Sorun Bulan Zihne Mi Cozum Bulan Zihne Mi Sahipsiniz…


Bir öğretmen olarak öğrencilerimin sözlerine, sosyal alandaki başarılarına, sosyal konumlarına, güçlerine ya da tartışma becerilerine pek önem vermem. Bütün bunlar tıpkı birer makyaj gibidir; göz boyarlar o kadar. Bir insanın ağzı harika laflar yapabilir, sosyal konumu oldukça yüksek olabilir, muhteşem bir tartışma yeteneği ya da sosyal anlamda büyük başarıları olabilir. Bunların hiçbiri o kişinin kalbinin ve hakikate uyanma potansiyelinin gerçek göstergeleri değildir. Güzel sözler, zekice kelimeler, becerikli iddialar ya da tartışmalar, göz kamaştırıcı sosyal başarılar sadece karşısındakinin değil, kişinin kendinin de gözünü boyar. Bu sebeple bir öğretmen olarak bunlardan hiçbirine önem vermem. Önem verdiğim şeyler kişilerin talihle ve talihsizlikle karşılaştıklarında nasıl tepki verdikleridir. Ne kadar şafkatli oldukları, ne kadar cömert olabildikleri, ağırbaşlılıklarını ne kadar koruyabildikleri, olan bitenin ne kadar farkında olabildikleri, samimiyetleri, kendi kusurlarını yargısız bir şekilde görüp göremedikleri, sorun bulan zihne mi yoksa çözüm bulan zihne mi sahip oldukları gibi şeylere önem veririm. Bunlar kişiyi geçici olmayan gerçek bir oluş haline ulaştırabilirler. Geri kalanlar sadece egoyu besler ve geçicidir.

Cem Sen Hocamdan…

Biyolojik yaşım 55 peki ya bilinçaltı yaşım?

cocuk-biyolojik-bilincalti-ruhsal-yas

Hepimiz yaşamımız boyuca farklı yaşlarımızda farklı deneyimlere çekiliriz. Her bir deneyim günün sonunda bizlere birşeyler öğretir, bizim gelişmemizi, ilerlememizi sağlar. Yada yaşlıların deyimiyle tecrübe ediniriz. Bir sonraki benzer deneyimde edindiklerimizle ve yeni yapılanmamızla olaylara bakar, yeni bakış açımızla da sorunları daha kolay çözer hale geliriz. Aslında her şeyin özeti bizlerin huzurlu, mutlu, dingin bir hayat sürmemizden ibarettir.

Bilinçaltı Yaşı
55 yaşında olduğumu biliyorum da bilinçaltım kaç yaşında?
Her zaman çözümlere ulaşmak yukarıda ifade ettiğimiz kadar kolay da olmayabilir. Kimi zaman çekirdek inançlarımız gelir karşımıza dikilir. Bulunduğumuz yaşa kadar bir şekilde öğrenmişizdir ve onun gerçekliği içimizde inanca dönüştüğü için de kolay kolay değişmez. Elbette öncelikle o inanca ulaşıp, onu farkındalık seviyesine çekmek ve bugünkü algımızla tekrar bakmak gerekir.

Bazı davranış kalıplarımız vardırki onlara anlam verebilmek hiç mümkün olmaz. Sürekli tekrarlanan ve güçlü davranış ve düşünce kalıplarına haline gelirler. Onların değişimi, dönüşümü neredeyse imkansızdır. Bunlar kimi zaman fobiler olarak kendini gösterir, kimi zaman kalıplaşmış davranış modelleridir. Ancak ilerleyen yaşlardaki bu davranışlar mantık sınırlarını zorlar ve anlamsız bir hal alır.

Örneğin kimileri hayvandan korkar. Yanından bir kedi yada köpek geçse kendini başka bir tarafa atar.Bilinçli düşünce çerçevesinde sorduğunuzda niye korktuğunu bilmez. Kimisinin bazı davranışları çocuk ürkekliğindedir ve bir türlü bu halinden vazgeçemez. Hepiniz hayatınıza baktığınızda bunlara benzer örnekleri görebilirsiniz. Pek çoğumuz ne yaparsak yapalım bu durumun üstesinden gelemeyiz. Bir tür blokaj oluşmuştur. Dışsal davranış olarak ne olduğunu bilsek de içimizde neler olduğunu bilemeyiz.
İçimizde bu durumun sorumlusu bilinçaltı kayıtlarımızdır. Her bireyin gerçekliğine göre değişkenlik arzeder bu kayıtlar. Peki nedir bunlar?

Bilinçaltı içeriksiz olarak her şeyi kaydeder. Örneğin hipnoz seanslarında farklı zaman dilimlerine gidildiğinde hipnoz uygulaması yapılan kişi o zaman dilimini en ince ayrıntısına kadar anlatabilir. Bilinçte ise hatırlamaz. Çünkü kayıtlar herkesin algı seviyesine göre silinir, bozulur ve genellerek ifade bulur.

Bilinçaltı değişimden nefret eder!

Bilinçaltı doğru, yanlış, iyi, kötü, gerçek, hayal bunları ayırt edemez. Duyduğu kelimeyi cümleden bağımsız olarak kaydeder. İçeriksizdir.

Bilinçaltı değişimden nefret eder, değişimi içinde bulunduğu güvenlik alanının dışına çıkış olarak algılar o nedenle de öğrendiği yaşta kalır. Geçmişimizde, belki çocukluğumuzda bir deneyim yaşarız ve o deneyimin sonucunda bir şeyler öğreniriz. Öğrendiklerimiz bizim gelişimimiz için gereklidir. Ancak eğer yaşanan deneyim yaşandığı yaşta, kişiye ağır gelmişse ve o yaşta o deneyimle baş etmeyi öğrenmemişse olumsuz duygular üretir ve o yaşta kalır. Benzer deneyim geldiğinde ise o yaşın tepkilerini verir. Yetersizlik veya değersizlik duygularının yoğun yaşandığı blokajlarda genelde bilinçaltında buna benzer bir kayıt vardır.

 

Kişi artık yetişkin olmuştur ama bilinçaltı onun hala küçük bir çocuk olduğunu zanneder ve onu korumak adına atalet içinde tutar. Geçmiş zaman kayıtlarındaki güçlüzlüğünü, yetersizliğini şimdiki zamana çeker ve kişiyi durdurur. Kişinin kendisini huzursuz hissetmesine neden olur . Oysaki gerçekte kişinin huzursuzluğu, kendini hala küçük bir çocuk gibi zannetmesindendir. Gözleri kapalı olarak “huzursuz olan sen kaç yaşındasın?” sorusu sorulduğunda ilk söylenen yaş blokajın oluşum yaşıdır. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen hala o yaş tepkisi içinde olan kişi şimdiki zaman algısı ile bu durumu farkettiğinde ve olaya artık bir yetişkin olduğunu kabullenerek baktığında düğüm çözülür, kaos biter. Birden bire her şey değişir . Çünkü bilinçaltı yeni durumu algılamış ve kendisini kaldığı yaş blokajından çıkarmıştır.

Dolayısıyla yaşamımızdaki blokajlara bakarken bilinçaltı yaşımızın dikkate alınması önemlidir. Bilinçaltı her şeyi kaydettiği için o herşeyi bilir ve verdiğimiz içsel tepkilerimiz kendi gerçekliğimizde her zaman doğrudur. Çünkü duyguların enerjisinden birebir etkilenir.

Not: Access bar bilinçaltı temizliği sistemiyle bilinçaltına attığımız tüm blokajlar temizlenebilir. 17 haziran ctesi 10.00-19.30 arası access bar bilinçaltı temizliğine hepinizi bekliyorum. Bilgi ve rezervasyon Anette 0536 798 6868

Bu nedenle daha huzurlu ve mutlu bir yaşam için bilinçaltımızla iletişim içinde olmamız önemlidir. Dışa vuran duygusal ve bedensel tepkilerimiz bilinçaltının ifadesidir. Şimdi ve burada olabilmekle ve anda yaşamı sürdürebilmekle fark ettiğimiz kayıtlarımızı bilince çıkararak hem kendimizi ifade edebilir hem de yaşamımızı daha anlamlı kılarız.

Kaynak: indigo dergisi rüya göksel

 

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Şıra Nedir? Fermene Üzüm Suyu ( Üzüm Şırası )

fermente-uzum-suyu-376x280
Unutulmaya yüz tutmuş geleneklerimizden birisidir. Şıra yapımı’nın tarihçesi yüzlerce yıl önceye gidiyor. Genel olarak üzüm şırası ve armut şırası bilinmektedir. Şıra, şerbet ve şuruptan farklı bir içecektir, farklı olmasının nedeni ise mayalanma sürecinden geçmesidir ve ekstra tatlandırıcı olmadan yapılmasıdır. Osmanlı zamanında diğer şerbet ve şuruplar gibi şıra da oldukça popülerdi ancak günümüzde bu lezzetler yerlerini hazır ve kimyasal katkılı içeceklere bırakmıştır. Gelelim evde şıra yapımı‘na.

Şıra Nasıl Yapılır? Üzüm Şırası Yapımı ( Şekersiz )
4 kişilik
• 1 su bardağı temizlenmiş kuru üzüm ( karasından )
• 4 su bardağı içme suyu
Üzüm Şırası Yapılışı
Temizlenmiş olan kuru üzümler bol suda yıkanır. Daha sonra ince ince kıyılırlar veya robotta birazcık çekilirler. Üzümler bir kavanoza veya kaba alındıktan sonra üzerine 4 su bardağı su dökülür. Kabın üstü sadece bir tülbent ile örtülür, bu şekilde karanlık ve serin bir yerde 3 gün bekletilir. 3 günün sonunda renk kırmızıdan pembeye döner ve bir miktar kabarcık oluşur. Kabarcık oluşumu artık şıranın mayalandığını gösterir. Şıra süzülerek artık içime hazır hale gelir. Kalan posadan sirke yapılabilir. Sirke yapacak zaman yoksa en azından çekirdekler ayıklanarak bu çekirdekler tüketilebilir. Çünkü mayalanmış üzüm çekirdekleri çok yüksek oranda antioksidan içermektedir. Hazırlana şıra 2 günde tüketilmelidir ancak vereceğimiz bir kaç ip ucu ile bu süreyi biraz arttırmak mümkündür. Üzüm şırası yapımı bu kadar.

Şıranın Çabuk Bozulmaması için
1-) Ağız tadınıza göre bir miktar limon ekleyebilirsiniz. Limon tuzu da eklenebilir. Limon içinde bulunan C vitamini ve sitrik asidin besinleri muhafaza edici etkisi vardır.
2-) Adaçayı, biberiye, kekik, nane, karanfil gibi baharatlar antibakteriyel olduklarından hazırlanan şıra içindeki fermantasyonu ve küflenmeyi durdurucu etkileri vardır. Biraz limon ve birazda bu baharatlardan biri eklenip saklanırsa saklama süresi bir miktar artabilir. Ancak şunu unutmamakta fayda var bu işlemle şıranın tadı biraz değişebilecektir. Ancak yeni tatlar elde etmek isteyenler için güzel bir çözümdür. Kullanacağınız baharat, kaynar su içinde bir çay gibi demlendikten sonra soğutularak şıraya eklenebilir. Bu işlem şıra mayalandıktan sonra yapılmalıdır.

Sağlıcakla Kalınız…

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

GÜNDE 5 BASİT ŞEY YAPIN HAYATINIZ DEĞİŞSİN

382887-3-4-cab4b

 

İngiltere’de 400’den fazla bilim insanı araştırmaları sonunda ‘günde beş basit şey’ yapıldığında insanların daha sağlıklı bir ruh haline sahip olduklarını buldu. İsterseniz bu listeden başlayabilirsiniz:

Günde beş basit şey…

1. Her gün insanlarla iletişim halinde olun
Güçlü aile ve arkadaşlık bağları duygusal destek ve mental uyarılma sağlar.

2. Her gün mutlaka bir fiziksel aktivite yapın
Fiziksel aktivite fit olmanızı sağlayarak genel sağlığınıza ve mutluluğunuza katkıda bulunur.

3. Kendinizi ifade etmenin yollarını bulun
Örneğin bahçeyle uğraşmak etrafınızdaki dünyayla iletişime girmeye yardımcı olur. Ya da şiir okumak duygularınızın farkına varmanıza yardımcı olur.

4. Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışın

Örneğin yeni bir dil veya yemek pişirmeyi öğrenmek için zaman ayırın. Hayat boyunca devam eden öğrenme hem zekanızı keskin tutmaya yarar hem de eğlencelidir.

5. Başkalarına yardım edin
Yardım kuruluşlarına arkadaşlarınıza ailenize veya yabancılara yardım edin. Vermenin kendi başına bir ödül olduğunu göreceksiniz.

(Alıntıdır)

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sivrisineklerden Nefret Mi Ediyorsunuz? – İşte Doktorların Önerdiği Gelmiş Geçmiş En Etkili Sivrisinek Önleyici

shutterstock_626634332

Yaz yaklaşırken sivrisinekler de görevlerine başlıyorlar. Muhtemelen yazın en can sıkıcı olayı da sivrisinekler.

Gerek bahçenizde gerekse de pikniğe gittiğinizde sivrisinekler gününüzü mahvedebiliyor.

Her ne kadar losyon veya krem sürseniz de bu sivrisinekleri sizi ısırmaktan alıkoymuyor.
Marketten alınan sivrisinek sprey ve kremleri kimyasal içerdiğinden vücudumuza aslında zararlı.

Öte yandan daha iyi sonuçlar alabileceğiniz ev yapımı karışımlar hazırlamak da sizin elinizde.

Araştırmacılar, buldukları bir karışımla sivrisineklerden kurtulmanızı ve aynı zamanda güzel kokmanızı sağlıyorlar.
Sivrisinekler hem ısırdıklarında canınızı acıtırlar hem de sonrasında vücudunuzda kabarıklıklar ve kaşıntılar bırakırlar.

Dünyanın çeşitli yerlerinde ise sivrisinekler hastalık taşıyarak insanları öldürmektedir.
Kendinizi sivrisinek ısırıklarından korumak istiyorsanız aşağıdaki karışımı deneyebilirsiniz:

Malzemeler:

15 damla okaliptüs yağı
15 damla limon yağı
1 çay kaşığı vanilya
100 ml vodka
Hazırlanışı:

Yağları, vodkayı ve vanilyayı karıştırın ve sprey şişesine koyun. Dışarıya çıkmadan önce vücudunuza bu spreyi sıkın.

Araştırmacıların belirttiğine göre bu karışım sizi toplamda dört saat %97 oranında koruyormuş. Marketten aldığınız hazır sprey veya kremler ise %84 oranında koruyorlarmış.

Karışım sayesinde sivrisineklerden bütün yaz korunabilirsiniz
Sivrisinek ısırıklarından nefret eden arkadaşlarınızla karışımı paylaşmayı unutmayın.

Kaynak: newsner

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İnsan yaşadığı yere benzer

edip-cansever-615x326

“Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
— Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben —
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar…
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.”
Edip CANSEVER

Sana Verecek Kızımız Yok…

19225336_947106472097777_6215243381992861359_n

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

ÇOK SEVDİĞİM BİR DOSTUMDAN PAYLAŞTIM… HARİKA…

pkorum5

 

Soğuk bir kış sabahı sahildeki küçük bir köyden bir balıkçı
filosu denize açıldı.Öğleden sonra büyük bir fırtına koptu.Gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbirisi limana dönememişti.Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer
ellerini açıp, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrı’ya
yakararak kıyıda dolaştılar.
Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın
çıktı.Hiçbir şeyi kurtarmak mümkün olmadı.
Gün ışırken, herkes sevinçle balıkçı teknelerinin tümünün
sapasağlam limana döndüğünü gördü..
Kıyıda ağlayan tek kişi vardı. Yangında evi kül olan kadın..
Kocası karaya çıkarken “Mahvolduk! Evimiz, içindeki her şeyle birlikte
yangında kül oldu” diye haykırdı.
Adam karısına sarıldı.. “O yangına şükürler olsun! Gecenin
zifiri karanlığında, o müthiş fırtınada, dağ gibi dalgalar arasında,
yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler, yolumuzu bulduk ve
salimen dönebildik.”
HAYAT BU
Üzülüyorsun, takma diyorlar,
Kızıyorsun, değmez diyorlar,
Boşveriyorsun gamsız diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar,
Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar,
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar,
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar..
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen …ölüm sana yakışmadı.
Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler !
Neyzen Tevfik demiş ki:
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer…
İçsen de tükenir içmesen de;
Bu yüzden hayattan tat almaya bak…
Çünkü yaşasan da bitecek…,
yaşamasan da…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kırışıksız ve Pürüzsüz Eller İçin…

19029598_318804368550384_4419320511024944598_n

1adet orta boy patates

2 yemek kaşığı bal

2 yemek kaşığı zeytinyağı  Yarım bardak süt

Patatesleri haşlayın ve ezin. İçine diğer malzemeleri katın ve karıştırın. Haftada 2-3 kez ellerinizin üzerine sürün. 15 dakika bekleyin ve sabunla yıkayın. Karışımı buzdolabında saklayın…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Fesleğenin Faydaları…

19055011_10155403515824233_6811056597277910846_oŞişkinlik, mide krampları,sindirim problemleri, öksürük, sinirlilik, depresyon, gerginlik ve uykusuzluk surumlarında yardımcı olur. İshal keser, ülsere karşı kullanılır. Derdi veren derman veriyor. Sevdikleriniz için paylaşın…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sadece 10 Dakikada Karnınızdaki Şişkinliği Tamamen yok eder


elma-sirkesi
Sadece 10 Dakikada Karnınızdaki Şişkinliği Tamamen yok eder…İnanması zor fakat gerçek.

Göbek şişmesi veya şişkinlik sıklıkla ciddi bir tıbbi durumdan ziyade aşırı yemeye bağlı olmakla birlikte, hava yutma, IBS (İrritabl Bağırsak Sendromu), yumurtalık kistleri, bağırsak tıkanıklığı, gebelik, PMS, miyomlar, kilo alma, laktoz intoleransı vb. nedenlere de bağlı olabilir.

Bu durumdan mustarip olan insanlar genellikle proton pompası inhibitörleri, enzimler ve diğer ilaçlar alırlar, ancak sorun, bir servete neden olan ve nadiren durumu kalıcı olarak tedavi eden ilaçlara bağlı kaldıklarıdır. Neyse ki sizin için bir çözümümüz var!

İçindekiler:
Elma sirkesi ( iki yemek kaşığı kadar )

Bir bardak su

Hazırlanışı:
Elma sirkesini suya ekleyin ve sirke suyun içinde kaybolana kadar iyice karıştırın.

Kullanımı:
Karışımı, sindiriminizi iyileştirmek için sabah aç karnına içelim. Elma sirkesi de kilo vermenizi ve şişkinliği hafifletir.

 

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Evet Affettim

EVET AFFETTIM!

” Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki; onların belli amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim olduğumuzu ya da olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde hissederiz.

 

Bu insanların kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz; belki oda arkadaşınız, komşunuz, profesörünüz, uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız, sevgiliniz ya da belki de sadece göz göze geldiğiniz bir yabancı…

 

Her kim olursa olsun, o kader anında hayatınızın bir biçimde etkileneceğini bilirsiniz. Bazen de hayatınızda öyle olaylar yaşarsınız ki; o anda bu olaylar size korkunç, acı dolu, haksız gibi görünür.

 

Ancak fırtına dindikten sonra; bütün bu olayların üstesinden gelmemiş olsaydınız, asla potansiyelinizin, gücünüzün, azminizin ve yürekliliğinizin farkına varamayacağınızı anlarsınız.

 

Her olayın bir gerçekleşme nedeni vardır. Hiçbir şey tesadüfen, kötü ya da iyi şans nedeniyle gerçekleşmez. Hastalık, yaralanma ve deneyimsizlikler, ruhumuzun sınırlarını test eden olaylardır.

 

İster olaylar, ister hastalıklar, ister ilişkiler olsun, bu küçük testler olmasaydı hayat hiçbir yere varmayan düz ve sıkıcı bir yol gibi uzayıp giderdi. Güvenli ve rahat, ancak boş ve amaçsız…

 

Yaşamınızı, başarılarınızı ve düşüşlerinizi etkileyen insanlar, kimliğinizi yaratan insanlardır. Kötü deneyimler bile birilerinden öğrenilebilir. Bu dersler en zor, ancak büyük bir ihtimalle en önemli olanlardır.

 

Eğer biri sizi kırar, ihanet eder ya da üzerse, size güveni ve kalbinizi açtığınız birine karşı dikkatli olmayı öğrettikleri için onları AFFEDİN.

 

Eğer biri sizi severse, siz de bunun karşılığında onu KOŞULSUZ SEVİN ; sadece onlar sizi sevdiği için değil, size sevmeyi ve onlar olmadan göremeyeceğiniz ya da hissedemeyeceğiniz şeylere kalbinizi ve gözlerinizi açmanızı öğrettikleri için.

 

Her günün tadını çıkarın. Her anın değerini bilin ve belki de tekrar yaşayamayacağınız bu andan alabileceğiniz en fazla şeyi almaya bakın. ŞİMDİ’NİN GÜCÜNÜ iliklerinize çekin.

 

Daha önce hiç konuşmadığınız insanlarla konuşun, ONLARI DİNLEYİN, aşık olun, zincirlerinizi kırın; YARGILAMAYIN ve gözünüzü zirveye dikin.

 

BAŞINIZI DİK TUTUN, çünkü bunun için her türlü hakkınız var. Kendinize büyük bir insan olduğunuzu tekrarlayın ve KENDİNİZE İNANIN. Eğer kendinize inanmazsanız, hiç kimse size inanmaz.

 

Hayatınızı nasıl istiyorsanız öyle şekillendirebilirsiniz. Kendi özgün yaşamınızı yaratın, dışarı çıkın ve onu yaşayın!”

 

Oyunun kurallari şudur: ” Bilmek, kabullenmek, bağışlamak, dengelemek ve kendini sevgiyle acmak” OYUN BİTTİĞİNDE ŞAH VE PİYON AYNI KUTUYA KONULUR…

 

Alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

3 Gecede Mermer gibi bir cilt için ; Cilt lekesi, sivilce izi, akne izi ve kırışıklıklarını yok eden kür

Mermer-Gibi-Bir-Cilt-icin-Patates-Maskesi

 

3 Gecede mermer gibi bir cilt! Cilt lekesi, sivilce izi, akne izi ve kırışıklıklarını yok eden kür

İki patatesi rendenin en ince bölümünde rendeleyin. Suyunu sıkın ve bununla yüzünüzü yıkayın. Geriye kalan posasını gözaltlarına ve burun üzeri de dahil olmak üzere yüzünüze yayın.

Yarım saat sonra yüzünüzü temizleyin, pürüzssüz ve mermer gibi bir cildiniz olacak. Sivilceyi engelliyor, ciltteki kırmızılıkları ve gözaltı morluklarını yok ediyor. Burun üzerini tertemiz yapıyor. Dinlenmiş bir görünüm veriyor. Özellikle dışarı çıkmadan evvel yapılınca , sanki yüze pudra sürmüş gibi oluyor. Bunu hergün yapmak çok faydalıdır…

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bizden yıllarca saklanan Hindistan cevizi yağı mucizesi 

untitled

The Raw Food World dergisinde yer alan bir yazıda bilim adamlarının hindistancevizi yağının yarısını oluşturan laurik koroziflerin, 48 saat içinde bağırsak tümöründeki kanserli hücrelerin %93ünün yok olduğunu gösteriyor. Bu araştırma Avustralya Adelaide Üniversitesi’nde yapılmış.
Güçlü Hindistan Cevizi Yağı

Hindistan cevizi yağı ile bir çok sorun tedavi ediliyor. Tamamen faydalı bir tedavi olan hindistancevizi yağı sayısız enfeksiyonlara, mikroorganizmalara, organizmalara ve parazitlere karşı hakiki bir silahtır, ayrıca karaciğeriniz, deri ve yaralarınıza da aynı şekilde yarar sağlar.
Hindistan cevizi yağı ayrıca kalp hastalıkları, Alzheimer hastalığı ve diyabetli hastaları tedavi etmek için kullanılıyor.

Harika Etkileri Var

American Society for Nutrition’dan alınan klinik incelemeler, hindistancevizi yağının içerisindeki yağın “diyabet, kemik erimesi, viral rahatsızlıklar (hepatit C, herpes …), mesane hastalığına karşı tedavide etkili olabileceğini kanıtladı.
Aynı şekilde hindistancevizi yağının kemoterapi yan etkilerini azalttığı belirtilmiş.
Bu inanılmaz faydalı şeyi bizden neden yıllarca sakladılar. Bir çoğumuz daha yeni yeni öğreniyoruz.

Kullanımı:

Aç karna her sabah 1 çay kaşığı ‘’yenilebilir olan’’ Hindistan cevizi yağından yenilecek.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu da hindistan cevizinin sayısız faydalarını anlatıyor

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Kan Grubunuza Göre Nasıl Beslenmelisiniz?

Blood-Types-1-850x468

Günümüzde bir çok kişi kilo vermeye çalışıyor ve farklı farklı diyetler deniyor. Ama her diyet planı her kişide aynı etkiyi göstermiyor, bu da sağlıklı ve çabuk bir şekilde kilo vermenin yollarını bulmayı zorlaştırıyor.
Kan grubu insanların kişiliğini ve sağlığını etkileyen önemli bir faktördür. Bu noktadan yola çıkan Dr. Peter J. D’Adamo da kan grubu ve kişiliğe dayanarak “Kan Grubunuza Göre Beslenme” kitabını yazıyor.
“Diyet derken sadece bir kilo verme planından bahsetmiyoruz, planı takip ederseniz o da yan faydası olmuş oluyor. Diyeti daha geleneksel olarak ele alıyoruz ve aslında yeme şeklini, beslenmeyi kastediyoruz.” diye açıklıyor.
Dr. Peter J. D’Adamo’nun konseptine dayanarak kan grubuna göre yapılan öneriler aşağıdaki şekildedir:

A Grubu
Bu kan grubuna sahip kişiler vejetaryen bir beslenmeyi tercih ederler ve et yerine sebze yerlerse fazlasıyla kilo verebilirler diye açıklıyor Dr. D’Adamo.
Ayrıca saf, organic ve taze besinler tüketmeleri gerektiğini söylüyor. “A grubunun hassas bağışıklık sistemi için bu beslenme düzenine geçmenin ne kadar önemli olduğunu anlatamam. Bu beslenme düzeni ile bağışıklık sisteminin gücünü arttırabilir ve hayati tehlike taşıyan hastalıkları ortadan kaldırabilirsiniz.” diyor.

B Grubu
Kitapta B grubu insanlarının mısır, susam, mercimek, tavuk, yer fıstığı, buğday, domates ve karabuğday gibi metabolizmayı etkileyen gıdaları tüketmelerinden dolayı kilo aldıkları belirtiliyor.
Dr. D’Adamo da bu grubun üyelerine keçi, kuzu ve koyun ürünlerini, yağsız veya az yağlı süt ürünlerini ve yeşil sebzeleri tercih etmelerini öneriyor.
AB Grubu
Dr. D’Adamo AB grubu üyelerinin mide asitlerinin düşük olduğunu ama buna rağmen et yemekten vazgeçmediklerini düşünüyor. Bu durumda da mideleri eti tam olarak sindiremiyor ve vücutta yağ olarak depoluyor. Eğer bu kişiler az az ama sık sık yerlerse sindirim problemlerini çözebilirler.
Ayrıca kafein ve alkolden uzak durup, deniz mahsülleri, süt ürünleri, tofu ve yeşil sebzelere odaklanmaları tavsiye ediliyor. “Fümelenmiş, tütsülenmiş, isli etlerden uzak durun. Bu yiyecekler mide asidi az olan kişilerde mide kanserine yol açabilir.” diyor Dr. D’Adamo.
O Grubu
Bir önceki grubun tam tersine O grubu kişilerde mide asidi oldukça yükse oluyor ve bu nedenle de protein ve yağ açısından yüksek gıdaları kolaylıkla sindirebiliyorlar.
İstedikleri gibi et yiyebilirler ama basit karbonhidratlardan özellikle de buğdaygillerden uzak durmaları gerekiyor çünkü bunlar yağa ve trigliseride dönüşüyor.  Dr. D’Adamo’ya göre bu grubun insanları buğday, süt ürünleri, kafein ve alkolden uzak durup, meyve,sebze ve yağsız organik et tüketmelidir.

Kaynak: Hayat bilgileri

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »