Gribe ve faranjite evde doğal çözüm…!

11072768_440425866124031_2299214343375924963_n[1]

Kendinizi antibiyotiklerin ellerine teslim etmek istemiyorsanız kendi ilacınızı kendiniz hazırlayın. İşte grip ve faranjit için doğal çözümler…

Bitkisel ürünler konusunda deneyimi olan Dr. Mustafa Eraslan, kış aylarında ortaya çıkan hastalıklardan korunmanın doğal yolları için pratik tavsiyeler verdi.

Soğan-bal karışımı

Gribe ve faranjite karşı doğal ev formülleri hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Mustafa Erarslan, şöyle konuştu:

“Orta boy bir soğan iri iri doğranır, üzerine bir yemek kaşığı bal ilave edilerek cam kavanozda 3 saat sulanması beklenir, daha sonra, küçük çocuklarda günde 3 defa 1 tatlı kaşığı, büyüklerde günde 3 defa 1 yemek kaşığı kullanılır. Karışım, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve antibakteriyel ve öksürük kesici olarak kullanılabilir.”

Adaçayı ile gargara

Dr. Eraslan’ın verdiği diğer formül ise “2-3 gram adaçayı yaprağı üzerine taze kaynatılmış ve bir miktar soğumaya bırakılmış bir fincan su ilave edilir, üzeri kapatılır ve 10 dakika demlenir. Gün içinde 5-10 kez dolu dolu gargara yapılırsa faranjit de son derece etkili olacağı görülecektir. Yapılan bilimsel çalışmalarda ekinezya ile birlikte gargara şeklinde kullanıldığında etkisini arttığı belirtilmektedir” şeklinde oldu.

KAYNAK: HERŞEYDEN ÖNCE SAĞLIK

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çin Tıbbına Göre İç Organlardaki Zehirli Maddeler Nasıl Boşaltılır?

wuzangpaidu100524[1]

 

İnsan vücudundaki iç organlarda zehirli maddeler var mı? Bedensel sorunlara bu zehirli maddeler mi yol açar?

Çin tıbbına göre, insan vücudundaki beş iç organda zehirli maddeler birikir, bu zehirli maddelerin birikmesi, vücutta belirtiler bırakır. Şimdi zehirli maddelerin saklandığı yerleri bulalım ve bu zehirli maddeleri yok etme yöntemleri öğrenelim.

Eğer dalakta zehirli maddeler birikirse, yüzde benekler görülür. Yüzünde benekler olan bir kadının sindirim sistemi nisbeten zayıflar; beyazımtırak akıntısı fazla olur; yağ birikir.

Çin tıbbına göre, dalaktaki sindirim iyi olmadığı takdirde, zehirli maddeler zamanında dışarı boşaltılmaz. Bu nedenle kilo vermek isteyen bir kişi, öncelikle dalağının ve midesinin işlevini normalleştirmeli; dalağında zehirli maddeler bulunan kişide ağız kokusu olur, ağız ülseri görülür.

Şimdi dalaktaki zehirli maddeleri boşaltma yöntemlerine geçelim.

1. Dalaktaki zehirli maddelerin boşaltılmasına ekşi yemekler iyi gelir. Ekşi yemekler, bağırsak ve midenin sindirim işlevini pekiştirir, yemeklerdeki zehirli maddelerin en kısa sürede boşaltılmasını sağlar; ayrıca ekşi yemekler dalağı güçlendirir.

2. Dalaktaki zehirli maddelerin boşaltılması için Shangqiu adlı akpunktur noktasına basılabilir. Bu akpuntur noktası, iç topuk kemiğinin altındaki çukurun ortasında bulunur. Bir parmakla bu noktaya, azcık acı hissetecek şekilde basabilirsiniz. Bu basma bir defasında üç dakika sürerse, yeterli olur.

3. Yemekten sonra yürüyüş yapmak. Spor, dalağa ve mideye yardımcı olur. Bu yöntem azimle uygulanmalı.

Yemek sonrası, zehirli maddelerin en kolay oluştuğu zaman dilimidir. Yemeklerin zamanında sindirilmemesi veya emilmemesi halinde zehirli maddeler birikir. Bu nedenle yemekten sonra yürüyüş tavsiye edilir. Ayrıca yemekten bir saat sonra bir meyve yenebilir.

******

Karaciğer, insanın diğer önemli iç organlarından biridir. Karaciğerde zehirli maddeler birikirse, tırnak üzerine çıkıntılı çizgi veya tırnak çökmesi görülür. Çin tıbbına göre, kirişler karaciğere bağlıdır, tırnak ise kirişlerden bir bölümüdür. Bu nedenle karaciğerde zehirli maddeler biriktiği takdirde, tırnak üzerinde belirgin işaret olur.

Karaciğerde zehirli maddeler bulunursa, kadında mastit görülür; deprasyon başgösterir. Çünkü karaciğer insan vücudunda duyguları ayarlayan iç organdır. Eğer içindeki zehirli maddeler zamanında boşaltılmazsa, Qi dolaşımı engellenir, bu da depresyon duygusuna neden olur. Ayrıca yarım baş ağrısı ve aybaşı ağrıları gibi belirtiler görülür. Yüzün iki yanağı ve göbek, karaciğer ve safra kesesinin “etki alanı”dır. Eğer karaciğerde zehirli maddeler varsa, yüzde ve göbekte mutlaka belirti gözükür.

Karaciğerdeki zehirli maddelerin boşatılması için, yeşile çalan mavi renkli yemekler tüketilmeli. Örneğin portakal veya limon suyu, karaciğere iyi gelir; karaciğerle bağlantılı akpunktur noktasına basmak iyi gelir. Basılacak nokta, birinci ve ikinci ayak parmaklarının buluştuğu noktanın önündeki çukurun ortasında yer alır. Ağlama, zehirli maddelerin boşaltılmasına yardımcı olur. Kadınların erkeklerden daha uzun yaşamasının gözyaşlarına bağlı olduğu, hem Batı tıbbınca, hem de Çin tıbınca doğrulandı. Gözyaşları gerçekten insan vücuduna zararlı maddeler içerir. Bu nedenle istediğiniz zaman ağlayabilirsiniz.

******

İnsan kalbinde zehirli maddeler birikirse, dil ülseri olur, alnında kabarcıklar oluşur, uykusuzluk ve kalp rahatsızlığı meydana gelir.

Çin tıbbına göre, kalple en yakın ilişkili organ dildir. Bu nedenle ülser dilde görülür. Alın, kalbin “nüfuz alanı”dır. Eğer kalpte “ateş” varsa, alın “yanar”, kabarcıklar ortaya çıkar.

Kalpteki zehirli maddelerin boşaltılması için, nilüfer tohumları gibi, acı yemekler tavsiye edilir; kalbi simgeleyen Shaofu adlı akpunktur noktasına basılır. Shaofu, insanın yumruğunu sıktığı zaman, avuçta yüzük parmağı ve küçük parmağının tırnaklarının değdiği yerdir. Bu noktaya güçlü bir şekilde basılır. Yeşil fasülye, zehirli maddelerin idrar yoluyla boşaltılmasına yardımcı olur.

Çin’de yaz mevsiminde hemen hemen her ailede yeşil fasülye suyu içilir. Siz de deneyebilirsiniz.

******

Akciğerde zehirli maddeler birikirse, insanın cildi pas renginde olur, kabızlık çekilir, duygusal durumunda hassasiyet meydana gelir.

Çin tıbbına göre, akciğer, tüm cildi yönetir. Cildin iyi olup olmaması, akciğerin sağlıklı olup olmamasına bağlıdır. Akciğerdeki zehirli maddelerin miktarı fazla olursa, bu zehirli maddeler akciğerin çalışmasıyla cilde yansır; ayrıca akciğer ve kalın bağırsak tek bir sistemdir. Yukarıda akciğerde zehirli maddeler varsa, aşağıdaki bağırsak içinde de anormal birikim olur, kabızlık çekilir; akciğerdeki zehirli maddeler de Qi ve kan dolaşımını engeller.

Turp, akciğere en iyi gelen yiyecektir. Çin tıbbına göre, kalın bağırsak ile akciğer arasında yakın ilişki vardır. Akciğerdeki zehirli maddelerin ne kadar boşaltılacağı, kalın bağırsağın iyi çalışıp çalışmamasına bağlıdır. Turp kalın bağırsağın dışkıyı boşaltmasına yardım eder. Turp çiğ de yenir.

Ayrıca akciğeri temsil eden akpunktur noktasına basmak da yararlıdır. Hegu adlı nokta, el sırtında, parmakların arasında bulunur.

Terlemek, akciğere iyi gelir; çünkü terle vücuttaki zehirli maddeler atılır; sıcak duş ve derin nefes da benzer sonuç verir.

Akdiğerdeki zehirli maddelerin boşatılması için en uygun zaman dilimi sabah 7:00 ile 9:00 arasıdır. Bu zaman içinde bol oksijen almayı sağlayan spor yapılırsa, çok iyi olur.

******

Böbrek içinde zehirli maddelerin biriktiği zaman, aybaşı miktarı az, süresi kısa ve rengi koyu olur. Aybaşının oluşması ve kaybolması, böbrek işlevinin güçlü olup olmamasına bağlıdır; böbrekteki zehirli maddeler, hidronkusa neden olur, altçenede kabarcıklar oluşur, yorgunluk çekilir.

Böbreği simgeleyen akpunktur noktası Yongquan’dır. Bu nokta, insan vücudundaki en alçak akpunktur noktasıdır. Yongquan, ayak tabanının üçte birinin ilerisinde bulunur. Bu nokta hassas olduğu için fazla güçlü basılmamalıdır. Beş dakika yeterlidir.

Böbrekteki zehirli maddelerin boşaltılması için en iyi zaman dilimi sabah 5:00 ile 7:00 arasıdır. Bu nedenle sabah kalkınca bir bardak su içilmesi çok iyi olur.

KAYNAK:turkish.cri.cn

Çok Kritik Bir An: Eski Erkek Arkadaşla Karşılaşma Anı…

imagesGD6EIZ65

Erkek arkadaşını ilişkin boyunca seversin, güvenirsin, özelini paylaşırsın, derdini dinlersin, ilişki bitince de dokuz kat yabancıdan fazla yabancı olur ya hiç alışamıyorum bu duruma ama başka çaresi de kalmıyor insanın.

Geçen gün bir yazı okudum: Eski erkek arkadaşıyla arkadaş kalanlar ya birbirlerini hiç sevmemişlerdir ya da biri hala barışma umudu taşıyordur ondan diyordu. Doğrusu katılmamak elde değil.

O aşktan, o tutkudan sonra medeni şekilde selamlaşmayı bir yere bırakıyorum ama “aaa ne güzel yeni kız arkadaşın mı var çok sevindim” yalanını sallayacağıma, bir miktar (aşkının boyutuna göre) yaram sızlayacağına hiç görüşmem daha iyi. Daha iyi tabi daha iyi olmasına da dünya çok küçük, mutlaka bir yerlerde hatta hiç ummadığın yerlerde karşılaşıyorsun (hele şimdi facebook varken hayli küçükJ).

Aslında bu karşılaşma anındaki duruma bakmadan önce ilişkinin nasıl bittiği ve kimin içinde kaldığı da önemli. Eğer ilişkiyi biz bitirdiysek ve içimiz de rahatsa, ne durumda ne ortamda karşılaşırsan karşılaş pek de sallamazsın. Buna “en rahat karşılaşma anı” denebilir.

Eğer ilişki ortada bitmişse, yani bazen sen, bazen o bitirmek istemişse, böyle kör topal da olsa bir müddet gitmişse, sonunda yine böyle ortada bitmişse, karşılaşma anı önemlidir. Yine o ortada durumun ilişkiye dönme şansı vardır. O yüzden iki taraf da yalnızsa, tekrar flörtleşmeler, cilveleşmeler, konuşmalar, yakınlaşmalar doğabilir. İlişki gene gel git doğasına geri dönebilir. Buna “umut vaat eden karşılaşma” diyoruz.

Fakat taraflardan biri hala tek diğeri ise yeniden çift olmuşsa, tek olan tarafın birkaç gün içinde hırsından çiftleşeceğine bahse girerim. Karşı tarafa da sık sık bu benden iyi mi, iyi halt ettin salak bakışı da atılacaktır.

İki tarafta çiftleşmişse, sen buldun ama bak ben de buldum karşılıklı nispeti rahatça yapılacaktır. Sonra gel git ilişkilerinin alışkanlığı gereği birkaç yazışma da beklemek gerekir bence. Buna ‘’bekle gör ne olacak karşılaşması’’ diyoruz.

Şimdi giderek zurnanın zort dediği yere geliyoruz. Biri diğeri için yanıp tutuşurken, hayatının merkezi haline getirmişken, ne dediyse yapıyorken karşı taraf bu tek hakim benim durumundan sıkılıp terk ettiyse eyvah ki ne eyvah.

Terk edilen taraf olur da bir ümit doğar diye, sürekli diğer tarafın karşısına çıkmaya çalışıp işleri önce bir güzel daha beter hale getirir. Sonra biraz kendi başına kalmayı

 

 

 

becerip cidden tesadüf karşılaşırlarsa eyvah ki ne eyvah. Mutlaka terk eden koluna birini takmıştır. Diğeri bunu görünce yandım anam diye diye oradan kaçar. Gelsin sonra uykusuz geceler ağlamalar. Tekrar adamın peşine düşmeler, ne istersen yaparım ne olur bana dönler. Tabi ki boşuna çaba, boşuna perişanlık…

Bir de ayrılırken pişmanlıklar, keşkeler, şunu böyle yapaydım, bunu böyle yapaydım durumundakiler içinde aynı şeyler geçerli. Her karşılaşma hem sonuçsuz kalmaya, hem de yeni bir acı selini peşinden getirmekten başka hiçbir şeye yaramayacaktır. Buna ‘’ acıların kadınıyım karşılaşması’’ diyoruz.

O zaman ne yapıyoruz ayrıldıktan sonra sorunlu bir durumdaysak, kendimize yeni bir hayat, yeni bir arkadaş çevresi, yeni hobiler bulup kendimizi kurtarıyoruz. Naçizane benden söylemesi: Hayat sizin, acı çekmeyi seçmek sizin, yeniden hayata günaydın demek yine sizin kararınız…

Sağlıklı kararlar vermeniz dileğiyle,

Anette İnselberg

Mart 2015

 

Sevmediğimiz biri için dua etmenin dünyayı iyileştirebileceğini düşündünüz mü hiç?

603818_709744595801844_582376660780481229_n[1]

Sevmediğimiz biri için dua etmenin dünyayı iyileştirebileceğini düşündünüz mü hiç?

Bir katil için, bir hırsız için, bir tecavüzcü için; o bilinçlerin şuurlanması için tüm samimiyetimizle dua etmek…

Bugün felsefe dersinde zevk ve acı kavramlarının ötesine geçmekten, içsel mutluluktan söz ederken “birlik bilincinin” ötekileştirmemek olduğunu daha iyi kavramaya başladım.

Yoga felsefesine göre doğumlara ve ölümlere tabiyiz. Yoğun arzularımız yaşamlar boyu bizi takip ediyor. İstekleri sakinleştirmenin en şifalandırıcı yolu bilgiden geçiyor. Bilinçlerin yükseltilmesinde “kadim bilginin” rolü yadsınamaz.

Birbirimize görünmeyen iplerle bağlı olduğumuzu düşünüyorum, eğer bu gezegenin şifalanmasını istiyorsak tepkilerimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Daha ileri seviyede iyinin ve kötünün ötesinde yüksek bir anlayışa sahip olmak için peygamberlerin yaşamlarından ilham alabiliriz. Onların anlayışı kötüyü dışlamaz, her zaman öyleleri için dua ederler.

Kızdığımız, öfkelendiğimiz, birinin cezasını bulmasını istediğimiz anlarda onlar için dua etme seçeneğini de göz önünde bulunduralım. Yolunu kaybettikten sonra topluma kazandırılmış bir kişi bile dünyanın ve insanlığın geleceği için çok değerli.

nazlı akın heart ifade simgesi

Lütfen devam ettiremeyeceğimiz sorumlulukları üstümüze almayalım…

images[2]

 

Lütfen devam ettiremeyeceğimiz sorumlulukları üstümüze almayalım…

Anette

 

Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Niye Geyik Yakalayıp parçalamıyoruz…

11041911_10153160667283433_803700681356656247_o[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kim ne derse desin, aynanın karşısına geç ve gülümse…Sivilcene, kilona ve en önemlisi kendine küsme..

images[7]
Kim ne derse desin, aynanın karşısına geç ve gülümse
Sivilcene, kilona ve en önemlisi kendine küsme..
Çık, dolaş, sev, ağla. Her türlü duyguyu tat.
… Açık sözlü ol ama asla kırma. Sev ama abartma. ♥
En çok kendine değer ver, başkalarını değil kendini sahiplen.
Kendini odana kapatma, kilitleme çünkü hayat dışarıda.
Annenden veya babandan nefret etme, bil ki sana en çok onlar değer veriyor. Onlara  kızmak yerine onları mutlu etmeye çalış. Unutma ki onlar da bir gün gidecek.
Sevdiğin insanlara sevdiğini hissettir, onlara onları ne kadar sevdiğini söyle. Yarın belki çok geç olabilir.
Geçmişe takılıp kalma. Hep geleceğe bak. Hayaller kur. Hayallerinden kimse için asla vazgeçme.
Kimseyi küçümseme gözünde ve kimseyi büyütme. Yeni insanlarla tanış mesela, onların hikayelerini dinle.
Kendine güven, kimse senden üstün değil.
Evet, belki berbat bi hayatın var veya kendini çok yanlız hissediyorsun seni kimse anlamıyor olabilir ama unutma ki senin gibi milyonlarca insan var dışarıda.
Seni değersiz hissettiren insanlara gül geç. Seni tanımıyorlar, sen kusurlarınla mükemmelsin. Senden bir tane daha yok bu dünyada.
Şimdi kaldır o başını ve gülümse. Gülümsemek herkese yakışır çünkü, en çok da sana…
KAYNAK: gELİŞİMSEL oLumlama
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini inadına mutlu ol..

images[7]
Bugün Yaşayacağın Her Şeyi Sen Seçeceksin; Ya kızacaksın yağmura etrafı ıslatıyor diye, Ya da seveceksin onu çiçeklerini suladığı için…
Ya sıkılacaksın param yok diye, Ya da harcamalarını planlayıp, müsriflikten uzak kalmaya çalışacaksın……
Ya sızlanacaksın bozulan sağlığına, Ya da hayatta olmayı kutlayacaksın…
Ya içli içli sitem edeceksin anne babana, seni büyütürken veremedikleri şeyler yüzünden, Ya da onları yürekten seveceksin seni dünyaya getirdikleri için…
Ya sıkıntı basacak dikenli güllere katlanmak zorundayım diye, Ya da dikenlerin gülleri var diyerek umut dolacaksın…
Ya kaybettiğin dostlar için yas tutacaksın, Ya da yeni insanlarla yeni dostluklar peşinde koşacaksın…
EL SENDEDİR,GÜL SENDE DİKEN SENDE, GÜL SENDE HER AN İMTİHANDASIN AĞLASAN DA GÜLSEN DE..
Kendini yorgun hissetsen bile, Başarı senden kaçsa bile, Bir hata sana zarar verse bile, Hatta ihanet sana acı verse bile,
Bir hayat yok olsa bile, Gözyaşları gözlerini yaksa bile, Kimse gayretini fark etmese bile, Nankörlük ödünün olsa bile,
Anlayışsızlık seni gülmekten alıkoysa bile, Ve hatta her şey ,hiç bir şey olsa bile, Yüreğini yakan felaketler varsa
Yangınını söndürecek mucizelerde var elbet Vazgeçme…Yeniden başla…
ÇÜNKÜ; HAYAT YAŞAMAYA & SEVGİ PAYLAŞMAYA DEĞER
Her şey sende başlar, sende biter.
.Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini inadına mutlu ol..
Yüzünüzden GÜLÜCÜK, Yüreğinizden SEVGİNİZ Eksik Olmasın.Herşey Gönlünüzce Olsun.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Şeyh Edebali’nin Osmanlı Devletinin Kurucusu ve Damadı Osman Gazi’ye Vasiyeti ….

imagesZ24H3Q45

 

Ey oğul, artık Bey’sin!

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
 Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, ADALET SANA !!
 Haksızlık bize, bağışlamak sana…
Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun…
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler feth edilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.
 Ey oğul! Ananı, atanı say ! Bereket büyüklerle beraberdir.
 İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol !
 Her sözü üstüne alma!
 Gördüğünü görme ! Bildiğini bilme” Sevildiğin yere sık gidip gelme !
 Ey oğul ! Üç kişiye acı: Cahil arasındaki alime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.
Ey oğul ! unutma ki,yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma……

Ey Oğul! Artık Beni Tivitırdan Takip Et…

10403302_869952386401455_7195041323791249906_n[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kimi istersen onu seç ama önce kendini seç.

imagesMOXE5LDE
Kimi istersen onu seç ama önce kendini seç. Kendin için yaşa, kendin için sev, kendin için aşık ol… Kendini beğen ve kendini dinle her zaman. Ancak o zaman bulabilirsin mutluluğun formülünü.
Düşün ki; çok seviyorsun dans etmeyi. Ruhunu doyuruyorsun ve hayatın vazgeçilmezleri arasında. Öyleyse dans et. Durma, kimsenin seni engellemesine izin verme…. Sırf başkaları mutlu olacak diye oturma sandalyeye, kalk ve pistin ortasına ilerle. Sonra dönmeye başla yorulana kadar, bacakların ağrıyana kadar dans et. ”Ne derler” diye düşünme, bırak konuşsunlar. Sen mutlu olacaksın gerisinin önemi yok.
Kendini yollara mı vurmak istiyorsunbin ilk otobüse. Nereye gittiğine bile bakma, çık yola. Bir haber ver yeter, nereye gittiğini soranlara “Kendime gidiyorum” de. Kes dünyayla iletişimini ne olur? Bir mola yerinde pilav üstü kuru yerken alacağın tadı düşün. Kayboluşlar insan kendini buldurur bazen. Hem keşfetmek diye de bir şey var bu dünyada. Serüvenci bir ruhun varsa bundan kime ne?
Bir kaşif olmanın hazzını yaşa. Geride kalanları unutma elbette ama onlar da beklemeyi bilsinler. Çok mu beğendin vitrindeki giysiyi, al o zaman. ”Çok mini çok renkli çok frapan çok sakil” mi diyecekler? Bırak desinlersen kendine yakıştırıyorsun ya bu yeter. Giy ve bak aynaya. Nasıl iyi hissediyorsun değil mi? Öyleyse hadi şu kırmızı olanı da al.
Eskileri çıkar üzerinden ve onu giyerek git evine. Şaşırsınlar. “Bu da nereden çıktı şimdi?” diyene “Kendim için aldım, kendime aldım” de gitsin. Boşver gerisini… Kim kötü düşünürse düşünsün aldırma kötü düşünce kötü söz gibi sahibini bağlar. Sen başla şarkı söylemeye. Bağıra bağıra söyle hem de. Şarkının sözlerini bilmiyorsan uydur ne olacak ki? Merak etme kınamazlar seni. Kınarlarsa da bu onların sorunusen eğleniyorsun ya… Kendi besteni kendin yapkendi sözünü kendin yaz ve söyle. ”Bu şarkı da nereden çıktı? diye sorarlarsa “Kendime yazdım” de… Ne yaparsan kendin için yap kendini eğlendir önce. Sen mutlu ol kisenin mutluluğun başkalarını da mutlu etsin.
Mutsuzken, kimseyi mutlu edemezsin unutma. Ve sakın herkesi birden mutlu etmeye çalışma çünkü olamazlar.

REİKİ ŞİFASI:İyi talihini başkaları ile paylaş. Yardım kurumlarına bağışta bulun, şefkatli ol.

images[4]
1 – Dua etmek için güneşle birlikte kalk. Tek başına dua et, sık sık dua et. Büyük Ruh dinler, eğer sen sadece konuşursan.
2 – Yollarında kaybolmuş olanlara karşı anlayışlı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Rehberlik bulmaları için dua et.
3 – Kendini, kendi kendine araştır, keşfet. Başkalarının senin yolunu senin için belirlemelerine izin verme. O senin, sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebilirler, fakat hiç kimse o yolu senin için yürüyemez.
4 – Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ver, en iyi yatağı ver ve onlara saygı ve onurla muamele et.
5 – Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da bir kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmıştır, ne de verilmiştir. Senin değildir.
6 – Yeryüzü üzerindeki her şeye saygılı ol – ister insan, ister bitki olsun.
7 – Diğer insanların düşüncelerini, isteklerini ve sözcüklerini on urlandır. Başka birinin sözünü asla kesme, alay etme ya da taklidini yapma. Herkese kişisel ifadeleri için izin ver. 8 – Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.
9 – Herkes hatalar yapar. Ve tüm hatalar bağışlanabilir.
10 – Kötü düşünceler zihinsel, bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olur. İyimser ol.
11 – Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.
12 – Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Onların yüreklerine sevgi ek ve bilgelik ve hayatın dersleriyle sula. Onlar büyürken, onlara büyümeleri için yer bırak.
13 – Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Verdiğin acının zehiri sana geri döner.
14 – Her zaman dürüst ol.
15 – Kendini dengede tut. Senin Zihinsel ben ‘in, Ruhsal ben ‘in, Duygusal ben ‘in ve Fiziksel ben ‘in – hepsinin güçlü, saf ve sağlıklı olmaya gereksinimi var. Zihnini güçlendirmek için bedenini çalıştır. Duygusal rahatsızlıkları iyileştirmek için ruhsallıkta büyü.
16 – Kim olacağını ve nasıl davranacağını belirlerken bilinçli kararlar ver. Kendi eylemlerinin sorumluluğunu üzerine al.
17 – Başkalarının mahremiyetine ve kişisel yerlerine saygılı ol. Başkalarının kişisel eşyalarına dokunma – özellikle kutsal ve dini eşyalarına. Bu yasaktır.
18 – Önce kendine karşı dürüst ol. Önce kendini besleyemezsen ve kendine yardım edemezsen, başkalarını besleyemezsin ve onlara yardım edemezsin.
19 – Başkalarının dini inançlarına saygı göster. Kendi inancını başkalarına kabul ettirmeye çalışma.
20 – İyi talihini başkaları ile paylaş. Yardım kurumlarına bağışta bulun, şefkatli ol.
REİKİ ŞİFASI

Kızılderililerin şeref sözleri…

images[1]
1 – Dua etmek için güneşle birlikte kalk. Tek başına dua et, sık sık dua et. Büyük Ruh dinler, eğer sen sadece konuşursan.
2 – Yollarında kaybolmuş olanlara karşı anlayışlı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Rehberlik bulmaları için dua et.
3 – Kendini, kendi kendine araştır, keşfet. Başkalarının senin yolunu senin için belirlemelerine izin verme. O senin, sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebilirler, fakat hiç kimse o yolu senin için yürüyemez.
4 – Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ver, en iyi yatağı ver ve onlara saygı ve onurla muamele et.
5 – Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da bir kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmıştır, ne de verilmiştir. Senin değildir.
6 – Yeryüzü üzerindeki her şeye saygılı ol – ister insan, ister bitki olsun.
7 – Diğer insanların düşüncelerini, isteklerini ve sözcüklerini onurlandır. Başka birinin sözünü asla kesme, alay etme ya da taklidini yapma. Herkese kişisel ifadeleri için izin ver.
8 – Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.
9 – Herkes hatalar yapar. Ve tüm hatalar bağışlanabilir.
10 – Kötü düşünceler zihinsel, bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olur. İyimser ol.
11 – Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.
12 – Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Onların yüreklerine sevgi ek ve bilgelik ve hayatın dersleriyle sula. Onlar büyürken, onlara büyümeleri için yer bırak.
13 – Başkalarının kalplerini incitmekten kaçın. Verdiğin acının zehiri sana geri döner.
14 – Her zaman dürüst ol.
15 – Kendini dengede tut. Senin Zihinsel ben ‘in, Ruhsal ben ‘in, Duygusal ben ‘in ve Fiziksel ben ‘in – hepsinin güçlü, saf ve sağlıklı olmaya gereksinimi var. Zihnini güçlendirmek için bedenini çalıştır. Duygusal rahatsızlıkları iyileştirmek için ruhsallıkta büyü.
16 – Kim olacağını ve nasıl davranacağını belirlerken bilinçli kararlar ver. Kendi eylemlerinin sorumluluğunu üzerine al.
17 – Başkalarının mahremiyetine ve kişisel yerlerine saygılı ol. Başkalarının kişisel eşyalarına dokunma – özellikle kutsal ve dini eşyalarına. Bu yasaktır.
18 – Önce kendine karşı dürüst ol. Önce kendini besleyemezsen ve kendine yardım edemezsen, başkalarını besleyemezsin ve onlara yardım edemezsin.
19 – Başkalarının dini inançlarına saygı göster. Kendi inancını başkalarına kabul ettirmeye çalışma.
20 – İyi talihini başkaları ile paylaş. Yardım kurumlarına bağışta bulun, şefkatli ol.

Burçlar Hakkında ”SİVRİ, HINZIR & CÜRETKAR” Yorumlar – Yalanla Arası Nasıldır?

monalisa-manga-style[1]

Hiç yalan söylemeyen kişi yok gibi bir şeydir 🙂 Ama bazı insanlar bunu annesinin memesinde öğrenmiş gibi doğallıkla yaparken, bazıları yüzüne gözüne bulaştırmayı özenle becerir! Burçlara göre ”yalan atma” yeteneği hakkında sivri, hınzır ve cüretkar yorumlar… Buyurun efendim;

KOÇ:  Koç’un eğilimi yalan söylemekten ziyade olanı abartmak yönündedir. Hani bir mekana iki üç kere gittiyse, orada itibarının yüksek olduğunu ima etmek, tatile gittiğinde eskaza bir ünlüyle aynı otelde kaldıysa, bütün yazı al takke ver külah geçirdiklerinden dem vurmak gibi zararsız şeyler :))) Ne var canım yani… niyahetinde onun şahsiyeti hakkaten fırsatını bulsa bütün bunları yapmaya yetmez mi? ELBET YETER!  Öte yandan Koç insanı adlı sanlı bir şekilde yalan söylemese daha iyi eder! Zira insanlarla ilgili detaylara fazla dikkat etmeyi sevmediklerinden, daha sonra attıkları adımlarda kime ne anlattıklarını hesap etmeye üşenirler. Akıllarına eseni yapmaya meraklı oldukları için de, kendileri ile ters düşecekleri ihtimaline aldırmadan davranırlar. Yani ortalık biraz fazla karışabilir 🙂 Ama Koç’un böyle rezilliği çıkan durumlarda bir de rahatlığı vardır! Çok üstüne geldiler mi; ”Aaaa Allah Allah canım! O zaman öyle icap etti öyle yaptık. Şimdi böyle icap etti başka türlü yaptık. Sizin aklınız ermez!” deyip herkesi yıldırır 🙂

BOĞA:  Boğalar yalan söylemezler! Sadece gerçeğin belirli kısımlarını gözden saklamak konusunda uzmandırlar :))) MAHREMİYET anlayışları güçlüdür. Onların adap ve güvenlik anlayışına göre herkes her şeyi bilmek zorunda değildir… Yani yiğidin malı meydanda gerek düsturu Boğa’nın anlayışına ters düşer. İç güdüleri onlara kime neyi ne kadar anlatmaları gerektiğini dikte eder. Yani en azından Boğa böyle olduğundan emindir :))) Ayrıca oldukça kalabalık bir tavanaraları olduğu için, her önüne gelenin hayatlarına burun sokmasını, gerekli gereksiz sorular sormasını da istemezler! Bir Boğa ile muhabbet ederken, mümkünse bazı konulara girmek için onun istekli olmasını bekleyin. Zira fazla meraklı insanlar karşısında kendilerini geri çekerler! Yıllarca aynı iş yerinde çalıştığınız ve size ”eski evliliği” hakkında hiç bir şey söylememiş olduğu için müzmin bekar sandığınız Boğa arkadaşınızın, Nedamet Yengenin kuzeninin eski karısı olduğunu, cinnet geçirmemek için resim albümlerini karıştırdığınız bir bayram günü gördüğünüz bir fotoğraf yüzünden öğrenebilirsiniz. Ertesi gün durumu kendisine aktardığınızda ise, sadece ”Nasıl tanıdın valla bravo! O zamanki saçımla çok farklı görünüyordum.” deyip, sakince başını önündeki dosyaya eğebilir…  Ay deli olmak işten diil :))))

İKİZLER:  İkizler yalan söylemez! O anlattığı hali duygu ve fiziki belirtiler itibariyle bifiil yaşar :))) Yaptıkları şeyin adına yalan deyip geçmek, emeğe haksızlık olur. Onların yaptığı daha ziyade senaryoyu tanınmayacak hale getirecek kadar ”yeniden yapılandırmaktır” :))) Onları yalancı çıkartmaya çalışanları kendilerinden şüpheye düşürecek kadar etkili ve enerjik bir stilleri vardır! ”Olm Hakan o gün senin orada olmadığını söylüyor.” dediğinizde, ”Saçmalamasın o Eşşolubeşkulak! Astigmat bakışlarını yanındaki hatunun pempe dekoltesine zumladığı için beni göremediyse ben naapiyim.” tarzı olaya adı karışanları da zan altında bırakan açıklamaları pek ünlüdür! Hatta kendisiyle yüzleştirilen kişilere; ”Abi yapma… Ben içeri girdiğimde sen o sarışın hatunla yanyana değilmiydin? El salladım da üstünkörü cevap verdin. Terlediğin için koltukaltındaki lekeler gözükmesin diye kolu fazla kaldırmıyorsun sandım. Nıhıhahahahhaa” tarzı akıllara ziyan detaylarla dolu bir karşı saldırı düzenlemesi… Üstüne bir de ”Moralimi çok bozdunuz ya! Bana bi bira ısmarlayın yoksa affetmem.” diyerek sizi mahcup pozisyona sokması dahi mümkündür. Sonuç itibariyle onu bir süredir tanıyan hiç kimse bu halleri yemez!  Ama yüzüne karşı ”yalancı” muamelesi yapmayı da kimsenin gözü yemez :)))

YENGEÇ: Malum herkesin bir becerisi vardır… Yengeç’in becerisi de yalan söylemesini gerektirecek durumda kalmamaktır. Hiç hata ya da kaçamak yapmadığını zannetmeyin. Onun uzmanlık alanı yaptığı şeye DİKKAT ÇEKMEMEK’tir! Yengecin zekasını ve detaylar konusundaki hassasiyetini küçümseyenler, çoook yanılmaya mahkumdurlar! Bir iş karıştıracakları zaman uslu akıllı, acelesiz, temkinli ve tam donanımlı bir harekat planıyla davranır, hiç bir şeyi şansa bırakmazlar. Eskaza yakalanırlarsa da, hiç bir şeyden haberleri yokmuş, onlar bambaşka birşeyin şeyini şeyttirmek için oraya şoolmuşlar gibi hareket eder, bir yanlış anlamaya kurban gittiklerini iddia etmekle kalmayıp, bir de farkına varmadan içine düştükleri bu tehlikeli durumun etkisiyle heyecandan bayılmak, ”iyi ki burdasınız” diye kendilerini yakalayanların kollarına atıp, gözyaşlarını onların omuzlarına silmek ve buz kesen elleri ayakları ısınsın diye kendilerine sıcak çikolata ısmarlattırmak gibi, polis rolünü oynayan kişiyi bebek bakıcısına döndürecek numaralar çevirmeyi pek güzel becerirler.  Ben de garez miyim neyim bu Yengece yaaa :)))

ASLAN: Şimdi Aslan’a yalancı demek biraz zalimlik olur… Zira onların insanları kandırmak gibi bir niyetleri yoktur.  Doğalarındaki ”optimizm” onların yaşadıkları durumların hoş olmayan detaylarını es geçmelerine, özellikle de kendileri açısından gurur verici olmayabilecek enstantaneleri kayıt dışı bırakmalarına, öte yandan onlara mutluluk ve coşku yaşatan anları biraz ağır çekime alıp detayları özenle işlemelerine, işte ne biliyim az bişi rötuşlamalarına neden olur :))) Yani yalan malan haşa huzurdan söz konusu olamaz. Aslanlar  yaşadıkları olayları ”hatırlamak istedikleri gibi” aktarmaktan başka bir şey yapmazlar :))) Öte yandan – açık sözlü hatta teşhirci olarak bilinmelerine karşın – Aslanların bir de ketum ve içe dönük yanları vardır! Hoş olmayabilecek detayları tıraşlamanın ötesinde, aile geçmişlerindeki onları mahcup edebilecek hikayelerin üzerini de özenle kapatmayı, yeni girdikleri ortamlarda kendilerini sevgi dolu mükemmel bir çocukluk yaşamış insanlar olarak tanıtmayı arzu edebilirler. Zira incitilebilmiş olmak onlar için incinme hissinin kendisinden daha ağır bir yüktür…

BAŞAK:  Efendim şu anda Zodyak’ın en büyük karmaşalarından birini ifşa etmek üzereyiz! Duyurulur… Başak’ın yalanla malanla işi olmaz gibi durur. Hatta çam devirme boyutunda gereksiz bir dobralıkları olması ile bilinirler ve bu en sevilen yanları değildir :))) Ama kimse bilmez ki, Başak’ın anlatığı şeyleri her zaman analitik bir gözle incelemek ve kendi içinde sergilediği tutarsızlıkları bulup, mutlaka ekstra açıklama istemek gerekir! Başak’ın insanları yanıltmak ya da olayları çarpıtmak derdinde olduğunu da sanmayın. Bütün sorun bir durumla ilgili algılarının çok kendilerine odaklı olmasıdır… Olayı aktarırken kullandıkları süzgeçte, genellikle en fazla kafayı taktıkları ve endişe duydukları meseleler yukarıda kalır ve dışarıya da onlar yansır. Onlara göre sorun oluşturmayan konular ise, meselenin aslına dair çok önemli bilgiler içerseler dahi ilk etapta ifade edilmeyebilirler.  Bu nedenle bir Başak’ı dinlerken ilk turu onun safra attığı ama sizi bağlamayacak ayrıntılar olarak geçiştirin. Sonra da esas meseleyi öğrenmek için adım adım sorular sorarak ilerleyin… Durumun ilk başta göründüğünden çoook farklı olduğunu anlamak sizi hayrete düşürecektir :))))) Haa bu arada bilinçli olarak yalan söylemeye kalktıklarında gerçekten berbattırlar! Hemen anlaşılır :))))

TERAZİ: Şeyy öhhmm :))) Ya işte isimlerinin ”politikacı”ya çıkmış olması boşa değildir :)))) Çok geniş bir çevreleri ve farklı insanlarla kurdukları çok farklı boyutlarda iletişimleri vardır… Yani şimdi naapsınlar? Her şey herkese aynı kıvamda yedirilmez ki dimi ama yanim:)) Onlar iletişime yeni bir boyut katan insanlardır. Gerçeği muhatap oldukları kişinin ufkuna ve hazım kapasitesine uygun olacak bir formatta servis ederler! Bahane bulma, erteleme, ucunu açık bırakma, zararsız ümitler vererek ya da çok ikna edici açıklamalar yaparak olası tepkileri ve sosyal felaketleri önleme gibi konularda, tek kelime ile OLAĞANÜSTÜ’dürler… Sadece bir tek şeye dikkat ederler; onlar makyajladıkları konunun aslını astarını ve o anda nerede duruyor olduklarını çok iyi bilmelidirler. Zira gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek ya da eninde sonunda ortaya çıkacak bir duruma makul bir kılıf bulmak için, bu şarttır! Hayır şimdi neden ”Vay canına demek beni de yemişti o zilliiii” diye sinirlendiğinizi anlamıyorum… O zaman gayet mutluydunuz halinizden. Ayrıca siz halkla ilişkiler uzmanı denilen şeye niye o kadar para verildiğini sanıyorsunuz ki :)))

AKREP: O söylemez düşündürür! Nasıl mı? Akrep’in gerçekle yalanla derdi yoktur. O işini yürüttüğüne bakar. İnsanın en zaaflı hali ”Ya benim düşündüğüm gibi değilse…?” diyerek kuşkulara kapıldığı haldir. Akrep bunu gayet iyi bilir ve hassasiyetle kullanır 🙂 Eğer gerçeği bilmek işini görecek kişileri tedirgin edecekse, o yaptığı imalarla aslında durumun daha farklı da olabileceğini ihsas ettirir. Burada amaç muhatabının özgüven hissini kırmak ve onu kendi ağzının içine bakar hale getirmektir. Kendisini tamamen zararsız ve tarafsız göstermek, olayla ilgilenme sebebini muhatabına yardımcı olmak şeklinde yansıtmak gibi ”sinsi” denilebilecek taktikleri vardır. Ama Akrep bunları pis pis sırıtarak değil, hakkaten eğlenerek yapar :))) Karşısındaki kişi kolu kanadı kırık bir şekilde ”Abi naapsak… Bunun böyle olup olmadığını nasıl anlasak” diye onun zekasına ve basiretine bağımlı hale geldiğinde ise, Akrep durumu istediği gibi çevirebilir konuma geçer. Ne var ki, çok zehirli olan türleri haricinde, Akreplerin bu durumu kötüye kullanmak gibi bir niyetleri yoktur. Dedim ya; onlar sadece yavruyu ürkütmeden kendi gemilerini yürütmenin ve oyunu kontrol etmenin derdindedirler. Ayrıca faydalandıkları kişilere karşı vicdani borçlarını ödemek ve duygu olarak da  onları kendilerine borçlu bırakmak için ekstra güzellikler yapmayı asla ihmal etmezler :)))

YAY: Yook yalan diil burada söz konusu olan! Yay olasılıklarla yaşayan bir insandır… Yani biz ona bir tür zihin kaşifi, bir deneyimleme tutkunu da diyebiliriz :)) Gerçek dediğimiz şey nihayetinde her haliyle kavranabilir ve tanımlanabilir bir nane değildir… Her birimiz gerçeğe dair bir kesiti algılamakta ve deneyimlemekteyiz… Netekim Yay da, o anda size yansıtmakta olduğu boyutu, bütün samimiyetiyle deneyimlemektedir! Ama işte Yay az bişey daha deneysel, gerçeğin boyutları arasında radikal geçişler yapmaya biraz daha eğilimli, biraz daha cesurdur! Hah evet… işte sorun bu yani… Zihin cesur, yürek zaten mangal :))) Gel gör ki her dediğimizi yapmaya, her niyetlendiğimizi tamamlamaya ömür kafi değil… Ya şimdi siz bu Yay’ı niye bu kadar sıkıştırıyorsunuz ki? Olduğu gibi alsanıza… Size ”aşığım” diyorsa, o anda öyledir! ”Yapılabilir!” diyorsa illa ki mümkündür ama yapan o olmayabilir… Feyz alın! Gidin siz yapın… Alla Allaaa… Siz niye anın tadını çıkartmak yerine geleceği ipotek altına almaya çalışıyorsunuz ki… Ne kadar primitif bişi yaa :)))

OĞLAK: Şu Zodyakta Oğlak kadar yanlış anlaşılmaya müsait bir burç daha yoktur :))) Oğlak’ın dışı serin ve sakin olsa da kafasında tilkilerle kuyruklar birbirine dolanmış haldedir. Kendisine bir şey sorulduğu zaman acayip gerilir. Zira size bir cevap verecekse, bunun arka planını da açıklamak, bütün düşünce sistemini anlamanızı sağlamak zorundadır. Daha doğrusu o öyle zanneder! O yüzden mesela omlet tarifine kümesten, hatta organik tavuk yemlerinden başlayabilir :))) Siz onun açıklamaya çalıştığı sebep sonuç ilişkileri arasında beyniniz döndüğü için, sizi en fazla ilgilendiren konuda söylediği en tehditkar cümleye odaklanabilir ve ”Galiba bu eteğin mavisini alma şansımız yok” gibisinden dümdüz bir sonuç çıkartmış olabilirsiniz. Sonra da Oğlak’ın mavi bir etekle gezdiğini görünce feci bozulursunuz. Oğlak’ın en iyi niyetlerle kötü insan durumuna düştüğü böyle nice hikaye vardır… Zaten zamanla anlaşılamayan biri olduğunu öğrenen Oğlak da, bir süre sonra ”açıklama” yapmaktan vazgeçecek. ”Bana ne istediğinizi söyleyin ve ben size geri dönene kadar başka bir şey sormayın!” diye ültimatom verecektir.

KOVA:Yalan malan söylemez o tamam mı! Sanki kimseye bir şey ispat etmek mecburiyeti mi var da yalan söyleyecek? Hayır yani siz kimsiniz de onu sorguluyorsunuz ki zaten? Yalanmış Pöhhh… Kova sırf kendisini kontrol etmek isteyen birini şoka sokmanın keyfi adına, söylenmesi uygun olmayacak bir durumu abartarak aktarabilir :))) Kovaların bütün çektiği zaten dillerinin belasıdır. Yapmayacakları işi yapacakmış gibi savunmak, sırf muhalefetle karşılaştıkları için tam olarak benimsemedikleri bir işin ‘’teorik olarak’’ arkasında durmak gibi ‘’normal vatandaşa uymayacak’’ halleri vardır :)) Burada kilit sözcük ‘’teorik olarak’’ ifadesidir. Onların iddia ettiklerinden çok daha sakin, kendi halinde, rutinlerine bağlı bir hayatları vardır… Ama sırf asi-kanlarını onurlandırmak adına ‘’doğan görünümlü şahin’’ gibi dolanmayı marifet sayar, sonra da işler sarpa sarınca aslında fabrika ayarlarından sapmadan hareket ettiklerini anlatmak için kendilerini paralarlar :))  Kıyamam yaaa…

BALIK: Size yalan söylemez… Sadece her şeyi olduğu gibi bunu da ucu açık bırakmanın bir yolunu bulur :))) Sıkıştırıldığı zaman da ağzının içinde bir şeyler geveler ve ne düşüneceğinizi çok dert etmeyebilir.  Söz konusu Balık olduğunda anlamanız gereken şudur; Onların kendilerini mükemmel göstermek ya da anlaşılır kılmak gibi bir dertleri yoktur. Size bir şeyleri ispat etmek için uğraşmak yerine, normalde niyetinizde olmayan şeyleri yapmak için aklınızı çelerler :))) Yani ONLAR KONFOR ALANLARINA DÜŞKÜN İNSANLARDIR ve bu alanın enerjisi bulaşıcıdır! Sorgulamaya gider ama kendinizi birden onun suç ortağı konumunda bulabilirsiniz :))) Seçimlerinden dolayı sizi sorumlu tutmaz ama hesap da vermezler. Zira onlar bir şeyi birinden dolayı ya da biri için yapmazlar… Balıkla hayat, sorgulara değil olduğu gibi kabul edişe dayalı bir hayattır. Ve bu dünyada hiç kimse cevabını duymaya hazır olmadığı soruları diğerine sormaz…

kaynak: junoastroloji.wordpress.com

Birbimize baktığımızda, aynı denizi özleyen ırmaklar görsek,

11146261_664177150375910_7893347848319238045_n[1]

İnsanlara dışardan bakar,
Ve hayatlarında sevdiğimiz, nefret ettiğimiz, kızdığımız, özdeşlik kurduğumuz,
Küçük gördüğümüz, önem verdiğimiz, özendiğimiz, garipsediğimiz,
Hayranlık duyduğumuz, hayretle baktığımız,
Unutmak istediğimiz, bir türlü unutamadığımız,
Yakın bulduğumuz, yok saydığımız…
Nice şey görürüz!
Oysa herkes ama herkes,
Aynı şeylerden korkar,
Aynı şeyleri umar,
Aynı dertleri çeker…
Ve eninde sonunda yolu aynı denize çıkar.
Birbimize baktığımızda, aynı denizi özleyen ırmaklar görsek,
Hiç kızarmıydık smile ifade simgesi

kaynak: juno yıldız gözlemcisi

Resim: Kathe Fraga

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »