Tüm dünya kişinin kendi içindedir…

“Tüm dünya kişinin kendi içindedir. Eğer bakmayı ve ders almayı bilirsen, kapı da oradadır anahtar da. Dünyada senin dışında hiçkimse, o anahtarı sana veremez ve o kapıyı senin için açamaz.”

– Jiddu Krishnamurti

Kahvaltılık Sos Tarifi;

kahvaltılık sos tarifi;Kahvaltılık SosMalzemeler360 gr. domates salçası2 diş sarımsak1 çay kaşığı kekik½ çay kaşığı zerdeçal tozu½ çay kaşığı karabiber1,5 çorba kaşığı çeviz1 çorba kaşığı zeytinyağıHazırlanışıTüm malzemeler bir arada rondodan geçirilir. Tencerenin içerisine az bir miktar zeytinyağı konur. Kısık ateşte 5 dakika karıştırılır. (Bu karıştırma işlemi, sarımsağın kokusunu gidermek amacıyla yapılır.) Ekmeklerin üzerine konularak servis yapılır. Kahvaltılık Sos Malzemeler …

360 gr. domates salçası

2 diş sarımsak

1 çay kaşığı kekik

½ çay kaşığı zerdeçal tozu

½ çay kaşığı karabiber

1,5 çorba kaşığı çeviz

1 çorba kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı Tüm malzemeler bir arada rondodan geçirilir. Tencerenin içerisine az bir miktar zeytinyağı konur. Kısık ateşte 5 dakika karıştırılır. (Bu karıştırma işlemi, sarımsağın kokusunu gidermek amacıyla yapılır.)

Ekmeklerin üzerine konularak servis yapılır.

kAYNAK: dOĞADAN gELEN sAĞLIK…

Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Herkesin bir hikayesi vardır . Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin’

Fotoğraf: Günaydın

Herkesin bir hikayesi vardır …

Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir…

Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin…

Size kimin hükmettiğini öğrenmek istiyorsanız, sadece kimi eleştirme izniniz olmadığını bulun…

Fotoğraf

"Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklar edinerek hakim olunur."

“Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklar  edinerek hakim olunur.”

Epiktetos

Çocuklarınıza Bile Kolaylıkla Verebileceğiniz Kuvvetli Bir Doğal Takviye…

Bu günlerde çocuklarınıza bile rahatlıkla verebileceğiniz doğal takviye :

Malzemeler: 1 adet orta boy kavanoz kavanozun yarısını dolduracak kadar taze zencefil

1 limon (dilimlenmiş)

yeteri kadar bal

Hazırlanışı: Zencefilin kabuklarını soyun ve incecik (jülyen doğrama) dilimleyin. Kavanoza yerleştirin ve limonları da ilave edin. Üzerine balı ekleyin. Kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabına kaldırın.

Kullanırken; bir çay bardağına 1 dilim limon, zencefil şurubundan bir ya da iki yemek kaşığı koyun ve üzerine sıcak su ekleyerek karıştırıp için. Sıcak olarak içtiğiniz gibi aynı miktardaki karışıma soğuk su ya da soda ekleyerek de içebilirsiniz.

Karışım buzdolabında 2-3 ay bekleyebilir.

Sonbaharla birlikte gribal hastalıklarda evlerin baş köşesine yerleşmeye başladı bile. Ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı derken ardından gelen öksürüğü kesmek en uzun süreçtir. Hazırlayacağınız şurubu soğuk algınlığına yakalanmadan önce çay gibi ailece günde bir fincan içebilirseniz koruyucu özelliğinden yararlanır, sonrasında ise öksürüğe karşı doğal tedavi olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca araç tutmasından ya da mide üşütmelerinden kaynaklanan bulantılara karşı da çok etkili.

Hiç durmadan, hiç dinlenmeden, hiç sorgulamadan başkalarının amacına hizmet etmek hamallıktan başka bir şey değildir…

Bazı İnsanlar, Onlar İçin Ne Fedakarlıklar Yaptığınızı Anlamazlar…

Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek…

“Gönül kazanmak istiyorsan,  sevgi tohumu ek…
Cenneti kazanmak istiyorsan,  yollara diken serpmekten vazgeç…!”

Mevlana

Şok!.. Şok!.. Şok!..10 Senelik Erkek Arkadaşım Benden Mail’le Ayrıldı…

Hani televizyonda magazin programlarında böyle alt yazı geçerler ya, Şok!.. Şok!.. Şok!.. Sevgilisi maille ayrıldı… İşte bu durum benim de başıma geldi. Hala inanamıyorum. Hala şoktayım. 10 senelik erkek arkadaşım 10 satırlık bir maille ilişkimizi bitirdi diye telefon açtı yana yakala Aysun bana.

Onun bu haberiyle telefonun öbür ucunda bende şoka girdim. Yani bu maille ayrılma işi sadece yirmili yaşlardaki cıvık ilişkilerde olur sanıyordum. Bir de ‘’Sex and The City’’ dizisinde görmüştüm, orada da  sevgilisi Carry’den post-it’le ayrılıyordu. Ben kendi düşüncelerimin arasında boğulmadan Aysun’la ilgilenmem gerektiğini biliyordum ‘’dur hele bi yavaş ol ne olduğunu teker teker anlat’’ dedim şok içindeki kızcağıza…

‘’Yaa’’ dedi, ‘’pazar sabahı kalktım maillerime bakayım’’ dedim baktım bizim Ahmet’ten bir mail gelmiş nedir acaba diye açtım, bir de ne göreyim ;Yok efendim uzun süredir kafasında kuşkular varmış, artık ilişki çok monotonlaşmış, beni hiç aldatmamış ama buraya kadarmış mealinde bir yazıyla karşılaştım…

Tabi hemen telefona sarıldım, ‘’mailini aldım nedir bu’’ diye sordum ee ne yapayım sana bunları yüz yüze söyleyemezdim bende yazdım demez mi???

Hayır tamam, bende ilişkimizde sorunlarımız olduğunu biliyordum ama bir gün gelip te bana; bak bu aşk benden gidiyor, bak bu huyların-bu sözlerin- beni rahatsız ediyor, törpüleyebilir misin dememiş, bak sana karşı heyecanım bitti bu beni rahatsız ediyor dememiş, bize ilişkiyi kurtarma yeniden canlandırma şansı vermemiş, kendi kendine oturmuş, düşünmüş, karar vermiş kılıcı indirmiş. Ne diller döktüm ağladım, yalvardım ama bize bir şans daha vermesi için ikna edemedim. Zaten karar vermiş insana ne yapılabilir ki?

Bir de; bundan  iki üç ay önce ona hayatımın en karanlık sırlarını anlatmıştım, yani bilsem  aklında ayrılma düşünceleri var niye onları anlatayım ki dimi ama…Akıl var, mantık var…

Başka bozulduğum bir tarafta;  bir süredir ciddi bir hastalık geçiriyordum ve iyileşmem için iki aylık daha sakin bir zaman dilimine ihtiyacım vardı, ve o bana ihtiyacım olan o iki aylık süreyi bile vermedi…

Ve bunu bana yapan kim ‘’iyi erkek arkadaş?…’’ Düşünmeden hayatımı teslim edeceğim ‘’iyi erkek arkadaş?…’’ Gözüm kapalı güvendiğim ‘’iyi erkek arkadaş ?…’’ Benim sağlığım için , canım için iki ay daha bekleyemedi diye yana yakala Aysun konuşmasına noktasız devam ediyordu ki; dur kız dedim bir soluklan. Yok dedi soluklanamam inan ki nefessizim. Geceleri sağa dönüyorum olmuyor, sola dönüyorum olmuyor. Telefonda  ‘’bu hastalık sürecinde ilişkimizin iyice kötüye gittiğini, gönlümüze göre gezip tozamadığımızı, benim kendi derdime düştüğümü’’ söyledim Ahmet’e ‘’ama bak artık düzeliyorum, ilişkimizi toparlayabiliriz’’ dedim ama yok dedi peygamber demedi. ‘’Hastalığımın sadece ilişkimizin sona giden sürecini hızlandırdığını’’ söyledi.

Sonra ‘’ona karşı hala heyecan duyduğumu ama belki bunu ona yansıtamadığımı, ve benim de onu hiç aldatmadığımı ve onu çok sevdiğimi’’ söyledim ama bana karşı sesi o kadar soğuk ve uzaktan geliyordu ki anlatamam. Bana karşı; o mesafeli, o duyarsız duruşu bitirdi beni…

Bana bu şok mailini gönderdikten sonra, sinirlerim iyice harap olduğundan hastanelik oldum, serumlar yedim, sakinleştirici iğneler yapıldı, yüzüm gözüm şişti, birkaç kez acile gidip gelmek zorunda kaldım, bir tesadüfle bunları öğrendi inanır mısın sadece ilk öğrendiği gün aradı. Sonra bir daha nasılsın diye arayıp sormadı bile. Sanki yer yarıldı yerin dibine girdi. Koca 10 sene işte böyle bittiiiiiiii  !!!… derken telefonda duymaya başladığım hıçkırıklarına ne yazık ki teselli olacak bir sözüm yoktu…

Bende bu ayrılığın kör karanlığına düşmüş gibi hissettim kendimi… Ne diyebilirdim ki ‘’her şeyin hayırlısı olsun’’ demekten başka…

Sağlıcakla,