Gören göze karanlık perde olamaz; görmek istemeyen göze ışık ne yapsın?
Hz. Ali
Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek.. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç…!
~Mevlana
Eğer karar veremiyorsan yazı tura at: Para havadayken düşmesini istediğin taraf doğru karardır
Japonya’nın ünlü psikoloğu İsamu Saito, Kokology adında bir kitap çıkarttı ve tüm dünyada büyük satış rekorları kırdı. Bu kitabın amaçı metaforik testlerle kişilerin kendilerini keşfetmesi, kişiler kendilerini anlatırken çoğu zaman bırakın başkalarına kendilerine bile dürüst olmazlar. Ama bu testleri oyun olarak gördükleri için, sonuna kadar dürüst olup kendi düşüncelerini söyleyebilirler. Sizin için bir test paylaştım, okuyun ve kendinizi test edin. Kokology: isim [japonca, kokoro, akıl, ruh, duygular + yunanca, -logia, öğrenimi]
Tokmağın inişi, kurnaz avukatların yorulmak bilmeyen çeneleri, karar okunurken çöken sessizlik … Bir mahkeme salonundan daha fazla dramatik olmayı başaran çok az film sahnesi vardır.. Zekaların çarpıştığı gerilim dolu savaş alanında kimi zaman doğru ile yanlış arasındaki çizgi bulanıklaşır ve bu karışıklıkta kanun ve adalet kaybolur. Mahkeme salonunda geçen bir filmde aktörsünüz, aşağıdakilerden hangisini oynardınız?
1. Avukat
2. Dedektif
3. Suçlu
4. Şahit.
Cevaplar:
Psikolojik açıdan aktör sizin sosyal kişiliğinizle ilintilidir, yani dış dünyayı karşıladığınız yüzünüz. Kendinizi bir aktör olarak hayal etmek size istediğiniz rolü oynama özgürlüğünü sunar. Mahkeme salonu dekoru ise sahneye gergin ve heyecanlı duygular katar. Oynadığınızı söylediğiniz rol bir kriz durumunda ne tepki verdiğinizi anlatır.
1.Avukat: Ateş altında daima soğukkanlısınız ve sizi terlerken görmek çok zor. Fakat çok gergin durumlarda ortaya çıkan bir başka yüzünüz daha vaR: Kısıtlamaları unutacak kadar ateşli ve gerekirse patlamaya hazır bir savaşçı. Bu soğukkanlı ve ateşlilik sizi en umutsuz durumlarda bile düzlüğe çıkarıyor.
2.Dedektif: Karmaşa ve karışıklık sizi etkilemiyor ve başkaları kendilerini kaybettiklerinde bile siz sakin kafayla düşünebiliyorsunuz. Çevrenizdekiler sizdeki bu serinkanlılığa saygı duyuyorlar ve zorda kaldıkları zaman sizden yardım istiyorlar. Bunun anlamı başınızdan hiç dert eksik olmaması ama siz stresten fazla rahatsız olmuyorsunuz, hatta sizi daha da sakinleştiriyor.
3.Suçlu: İlk bakışta güçlü ve umursamaz görünüyorsunuz ama aslında savaşları sonuna kadar götürmek için gerekli olan şey sizde yok. İşler zora binince, kaygılanmakla vakit kaybediyori, sorunları çözmek yerine kendinizi yargılamaya başlıyorsunuz. Sizin için yapılacak en iyi şey olayları daha pratik yoldan çözümleyebilen birisiyle ortaklık kurmaktır.
4.Şahit: Her durumda uyumlu ve yardımsever olarak görüseniz de başkalarını memnun etmek için gösterdiğiniz fazla çaba sizi de bir dert kaynağı haline getiriyor. Herkesle her zaman geçinmek uğruna tutarsız ve hatta güvenilmeyecek birisi haline geliyorsunuz. Yaptıklaırınızın başkalarını mutlu ya da mutsuz edip etmediğinden sürekli endişe duymayı bırakmalısınız. Kendinizi ispatlamanız gereken tek kişi kendinizsiniz.
İnsanların Bakmadığı Yere Bakarsan, Görmediklerini Görürsün!
Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve:
-”Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim” der. – Oğlumun hayatına asla karışmam… – Ama, kız Lord Rothschild’in kızı… – Haaa! O zaman başka…
Diplomatın ikinci durağı, Lord Rothschild’in yanıdır.
– Kızınız için bir kısmet buldum Lord’um.. – Benim kızım evlenmek için henüz çok küçük… – Ama, bu delikanlı halihazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı… – Bak o zaman başka…
Diplomat, Lord’un yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası Başkanı’nın yanında alır.
– Size başkan yardımcısı olarak tavsiye edeceğim, çok iyi bir delikanlı var. – Şu an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez… – Ama, bu çocuk Lord Rothschild’in damadı… – Bak o zaman oldu… Gelsin başlasın…
—– NASA uzaya astronot gönderdiğinde tükenmez kalemlerin yer çekimi olmayan ortamda çalışmadığını fark etti. Yerçekimi olmadığı için mürekkep kağıdın üzerine akmıyordu. Bu problemin çözümü NASA’ya on yıla ve 12 milyon dolara maloldu. Öyle bir tükenmez kalem ürettiler ki bu kalem, yerçekimsiz ortamda, yukarı yönde, suyun altında ve sıfırın altından 300 C’ye kadar olan sıcaklıklarda yazı yazmaya olanak sağlıyordu.
Peki Ruslar ne yaptı…?? Kurşun kalem kullandılar.
Fakat üzülmeyin, bakış açınızı değiştirirseniz ne harcadığınız para boşa gider, ne harcadığınız zaman..
Zira Amerika’lılarda da öyle oldu. Uzayda yazan tükenmez kalemi bulmak aynı zamanda mürekkep püskürten yazıcının bulunmasına da sebep oldu ve Amerika’lılar harcadıkları paranın en az 100 bin katını kazandılar.
Her problemin hem basit hem de uzun bir çözümü vardır. Hangisini seçeceğinizi vakit sıkıntınıza göre ayarlayın artık 🙂
Hakan Mengüç
1) Hamile kadının çocuğunun cinsiyetini öğrenmek için aile bireyleri tarafından kafasına tuz serpilir, aile bireyleri tuz döktükten sonra hamile kadın başını ya da ağzını kaşıması durumunda kızı, burnunu ya da dizini kaşıması durumunda ise oğlunun olacağına inanılır
2)Dileğinin olmasını isteyen kişi tuz adar.Eğer isteği yerine gelirse ihtiyacı olan birine belirlediği miktarda tuz verir
3)İstenmeyen bir misafir geldiğinde ayakkabısının içine tuz konunca kalkıp gideceğine inanılır.
4)Nazar değdiğine inanılan kişinin başında dua eşliğinde 3 ya da 7 kez tuz çevrilerek, nazardan korunduğuna inanılır.
5)Düğün sonrası kayınvalide, kapıda durup gelinine avcunda bulundurduğu tuzu yalatır. Bunun kaynanaya bağlığı, aileye huzur ve ağız tatlığı getirileceği inanılır.
6)Elleri fazla terleyen Kişiler, terlemenin azalması için avuç içlerini tuzla ovarlar.
7)Maddi durumu iyi olmayıp da hayır yapmak isteyen kişi, tuz alarak ihtiyacı olanlara dağıtır.
8)Çocuğu olmayan kadın için tülbent içine tuz koyarak sıkılır, sert şekil verilir. Bu tülbentte sıkılı tuz, ispirtoya batırılarak yakılır ve kadının beline sarılır. Böylece kadının çocuğunun olacağına inanılır.
9)Evlenme çağına gelmiş delikanlı evlenmek istediğinde babasının ayakkabısının içine tuz koyarak bu isteğini dile getirir.
http://platform.twitter.com/widgets/hub.1324331373.html
Malzemeleri:
1 paket spagetti makarna
250 gr. dana kıyma�
1 adet orta boy soğan
1-2 diş sarmısak
1 yemek kaşığı domates salçası
4 adet orta boy domates tuz, karabiber maydanoz
2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
isteğe göre taze fesleğen
Yapılışı:
Soğan,domates ve sarımsağı rendeleyin.Sos tenceresine yada tavaya zeytinyağı koyun.� Soğanı biraz tuz ekleyerek pembeleşene kadar kavrun, salça ekleyin ve kavurmaya devam edin. Kıymayı ve sarımsağı katın, sürekli karıştırarak 5-6 dakika pişirin. Kıymanın rengi değişince domates rendesini ekleyin. Yaklaşık 10-15 dakika orta ateşte pişirin ve makarnanın üzerine dökerek sıcak servis yapın.
Kızımla fen bilgisi çalışıyoruz. Bildiklerinin içine espri katarak bana anlatmaya çalışıyor. Nasıl mı? Birbirinin peşi sıra daire halinde dizilmiş dört nokta arasında bez bebeğini hareket ettirerek!
– Anne bak! Bu bebek şu noktadan bu noktaya geldi. İş yaptı mı?
– Yaptı.
– Peki diğer noktaya gelince?
– Evet yaptı.
– Şimdi başladığı yere döndü. İş yaptı mı?
– Yapmış gibi görünüyor. Sence yaptı mı?
“Yapmadıııı.” diyor ve ekliyor : “Başladığı yere geri dönünce iş yapmış sayılmıyor.”
Ders mi çalışıyor, ders vermeye mi çalışıyor? Yeni nesil zehir gibi.
Berna Atak
Karışık karmakarışık bir dünyayız. Farklı diller, farklı dinler… Buğday, nohut, badem gibi… Protein kaynağı aşure gibi…
Annem hafta sonu pişirdi, yedim. Çok da lezzetli olmuş. İçine koyulan malzemenin her birine ayrı şefkat gösterilerek pişirildiğini biliyorum. Gördüm. Sorsalar “tadı nasıl?” diye “şefkatli” derim hiç düşünmeden. Şekerli demek gelmez aklıma. “Yemesi nasıl “ diye sorsalar mesela? “Sürprizlerle dolu” derim. “Fasulye yumuşaklığının arasına karışan badem kıtırlığı gibi…” Canım dünyam gibi…
“Evlere servis yok. Gelin burada yiyelim.” dedi annem. Kalktık gittik. Duyan gelmiş. Soğumakta olan aşurelerin başında sıralanmış akraba-i talukat. Bir kase fazladan yemenin telaşında herkes.
Tahıllar aşurede kaynaştı…
Aile annemlerde kaynaştı…
Dileğim tüm ülkelerin dünya üzerinde saygıyla kaynaşması.
Burçak Atak
Zen ustası; “suya atılan taş gibi en kısa yoldan çözümü bul…” der.