‘ Gel hele, içeri gel…’ demeye kalmadı ki, köyün delisini gördüler.

Koşarak geliyor, bir yandan da bağırıyordu:

– Demedim mi ben, demedim mi size, rüyamda gördüm, rüyamda…

Birkaç köylü daha benzer rüyalar gördüğünü söyleyince, kadının yanına gitmeye karar verdiler. Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak, bu arada işin aslını öğreneceklerdi. Bir şeyler olmuştu ama neydi?

Eve vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı. Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı. Gelenler olan biteni anlatıp özür diledi, cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular.

Kadıncağız her şeyi anlattı, can kulağı ile dinlediler ve çobanı bulmaya karar verdiler.

Bir yandan yürüyor bir yandan da aralarında konuşuyorlardı; ‘ bu çoban bir evliyaydı herhalde, belki de Hızır’ dı, aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değidi.’

Tarif edilen yere geldiklerinde çoban koyunlarını otlatıyordu. Gelenleri görünce ayağa kalktı, ‘ hayırdır inşaallah ‘ dedi. Oturdu, onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar.

Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı, cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.

– Ben bir garip kulum, dedi; cenazeyi defnettik, başucunda oturup dua ettim sadece, hepsi bu…

Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular, çoban da söyledi;

– Allah’ ım, ben dağda koyunlarımı otlatırken kulların gelir yanıma, selam verirler. Senin selamınla gelen senin misafirindir der, ağırlarım. Süt ikram eder, azığımı paylaşırım.

Şimdi de ben sana bir misafir yolluyorum, onu da sen ağırla

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Seni Seviyorum’dan daha özel bir cümle de var: Sana güveniyorum. Çünkü herkes herkesi sevebiliyor; ama herkese güvenmiyor…

11156241_10153225979472510_3773452805627712757_n[1]

Ona Olmaz, Sevenleri Ayıramam…

1800302_809416365788391_6918661411370927515_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Şiveydiz, içerisinde bulunan taze sarımsak ve soğan nedeniyle adeta doğal antibiyotik etkisi gösteriyor

siveydiz-[1]

Gaziantep mutfağında nisan  ve mayıs aylarında yapılan şiveydiz, içerisinde bulunan taze sarımsak ve soğan  nedeniyle adeta doğal antibiyotik etkisi gösteriyor. Tarihi İpekyolu üzerinde bulunan Gaziantep‘in çeşitli kültürlerin  buluşmasıyla oluşan zengin mutfağında lahmacun ve kebabların yanı sıra meyve,  sebze, tahıl ve etten yapılan yüzlerce çeşit yemek bulunuyor.

Mevsime göre değişik yemeklerin de yer aldığı Gaziantep mutfağında  nisan ve mayıs aylarında yapılan Şiveydiz, içerisinde bulunan taze sarımsak ve  soğan nedeniyle adeta doğal antibiyotik etkisi gösteriyor. “Nisan, mayıs aylarında her mutfakta mutlaka en az bir kez pişer” Gaziantep Gastronomi ve Aşçılar Derneği Başkanı Battal Yıldırım, AA  muhabirine yaptığı açıklamada, Gaziantep mutfağının oldukça zengin olduğunu  belirterek, ayrıca mevsimsel çeşitli yemeklerin de yapıldığını söyledi. Bahar aylarında en çok tutulan yemeğin ise Şiveydiz olduğunu belirten  Yıldırım, Gaziantep mutfağına özgü şiveydizin yapımında doğal antibiyotik olarak  bilinen sarımsak ve soğan kullanıldığını ifade etti. Bu nedenle şiveydizin, mevsimsel geçiş dönemi olduğu için gribal  enfeksiyonların yaygın olarak görüldüğü ilkbahar aylarında

Gaziantep mutfağının  vazgeçilmezi olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti: “Sarmısağın en lezzetli olduğu dönem nisan, mayıs aylarıdır. Taze  sarımsak ve soğanın beyaz kısımları ile kuzu eti, nohut, süzme yoğurt ve yumurta  kullanılarak yapılan şiveydiz de bu aylarda sofralardaki yerini alır. Sarımsak  kullanılarak yapıldığı için doğal antibiyotik olan Şiveydizi yiyenler gribal  enfeksiyonlardan korunur. Gaziantep’te, ‘Şiveydizi yediğiniz zaman gribal  enfeksiyonlara yakalanmazsınız’ diye bir inanış vardır. Bu yüzden bahar aylarında  her mutfakta mutlaka en az bir kez pişer.”

Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi Diyetisyeni Dr. Ömer Boyral da et, nohut, yumurta içeriğiyle yoğun bir protein içeren Şiveydizin yoğurt içeriğiyle  de kalsiyum kaynağı bir yemek olduğunu kaydetti. İçerisindeki temel farklılıklar olan taze sarımsak ve soğanın iyi bir  antioksidan kaynağı olduğunu anlatan Boyral, şöyle konuştu:  “Şiveydiz antioksidan kaynağı sarımsak sayesinde başta kanser olmak  üzere birçok hastalık riskini azaltmaktadır. Şiveydiz aynı zamanda iyi bir lif  özelliğine sahip bir yemek olduğundan sindirim sistemini rahatlatır.

Bağırsak  hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Soğan ve sarımsak aynı zamanda doğal  bir antibiyotik deposu kabul edildiğinden tüketildiğinde, enfeksiyon riskini  azaltır. Sarımsak selenyum açından çok zengindir. Bu nedenle hastalık önleyici  etkisi vardır. Genç kalmanın anahtarlarındandır. Kısacası her yönüyle sağlıklı  besinleri içeren Şiveydiz mükemmel denilebilecek bir besin çeşididir.”