Yağmur Berekettir… Günün Fotosu… 13/03/2017

16998971_1189940291114734_3093590777697421995_n[1]

Günün Fotosu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

GENLER BİZİ ETKİLEMİYOR, BİZ GENLERİMİZİ ETKİLİYORUZ….

17190658_10210045036576467_3122994971965998591_n[1]
GENLERİN ifadesini sınırsızca değiştirebilirsiniz. Evet yanlış duymadınız Dr. Bruce Lipton sanıldığının aksine genlerin bizi etkilemediği,zihnimizin genlerimizi yönlendirdiği savını ortaya koyuyor.
Pek çoğumuz genlerin hayatımızı kontrol ettiğine inanıyor. Ama farkına varamadığımız şey ise, genlerin çıktısını biz değiştiriyoruz.
Yani tamamen sağlıklıyken, zihnimiz kansere neden olabilir. Zihnimiz her hastalığa neden olabilir. Diyabet yada onun gibi başka birşeye.
İlginç olan ise, olayın diğer yüzü: Bazı insanlar bize gerçekten hatalı genler ile geliyorlar ve ne oluyor bilin bakalım… Zihinleri ile o genleri yeniden yazarak normal hale getirebiliyorlar.
Dr. Bruce Lipton
Dr. Bruce Lipton bilimsel hayatına hücre Biyoloğu olarak başladı. 1973 yılında Wisconsin üniversitesi Tıp anatomi bölümüne başlamadan once Doktorasını Charlottesville’de bulunan Virginia üniversitesinden aldı.
Dr. Lipton’un klonlanmış insan hücresi kullanarak müsküler distrofi hakkında yaptığı araştırmalar hücre davranışını etkileyen moleküllerin mekanizmasına odaklıydı.
Dr. Lipton ve Dr. Ed Shultz tarafından geliştirilmiş olan deneysel hücre transplantasyonu tekniği ‘’Journal of Science’’ da ve sonrasında ‘’human genetic engineer’’ insan genetik mühendisliği olarak kitap şeklinde yayınlandı.
1982 yılında Dr. Lipton Kuantum Fiziği prensiplerini ve hücrenin bilgiyi işleyiş sistemi ile nasıl içselleşmiş olabileceği konusunu incelemeye başladı.
Hücre zarı üzerinde yaptığı atılımcı çalışmaları sonunda ki buluşları, hücrenin dış katmanının organik bir kompüter çipinin homologu, yani hücrenin beyni olduğunu açıkladı.
Stanford üniversitesinde 1987 ve 1992 yılları arasında yaptığı araştırmalar ile çevrenin hücre zarının aracılığı ile etkilediğini ve böylece hücreleri kapatıp açarak hücrenin davranışını ve psikolojisini kontrol ettiğini keşfetti.
Hayatın genler tarafından kontrol edildiği inancı olan yerleşik bilimsel görüşlerin zıttı buluşları, bugün yapılmış en önemli çalışma alanlarından biri kabul edilen epigenetik bilimini ortaya çıkardı.
Bu çalışmalardan çıkan iki temel bilimsel yayında moleküllerin zihin ve bedenle olan bağlantısını tanımlıyor.
Daha sonra yapılan bir çok başka araştırma ile bilim adamları tarafından hazırlanan bir çok belge onun kavramlarını ve fikirlerini destekledi.
Dr. Lipton’un bilimsel tutumu kendi şahsi hayatını da değiştirdi. Onun hücre biyolojisi anlayışı, zihnin bedensel işlevleri nasıl kontrol etiğinin mekanizmasını açığa çıkardı ve sonsuz bir ruhun var olduğunu vurguladı.
Dr. Bruce Lipton’ın İNANCIN BİYOLOJİSİ kitabının temelde verdiği mesaj şu:
“Genlerimizin kurbanı değiliz. Genlerimizi düşüncelerimizle ve inançlarımızla değiştirme gücüne sahibiz.
İnançlarımız, doğru ya da yanlış, olumlu ya da olumsuz bile olsa genetik aktivitemizi ve genetik kodlarımızı etkiliyor.
Hastalığı da sağlığı da yaratan bizim bilinçli ve bilinçaltı inançlarımızdır.
Genlerimizin kurbanı olduğumuza inanırsak ilaç firmalarının kurbanı oluruz.
İlaç firmaları destekli yapılan bilimsel (!) araştırmalara göre gazetelerde her gün bir hastalığın genetik olduğu haberi yer alıyor.
Sadece son birkaç ayda gazetelerde yer alan sağlık haberlerine göre işte bize sunulan bilgiler:
Depresyon genetik, kanser genetik, uykusuzluk genetik, şeker hastalığı genetik, obezite genetik, alışveriş bağımlılığı genetik, baş ağrısı ve migren genetik….
Neredeyse her şey genetik ve bizim bu hastalıklara “yakalanmak” konusunda hiç suçumuz olmadığı gibi onları değiştirme gücüne de sahip değiliz.
Tek çözüm ilaçla tedavi.
Hem de ömür boyu alınması gereken ilaçlarla.
Eğer bir ilacı ömür boyu almamız gerekiyorsa hangi tedaviden söz ediliyor acaba?
Tedavi ile iyileşmenin aynı anlama gelmediği ortada.
Oysa genler kendilerini aktive etme yeteneğine sahip değil. Aktive olması için çevresel etki (uyarı) gerekiyor.
Çevresel etkilere düşünce ve inançlarımız da dâhil.
Yani genlerimizde olan kanser, 35 yıl uykuda kalıp, -tıpkı babamda yaptığı gibi- 35 yaşına geldiğimde bir gün uyanıp da, hadi bari harekete geçip bu bedende kanser yaratayım, demiyor.
Ailenizden gelen genetik mirası değiştirebilirsiniz.
Bilincimizi sağlıklı inançlar yaratmak konusunda yeniden programlayabiliriz. Bu da bedenimiz ve hayatımız üzerinde olağanüstü pozitif etkiler yaratır.
Gerçekten iyileşmek ve sağlıklı olmak istiyorsanız önce sağlığınızı engelleyen inançlardan özgürleşmeniz gerekiyor.
Lipton’a göre hücre zarı, programlanabilen bilgisayar çipine benziyor.
Bu ne anlama geliyor?
Ailemizdeki “genetik” hastalıkların kurbanı olmak yerine bilinçli düşünce ve duygularla bedenimize farklı mesajlar verebilme gücüne sahibiz.
Hücrelerimizin bilinci var ve bu bilinç zihnimiz tarafından yönetilebiliyor. Korku ve stres, hücrelerin kendisini yenilemesini önlüyor.
Ülkedeki tüm fabrikaların tam randımanla çalıştığını ve ürettiğini düşünün. Ama bir anda sirenler çalıyor. Savaşın başladığı, herkesin acilen sığınaklara saklanması gerektiği anonsu yapılıyor. Fabrikalarda çalışan işçi kalır mı?
Üretim durur ve herkes önce kendini koruma telaşına düşer. Savaş uzun sürerse ve sığınaktaki erzaklar biterse hastalıklar ve ölümler de artar değil mi?
İşte korkularımız ve stres, hücrelerimizi “Kendini koruma modu”na sokuyor ve hücre kendini yenilemek ve üretmek için harcayacağı enerjiyi kendini korumaya harcıyor.
Hücreler yenilenemeyince, bir süre sonra yaşlanmaya ve ölmeye başlıyorlar; tabii o hücrelerin oluşturduğu beden de. Oysa sağlıklı düşünce ve duyguların yarattığı ortamda hücrelerin faaliyeti sağlığa ve bütünselliğe yönelik olur.
Toplumda herkesin kendi sağlığının sorumluluğunu alacak bilince sahip olduğunu hayal edin.
Bilinçaltımızı yeniden programlamayı herkesin öğrendiğini hayal edin.
Bunlar günümüzde öğrenilebilen şeyler
Bunun için toplumsal bilincin ve medya gücünün dışına çıkarak düşünmeye başlamamız gerekiyor.
Bu kolay mı? Değil.
Değer mi? Fazlasıyla.
Sağlığı korumak, hastalıkları iyileştirmekten çok daha ucuz, kolay ve sağlıklıdır.”/Sadiye Buharalı Kahramanoğlu’ndan….

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

YÜKSEK TİTREŞİMLİ BİR İNSAN OLMANIN 9 YOLU

17202695_1846250962302781_4599418798672032274_n[1]
Yüksek titreşim yayan her şey yüksek enerjileri kendine çağırır. Yüksek titreşimli insanlar şanslılardır. Bazı insanlar otobüsü hiç bir zaman kaçırmazlar. Her işleri yolunda gider. Düşündükleri şeyler gerçekleşir. Buna ruhsal açıdan bakarsak o insanların enerji seviyeleri ve yaydıkları enerjileri yüksektir. Pek çok ünlü kişinin bu kadar ünlü olmasının bir nedeni de yüksek titreşim yaymalarıdır.
1- Kendini sevmek ve harika bir insan olduğunu kabul etmen gerekir.
Bunu kabul etmek zor mu? Kendini sevmek… Önemsemen gereken ilk şey sensin ve sen harika bir insansın. Bunu düşünmeye başladığında titreşimin yükselecektir.
2- Kendini eşsiz olarak kabul etmen ve kendini yüceltmen gerekir.
Eşsizsin. Çünkü hepimiz tamamen birbirinden farklı yönleri olan insanlarız. Buna inanmak için parmak izine veya göz retinasına dikkatlice bak. 7 milyar insan yaşıyor ve senin parmak izin hepsinden farklı…
3- Şansına ve kaderine güvenmen gerekir.
Titreşimini yükseltmek için her gün şu olumlamayı yapmalısın. Şans yıldızım her gün yükseliyor. Kaderime güveniyorum.
4- Gülümsemen ve insanlara içindeki güzelliği hissettirmen gerekir.
Gülümsemek harikadır. Sen gülümsediğinde iç dünyan dahil tüm evren gülümser. Titreşimini arttıracak harika bir güçtür.
5- Kendine inanman ve hayallerini takip etmen gerekir.
Kendine inan ve güven… Hayallerinin peşinden koş… Çünkü o hayalleri boşuna kurmadın onlar sana verilmiş harika yol haritalarıdır.
6- Hayata aşık olman gerekir.
Hayat bir şiir ise sen onun şairisin. Onu sev ve ona tutkuyla sarıl. Hayatı sevdiğinde onu güzelleştirmek için tüm bilincin ve bilinçaltın çalışmaya başlayacaktır.
7- Evrenin enerjisine uyum sağlaman gerekir.
Evren bir rezonans ile titreşim yayar. Evrenin enerjisine odaklanmak için onu dinlemen gerekir. O tüm çevrendeki titreşimi değiştirecek harika bir güçtür. Onu dinlemek için sessizleşmeli ve 10 dakikanı kendine ayırmalısın.
8- Güzelliklere ve pozitife odaklanman gerekir.
Yüksek enerji ve titreşim pozitif enerjiden oluşur. Negatif enerji düşük bir titreşim yayar ve seni enerjisiz bırakır. Depresyondayken titreşimin çok düşüktür. Pozitif iken ise tüm dünya ile dans edersin.
9- Muhteşem bir geleceğin olduğuna inanman gerekir.
Hayatının harika olacağına dair inancını kaybettiğin gün negatif enerjiye kapılırsın. Enerjin düşer. Bunu yaptığında ise titreşimini en alt seviyeye indirirsin. Geleceğine ve güzel şeylerin geleceğine dair olan inancını yükselt. Enerjin ve titreşimin yükselsin. Alıntı.
Timur Fenerci

Ve tabi ki reiki sevgi ve şifa enerjisini her gün kendinize uygularsanız da enerjiniz çok yükselir… Anette İnselberg ‎

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ahtapot Inky kapatıldığı akvaryumdan kaçtı, mazgallara kadar süründü: Şimdi okyanusta ve özgür!

Ahtapot Inky, gelmiş geçmiş en cesur, en becerikli ve en maceraperest ahtapot. Kayıp Balık Dori’nin arkadaşı ahtapot Hank’in hayallerini gerçekleştiren Inky, çılgınca bir maceranın sonunda yeniden okyanuslarda ve tamamen özgür!

ahtapot[1]

Yeni Zelanda’daki Milli Akvaryum yetkilileri, ahtapotun akvaryumunda olmadığını fark ettiğinde artık çok geçti. Inky, arkasında dünyanın en heyecan verici macerasının izlerini bırakarak çoktan okyanusa ulaşmıştı bile!
Inky’nin özgürlük macerasının tüm adımları, ardında bıraktığı izlerle takip edilebilmiş.
Her şey akvaryumu temizleyen görevlililerin kapağı açık unutmasıyla başlamış.

Akvaryumun tepesindeki açıklığı fark eden Inky, yukarı doğru tırmanmış, kendini akvaryumun dışına çıkarmayı başarmış. Ardından yere kadar inmiş ve sürünerek mazgallara doğru ilerlemiş. Yaklaşık 15 cm genişliğindeki mazgallara geldiğinde, Inky biraz duraklamış, birazcık oyalanmış ama çok da vakit kaybetmeden kendini mazgallara, kanalizasyona, oradan Büyük Okyanusa  bırakmış!
Yeni Zelanda Milli Akvaryumu yetkililerinden Rob Yarrall, ahtapot Inky’nin vücut büyüklüğünün futbol topu kadar olduğunu ancak ahtapotların bedenlerinin son derece esnek olması sayesinde kolayca kıvrılarak her yüzeyde ilerleyebildiğini söylüyor.
Ahtapotlar firarda!
Inky’nin esaretten kurtulup özgürlüğüne kavuşması haberi, Hayvanlara Adalet (Animal Justice) adlı hayvan hakları örgütünün paylaşımıyla yaygınlaştı. Hayvanseverler bir hayvan  daha akvaryum, tema parkı ve su parkı esaretinden kurtulduğu için sevinçli.
Inky’nin kaçışı, hayvanların doğal yaşam alanlarına karşı duydukları içgüdüsel yönelimin en önemli kanıtı olarak görülüyor.

ahtapot3[1]

Inky’nin firarına ilham veren başka ahtapot özgürlüğü mücadeleleri de var. 2009 yılında, ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Santa Monica Pier Akvaryumundaki bir ahtapot da su vanasını açmış, tankın taşmasını sağlamış ve akvaryumda su baskınına neden olmuştu.
Hayvanlar esaret koşullarını kabullenmiyor
Inky 2014 yılından bu yana Milli Akvaryum’da tutuluyordu. Yakalandığında vücudunda çizikler oluşmuş, kolları yaralanmıştı.
Ahtapot uzmanı Jennifer Mather, ahtapotların inanılmaz zeki olduklarını, esaret koşullarına yaşamayı kesinlikle kabullenemediklerini söylüyor.
Ahtapot Inky’nin kurtuluş mücadelesi, hayvanların doğal yaşam alanlarında, engin denizlerde, okyanuslarda, yaban hayatında yaşamaları gerektiğini,   zorla kapatılıp, eğlence sektörü için esaret altında çalıştırılmalarına karşı çıkmamız gerektiğini bir kez daha gösteriyor.
Yolun açık olsun Inky, cesaretin yolumuzu aydınlatıyor!

Kaynak: Kırmızı tilki

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

”AKLIM BAŞIMDAN GİTTİ, NASIL GERİ GETİREBİLİRİM!” DİYORSANIZ BU HAFTA BUNLARI YAPIN:

55eb457ff018fbb8f8b66a98[1]

 

 

Aklımı nasıl başıma getirebilirim diyorsanız bu hafta bunları yapın:
•İnsan beyninin ayaktayken yaklaşık %10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir. Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız volta atmayı deneyin.
•İnsan beyni açık havada, kapalı alana göre çok daha yüksek performansla çalışır. + beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır

•Yürürken kolları sallamak beynin daha iyi çalışmasını sağlıyor.
•Yabancı dil öğrenmek beyni güçlendiriyor. En azından her gün yeni bir kelime öğrenerek kullanabilirsiniz. Alışveriş ve telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.
•Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta sudoku olmak üzere diğer akıl oyunları oynayın Ör: Satranç.
•Zihinsel rutinlerinizi kırın yani bir gün evinize uzun yoldan gidin yada cep telefonunuzu sağ değil de sol elinizle kullanın bu bir televizyon kumandası da olabilir.
•Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin ör: özdeyişler
•Her gün güzel bir resme bakmayı deneyin. Beyninizi “güzel” görüntüler ile besleyin.
•Günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arasında düşünce geçer.Bu düşünceler ne hakkındaysa hayatımızda ona göre şekil alır. Bu yüzden olumlu düşünün.
•Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzde gözlemleyin. Bu beyninizin kalitesini artırır.
•İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır. Einstein’ın günde 10 saatten fazla uyduğu biliniyor.
•Bol ve temiz oksijen beyin için çok yararlıdır. Şimdi pencerenizin camını açık ve kendinize temiz oksijen ısmarlayın.
•Farklı düşünce tarzı olan insanlar ile konusun. Ör : çocuklarla vakit geçirin.Sizden farklı
düşünen insanlar ile konuşun.
•Kullanılmayan Organ körelir. Sürekli televizyon izleyerek beyninizi düşük viteste kullanmayın.
•Beynin en tehlikeli yanı ters tepki etkisidir yani bir
şeyden ne kadar korkarsanız o şey başınıza gelir. O yüzden korkunuza değil konunuza odaklanın.
•“Beyninize çöp girerse beyninizden çöp çıkar” Beyninize gereksiz şeyleri almayın.
Beyin diyeti yapın.
Reklam

•Beyninizi yoran en önemli şey monotonluktur. Hayatınızı ne kadar çok renklendirirseniz, beyninizi o kadar neşelendirirsiniz.
•Ders çalışırken kısa aralar vererek çalışın.
•Beyin tıkandığında varsayımlarla akıl yürütür. Kararsız kaldığınız anlarda “…………… benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye düşünebilirsiniz.
•Beyninize sizi başarıya ulaştıracak sorular sorun Ör: Hayatta gelebileceğim en iyi yerde miyim? gibi..
•Dr.Davit Schwartz‘a göre: “Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız aklınız bunun neden imkansız olduğunu arama başlar. Ama bir şeyin yapılabileceğine inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözüm bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar“
•Kitap okumak güçlü bir beyin jimnastiğidir.
•Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bu yüzden spor yapın, fazla kilolarınızı atmaya çalışın ve SU İÇİN. Unutmayın beynin %78′i sudur.
alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

LİMON SUYU İLE SARIMSAK KARIŞIMINI YILDA 1 DEFA MUTLAKA UYGULAYIN…Tıkalı damarlara en iyi karışım…

tikali-damarlara-en-iyi-karisim-728x410[1]

 

Bilim adamlarının bir keşfine göre limon ve sarımsak karışımının kardiyolojik hastalıkların önüne geçtiği kanıtlanmıştır.
Sizlerde bu karışımı evinizde hazırlayabilirsiniz. İşte Limon suyu ve sarımsak kürü yapılışı ve ispatlanmış faydaları.
LİMON SUYU İLE SARIMSAK KARIŞIMINI YILDA 1 DEFA MUTLAKA UYGULAYIN
Malzemeler:
2 litre saf taze sıkılmış limon suyu
35 diş kabukları soyulmuş ve dövülmüş sarımsak
2,5 Litrelik sağından solundan akıtma yapmayacak cam kavanoz (pet şişeleri tavsiye etmiyoruz)
Malzemelerin karışımı ve hazırlanışı:
Sıkmış olduğunuz limon suyunu kavanoza boşaltın (2 litre)
Daha önce soyduğunuz ve dövmüş olduğunuz sarımsakları da ekleyin.
Kavanozunuzun kapağını hava almayacak ve güneş görmeyecek bir alanda muhafaza ediniz.
1 ay boyunca hazırladığınız karışımı her gün 2-3 defa çalkalayanız.
1 ayın sonunda hazırlamış olduğunuz bu karışımın içine baktığınızda sarımsakların eridiğini ve hepsinin limon suyuna dönüştüğünü göreceksiniz.
Hazırlamış olduğumuz bu karışım şuan tüketmeye hazır.
Kullanımı:
Her günün sabahında kahvaltıya başlamadan önce takriben 20 dk önce bu karışımdan yarım çay bardağı tüketiniz.
Hazırladığınız ve limon suyu ve sarımsak kürünü, 2 litreyi bitirinceye dek her gün içiniz ve aynı saatlerde tüketmeye gayret ediniz.
Biliyoruz ki aranızdan bazıları bu karışımın tadını, kokusunu vb. sevmeyebilir fakat asla ve asla içine herhangi bir yabancı madde eklemeyiniz. (su,şeker vs.)
Limon suyu ve sarımsak kürünün ispatlanmış faydaları:
Kardiyovasküler rahatsızlıkları ortadan kaldırır. (damar tıkanıklığı, kalp spazmı, kan dolaşımı gibi hastalıklar)
Vücudunuzda oluşan ödemleri atmanıza yardımcı olur.
Böbrek ve safra kesesinde oluşan taşların erimesini ve vücuttan atılmasını sağlar.
Hipertansiyon hastalarının tansiyon sorunlarını düzeltir ve dengeler.
Kolestrolü düşürür ve vücutta biriken fazla yağların kolay yakılmasını sağlar.
Vücutta salgılanan insülin oranını düzenler.
Fazla yağlardan kurtulduğunuz için iştahınızı açar.
Midemizde oluşan ülseri kesin olarak yok ediyor.
Romatizmal ağrı ve iltahabı olan hastaların romatizmal hastalıklarının önüne geçer.
Sinir sistemini yeniliyor.
Beyin sistemini yeniliyor.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli hale getirir.
Felç ve inme riskini azaltır.
Stres altına girmenize olanak vermez.
Kanser oluşum hücrelerine karşı savaşarak kanser riskini azaltır.
Sizlerle paylaşmış olduğumuz bu yöntem alternatif tıp tedavisidir. Limon ve sarımsak alerjisi olanlar veya her ikisinden birine alerjisi olanlara kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Bu konuda ki tüm eylemler sizin inisiyatifinizdedir. Alerjisi olmayan bireylerde herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Zaten doğal besin kaynaklarıdır.
Lütfen sevdiklerimiz için de bir kez paylaşalım. Sağlıcakla kalın.

Kaynak: Kadınla Yaşam

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Günün En Manidar Yazısı…

sorumluluk_yaratim_ry-300x256[1]

 

Tanrı eşeği yarattı ve ona dedi ki: “sen bir eşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan, yakınmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin az akıllı olacaksın ve 50 yıl yaşayacaksın”.Eşek cevap verdi: “50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 20 yıldan fazla verme!” ve öyle oldu…

Sonra tanrı köpeği yarattı ve ona dedi ki: “Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. Geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın.” Köpek cevap verdi: “Tanrım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter” ve öyle oldu…

Daha sonra Tanrı maymunu yarattı ve dedi ki : “Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yaşayacaksın”. Maymun cevap verdi : “20 sene dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla. Bana 10 seneden fazla verme”. Ve böyle oldu…

En sonunda Tanrı insanı yarattı ve ona dedi ki : “Sen bir insansın. Dünyada yaşayacak tek rasyonel düşünen canlı olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak hükmedeceksin. Dünyayı yöneteceksin ve 20 yıl yaşayacaksın.” İnsan cevap verdi : “Tanrım, insan olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana eşekten artan 30 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymununun 10 yılını ver. “Tanı bunu kabul etti ve insan 20 yıl insan olarak yaşadı sonra evlendi ve 30 sene eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı ve ağır yükler taşıdı. Sonra çocukları oldu ve 15 yıl köpek gibi yaşadı, evi korudu, aileden artanları yedi. Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı. Aptal gibi davrandı ve torunlarını eğlendirdi. Bu güne kadar böyle geldi…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

*SIR* DAN (THE SECRET) 100 ALINTI

17309215_391596294542141_6141869551742484991_n[2]
1. Hepimiz tek bir sınırsız güç ile çalışırız.
2. Sır, Çekim Yasasıdır.
3. Zihninizden ne geçiriyorsanız, onu çekersiniz.
4. Bizler mıknatıs gibiyiz – benzer benzeri çeker. Düşündüğünüz şey olursunuz VE düşündüğünüzü çekersiniz.
5. Her düşüncenin bir frekansı vardır. Düşünceler manyetik enerji gönderirler.
6. İnsanlar arzu etmedikleri şeyleri düşünürler ve arzu etmedikleri şeylerin daha çoğunu çekerler.
7. Düşünce = yaratım. Eğer bu düşünceler güçlü duygulara bağlı ise, o duygu yaratımı hızlandırır.
8. Baskın olan düşüncelerinizi çekersiniz.
9. Her zaman hastalıktan söz edenler hasta olurlar, her zaman bolluktan söz edenler bolluk içinde olurlar, vs..
10. Bu “istekli” düşünmek değildir.
11. İçine zihnin girmediği bir evrene sahip olamazsınız.
12. Düşüncelerinizi dikkatle seçin; siz yaşamınızın şaheseri, başyapıtısınız.
13. Düşüncelerin realiteye anında tezahür etmemesi Okeydir (eğer bir filin resmini görseydik ve fil anında ortaya çıksaydı, bu çok erken olurdu)
14. Yaşamınızda kendinize çektiğiniz HERŞEY bu gerçeğin doğru olduğunu kabul eder.
15. Düşünceleriniz, hislerinize neden olur.
16. Duygularımızın arkasındaki tüm “nedenleri” karmakarışık etmeye gereksinimimiz yok. İki kategori var, iyi hisler ve kötü hisler.
17. İyi hisler getiren düşünceler doğru yolda olduğunuz anlamına gelir. Kötü hisler getiren düşünceler doğru yolda olmadığınız anlamına gelir.
18. Düşündüğünüz şey her ne olursa olsun, gerçekleşme sürecinde olanın mükemmel bir yansımasıdır.
19. HİSSETTİĞİNİZ şeyi tam olarak elde edersiniz.
20. Mutlu hisler daha çok mutlu durumları çeker.
21. Arzu ettiğiniz şeyi hissetmekle (orda olmasa bile) başlayabilirsiniz. Evren şarkınızın doğasına karşılık verecektir.
22. Düşünce ve hislerinizde neye odaklanırsanız, deneyiminize onu çekersiniz.
23. Düşündüğünüz ve hissettiğiniz şey ve tezahür eden şey DAİMA birbirine uyar. İstisna yoktur.
24. Farkındalığınızı değiştirin.
25. “Siz ilerlerken kendi evreninizi yaratırsınız” Winston Churchill
26. İyi hissetmek önemlidir.
27. Neşeli olan bir şeyi düşünerek veya bir şarkı söyleyerek ya da mutlu bir deneyimi hatırlayarak anında duygunuzu değiştirebilirsiniz.
28. Bunun usulünü öğrendiğinizde, onu bilmeden önce, yaratıcı olduğunuzu BİLİRSİNİZ.
29. Yaşam olağanüstü olabilir ve olmalıdır ve siz Çekim Yasasını bilinçli olarak uyguladığınız zaman, yaşam olağanüstü olur.
30. Evren kendisini buna göre yeniden – düzenler.
31. Tüm arzularınız için şu cümleyi kullanarak başlayın: “Şimdi çok mutluyum ve minnettarım”
32. Evrenin kendisini NASIL yeniden düzenleyeceğini bilmek zorunda değilsiniz.
33. Çekim Yasası, basitçe ona ŞİMDİ sahip olma pozitif hislerini üreten şeyi kendiniz için anlamaktır.
34. Arzu ettiğiniz şeye daha hızlı ulaşmanıza yardım edecek ilham edilmiş bir düşünce veya fikir alabilirsiniz.
35. Evren SÜRATİ sever. Ertelemeyin, ikinci bir tahminde bulunmayın, şüpheye düşmeyin.
36. Fırsat çıktığında EYLEME GEÇİN.
37. İstediğiniz her şeyi çekersiniz- para, insanlar, bağlantılar. Önünüze neyin getirildiğine DİKKAT EDİN.
38. Hiçbir şeyiniz olmadan başlayabilirsiniz, hiçbir yolunuz olmayabilir, size bir YOL sunulacaktır.
39. NE KADAR ZAMANDA??? Zamanla ilgili kural yoktur, pozitif hislerinize ne kadar çok hizalanırsanız, daha hızlı gerçekleşir.
40. Boyut evren için önemli değildir (arzu ettiğiniz sınırsız bolluk ise). Büyüklük ve zaman ile ilgili kuralları kendimiz koyarız.
41. Evrene göre kural yoktur: ona şimdi sahip olduğunuzun hislerini sunarsınız, evren de buna yanıt verir.
42. Çoğu insan düşüncelerinin çoğunu gözledikleri şeylere verirler (postadan gelecek faturalar, geç kalmak, kötü şansa sahip olmak, vs)
43. Farklı daha iyi bir bakış açısı vasıtası ile, farklı bir yaklaşım bulmalısınız.
44. “Olduğumuz her şey düşüncelerimizin sonucudur” – Buddha
45. Yaşamınızın gidişatını değiştirmek için tam şimdi ne yapabilirsiniz?? Minnettar olma.
46. Minnettarlık yaşamınıza anında daha fazlasını getirir.
47. Düşündüğümüz ve TEŞEKKÜR ettiğimiz şeyi meydana getiririz.
48. Minnettar olduğunuz şeyler nedir? Minnettarlık hissedin, tam şimdi minnettar olduğunuz şeylere odaklanın.
49. Zihninizde bu resimle oynayın – nıhai sonuca odaklanın.
50. VİZÜALİZE EDİN ! GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN! Geleceğinizin provasını yapın.
51. GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN !! Onu görün, hissedin ! Burası eylemin başladığı yerdir.
52. Sevinci hissedin… mutluluğu hissedin!
53. Onaylayıcı bir düşünce negatif bir düşünceden 100 kat daha güçlüdür.
54. “Bu gücün ne olduğunu söyleyemem. Tüm bildiğimi onun var olduğu” Alexander Graham Bell
55. İşimiz “Nasıl” olacağına üzülmek değildir. “Nasıl” bağlılıktan ve inançtan çıkıp gelecektir.
56. Nasıllar evrenin alanına girer. Evren her zaman siz ve rüyanız arasındaki en hızlı, en çabuk, en uyumlu yolu bilir.
57. Eğer onu evrene havale ederseniz, verilen şeye şaşırırsınız ve gözünüz kamaşır… bu sihir ve mucizelerin gerçekleştiği yerdir.
58. Onu her gün evrene teslim edin, ama bu asla bir angarya olmamalı.
59. Tüm süreçte keyifli hissedin: mutlu, coşkulu ve uyumlu.
60. Gerçekten bu şekilde yaşayan insanlar ile tek fark, onlar bunu varoluş yolu olarak alışkanlık haline getirmişlerdir.
61. Bunu her zaman yapmayı hatırlarlar.
62. Görsel bir Pano yapın: Çekmeyi arzu ettiğiniz şeylerin resimleri. Her gün ona bakın ve zaten bu arzularınızın gerçekleştiğin hissine sahip olun.
63. “İmgeleme her şeydir. Yaşamın gelen çekimlerinin ön izlemesidir” Albert Einstein.
64. Neyi arzu ettiğinize karar verin, ona sahip olabileceğinize inanın, onu hak ettiğinize inanın, onun sizin için mümkün olduğuna inanın.
65. Gözlerinizi kapatın ve arzu ettiğiniz şeye sahip olduğunuzu gözünüzde canlandırın – ve o hissi yaşayın.
66. Zaten sahip olduğunuz şey için minnettar olmaya odaklanın. Bundan zevk alın! Sonra onu evrene salıverin. Evren onu tezahür ettirecektir.
67. “İnsanın zihni neyi tasarlayabilirse, ona ulaşabilir” W. Clement Stone
68. Eğer ulaşırsanız size büyük keyif verecek çok büyük bir hedef oluşturun.
69. İlham edilmiş bir düşünceniz olduğunda, ona güvenmeli ve eyleme geçirmelisiniz.
70. Nasıl daha refah içinde olursunuz? ONA NİYET EDİN!!
71. “Postadan düzenli olarak çekler geliyor” veya banka hesabınızı arzu ettiğiniz miktara değiştirin ve ona sahip olmanın hissini duyumsayın.
72. Yaşam, TÜM alanlarda bolluk içinde olmak demektir.
73. İçsel sevinç ve huzur hissini duyumsayın, sonra tüm dışsal şeyler ortaya çıkar.
74. Bizler evrenimizin yaratıcılarıyız.
75. İlişkiler: Kendinize, başkalarının size davranmasını istediğiniz gibi davranın, kendinizi sevin, sevilirsiniz.
76. Kendinize karşı sağlıklı bir saygınız olsun.
77. Düzenli olarak etkileşimde olduğunuz ve birlikte çalıştığınız kişiler için bir not defteri edinin ve o insanların her birinin pozitif yanlarını yazın.
78. Onlarla ilgili en çok sevdiğiniz şeyleri yazın (onların değişmesini beklemeyin). Çekim Yasası, eğer frekanslarınız uyuşmazsa sizi birlikte aynı mekana yerleştirmez.
79. İyi hissetme potansiyelinizi kavradığınız zaman, iyi hissetmeniz için hiç kimseden farklı olmasını istemezsiniz.
80. Dünyayı, arkadaşlarınızı, eşinizi, çocuklarınızı kontrol etme ihtiyacının biçimsiz olanaksızlıklarından kendinizi özgürleştirirsiniz.
81. Realitenizi yaratan sadece sizsiniz.
82. Başka hiç kimse sizin için düşünemez veya hissedemez. Sadece SİZ.
83. Sağlık: kendi sağlığınız için evrene teşekkür edin. Gülün. Stressiz mutluluk sizi sağlıklı tutar.
84. Bağışıklık sisteminiz kendisini iyileştirir.
85. Bedenimizin parçaları her gün, her hafta vs değişir. Birkaç yıl içinde yepyeni bir bedene sahip oluruz.
86. Kendinizi yeni bir bedende yaşarken görün. Umutlu = sağlıklı. Mutlu= daha mutlu biyokimya. Stres bedeni olumsuz etkiler.
87. Bedenden stresi atın, beden kendini yeniler. Kendinizi iyileştirebilirsiniz.
88. Dingin olmayı öğrenin, dikkatinizi arzu ettiğiniz şeyden uzaklaştırın, dikkatinizi deneyimlemeyi arzu ettiğiniz şeye odaklayın.
89. İçinizdeki ses ve vizyon dıştaki görüşlerden daha mükemmel ve berrak olduğunda, yaşamınızın üstadı olursunuz.
90. Siz, dünyayı olmasını istediğiniz gibi yapmaya çalışmak için burada değilsiniz. Etrafınızda seçtiğiniz dünyayı yaratmak için buradasınız.
91. Ve başkalarının görmeyi seçtiği dünyanın da var olmasına izin verin.
92. İnsanlar, eğer herkes Çekim Yasasının gücünü bilirse, ortada yeterince olmayacağını düşünürler. Bu bizde kökleştirilmiş bir yalandır ve bir çok insanı açgözlü yapıyor.
93. Gerçek şu ki, yeterli olandan çok sevgi, yaratıcı fikirler, güç, sevinç, mutluluk vardır.
94. Tüm bu bolluk, kendi sonsuz doğasının farkında olan bir zihin vasıtası ile parıldamaya başlar. Herkes için yeteri kadar vardır. Bunu görün. Buna inanın. Sizin için çıkagelecektir.
95. Arzu ettiğiniz her şeyi seçerken, realitenizin çeşitliliği sizi heyecanlandırsın ve tüm arzularınızın iyi hislerinin arkasında olun (destekleyin).
96. Senaryonuzu yazın. Arzu etmediğiniz şeyler gördüğünüzde, onları düşünmeyin, onları yazın, onlarla konuşun, onları uzaklaştırın, dikkatinizi arzu edilmeyen şeylerden uzaklaştırın, arzu edilen şeylere odaklayın.
97. Bizler enerjiyiz. Her şey enerjidir. HER ŞEY !!!
98. Kendinizi bedeninizle tanımlamayın…. O evrendeki her şeye bağlı olan sonsuz bir varlıktır.
99. Tek bir enerji alanı. Bedenlerimiz dikkatimizi enerjimizden ayırdı. Bizler ortaya konan olasılıkların, yaratıcı gücün sonsuz alanıyız.
100. Düşünceleriniz sizin için değerli mi? Eğer değilse – ŞİMDİ onları değiştirmenin zamanıdır. Tam şimdi bulunduğunuz yerden başlayabilirsiniz. Bu andan ve dikkatinizi verdiğiniz şeyden daha önemli bir şey yoktur.
Spiritual Quantum