2000 Yıllık Mucizevi Tibet Şifası: Kolesterole ve Kan Damarlarındaki Kireçli Tortulara Karşı!

728xauto1

 

 

Bu doğal Tibet ilacı, geleneksel bir Tibet manastırında kil tabletler üzerine yazılı olarak bulundu!
2 bin yıldan önce yazılmış olduğu tahmin edilen bu reçetenin, hem trigliserid, kolesterol ve kan damarlarındaki kireçli tortulara karşı hem de uzun bir ömür için kullanıldığı düşünülüyor.
Kan damarlarını başarılı bir şekilde temizlemenin yanı sıra bu eski Tibet doğal ilacı, kan damarlarının esnekliğini artırıyor (Kan damarlarının çatlamasını önleyerek, böylece sağlıklı kan akışını sağlayarak), kalp krizine ve göğüs ağrısına karşı koruyor. Ayrıca görme yetisini artırıyor ve vücudu gençleştiriyor.
Nasıl Yapılır?
300 gram sarımsak ve 1 kilogram limonun kabuğunu ince olacak şekilde öğütün.
Ardından, 1.5 litre su kaynatın ve sonra ocağın altını kısıp öğütülmüş sarımsak ve limonu ekleyip tencerenin kapağını örtün.
Bu karışımı tam 14-15 dakika kısık ateşte kaynatın (Daha uzun olmasın). Sonra ocaktan alın ve soğumaya bırakın. İşte kapalı cam kaplarda (kavanoz) saklanması gereken doğal Tibet ilacı hazır.
Bu doğal karışımın 50 ml’si (1/4 su bardağı) 25 gün boyunca her sabah aç karnına alınmalıdır. Daha sonra, 10 günlük bir mola verin ve ardından sağlık durumunuzu iyileştirmek için işlemi tekrarlayın. Daha sonra da bu doğal ilacı kullanmayı bırakın.
Not: Günlük doz ölçüsüne ve iki tedavi arasında 10 günlük bir mola yapma kuralına kesinlikle uyun. İyileşikten sonra sağlığınızda bir bozulma olmadığı sürece bu doğal şifa kullanılmamalıdır.
Genel sağlık durumlarını iyileştirmek için bu doğal ilacı kullanmak isteyen sağlıklı insanlar, ancak ve ancak yılda sadece bir ya da iki kez olmak üzere 25 günlük periyodlar halinde ve 25 günlük kullanım periyotları arasında 6 aylık bir süre olacak şekilde kullanmalılar.
Her ne kadar doğal bir şifa kaynağaı olsa da kullanmadan önce doktorunuza danışabilirsiniz. Bilmediğniz bir hastalığınız var ise tetikleyebilir, dikkatli olun. Sağlıcakla 🙂

Kaynak: Yemek.mynet.com

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Dilin Kadar Varsın…

bilgi-toplumunda-kulturel-sistem-cem-cengiz-yilmaz1

 

 

Adamın biri babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş. Ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.
Zengin halıya bir bakmış ve sormuş, kaç para? Adam cevap vermiş 100 altın. Zengin tereddüt etmeden tamam demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.
Adam sevinmiş. O sırada zengin sormuş bu halının kaç para ettiğini biliyor musun? Adam cevap vermiş hayır bayım. Zengin devam etmiş en az 3000 altın eder. Adam susmuş. Zengin sormuş, niye 100 altına verdin? Adam biraz düşünmüş ve cevap vermiş, bayım bağışlayın ama benim bildiğim en büyük rakam 100!
Şimdi aklıma Ludwig Wittgenstein geldi “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” Dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.
Konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir. Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır.
Bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.
Parafı şöyle bitirmek isterim:“Dilin kadar varsın.”
Anooshirvan Miandji

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Enerjinizi Düşüren 10 Etken

10387207_207470459591617_2796015493279605712_n1

 

 

Umutsuzluk içine düşeriz. Çevremizdeki herkes gibi asık suratlı olur ve emeklilik yıllarını beklemeye başlarız. Hayallerimizi kaybeder ve çocukluk enerjimize veda ederiz. Üçüncü sayfa haberlerini okur ve bunlar bizim başımıza gelmedi diye seviniriz. Sonunda ise enerjimizi kaybeder ve hayallerimize veda ederiz. Hadi gelin enerjimizi bağlayan bu etkenleri değiştirelim. Gülüşümüze ve enerjik yıllarımıza tekrar kavuşalım.

Kendinizi suçlamayı bırakın.
Her sabah kendime kızıyorum. Başaramadığım şeyler beni bu hale getirdi veya şunları yapabilseydim daha iyi olacaktı. Şöyle yapsaydım harika bir hayatım olacaktı. Aynaya bakın ve kendinize sen harika bir insansın ve seni suçlamıyorum deyin. Geçmiş hatalarınızı affedin ve geçmişin yükünü artık sırtınızdan indirin.

Başkalarını mutlu etmeye çalışmayın.
Tüm enerjinizi size değer vermeyen ve sizi önemsemeyen insanlar için harcamayı bırakın. Sizi seven insanlara odaklanın. Ailenize ve sizi sadece siz olduğunuz için sevenlere. Enerjiniz bağlanıyor çünkü hayatınızın odağını yanlış kişiler için harcıyorsunuz. Tüm hayat enerjinizi size değer vermeyen insanlar için harcıyorsunuz. Onları kendi yollarına bırakın.

Kendinize inanın.
Çoktan vazgeçtim hayallerimden diyorsanız büyük bir hata yapıyorsunuz. Siz hayatınızı değiştirecek yegane kişisiniz. Enerjiniz bağlanıyor çünkü inanmadığınız şeyler yapıyorsunuz. İstemediğiniz bir işte çalışıyorsunuz. İstemediğiniz halde tüm enerjnizi o işe vermek zorunda kalıyorsunuz. Mutsuzluğunuzun ve enerjinizin bağlanmasının sebebi işte budur.

Çocukluk enerjinizi koruyun.
Bir çocuk gibi saf ve huzurlu düşünün. Enerjinizi bağlayan en büyük etkenlerden biri de budur. Çok fazla hesap yapmayın. Hayatın getirdikleri ile mutlu olun.

Aklınızı sessizleştirin.
Zihninizi susturun ve huzur o anda sizi bulacaktır. Huzurlu bir ruh ile bağlanan tüm enerji açılacaktır.

Ağzınızdan çıkana dikkat edin.
Tutamayacağınız sözler vermeyin. Kimsenin arkasından konuşmayın ve kınamayın. Unutmayın kınadığınız şey başınıza gelir ve o şekilde sınanırsınız. Hayatını kanunu bu. Ağzınızdan çıkan yanlış sözler size negatif enerji olarak geri döner.

Olumsuz düşünmekten vazgeçin.
Kafanızda kurduğunuz olası geleceklerin hiç biri olmayacak çünkü sizin için en doğru gelecek seçildi. Siz bir bedeni deneyimleyen ruhlarsınız. Siz enerjisiniz. Hayatınızı negatife değil pozitife yönlendirin. Unutmayın akıl her zaman negatifi düşünmeyi tercih eder.

Kaygıyı bırakın.
Gelecek kaygısı duyarak enerjinizi bağlıyorsunuz. Eğer kaderiniz içinde güzel bir sabah varsa kimse sizden onu alamaz. Ama bu sabahı berbat etmek istiyorsanız kimse size engel olamaz. Kötü veya İyi yoktur. Sadece denge vardır. Akışı kontrol edemezsin. Ama akışa uyarsan zaten gitmen gereken yere seni götürecektir.

Neden sonuç ilişkisinden kurtulun.
Her şeyin bir nedeni ve sonucu vardır. Ama hayatın asıl amacı deneyimlemektir. Yaşadığınız sonuçlardan kimseyi suçlamayın ve özellikle de kendinizi suçlamayın.

Gülen neşeli insanlar ile bir arada olun.
İki hasta varmış ikisine de aynı teşhis koyulmuş ve ameliyata alınacaklarmış. Hastalardan biri öleceğine inanıyor ve sürekli söyleniyormuş. Diğeri ise gülüyor ve hayatının daha iyi olacağına inanıyormuş. İkisi arkadaş olmuşlar. Önce karamsar olan günlerce anlatmış ne kadar tehlikeli bir ameliyata gireceklerini ve kurtulma şanslarının ne kadar zor olacağını. Neşeli hasta ise onun anlatmaları her bittiğinde komik bir anısını anlatıyor ve gülüyorlarmış. Sonunda ne mi olmuş karamsar hasta da bırakmış ameliyatı filan o da yaşadığı anıları anlatmaya başlamış. Ameliyat gününde ikisi de gülerek ve neşeli girmiş ameliyata. Sağlıklı bir şekilde çıkmışlar ameliyattan.

Hepimiz biraz karamsar hasta gibiyiz. Ölümü düşünmediğimizi iddia ediyor ama çok düşünüyoruz. Kafayı takıyor ve çevremizi, kendimizi mutsuz ediyoruz. Sizce o neşeli hasta olmak zor mu bu kadar? Siz karamsarsanız bile çevrenizde neşeli insanlar olsun. Onlar sizi o girdaptan kurtaracaklardır.
Bilgeye sormuşlar. Akıllı ile Aptal arasındaki en büyük fark nedir diye.

Kaynak: Bilgi Erdemdir

Not: Ve tabi ki kendinize reiki yaparak düşen enerjinizi her daim yükseltebilirsiniz….A.I.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

NİYE BEN DİYEN HERKES İÇİN…

can-akin-niye-ben-yk-1-7281
Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.
Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.

Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda’nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca… Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. “Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.”
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri “Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.”
Brenda’nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:
“Allah’ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım…”
“BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM” demeyin.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

ZOR ZAMANLARDA AYAKTA KALABİLMENİN 12 YOLU…

beautiful-butterfly-colors-flowers-favim-com-22729701

 

 

 

Bir zamanlar zengin bir teyzem vardı Eşi işinde çok başarılıydı ve ölümüyle birlikte ona büyük bir miras bırakmıştı Bu teyzem, annemin kızkardeşleri içinde en yaşlı olanıydı ve sevgi dolu, cana yakın biriydi Onu ziyaret etmeye her zaman bayılırdım Ne var ki, zengin bir kadın olarak beni şaşırtan alışkanları vardı Cömert bir kadındı, ama aynı zamanda da kıtlık içindeymiş gibi davranışları vardı Örneğin ne zaman onunla yemeğe çıksak, kalkmamıza yakın masadaki bütün şeker paketlerini alıp çantasına koyardı Bir keresinde ona bunu sordum, bana restoran masaya koyarak bunu bize verdiyse onları alacağını söyledi Evine sürekli şeker aldığı halde bana “Ne zaman şekere ihtiyacın olacağını asla bilemezsin” derdi
Aynı davranışı ketçap paketleri, hardal ve diğer baharatlar için de sürdürürdü Nasıl olup da bu kadar zengin olup yine de restoranların insanların kullanmaları için ortaya koyduğu her tür küçük şeyi yürüttüğünü anlayamıyordum Annem bana bunun açıklamasını şöyle yaptı, teyzem ilk gençlik yıllarındayken büyük bir depresyona girmiş ve ailelerinin yaşadığı çok büyük zorluklara katlanmak durumunda kalmıştı O dönemlerde eğer bir şey bedavaysa veya alınmasında bir sakınca yoksa teyzem onu, bir sincapın fıstıkları kış için evine götürdüğü gibi alıyordu
Annem de o dönemlerde yaşamıştı ama o daha küçük olduğu için daha az etkilenmişti En büyük ablasıysa fakirlik korkuları içinde depresyona girmişti ve bir kurtarıcının gelip onu bu durumdan kurtarmasına ihtiyaç duyuyordu Sonraki yıllarda son derece verici birine dönüşmesiyse onun karakterinin büyüklüğünü gösteriyordu ama o yıllardan kalma bir korkunun içinde yerleştiğini ve yıllardır varolmaya devam ettiğini fark etmiştim, ayrıca sonrasında pek çok dolu banka hesabının olduğunu da öğrenmiştim
Şimdi yine zor zamanların eşiğindeyiz Pek çok insan mevcut para kaynakları serbest düşüş halinde azalmayı sürdürürken, bu eşikte olmayı onun içine yuvarlanmaya tercih ediyor Şu anda 1930’lardan beri yaşadığımız en kötü ekonomik krizin içindeyiz, belki de başka bir ekonomik krizin içine doğru yuvarlanıyoruz ve bu, ikinci dünya savaşı sonrası doğmuş ve her zaman göreceli bir bolluk içinde yaşamış olup birkaç sürekliliği olan önemli krize şahit olmuş bir nesil için korkutucu bir bir düşünce Yakında hepimiz şeker paketi yürütmeye başlayabiliriz! Zaten kronik olan bu durum, yaratılan korku atmosferiyle toplum içinde daha da kötü bir hale sokuluyor Korku; ticarette, siyasette ve ne yazık ki spitüalizmde bile bir taktik olarak kullanılıyor Korku dramatik ve tetikleyicidir ve en az cinsellik kadar etkilidir Korku bir güç kaynağı olabilir Şüphesiz, zihinleri manipüle edilen kişiler ve birtakım organizasyonlar için korkunun ayrı bir çekiciliği var Kolektif enerji alanında çok fazla korku tesiri biriktiğinde bundan etkilenmeden kalabilmek de zorlaşıyor Korku, zor zamanları daha da zorlaştırıyor
Keşke sizi ve bütün kayıplarınızı kurtarabilecek ekonomik kaynaklara sahip olsaydım ama böyle bir gücüm yok ne yazık ki Bununla beraber enerjilerle ilgili olarak, zor zamanlarda ayakta kalmakla ilgili bazı düşüncelerim var İşte oniki maddelik planım!
Açık ve Akışkan Kalmak Kızgınlık veya korku hissettiğimizde beynimizde akan kanın, damarların büzüşmesiyle, yaratıcı düşüncenin üretildiği ön loblardan saldırmayı veya kaçmayı yöneten beyin merkezlerine doğru yönelmesi bir fizyoloji gerçeğidir Acil bir durumda, ani bir içgüdüsel harekette bulunmak yararlı olabilir ama bu olduğunda aslında kendimize bir tür *lobotomi (*beynin bir kısmının cerrahi müdahale ile tahrip edilmesi) uygulamış oluyoruz Bugün karşılaştığımız olayların pek çoğu acil bir saldırıyı veya kaçmayı gerektirmiyor ki bir ekonomik krizden kurtulmak için buna gerçekten hiç gerek yok Oysa beyin merkezlerimize yeterince kan akımının ulaşabilmesine çok ihtiyacımız var ve bunun için de gevşeyebilmek gerekli
Enerji alanımız için de bu gerekli Sağlıklı enerji, açık ve akışkan olan enerjidir Korku hissettiğimizde enerjimiz sıkışır, geriliriz ve bu da daha geniş bir dünyayla ve de ruhsal dünyalarla olan bağlantılarımızın azalmasına veya kapanmasına neden olur Tam da onlara en çok ihtiyacımızın olduğu bir anda ruhsallık, yaratıcılık ve enerji kaynaklarımızla bağlantılarımızı kaybederiz Zor zamanlarda ayakta kalabilmek ve gelişmeyi sürdürebilmek için enerjimizin açık, temiz, berrak ve akışkan kalmasına ihtiyacımız var Bunu nasıl yaptığınız tamamen sizin durumunuza, içsel kapasitenize ve karakterinize bağlı İşte size bu durumlarla başa çıkabilmek için oniki basit öneri
1 Fiziksel Aktiviteler
Hiçbirşey enerjinizi fiziksel aktivite gibi akışkanlaştıramaz ve bu aktivite nefes almak kadar basit olabilir Paniklemek üzere olduğunuz kimbilir kaç kez derin nefes almanız söylenmiştir size! Bunun bir yolu ritmik olarak nefes almaktır Nefesinizi verirken onu önce ayaklarınıza, sonra da toprağa indirin Nefes alırken de onu önce başınıza kadar çekin, sonra da gökyüzüne çıkartın Nefesinizi verirken onu önce kollarınıza, ardından da doğanın canlılığına ve dünyaya aktarın Nefesinizi içinize çekerken enerjiyi ilişkilerinize ve bütünselliğinize doldurun ve bu bütünselliği tekrar kalbinize ve zihninize aktarın Yürümek, enerji akışını yenilemek için bir diğer harika ve kolay yoldur Kalbinizin kan pompalamasını sağlayacak, kanınızın akmasını ve bedeninizin, korkunun üretmiş olabileceği kimyasal toksinleri atmasını sağlayacak bir şey yapın
2 Korkuyla Arkadaş Olun!
Ben soğuk havadan hoşlanmayan biriyim Hava soğuk olduğunda gerildiğimi hissederim Bunun bir nedeni de çocukluğumdan beri kronik astım hastası olduğum için ciğerlerimin zayıf olması; soğuk hava ciğerlerimin incinmesine yol açıyor ve nefes almamı zorlaştırıyor Ama eşim Julie daha soğuk bir iklimde yetişmiş biri ve bana hep şunu söyler; “Soğukla arkadaş ol” Bunu yaptığım zaman, bunu kabul ettiğim ve direnmemeye çalıştığım zaman bedenimin gevşemeye başladığını hissediyorum ve daha çok ısınıyorum
Kısa bir süre öncesi eşim bankaya gitti ve banka müdürüyle bir görüşme yaptı “Zor zamanlar yaşıyoruz” dedi müdür “Evet” diye yanıtladı Julie, “ama unutmayın, tek korkmamız gereken korkunun kendisi” Adam güldü ve şöyle yanıtladı,” Evet, ama korku korkutucu bir şey!”
Korku korkutucu Tıpkı soğuk gibi Bizim gerilmemizi bu halimizi korumamızı istiyor, hatta açık oluş halimizi ve enerji akışımızı kaybettiğimizde bile Bizi korkutan şeyden kaçmamızı, ondan korunmamızı istiyor Enerjetik olarak yapılması gereken en iyi şey bununla yüzleşmek ve korku yüklü enerjiyi kabul etmek olmalı Bu cesaret isteyecektir ama korkuyla yüzleşmek bizi güçlendirir
Bazen korku duymakta haklı da olabiliriz Korku da tıpkı acı gibi bize yanlış olan ve dikkat etmemiz gereken bir şeyleri gösterebilir Bizi bir durumu düzeltmek için eylemde bulunmaya çağırıyor olabilir Ya da bu bilinmeyene duyulan bir korku olabilir, adlandıramadığımız ya da göremediğimiz bir şeye duyulan bir korku Aslında bazı değişimler iyi olduğu gibi bizi eskisinden daha güçlü yapmayı hedefliyor da olabilir ama o an içinde bunu bilmediğimiz ve emin olamadığımız için korku duyuyor olmamız mümkün
Korkularınızı derinlemesine dinlemek üzerlerindeki yükü azaltabilir ve sizi hayatınızda önemli değişimler yapmaya yönlendirebilir Bu dinleme sırasında korku duygusunun ya da enerjisinin onu üreten olayla aynı oranda olmayabileceğini fark etmek istersiniz, tıpkı bir insanın gölgesinin tam olarak kendi bedeninin ölçülerinde oluşu gibi Bazen önemsiz şeyler bile paniklememize neden olabilir, özellikle de diğerleri de bu korkuyu hissediyor ve onu abartıyorsa “Ben korkunun içeriğini dinlemek istiyorum, yani olayın gerçek halini ve potansiyel sorunlarını dinlemek istiyorum, bunun yansıtabildiği sırf duygusal ve imajine edilmiş bir dram enerjisini değil” diyebiliriz “Eğer bu bilinmeyene duyulan bir korkuysa, olasılıklara ve pozitif sonuçlara olduğu kadar potansiyel olarak negatif olanlara da dikkatimi yöneltmek istiyorum” diyebiliriz
3 Suçlamayın
Zor zamanlar geçiriyorken ve korku kolektif enerjimizden üzerimize son sürat koşuyorken, sorunlardan dolayı suçlayacak birilerini aramak kolaydır Yanlış eylemleri ve planlamaları tanımlamak, neyin kırık dökük olduğunu tespit etmek kolaydır, bundan sorumlu olanı bulmak ve onarmak için uygun yolları ortaya koymak da kolaydır Sorumluluğun olduğu yerde sonuçlar da olmalıdır Ama suçlama oyununu oynamak enerjetik olarak her zaman zehirlidir Suçlama korkudan ve kızgınlıktan kaynaklanır, enerji alanımızı sıkıştıran ya da oluşturan duygular çalkantılı ve inciticidir, suçlama, bir insana saldırıda bulunmaktır, cezalandırmak için duyulan isteği açıkça veya dolaylı olarak ifade etmektir Bu, açık oluşa, akışkan ve bağlantıda oluşumuza karşıçalışan enerji alanımızı canlı tutmaya neden olur Sorumluluğu tanımlasanız bile kurbanlar bulmak ve suçlama yapmak için kışkırtıcılığa karşı direnin Çünkü sizler bir şeyleri onarmak ve iyileştirmek istiyorsunuz, insanlara zarar vermeyi değil Zamanınızı insanları suçlamaya ve kızgınlığınızı dışa vurmaya harcamak o an için iyi hissettirebilir, tıpkı kanınızda yükselen şeker oranı gibi, ama bu ruhunuzun diyabete uğramasına neden olur ki bu da körlükle ve başkalarını sevmek ve kucaklamak için ihtiyacımız olan ruhsal kollarımızın kesilmesiyle sonuçlanabilir Hepimiz affedilmişizdir Affetmek için çalışmak suçlamanın yıkımlarını önleyen insülindir
4 Her şey dağılmıyor- Olumlu Bakış Açısını Korumak
Bütün emeklilik birikiminiz gözlerinizin önünde erirken “her şey dağılıyor” hissine kapılmak hiç de şaşırtıcı değil Her şey dağılmıyor, ya da en azından bir asteroidin dünyaya çarpıp tüm hayatı silip süpürmek üzere olduğu bir durumda değiliz Sadece bazı şeyler dağılıyor! Diğerleri büyük ihtimalle güzelce birbirlerine tutunmuş, duruyor, hatta birbirlerini geliştiriyor Korku, dikkatinizi sizi dehşete düşüren şeye odaklıyor ve daha geniş, daha holistik (bütünsel) bir farkındalığı kaçırmanıza neden oluyor
Bu durumdayken enerjinizin sıkıştığına şüphe yok Bu durumda bakış açınızı yeniden genişletmeniz ve yenilemeniz gerekiyor Evet, bazı şeyler kötü gidiyor, siz bununla ilgili dürüstçe tahminde bulunmak ve istiyorsunuz ve gerekli eylem neyse onu yapmak istiyorsunuz Ama iyi giden ne var ki? Durup etrafınıza bir bakın ve görmeye çalışın Korkunuzun bir felaket balonu gibi dünyanıza inmesine izin vermeyin İşlerin yürüdüğü ve iyi gittiği daha büyük bir dünyanın bir parçası olan bir kentli olduğunuzu yeniden hissedin
Mücadelemiz, bir dramın içine düşmekten korunmak adına Bazı dramlar eğlencelidir, hepimiz iyi hikayelerden hoşlanırız Ama özelliği olmayan dramlar sadece enerjimizi karıştırmaya yarar, onu akışkanlaştırmaya değil Hayat ihtiyaçlarımızı varlığımızın temiz, berrak bir havuzunun içinde okuyabilir, ama eğer suyun yüzeyi sürekli çalkantılıysa bunu yapamaz
5 Pozitif Düşünceler Üretmek
Korku ve panik anlarında bize pozitif düşünmemiz ve yüksek iyiliğimizin ve tezahür gücümüzün ancak pozitif düşünceleri ve duyguları tutmakla sağlanabileceği söylenmiştir Bu, negatif düşünce ve duygular içimize sızdığında bize geri dönecek olan tuhaf bir kızgınlık ve korku yaratabilir; çünkü bunlar birbirlerine bağlı enerjilerdir ve kolektif şuurdan sızıntıya neden olacak en küçük bir çatlaktan birlikte içeri giriverirler Bu şekilde önce negatif bir düşünceye sahip olup ardından da bundan dolayı kendimizle ilgili negatif hissetmek enerjimizi kesinlikle bloke edebilir
Pozitif düşünce, başımızın üzerinde tutacağımız bir sopa değildir Gevşemiş olmak ve açık düşünmek olarak daha iyi tanımlanabilir belki pozitif düşünmek, ya da bağlantıda kalmamızı sağlayan, geniş ve akışkan kalabilmemize izin veren düşünce biçimi olarak tarif edilebilir Hayatımızda ve dünyamızda neyin iyi gittiğine dikkatimizi vermek denge ve pozitiflik duygumuzu yenileyebilir Sık sık eğlenceli hatıraları, deneyimleri, düşünceleri ve bunun gibi şeyleri düşünmek ruh halimizi değiştirebilir İnsanların enerji alanlarını kontrol etmeleri alanında tanıdığım en iyi öğretmenlerden biri olan Doktor William Bloom’un Endhorphin Effect (Endorfin Etkisi) adlı kitabında söylediği gibi, bu tür düşünceler beynin mutluluk kimyasallarının akışını tetikleyebilir ve endorfin hormonu beden kimyamız üzerinde ani ve pozitif etkiler meydana getirebilir Mutlu bir beden ise daha temiz ve akışkan bir enerji alanı yaratacaktır
Pozitif düşünce ve duyguları tutmak bizim için avantajlı olurken burada kastettiğimiz bazı kartpostallarda yazan “pozitif düşünüyorum” cümlesini benimsemekten daha öte bir eylem Bu; dünyayla ilgili, hayatla ve kendimizle ilgili her şeyin gerçekten iyi olduğuna dair, işleyişini sürdüren gerçek bir farkındalık hali Bu aynı zamanda şuursuzca korkulara kapılmayıp insanların hayatlarına pozitif enerji, pozitif imajlar, düşünce ve duygular aktarmak ve böylelikle dünyanın kalbindeki güzelliğe uyumlanmalarına yardımcı olmak demek
Eğer korku şimdiki zamanımızın *Balrog’uysa (*Yüzüklerin Efendisi isimli eserdeki Gandalf karakteriyle Khazad-Dum KöGoogle Page Rankingüsünde bir karşılaşma yaşayan şeytan) pozitif düşünce de köGoogle Page Rankingünün üzerinde cesurca durarak, “Geçemezsin!” diyen Gandalf’tır
6 Bağlantı Halini Korumak
Enerjilerimiz sıkıştığı zaman izole oluruz Tezahür Kanunları ve kutsanma, bütünsellik ve bağlantı halinde olunduğunda gerçekleşebilir Eğer korktuğumuz için bağlantımızı koparırsak bize yardımların gelebileceği daha geniş bir dünyayla olan iletişimimizi ve bağlantımızı koparmış oluruz Aynı zamanda yardım etme, başkaları için orada olabilme kapasitemizi sınırlamış oluruz Enerji bağlantılarımızı yenilemek için mantıklı ve uygun bir şekilde başkalarına ve doğaya uzanırız Bunun için en basit adım, korkularımızı bir başkasına anlatmaktır, ama bu muhtaç bir durumdaymışız gibi yapılmamalı ya da korkularımızı bir başkasına aktarıp onu da korkutmak şeklinde olmamalıdır Olabildiğince sakin ve açık olmalı ve karşımızdaki kişi de kendi korkularını bizimle paylaşırsa onu da açık ve sessiz bir biçimde dinlemelidir
Bir başkasına nasıl yardım edebileceğimizi ve etrafımızda ne tür toplu bağlantılar ve paylaşım kaynakları olabileceğini keşfetmek enerjinizi açmak ve yeniden akar hale getirmek için hayati öneme sahiptir Bolluk, bütünlük ve bağlantılı oluş halinde akar, bu, izole ve muhtaç bir durum içindeyken bize verilmiş özel bir mucize değildir Enerjinizin genişlemesini ve dünyanın iyiliğine katılımda bulunmasını istiyorsunuz ki dünya da size her zaman sizin için hazır bekleyen hediyelerini, kutsamalarını sunsun
7 Cömertlik
Zor zamanlar yaşıyorken zorluklar bize vericiliği hatırlatır İster zamanımızı verelim, ister enerjimizi ya da paramızı; cömert olmak kalplerimizi, zihinlerimizi açmanın; bir akışı yenilemenin en hızlı ve emin yollarından biridir Size bununla ilgili bir sır vermek istiyorum Vermek hediye etmektir Karşılık gerektirmez Cömertliğin doğası, kendinden gerçekten bir şeyler verip karşılığında bir şey beklememektir Eğer karşılık olarak bir şey beklersek, beklenti kendiliğinden bir sıkıştırmaya dönüşür, enerji alanımızda baskılayıcı bir güç halini almaya başlar, özellikle de cömertliğimizin kabul görmeyeceği ya da en azından tahmin ettiğimiz şekliyle karşılığını bulamayacağı hayal kırıklığına, kızgınlığa dönüşürse Bir hediye hem vereni hem de alanı özgürleştirir, onları bir zorunluluk ve beklenti zincirleriyle birbirlerine bağlamaz
8 Şükretmek
Bir ekonomik krizin doğası, kıtlığa; sahip olmadıklarımıza ya da kaybetmekte olduklarımıza odaklanmaktır Sonuç olarak korku, kızgınlık ve hayal kırıklığı getirebilir Bu dinamiği değiştirmek için sahip olduklarımıza odaklanmak ve onun için şükür duymak isteriz Sadece akılda kalır bir şarkı sözü olmaktan öte, “şükürlerimizi saymak” iyi bir enerji hijyeni sağlar çünkü bu kalplerimizi minnet duymaya açar
Minnet duymak bir bağımlılık tutumu değildir, karşılıklı bağımlılığın farkına varma hali ve sahip olduklarımızın ve hoşlandıklarımızın, hatta özel hayatlarımızın bile çoğunun başka birinden veya başka bir şeyden geldiğini fark etmektir Minnet duymak sadece takdir etmek değildir Bu bir hayatın içten bağlantılı halinin ve büyük bir varoluş birliğinin farkındalığı demektir Farkındalık kalplerimizi açar ve katılım ve akış hissimizi yeniler Hayata, Kutsal olana “teşekkür ederim” demek ve özellikle de kendi insanlarımıza bunu söylemek bağlantılı olduğumuz herkese sunduğumuz bir minnet haline gelir ve bizi kıtlık ve kayıp hislerinin üzerine çıkartır, aksi takdir de onlar bizi aşağı çekecektir
9 Zamana Minnet Duymak
Reklam

İçinde bulunduğumuz zamana ve bize sunduğu mücadelelere; ekonomik krize, küresel iklim değişikliğine, terörizme, savaşlara, enerji kıtlığına ve ufukta beliren diğer tüm felaketlere minnet ve takdir duymak zor gelebilir İnsana kendini iyi hissettiren, barış ve sürekli sakinlik sunan bir çağa minnet duymak çok daha kolay olurdu Ama şunu unutmayalım ki zor zamanlar aynı zamanda büyüme zamanlarıdır Yeni içsel kavrayışların ve fırsatların, yaratıcılığın ve yeni oluşların zamanlarıdır Eğer bir programla savaşamıyorsam, ona uymalıyım Zamanın getirdiği akışa direnmek boşuna, bizler bütün bu mücadelelerle yüzyüze gelinen şimdiki zamanda yaşıyoruz Gelecek ise şimdiki kararlarımıza ve eylemlerimize bağlı olarak ortaya çıkacak Bu elbette korkutucu! Ama eğer bundan kaçarsak enerjimiz sıkışacak, yaratıcı potansiyelimiz kaybolacak ve gelecek de her halikarda gelecek ve hatta hoşlanmadığımız bir biçimde gelecek Yaşadığımız zaman mücadeleyi gerektiriyor ama aynı zamanda yaratıcılığa ve yeni doğumlara, yeni potansiyellere ve yeni olasılıklara açık zamanlar Olanlara bu yönünden bakmak enerjimizi yeniden akışkanlaştıracak ve açacaktır
10 Bağımsızlığınızı Koruyun
Enkarnasyon ruhsallığında bağımsızlık, kendimizi yönetmemizi mümkün kılan; bize seçimler yapabilme, maksadımızı ifade etme ve bireysel kimliğimizi açığa çıkarma gücü veren ruh ile kişilik arasındaki bütünselliktir Bu, yalnızca bizim hayata katabileceğimiz eşsiz hediyelerin kaynağıdır Bağımsızlığımızı korumak bu içsel bütünselliğe akort olmak ve kimliğimizi onurlandırmak (kendimizi onurlandırmak) ve hayatla birlikte oluşturduğumuz bağlantıları onurlandırmaktır
Ruhsal varlıklar olarak holistik doğamız her zaman bizi kuşatan koşullardan daha fazla genişleme potansiyeline sahip ve güçlü Bu genişlemeyi istediğimiz zaman kalplerimizi ve zihinlerimizi gerçekten daha geniş bir kişilik boyutuna açarız ve enerjimiz, bununla buluşabilmek için yükselir Kimlik duygumuzu ve kendimizi zayıflatırsak, onurunu korumazsak, kendimizi küçültürsek zor zamanların ya da herhangi bir zamanın gerektirdiği mücadeleleri nasıl karşılayabiliriz? Üretken olma yeteneğimizden şüphe ettiğimiz sürece nasıl yaratıcı olabiliriz ki? Kendi kimliklerimizin, düşüncelerimizin ve duygularımızın başkalarının korkularıyla şekillenmesine izin verdiğimiz sürece korku nerede duracaktır, özellikle de bizim korku duymamızdan yararlanabilecek olanlar nerede duracaktır? Büyük mücadeleler büyük insanlara gelir ve her birimizin içindeki ruhun ve hayatın büyüklüğü çoğumuzun umduğundan daha büyüktür Bağımsızlığımızı korumak kapıları içimizdeki genişliğe ve etrafımızdaki hayatla daha güçlü bir ilişki kurmamıza açar
11 Sevecen Olun
Yukarıda bahsettiğimiz on öneri üç kelimeyle özetlenebilir: Sevgi dolu olun Sevgi gerçekten de insani problemlere yanıttır; kendini sevmek, başkalarını sevmek, bulunduğu yeri sevmek, yaptığı işi sevmek, doğayı sevmek, hayatı sevmek, dünyayı sevmek, tüm harikalığı ve ihtişamı içinde ruhu sevmek Sevgi enerjimizi özgürleştirir Bizi açar ve pek çok düzeydeki ruh ve hayat akışının içine bırakır Sevgi tezahürün ardındaki gerçek sırdır Sevginin pek çok yüzü vardır; koruyuculuk, şefkat, farkındalık, cesaret, yaratıcılık gibi; ama o anda hangi yüzünü gösteriyor olursa olsun sevgi her zaman zor ve mücadele gerektiren zamanlara bizim en güçlü yanıtımızdır
Sevgi sihirlidir Shakespeare’in söylediği gibi, ne kadarını verirsek o kadarını alırız Sevgi adeta bir verme ekonomisinde çalışır ve bu sadece bolluğu tanıyan bir ekonomidir Dünyanın bize korkmamızı söylediği ve her şeyi kaybettiğimiz bir devirde sevgi bize güvende olduğumuzu, kendimiz ve başkaları için zenginlik yaratıcı kaynaklar olduğumuzu söyler Sevgi, ekmek somunları ve balıkların mucizelerinin arkasındaki güçtür Cüzdanları açan, dolapları, buzdolaplarını, kilerleri ve hepsinden öte kalpleri açan ve böylelikle bize birbirimizi koruyabileceğimizi hatırlatan bir paylaşım akışına izin veren bir güçtür Sevginin olduğu yerde birbirimize yardımcı olabiliriz Sevginin olduğu yerde ayrılığın üstesinden gelme ve ayrılığın getireceği korkuyu altetme isteği vardır Birbirimiz için birer yürek, zihin ve istek gücü olabiliriz İçinde bulunduğumuz zor bir zaman olabilir, ama sevgi sayesinde zor insanlar olmaktan kurtulabiliriz
12 “Tanrı Dolu” Olun
Bu son maddeyi özellikle vurgulamak için koydum, ama rahatlıkla ilk adım da olabilirdi Tanrı’nın önemi hayatidir Tanrı aynı zamanda bir gizemdir Benim dilimde Yaratıcı Gizemdir Tarih boyunca insanlar bu nihai veya zemin niteliğindeki gerçekliğe pek çok isim verdiler ve onu pek çok yönden gördüler Ama ona ne isim verdiğimiz ya da nasıl gördüğümüz onun içimizdeki varlığının ne olduğunu anlamaktan daha az önemlidir O bize gerçekten de evrende bir ev sağlamaktadır Eğer açık ve akışkansak bunun nedeni nihai varlığın açık ve akışkan olmasıdır Sevgi duyduğumuzda sevgimiz bu nihai varlığın sevgi duyuşuyla yüzlerce, binlerce, milyonlarca kat artar
Findhorn Derneği çok basit bir önerme üzerine kuruldu: “Önce Tanrıyı hayatınıza alın, ardından ihtiyacınız olan her şey size gelecek” Findhorn’un Kurucuları bunu ispatladılar ve Findhorn tezahürün bu basit prensibinin sonucu olarak başarılı oldu
Benim için, Tanrıyı en başa koymak “Tanrı Dolu Olmak” demek; sınırlı bir varlık olarak benim kendi kapasitem ölçüsünde, bu yaratıcı, sevgi dolu varlığın niteliklerini içimde barındırmak demek Kalbimi açmadan önce izin verin kalbim Tanrıyla dolu olsun Düşünmeden önce izin verin zihnim Tanrıyla dolu olsun Konuşmadan önce izin verin ağzım Tanrıyla dolu olsun Bir şey yapmadan önce izin verin kollarım Tanrı’yla dolu olsun İzin verin kişisel dünyam önce Tanrı’nın dünyası olsun, Tanrı dolu bir dünyam olduğunda biliyorum ki diğer her şey sonradan eklenecektir
Tanrı dolu olmak basitçe sevginin varlığının öncelikli oluşunu, genişliğini, ihtişamını, yaratıcılığını, koruyuculuğunu kendi dünyamda ve kendi içimde fark etmek demek Basit bir ekonomik kriz nasıl olur da bununla kıyaslanabilir ki? Yaratıcı gizem iflas edemez O, kıtlığa konu olamaz Tanrı asla bitmez
Gerçek Soru Bazen ruhsal bir öğretmen için çeşitli şeyler yapmak adına bir dizi adım atmak bir zorunluluk oluyor: bunun için on adım, şunun için oniki adım, diğer bir şey için yedi adım ve bunun gibi Ben hiçbir zaman işlerimi o kadar çok adımlara bölmedim, benim ruh algım bir adımlar dizisinden çok bir rampaya benzer, tırmandığımız bir merdivenden çok sürekliliği olan bir yüzey gibi
Ne var ki zor zamanlar yeni olasılıklar da yaratıyor ve hatta yaşlı kurtlar bile yeni oyunlar öğrenebiliyor! Dolayısıyla ben de size zor zamanlarda ayakta kalmak adına oniki adımlık bir program oluşturdum İşe yarayacak mı? Bunlar üzerinde çalıştığımızda hayatlarımız daha iyi olacak mı? Gerçek soruysa; eğer işe yaramazsa bize ve dünyamıza neler olacağıdır.
alıntıdır.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kader önünde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar

e08ab279d97c70d025cd84962d047f5a1

 

 

Epiktetos yirmi asır önce demiştir ki:
“Kader önünde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar
Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder,
Ektiğini biçer ”
“Bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz,
kimseyi itham etmez,
kimseden nefret etmez,
kimseye kin tutmaz
Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz
Önüne çıkan maddi-manevi engellerin kendi günahlarından
başka bir şey olmadığını bilir”
Düşmanlarınızı düşünmek için ayıracağınız bir dakika bile düşmanlarınızdan daha değerlidir Nefret ve intikam hissi size büyük zararlar verir
Aristo şöyle diyor:
“İdeal insan iyilik yapmaktan zevk alır Kendisine iyilik yapılırsa mahcubiyet duyar Çünkü iyilik yapmak üstünlük işareti, bir iyiliğe muhtaç duruma düşmek zaaf işaretidir”
Karşılaşacağımız nankörlükten dolayı üzülmemek için hazırlıklı olalım Karşılık beklemeden iyilik yapalım
Mutluluk minnet beklemekte değil, minnet gösterilmesinden rahatsızlık duyulacak olgunluğa erişmektir
1) Dinleme Ama gerçekten dinleyin Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabı düşünmeden Can kulağıyla dinleyin
2) Sevgi Kucaklamalar, öpücükler, sırt sıvazlamalar ve el tutmalar konusunda cömert olun Bu ufak hareketler, aileniz ve dostlarınıza olan sevginizi daha açık göstermenizi sağlayabilir
3) Kahkaha Fıkra anlatın, neşeli hikâyeleri paylaşın Bu armağanınız “seninle birlikte gülmeyi seviyorum” anlamına gelir
4) Yazılı bir not Basit bir “Yardımın için teşekkürler” notu, ya da belki bir şiir Kısa, elle yazılmış bir not bazen ömür boyu hatırlanır
5) İltifat Basit, içtenlikle söylenen bir söz (“Bu renk sana ne çok yakışmış”, “Harika bir iş çıkardın”, “Yemek nefis olmuş” gibi) karşınızdakinin içini aydınlatır
6) İyilik Her gün, rutininizi kırıp birisine hoş, nazik bir şey yapın
7) Yalnızlık Bazen tek istediğimiz yalnız kalmaktır Bu anlara duyarlı olun ve ihtiyacı olana yalnız kalma armağanını verin
Reklam

8) Neşeli bir yapı Birine tatlı bir söz söylemek gibisi yoktur Selâm vermek veya teşekkür etmek o kadar zor mu?
* Alıntıdır

Evrimin ve kaderi değiştirmenin üç anahtarını tekrarlıyorum:

hathor-sistrum1

 

 

Kaderiniz sabit ve değişmez bir şey değildir, tümüyle önceden belirlenmemiştir. Kaderinizin bazı veçheleri bir kalıp olarak belirlenmiştir, ama bu kalıplar değişmez değildir. Kader veçheleri olasılıklardır, değişebilirler. Eğer hayatınıza yükselen ya da gerileyen bir enerji sarmalı olarak bakarsanız, hayatın enerji titreşiminizi ya yükselttiğini ya da düşürdüğünü görebilirsiniz, yani bilinç ya yükselir ya da iner.
Kaderinizi değiştirmek farkındalığınıza, seçiminize ve titreşiminize bağlıdır. Her zaman bir seçiminiz olduğunu idrak edecek yeterli farkındalığa sahip olmanız gerekir. Hayatta bir piyon ya da kurban olmadığınızı ve seçeneklere sahip olduğunuzu idrak edecek kadar farkındalığınızı yükselttiğinizde gelecek özgür olur ve değişime açık hale gelir.
Kısaca idrak değişikliği kaderinizi değiştirmenin anahtarıdır. Hayatınızda gelişen dışsal kalıpların, bilincinizde tuttuğunuz kalıpların ifadeleri olduğunu kabul ettiğinizde özgürlük yakındır. İnançlarınızın bazıları katılaşmış gibi görünse de değiştirilebilirler, ama onları sadece siz değiştirebilirsiniz.

Eğer bir şey istediğiniz gibi gitmiyorsa, içinde bulunduğunuz duruma güçlü bir tepki duyuyorsanız hoşnutsuzluğunuzun gücünü yapıcı biçimde kullanabilirsiniz. Yapacağınız tek şey meydana gelen olaylarda bir seçime sahip olduğunuzu hatırlamaktır. Dışarıdaki durumu değiştirmeniz mümkün olmayabilir, ama ona duyduğunuz içsel tepkiyi değiştirebilirsiniz. İçsel tepkinizi değiştirerek üzerinde kaderinizin gelişeceği ekseni yaratırsınız. Bir olayı nasıl deneyimleyeceğiniz konusunda yaptığınız seçim bu olaydan sonra kaderin nasıl gelişeceğini belirler. Her an gösterdiğiniz tepkiyle farkında olarak ya da olmayarak geleceğinizin tohumlarını ekiyorsunuz. Farkındalıkla sonuçları ve kaderinizi olumlu bir biçimde etkileyebilirsiniz.
En yüksek seçim şefkatin kullanılmasıyla ilgilidir. Bu, size ne yapılırsa yapılsın şefkat tutumunu sürdürebileceğiniz anlamına gelir, yani diğer insanların tepkilerini ve kendi tepkinizi kabulü içerir. Şefkatle davrandığınızda, her şeyin her an en iyi şekilde evrimleştiği anlayışıyla davranmaktasınızdır. Bu, insanların en iyi ya da en kötü seçimlerde bulunma özgürlüğünü kabul etmektir.

Böylece düş kırıklığı, üzüntü, öfke ve suçluluk hissettiğiniz anlarda içinizdeki şefkat tutumu duygusal tepkileri kabul tutumuna dönüştürmenizi sağlar. Başkalarına ve kendinize şefkatle yaklaştığınızda titreşim alanınızı yükseltirsiniz.

Kaderi değiştirmenin üç anahtarı vardır: Farkındalık, seçim ve titreşim. İsa şöyle der: “O, ona zaten sahip olana verilecek, sahip olmayandan ise geri alınacaktır.” Burada İsa evrensel titreşim yasasını ima etmektedir. Eğer bir şeye sahip olmak, kaderinizde bir şeyi yaşamak istiyorsanız onu bilincinizde bir titreşim olarak tutmak zorundasınız. Eğer onun hissine ya da titreşimine sahip değilseniz o sizden geri alınır. Eğer sevgi dolu ilişkiler istiyorsanız sevgi dolu ilişkilerin titreşimini bilincinizde tutmanız gerekir. O zaman manyetizm yasası gereğince (benzerin benzeri çekmesi) kendinize sevgi dolu insanları çekersiniz.
Eğer sevgi dolu ilişkilere sahip değilseniz, düş kırıklığı, öfke, ayrılık ve yalıtılmışlık içindeyseniz, aynı yasa gereğince kendinize aynı duyguları çektiğinizi kabul etmelisiniz. Titreşiminizi değiştirmek için düşünce biçiminizi ve duygusal algılarınızı değiştirmelisiniz. Titreşim kaderi değiştirmenin anahtarıdır, daha büyük idrake, daha büyük yaşama ve daha büyük ödüllere giden kapıların anahtarı! Gelecekteki dışsal realitenizi değiştirmenin anahtarı yaptığınız seçimlerden kaynaklanır. Evrimin ve kaderi değiştirmenin üç anahtarını tekrarlıyorum:

1- Daima seçimlere sahip olduğunuzu fark edin.
2- Bu seçimleri uygulama yeteneğini geliştirin.
3- Daha yüksek bir titreşime ulaşmaya gayret edin.

 

* HATHORLAR

Dağınıklığınızı Temizlemek

luise-hay1

 
Zihnimde derin bir temizlik yapmanın mümkün olup olmayacağını düşünürken Louis Hay’ın sitesinde tam da bu isteğime uyan bir olumlama buldum. Çevirisini yaptığım haliyle aşağı yukarı neyi anlatmak istediğini tercüme ettim.

Ne kadar zaman önce dolaplarınızı temizlediniz? Çoğumuz elbiselerle dolu dolaplarımızın ya da hayatımızda var olan gereçlerin yaşamımızın bir parçası olduğunu unuturuz. Ve pek çoğunu aldıktan sonra unuturuz. Diğerinin yerine bir şey aldığımızda dolaplarımızda yer kalmaz. Ekleriz ama eklediğimizi eksiltmeyi unuturuz.
Dolaplarımız aklımızın sembolleri olarak kabul edilebilir. Darmadağınık bir dolap dağınık bir zihin anlamına gelebilir. Zihnin dolaplarını boşaltmak için “Zihnimin dolaplarını boşaltıyorum” olumlaması işe yarayabilir. Dolaplardan her şeyi çıkartın ve kendi kendinize sorun, “Bu şey işe yarar mı hâlâ?” ya da “Bunu son altı ayda ya da geçtiğimiz yılda kullandım mı?” “Bu yıpranmış şeyi değiştirmekten korktuğum için mi saklıyorum?”
Yeni bir yer açmak için (yeni giysiler ya da yeni düşünce ve fikirler olsun) eski ve çağ dışı olanları bırakmanız gerekir. Bu, fiziksel şeyler için olduğu kadar zihinsel fikirler için de geçerlidir.
Dolaplarınızı temizlerken neler hissettiğinizi izleyin. Neşeyle ve yaşamınıza yer açmanın beklentisi içinde mi yapıyorsunuz. Yoksa ruhsal sisteminizde “sahip değilim” düşüncesini tutuyor, evrenin bolluk dahil olmak üzere herkes için kullanılabilir olduğuna inanamayarak mı yapıyorsunuz?
Olumlama: Zihnimin dolaplarını boşaltıyorum. Yaşam okyanusu zenginliği cömertçe harcar. Bir şeye ihtiyacım olduğunda sağlanacaktır, biliyorum.

Kendinize ait sizi sınırlayan inanç ve kalıpları farkedip dönüştürmek için 18 Mart Ctesi 10.00-18.00 arası kendini sev hayatını iyileştir seminerine hepinizi bekliyorum.

Rez. Tel: Anette 0536 798 68 68

Kaynak: Holyharmony.wordpress

 

Kendimi her zaman mutlu hissederim…

Little boy laying in the grass

 

 

Kendimi her zaman mutlu hissederim…
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam…
Beklentiler daima yaralar…
Hayat kısadır…
Öyleyse hayatınızı sevin…
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin…
Konuşmadan önce dinleyin,
Yazmadan önce düşünün,
Harcamadan önce kazanın,
İncitmeden önce hissedin,
Nefret etmeden önce sevin,
Vazgeçmeden önce çabalayın,
Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur…
Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
WILLIAM SHAKESPEARE

AKŞAM KAYNAT SABAH İÇ SAĞLIK İKSİRİ

haslanmis-limon2

Daha evvelki yazılarımızda sabah aç karnına limon suyu içmenin faydalarından bahsetmiştik fakat bu yol limonun tüm özelliklerinizden yararlanabilmeniz için daha etkili bir yoldur. Çünkü limonun kabuğunda asıl yararlı olan vitaminleri mevcuttur. Önce tarifimizi daha sonra faydalarını anlatalım
Tarif için:
6 adet limon
20 bardak su
ve isteğe bağlı olarak bal

Tencerenize suyu koyup güzelce yıkadığınız limonları ikiye bölerek suya ekleyin  ve 3 dakika boyunca kaynatın daha sonra soğumaya bırakın soğuyunca limonları içinden çıkarın .Cam bir kavanoza koyup sabahları aç karnına 1 bardak tüketin
Bakın faydaları nelermiş:
Kanseri önler: Limon kabukları Salvestrol Q 40 içerir bu nedenle vücuttaki toksinleri ve kansorojen maddeleri ortadan kaldırma yeteneğine sahiptir ayrıca gelişmiş olan kanser hücrelerine karşıda savaşır limon kabukları bu kanser hücrelerinin bölünmesini  bastırma kabiliyetine sahip olan flavonoidler içerir.Limon kabukları,göğüs,kolon ve cilt kanserine karşı mücadelede yardımcıdır
Kemik sağlığının gelişmesi:Limon kabuğunda bulunan C vitamini kemik sağlığının iyileşmesi ve korunması açısından çok önemlidir. Osteoporoz, romatoid artrit gibi daha bir çok durum limon kabuğu tüketimi ile önlenebilir

Kalp sağlığını koror: Limon kabukları sistemimizin kötü kolesterol düzeylerini düşürmesine yardımcı olan polifenol  flavonoidleri içerir.Üstelik hem kan damarlarını temizleyen hem de C vitamini içerir bunun sonucunda da kalp hastalığı , yükek tansiyon gibi rahatsızlıklardan korur

bitkilog

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kan Şekerini Kontrol Altında Tutmak İçin Sadece Bir Şeye İhtiyacınız Var!

kan-sekeri-degerlerini-bu-dogal-yumurta-sirke-ilaciyla-duzenleyin1

 

 

Kan şekeri değerlerinizi kontrol altında tutmak için gerekenin sadece bir adet haşlanmış yumurta olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz. Bu kadar kolay olamayacağını düşünebilirsiniz, ama dünyanın birçok yerinden çok sayıdaki uzmana göre aşağıdaki yumurtalı tarif, kan şekeri değerlerinizi düşürmede ve kontrol altında tutmada oldukça etkili.
Gerçekten inanılmaz kolay bir tarif. Sadece bir adet haşlanmış yumurta kullanarak, kan şekerinizi nasıl kontrol edeceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.
Diyabet, dünya üzerinde çok sayıda kişiyi etkileyen yaygın bir sağlık problemi. Diyabet, pankreas insülin salgılamayı bıraktığında veya vücudun ürettiği insülin düzgün bir şekilde kullanılamadığında, kan şekeri değerlerinin yükselmesi sonucu ortaya çıkar. Bunun sonuncunda sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyabilir, devamlı susuzluk hissedebilir, hızlı kilo kaybı yaşayabilir, özel bölgenizde kaşıntı hissedebilir, hatta bulanık görme ve yorgunluk durumları yaşayabilirsiniz.
Bu semptomların hepsi birer diyabet işareti olabilir. Eğer tedavi edilmezse körlüğe, sinirlerde hasara, karaciğer yetmezliğine, kardiyovasküler problemlere ve sertleşme bozukluğuna neden olabilir.
Not: Bu tedaviyi alırken yüksek kan şekeri seviyelerine neden olan yiyecekler yememelisiniz. Doğal ilacın hazırlanması oldukça kolay, ihtiyacınız olan şey sadece bir adet haşlanmış yumurta ve biraz sirke.
Kan Şekeri Değerlerini Bu Doğal Yumurta-Sirke İlacıyla Düzenleyin
Tarif:
İşe bir yumurtayı haşlayarak başlayın. Yumurtanın kabuğunu soyduktan sona bir çatalla yumurtanın çeşitli yerlerinde delikler açın. Ardından yumurtayı bir kaba koyup üzerine sirke dökün.
Bir gece bu şekilde bekletin. Ertesi sabah yumurtayı, içine 1 yemek kaşığı sirke karıştırılmış 1 bardak ılık su ile birlikte yiyin. Bu tedaviyi birkaç gün uygulayın, ardından kan şekeri değerlerinizi tekrar ölçtürün. Bu tedaviyi uygulamadan önceki ve sonraki kan şekeri testi sonuçlarınızı karşılaştırın. Yumurtalı tedaviden sonra kan şekeriniz önemli ölçüde düşmüş olacak!
ALINTI

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »