
Kırgın olduğun herkesi, her şeyi affettiğinde göreceksin ki güneşini örten kara bulutlar bir anda buharlaşmış olacaktır. Kendi içindeki güneşin tekrar ortaya çıkacaktır. Affetmek, asla ve asla bir başkasına değil kendine verdiğin kutsal bir armağandır.
TANRININ RÜYASINDAN/ UK
Toronto men walked “a mile in her shoes” to help end violence towards women. This picture says it all.

KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”

KURAL 3: ” İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

Hint felsefesinin 4 kuralı…
KURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.

Bir adam, evinin civarında yaşayan bir yılan ile anlaşma yapmış.
Adam her gün yılana süt verecek, yılan da bunun karşılığında adama bir altın verecek. Yıllarca sürmüş bu anlaşma.
Adam iyice yaşlanmış. Ahıra gidip inekten süt sağarak yılana verecek; fakat bedeninde güç kalmamış. Oğlunu çağırmış yanına. Sırrını açıklamış ona. Sonra da tembih etmiş:
“Bundan sonra bu görev senin; fakat aza kanaat etmesini bil, çoğa tamah etme!”
Oğlan başlamış göreve. Aynı düzen devam etmiş uzun süre. “Bir tas süte karşılık, bir sarı altın.”
Oğlan bir gün şöyle düşünmüş:
“Her gün; bir altın, bir altın, uzun iş… Bu yılan her gün bir altın getirdiğine göre demek ki bir hazinesi var. En iyisi mi, yılanı öldüreyim, hazineye ben konayım!”
Düşünmüş ve hemen uygulamaya geçmiş.
Bir gün fırsatını bulup, baltayı indirmiş yılanın sırtına. Biraz heyecandan olsa gerek, tam orta yerinden değil de kuyruğundan kesmiş.
Yılan da o acıyla dönüp oğlanı ısırmış, bütün zehrini de akıtmış. Tabii ölmüş oğlan. Anlaşma da böylece sona ermiş.
Aradan uzun bir süre geçtikten sonra, ihtiyar adam yılanın deliğinin başına gitmiş.
Demiş ki:
“Olanlar oldu. Gel barışalım. Eski günlerdeki gibi yeniden dost olalım.”
Yılan, delikten başını çıkarıp şöyle karşılık vermiş:
“Olmaz! Asla eskisi gibi olmaz. Sende evlat acısı, bende de kuyruk acısı olduğu sürece mümkün değil, dost olamayız!”
ÇÖZÜME ODAKLAN
Karşınıza bir sorun çıktığı zaman umutsuzluğa kapılmayın.
Odak noktanız sorun olmasın.Çözüme odaklanın .Göreceksiniz ki çözüm kendiliğinden gelecektir.Çünkü o anda siz çözüm odaklısınız .Soruna odaklanmış olsaydınız, kafanız karma karışık ve panik halinde, karmaşık düşünceler içinde, olumsuz enerjinizle içinden çıkılmaz bir hal alırdınız.
Çözüme odaklanmakla bilinç altınıza “sakin ol, bu çözümsüz bir durum değil” mesajı vermiş oluyorsunuz.Yani “kendine güven” ve içinde bulunduğun durumu “Ben güvendeyim her şey yolunda”olarak algılıyorsunuz.Kendi düşünceniz sizi daima, bulunduğunuz ortamda pozitif yada negatif olarak etkileyecektir.Düşüncelerinize dikkat ediniz.
Serap Özger