BİZ KİMDİK BİLİYOR MUSUNUZ…???

14064313_170601943368742_2629485958389443776_n[1]

Kesme şekeri ilk gördüğümüzde, buna nasıl şekil vermişlerde böyle olmuş diye heyecanlanan çocuklardık biz.

Bir gün benim de bir uçan balonum olsa diye hayaller kurarak uykulara dalan, hüzünlü çocuklardık biz.

Karnemize zayıf düşürdüğümüzde, ailemize bunu nasıl izah edeceğiz diye yüzü kızaran çocuklardık biz.

Semt pazarlarına akşama doğru fiyatlar ucuzlar diye karanlık çöktüğü anda giden, zorluğu bilen çocuklardık biz.

Ahizeli telefonlara kimin aradığını bilmeden, herkesten önce ilk alo’yu diyebilmek için koşan, telaşlı çocuklardık biz.

Siyah beyaz televizyonlar ile gördüklerimizin rengini hayal eden, yayın bitince okunan İstiklal Marşımızı duyduğumuz an’da yattığımız yerden ayağa kalkıp saygı duruşu yapan, onurlu çocuklardık biz.

Doğum günlerimizde kendisine kitap armağan edilen, gazetelerden günlerce kupon biriktirilerek sahip olduğumuz temel britannica, meydan larousse, gelişim hachette gibi merak ettiklerimizi öğrenmeye çalışan ansiklopedi çocuklarıydık biz.

Uzaktan kumandalı televizyonla ilk tanışmamızda oturduğumuz yerden sadece 3-5 kanalı değiştirebildiğimiz halde mutlu olan, mütevazı çocuklardık biz.

Belediye otobüslerinde, hamile ile yaşlı teyze ve amcaları gördüğümüzde yerimizi onlara vermek için ayağa kalkan, merhametli çocuklardık biz.

Bayramlarda bizleri lavabo pompası gibi öpen teyzelerin verdiği mendilleri, harçlık veren amcaları, dedeleri özleyen, kazandığımız paraları atari salonlarında, gençlik parkındaki çarpışan otolara binerek harcayan çocuklardık biz.

Kışın soğuklarında pekmez ile tahini karıp yiyen, üşümemek için içimize yünlü içlik giyen, garip çocuklardık biz.

Sokaklarda gazoz kapağı toplayıp, sigara paketlerinden, mektup pullarından koleksiyon yapan, akşam ezanı okundu mu, dayak yememek için evlere koşan çocuklardık biz.

Sütü bakkaldan alamayıp, hafta sonları mahallenin sütçüsünü elimizde tencerelerle bekleyen, sonra o sütü kaynatıp üzerindeki kaymağı afiyetle yiyen, komşudan aldığımız maya ile o sütün sobanın yanında yoğurt olmasını bekleyen, sabırlı çocuklardık biz.

Kışlık kazaklarımızı güveler yemesin diye bolca naftalinleyip valizlerde eşyalarını saklayan, umutlu çocuklardık biz.

Komşu apartmanların meyve ağaçlarına gizlice çıkan, dalından meyve yemenin zevkini çıkartan ama yaptığıyla da utanan, içinde “Allah” korkusu olan çocuklardık biz.

Bizden bir yaş dahi büyüklerimize abi, abla diyecek kadar saygılı olan çocuklardık biz.

Mahallemizde kızlarla erkeklerle toplaşıp yakan top, yedi kiremit oynayan, küfür etmeyi bilmeyen, centilmen çocuklardık biz.

Evde çorba diye sadece tarhana çorbası içen, dışarıda domates çorbasının üstüne kaşar serpildiğini gördüğünde sündüre sündüre o çorbayı içmeyi beceremeyen, masum çocuklardık biz.

Çikolatanın tadını bayramdan bayrama bilen, pötibör bisküvi arasına sade lokumu bastırıp pasta niyetine afiyetle yiyen, mutlu çocuklardık biz.

Mahallemizden geçen macuncu, simitçi, pamuk ve elma şeker satıcılarını gördüğümüzde heyecanlanan, yokluğu bilen çocuklardık biz.

Siyah önlükleri, beyaz yakaları olan, sabahları okulda andımızı bağıra bağıra söyleyen, vatansever çocuklardık biz.

Daha sizlere ne söyleyeyim,

Bizlerin o tatlı ve telaşlı heyecanlarından şimdi ne kaldı geriye..

Bu zamane çocukları ileride kendi çocuklarına acaba hangi hikâyelerini anlatacaklar.

Aslında bizler çok şanslı ve çok mutluyduk!..

İnşallah, çocuklarımızın da mutlu olacağı,

Bize öğretilen maddi ve manevi değerlerin hiç unutulmayacağı bir yaşamları olsun..

Bir gün bu dünyadan ansızın gidersem ya da,

Bugün parkta gördüğüm yaşlı amcaya sorulan soru,

Yaşlandığımda bana da sorulursa ve ben bu yaşadıklarımı,

Yaşlılığın vermiş olduğu yorgunluk ve hüzün ile unutur, hatırlayamazsam,

Beni affedin olur mu?..

Bu yazdıklarımı okuyun ve bizleri biraz hissedin..

İşte biz böyleydik zamane çocukları!..
Cevdet Gökhan TÜZÜN

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

1950’li yılların İstanbul’u Ara Güler’in objektifinden böyle görünüyordu

Time-Life dergisinden Magnum ajansa kadar dünyanın en önemli kuruluşlarında çalıştı. Dali’yi de çekti, İndira Gandhi’yi de, Hitchcock’u da… 1928 yılında İstanbul’da doğan dünyaca ünlü Ara Güler bir fotoğrafçı için “resim bilecek, müzik bilecek, tiyatrodan anlayacak, çok okuyacak, anında karar verebilecek, yani çok zeki olacak…” diyor.

Şimdiye dek 56 kitabı yayınlanan usta fotoğrafçı verdiği bir röportajda56 kitap yapan adamı döverler be! Olur mu 56 kitap ama fotoğrafta olur neden? Her an değişen bir şeyin karşısındasın ve ondan bir şey yakalıyorsun. Bunları yan yana getirdiğin zaman yeni bir dünya oluşturuyorsun, bu oluşturduğun dünya senin dünyan oluyor. Ve sen onu mecburen seviyorsun zaten.” derken kendisinden fotoğrafı tanımlaması istendiğinde şu cevabı veriyor: “Fotoğraf bir kere sanat falan değildir. Fotoğraf görülen bir şeyin zapta kayda geçmesidir. Fotoğraf meselesi bir arşiv meselesidir. Arşiv; kaybolmasın, yitmesin, bitmesin, gene bakayım, gene göreyim diye. Onun için fotoğraf bir alettir, makinedir onunla hayatı yakalarsın hayatı yakalamak da arşiv yapmandan çok daha mühimdir. Bir arşiv bir dünyayı getirir. Fotoğraf makinesinin icadı bunun içindir.

Ara Güler’in 1950’li, 60’lı yıllardan başlayarak sıkça karelediği İstanbul‘un fotoğraflarını Magnum’un arşivinden derledik. O çok özel perspektifinden şimdilerde koşturarak geçtiğimiz sokakların 50 yıl önceki halini birlikte yavaş yavaş seyreyleyelim istedik. Buyrunuz…

1950 kumkapi balikci ara guler nolmus

1974 istanbul zeyrek ara guler nolmus

istanbul sokaklari 1965 ara guler nolmus

1966 istanbul sokaklari ara guler nolmus

1971 eminonu ara guler istanbul nolmus

1970 zeyrek istanbul ara guler nolmus

1970 uskudar istanbul ara guler nolmus

1965 ara guler acik hava balikcilari nolmus

1958 istanbul ara guler nolmus 123

1958 ara guler istanbul nolmus

TURKEY. 1958. Barges and ferry-boats in the Golden-Horn

salep 1957

halic 1957

beykoz 1957

1956 unkapani komur

1956 yolcu

galatasaray 1960

1959 tophane sarhos

eminonu 1959

1958

1958 sdsdd

tepebasi eczane 1958

edirnekapi 1962

beyoglu 1962

suleymaniye cami 1962

1964 arkeoloji muzesi

istanbul 1968 ara

yedikule 1968

istanbul 1971

rumeli hisari 1973

istanbul 1979

cagaloglu 1976

istanbul 1986 1

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Bu Sorunu Çözmeden Hiçbir Yere Gitmiyoruz Beyefendi..

13900247_1065000250234395_600791458248800435_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Herkes Kendi Dünyasında… Günün Fotosu…18/08/2016…

13912798_1065492193518534_7948013582396068989_n[1]

Günün Fotosu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

50 Yaşında Daha Mutlu Olmak İçin 30 Yaşındayken Yapman Gereken 20 Şey

 

Bir soru cevap platformunda 50 yaş üzerindeki insanlara, 20 yıl öncesine dönseniz yaşam şeklinizde neleri değiştirmek isterdiniz diye soruldu ve aşağıdaki 20 şey ortaya çıktı. Eğer yaşınız 30 veya civarında ise şimdiden bu maddeleri uygulamaya başlamakta fayda var, çok geç olmadan.

 

1. Sigara içiyorsan mutlaka bırak.5f73e3f52d6ccb8eec458f7a0c19f534_650x

 

2. Sağlıklı beslen. Fast Food ve abur cubur yemekten mümkün olduğunca uzak dur. b65db1f2ab6a31791156f8ecbe227692_650x

3. Aile ilişkilerine önem ver, sevdiğin insanlara ilgi göster. Onlarla geçireceğin zamanlar gittikçe azalıyor.bfdce0eba35e758584ef317b56d80308_650x

4. Korunmasız olarak güneş ışınlarına maruz kalma. Vücut sağlığın için bu çok ama çok önemli.b18e9e99c8ad570128ee51dcd67ab535_650x

5. Spor yapmıyorsan, düzenli spor yapmaya başla. Spor yapmak bir çok hastalığı başlamadan önler.7aed4e51b275f62abc8dbf7385564eee

6. Para biriktirmeye başla. Az da olsa, birikim yapmaya başla ki hayatın sürprizlerine hazırlıklı ol.e407f3d375aa535eedd13ef96be78bd6_650x

7. Sahip olduklarınla mutlu olmayı öğren, mutlu olmayı erteleme ve bir koşula bağlama.eb379aa0819593b43526c42dbb08153f_650x

8. Hayat hedeflerini erteleme, yapılacaklar listeni şimdiden eritmeye çalış, listen sürekli kalabalıklaşmasın.d48092bb7ef3dd70453cb1c60c700a2d_650x

9. Uykuna dikkat et, sağlığın için bu çok önemli.b7899471453d1501e5590a6a97f229c1

10. Diş sağlığına önem ver yoksa ilerde büyük diş sorunları yaşayabilirsin.901eb295c34ba368c27d578b4d9307f5_650x

11. Birşeyler biriktirmek yerine bol bol “Anı” biriktir. Gençken yapmadıkların için pişmanlık duyma.f5e96b55a269dab0d8e64bda0f193f63_650x

12. Karşılık beklemeden bir şeyler yap. Fiziksel ve mental sağlığın yerindeyken, küçük de olsa insanlığa katkı yapmaya çalış.e58e4d33e9c501f5df96775a3868e361_650x

13. Meraklı ol, keşifler yap.80975dd0fdb1d116f8c249bd8baa272f_650x

14. Yılda en az 10 kitap oku. (gözlerin hala sağlıklıyken 🙂1dd2344672b67f6be8a014e18d30b278_650x

15. Mümkün olduğunca seyahat et.dcbdbe8238f7e0fa23de08e561e8a9f6_650x

16. Meditasyon yapmayı öğren. Bu yaşlarda ruhsal dinginliğe ihtiyacın olacak, gereksiz konularla kafanı yormamalısın.6954e77d4412d46d1d2fbd27c0d93451_650x

17. Kendini başkalarıyla karşılaştırmaktan vazgeç. Sen “sensin” bunu kabullen.1874a65a36b83bc3e311a07742e3c6c2_650x

18. Henüz başlamadıysan günlük yazmaya başla. Düşüncelerini, yaşadıklarını herşeyi yaz. Yazdıkların seni ayakta tutar, gelecekte hatırlayamayacağın bir çok detayı hatırlamana yardımcı olur.1be31e73c42564bdde1026a18918e3af_650x

19. Barınma ihtiyacını mutlaka genç yaşındayken gider örneğin bir ev satın al. 5aedcab779742bf832e2010646c000f7_650x

20. İyi arkadaşlıklar kur, uzun sürecek dostluklar olsun. 173f6337e5aa842f511f55cb3b6cd596_650x

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Pikniğe gidiyorsun ormanı yakıyorsun.

13925045_1066128540121566_2444741308037866014_n[1]

Pikniğe gidiyorsun ormanı yakıyorsun.
Sahile gidiyorsun çöpünü orada bırakıyorsun, adını duyduğun her kumsala, her tatil beldesine, her köye, her parka gidiyorsun çocuğunun altını değiştirdiğin bezini oraya atıyorsun.
İçtiğin biranın şişesini arkandan kim toplayacak sanıyorsun?
Yetmiyor pet şişeye işiyor sidikli çöpünü de her yere bırakıyorsun.
Nereye gitsek senin izlerini görüyoruz.
Her dağ başında, her deniz kıyısında, her doğal parkta, her doğal güzellikte.
Dünyanın en güzel, en özel, en eski tarihi eserlerine sahip olsak ne fayda, sen en mahrem mağaraların duvarlarına o saçma sapan adını yazıyorsun.
Üstüne başına bakınca insana benziyorsun ama ne yazık ki olamıyorsun.
Çocukların karınca yuvalarını bozuyor, bön bön bakıyorsun, sokak köpeğine taş atıyor sırıtıyorsun, kedinin yavrularını alıp ölümüne sebep oluyor iyi bir şey yapıyor sanıyorsun, kuşların yuvalarını dağıtıyor kıs kıs gülüyorsun, doğal yaşam parklarında soyları tükenmek üzere olan her canlıyı avlıyorsun, bir de fotoğrafını çekiyorsun.
Sonra bunları sosyal medya da paylaşıyorsun, buralardan bakılınca pek sosyal, pek afilli, pek modern, pek bilmem ne görünüyorum sanıyorsun.
Kendinden başka hiç bir şeyi düşünmüyorsun, yaşadığın gezegenin ve hatta oturduğun sokağın bile farkında değilsin.
Saçlarını jöleleyip, kıçına da Kot’u çekince bir şey oldum sanıyorsun. Hatta kimi zaman turist avına çıkıp kitap okuyormuş gibi bile yapıyorsun. Oysa sen ne okuduğunu anlayacak zekaya sahipsin, ne de dünyayı görecek gözlere.
Yazık ki bizde senin verdiğin hasarı tamir için kendimizi paralayıp duruyoruz.
Keşke hiç doğmamış olsan. Sensiz ne mutlu olurdu bu dünya.
Yahya Tumer

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Anlıyor Musun?

14067626_1066912330043187_6106404096558937183_n[1]

 

Caretta saldırmış, insanlar yaralanmış…

1) Deniz onlara ait !
2) O bölgelere girip onları ekmek ile besleyerek, insan görünce heyecanlanmalarını sağlayan sensin.
3) Üstüne atlayan sağını solunu çekiştiren sensin.

Dua et; karada arslanlar, nehirlerimizde timsah, denizimizde saldırgan köpekbalıkları yok !

Birlikte yaşamayı öğren, bu dünya sadece senin değil !
Erkan Mehmet Utku

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »