Dün akşam rüyamda kocaman bir ırmağın kıyısında buldum kendimi… Geçip ırmağı yoluma devam etmeliydim. Irmak derindi, debisi yüksek suyu azgındı. Attım adımı, ayağım çamura battı, su dizime çıktı, hemen çektim ayağımı… Geçemem böyle ben bu ırmağı dedim. Bir yol bulmalıyım… Baktım ilerde kayıkçılar var, geçiriyorlar iki kuruşa insanları öteki yakaya. Bende para yoktu. Gidip söyleyemedim, isteyemedim, beni öteki kıyıya geçirmelerini. Utandım parasız olmaktan, ne düşünürler dedim. Egoma yenildim, ırmağı geçmek için başka bir yol aradım. Bulamadım, aslında yol belliydi, kayıkçılar ancak gururuma yenildim, orda kala kaldım…
Bekledim, saatlerce bekledim, geri döneyim dedim, kendime yakıştıramadım, atayım kendimi sulara dedim, kendime kıyamadım, bekledim, hiçbir şey yapmadan bekledim, kafamda planlar yapıp bekledim. Hiçbir plan beni öteki kıyıya geçiremedi…
Bir kayıkçı geldi, öğren güneşi tepemi kaynatırken. Daha ne bekliyorsun ağam dedi, yol tek karşıya gitmek, yoluna devam etmek için. Yere baktım, param yok diyemedim, utandım, sıkıldım, içim acıdı, yine de param yok diyemedim. Koca adamsın paran nasıl olmaz der diye, o an oradan yok olmak istedim. Kayıkçı elimi tuttu, yürü be ağam dedi, burası dünya, insanın başına neler geliyor, taktığın şeye bak dedi. Benim kolum güçlü, sıhhatli olduğum müddetçe daha çok adamı karşıya geçiririm. Ben her küreğe asılışımda, nasibime kürek çekerim. Kim para verir yolculardan, kimi de Allah razı olsun der. Ben gidip geldikçe hem cebim dolar, hem kalbim. Sen de, sende ne varsa onu ver bu bana yeter dedi…
Geçtim karşıya, kalbim minnetle dolu, sevgiyle dolu, şükranla dolu. Bir gün dedim, zengin olacağım, beni bu kıyıya geçiren kayıkçıya bir motor alacağım ve onun gidip gelişini seyredip şükür Allah’ıma bin şükür diyeceğim. En zor anımda elimi tutan o nasırlı eli unutmayacak kadar beni onurlu yarattığın, vermenin de almanın da aslında aynı şey olduğunu öğrettiğin için, sana bin şükür Allah’ım diyeceğim…
Uyandım, baktım hayatıma etrafım bir dolu kayıkçı, bende çok kayıkçı olmuşum, elimden geldikçe oluyorum da… Bir gün yolcu, bir gün kayıkçı… Zaten o ırmağı geçmek için her gün kıyısında duruyorum…
Yine geldim ırmağın başına ancak bugün, ben hem kayıkçı, hem yolcu. Allah bana güç versin, vereceği nasiple de bu kulun yüzü gülsün…
Selim Gabay