İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste, MUCİZELER mutlaka gercekleşecektir

Bırak Yaşamındaki herşeyde bir UYUM bir DENGE olsun.

Bırak yaşamın zorlanmadan engelsiz AKIŞTA olsun.

Çok çalış ancak bir çocuk gibi OYUN oynaması da bil.

Kendine zaman ayır. GÜL, NEŞELEN, DANS ET,

Bu zamanda EĞLEN, işini yaparken işinden keyif AL..

Bu iş her ne olursa olsun, neyi yapıyorsan onu SEVGİYLE yap.

ASLA sana heyecan ve keyif veren şeyleri bir başkasınınki ile karşılastırma;Senin yapmaktan zevk aldığın bir şey bir başkasının gözünede HOŞ olmayabilir.

SEN Neden keyif alıyorsan onu yap.

Bırak başkaları da kendilerine hoş görünen keyif veren şeyleri YAPARAK yaşasınlar.

SEN yaşamını tam olarak GÜVENLE yaşa ..

VE ..BIRAK herkes kendi yaşamını YAŞASIN.

Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.

İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste, MUCİZELER mutlaka gercekleşecektir
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

En çok neden korkuyorsunuz…

Biliyorum hepiniz önce böcek, yükseklik, fırtına,asansör, topluluk önünde konuşma gibi cevaplar veriyorsunuz…

Acaba esas korkumuzun  ‘aşk’, ‘aşık olmak’, ‘birine bağlanmak’, ‘kalp kırıklığı’, ‘yalnızlık’ olduğunu ne zaman anlayacağız.

Birbirimizden korkuyoruz!

 Ne acı…

Artık birbirime hoşgörüyle bakmanın, destek olmanın, sevgiyle sarmalamanın zamanı gelmedi mi ?

Bence geldi de geçiyor…
Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Şu çeşmenin haline bak,Su içecek tası yok. Kırma insan kalbini, Yapacak ustası yok…

Şu çeşmenin haline bak,

Su içecek tası yok.

Kırma insan kalbini,

Yapacak ustası yok…

Mevlana | Aşk | Şems

"İmdat! Yaşlanıyorum!"

 “İmdat! Yaşlanıyorum!”

  Beden güzeldir. Beden olduğu gibi güzeldir; genç veya yaşlı olması fark etmez. Elbette gençliğin kendi güzelliği vardır, yaşlılığın da öyle. Genç beden daha hareketli olur. Yaşlı beden de daha bilgedir. Her yaşın kendine has bir güzelliği vardır; onları kıyaslamak gereksizdir. Özellikle Batı’da, yaşlı beden çok ürkütücü bir fikir haline geldi, çünkü yaşamın bir şekilde gençlikle eş anlamlı olduğuna inanılıyor ki bu çok saçma.

Doğu’nun bakışı daha düzgün. Orada yaşam yaşlılık ile daha bağlantılı olarak görülüyor, çünkü yaşlı bir insan daha uzun yaşamış, daha çok deneyim geçirmiş, daha çok sevmiştir; yaşamın pek çok mevsimini, iyisini kötüsünü görmüştür. Yaşlı insan gençliği yaşamıştır. Gençlik ise henüz yaşlılığı yaşamamıştır.

Yaşlı beden, olgunlaştırıcı deneyimlerin getirdiği tüm yaraları, izleri, çekiciliği taşır. Bir kez bedenin keyfini çıkarmaya ve hangi aşamada olursa olsun onu sevmeye başladın mı aniden onun yeniden güzel olduğunu hissedersin, bu da içindeki birçok şeyi serbest bırakır

.OSHO
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Mutluluğa giden iki yol; kendinden çok şey, başkalarından az şey bekle…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Can Bonomo Eurovision ‘da

http://platform.twitter.com/widgets/hub.1324331373.html

Can Bonomo Eurovision temsilcimiz oldu. Can Bonomo Eurovision ‘da Türkiye ‘yi temsil edecek.Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye ‘yi kimin temsil edeceği hakkında ortaya atılan iddialar artık son buldu. Uzun tartışmaların ardından TRT Eurovision temsilcisine karar verdi. Bu yıl Bakü’de düzenlenecek Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi Can Bonomo temsil edecek. İzmirli müzisyen Can Bonomo Eurovision’a özel bir şarkı besteleyecek. Daha önce Eurovision için Kıraç, Atiye, Sıla ve Hande Yener’in adı geçmişti. TRT yönetimi yine herkesi şaşırtarak, son dönemde özellikle klipleriyle adından söz ettiren Can Bonomo’yu seçti.

Can Bonomo Kimdir? İzmirli Can Bonomo, müziğe 8 yaşında gitar çalarak başladı. Ortaokul ve lise boyunca sürdürdüğü müzik çalışmalarına İstanbul’da devam etti. 17 yaşında İstanbul semalarına açılmaya karar veren Bonomo, müzik dünyasına ses prodüksiyonculuğu yaparak atıldı. Bilgi Üniversitesi’nde Sinema-Televizyon Bölümü’nde okuyan Bonomo,üniversite yıllarında Radyo Klas, Number One FM ve Radio N101’de radyoculuk yaptı. Daha sonra, televizyona geçerek Number One TV ve MTV’de televizyon programları hazırladı. Televizyonculuk kariyeri süresince çeşitli reklamlarda rol aldı. Müzisyenlik kariyeri, Irwin Welsh’in Porno adlı kitabının ilk yaprağına sardığı demosunu Can Saban’a gönderdiğinde yeni bir boyut kazandı.??Lise ve üniversite yıllarında amatör müzik gruplarıyla İzmir ve İstanbul’da birçok konser veren Bonomo, sonunda “Hazırım” diyerek ilk albümü için kolları sıvadı. Yaklaşık iki yıllık hummalı bir hazırlıktan sonra da Ocak 2011’de Can Saban’ın yapımcılığı ile ilk albümü “Meczup”u yayınladı. Can Bonomo ve ilk göz ağrısı “Meczup”, 24 Ocak’ta Babylon’da düzenlenen bir geceyle dinleyicileriyle buluştu.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Birden, Havaya uçtu gövdesinin parçaları.!

Haykırmak istiyordu, Daha fazla dayanamayacaktı ..

 Sesini duyabilecek kimse yoktu orada .

 Kimse duymak istemiyordu.

Kendisi de korkuyordu sesinden..

İçinde boğuyordu sesini.

Patlamak üzereydi susuşu.

Birden, Havaya uçtu gövdesinin parçaları.!

Özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları,

 Hepsini bir bir yerine yerleştirecekti,

Delikleri kapamak için.

Ve rastgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa,onlarıda toplayacak,

 Kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı

 Böyleydi,

Delik deşik,

Görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte.

Yannis Ritsos
Şiir kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Üzülme… Bir şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur…

Kahve çekirdekleri içindeki adamı üç saniyede görürseniz bir dahisiniz…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Mevlana, birgün oğlu Bahaeddin’i sıkıntılı görür. Eğitimci bir baba ve ruh terbiyecisi olarak hemen harekete geçer…

 

 Mevlana, birgün oğlu Bahaeddin’i sıkıntılı görür. Eğitimci bir baba ve ruh terbiyecisi olarak hemen harekete geçer. Gerisini oğlu Bahaeddin şöyle anlatıyor: Birgün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı geldi. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam sordu: “Birinden mi incindin? Niçin böyle sıkıldın?” … Ben de “Bilmiyorum, bu ne haldir” dedim. Babam ayağa kalktı ve yan odaya girdi. Biraz sonra bir kurt postunu başına geçirerek yanıma geldi ve çocukları eğlendirmek için yaptığı gibi, ” Buu..Bu..Buuuu!” diye sesler çıkarmaya başladı. Babamın bu hareketine çok güldüm.

Onu bana karşı böyle görmek, beni anlatılamayacak kadar neşelendirmişve güldürmüştü. Sonra da yere kapanarak ayaklarını öptüm. Babam, ” Bahaeddin, eğer latif bir sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, daima senle şaka şenlik etse ve sonra birdenbire yüzünün şeklini değiştirip yanına gelse de sana “bu bu buu” dese ondan hiç korkar mısın ” dedi. ? Ben de “Hayır, korkmam.” dedim. Bunun üzerine buyurdu ki: “Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O’dur. Hep O’ndandır.

o halde niçin boş yere üzgün duruyorsıkıntının elinde aciz kalıyorsun? İçinde sıkıntı görünce onun çaresine bak; çünkü dalların hepsi aynı kökten biter. İçinde genişlik, ferahlık görünce de ona su ver. Kalp ferahlığının verdiği meyveyi de dostlara ve ahbaplara sun!”

 Aşk Çağlayanı Mevlana / V.Vakkasoğlu

Sevgi enerjinizi harekete geçirin…

 “SENİ SEVİYORUM.”

 “SENDEN ÖZÜR DİLERİM.”

 “LÜTFEN BENİ AFFET.”

 “TESEKKÜR EDERİM.”

 Aynanın karşısına geçip kendi kendimize “SENİ SEVİYORUM” diyerek. Kendimizin sevgi enerjisini harakete geçirip yükseltmektir.

Bilerek yada bilmeyerek bazen kendimize haksızlık yaparız ve bu benliğimizin bir özre ihtiyacı var. Enerjimizi dengelememiz için “ÖZÜR DİLERİM” sözü çok önemlidir.

Kendimizi affetmek için kendimize tıpkı başkasına söyler gibi, “LÜTFEN BENİ AFFET,” cümlesini kurabilmeliyiz.

Bugüne kadar hala aykta hayatla mücade edebildiğimiz için de kendimize TEŞEKKÜR ETMEMİZ  gerekir..

Bu olumlamaları kendimize olduğu kadar başkalarınada söylemeliyiz. Bunu alışkanlık haline getirirsek hayatımızda bir çok iyileşme ve dengelenmenin kendiliğinden olduğunu göreceğiz..
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kızı unut diyorsun…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir degişim yaratmaya karar verdigimizde ve niyet ettigimizde o andan gerçekleşdirecegimiz AN’a kadar,bir geçiş süreci elbette vardır

Bir degişim yaratmaya karar verdigimizde ve niyet ettigimizde o andan gerçekleşdirecegimiz AN’a kadar,bir geçiş süreci elbette vardır.

Eski ile yeni arasında gel gitler, sendelemeler,bocalamalar mutlaka olacaktır.

Daha önce olanla olacak olan  arasında gidip gelmemiz normaldir.Bu dogal sürecin kendisidir.

Yeniye geçişi tamamlayana kadar zaman geçer.İşte o zamana kadar degişim çabamızda istaikrarlı adımlar atmak gerekmekdedir….
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde; yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde; yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak…. Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli! Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam… ettiğini anlamalı.

 Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, birkaç durak önce inip servisten, otobüsten, yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli! Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce, değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine ‘Gül’, inleyen birine ‘Sus’ dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine… Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını… Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna, fırtınada boranda; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın! Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği; bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli!

Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli! Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı, bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı! Çünkü hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan; dermanı olamazsın dertlerin, ağlamayı bilmiyorsan; neşesizdir kahkahaların, merhaba dememişsen; anlamsızdır elvedaların…

Ne, herkesi düşünmekten kendini; ne kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için… Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere… Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için! Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak! Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin, zaman bulabilsin; bir teşekkür, bir elveda için…

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

Oguz Atay / Tutunamayanlar

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Adam olan adama LAFI BİR KERE , Olmayana BİR KAÇ KERE, Dinlemeyene YÜZ KERE,

Adam olan adama LAFI BİR KERE ,

Olmayana BİR KAÇ KERE,

Dinlemeyene YÜZ KERE,

Umursamayana BİN KERE ,

Adam olmaya niyeti olmayana,

ömrü boyunca anlat, OLMAZ YİNE OLMAZ…

Niyet olmayınca, nasipte olmaz…

Olmaz yine olmaz

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »