Öğrendim ki… Güveni gelistirmek yillar aliyor, Yikmak bir dakika.

Öğrendim ki… Kimseyi Sizi sevmeye zorlayamazsiniz.

Öğrendim ki… Güveni gelistirmek yillar aliyor, Yikmak bir dakika.

Öğrendim ki… Hayatinda nelere sahip oldugun degil Kiminle oldugun onemli.

Öğrendim ki… Kendini en iyilerle kiyaslamak degil Kendi en iyinle kiyaslamak sonuc getirir.

Öğrendim ki… İnsanlarin basina ne geldigi degil O durumda ne yaptiklari onemli.

Öğrendim ki… Ne kadar küçük dilimlersen dilimle Her isin iki yüzü var.

Öğrendim ki… Olmak istedigim İnsan olabilmem Cok vakit aliyor.

Öğrendim ki… Bütün sevdiklerinle iyi ayrilman gerek, Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

 Öğrendim ki… ‘Bittim’ dedigin andan itibaren, Pilinin bitmesine daha cok var.

 Öğrendim ki… Bazi insanlar sizi cok seviyor, ma bunu nasil gösterecegini bilemiyor.

Öğrendim ki… Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz, Bazilari hic karsilik vermiyor.

 Öğrendim ki… En iyi arkadasla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki… Düştüğün anda Seni tekmeleyecegini düşündüklerinden bazilari Kaldirmak icin elini uzatir.

Öğrendim ki… İki insan ayni seye bakip Tamamen farkli seyler görebilir.

 Öğrendim ki… Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatir.

 Öğrendim ki… Duvarda asili diplomalar İnsani insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki… Ask kelimesi ne kadar cok kullanilirsa, anlam yükü o kadar azalir.

 Öğrendim ki… Karsisindakini kirmamak ve inanclarini savunmak arasinda cizginin nereden gectigini bulmak zor.

 Öğrendim ki… Gercek Arkadaslar arasina mesafe girmez. Gercek Aşklarin da !

Öğrendim ki… Ne kadar yakin olursa olsunlar, En iyi Arkadaşlar da ara sira üzebilir. Onlari affetmek gerekir.

Öğrendim ki… Bazen başkalarini affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki… Yüreginiz ne kadar kan ağlarsa ağlasin, Dünya Sizin icin dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki…Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pismanligin uzun yillar sürüyor..

 Gözler arasındaki ilişkiyi biliyor musun ? Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar, her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar. Buna rağmen asla birbirlerini görmezler
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

”Dünyanın en hızlı insanı’nın” öyküsü…

Birkaç yıl önce Elkhart, Kansas’ta iki kardeş bir okulda çalışıyorlardı. Her sabah sınıftaki sobayı yakmak onların görevi idi. Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular. Birisi bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki, eski bina sallandı. patlama sırasında büyük kardeş öldü, diğerinin de bacakları feci şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı. Yaralanan çocuğu tedavi eden doktor, çocuğun bacaklarını kesmenin daha iyi olacağını söyledi. anne ve babası yıkılmıştı.

Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi. Şimdi de diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti. Ama inançlarını kaybetmemişlerdi. Doktora kesme işlemini ertelemesini rica ettiler. Doktor kabul etti çocuklarının bacaklarının iyileşmesi için dua ediyor ve hergün doktordan kesmeyi bir gün daha ertelemesini istiyorlardı. Bu, iki ay sürdü. Doktorla hergün tartışıyorlardı. Bu arada çocuklarını bir gün tekrar yürüyebileceğine inandırıyorlardı. Çocuğun bacakları kesilmedi ama sargılar açıldığında, sağ bacağının diğerinden 6cm kadar daha kısa olduğu ortaya çıktı. Sol ayağındaki parmaklarda nerede ise yoktu. ama oğlan yine de kararlıydı.

Acılar içinde kıvranmasına rağmen, hergün egzersiz yaptı ve nihayet bir iki adım atmayı başardı. Bu genç adam, daha sonra koltuk değneklerinden kurtuldu ve yürümeye sonra da koşmaya başladı. Bu genç adam koştu, ve koştu. nerede ise kesilmek üzere olan bacaklar ona bir dünya rekoru bile kazandırdı. Bu genç adam Glenn Cunningham’dı. “Dünyanın En Hızlı İnsanı” olarak tanınan gence Madison Square Garden’da yüzyılın sporcusu ünvanı verildi.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ötme sen! Başkası ötsün

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bu hayatta hiçbir şeye değişmeyeceğim yedi gerçek öğrendim…

Kaç yıldır benim yanımdasın?

 – 20 yıldır efendim.

– Bu zaman süresince benden ne öğrendin? …

– Hiçbir şeyle değişmeyeceğim yedi gerçek öğrendim.

 – Ömrüm seninle geçtiği halde topu topu yedi gerçek mi öğrendin?

 – Evet . – Söyle bakalım öyleyse neler öğrendin?

– Baktım ki herkes bir şeyi dost ediniyor, ona gönül verip bağlanıyor. Ancak, bunların hemen hepsi insanı yarı yolda bırakıyor. Ben ise, beni hiç bırakmayacak, ölümden sonra bile benimle gelecek şeyleri aradım. Ve dost olarak iyilikleri seçtim kendime Ki, onlar sonsuz bir yükselme yolculuğuna çıkmış insanoğlunun hiç tükenmeyecek azığı ve en gerçek dostlarıdır.

– Çok güzel, ikincisi ne bakalım?

 – Baktım ki, insanların bir çoğu geçici dünya değerlerine dört elle sarılmış onları koruyor, kasalarda saklıyor, kaybolmaması için her çareye başvuruyor. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine, kimi ününe tutunmuş sımsıkı, onları elden çıkarmamak için çırpınıp duruyor. Oysa ben varlığımı ve bütün isteklerimi O’na satıp, gönlümü yalnız O’nun sevgisine açtım.

 – Devam et!

– İnsanların üstün olmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm. Ancak bir çoğu üstünlüğü yanlış yerlerde arıyor ve birbirinin üstüne basarak yükselmek istiyordu. Bunun üzerine üstünlüğü geçici dünya değerlerinde değil, akıl ve ahlâkça yükselmekte, kötülüklerin her çeşidinden el etek çekip, iyiliklere vasıta olmakta aradım.

 – Devam et yavrum.

 – Yine baktım ki, insanlar sabahtan akşama birbirleriyle uğraşıyor, boş yere hayatı zehir ediyorlar kendilerine. Bütün bunların benlik, bencillik ve çekememezlikten ileri geldiğini gördüm. Ve gönlümü bu kirlerden arıtarak, herkesle dost olup, huzur ve güven içinde yaşamanın yolunu buldum.

 – Sonra?

 – Nedense herkes hatasının sebebini hep dışta arıyor ve başkalarını suçlamak yoluna sapıyordu. Böylece suçlarının örtüsü altına saklanıyordu. Oysa insanın başına ne geliyorsa kendi yüzünden ve kendi eliyle geliyordu. Bunu bilip yalnız kendimle cenge girerek, nefsimin iradesine uymamaya ve vesvese verenin ağına düşmemeye çalıştım .

– Doğru.

 – Baktım ki insanlar şu bir lokma ekmek ve dünya geçimi için helal haram demeden, her türlü hakkı çiğnemekten çekinmiyorlar. Hem başkalarının hakkını alıp onları yoksul bırakmakla, hem de bu haksızlığın azabını ağır bir yük gibi vicdanlarında taşımakla iki kere kötülük etmiş oluyorlar. Oysa doğru yaşanıldığında ve hakça bölüşüldüğünde dünya nimetleri insanlara yeter de artardı bile.

– Ve yedinci?

– Yedinci olarak şunu gördüm ki, insanlar bir şeye dayanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine. Bunların hepsi de bir süre sonra yıkılacak eğreti desteklerdir. Ben ise yalnız O’na sığınıp yalnız O’ndan yardım diledim. Ve bunun karşılığı sonsuz bir güven oldu. ,

– Seni tebrik ederim evladım. Ben de yıllar yılı bütün din kitaplarını inceledim. Hepsinin bu yedi gerçek etrafında döndüğünü tespit ettim.
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Görme engelli arkadaşlarımıza ücretsiz nevigasyon dağıtılıyor… Haber verelim lütfen…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Karda hayvanlar…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Denizlerin dibinde incilerle taşlar karışık bulunur…

Hazreti Mevlana bir gün birini üzüntülü görür ve der ki: "Bütün gönül darlığı bu aleme gönül bağlamaktan gelir.Gönül kuşu her dala yuva yapacak olsa yuva yapacak yer kalmaz

Hazreti Mevlana bir gün birini üzüntülü görür ve der ki: “

Bütün gönül darlığı bu aleme gönül bağlamaktan gelir.

Gönül kuşu her dala yuva yapacak olsa yuva yapacak yer kalmaz

Gönlü öyle bir yere bağlayacaksın ki;

Binlerce kıyamet kopsa sana yalnızlık derdi çökmesin.

Sen O’nunla olunca O seninle olmaz mı?”
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yaktın Adamı…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

En Güzel Şiirlerim, Şiirlerin…

En Güzel Şiirlerim, Şiirlerin…

Şiirlerin en güzellerini yazan…

Yazmış da şiirinin en güzelini;

Adını Eylül koymuş.

İşte benim en güzel şiirlerim;

Hep o, en güzel şiir için.
Sanat mı? Sanat O’nun elinde ilelebet…

Ben O’nun sanatına tutkunum.

Şairlik mi?

Sayıklamalarımdan ibaret…

Ben O’nun şiirine vurgunum
Şiirlerin en güzellerini yazan…

Yazmış da şiirinin en güzelini;

Benim yüreğime koymuş.
Şimdi, Umutla buğunun harmanlandığı,

Soran çocuk gözlerim;

O’nun Rahman Gözleri’nin içinde…

Allah’ım! O en güzel şiiri benim için mi yazdın?

Allah’ım! O’nun adını adımla mı yazdın?
13.01. 2010

Sadi Atay

Şiir kategorisinde yayınlandı. 5 Comments »

Batıl inançların nedenleri??? Merdivenin altından geçmek, ayna kırılması, kara kedi niye uğursuzluktur ?

Niçin tahtaya vuruyoruz?

Çok eski zamanlarda meşe ağacının, yüksekliği ve sağlamlığı nedeniyle, bazı güçlere sahip olduğuna inanılıyordu. Tahtaya vurma inancı dünyanın apayrı iki yerinde birbirinden bağımsız olarak gelişti. Önce milattan önce 2000’li yıllarda Kuzey Amerika yerlilerinde, sonra da Ege’de Helen uygarlığında. Her iki kültür de meşe ağacına çok sık yıldırım düştüğünü gözlemlemişti. Amerika yerlileri meşenin, Tanrının yıldırımla yeryüzüne inip üzerinde oturduğu yer olduğuna, Helenler ise Yıldırım Tanrısı olduğuna inanmışlardı. Kuzey Amerika yerlileri, bu ağacın köküne vurarak, ileride başlarına gelebilecek tehlikelere ve şansızlıklara karşı Tanrı ile temasa geçtiklerine inanıyorlar ve ondan kendilerini korumasını istiyorlardı. Ortaçağda ise Hıristiyan din adamları bu inancı kendi devirlerine taşıdılar. Onlara göre bu inanışın temelinde Hz. İsa’nın tahta bir çarmıhta öldürülmesi yatıyordu. Hatta Avrupa’nın her katedralinde orijinal tahta haçın küçük bir parçasının bulunduğuna inanılıyordu. Bu tahtaya vurmak ise “Tanrım dua ve isteklerimi gerçekleştir” anlamına geliyordu.

Merdivenin altından geçmek uğursuzluk mu ?

Duvara dayanan bir merdiven, duvar ile arasında bir üçgen oluşturur. Bu, bir çok kültürde tanrıların kutsal üçgeni olarak bilinir. Örneğin piramitlerin kenarlarının üçgen olması da bu inanca dayanır. Bir üçgenin içinden geçmek de, bir kutsal yere meydan okumak anlamına gelebilir. Bir diğer görüş ise 17. yüzyılda İngiltere ve Fransa’da suçlular darağacına götürülmeden önce bir merdivenin altından geçiriliyorlardı. Değişik kültürler bu uğursuzluğa karşı bazı panzehirler geliştirdiler. Mesela Romalıların panzehiri yumruktu. O kişiler orta yani en uzun parmaklarını gerip diğer parmaklarını yumruk gibi yaparlar ve geçtikten sonra merdivene doğru sallarlardı

Kara kedi neden uğursuzdur?

Kedilerden, özellikle siyah kedilerden nefret, Hıristiyanlığın kendinden önceki kültürleri ve onların sembol kabul ettiği şeyleri yok etme güdüsü ile Ortaçağda, İngiltere’de başladı.Bağımsız, bildiğini yapan, “inatçı” ve “sinsi” karakteri, sayılarının da şehirlerde aşırı artması ile birleşince, kediler gözden düştü. O yıllarda evinde kedi besleyenler yalnız yaşayan fakir ve yaşlı kadınlardı. Yine o yıllar büyücü ve cadı inancının tüm Avrupa’da histeriye dönüştüğü yıllardı. Siyah kedi besleyen bu kadınların kara büyü yaptıklarına ve siyah kedilerin geceleri şeytana dönüştüklerine dair korku dolu halk hikâyeleri üretildi. Cadı konusu bir paranoyaya dönüşünce birçok zavallı kadın kedisi ile birlikte yakıldı. Fransa’da kral 13. Louis bu uygulamayı yasaklayana kadar her ay binlerce kedi yakıldı

Ayna kırılması niçin uğursuzluk getirir?

Göllerde veya su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan şaşırmış, bunun kendisinin ruhu olduğunu sanmış, suyu bulandırıp görüntüsünün kaybolmasına neden olanları da düşman bilmiştir. İlk aynalar; Mısırlılar zamanında, pirinç, bronz, gümüş ve altından yapılmıştı ve kırılmaları mümkün değildi. Bu devirde de bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılıyordu.

alıntı

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 4 Comments »

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur…!

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur…!

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Pakistan’da Sel sırasında Ağaçlara Çıkan Örümcekler… Günün Fotosu…14/01/2012

Günün Fotosu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir insanın bildiğini zannettiği şeyi öğrenmesi imkansızdır…

Bir insanın bildiğini zannettiği şeyi öğrenmesi imkansızdır…
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bakalım burda neler olduğunu ilk kim görecek???

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »