Yaz aylarının vazgeçilmez meyvesi çileğin faydaları saymakla bitmiyor. Rengi kokusu ve tadı ile en sevilen meyvelerden biri olan çileğin faydaları da epeyce çok. Çilekte bol miktarda fosfor ve demir bulunuyor. Bunun yanında B, C ve K vitamini açısından da bir hayli zengin.
Şimdi maddeler halinde çileğin faydalarını sıralıyorum ;
· Vücuda kuvvet verir, damar tıkanıklığını önler ve kolesterolü düşürür.
· Çok iyi bir antioksidan olması sebebiyle bağışıklık sistemini güçlendirir.
· Kansere karşı koruyucu özelliği vardır ve sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlar.
· Bağırsak kurtlarının dökülmesini yardımcı olur, kanız temizler, vücuttan zararlı maddeleri uzaklaştırır.
· Diş etlerini güçlendirir, ağız kokusunu giderir.
· Sakinleştirici etkiye sahiptir, stresi azaltır, tansiyonu düşürür, ateşi düşürür.
· Romatizma ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.
· Cildi nemlendirip taze bir görünüm kazandırır, güzellik katar cilde.
· Vücutta biriken zehirli maddeleri dışarı atar, damar sertliği ve böbrekteki kum taş gibi rahatsızlıkları önler ve zamanla bunların geçmesini sağlar.
Masanızda otururken, bir taraftan sağ ayağınızı yerden kaldırıp saat
yönünde çemberler çizerken, diğer yandan sağ elinizle “6” çizmeyi
deneyin.
Çevirmekte olduğunuz ayağınız saatin tersi yönünde dönmeye başladı değil mi?
Tamam geçti sakin olun. 🙂
Şimdi derin bir nefes alın ve amuda kalkın. oh.
Kaynak: Oyum Ben…
Geçen gün 3000 çift üzerinde yapılan bir araştırma dikkatimi çekti. Araştırmanın konusu çiftlerin en çok hangi konular üzerine kavga ettiğiyle ilgiliydi. Araştırma sonuçları; ne bana, ne de birçok okuyanıma hitap etti… Ama bu arada şöyle bir şey oldu; herkes bana özelden kavga konularımız şunlar diye mesaj atmaya başladı. Bende onları derleyip kendi sonuçlarımı oluşturdum…
İlişkimiz ne zaman ciddiye dönecek?
Ne zaman evlenicez?
Nerde oturucaz?
Evi hangi renklerde döşeyeceğiz?
Kaç çocuk istiyorsun?
Çalışmamı mı istiyorsun?
Televizyonun kumandasını versene!
Gene mi bu diziyi seyredeceğiz?
Maça gitmek zorunda mısın?
Benden habersiz arkadaşlarını mı çağırdın?
Benden habersiz aileni mi çağırdın?
Yeter artık facebook’a girme !
Yeter artık bilgisayarda oyun oynama!
Arkadaşlarınla dışarı çıkamazsın!
Çok para harcıyorsun!
O kadar alışveriş yapmak zorunda mıydın?
Bu bayramda da mı evde oturucaz?
Tatile gene senin istediğin yere mi gidilecek?
O eteğin boyu kısa değil !
Tuvalet kapağını indirmeyi artık öğren !
Yatağın sol tarafına ben yatmak istiyorum !
Dişlerini fırçaladıktan sonra lavaboyu temizlemeyi unutma!
Bu akşam da mı başın ağrıyor!
Artık arkadaş gibi olduk valla!
Kalk kendi suyunu kendin al!
Çocukların ödevini de bu akşam sen yaptır!
Telefonda çok konuşuyorsun!
Çok kıskançsın!
O adam kimdi?
O kadın kimdi?
Tuvalete giderken niye telefonunu yanına alıyorsun
Sana anlattıklarımı başkalarına anlatıp durma!
Bu hafta sonu da çocukları kurslara sen götür!
Artık seni görünce heyecanlanmıyorum!
Saçımı boyattım ve farketmedin bile!
Kalk, çocuğu sen sustur!
Çok konuşuyorsun!
Futbol seyretmenden bıktım!
Hiçbir yere gitmiyoruz. Hep evde oturuyoruz!
Harcamalarına biraz dikkat et!
Gene arabayı mı çarptın!
Gene kime mesaj atıyorsun!
Telefonun şarjı niye hep bitik!
Yıldönümümüzü unuttun!
Doğum günümü unuttun!
Senden bıktım!
Dudaklarını şapırdatmadan yemek ye!
Çok pasaklısın!
Git evi topla biraz!
Dekolte giyme!
Her şet çok rutin, boğuluyor gibiyim. Çok sıkıldım!
Evet liste daha uzayıp gidiyor ama top 47 bunlar… Unutmamamız gereken; kavga etmek ilişkinin sonu değildir, hiç kavga etmemekte çok mutlu bir ilişkinin göstergesi değildir. İlişkide önemli olan; canımızı sıkan şeyleri karşı tarafa samimiyetle ve tatlılıkla aktarmak ve arkasından da herkesin kendini biraz törpülemesidir…
Sağlıcakla,
Ders verici bir Hint efsanesi:
Şiva ve Şakti, Hinduizm’in kutsal çifti, gökyüzündeki yüksek katlarında oturup, bir yandan yeryüzünü seyrediyorlar, bir yandan da insan yaşamını tehdit eden unsurları, insan davranışlarındaki karmaşayı, insan olmanın acılarla dolu bedeline hüzünleniyorlarmış.
Birden Şakti, ara sokakların birinde ayakta bile zorla duran perişan yoksulu farketmiş..
Kalbi merhametle burkulmuş. Yaşamak için verdiği savaş, dürüst ve iyi bir insan olması onu etkilemiş olmalı ki, kutsal kocasına, bu zavallıya biraz altın vermesi için yalvarmış.
Şiva adamı bir an gözlemiş, sonra sevgili karısına dönerek,
“Yapamam” demiş..
Şakti şaşırmış.
“Ne demek?” diye isyan etmiş kocasına..
“Sen bu evrenin sahibi, en yüce tanrısı değil misin? Bu kadar basit bir şeyi nasıl yapamazsın?”
“Bunu ona veremem çünkü henüz almaya hazır değil” demiş, Şiva..
Şakti çıkışmış,
“Yani, yolunun üzerine bir kese altın bırakamayacağını mı söylüyorsun?”
“Tabii, bırakabilirim” demiş, Şiva.. “Ama bu başka bir şey..”
“Lütfen..” diye yalvarmış, Şakti.. “Lütfen..”
Ve Şiva bir kese dolusu altını yoksul adamın yolunun üzerine bırakmış..
Zavallı yoksula gelince, o akşam iki lokma bir şey bulup yiyip yiyemeyeceğini, yoksa yine aç mı uyuyacağını düşünerek yoluna devam ediyormuş.. Köşeyi dönünce,
“Şuna bak” demiş, “koca bir taş parçası iyi ki, gördüm.. Çarpsaydım, partalı çıkmış sandaletlerim iyice elden çıkacaktı..”
Ve dikkatle altın dolu kesenin üzerinden atlayarak yoluna devam etmiş..
Yaşam yolumuzun üzerine yüzlerce torba dolusu altın bırakıyor..
Ya çok seyrek olarak bu torbalar olduğu gibi görünüyor ya da biz onların bilincine çok geç varıyoruz…
http://fwmail.net/hikaye/hayat-yolumuzdaki-oduller/
Ocak 1 – 9 : Isırgan otu
Ocak 10 – 24 : Ebemgümeci
Ocak 25 – 31 : Dereotu
Şubat 1 – 5 : Bildiğimiz ot
Şubat 6 – 14 : Çimen
Şubat 5 – 21 : Maydanoz
Şubat 22 – 28 : Kıvırcık
Mart 1 – 12 : Sarmaşık
Mart 13 – 15 : Dereotu
Mart 16 – 23 : Ebemgümeci
Mart 24 – 31 : Bildiğimiz ot
Nisan 1 – 3 : Isırgan otu
Nisan 4 – 14 : Kıvırcık
Nisan 15 – 26 : Ebemgümeci
Nisan 27 – 30 : Maydanoz
Mayıs 1 – 13 : Sarmaşık
Mayıs 14 – 21 : Çimen
Mayıs 22 – 31 : Dereotu
Haziran 1 – 3 : Ebemgümeci
Haziran 4 – 14 : Maydanoz
Haziran 15 – 20 : Isırgan otu
Haziran 21 – 24 : Sarmaşık
Haziran 25 – 30 : Bildiğimiz ot
Temmuz 1 – 9 : Ebemgümeci
Temmuz 10 – 15 : Isırgan otu
Temmuz 16 – 26 : Çimen
Temmuz 27 – 31 : Bildiğimiz ot
Ağustos 1 – 15 : Sarmaşık
Ağustos 16 – 25 : Ebemgümeci
Ağustos 26 – 31 : Maydanoz
Eylül 1 – 14 : Çimen
Eylül 15 – 27 : Bildiğimiz ot
Eylül 28 – 30 : Isırgan otu
Ekim 1 – 15 : Sarmaşık
Ekim 16 – 27 : Maydanoz
Ekim 28 – 31 : Kıvırcık
Kasım 1 – 16 : Dereotu
Kasım 17 – 30 : Bildiğimiz ot
Aralık 1 – 16 : Isırgan otu
Aralık 17 – 25 : Sarmaşık
Aralık 26 – 31 : Çimen
ANALİZ:
Isırgan otu:
Çekici ve popülersiniz. Kolayca arkadaş edinebiliyorsunuz. Kendinden emin tavırlarınızla grup içinde liderliğe yakışıyorsunuz.
Bildiğimiz ot:
Utangaç ve sevimlisiniz. Tanımadığınız insanlarla konuşmayı sevmez ama arkadaşlarınızla herşeyi paylaşabilirsiniz. Arkadaş seçiminde oldukça
dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz.
Sarmaşık:
Yerinde duramayan birisiniz. Çok arkadaşınız var ve sosyal yaşamınız çok renkli. Dedikoduyu biraz seviyorsunuz. Sizi tanıyan sizin gibi biri daha olmadığını düşünüyor. Dikkat çekmeyi çok seviyorsunuz.
Kıvırcık:
Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasıl davranacağınız pek belli olmuyor. Çoğu şeyden ilk sizin haberiniz oluyor. Bu yüzden çok ilgi görüyorsunuz.
Ebemgümeci:
Sessiz, sakin ama çok zekisiniz. Dost canlısı, sevilmeyi bekleyen tavırlarınız ilgi çekiyor. Küçük bir arkadaş grubu size yetiyor. Fazla popüler olmasanız da yakınlarınızın el üstünde tuttuğu birisiniz.
Dereotu:
Siz lider olmak için yaratılmışsınız. Sözünü dinleten, dediğini yaptıran birisiniz. Kararlı tavırlarınız çevrenizdekileri etkiliyor. İnsanların arkadaş olmak isteyebileceği birisiniz.
Maydanoz:
Uyumlu, sıcakkanlı birisiniz. Size nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de herkese öyle davranıyorsunuz. Sadık ve dürüstsünüz, yapmacık insanlara ve
dedikoduya karşısınız.
Çimen:
Çok hassas ve narinsiniz. Kolay aşık oluyorsunuz. Ne çok utangaç ne çok girişkensiniz. Arkadaş grubunuzda kırılmaması için kollanan birisiniz
http://fwmail.net/astroloji/dogum-tarihinize-gore-hangi-bitkisiniz/
Budist bir rahibenin yazdığı 5 bölümlük bir şiir ve hayat hikayemiz:
YOL 1. Bir yoldan yürüyordum, Kaldırımda büyük bir delik gördüm, İçine düştüm. Benim suçum değildi, İçinden çıkmak çok uzun sürdü.
2. Bir yoldan yürüyordum, Kaldırımda büyük bir delik gördüm, İçine düştüm. Yine aynı deliğe düştüğüme inanamıyordum. Benim seçimim değildi. İçinden çıkmak çok uzun sürdü.
3. Bir yoldan yürüyordum, Kaldırımda büyük bir delik gördüm, İçine düştüm. Alışkanlık olmuştu, Benim suçumdu, Hemen çıktım.
4. Bir yoldan yürüyordum, Kaldırımda büyük bir delik gördüm. Etrafından geçtim, İçine düşmedim.
5. Başka yoldan yürüdüm.
Burada
YOL, yaşamımızı simgeliyor.
DELİK ise zaaflarımız, saplantılarımız ve negatif yönlerimizin simgesi.
BAŞKA BİR YOLDAN YÜRÜMEK ise düşe kalka edindiğimiz deneyimler sonucu yarattığımız yeni insan…
Norveç’li yazar Henrik Ibsen’in de dediği gibi;
Tecrübe bir gözlük gibidir; onun sayesinde ikinci defa daha iyi görürüz.
http://fwmail.net/yasam/bes-bolumde-yasam-hikayemiz/