Neden yatağınızın başucunda aspirin olsun?
Kalp krizleri hakkında:
…
Sol kol ağrısı dışında başka işaretleri de var kalp krizinin..
Yoğun ense ağrısı, kusma, terleme de daha seyrek ama gözardı edilmemesi gereken belirtilerden.
Kalp krizinde göğüste illa ki ağrı olacak diye bir şey yok!!.
Uykularında kalp krizi geçiren çoğu (yaklaşık 60%) insan, bir daha uyanamadı.
Yine de, yoğun göğüs ağrısı ile de uyanabilirsiniz.
Diyelim ki başınıza geldi, derhal ağzınıza iki aspirin atın bir damla su ile yutun Sonra da: Yakında oturan bir akraba ya da arkadaşınızı arayın.
– “kalp krizi!” deyin
– 2 aspirin aldığınızı da söyleyin .
– Mutfak ya da holden bir sandalye alıp giriş kapısına yakın bir yere oturun ve, yardımın gelmesini bekleyin.
Sakın yere uzanmayın!!!~
Bir kalp cerrahına göre, eğer bu mesajın ulaştığı herkes, en az 10 kişiye dağıtırsa, muhtemelen bir kişinin hayatı kurtulabilir.
Ben öyle yaptım!!
Sen de gönder, bir hayat kurtar!!!
ali baykan’ın sayfasından alınmıştır…
Cumartesi akşam’ı kızlarla felekten bir gece çalalım dedik ve ( Yaprak, Ebru, Selma, Zeynep…, Buse, Deniz, İnci ve ben) kendimizi fasıl gecesinde bulduk…
İlk başta sinemalardan, kitaplardan, konserler yani ne bileyim tüm kültür içerikli etkinliklerden konuştuk, sonunda Buse dayanamadı döküldü; kızlar size müthiş bir haberim var, ee söyle –bekletme bizi- dedik…
-Eski sevgilim Amerika’dan dönüyor ve benimle tekrar birleşmek istiyor…
Hayır, yani hepimiziz donduk kaldık, Buse gülüp oynuyor… Biz hep bir ağızdan, kızıp yapma, buluşma, görüşme dediysek de IIIHHH GÖRÜŞÜCEM DİYEN Buse’yi ikna edemedik.
Hayır yani görüşsün görüşmesine de bu İsmet denen adamdan yüzü hiç gülmemişti ki Buse’nin… Adam bir gün var, bir gün yok misali, her hafta sonu geldiğinde kavga edip Buse’yi bırakıp, her hafta içi tekrar birleşen bir tipti… Biz her hafta sonu Buse’ye terapi yapar iyileştirirdik adam pazartesi tekrar Buse’nin fabrika ayarlarını bozardı. Amerika’ya da’’ ben gidiyorum BAAAYYYYY’’ deyip gitmiş bir adam bu yani…
Bak dedik Buse’ye ‘’ne halin varsa gör, ama ayar düzeltmeye bize gelme Allah aşkına, biz yorulduk sen yorulmadın’’ dedik. Buse’nin cevabı şu oldu,’’ ama kimyamız çok iyi be arkadaşlar…’’
Sana da kimyana da diye söylenirken…
Deniz devam etti; bir çocukla tanıştım adı Ahmet, beni beğensin diye biraz yalan söyledim ama olsun dimi dedi…’’ Hele söyle bakalım yalanlarını da dozuna bakalım’’ dedik ‘’ adam kayak çok seviyormuş, malum önümüz de kış, adam bol bol kayak merkezlerine gideriz’’ demiş, bir de eklemiş ‘’ ben zaten evde kalorifer bile açmam bayılırım soğuğa’’ …
Deniz de ne demiş beğenirsiniz’’ ben zaten soğuğa bayılırım. Kayak’da öğrenirim ne var …’’
Yani Deniz’in gerçek durumu ise şu, dışarda yağmuru görünce hava çok soğudu arkadaşlar artık beş ay görüşmeyiz, ben yorganın altında uyumaya çekiliyorum kıvamıdır… Değil kaloriferi yanmayan evde durmak, ısı ayarını 25 dereceye koysak ‘’ya burası soğuk açsana şu kombiyi ne cimrilik yapıyorsun ’’ der… Allah seni bildiğin gibi yapsın diye geçiştirirken Yaprak döküldü…
Arkadaşlar; ben altı aydır terapiye gidiyorum ve ilişkilerimin sonunda niye yürümediğini bulduk, biz tüm dikkatimizi Yaprağa verdik, belki bizim de işimize yarayacak altın bir cümle sunar diye bekliyoruz… Ve diye diye ne dedi biliyor musunuz: İlişkideyken beraber olduğu adamı ilişkinin merkezine koyuyormuş, adam gel dese geliyor, git dese gidiyormuş, adamı memnun etmek için her şeyi yapıyormuş, adamın çevresinde fır dönüyormuş, adam da ya Yaprağa ne oldu acep deyip sıkılıp gidiyormuş, biz hep bir ağızdan Yaprağa şunu dedik, kızım sen paraları boşuna vermişsin, keşke bize vereydin, biz sana senelerdir bunu diyoruz, bizi hangi kulağınla dinledin terbiyesiz…
Sonra Ebru atladı ortaya; ben de ne hata yaptığımı buldum dedi, ‘’nedir’’ dedik,
– Adamı beğenince ilişkimizin potansiyelini ölçmüyorum, geleceği olabilirim mi, olamaz mı bakmıyorum, cumburlop atlıyorum dedi… Valla anı yaşa öğütleriye, gelecek olabilir mi endişe arasında bir yerlerde hepimiz kısılıp kaldığımız için bir şey diyemedik…
Selma zaten yeni ayrıldığı için aşk alerjisine kapılmış durumda, aman gelene gidene bakmam, kendime bakarım havalarında…
Zeynep; eski erkek arkadaşını ‘’o eşsiz adamı nasıl özlediğini, onun ne kadar farklı olduğunu, onunla hayatının ne kadar anlamlı olduğunu, yıldızların başka güzel, ayın nasıl daha parlak olduğunu’’ anlatmaya başlamıştı ki susturduk. Hayır yani bir senedir aynı muhabbet, içimiz şişti valla. Adam başkası var demiş gitmiş… Tamam sözümüz yok, kimse kimseye sonsuza kadar aşık kalacak diye bir anlaşma da yok da…
Bizim tatlı Zeyneb’imiz niye hala Necati, Necati der ona üzülüyoruz… Hayır takıntı mı yaptı, gururuna mı yediremedi, küçük düştüğünü mü zannediyor, adam ondan gencine gitti diye mi habire botoks yaptırıp, göğüs, kalça dikleştiriyor, spor salonlarından çıkmıyor bilemiyoruz ?
Tabi ben dökülmeyince bana soruyorlar, hadi Anette bu kadar ketum olma sen de anlat diye başlıyorlar ısrara…
Diyorum ki Hindistan’a gidicem, – eee diyorlar, işte ashrama gitmek için trene binicem ya , gene heyecanla -eeeee diyorlar işte diyorum -o tren yolculuğunda ruhumu geliştirecek, beni ileri götürecek adamla tanışıcam…
Nerden biliyorsun diyorlar; -ee bilmiyorum ki -deliler ya diyorum… -Nasipten öte olmaz ki boş verin bu işleri diyorum ve hep beraber söylemeye başlıyoruz: Haydi Güzelim… Şeker Ezelim… Bu Senede Bekar GEZELİM…HOOPPPAAAAA!!!
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
http://www.youtube.com/watch?v=JyZYpNNdLVI
Yarışmaya başlayan kurbağalar …kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış:
”Zavallılar! hiç bir zaman başaramayacaklar!”
Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;
”Bu işi nasıl başardın” diye.
O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Olumsuz düşünen insanları duymayın!….. Onlar; Kalbinizdeki ümitleri çalarlar!.”
KOÇ: Genelde kilo alma problemleri olmaz, dönemsel olarak kilo alsalar bile kısa zamanda verirler. C vitamini dengesini korumaları gerekir: C vitamini vücuttan kolay atılan bir vitamindir. Günlük yaşamınızda genel sağlığınız için C vitamini dengesini korumalı; potasyum fosfat içeren besinler tüketmelisiniz. Kuşburnu, greyfurt, ananas, portakal, elma ve yeşil sebzeler potasyum fosfat içeren besinler tüketmeliler. Kırmızı biber, elma turp, lahana, et ürünleri ve balık gibi. Ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durmalılar.
Şifalı bitkisi: Isırganotu
BOĞA: İştahlı bir yapıya sahip olması kilo problemi yağlanma yaşamasına sebep olur. Ayrıca vücutları su tutar Boğanın gerekli tuzu Sodyum sülfattır. Bu vücuttaki su miktarını dengede tutar. Dikkat etmeleri gereken bir diğer konuda tiroit salgılarıdır. Ispanak, deniz ürünleri, badem, üzüm, mısır, bamya, ananas tüketmeliler. Yağlı ve hazır yiyeceklerden uzak durmalılar.
Şifalı bitkisi: Çobançantası karabiber
İKİZLER: Vücudunuz için gerekli madde potasyum klorürdür. Bu kanın sulanmasını sağlar ve pıhtılaşmayı önler. Bu madde en çok kereviz, yeşil fasulye, havuç ve portakalda bulunur. En büyük avantajları sindirim sistemlerinin çok iyi çalışmasıdır. Ayrıca hareketli yapılarından dolayı da kolay kolay kilo problemi yaşamazlar. Yoğurt, ceviz, badem, brokoli, kırmızı et, yumurta sarısı, balık, süt tüketmelidirler. Mayalı yiyeceklerden ve sakatatlardan uzak durmalılar. Sağlıklı bir yaşam için uykularına çok önem vermeliler.
Şifalı bitkisi: Ayı sarımsağı
YENGEÇ: Yengeç burcunun yöneticisi Ay’dır. Haritalarında Ay açıları bozuk olan kişilerin mideleri ile ilgili problemleri olabilir. Özellikle üzüntülü oldukları dönemde fazla yemek yeme eğilimi gösterirler. Kilo problemini en çok yaşayan burçların başında gelir. Su içmekten hoşlanmayan yengeçlerin bol bol sıvı tüketmeleri vücutlarındaki sıvı dengesine dikkat etmeleri gereklidir. Mutlaka düzenli olarak spor yapmalılar. Vücutlarının kalsiyum florür ihtiyacı vardır. Salatalık, roka, yumurta sarısı ve çavdar gibi besinleri bu amaçla tüketebilirler. Kızartmalardan uzak durmalılar.
Şifalı bitkisi: Zerdeçal
ASLAN: Aslan burçları Zodyak’ın gurmeleridir. Vücutları için gerekli madde magnezyum fosfattır. Bu madde kemikler ve sinir sistemleri için gereklidir. Kalsiyumun vücuttaki dengesini sağlar. Çavdar, kereviz, elma, incir, şeftali ve limon suyu, muz, balık tüketmeliler. Açık hava sporlarını tercih etmeliler. Yumurta beyazı ve çerezlerden uzak durmalılar.
Şifalı bitkisi: Ebegümeci
BAŞAK: Sizin burcunuz genel sağlığı, bağırsakları ve karın kısmını temsil eder. Sinirlendiğiniz anda bağırsak ve sindirim problemleri yaşayabilirsiniz. Bağırsaklarınızı yoran ağır yiyeceklerden kaçınmalısınız beslenme konusunda da her konuda olduğu gibi sistemli davranın ve öğün atlamadan aynı saatlerde yemek yiyin. Spor yaptığınız sürece kilo problemini kolay kolay yaşamazsınız. Vücudunuz için gerekli madde potasyum sülfattır. Yemeklerinizde kaya tuzu kullanmalısınız. Peynir, zeytin, limon, yağsız, yoğurt, süt ürünleri, esmer pirinç ve dana eti sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Aşırı baharatlı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmalısınız. Aksi halde yağlanacak ilk bölge göbeğinizdir.
Şifalı bitkisi: Altın başak
TERAZİ: Terazi insanlarının metobolizması yavaş çalışır, baharatlı, soslu, şekerli gıdalara olan düşkünlüğü fazla kilolara sebep olabilir. Sinirlendikleri anda mideleri kazınmaya başlar. Bu nedenle düzenli egzersiz yapmaları şarttır. Vücutlarında asit alkali dengesini korumak için tuzu iyi ayarlamalılar. Sodyum fosfat içeren besinler tüketmeliler, bu madde zararlı maddelerin vücuttan atılmasında önemli rol oynar. Şeker ve karbonhidrat içeren besinlerden uzak durmalılar. Baklagiller, soğan, et, kestane, havuç, tereyağı ve sarımsak tüketmeniz gereken besinlerinizdir.
Şifalı bitkisi Çıbanotu
AKREP: Kilo problemi ile orta yaştan itibaren karşılaşırlar. Gençlik dönemlerinde de düzensiz yemek saatleri kilo alımına sebep olabilir. Yemek saatleri düzenli olmalı ve öğün atlamamalılar. Vitamin ve mineral dengelerini korumalı, siyah üzüm, kayısı, portakal, erik, biber, maydanoz, balık ve lifli sebzeleri sofralarından eksik etmemeliler.
Şifalı bitkisi: Calendula
YAY: Burcunuz kalçalar, bacak üstleri ve karaciğeri temsil eder. İyi yemek yapar ve iştahla yersiniz, Dolayısıyla da kaslarınızda yağlanma meydana gelir. Özellikle kalça ve baldırlarda sorunlar yaşarsınız. Ağır tava ve baharatlı salçalı yemeklerden, tatlılardan uzak durmalısınız. Taze meyveleri kabuklarıyla birlikte tüketin. B vitamini yönünden zengin yağsız dana eti, karaciğer ve tahıllı ekmek tüketiniz. Tuz dengesini de korumalısınız.
Şifalı bitkisi: Gece çuhası ve Ökseotu
OĞLAK: Burcunuz iskeleti, dizleri, kulak ve deriyi temsil eder. İskeletiniz, kemik yapınız oldukça güzeldir. Kilo problemini en az yaşayan burçlardan biridir. Vücudunuzun gerekli maddesi kalsiyum fosfattır. Lahana, kereviz, yağsız dana eti, inek sütü, peynir, buğday ve incir tüketmeniz gereken besinlerdir. Aşırı tuz ve şekere dikkat etmelisiniz.
Şifalı bitkisi: Binbirdilekotu
KOVA: Burcunuz el, ayak bilekleri, baldırlar ve dokuları temsil eder. Egzersiz ve spor, kilonuzu dengede tutabilmek ve sağlıklı kalabilmek için çok önemlidir. Vücudunuz için gerekli madde sodyum klorür yani bildiğimiz sofra tuzudur. Yemeklerinizde öğütülmüş kaya tuzu kullanmalısınız. Bu tuz dokulardaki suyun miktarını ayarlar. Turp, ıspanak, semizotu, lahana, marul, mercimek, elma ve şeftali sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Yaşam boyu kalsiyum magnezyum, fosfor ve potasyum alımına dikkat edilmelidir.
Şifalı bitkisi: Kırlangıçotu
BALIK: Burcunuz ayakları temsil eder. Güzel yemek yemekten hoşlanırsınız. Su tutan bir bünyeye sahipsiniz. Sinir sisteminiz çok hassastır ve yaşadığınız ruhsal dalgalanmalar bünyenize yansır. Vücudunuzun demir, biotin ve fosfora ihtiyacı vardır. Yiyeceklerinize dikkat etmelisiniz. Dengeli ve yeterli beslenmeniz kilo problemine karşı en iyi önlemdir. Metabolizmanız hızla kilo verir ve geri alır. Bunun sebebi vücudunuzda oluşan ödemlerdir. Bol su içmeli ve tuz dengesini yaşam boyunca ayarlamalısınız. Peynir ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, badem, ciğer ve baklagiller sofranızdan eksik etmemeniz gereken besinlerdir. Yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durmalısınız.
Şifalı bitkisi: Karahindiba
kaynak astrolog şenal yangel- hürriyet aile sayfası
Cumartesi akşam’ı kızlarla felekten bir gece çalalım dedik ve ( Yaprak, Ebru, Selma, Zeynep…, Buse, Deniz, İnci ve ben) kendimizi fasıl gecesinde bulduk…
İlk başta sinemalardan, kitaplardan, konserler yani ne bileyim tüm kültür içerikli etkinliklerden konuştuk, sonunda Buse dayanamadı döküldü; kızlar size müthiş bir haberim var, ee söyle –bekletme bizi- dedik…
-Eski sevgilim Amerika’dan dönüyor ve benimle tekrar birleşmek istiyor…
Hayır, yani hepimiziz donduk kaldık, Buse gülüp oynuyor… Biz hep bir ağızdan, kızıp yapma, buluşma, görüşme dediysek de IIIHHH GÖRÜŞÜCEM DİYEN Buse’yi ikna edemedik.
Hayır yani görüşsün görüşmesine de bu İsmet denen adamdan yüzü hiç gülmemişti ki Buse’nin… Adam bir gün var, bir gün yok misali, her hafta sonu geldiğinde kavga edip Buse’yi bırakıp, her hafta içi tekrar birleşen bir tipti… Biz her hafta sonu Buse’ye terapi yapar iyileştirirdik adam pazartesi tekrar Buse’nin fabrika ayarlarını bozardı. Amerika’ya da’’ ben gidiyorum BAAAYYYYY’’ deyip gitmiş bir adam bu yani…
Bak dedik Buse’ye ‘’ne halin varsa gör, ama ayar düzeltmeye bize gelme Allah aşkına, biz yorulduk sen yorulmadın’’ dedik. Buse’nin cevabı şu oldu,’’ ama kimyamız çok iyi be arkadaşlar…’’
Sana da kimyana da diye söylenirken…
Deniz devam etti; bir çocukla tanıştım adı Ahmet, beni beğensin diye biraz yalan söyledim ama olsun dimi dedi…’’ Hele söyle bakalım yalanlarını da dozuna bakalım’’ dedik ‘’ adam kayak çok seviyormuş, malum önümüz de kış, adam bol bol kayak merkezlerine gideriz’’ demiş, bir de eklemiş ‘’ ben zaten evde kalorifer bile açmam bayılırım soğuğa’’ …
Deniz de ne demiş beğenirsiniz’’ ben zaten soğuğa bayılırım. Kayak’da öğrenirim ne var …’’
Yani Deniz’in gerçek durumu ise şu, dışarda yağmuru görünce hava çok soğudu arkadaşlar artık beş ay görüşmeyiz, ben yorganın altında uyumaya çekiliyorum kıvamıdır… Değil kaloriferi yanmayan evde durmak, ısı ayarını 25 dereceye koysak ‘’ya burası soğuk açsana şu kombiyi ne cimrilik yapıyorsun ’’ der… Allah seni bildiğin gibi yapsın diye geçiştirirken Yaprak döküldü…
Arkadaşlar; ben altı aydır terapiye gidiyorum ve ilişkilerimin sonunda niye yürümediğini bulduk, biz tüm dikkatimizi Yaprağa verdik, belki bizim de işimize yarayacak altın bir cümle sunar diye bekliyoruz… Ve diye diye ne dedi biliyor musunuz: İlişkideyken beraber olduğu adamı ilişkinin merkezine koyuyormuş, adam gel dese geliyor, git dese gidiyormuş, adamı memnun etmek için her şeyi yapıyormuş, adamın çevresinde fır dönüyormuş, adam da ya Yaprağa ne oldu acep deyip sıkılıp gidiyormuş, biz hep bir ağızdan Yaprağa şunu dedik, kızım sen paraları boşuna vermişsin, keşke bize vereydin, biz sana senelerdir bunu diyoruz, bizi hangi kulağınla dinledin terbiyesiz…
Sonra Ebru atladı ortaya; ben de ne hata yaptığımı buldum dedi, ‘’nedir’’ dedik,
– Adamı beğenince ilişkimizin potansiyelini ölçmüyorum, geleceği olabilirim mi, olamaz mı bakmıyorum, cumburlop atlıyorum dedi… Valla anı yaşa öğütleriye, gelecek olabilir mi endişe arasında bir yerlerde hepimiz kısılıp kaldığımız için bir şey diyemedik…
Selma zaten yeni ayrıldığı için aşk alerjisine kapılmış durumda, aman gelene gidene bakmam, kendime bakarım havalarında…
Zeynep; eski erkek arkadaşını ‘’o eşsiz adamı nasıl özlediğini, onun ne kadar farklı olduğunu, onunla hayatının ne kadar anlamlı olduğunu, yıldızların başka güzel, ayın nasıl daha parlak olduğunu’’ anlatmaya başlamıştı ki susturduk. Hayır yani bir senedir aynı muhabbet, içimiz şişti valla. Adam başkası var demiş gitmiş… Tamam sözümüz yok, kimse kimseye sonsuza kadar aşık kalacak diye bir anlaşma da yok da…
Bizim tatlı Zeyneb’imiz niye hala Necati, Necati der ona üzülüyoruz… Hayır takıntı mı yaptı, gururuna mı yediremedi, küçük düştüğünü mü zannediyor, adam ondan gencine gitti diye mi habire botoks yaptırıp, göğüs, kalça dikleştiriyor, spor salonlarından çıkmıyor bilemiyoruz ?
Tabi ben dökülmeyince bana soruyorlar, hadi Anette bu kadar ketum olma sen de anlat diye başlıyorlar ısrara…
Diyorum ki Hindistan’a gidicem, – eee diyorlar, işte ashrama gitmek için trene binicem ya , gene heyecanla -eeeee diyorlar işte diyorum -o tren yolculuğunda ruhumu geliştirecek, beni ileri götürecek adamla tanışıcam…
Nerden biliyorsun diyorlar; -ee bilmiyorum ki -deliler ya diyorum… -Nasipten öte olmaz ki boş verin bu işleri diyorum ve hep beraber söylemeye başlıyoruz: Haydi Güzelim… Şeker Ezelim… Bu Senede Bekar GEZELİM…HOOPPPAAAAA!!!
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
http://www.youtube.com/watch?v=JyZYpNNdLVI