Sanırız ki, hayatta tüm kötülükler bizim başımızdadır ve hep bir suçlu vardır…
Hayat insana öyle sınavlar sunuyor ki, hiç birini anlayamadan, farkına varamadan, söylenip, suçlayıp, yaşayıp gidiyoruz. Hep bütün sorunlar bizim başımızdadır, her şey bizi bulur, bütün alçak insanlar bizim hayatımıza gelir. Hayat suçludur, insanlar suçludur, zaman suçludur ama biz mükemmelizdir…
Hayatınız boyunca karşılaştığınız kaç olayda; dönüp kendinize baktınız? Kaç kez acaba bu olay bana ne anlatıyor dediniz? Kaç kez bu sınavı nasıl atlatabilirim diye aklınızdan geçirdiniz? Hiç, değil mi? Çünkü bu olayı size yaşatan insanlar vardı, dostlarınız, sevdikleriniz, aileniz, eşiniz, çocuğunuz… Hep onlar yüzünden başınıza gelmeyen kalmıyordu.
Yolda yürürken ayağınız taşa takılsa ya taşa kızarsınız. Ama dönüp kendinize bakmazsınız, kafanızın içinde dolaşıp duran kin, nefret, öfke dolu düşünceleriniz yüzünden yürüdüğünüz yolun bile farkında değilsinizdir. O taş karşınıza çıkmasa başınıza gelebilecek başka dertlerin farkına varamazsınız. Yolda yürüyüp gidiyorsunuz ama aklınız başka, yüreğiniz başka yerde…
Oysa bir baksanız yolda sizin için serpilmiş çiçekleri, taşları, böcekleri ağaçları, arabaları, evleri vs. göreceksiniz. Doğayı yani diğer parçanızı göreceksiniz, aldığınız nefesin kıymetini anlayacaksınız. Düşüncelere değil de AN’a bir dalsanız hayatın şimdiye kadar görmediğiniz mucizelerine tanık olacaksınız.
Bizler o kadar çok yaşanmışlıklarla doluyuz ki, 3-5 dakikalık bir sorun yaşasak onu aylarca bazen yıllarca hatırlayıp, birde pişirip pişirip bize bunları yaşatan kişinin önüne koyarız… ,içimize bakmak, yüreğimizi dinlemek, kabule geçmek hiç aklımıza gelmez.
Her şeye küsmüşüzdür… Önce kendimize küseriz ve bunun farkında bile olmayız. Öyle ya biz mükemmeliz insanlar suçlu… Kendimize küskünlüğümüzün bilincine bile varamadan içimizden ya da dışımızdan etrafımızdaki insanlara küseriz, olaylara küseriz, hayata küseriz.
Oysa hiç gerek yoktur böyle ufak hesaplara… Çünkü tek bir hayatımız var ve bu hayatta değerli olan tek bir AN… Hayatımızda sorunlar yoktur, sıkıntılar yoktur, iyi ya da kötü yoktur, doğru ya da yanlış yoktur. Sadece ve sadece AN’da yaşanan OLAYLAR bir diğer adıyla SEÇİMLER vardır. Yaşadıklarımıza anlam veren biziz, onları, iyi, kötü, berbat, güzel diye biz kalıplaştırırız. Ya yaşadıklarımıza sorun olarak bakarız, ya da alacağımız dersi almak için bakar, dersimizi alır, teşekkür eder yolumuza devam ederiz.
Seçim her zaman size aittir. Ya söylenmeyi seçer ve işlerin daha da sarpa sarmasına sebep olursunuz, ya da kabullenip AN ’ınızın tadını çıkartırsınız.
Dilek Torun
http://www.haberty.com/makale/dilek-torun/saniriz-ki/128.html
“Kişiler ile tanıştığımızda oldukları enerji alanını bariz olarak sezgimizle hissederiz. Nedense bunu dinlemez ve 3. boyutta bize sergilenen davranış ve görüntüye bakarak, hayatımızda o insana yer veririz.
… Biz en büyük hatayı burada yapmaya başlarız. Sezgilerimiz ışık bedenimiz tarafından, iletişimde olduğumuz insanın nur parlaklık derecesine göre bize iletilir. Hata ve sapma payı yoktur.
Ne vakit, biz bu yüce bilgiyi, göz ardı eder ve 3. boyutta bize illüzyon olarak muhataptan yansıtılan, görüntü ve davranışlar üzerinden, yakınlıklarımızı belirler isek, çok acı çekeceğimiz ve üzüleceğimiz bir hatalı yola girmiş oluruz.
İnsanlar davranış, bakış, ses, ifadelerini farklı yansıtabilirler, ASLA ENERJİ ALANLARINI FARKLI YANSITAMAZLAR…
Lütfen bu sözü dikkate alın, mutluluğunuzun bir anahtarı da sezgilerinize kulak tıkamamak, göğsünüzdeki pusulanızı aktif olarak kullanabilmektir. göz ardı etmemektir.
Hayatımdaki en büyük üzüntüleri ve yıkımları sezgimi dikkate almadığımda, ön yargılı davranmayayım diye, insanlara kucak açtığımda yaşadım. Yüreğim ve ruhum bana bir insanı karanlık, kirli, yanına yaklaşmamam gereken hatta iğrendiğim bir yerde gösterirdi. Bu yüzden, bu bilginin gerçekliğinden zerre şüphem yok.Ben, ise yüce gönülllülükle bu kirli, karanlık ve iğrenç olarak gördüğüm insanlara elimi uzattım. Sonuç hep aynı oldu, artık sezgimi dinliyorum ve ona büyük şükranla teşekkür ediyorum.
Bu gerçeği kabul etmek, siz yüce kalpli insanlar için gerçekten güç olacaktır. Çünkü, bizlere koşulsuz sevgi ve kabul öğretildi ve söylendi. Oysa, bu HAK olana HAK şekilde davranmakla ilgilidir. üzerinizdeki edilgen, sevgi ve kabul dolu yapıyı fark edin. O DA BİR İLLUMİNATİ ETKİSİDİR, UYANIN.Sizi enerji olarak düşürmek üzere, düşük titreşimde tutmak üzere verilmiş bir afyondur.” SAM
Kaynak: Avcı Ebru
Yaşamayı seviyorum,
İnsanları seviyorum,
Filmleri ,şarkıları , kitapları,sıcak ekmeği, kalabalık sofraları,çikolatayı
Rüzgarda yaprak olmayı,
Geceleri yıldız olmayı,
Yaz gecesinde yağmur olmayı seviyorum…
Ve en çokta ”SEVGİ” nin yüreğimdeki gücünü seviyorum ♥
Kaynak: Hatice Öztürk
Hiç kimse üstün değildir, hiç kimse aşağı değildir, fakat kimse eşitte değildir. İnsanlar yalnızca eşsizdir, karşılaştırılamaz. Sen sensin, ben benim. Ben potansiyelimi hayata vermek zorundayım; sen potansiyelini hayata vermek zorundasın. Ben kendi varoluşumu keşfetmek zorundayım, sen kendi varoluşunu keşfetmek zorundasın..!”
– Osho