“Alman filozof Moses Mendelssohn, günümüzden iki yüz yıl kadar önce Hamburg’a gider.
Orada banker Guggenheim ve ailesi ile tanışır; adamın güzel kızı Frumtje’ye aşık olur. Mendelssohn’un kambur, çirkin ve kısa boylu olduğunu özellikle belirtmem gerek.
Mendelssohn, birkaç hafta bu aşk ile baş etmeye çalışır ve sonunda kalkıp Guggenheim’a gider ve kızının kendisl hakkında ne düşündüğünü sorar. Tahmin edebileceğiniz gibi, kız bu adamdan hiç hoşlanmamış, hatta ondan korkmuştur.
Mendelsshon, kıza veda etmek için izin isteyip üst kata çıkar ve kızı orada nakış işlerken bulur.
Kız, bakışlarını kaçırarak konuşmaktadır. Filozof, kıza hislerini anlatır. Frumtje, sonunda adama şunu sorar: “Evliliklerin cennette kararlaştırıldığına siz de inanır mısınız?”.
“Kesinlikle!” diye yanıtlar filozof ve konuşmaya devam eder:
“Biliyorsunuz, bir çocuk doğduğunda, cennette seslenirler: “Bu çocuk, şu kızı eş olarak alacaktır.”. Ben doğduğumda da, gelecekteki eşim böyle belli olmuştu. Sonra eklemişlerdi: “Fakat ne yazık ki, bu kızın bir kamburu olacak.”. Ben bağırdım: “Yüce Tanrı’m; o kamburu bana ver; onu güzel ve iyi şekillenmiş olarak yarat!”.
Derinden duygulanan Frumtje, elini Mendelsshon’a uzatır ve çok geçmeden evlenirler.”
(Theodor Reik’in “Aşk ve Şehvet Üzerine – Romantik ve Cinsel Duyguların Psikanalizi” adlı kitabından alıntıdır.)