Kendinizi başkalarının yerine koyun,Böylece daha zor incinir ve incitirsiniz.

 

 

 

Kendinizi başkalarının yerine koyun,
Böylece daha zor incinir ve incitirsiniz.

Deepak Chopra

Helalleşme Üzerine…

images[6]Geçenlerde yazılarını, fikirlerini, düşüncelerini çok beğendiğim biriyle ‘’helalleşme’’ üzerine sohbete giriştik. Tam fikirlerimiz uyuşmadı, ama bazı noktalarda tutuştuk tabi…  O konuşmanın içeriğini burada aktarmayacak olsam da, gene de helalleşme üzerine bir yazı yazmam gerektiğine karar verdim.

Kişisel gelişim konularıyla iç içe geçmeye başladıktan sonra; insan hayatını, yaptıklarını, kendine yapılanları ve olduğu durumu sorgulamaya başlıyor. Başka bir gözle bakmaya başlıyor. En sonunda da sebep- sonuç ilişkilerine yani karmaya gelip takılıveriyor.

Hele de o anda, hayatın yolunda gitmiyorsa ( burada tamamen ilişkilerden bahsediyorum) hım diyorsun geçmişte, üzdüğüm, kırdığım, acı verdiğim insanlardan af dilemeliyim ki, önüm açılsın…

Ben de böyle bir sorgulamadan sonra; iyi davranmadığımı düşündüğüm, kırdığım, incittiğim iki kişiyi tespit ettim. Ve onlarla kapalı olan kapıları açıp, vicdanımı rahatlatmalıyım dedim. Önce birisini aradım, tabi sesimi duyunca ufak bir şok geçirdi. ‘’Bir kahve içmeye gelir misin, senle konuşmak istediğim şeyler var’’ dedim. Biraz da ısrar ettim, en sonunda kahve içmeye getirebildim.

Başladım konuşmaya, ’’geçmişte toydum, şunları şunları yaparak seni incittiğimi şimdi anlıyorum diyerek bir giriş, arkasından da çok özür dilerimle biten bir kapanış’’ yaptım. Aman Allah’ım benim özür cümlelerimden sonra, karşımdaki insan bir kaplana dönüşüverdi, başladı bana giydirmeye, bakıyor benden cevap yok, giydirmeye devam. Bazen bakıyorum haksızlık yapıyor, ama gene susuyorum, amacım karmayı kapatmak ya, baktım o konuşma böyle kızgınlıkla bitecek kalktım masadan, ardından ikinci, sonrada üçüncü buluşma geldi. Benim amacım iyice içini döksün rahatlasın, normale gelelim…

Neyse bu buluşmaların neticesinde, karşı taraf baktım ki gene bana meylediyor, hem de içi; öfkeyi, sevgiyi, acıyı barındırırken.’’ Eyvah’’ diyorum’’ işler sarpa saracak, bu işi kapatmam lazım ve karşı tarafa artık yeteri kadar konuştuk bir süre konuştuklarımızı düşünelim, belki de barışma vaktimiz daha gelmemiştir’’  diyorum. Ve karşı tarafı gene öfkelendiriyorum. Yani kapıyı açacağım yerde, açıp daha gürültüyle kapanmasına sebep oluyorum …

Bu birinci hezimetten sonra, özür dilemek istediğim ikinci kişiye mail atıyorum. Yüz yüze işleri yürütemediğimi anladım ya; bari yazıyla bu işi temizleyeyim diyorum. Onla da, kavga, dövüş, susma, alttan alma, özür dileme, bir mesaj, bir mesaj daha, tekrar bozulma, kırılma, suskunluk, tekrar kavga döneminden sonra ikinci başarısızlığıma uğruyorum.

Yani hata  yaklaşım tarzımda mı, konuştuğum kelimelerde mi, karşımda bıraktığım kötü izin derinliğinde mi, zamanı gelmemiş olmasından mı bilemiyorum ama , feci iki bozguna uğruyorum.

Bu iki tecrübeden sonra da helalleşmelerimi de hep kendi nezdimde,  fakat zatı-muhtereme hitaben yapmaya başladım…Çok da rahatladım ve bu tecrübemden dolunayda geçmişin yükleriyle bağ kesme çalışmam ortaya çıktı…

Her şeyde olduğu gibi bununda doğrusu yanlışı ya da belirli bir yöntemi yok, ancak benim merak ettiğim sizin böyle helalleşme denemeleriniz oldu mu ve başarıya ulaştınız mı? Başarıya ulaştıysanız bana anlatın şu işin sırrını da, ilerde belki ben de daha temiz bir yere ulaşabilirim…

Sağlıcakla,

Anette İnselberg

İnsanlar vardır; Su gibi aziz, su gibi duru… Konuştukça su olur akarlar kalbimize, Kan gibi, Can gibi, Canan gibi…

İnsanlar vardır;
Gelip geçerler hayatlarımızdan..
Kimi hiçbir iz bırakmaz ardından,
Kimi hafifçe okşar ruhumuzu,
Kimi de hüzün bırakır ardından..
İnsanlar vardır;
Usulca sokulurlar içimize,
Sonsuzcasına orada kalsın isteriz..
Bazıları serap gibidir,
Yokluğunda hayalleridir gerçeğimiz..
İnsanlar vardır; Su gibi aziz, su gibi duru..
Konuştukça su olur akarlar kalbimize, Kan gibi, Can gibi, Canan gibi……
İnsanlar vardır;
Soğuk duvarlar misali
Gülümsemenin sıcaklığını bilmezler,
Bilseler de sevmezler…
İnsanlar vardır;
Gelip geçerler hayatlarımızdan Kimi depremlerle gider,
Kimi fırtınalarla…
Ben kalanlardan yanayım.
Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim,
Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını..
Şems-i Tebriz

Gelecek gelirken yanında ne getirecekse onu getirir.

 

 

 

Gelecek gelirken yanında ne getirecekse onu getirir. Geçmiş için pişmanlığın nasıl bir anlamı yoksa gelecek için de plan yapmanın, gelecek olanın gelmesine karşı koymanın bir anlamı yoktur.”

Dücane Cündioğlu