Bu Sabah Uyandığımda Meramda Hiç Tanımadığım, Ürkek, Tetikte, Canlı, Merama Renk Getiren Bir Ceylan Gördüm…

Gürül gürül akan bir derenin etrafında yemyeşil kocaman bir yeşil alan varmış. Cıvıl cıvıl hayat dolu, bin bir çiçekle, bin bir böcekle, kuşlarla dolup taşarmış bu mera. Suyun maviliği, yeşilin canlılığı, güneşin parlaklığı, dünyanın bu köşesinden hiç eksik olmazmış. Bu uçsuz bucaksız merada zamanı gelince, fırtınalar da olurmuş, yangınlarda çıkarmış, kuraklık bile olurmuş ancak bu meranın adı hep sulak, yemyeşil, aydınlık mera olarak geçermiş.

Ben gönlümde, zihnimde yarattım o merayı. Her sabah uyandığımda gözlerimi açmadan, meramı hayal ederim ve bugün yine o aydınlık günlerden biri olacak, merak etme Selim derim.

Bu sabah uyandığımda meramda hiç tanımadığım, ürkek, tetikte, canlı, merama renk getiren bir ceylan gördüm. Ceylan kocaman gözleriyle bana baktı; Eğer avcıysan ben av değilim, sadece buradayım ne olur müsaade et merana alışayım. Serin suyunu içeyim, körpe otunu yiyeyim, kendimi emniyette hissedeyim.

‘’Gel’’ dedim küçük ceylan, bulunduğun alan yeteri kadar büyük, huzurunu bul, emniyeti hisset, saati gelince ne de olsa fırtınaya da beraber karşı koyarız, su baskınına da.

‘’Ne istiyorsun benden?’’ dedi, ‘’bu sabah için günaydın’’ de, ‘’bir hayat seni onurlandırsın’’ de, ‘’bir ben burada bu an mutluyum de bana yeter’’, dedim…

Selim Gabay

03 Aralık 2009 11:42

Elin oğlu evlenince diplomana değil, yaptığın pilava bakar…

Kapak Fotoğrafı

Beni Sindi Kraffort’la Görsen Ne Yaprsın?..

Kimine duadır, kimine de beddua: Kime ne yaşattıysan sen de onu yaşa…”

SEVGİYİ GERÇEKTEN BİLENLER…


Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: ‘Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?’ diye. ‘Bakın göstereyim’ demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyun…da kaşıklar.
Ermiş ‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz’ diye bir de şart koymuş. ‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine ‘ Şimdi…’ demiş ermiş. ‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. ‘ Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyurun’ deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. ‘İşte’ demiş ermiş. ‘Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz. Şunu da unutmayın: Hayatta alan değil veren kazançların her zaman.

Ne Olursa Olsun Ödün Vermem Diyebileceğiniz Değerleriniz Var Mı?

Derler ki Musa arkasında firavunun orduları Kızıl Deniz’in kıyısına geldiğinde asasını vurarak açmamış geçeceği yolu. Hiçbir garanti ve söz almadan yürümüş denize doğru. Ölmeyi göze alarak, değerlerinden ödün vermemek için, yürümüş arkasında kavmiyle suyun içine. Ve Kızıl Deniz ancak o burun seviyesine kadar suya gömüldüğünde yarılmış ikiye.

Değerlerimizle, kendi gerçeğimizle ve gücümüzü ele alarak yaşamak bunun gibi bir şeydir işte. Onlardan ödün vererek işgal altındaki ülkenin sadrazamı, genel valisi, hatta padişahı olabilme şansına sahip olmanıza rağmen tek başına derme çatma bir gemiye atlayıp ta inandığımız değerler uğruna sonucunun ne olacağını bilmediği bir yolculuğa çıkabilmektir asıl özgürlük. Ve özellikle de sonucunu bilmeden, garanti altına almadan, sadece değerlerine güvenerek, ve onlardan ödün vermeyince her nasılsa evrenin de yardımını alacağına inanarak yola çıkmaktır.

Değerler ‘’yaşamı güvence altına aldıktan sonra’’, ‘’çocuklar okulu bitirdikten sonra’’, ‘’genel müdür olduktan sonra’’, ‘’bankada param olduktan sonra’’ değil, şimdi yaşanacak şeylerdir. Siz değerleriniz konusunda pazarlık edebilirsiniz, ama değerleriniz sizinle pazarlık etmez. Ya onlara uygun, özgürce yaşarsınız, ya da esir. Bütünlükten azıcık sapmak diye bir şey yoktur. Ve şuna inanın, değerleriniz  hiçbir zaman ödeyebileceğinizden daha  fazla bir bedel istemez sizden…

Dost Can Deniz

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Okuduğun, yazdığın, öğrendiğin bilgileri hayatına geçirmedikten sonra ne önemi var ki…

 

 

Okuduğun, yazdığın, öğrendiğin bilgileri hayatına geçirmedikten sonra ne önemi var ki… Bu hayatta en önemli şey ”UYGULAMA” dır…

Anne ben nasıl oldum?

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Kader nedir diye sordum O’na :”Yağmurun yağmasına sen karar veremesen de yanına şemsiyeni alıp almayacağına karar verebilmendir” dedi.

 

 

 

Kader nedir diye sordum O’na :”Yağmurun yağmasına sen karar veremesen de yanına şemsiyeni alıp almayacağına karar verebilmendir” dedi.

Gerçek gerçektir.

 

 

 

Gerçek gerçektir.
Sen birinin canını acıtırsan, kendi canını acıtırsın.
Birine yardım edersen, kendine yardım
edersin. Kan ve kemik bütün insanlarda bulunur.
Farklı olan yürek ve niyettir..

Marlo Morgan – Bir Çift Yürek

Elimin, beynimin, kalbimin her bildiğini paylaştım, kimsenin fikrine önem vermedim, kimsenin de ağzının içinde değerimi bulmadım…

 

 

Elimin, beynimin, kalbimin her bildiğini paylaştım, kimsenin fikrine önem vermedim, kimsenin de ağzının içinde değerimi bulmadım…

Selim Gabay

Akşam yattığımda kendime veremeyecek hesabım olması çok korkuttu beni…

 

 

 

Akşam yattığımda kendime veremeyecek hesabım olması çok korkuttu beni…

Selim Gabay

Abi Sen Eşşek Olmuşsun…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

NOHUTLU PİLAV


3 bardak pirinç
4,5 bardak sıcak su veya tavuk suyu
3 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı zeytinyağı …
2 bardak haşlanmış nohut
Tuz-karabiber
Nohutu akşmdan ıslatın.
Ertesi gün haşlayın
.Nohutu kullanacağınız tavuk suyunda haşlarsanız çok lezzetli bir tat elde edersiniz. Pirinci süzgeç içinde nişastası gidinceye kadar yıkayın. Tencerede 1 yemek kaşığı tereyağını 2 yemek kaşığı zeytinyağı ile eritin.
Pirinçleri ve 1 çay kaşığı tuz ilave ederek pirinçler şeffaflaşıncaya kadar kavurun.4,5 bardak sıcak suyu ve karabiberini ekleyip karıştırın.En son haşlanmış nohutu koyup tencerenin kapağını kapatın.Ve pirinçler suyunu çekip göz göz olana kadar kısık ateşte pişirin.Pilav pişince ocaktan alın.Tencerenin üzerine havlu kağıt koyup kapağını kapatın ve 5-10 dakika demlenmeye bırakın. Servis ederken küçük bir tavada kalan 2 yemek kaşığı tereyağını kahverengi olana kadar kızdırın ve pilavın üzerine gezdirip hemen servis ediLİR
Arda’nın Mutfağı…
Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Eline, Beline, Diline Hakim Ol…

 

 

 

Eline, Beline, Diline Hakim Ol…

Hac-ı Bektaşi Veli Hz…