Dilekleri hazırlayın! Saatte 200 gök taşı kayacak! Perseid Meteor Yağmuru başlıyor!

 

perseidn

 

1992 yılında Dünya’nın yakınlarından geçen Swift-Tuttle kuyruklu yıldızından arda kalan kalıntılardan oluşan Perseids ya da Perseid gök taşı yağmuru, en bilinen gök taşı yağmurlarından biri. Bu meteor yağmurları, Güneş’in etrafında dönüşü sırasında Dünya’nın bu kozmik toz bulutuna rastlaması sonucu gerçekleştiğinden her yıl aynı dönemde gözlemleniyor.[1]

perseid-meteor-2014

Her yıl Temmuz sonu – Ağustos başı civarında gözlemlenebilen olay en yoğun 12 Ağustos’u 13 Ağustos’a bağlayan gece gözlemleniyor. 1862 yılında keşfedilen Swift-Tuttle kuyruklu yıldızının kalıntıları olan perseuslar, bu yıl 17  Temmuz 24 Ağustos tarihleri arasında gözlenebilecek. Bu şahane olay, Perseus Takımyıldızı bölgesinde gözlemlendiğinden Perseid gök taşı yağmuru adı veriliyor.

Perseid_meteor_and_Milky_Way

NASA Meteor Uzmanı Bill Cooke, bu yıl, eski yıllarda görüldüğü gibi saatte ortalama 80 yerine 150-200 meteor görebileceğimizi belirtiyor. 

perseidz

 

Peki Ne Zaman, Nasıl ve Nerede İzleyebilirim?

perseid

Güneş battıktan sonra saat sınırlaması olmadan bulunduğunuz her şehirden (ışıksız ve şehirden uzak olmanız gözlem şansınızı arttırır) gözleyebilirisiniz. Kısaca, başka bir şehire gitmenize gerek olmadan bulunduğunuz yerde, yüksek ve açık havada gözlem yapabilirsiniz.

perseidn

Herhangi bir gözlem aleti kullanmanıza gerek yok, geniş alanda rahatlıkla görebilirsiniz. Yönünü bulmak için “Google Sky Map” uygulaması ile de Perseus Takımyıldızını rahatlıkla bulabilirsiniz.

perseidc

En basit açıklama ile Kuzey yönünde, karşınıza bakın, maalesef şehir içinde binalardan dolayı erken saatlerde gözlenemeyebilir. Eger gec saatleri beklerseniz rahatça görebileceginiz bir konuma gelecekler.

perseid-meteor-2010

Metoeor yağmuru çok basit bir anlatım ile, Güneş yörüngesinde yolculuk yapan kuyrukluyıldız kalıntıları ile Dünya yörüngesinin kesişmesi sonucu atmosferden mm çapında taşların Dünya yüzeyine hareketi anlamına geliyor. Korkutucu bir durum olmaması ise bu görsel şölen adına mutluluk verici.

perseid-meteor-shower-2012

Kaynak: çokiiya.com

perseidn

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kansızlığa Karşı Savaşan 5 Besin

images[9]

 

Tıp dilinde anemi olarak bilinen kansızlık pek çok farklı şekilde tanımlanabilen bir kan rahatsızlığıdır. Kanın elementlerinden alyuvar olarak adlandırılan kırmızı kan hücrelerinin eksikliği olarak bilinmektedir. Alyuvarların yetersizliği ile hemoglobin adı verilen protein vücuda oksijen taşıyamaz ve bu durumda kansızlık gelişebilir.

En sık görülen anemi çeşidi demir eksikliğine bağlı anemidir. Özellikle süt çocukluğu, adolesan dönemlerinde ortaya çıkan anemi, artan demir ihtiyacının beslenme yoluyla karşılanamamasından kaynaklanabilir.

Demir eksikliğine bağlı anemi özellikle çocuklarda zihinsel ve bedensel gelişimi etkileyebilmektedir.

Demir minerali vücutta üretilmediği için besin yoluyla alınmaktadır. Demir mineralinden fakir besinlerle beslenmek demir eksikliğinin sebeplerinden olabilmektedir.

Yapılan çalışmalarda, demir minerali eksikliği nedeniyle bazal metabolizması yavaşlayan kişilerde kilo verme problemleri yaşayabileceği görülmüştür.

Demir Eksikliği Belirtileri ;
◾Yorgunluk, halsizlik
◾Bağışıklık sisteminin zayıflaması
◾Sinirlilik
◾Depresyon
◾Solgun cilt
◾Çarpıntı ve nefes darlığı
◾Tahriş olmuş dil

Hekim tarafından önerilen ilaçlar düzenli olarak kullanılmalı ve demir içeriği yüksek besinlerle desteklenmelidir.

Demir İçeriği Yüksek 5 Süper Besin

Besinlerde biyo-yararlanımı yüksek ‘’hem demir’’ ve biyo-yararlanımı düşük ‘’non hem demir’’ olmak üzere iki ayrı demir formu bulunmaktadır. Hem demir hayvansal ürünlerde, non-hem demir ise bitkisel besinlerde, yumurta, süt ve süt ürünlerinde bulunur. ‘’Hem demir’’ yaklaşık %20 oranında emilirken ‘’non hem demir’’ %5 oranında emilir.

Bu nedenle, demiri hem hayvansal hem de bitkisel besinlerden almak faydalı olacaktır.

Dut Kurusu, Üzüm Kurusu ;

Kalsiyum ve demir deposu olan dut ve üzüm kurusu aynı zamanda B1, B2 ve C vitaminleri de içermektedir.

Kırmızı Et ve Karaciğer;

Özellikle kırmızı et ve sakatatlar biyo yararlanımı yüksek demir içeriğine sahiptirler.

Kabak Çekirdeği;

İçeriğindeki demir mineralinin yanında A, C, E, K vitaminleri, bakır, çinko, kalsiyum, magnezyum, manganez mineralleri ve Omega-3 yağ asidi bulunmaktadır.

Ispanak ;

Diğer sebzelere göre protein açısından zengin sayılan ıspanak, doymamış yağlar ve lif açısından da zengindir. Ayrıca bol miktarda demir, potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum içermektedir.

Pancar;

İyi bir antikanserojen olan pancar birçok vitamin ve mineral açısından zengindir.

** C vitamini demir mineralinin emilimini artırmaktadır. Örneğin et ürünlerinin yanında limonlu yeşil bir salata yemek et içerisinde bulunan demirin emilimini artıracaktır.

Dyt. Çağla Çevik

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Gerçekten de cennet ve cehennem var mıdır?”

 

Bir Samuray, üstadın karşısına dikilip şu soruyu sordu:
“Gerçekten de cennet ve cehennem var mıdır?”
Üstad: “Kimsiniz?”
“Bir samurayım.”
“Sen mi?” diye dudak büktü Usta , “Kendine baksana bir… Hangi efendi senden doğru dürüst hizmet umabilir? Daha ziyade dilenciyi andırıyorsun!”
Sinirden kıpkırmızı kesilen samuray kılıcını çekti.
Usta susmak bilmiyordu: “Vay! Kılıcı da varmış! Ama o kadar beceriksize benziyorsun ki nasıl olsa kafamı kesemezsin!”
Kanı beynine sıçrayan samuray kılıcını kaldırdı.
Ustaya vurmaya hazırdı. O anda Usta sakince, “işte cehennemin kapıları böyle açılır” dedi.
Ustanın serinkanlı tavrına şaşıran samuray kılıcını kınına soktu ve saygıyla eğildi.
Üstad sözünü şöyle bitirdi: “Cennetin kapıları da böyle açılır.”

Öfke:cehennem ,cennet ise öfkeni fark edip durdurdugun an…..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Neden Karşılaştığımız Her İnsanın Değil de Çok Küçük Bir Azınlığın Kokusu Bize Çekici Geliyor?

SZpi3jjrf4YWiQbN-636022070047922821[1]

 

 

Hayatımızda unutamadığımız kokular vardır. Kokularını beğendiğimiz insanlar ise her zaman kısıtlıdır. İngiltere’de yapılan bir deney ile bu durum açıklanmış. Olaylar çok farklıymış.

uğruna dünya’yı mars’a bağlayacak kesintisiz 4 şeritli otoyol uzunluğunda düzülen şiirlerin, methiyelerin yanında, insanın bilinçsiz de olsa içgüdüleri ve mevcut genlerinin etkisiyle yaptığı rastgele gibi görülen seçimlere bir örnektir sevgilinizin mis gibi kokması…

peki neden dışarıda her gün karşılaştığımız her insanın değil de, sadece bu kalabalıktaki çok küçük bir azınlığın kokusu bize çekici geliyor ?

ingiltere’deki bir üniversitede bununla ilgili bir deney yapılıyor (şimdi tam ismini hatırlamadım bu üniversitenin. izlediğim belgeseli bulunca burayı editleyeceğim. “isviçreli bilim adamları” muamelesi çekmeyin…). o sırada kampüste eli cebinde dolaşan rastgele bir bebeyi seçip alıyorlar labaratuvara. daha sonra da önüne 11 tane ağzı sıkı sıkıya kapalı kavanoz koyuyorlar. bu kavanozların içinde de 11 tane t-shirt bulunmakta. bu 11 ayrı t-shirtü de deneyden 4 gün öncesinde 11 ayrı hatuna dağıtıyorlar ve bu 4 gün boyunca yatarken, spor yaparken ve gündelik hayatlarında üstlerinden hiç çıkarmamalarını söylüyorlar. 4. günün sonunda da t-shirtlere sinen ter ve vücut kokularını muhafaza etmek için bu kavanozlara koyup ağzını hava almayacak şekilde kapatıyorlar.

denekten istenilen şey ise kavanozları tek tek açarak t-shirtleri kendisine en güzel ve çekici gelen kokudan, en itici ve kötü gelen kokuya doğru sıralaması oluyor. bizimoğlan rasgele bir kavanozu açıp şöyle derin derin kokluyor ve “oo bu harika kokuyor…” diyip başlara koyuyor. hatta ara ara dönüp o başa koyduğu t-shirtü tekrar tekrar kokluyor “doyamadım ya la…” diye… rasgele bir tane daha açıp kokladıktan sonra resmen yüzünü ekşiterek “bizim spor salonundaki bebeler bundan daha az ter kokuyor yaw bu nasıl bir şeydir…” diye son sıralara atarak sıralamasına devam ediyor. en sonunda da 11 tanesini en güzel kokudan, en kötü kokuya doğru sıralıyor…

şimdi asıl deneyimizin can alıcı kısmına geliyoruz. deneye başlamadan önce deneyi yapan bilim insanları hem bu elemandan hem de 11 hatundan kan örnekleri alarak dna analizlerini çıkartıyorlar… burada incelenen konu ise doğuştan gelen bağışık olduğumuz hastalıklar. her insan kendi gen havuzuna göre doğuştan belirgin hastalıklara bağışık olarak doğarlarmış. yapılan dna analizine göre de bizimoğlanın ve hatunların doğuştan bağışık olduğu hastalıkların bir listesi yapılmış. atıyorum a’dan z’ye kadar bir hastalık skalası belirleyelim örnek verebilmek için. erkek denek a-b-c-d-e hastalıklarına bağışık olarak doğmuş…

sonraki adımda da kendisinden kavanozların altına konulmuş kağıtları açması isteniyor. denek önce kendisine en kötü gelen kokuya ait olan kavanozun kağıdını açıyor ve görüyor ki nasıl kendisi a-b-c-d-e hastalıklarına bağışık doğduysa bu t-shirtü giyen hatun da birebir aynı hastalıklara bağışık olarak doğmuş.

sonra ortalarda bir kavanozun kağıdına bakıyor. bundaki hatun da atıyorum a-b-t-h-j hastalıklarına bağışık doğmuş. en sonunda da koklamaya doyamadığı t-shirtün sahibinin durumuna bakıyor ki hatun oğlanın bağışık olduğu bütün hastalıklardan tamamen farklı hastalıklara bağışık doğmuş. yani oğlan a-b-c-d-e hastalıklarına bağışıkken bu en güzel kokan hatun u-ü-v-y-z hastalıklarına bağışık…

yani burada koku faktörünü etkileyen şey gelecek nesillere en sağlıklı çocuğu getirebilmek… siz kendiniz gibi aynı bağışıklıklara sahip bir kadınla birlikte olduğunuzda çocuğunuz da aynı dar havuzdaki bağışıklıklarla doğma eğilimi gösterebilmekte. lakin siz bu skalayı ne kadar genişletirseniz aynı şekilde doğacak çocuğunuz da o derece daha çeşitli hastalığa bağışık şekilde doğma şansı kazanacaktır. bunu insanın konuşarak ya da görerek anlaması mümkün olmadığı için bu seçimi kokular sayesinde istemsizce yapıyoruz.

kaynak: ekşişeyler

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »