Eskiyi bırakmak ile yeniyi başlatmak arasında bir karmaşa ve boşluk dönemi yaşanır.

sinuzit-papatya1

“-Eskiyi bırakmak ile yeniyi başlatmak arasında bir karmaşa ve boşluk dönemi yaşanır.

İnsanlar genelde bu dönemde kendilerini kaybolmuş hisseder ve o kaybolmuşluğu, bir şeyin yanlış olduğunu gösteren başka bir işaret olarak yorumlar.

Oysa bu sadece, tarafsız bölgenin verimli kaosuna girmiş olduklarını gösteren bir işarettir.!”
W. Bridge

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Eskiden leblebi yer gibi ilaç yerdim. 5 yıldan bu yanadır bir tek antibiyotik dahi almadım

6-10-2016-11

 

Bu kürü yılın ve her mevsiminde kıllanmanız mümkündür. Hastalıkların salgın olduğu bu zamanlarda tüketmeye başlarsanız soğuk algınlığı olma riskiniz sıfıra düşer.
Fayda sağladığı yerler.
Öksürük tedavisinde kullanılır.
Mide üşütmelerinde, bulantılılarda tedavi edici etkisi vardır.
Gribe karşı mucizevi bir koruma sağlar.
Vücut direncinizi artırır.
Virüsleri etkisiz kılar.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Ses tellerini güçlendirir.
Kansere karşı direnç sağlar.
İştah açıcıdır,
Antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar,
Mideyi düzenler,
Mide bulantılarını giderir,
Mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir,
Bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar(colic),
Solunum yollarını açar,
kanın yapısını daha akışkan hale getirir(ki bu kalbin daha rahat çalışmaı demektir)
Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir.
Zencefil gerçekten iyi bir anti oksidandır(oksitleri temizler dışarıya atılmasına yardımcı olur)
Kalp ritminin düzene girmesini sağlar,
özellikle romatizmal rahatsızlıklarda bin yıllardır kullanılmaktadır.
Baş ağrılarını gideici özelliği vardır.
Zencefil Uykuyu rahatlatır,
Kandaki kollesterolu diğer bir çok bitkiye nazaran daha fazla oranda düşürür,
Bu ve buna benzer daha bir çok faydaları vardır zencefilin.
Kış Kürü Yapılışı için gerekli Malzemeleri:
1 adet limon ( Dilimlenmiş)
1 adet orta boy kavanoz
1 kavanozun yarısına kadar taze zencefil
Yettiği kadar bal
Hazırlanışı
Öncelikle zencefilin kabuklarını soyun ve ince bir şekilde dilimleyin.(veya rendeleyin) Dilimlediğiniz zencefilleri kavanoza yerleştirin ve dilimlenmiş limonları da ekleyin. Üzerine Balı da ilave edin. Kavanozun kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabına kaldırın
Kış kürünü kullanacağınız zaman hazırladığınız zencefil karışımından 1 yada 2 tatlı kaşığı ekleyin ve üzerine sıcak su ilave edip karıştırın.
Zencefil Limon Bal karışımını sıcak olarak tüketebileceğiniz gibi soğuk su veya soda ilave ederek de tüketebilirsiniz.
Hazırladığınız bu karışım buzdolabında 2-3 ay bekleyebilir.

kaynak. sedat aşçı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 10 Comments »

Her Gün Daha Çok Sarılmak İçin 10 Neden

 

 

Sarılmak, birisine karşı sevgi veya sempati göstermek için, kollarınızı uzatıp onun etrafına dolamaktır.

Son yıllarda sarılma eyleminin, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız için çok yararlı olduğu keşfedildi. Pek çok kişi için sarılmak sıradan bir eylem olsa da, kucaklaşmak aslında stresle savaşıp, negatif duyguların üstesinden gelmek için çok güçlü bir silahtır.

Güzel bir kucaklaşma en az 20 saniye sürmelidir ve birbirini seven veya güvenen iki kişi arasında gerçekleşmelidir.

 

Gün içinde daha çok sarılmaya yer verin. Sarılmak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olan terapik bir etkiye sahiptir.

Daha fazlasını mı öğrenmek istiyorsunuz? Sarılmayı günlük bir alışkanlık haline getirmeniz için 10 nedenimiz var!

1- Ruh halinizi iyileştirir

keyifli

Sevdiğiniz birisi size sarıldığında bu tüm gününüzü değiştirip, negatif eneriyi üstünüzden atmanızı sağlayabilir.

Sarılmak sevgi hormonu olarak da bilinen oksitosin salgılanmasını tetikler, ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayan endorfinlerin salgılanmasını arttırır.

Birisine sarıldığımızda, bizi pozitif enerji ile dolduracak olumlu duyguları paylaşmış oluruz.

2- Acıyı azaltır

Bu basit sevgi gösterme hareketi hem fiziksel hem de zihinsel acı ile baş etmek için en etkili yöntemlerden birisidir. Sarılma sonucu artan oksitosin seviyeleri, acıyı geride bırakarak ana odaklanmanıza yardımcı olur.

3- Güven hissini arttırır

sarilmak

Sarılmanın verdiği sıcak hissiyat, güvende hissetmemizi sağlar ve yalnızlık endişelerini uzaklaştırır. Sarılmak duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olur, ilişkilerin gelişmesini sağlar ve davranış bozukluklarını önler.

4- Özgüveni arttırır

Bu başlı başına gün içerisinde daha çok sarılmanız için bir nedendir. Bu eylem, ciddi oranda endişe ve korkuları azaltır, rahatlayabilmek için başkalarının onayına duyduğunuz ihtiyacı azaltır.

Birisine sarıldığınızda salgılanan iyi hissettiren hormonlar ve ortaya çıkan pozitif enerji size yardımcı olur.

Bilimsel açıdan bu çok basit bir fenomenle açıklanmaktadır: yalnız kaldıklarında en sevdikleri oyuncak hayvanlarına sarılan çocuklar, kendilerini daha güvende hissedip sakinleşirler.

5- Kalp krizlerini önler

cift

Her gün sarılmak, kalp ritmi ve kan akışını dengelemeye yardımcı olarak kalbinizi korur.

Sarılmak kandaki oksijen seviyelerini yükseltir ve bu da kalbin düzgün çalışmasına yardımcı olur.

Sık sık sarılmayan veya benzer bir fiziksel temas kurmayan kişilerin kalp sorunu riski daha yüksektir.

6- Sinir sistemine iyi gelir

Sarılmanın sakinleştirici etkisi sadece kalp sağlığınıza değil, sinir sisteminize de iyi gelir.

Günde birkaç defa sarılmak veya size sarınılması sinirlerinizin gevşemesini sağlar ve stresin, endişenin ve diğer negatif duyguların hayatınızı zorlaştırmasını önler.

7- Bağışıklık sistemine iyi gelir

bagisiklik-sistemi

Yeterli miktarda oksitosin salgılandığında, enfeksiyon ve bağışıklık sistemi hastalığı riskiniz azalır.

Bedeninizdeki antikor miktarını arttırarak, bedeninizin virüs ve bakterilerle savaşma becerisini arttırır.

8- Nöronal gelişme

Sarılma şeklinde gösterilen sevgi, özellikle bebeklerin nöronal gelişmesi için çok önemlidir.

Bu tarz bir fiziksel temas kurulmaması sinirlerin ölmesine ve ileride mental ve motor becerilerin azalmasına neden olur.

Duke Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışma, daha az kucaklanan bebeklerin beyinlerinin %20 daha küçük olduğunu göstermektedir.

Daha fazlasını öğrenmek için: Uzun Bir Hayat Sağlayan 9 Sağlıklı Alışkanlık

9- Bağları güçlendirir

Mutlu bir ilişkinin anahtarı beden dilidir. Birbirlerine sarılan çiftlerin arasındaki bağ daha güçlüdür ve bu kendilerini daha çok sevilmiş ve güvende hissetmelerini sağlar.

10- Tansiyonu kontrol altında tutar

tansiyon

Sarılma sırasında başka bir kişi ile kurulan fiziksel temas, ciltte bulunan ve sinirlere sinyal gönderen kan yuvarlarını aktifleştirerek tansiyonun düşmesine yardımcı olur.

Bu bedeninizin kendisini daha güvende hissetmesini, kalp ritminizin dengelenmesini ve kan basıncının normale dönmesini sağlar.

Her gün yeterince sarılıyor musunuz? Birisine sarılmanın size hiç bir maliyeti yoktur ve bu hayatınızı daha da güzelleştirmek için harika bir yoldur.

Hayatınıza daha fazla anlam katmak için, her gün daha çok kucaklaşın!

kaynak: sağlığa bir adım

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ama asıl mesele insan olmaktır… İnsan olmak başka bir şeydir… Onun ne okunacak bir kitabı ne de ezberlenecek bir formülü vardır.

img_4910

 

Her şeyin olabilir.. Evlerin, arabaların.. Bilgisayar vs… her türlü teknolojik imkanın,

renk renk elbiselerin, pahalı parfüm ya da kremlerin ve pahalı alışkanlıkların…

Ve sen !.. Her şey olabilirsin…

Güzel ya da çirkin.. Uzun ya da kısa olabilirsin..

Boylu poslu.. Gösterişli ya da gösterişsiz…

Tombul yada zayıf…. Genç ya da yaşlı…

Kadın ya da erkek olabilirsin… Anne, baba olabilirsin.

Kardeş, ağabey, dost, arkadaş… Huzurlu ve huzursuz…

Güleryüzlü ya da somurtuk.. Sakin ya da hareketli…

Sabırlı, dayanıklı, heyecanlı, atak ve coşkulu olabilirsin.

Hatta her an içinde bulunduğun duruma göre bir şey de olabilirsin.

Sonra iş sahibi olabilirsin ya da işsiz…

Üniversite yada lise yada ilköğretim mezunu olabilirsin. Bir meslek sahibi olabilirsin.

Öğretmen, memur, işçi, doktor, mimar ya da avukat…

Hatta mesleğinde üst seviyelere çıkabilir ve unvanların olabilir…

Bütün bu özelliklerin çevrende pek bir takdir görebilir, övgüler alabilirsin…

Tüm bunlar iyidir hoştur, güzeldir …

Ama asıl mesele insan olmaktır… İnsan olmak başka bir şeydir… Onun ne okunacak bir kitabı ne de ezberlenecek bir formülü vardır.

Eğer; İnsanları toplumsal alt kimliklerine göre ayırmadan, cinsiyetlerine göre kayırmadan, zengin, fakir yada meslek ya da unvanlarına göre değil önce insan olduğu için sevip sayıyorsan…

Ve çevrendekilere sahip olduklarına göre değil, (seninle paylaşmamış olsa bile çevresindekilerle…) paylaştıklarına göre önem, değer ve anlam verebiliyorsan.

Verdiğin sözü tutuyor ve özün ile sözün birbirini tamamlıyorsa, iyiniyetli, samimi, merhametli, dürüst ve alçak gönüllü isen insan olmaya başladın demektir. Pek havalı sıfatların olabilir ama en havalısı insan olmaktır.

Kadın ya da erkek olmaktan, toplumsal sıfatlarından çok daha anlamlıdır. Ve tüm bunların yanına bir de erdem kattın mı insan oldun demektir. Ve insan olduğunda sen artık insanların yüzlerine değil ruhlarına bakmaya başlarsın

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Elmanın Diğer Yarısını Aramıyorum

puzzle%20hakkinda%20hersey%20111
Aslında bu soruların cevabından çok, elmanın diğer yarısının olduğunu düşünmemize neden olan temele bakmamız gerekir. Bu durumda karşımıza Sigmund Freud çıkar!

Freud’a göre; ana rahminin ilk dönemlerinde hem kadın, hem erkek organına sahip oluruz. Zaman geçtikçe bir cinsiyete doğru daha fazla yöneliriz. Kişinin kendini tamam, bütün hissedebilmesi için, karşı cinsten kendince doğru bulduğu biriyle karşılaşması gerekir.

Freud’dan çıkıp Kabala inancına da dönersek, aynı detaylı bilgiye orada da inanıldığını görürüz. O inanca göre, kadın ve erkek aslında bir yaratılmışlardır. Kadın iç enerjiden, erkek dış enerjiden sorumludur. Ancak bu bütün olan varlık dünyaya ikiye ayrılarak geldiği andan itibaren, diğer yarısını aramak zorunda kalmıştır. Bu hissin altında kendimizi eksik hissetmemiz yatıyor.

Aslında bu konu eski dönemlerde de filozoflar tarafından benzer şekilde ele alınmıştır. Doğal olarak hepimizin içinde bir eksiklik duygusu var. O muhteşem kadın veya adamı arıyoruz.

Ancak bulduğumuzda ne olacağı sorusu benim aklımı daha fazla meşgul ediyor. Madem bir elmanın iki yarısıyız ve elma olduğumuzun farkındayız, neden benim aynım bir şeyle birleşmek isteyeyim ki?

Tadı, kokusu, dokusu aynı olanla birleşirsem, bu hayata gelme sebebime aykırı davranmaz mıyım? Nasıl öğrenip gelişeceğim?

Ben diğer yarımı aramamaya karar verdim. Okuyorsa o da beni aramasın lütfen. Bir tane daha bana tahammül etmek çok zor olabilir. Ben daha kendi çıkıntılarımı rendeleyememişken, onunla uğraşmaya hiç niyetli değilim.

Candan Ünal

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bu Evrenin Her Yerinde Kendimi Tamamen Güvende Hissediyorum

14462829_1405041112847187_7163556045069384942_n1

Her zaman sevgi ve korku arasında seçim yapma şansına sahibiz. Korktuğumuz zamanlarda aklıma güneşi getiririm. Bulutlar önüne geçtiği halde o her zaman parlamaya devam eder. O tek ebedi gücün ışığı da tıpkı güneş gibi, negatif düşünce bulutlarımız geçici olarak onun önüne geçse de her zaman üzerimizde parlamaya devam edecektir. Ben Işığı düşünmeyi seçiyorum. Işıkta kendimi güvende hissediyorum. Ve korkular üzerime geldiği zaman onları gökyüzünde gelip geçen bulutlar olarak görmeyi seçiyorum ve onlara yol veriyorum. Ben korkularım dışında bir varlığım. Sürekli kendimi koruyarak ya da savunarak yaşamak zorunda değilim. Kalplerimizde yaptığımız şeyin çok önemli olduğunu biliyorum ve her güne kalbimi dinleyerek başlıyorum. Korktuğum zamanlarda kalbimi aralıyorum ve sevginin korkularımı silip götürmesini bekliyorum.
LOUISE L. HAY
Pozitif Düşünce Gücüyle Mutlu Yaşamın Sırları Kitabından

kaynak: charlotte gabayın facebook sayfasından alınmıştır

Duygularımızın Dışa Vurumu…

14449015_915103321928771_2641291956161987016_n1

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Güçlü ve Sağlıklı Kemikler için Nasıl Beslenmeli?

Kemiklerimizin güçlenmesi için ve kemik kırılmalarının, osteoporozun, omurga hareket bozukluklarının, diş problemlerinin ve diğer birçok hastalığın önlenmesi için dengeli beslenme şarttır. Bu sağlık sorunlarını önlemek için; kemiklerimizi besleyen kalsiyum, magnezyum, potasyum, D vitamini ve Omega-3 bakımından zengin yiyecekleri beslenmenize katmanız çok önemlidir.

huesos-theen1-500x5001
Kalsiyum bakımından zengin yiyecekler

Fındık yemek, osteoporozu önlemeye yardımcı olur.
Süt ve süt ürünleri: kalsiyum bakımından çok zengin olsalar da; bazı çalışmalar, süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyumun yetişkin insan vücudu tarafından kolayca emilemediğini göstermiştir.

frutos-secos-the-travelling-bum1
Çiğ ve tuzsuz kuruyemişler (badem, fındık, ceviz, kaju…)
Siyah frenk üzümü
İncir
Hindistancevizi
Sarımsak
Soğan
Elma
Armut
Mango
Plantain muzu
Avokado
Magnezyum bakımından zengin yiyecekler
Yulaf ezmesi
Marul
Kuşkonmaz
Tam buğday
Balkabağı
Tatlı patates
Bezelye
Şeftali
Mercimek
Kuru erik
Sert kabuklu yemişler (fındık, ceviz)

Potasyum bakımından zengin yiyecekler

platano1

Potasyum açısından zengin olan muz, sodyuma karşı vücut suyunun dengelenmesine yardımcı olur.
Baklagiller (nohut, bezelye, taze fasulye)
Kuru erik
Kayısı
Plantain muzu
Avokado
D Vitamini
Kemiklerin kalsiyum ve magnezyumu emebilmesi için D vitamini şarttır. Cildiniz doğrudan güneşe maruz kaldığında, vücudunuz D vitaminini doğal olarak üretir. Bu yüzden, her gün güneş doğduktan hemen sonra veya günbatımından hemen önce güneşlenmenizi tavsiye ediyoruz. Çok fazla güneş almayan bir bölgede yaşıyorsanız, D vitamininizi yumurta ve yağlı balıklardan (sardalya, ringa, somon, ton) veya takviye olarak alabilirsiniz.
Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin yiyecekler

pescado11

Balıklarda yüksek miktarda Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri bulunur.
Lüfer
Yumurta
Tereyağı
Çiğ ve tuzsuz sert kabuklu yemişler
Keten tohumu

Protein bakımından zengin yiyecekler
Protein yalnızca et, balık ve yumurtadan alınmaz. Aslında çok fazla hayvansal protein tüketmek, osteoporoz gibi birtakım sağlık sorunlarının daha da kötüleşmesine yol açabilir. İşte birkaç bitkisel protein kaynağı tavsiyesi:
Baklagiller
Filizlenmiş yonca
Avokado
Kuru ve tuzsuz sert kabuklu yemişler
Spirulina
Hangi yiyeceklerden uzak durmalıyız?
Vücudumuzdaki kalsiyumu emen ve kalsiyumun vücut tarafından iyice emilmesini önleyen bazı yiyecekler vardır. Aşağıdaki yiyecekler bunlara örnektir. Bu yüzden bu yiyeceklerden uzak durmanızı öneriyoruz.

Aşırı hayvansal protein
Alkol
Tütün ürünleri
Beyaz şeker
Kahve
Gazlı ve şekerli içecekler
Rafine gıdalar
Önceden pişirilmiş gıdalar
Kızartılmış yiyecekler
Tuzlu yiyecekler
Kepek – kalsiyum emilimini engeller. Evet, tabii ki tam tahıllar tüketmeliyiz ancak lif katılmış ürünlerden (kurabiye, ekmek vb.) uzak durmalıyız veya kalsiyum bakımından zengin gıdalarla birlikte tüketmemeliyiz.
Oksalat içeren sebzeler (ıspanak, turp). Bu sebzeleri de, kalsiyum bakımından zengin gıdalarla birlikte tüketmemeliyiz.

Kemik sağlığı için Schüssler Tuzları
Schüssler Tuzları, hiçbir kontrendikasyon veya yan etkisi olmayan homeopatik ilaçlardır. Vücudunuzun besinleri daha iyi emmesine yardımcı olmak istiyorsanız, bu tuzların çok faydasını görebilirsiniz.
Bu Tuzlardan bazıları, özellikle bazı kemik sorunlarında çok faydalıdır:
Kemik aşınması: Kalsiyum Fosfat
Çok ince kemikler: Sodyum Klorür ve Sodyum Sülfat
Hassas ve kırılgan kemikler: Kalsiyum Fluoratum, Kalsiyum Fosfat ve Magnezyum Fosfat
Katı kemikler: Kalsiyum Fluoratum, Kalsiyum Fosfat ve Silikon Oksit
Kırık kemikler: Kalsiyum Fluoratum, Kalsiyum Fosfat ve Magnezyum Fosfat
Tam olarak iyileşmemiş eski kemik yaralanması ağrıları: Sodyum Fosfat, Silikon Oksit ve Magnezyum Fosfat

KAYNAK: SAĞLIĞA BİR ADIM

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Beyni Yakan Bir Soru…

14519851_10209478195864701_4628234621284121881_n1

Yukarda gördüğünüz sayıların toplamı kaçtır?

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 14 Comments »