
alıntı

Beyinsel çatışmalardan, stresten, kötü düşüncelerden, psikolojik baskılardan, affetmemeyi bilmemekten dolayı çakralar rahatlıkla kapanabiliyor. Çakraların kapanmasında, günlük stresler, ses ve hava kirliği, kötü beslenme gibi durumlar da etkili olabiliyor. Bunun manası şu; Çakraların kapanmaması için mümkün olduğu kadar yaşantımızı sükunetle devam ettirmemiz gerekiyor. Sizde iç huzur yoksa, hoşgörü yoksa, kendinizle barışık değilseniz, eğer kendinizi s…evmiyorsanız kesinlikle enerji akışınızda muhakkak sorun vardır. O zaman kendimizde değişiklik yapmamız gerek. Yoksa çakralar açılsa bile iki günde yine aynı hale gelir. Bunu başarmak için sakin ortamlarda bulunmak, iyimser olmak gerekiyor. Bugünlerde kimileri su orucu yapıyor ve vücudunun direncine göre 20 güne kadar, sadece su içerek yaşıyor. Su orucu tutuyorlar yani. Günde üç dört kere duş alıyorlar. Yeşillikte dolaşıyorlar.Bu sayede mevcut toksinler tamamen atılıyor. Çünkü biz zihinsel olarak değişmediğimiz sürece hiçbir şey değişmez. O zaman kendimizden başlayacağız değişime.
Bu işte ilk aşamada da meditasyonu hayatımıza yerleştirmemiz gerekiyor.
Zihnimizi dingileştirmenin en etkili yolu olan meditasyon tüm Uzakdoğu felsefelerinin teme taşı adeta. Zihni bir havuz gibi niteleyen bu öğretilere göre, havuza taş atıldığında nasıl ki dibini göremezsek, akla takılan sorular, sorunlar da zihnimizi bulandırıyor. Dolayısıyla insan kendi derinliklerini göremiyor. Kendi yeteneklerinizi de fark edemiyor. O zaman ya geçmişin esiri ya geleceğin kölesi oluyor. Bugünü ıskalıyor… alıntı
Benim kara kızlarım…
Latince’de “Sülükle Tedavi” anlamına gelen Hirudo terapi antik çağlardan beri hekimler tarafından tedavi aracı olarak kullanılmıştır.
MÖ.15. yüzyılda Babil ve MÖ 5. yüzyılda Hint Sanskrit yazılı kayıtlarına kadar uzanan çok eski bir tedavi yöntemidir. Yine antik dönem Mısır ve Çin tıbbi kayıtlarında da bu tedavi görülmektedir.
Ünlü hekimlerden Nikandros ve İbn-i Sina da sülüğü bir tedavi aracı olarak kullanmışlar ve öğrencilerini bu konuda eğitmişlerdir.
Sülükler eski çağlardan beri gerek insanları tedavi edici ve gerekse omurgalı ve omurgasız canlılarda parazit olarak tanınmaktadır. Çok eski zamanlardan beri tıbbi sülük, Hirudo medicinali kan basıncını düşürmek için insanlar tarafından kullanılmaktadır. Sülüklerin Osmanlılar tarafından kullanıldığı ve bu konu ile ilgili yazılı eserler hazırladıkları bilinmektedir. Osmanlılarla beraber Fransızlar da sülüklerden yararlanmışlardır. Tıbbi amaçla 1830 yılında Paris hastanelerinde beş milyon sülük kullanıldığı bildirilmiştir (Kaestner, 1967). Günümüzde sülüklerin çeşitli türleri üzerinde bilimsel çalışmalar yürütülmekte ve bunlardan modern tıbda kullanılan ilaçlar elde edilmektedir.
Sülüklerin 9 ailesi ve 127 cinse toplanmış 650 türü vardır. Sadece 2 türü Tıpta, kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılıyor.
Hirudo medicinalis (Linneaus,1758) ve Hirudo verbana (Savingy,1820-tandan,1826)
Bugün sülük tedavisi biyolojik etkileri açısından “benzeri olmayan” bir tedavi yöntemi nitelendirilmektedir. Almanya’da 300’ü aşkın hirudoterapi kliniği vardır. Sadece Avrupa da yılda 100 milyon sülük kullanılmaktadır. Amerika’da sülük tedavisi uygulayan hekimlerin kurduğu derneğin 1000’den fazla üyesi vardır ve 2004’te Amerikan ilaç ve gıda dairesi (FDA) sülük tedavisini akredite etmiş ve Avrupa’daki gibi eczanelerde satılmasına izin vermiştir.
Peki, gözleri ve işitme organları olmayan bu canlıları bu kadar değerli bir tedavi aracı haline getiren nedir?
Sülük’ler, kan emerken vücuda kendi ürettikleri salgıyı verirler. Bu salgı şu ana kadar izole edilebildiği kadarıyla104’e yakın biyoaktif madde içermektedir. Bu maddelerin bir kısmı kanın pıhtılaşmasını engellerken bir kısmı oluşmuş pıhtıları eritmekte, birkaçı ağrı kesici özellikler sergilemekte, bir bölümü de kan basıncını dengelemektedir. Ayrıca sülük tedavisinin antidepresan, antibakteriyel, antioksidan etkinliği de yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.
Başlıca bu maddeler;
Kanın pıhtılaşmasını engelleyici (hirudin)
Pıhtılaşmasını engelleyici (Antiagregan)
Oluşmuş pıhtıyı eritici (fibrinolitik)
Ağrı kesici (analjezik-antiromtizmal)
Mikrop öldürücü (antibakteriyel)
Tansiyon dengeleyici (Antihipertansif)
Kas gevşetici (miyorelaksan)
Bağışıklık sistemini düzenleyici (immun modulatör)
Sitres giderici (Anksiyolitik)etkilere sahiptir.
Ayrıca “nörotrofik”etkisiyle sinir hücreleri ve liflerin tamir edilmesini hızlandırır.
Tıbbi sülüğün güçlü antioksidan etkisi nedeniyle koruyucu (preventif)tıpta da kullanımından bahsetmek gerekir. Yılda 1 defa yapılan sülük tedavisi, o yıl içinde enfeksiyonlar başta olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etkigöstermektedir…
alternatif tamamlayıcı tıp

OHASHİ METODUYLA MERİDYENLER ÜZERİNDE ŞİFA ÇALIŞMASI;
TIBBI MASAJ UZMANI VE ENERJİ TERAPİSTİ OYTUN ÇOLAK,
oytuncolak13@hotmail.com
Meridyenler ve ilgili organla…rı
AKCİĞER MERİDYENİ: Havadaki Ch’i enerjisini alıp, vücuda dağıtmasından sorumludur.
Akciğer meridyenindeki dengesizlik; astım, öksürük, göğüste tıkanıklık gibi solunum yolları rahatsızlıkları olarak tezahür eder.
KALIN BAĞIRSAK MERİDYENİ: Bedene giren besin maddelerinin işlendikten sonra atılmasını arındırılmasını sağlar. Bu meridyendeki tıkanıklık mide ağrısı, kabızlık, ishal, gaz, parmak uçlarında soğukluk olarak tezahür edebilir. Kalın bağırsak meridyenindeki tıkanıklık kişiyi psikolojik olarak rahatsız eder ve sık soluk alıp verme motivasyon kaybı gibi durumlar yaşanabilir.
İNCE BAĞIRSAK MERİDYENİ: Dışarıdan bedene giren besin maddelerini alır ve bunları kullanılabilir duruma getirir. Kalp meridyeninin enerjiyi karnın alt bölgesine tutmasına yardım eder. Öfke, şok, keder gibi duygular da karnın alt kısmında toplanır. Bu durumda sırtın alt bölgesinde ağrı baş gösterir ve kadınların ayakları üşür. Bu meridyen yumurtalıkların çalışmasıyla ve ay halinin düzenli olmasıyla ilişkilidir.
MİDE MERİDYENİ: Mide hazımdan sorumludur. Bu meridyendeki tıkanıklık, yorgunluk zayıflık tiroid problemleri, göğüste kist, fıtık, kabızlık, apandisit, pankreas dalak safra kesesi sorunları yumurtalık sorunlarına yol açabilir. Bacak ağrıları varis boyun ve omuzun sertleşmesi, bacakların ağır gelmesi, diz altının üşümesi, çok esnemek ve çabuk yorulma olarak tezahür edebilir.
DALAK-PANKREAS MERİDYENİ: Dalak kanın oluşumu ve düzgün akışından sorumludur. Kullanılmış kırmızı kan hücrelerini yok edip zararlı bakterileri nötralize eden yapılar oluşturur. Bu organdaki dengesizlik, zayıf adaleler, renksiz ve kuru dudaklar, göğüste kist, kol altı lenflerinde şişmesi, mide ağrısı, rahimde kist, aybaşı sorunları, fıtık, bacak ve diz ağrıları gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Dalak meridyeni vücuttaki sıvının dengesinde rol oynadığı için, ödem yani fazla sıvının vücutta birikmesi bu meridyenin tıkanıklığından kaynaklanabilir. Psikolojik olarak kişi çok düşünür ve endişeye kapılabilir ve açlık hissedebilir.
KALP MERİDYENİ: Kalp ve ince bağırsak meridyenleri eş meridyenlerdir. Kalp kanı ve damarları idare eder, kan dolaşımını düzenler. Kalp meridyenindeki dengesizlikler sinirsel gerilim olarak ortaya çıkar. Bu meridyendeki tıkanıklık; kolun iç tarafından ağrı, uyuşma, el küçük parmağında ağrı veya tutukluk, uykusuzluk unutkanlık mantıksız hareketler gibi sorunlara yol açabilir.
MESANE MERİDYENİ: Mesane meridyeni böbrekleri uyarmada ve düzenlemede sorumludur. Mesane meridyenindeki dengesizlikler baş gösterdiğinde büyük sinirsel gerginlik yaşanır ve kişi aşırı tepkiler verebilir. Sırtın altındaki kaslar genellikle sertleşir. Bu meridyendeki tıkanıklık baş ağrısı, omurilikte tutukluk, ense ve bel ağrıları, varis, bacaklarda kramp ve adalelerde kasılma gibi durumlar yaşanabilir.
BÖBREK MERİDYENİ: Böbrekler Ch’i enerjisinin depolandığı yerdir. Bu enerji vücuda hayati faaliyet ve canlılığı sunar. Böbreklerin iyi çalışmaması toksinlerin birikmesine kan dolaşımının iyi yapılmamasına sebep olur. Bu meridyendeki tıkanıklık yüksek tansiyon, akciğerlerde tıkanıklık, mesane sorunları, kasıklarda egzama ve mantar, cinsel sorunlar, kısırlık, varis, şiş ayak bilekleri durumlarına yol açabilir.
KARACİĞER MERİDYENİ: Bu organ Ch’i enerjisini ve kanı her yöne yollar. Bu meridyen sinir sistemini kontrol ettiğinden, enerji meridyenindeki dengesizlik; depresyon kızgınlık gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Hayata gösterilen ilgi ya da ilgisizlik bu meridyenle ilişkilidir. Karaciğer meridyenindeki dengesizlikler sonucunda güç kaybı, aşırı yorgunluk huysuzluk, aşırı duygusallık, baş gösterebilir. Gözler parlaklığını kaybeder. Prostat, testis sorunlarına yol açabilir.
SAFRA KESESİ MERİDYENİ: Bu meridyendeki tıkanıklık şakaklarda ağrı, boyunda ağrı ve tutukluk, omuz ve kasıklarda ağrılar, diz sorunları, kalçadaki artrit ağrısı gibi sorunlar oluşabilir.
HORMON MERİDYENİ: Çinlilere göre bütün organlar bu meridyen tarafından korunduğu gibi, vücut sıcaklığı dengesi bu meridyenin görevlerinden biridir. Bu meridyendeki tıkanıklık, gözün arka kısmında ağrı, kulaklarda sorunlar, omuz ağrısı, kollarda tutukluk ve ağrı gibi rahatsızlıklara yol açabilir.
KAN DOLAŞIMI/ PERİKARD MERİDYENİ: Bu meridyenin görevi, kalbi fazla yorulmaktan korumaktır. Stresin etkileri kalbe gitmeden önce bu zarda kendini belli eder. Bu meridyendeki zayıflık, kol altlarında acı ve şişkinlik, dirseklerde egzama, siğil ve beyaz lekelere neden olabilir.
Bir meridyendeki enerji dengesi bozulduğunda, başka meridyenlerden enerji çekilimi olduğu için, bu diğer meridyenlerin dengesine de etkiler.

#ÇAKRALAR
Cakraların hayatımızdaki yeri büyük malum. Yıllarca içimizde ki bazı sorunları aşamadığımız olmuştur. Aşağıda sıralanan cakraların sadeleşmiş bloka…jlarını ve bu blokajlara cevap verebileceğimiz ufak tüyoları sıraladım. Cakra tiyolarımızı şu şekilde kullanacağız;
İlgili Cakra: Cakra meditasyonu
Sembol: Cakrayı ifade eden sembolün objesi veya resmi, kolye, bileklik, küpe
#Renk: Kıyafet, takı, oda rengi, temsili renkte bir obje olarak kullanılabilir.
#Koku: Parfüm olarak veya tütsü olarak ortamda kullanılabilir. Kokular da çakralarımızı harekete geçirir
#Geometrik şekil: #Meditasyon yaparken göz hizamızın yaklaşık 30cm ilerisine koyup, 10-15dk sembole bakarak (tratak meditasyonu) çakralarımızın enerjisini yükseltmemizi sağlar
İlgili taş: temizlenip kullanılabilir, iç çamaşırınıza dikebilir veya taşınız ile meditasyon yapabilirsiniz. Takı olarak da kullanılabilir elbette
#MADDİYAT:
(Para pistir, ben zengin olmayı hak etmiyorum, hayatla ilgili kaygılar, gerçekçilik bakış açısının azalması, ayaklarının yere sağlam basmadığını düşünmek)
İlgili Chakra: Muladhara (#Kök Cakra)
#Sembol: Ateş, Güneş, VY Canis Majoris, Kırmızı renkli Ejderha, Altın renkli budha
Renk: Kırmızı
Koku: Çiğdem, Ejder tütsüsü, Lotus
Geometrik Şekil: İçi kırmızı renkli Kare
İlgili Taş: Kırmızı Mercan, Jasper, Sitrin, Yıldız taşı, Siyah turmalin, Dumanlı kuvars
#HAYATIN AKIŞI
(Hayata karşı tıkanmış hissetme, ilham eksikliği, işlerin yolunda gitmemesi, ruhen sıkışmış hissiyatı, Cinsel sorunlar, isteksizlik)
İlgili Cakra: Swadhisthana (#Sakral Cakra)
Sembol: Su dalgası, turuncu renkli Japon balığı, Altın küre, Beyaz bengal kaplanı
Renk: Turuncu
Koku: Yasemin, Nilüfer
Geometrik Şekil: içi turuncu renkli baklava desen
İlgili Taşı: Karnelian, Turuncu akik, Kırmızı jasper
#BAŞARI:
(Başarısızlık korkusu, #yetersizlik, konsantrasyon sıkıntısı, bağımlılıklardan kurtulma isteği)
İlgili Chakra: Manipuraka (#Solar #Plexus)
Sembol: Güneş, yıldız, ipek böceği
Renk:Sarı, metalik gri, altın sarısı
Koku: Sümbül yağı veya tütsüsü
Geometrik şekil: İçi sarı renkli üçgen
İlgili Taş: Kaplan gözü, kehribar, Sarı topaz, Aragonit
#SEVGİ:
(Sevgisizlik, merhamet yoksunluğu, ayrılık acısı, sevgi enerjisini kullanma)
İlgili Cakra: Anahata (#Kalp #Cakrası)
Sembol: Kalp, gül, menekşe, kelebek
Renk: Pembe, Yeşil, Çivit mavisi
Koku: Gül yağı, Menekşe Yağı, Lotus tütsüsü
Geometrik Şekil: İçi turuncu renkli baklava desen
İlgili Taş: Pembe kuvars, yeşim, zümrüt, jasper, Çilek Kuvarsı
#HUZUR:
(Anlam verilemeyen iç sıkıntısı, uyumsuzluk, depresyon, içe kapanıklılık, ifade bozukluğu, utangaçlık)
İlgili Cakra: Vishudda (#Boğaz Çakrası)
Sembol: Spiral döngü, Deniz atı, Salyangoz kabuğu, Ying-Yang sembolü
Renk: Gök mavisi, Azur Mavisi
Koku: Nilüfer tütsüsü, Yağmur ormanları tütsüsü, Bambu
Geometrik şekil: İçi mavi renkli daire
İlgili Taş: Şeftali aventurini, Turkuaz, Aquamarin, Obsidyen, Bal yeşimi
#SEZGİLERİN GÜÇLENMESİ
(Manevi korkular, sezgileri kullanma isteği, adaptasyon ve konsantrasyon sorunları)
İlgili Cakra: Ajna (3.#Göz Cakrası)
Sembol: Göz, Spiral döngü, ters üçgen, yıldırım, Yılan
Renk: İndigo, lacivert
Koku: Sandal ağacı tütsüsü, leylak yağı, vanilya, defne
Geometrik şekil: İçi altın sarısı renkli ters üçgen
İlgili Taş: Sodalit, Lapis lazuli, Selenit, Aytaşı
#BÜTÜNLÜK
(Güvensizlik, yetersizlik, inançsızlık hissiyatı. Bütün ile uyumsuzluk, evrensel bilgilere kendini kapatma )
İlgili Cakra: Sahasrara (#Tepe Cakra)
Sembol: Lotus, Gül, Zen bahçesi, Bambu, Baykuş, Simurg
Renk: Mor
Koku: Lavanta yağı, Leylak tütsüsü veya yağı
Geometrik Şekil: içi mor renkli üçgen
İlgili Taşı: Ametist, Kuvars kristali, Amazonit
alinti

SENİN DEĞİL!
Benim dediğin şeyler, senin değil.
Bildiklerin, sana ait değil.
Acıların, mutlulukların, …
İnişlerin, çıkışların,
Evin, araban, eşin, dostun,
Hatta uğruna öleceğin çocukların da senin değil.
Daha fazla ayrılık yaratma,
Bunlar benim diye diye.
Koskocaman sabit bir taş olma,
Doğasında akmakta olan sonsuzluk nehrinde.
Hiçbir şeyi sahiplenme ki, her şeyle bir ol.
Öyle ki, kalmasın aranızda ayrılık gayrılık.
Hiçbir şeyi sahiplenme ki, sınırsızlıkta yaşa,
Sonsuzluktan beslen doya doya,
Aslında ne kadar doymuş olduğunu hisset.
İdare etmeye çalışma küçük kırıntılarla.
Ne elindekileri korumaya çalış,
Ne de gözün başkasındakilerde kalsın.
Sahiplenme ki, ne sen kalsın, ne de başkası,
Ne benim, ne de senin olsun.
Bulunamasın sahip olan, ya da olunan.
Hiçlikte her şey, senle olsun.
Sen, her şeyle ol.
Her şey, sen olsun.
Olsun…
AYLİN KAFALI DENİZ, 26 Ağustos 2014

Soğuktan kaynaklandığını düşündüğümüz., acı veren el ve ayak tırnakları sadece mevsimin bir sonucu değildir.Çoğu zaman üşüyor hissetmek de kanın damarlarınızda iyi dolaşmadığı anlamına gelir.
Genellikle kötü kan dolaşımının sebebi başlıca spor ve egzersiz yapmama, sigara içme ve kötü beslenme alışkanlığıdır. Tüm bunlar hücrelerinize gönderilen besin ve oksijene kötü etkiler.
Şanslıyız ki kanınızın dolaşımını hızlandırmak için verebileceğimiz lezzetli bir kaç fikir var.
İlk adım ne mi? Soğan ve sarımsak.Mutfağınızın bu iki önemli malzemesi kan dolaşımına yaptıklarıyla bilinirler.İkisi de salisilik asit bakımından zengindir ve yanıcı etkilere sahiptir.Zencefil, acı biber, ve zerdeçal aynı zamanda bu bakımdan faydalıdır.Baharat sever biri değilseniz zerdeçal sarısını da kullanabilirsiniz.
Araştırmalara göre fitoöstrojen bakımından zengin kabak,susam,ayçiçeği gibi ürünler damaları genişletmede ve kan akışını hızlandırmada çok faydalı .
Omega-3 bakımından zengin yiyecekler kan pıhtılaşmasını azaltıyor ve proinflammatuar bileşenlerin üretimini düşürüyor. Uskumru ve somon gibi yağlı balıklara ve fındıklara saldırın.
C ve E vitaminleri de kılcal damarların güçlenmesinde çok kritik göreve sahip.Turunçgiller, yeşil sebzeler ve fındık bu katagoriye giriyor. Tam tahıl ve yeşil sebzeler B vitamini açısından oldukça faydalı.
“Japon eriği” yapraklarında bulunan iki kimyasal (flavanoid ve terpenoid) sayesinde dolaşım problemlerinin çözümünde kullanılan ilginç bir ürün.Araştırmalar faydasının geçerliliğine dair kanıtlar bulsa da sonuçlar zaman zaman çelişiyor. Lakin genel olarak,damarların genişletilmesinde ve pıhtıların azaltılmasındaki faydası kabul ediliyor. Eğer dolaşım sorunlarınız varsa,sigarayı bırakmak zorundasınız.Stres sigaranın en büyük sebeplerinden biri olduğu için gün içinde yaşadıklarınıza dikkat edin.Çinko ve krom da kan şekeri seviyesini şeker ihtiyacını bastırıyor.
Son olarak bol bol su içmeyi unutmayın.En ufak bir susuzluk bile kanın daha da kalınlaşmasına yol açar
alıntı

06.00 Kortizon salgılamasıyla organizma uyanıyor. Bu uyanma vücut için kendini yavaşca kalkmaya ha…zırlama işareti. Metabolizma hareketleniyor, günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır oluyor.
07.00 Vücut hâlâ zayıf. Spor yapmaktan kaçının. Kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenirsiniz. Spor yerine kahvaltı edin, sindirim bu saatte mükemmel çalışıyor.
08.00 Libidonun en yüksek olduğu saat. Fazla miktarda hormon salgılanıyor. Sigara tiryakileri için de durum aynı. Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla çok daraltıyor.
09.00 Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saat. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız bu en doğru zaman. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülüyor, vücut röntgen ışınlarına karşı daha dirençli oluyor.
10.00 Organizmanın kendine gelme, ‘ben burdayım’ deme saati. Fazla enerjik, vücut en yüksek ısı seviyesinde. Verimliliğimiz de öyle. ‘Kısa süre belleği’ iyi durumda. Bir önemli ayrıntı: 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanıyor.
HAZIR CEVAPLIK SAAT
11.00 Vücudun tam formunda olduğu, verimli olmaya programlı bir saat. Kalp ve dolaşım o kadar zinde ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir. Hazır cevaplık tavan yapar, özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan çözülür.
12.00 Dinlenme saati. Dikkat azalıyor ve insanı uyku basıyor. Midedeki asit miktarı fazlalaşıp, beyindeki kan akımı azalıyor. Zira kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılıyor.
Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse %30 oranında az rastlanıyor.
13.00 Vücut formdan düşüyor. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısına iniyor. Bütün organlar en alt düzeyde çalışıyor, sadece safra öğle yemeğini hazmetme faaliyeti gösteriyor.
14.00 Bitkin oluruz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşüyor. Diş doktorundan korkanlar için en uygun randevu saati. Çünkü bu saatte acı az hissediliyor. Lokal anestezi uzun süre devam ediyor (30 dk.).
HOŞ GELDİN ENERJİ
15.00 Enerji geri geliyor, bellek tam formunda. İkinci verimlilik dönemi başlıyor ama sabahkinden az.
16.00 Spor için en iyi saat. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumda.
17.00 Organların faaliyeti üst düzeye çıkıyor. Kuvvet artıyor, oksijen harcanıyor, böbrekler ve mesane çok çalışıyor. Tırnaklar ve saçın en çabuk uzadığı zaman. Midedeki asit miktarı fazlalaşıyor. 17.00 ‘ye doğru mide kanaması geçirme riski artıyor.
18.00 Akşam yemeği için ideal saat. Pankreas bu saatte özellikle aktif.
19.00 Kan basıncı ve nabız tembelleşiyor. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlara dikkat, tehlikeli olabiliyorlar. Antidepresanların tesiri de bu saatte daha fazla.
20.00 Karaciğerdeki yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akıyor. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalı. Etkisi hemen görülüyor. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde oluyor.
YEMEĞİ KESİYORUZ
21.00 Sindirim organlarının günlük görevi sona eriyor. Gelen her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalıyor ve bu çok tehlikeli. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum ediyor.
22.00 Vücudun polisi akyuvarlar aktif hale geliyor. Sigara içenler dikkat! Bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri çok zor atıyor.
23.00 Organizma gün boyunca aktif faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durduruyor. Sakinleşip, rahatlıyoruz.
TATLI RÜYALAR
24.00 Uyurken deri hücreleri durmadan çalışıyor, gündüz olduğundan daha sık bölünüyor. İlk rüya safhası, yarım saat içinde rüya görmeye başlıyoruz.
01.00 Verim en alt düzeyde. Bu saatte çalışanlar hata yapabiliyor, dikkat azalıyor, çünkü vücut kendini uyumaya programlıyor.
02.00 Araba kullananlar dikkat: Görme zayıflıyor, tepkiler yavaşlıyor, kazalar bu saatte çok oluyor.
03.00 Bedenin de ruhun da en karanlık safhası. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapıyor. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşıyor.
04.00 Stres hormonundan enerji kazanıyoruz. Enfarktüs krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında çok oluyor; çünkü kan basıncı oldukça yükselip, damarlar geriliyor. Doğum yapma olasılığının en yüksek saati.
05.00 Stres hormonu bizi faaliyete geçiriyor ve gündüz değerinin tam 6 katına çıkıyor. Vücudumuz harekete geçiyor kaybolan enerji yeniden geri geliyor. Gelsin, yeni bir gün başlıyor.
SEVDİKLERİNİZDE OKUYABİLSİN DİYE LÜTFEN PAYLAŞALIM..!!
Delilik, hep aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemektir…
Onaltıncı Dalai Lama Tenzin Gyatso’ya verdiği bir öğreti sonunda sormuşlar:
“Geçmiş yaşamlarımızı nasıl bilebiliriz?”…
Dalai Lama yanıt vermiş:
“Şimdiki yaşamınıza, şu anınıza bakın. Bu an, tüm geçmişinizin, geçmiş yaşamlarınızın doğrudan sonucu olarak yaşanıyor.”
İnsanların bu cümlenin işaret ettiği gerçekle yüzleştiği bir sessizlikten sonra bir başkası sormuş:
“Peki ya gelecek hayatlar? Onlarla ilgili nasıl bilgi sahibi olabilirim?”
Duraksamadan yanıt vermiş Dalai Lama:
“Şimdiki yaşamına, şu anına bak. Şu an, bundan sonraki yaşamını, yaşamlarını belirliyorsun.”
Herkesin, belki de sizin de gelen yeni yılla ilgili bir çok umut dolu mesaj gönderdiği şu günlerde,bu soru üzerine biraz düşünmek anlamlı olabilir belki de, ne dersiniz:
“Eylemlerimin hemen hemen hepsini geçmişten getirdiğim inançlarım, şartlanmalarım, alışkanlıklarım, tekrar eden düşüncelerim belirliyorsa, ve aslında her deneyimimi bu inanç, şartlanma ve alışkanlıklarımı daha da derine kazımak üzere kullanıyorsam, tüm bunlar kendi kendilerini gerçekleştiren kehanetlerse eğer, gerçekten nasıl farklı bir gelecek yaratabilirim? Dış koşullara şartlanmaları ile yanıt veren bir otomat, belli düşünce ve inanç kalıplarını geçmişten geleceğe taşıyan bir aktarım mekanizması olmaktan nasıl çıkabilirim? Nasıl farklı bir şey yapabilirim? Nasıl gerçekten özgür iradeye sahip olabilirim? Nasıl 2015’i, 2016, 2017 ve diğer yılları öncekilerden farklı kılabilirim?”
Tüm şartlanmalarım, inançlarım, alışkanlıklarımın ağırlığı bu anımın üstündeyken, nasıl onların dikte ettiğinden farklı bir şey yapabilirim ki?
Bu ağırlıkların ve bu anın tam farkında olarak…
Tercih sandığım şeyin bir tercih olmadığını anladığımda, tam olarak önümde açık duran sınırsız eylem potansiyelinin farkına vardığımda, ve “ben” diye adlandırdığım ve geçmişte, şimdi, ve gelecekte yaptığımı, yapacağımı sandığım tüm tercihleri katı bir şekilde önceden belirleyen tanımların boşluğunu, belli bir kalıcılıkları, elle tutulur bir sabitlikleri olmadığını gördüğümde, ve o tanımların, şartlanmaların sınırlamaları dışına çıkıp sonsuz olasılıklar alanına adım attığımda, işte o zaman, sadece o zaman, şimdi ve burada, yeni, orijinal ve gerçek bir tercihte bulunabilirim…
İşte o zaman gerçekten özgür olabilirim…
Dilerim ki 2015 bol bol gerçek tercihler yapacağımız, özgürlüğe adım atacağımız bir yıl olsun…marefidelis