Yapan kendine yapar…

 

  Bir eski Türk kasabasında, bir yaşlı derviş varmış. Bu yaşlı derviş, kasaba sokaklarında durmadan dolaşır, boyunada;   “Yapan, kendine yapar”! der dururmuş.   Bu sözü dilinden hiç eksik etmezmiş. “Yapan, kendine yapar”.   O kasabadaki kötü yürekli bir kadın, sık sık evinin önünden, “yapan, kendi…ne yapar”, diye bağırarak geçen bu dervişten tedirgin olmuş, bıkmış.   – “Neden yapan, kendine yapsın? Hele şu aptal dervişin aklını başına getireyim de görsün”. Diyerek bir düzen kurmuş. Ev fırınında pişirdiği taze ekmeğin arasına, ağulu peynir doldurmuş. Derviş, her günkü gibi o gün de;   –“Yapan, kendine yapar”!

  Diye söylenerek kasaba sokaklarında dolaşırken, o kadının evinin önüne gelince kadın, dervişi çevirip;   –“Derviş baba, senin için taze yufka ekmeği yaptım. İçine yağlı peynir dürdüm. Al da, bir güzel ye, karnını doyur”! demiş.   Derviş:   –“Sağolasın bacım, acıkınca yerim”!   Diyerek dürümü almış, torbasına koymuş. Yine “yapan, kendine yapar”, diye söylene söylene yoluna gitmiş. Bir zaman yürüyüp yorulunca, öğle sıcağında bir çay kıyısına çöküp, söğüt gölgesinin serinliğine uzanmış. O sırada tozlu yoldan yorgun argın gelen bir delikanlı yanına sokulup:   –“Merhaba! Derviş Baba”, demiş.   –“Merhaba oğul! Nerden gelip nereye gidersin?” diye sormuş.   Dinlenmek için dervişin yanına, gölgeye oturan delikanlı:   — “Askerdim. Terhis oldum, evime dönüyorum. Kasabaya daha epey var. Karnımda öyle acıktı ki”! demiş.   İyi yürekli derviş, torbasındaki peynir dürülü yufkayı ansıyarak, hemen dürümü çıkartıp delikanlıya uzatmış.

   –“Kime niyet, kime kısmet. Al ye oğul”! demiş.   Dürümü yiyen delikanlı, karnı doyup dinlendikten sonra, yola düzülmüş. Kasabanın yolunu tutmuş. Gel gelelim, ağulu dürümü yediğinden, yolda karnı ağrımaya başlamış. Çok kötü sancılanmış. Gittikçe sancısı, ağrısı artmış. Kasabaya dek zor gelebilmiş. Kasabaya giripde, sürünerek evinin kapısına gelince, kapı eşiğine düşüp can vermiş. Evden çıkan kadın, bir de ne görsün; askerden dönen oğlu ölmüş, kapı önüne yığılmamış mı? Zehirlenip ölen delikanlının annesi, ağulu peyniri yufkaya dürüp veren kadınmış.

 Bu olaylardan bilgisiz derviş, akşama doğru kasabaya dönmüş. Yine   –“Yapan, kendine yapar”!   Diye söylenerek kasabanın sokaklarından, kendisine ağulu dürümü veren kadının evi önünden geçmiş, gitmiş.

 Not: Emekli bir Yunanlı öğretmen ki, bu öğretmen, Anadolu’dan göçen bir Rum ailesinin oğludur. Atina’da, esir Mehmet Ali’ye, Türk masal analarınca anlatılan bu masalı, anlatmıştı. Ve bu masal, Aziz Nesin’in Borçlu Olduklarımız adlı çocuk öykü kitabından aktarılmıştır.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kendine güven!

Kendine güven! Sen bu dünyaya gelirken, sana güvenen bir mertebe var belli ki, çünkü sana bu yolculuğunda, bir can ve bir ruh emanet edilmiş!

Yurda Hal

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ben mutlu anlarımda ses kayıt cihazını alıyorum ve kendimi nasıl hissettiğimi anlatıyorum.

Ben mutlu anlarımda ses kayıt cihazını alıyorum ve kendimi nasıl hissettiğimi anlatıyorum. Modum düşer gibi olduğunda hemen kaydı dinlemeye başlıyorum her zaman keyfimi yerine getiriyor. Dinlediklerim o an saçma bile gelse, beni güldürüyor. Tavsiye ederim bir deneyin:)

 

Yurda Hal

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Başarabilirseniz Siyah Noktaları Sayın…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Zirveye varanların adımları seninkilerden daha büyük değildir…

Bir dağ hayal et…

Zirvesindeki manzara çok güzel. Orada olmayı çok istiyorsun, ama zirveyi kendinden çok uzakta gördüğün için ümitsizliğe kapılıyorsun. ‘Oraya nasıl olsa varamam,’ deyip vazgeçiyorsun. Oysa, zirveye varanların adımları seninkilerden daha büyük değildi. Ama onlar, o küçük adımları birbiri ardınca atmayı sürdürmüş kimselerdi. İmkânsızı gerçekleştiren mucizeler değil, sürekliliktir. Suya sarp kayaları deldiren de budur.

Kayıp Gül/Serdar Özkan

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yaşama sevinci insanın içinden gelir…

Her ne olursa olsun daha fazla şeye sahip olmanın mutluluk getireceği hissi doğru bir his değildir.

Hiçbir kimse, hiçbir yer, hiçbir şey sana mutluluk veremez.

Onlar sadece mutlu olman ve kendini iyi hissetmen için bir nedendir, çünkü yaşama sevinci insanın içinden gelir.

Genevieve Behrend

Öğrendik ki : Her yarayı saran zaman değil SEVGİDİR…

 

 

Öğrendik ki : Her yarayı saran zaman değil SEVGİDİR…

Can Yücel

Hatay Arkeoloji Müzesi Sanal Alemde…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Can annesini akşam yemeğine davet etmiş. Annesi yemek sırasında oğlunun ev arkadaşının ne kadar çekici olduğunu düşünmeden edememiş.

Can annesini akşam yemeğine davet etmiş. Annesi yemek sırasında oğlunun ev arkadaşının ne kadar çekici olduğunu düşünmeden edememiş. Sorduğunda oğlundan, “Anneciğim Ayşe ile aramızda inan hiçbir şey yok. Biz sadece ev arkadaşıyız?” cevabını almış.

Bir hafta kadar sonra Ayşe Can’a: “Annenin yemeğe geldiği geceden beri çorba kepçesini bir türlü bulamıyorum. Nerde olduğu konusunda bir fikrin var mı?” diye sorunca Can annesine bir e-posta yazmaya karar vermiş.

“Anneciğim, sana aldın demiyorum, almadın da demiyorum ama gerçek şu ki bize yemeğe geldiğin akşamdan beri çorba kepçesi kayıp.”

Bir kaç saat sonra annesi yanıt vermiş: “Sevgili oğlum, sana Ayşe ile birliktesin ya da değilsin demiyorum. Ama gerçek şu ki eğer kendi yatağında uyuyorolsaydı şimdiye kadar kepçeyi çoktan bulmuştu.”

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İçindeki Çocuk Kaç Yaşında…

Hepimizin içinde bir çocuk yaşıyor. Çocukluğunu yaşayanlar da o esnada olgun biri gibi davranmayı tercih edenler de en sevdikleri anılarını o çocuğa hediye ediyorlar. Sonra o çocuk, en çok da kendimizi kalbimize teslim ettiğimiz zamanlarda ortaya çıkıyor. Aklı bertaraf edip hislerimizle karar vermeye ya da onların istediği gibi davranmaya başladığımızda etraftakiler sızlanıyorlar: “Çocuk musun sen?” Tabii ki evet, hepimiz biraz çocuğuz. Peki o çocuk kaç yaşında? İçinizdeki çocuğa söyleyin bu ve benzeri testleri ciddiye almasın, bu testlerin bilimle herhangi bir alakası yoktur.

http://testyourself.tr.msn.com/iliskiler/icinizdekicocuk/Start.aspx

 

 

 

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Neyi arıyorsan sen o’sun der Mevlana…

Neyi arıyorsan sen o’sun der mevlana

 Zulmün peşindey’sen zalim’sin

Aşk’ı arıyorsan aşık

Elinden tuttuğumuz her sevgili BİZİ sürükleyip kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır

 Her ilişki benliğimize yapılan bir kazıdır aslında

Her sevda ruhumuzun bir başka yüzü

Her aşk’ta kendimizi ararız

  O yüzden bulduklarımız hep benzerlerimizdir aslında
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Önemli olan gülü dikeniyle, Geceyi gizemiyle, Dostu tüm derdiyle sevebilmektir.

Güzel bir gülü,

güzel bir geceyi,

güzel bir dostu herkes ister.

Önemli olan gülü dikeniyle,

geceyi gizemiyle,

dostu tüm derdiyle sevebilmektir.

” Şems-i Tebrizi

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Vazgeçme Yeniden Başla…

Kendini yorgun hissetsen bile,

Başarı senden kaçsa bile,

Bir hata sana zarar verse bile,

Hatta ihanet sana acı verse bile,

 Bir hayat yok olsa bile,

Gözyaşları gözlerini yaksa bile,

 Kimse gayretini fark etmese bile,

 Nankörlük ödünün olsa bile,

 Anlayışsızlık seni gülmekten alıkoysa bile,

 Ve hatta her şey ,hiç bir şey olsa bile,

Vazgeçme Yeniden başla…
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Zenginlik parayla pulla değil, Yürekle oluyormuş meğer…

eski bir mantosu,

ve bir parça kartonu tek varlığıysa,

ve onu bile paylaşabiliyorsa,

zenginlik parayla pulla değil,

yürekle oluyormuş meğer…

 

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Akıllı bir yalnızlık aptal bir ilişkiden daha iyidir…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 5 Comments »