Önemli Olan Düştüysen Ayağa Kalkmak

Anette İnselberg her şey değişir

Önemli olan düştüysen ayağa kalkmak

Korksan da yola devam etmek.

Ve her şeyin değişeceğine, yoluna gireceğine inanmak.

Her şey değişir-Anette İnselberg

Çalakalem Yazılarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Mutlu olmak için birçok nedenimiz varken olumsuzluklar peşimizi bırakmıyorsa, dönüp bi arkaya bakmak lazım sanırım.

anette inselberg mutluluk

 

Büyük bir kedi, kuyruğuyla oynayan küçük bir kediye sormuş:
-“Neden kuyruğunu kovalıyorsun?”
Yavru kedi yanıt vermiş:
-“Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim.
Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım.”
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:
-“Gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim.
Ama şunu fark ettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam hep peşimden geliyor.”
Bu küçük hikayeyi okuduğumda yüzümde oluşan tebessümle mutlu bir kare yakalamaya çalıştım…
Mutlu olmak için birçok nedenimiz varken olumsuzluklar peşimizi bırakmıyorsa, dönüp bi arkaya bakmak lazım sanırım.
Kim bilir belki küçük bir gülümseme buluruz ardımızda..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ne mutlu içindeki güçlü ve güzel olan akıl – hikmetin ateşini besleyip büyütebilene…

anette inselberg insan ruhu

 

Çiftçinin biri tam hasat zamanı bozulan traktörü yüzünden çok keyifsizdi. Tamirci bozulan traktör parçasının şehirden gelebilmesi için çok uzun zaman gerektiğini söylemişti. Oysa çiftçi tarladaki ürününü kaldırmak için gecikmişti bile. Kısa zamanda hasat yapmaz ise ürün heba olurdu.
Kendi kendine; “En iyisi yan çiftlikteki komşum Murphy’den (Mörfi okunur) traktörünü ödünç isteyeyim. O zaten ürününü kaldırmıştır ve bana traktörünü verecektir.” diye düşündü. Kararını verdi ve Murphy’nin çiftliğine gidip onunla yüz yüze konuşmaya karar verdi.
İki çiftlik arasında 4-5 büyük tarla vardı ve çiftçi ilk tarlayı geçerken kendi kendine konuşmaya başladı.
Önce ; “Umarım Murphy traktörü ile bütün işini bitirmiştir, yoksa bana yardımcı olamaz.” dedi.
İkinci tarlayı geçerken kaygısı arttı “Murphy’nin traktörü eski model. Bozulur ise aylarca parça bulunamaz. Murphy bunu düşünerek bana traktörünü vermek istemeyecektir” diye huzursuzlaştı.
Üçüncü tarlayı geçerken şunları düşünüyordu “Aslında Murphy hiç bir zaman yardımsever biri değildir. Eminim ürününü haftalar önce kaldırmış bile olsa ve hatta traktörünün bozulmayacağına inansa bile bana bir bahane uyduracaktır.”
Dördüncü tarlayı geçerken geçen yılki panayırda en büyük balkabağı yetiştirme yarışmasında 50 gram fark ile Murphy’nin birinci kendisinin ise ikinci olduğunu hatırladı ve o günkü hayal kırıklığını hatırlayıp öfkelendi.
Beşinci tarlayı geçerken Murphy’nin eşinin okuldaki en güzel kız olduğunu ve evlenirken kocasının evine büyük bir çeyiz ile geldiğini kıskançlıkla düşündü….
Çiftçi böyle kura düşüne yürürken kendini evinin önünde sallanır iskemlesinde güneşlenip horlayarak kestiren Murphy’nin tam karşısında buldu. Sertçe adamı dürterek uyandırdı ve Murphy şaşkın, gülerek heyecanla ayağa fırlayıp “Aaaa hoş geldin dostum. Senin için ne yapabilirim” deyince çiftçi elini kolunu öfke ile sallayarak sert bir sesle; “Al o b…klu traktörünü münasip bir yere koy” diye gürledi. Sonra da ağzı açık baka kalan Murpy’e çalımla arkasını dönüp çiftliğinin yolunu tuttu.
———-
Çiftçi içindeki haset ve güvensizlik ateşini besledi besledi ve ürününün toprakta kalmasına neden oldu. Kim bilir o 4-5 tarlayı evinin yönünde geçerken bu sefer neler düşünmüştür?
Her insanın içinde beslemesi veya söndürmesi gereken ateşler vardır. Çok bilinen bir başka öyküyü de yorumlayalım;
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına ‘Benim içimde aralarında korkunç bir savaş olan iki kurt var. Bu kurtlardan birisi; korkuyu, kuruntuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalancılığı, yapmacık gururu, nifak sokmayı, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil ediyor. Diğeri ise; keyfi, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, neşeyi, yaşam sevincini, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardım severliği, dostluğu, cesareti, açık olmayı, fayda yaratmayı, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. ”
Gözlerini fal taşı gibi açan torunlara gülerek baktı ve “Aynı savaş sizin içinizde de tüm insanların içinde de var.” diye ekledi.
Çocuklardan birisi “Hangi kurt kazanacak büyük baba?” diye sordu.
Yaşlı Cherokee kısaca “Biz hangisini beslersek o kazanır çocuğum” dedi.
Kurt ya da ateş ikisi de beslenerek güçlenir.
Birinci kurtu bir ateşe benzetecek olursak, insanın ruhunu yakan kül eden bir ateş gibidir. İkinci kurta ise kimi Tanrısal ateş der, kimi de akıl ve hikmetin ateşi der.
Ne mutlu içindeki güçlü ve güzel olan akıl – hikmetin ateşini besleyip büyütebilene…
—————–
(Tsav)

İçimde kıyametler kopsa da.Ben baharıyım yarınlarımın,

anette inselberg baharıyım yarınlarımın

 

“Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma…
Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan…
Öyle kolay değil, rüzgarın önüne kapılıp gitmem…
Son ana kadar `vazgeçmem` yaşamaktan…
Ne fırtınalar koptu, benim hayat dallarımda…
Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan…
İçimde kıyametler kopsa da.
Ben baharıyım yarınlarımın,
Çiçek açarım her kışın ardından!”
Tabii ki, Nazım Hikmet 🙏❣❣❣

ZEYTİN AĞACI.

anette inselberg zeytin ağacı
Yunan mitolojisine göre Zeus, kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu verecektir ve bunun için bir yarışma duzenler.
Denizlerin tanrısı Poseidon, Zeus’a uzak diyarlara dahi uçarak gidebilen ve savaşta yenilmeyecek bir at armağan eder.
Athena ise zeytin ağacını. Yarışma çetindir çünkü ikisi de Zeus’a dünyanın en güzel hediyesini vermek isterler.
Kuşkusuz dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek ve yenilmez savaşçı bir
at mükemmel bir hediyedir, ancak zeytin ağacı daha mükemmeldir.
Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiş ve ağacın kutsallığı karşısında donakalmışlardır.
Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen
Poseidon bile
zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen
zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder.
Bunun üzerine,
Athena zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur.
O günden sonra Athena’nın ismi Atina kentine verilir.
*Düşmana zeytin dalı uzatmak*
deyimi de neredeyse tüm dillere tam da bu mitten gelmiştir.
Çünkü Zeytin ağacı, düşmanınızın dahi kıyamayacağı güzellikte ve kutsallıktadır.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Seyahat Eden İnsanların Başarılı Olmasının Nedenleri

anette inselberg yollar

Çok uzun süredir bir yere gitmiyorum aslında ama bu yazıyı görünce paylaşmak istedim Yazı neden gezmeyi sevdiğimi anımsattı bana… Şöyle sıralayayım:
Konfor alanından çıkınca ne yapacağım beceresini geliştirmek
Bilmediğim ve tanıdığım ortam ve insanlarla hayatımı sürdürebilme becerisi geliştirmek ve böylece kendime güvenimi geliştirmek
Kendi kendimi yönetebildiğimi ve her türlü tatsız durumla baş edebildiğimi görmek
Alışkanlıklarımdan sıyrılmayı becerebilme yeteneğimi geliştirmek
Ve karar verebilme ve verdiğim kararların somuçlarına katlanma beceresini geliştirmek diye sayabilirim.
Kendime güveni geliştirmeyi söyledim biliyorum ama tekrar yazayım dedim…
Kendimle yüzleşmeyi tarafsız bir ortamda sağlamak
Tabi ki yeni yerler görmek, merak gidermek ve yeni şeyler öğrenmek güzel ama benim gezerken esas çabam kendime dönüp içime bakıp bir üst sunumu dolaşıma açmak galiba 🙂
Anette İnselberg

 

“Hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez.” – Emile Zola
Kendimizi geliştirmek için yapabileceğimiz en güzel faaliyetlerden biri gezmektir, seyahat etmek. Yeni yerler görmek, insanlarla tanışmak. Gezmek bize neler kazandırır biliyor musunuz?
Konfor alanlarının dışına nasıl çıkacaklarını biliyorlar
Çok gezen insanlar alışılmadık durumlarla sık sık karşılaşıyorlar. Zorunda oldukları için, bilinmeyenler üzerine kafa yoruyorlar. Belirsizliklerle nasıl başa çıkmaları gerektiği, nasıl sakin ve etkileyici olmaları gerektiği gibi konularda yeni stratejiler geliştiriyorlar. Sayısız yeni tecrübe edinmelerinin katkısı yadsınamaz ve bu da hem liderlik hem de iş için başarının anahtarı.
Değişime kucak açıyorlar
Gezenler yenilikleri keşfederler. Etrafında sürekli yeni ve farklı şeyler olan insanlar hiç sıkılmazlar ve daha iyi odaklanırlar. Bu düşünce yapısı girişimcilik ve yaratıcılık için ilham verir.
Duygularını nasıl kontrol edeceklerini biliyorlar
Sıkışık uçak aktarmaları, hava alanı güvenliği tarafından sorgulanmalar, kaba otel çalışanları gibi stres faktörleri sıradan bir insanın sinirlerini alt üst edebilir. Seyahat eden kişiler duygularını kontrol etme ve baskı altında sakin kalabilme yeteneklerini geliştiriyorlar; kısacası öz farkındalık yaratmış oluyorlar. Öz farkındalık da yaratıcılığı artırıyor ve hayatta kendilerini neyin mutlu edeceğini bulmalarına yardımcı oluyor.
Güvenmesini biliyor, sürekli kontrolü ellerinde tutmuyorlar
Gezginler tanımadıkları kişilere de güvenirler. Dil engeli ve yabancı şehirlerdeki taksi şoförleri gibi problemlerle baş etmek zorunda kalırlar; bu nedenle de yabancıların nezaketine bağlılardır. Sürekli bir şeyleri kontrol etmemeye çalışmaları sayesinde yeni ilişkiler kurup, içten ve güvenilir arkadaş seçimleri konusunda özgüven sahibi olurlar.
Korkuyla baş edebilirler
Başarının anahtarı harekete geçmektir. Çok sık seyahat ettiğinizde, kendinizi geri dönüşü olmayan durumlara düşürebiliyorsunuz. Bu durum, insanların korkularıyla yüzleşmelerine ve korkuya rağmen harekete geçebilmelerine olanak sağlıyor.
İmkanları görür, hemen benimserler
Gezen kişilerin dünya hakkında daha çok bilgisi ve tecrübesi olur. Farklı gelenek ve kültürlerle karşılaştıkları için, pratik ve yeni yöntemler öğrenirler. Bu bilgileri hem yaşadıkları yerde hem de gittikleri diğer ülkelerde, yenilik yapıp geliştirebilecekleri imkanlar görmelerini sağlar.
İstediklerini elde etmek için nasıl pazarlık edeceklerini bilirler
Gezen kişiler, turist statüsünde olmalarından istifade edilmesini engellemek için pazarlık ederler. İyi pazarlık edebilme kabiliyeti – fazla ısrarcı ya da agresif olmadan- istediğinizi ya da ihtiyacınız olan şeyi elde etmenizi sağlar. Bu kabiliyetin faydalığı olduğu bir diğer alan da; gerek lider olarak gerekse iş konularında başkalarını etkilemeniz ve fikirlerinizi anlayıp kabul etmelerini sağlamanızdır.
Çoğunluğun göremediği güzellikleri görürler
Çok gezen kişiler farklı şeyler görür; beyinlerini, güzelliğe ve estetiğe odaklanacak şekilde kullanırlar. Sürekli yenilik hem gözleri hem de zekayı keskinleştirir. Diğer insanların sıradan diye adlandırdığı şeyleri, seyahat eden kişiler güzel olarak görür .Bu yeteneğe farklı fotoğrafçılar, şairler ve yazarlar sahiptir; ilham aldıkları şeyleri geliştirirler.
Daha özgüvenli kişilerdir ve zayıf oldukları zamanlarda da özgüven sahibi gibi görünmeyi bilirler
Bahsettiğimiz kişiler kendilerine güvenmeyi öğrenir ve istedikleri şeyleri başarabilecekleri konusunda özgüven sahibidir. Kendilerine inanmaları, zorluklarla karşılaştıklarında daha inatçı olmalarını ve başarısız olduklarında da kolaylıkla toparlanabilmelerini sağlar.
İnsanların farklılıklarını karşı anlayışlıdırlar ve insanları oldukları gibi kabullenirler
Seyahat ederken sürekli yeni insanlarla tanışırlar. Tanıştıkları kişiler hakkında fikir sahibi olmak, şehirleri ve kültürleri hakkındaki düşünceleri gibi konularda bilgi edinmek için soru sorarlar. Bu sayede doğru soruları sorma konusunda uzmanlaşırlar. Turistlerin, gittikleri yeri öğrenme isteği ve merak duygusu doğaldır. Tanıştıkları kişileri ve düşüncelerini derinlemesine dinleyip güzel bir sohbet sürdürmeleri de bunun bir sonucudur. Kolaylıkla arkadaş edinir ve herkes tarafından sevilirler.
Ne zaman anı yaşamaları gerektiğini bilirler
Anı yaşamayı öğrenmek hem fiziksel hem zihinsel birçok fayda sağlar. Gezenler, gittikleri ülkede zamanlarının kısıtlı olduğunu bilir. Bu durum da, genel insan ortalamasının üzerinde “anı yaşadıkları”nı düşünmelerine yol açar.
Daha çok gülümser, daha mutlu hissederler
Araştırmalar seyahat etmenin bizi mutlu ettiğini gösteriyor. Sık gezen insanlar ortalamadan daha fazla gülümsüyor, çünkü düzenli olarak yeni yerler keşfediyorlar. Sürekli farklı insanlarla tanışıp, inanılmaz manzaralar görüp, yeni ve lezzetli yiyecekler tattıkları için mutlu hissediyorlar. Biraz önce bahsettiğimiz anı yaşama yeteneği de mutlulukla ilişkili.
Dinlemenin önemli olduğunu bilirler
Çoğu insanın zorlandığı bir hayat becerisidir dinlemek. Odaklanmayı öğrenmek ve insanların bize anlattıklarını gerçekten dinlemek, hayatta başarılı olmak için oldukça önemlidir. Başarılı olmak, sağlıklı ilişkiler kurmaktan geçer; sağlıklı ve güçlü ilişkiler de insanları anlamaktan.
Daha az yargılar, daha çok empati kurarlar
Büyük liderler başkalarıyla ilişki kurabilmek için empati yeteneklerini kullanarak hem onların sadakatini kazanırlar, hem de işlerini büyütürler. Empati, anlama isteğinden gelir; seyahat eden kişilerde bu özelliğin olması çok doğal değil mi?
Zengin olmayabilirler, ama paralarını zekice kullanırlar
Seyahat eden kişiler, paralarının nelere gittiğini biliyor. Dünyayı eviniz olarak görürseniz, hayat pahalılığına göre yerler seçebilirsiniz. Hem gezip hem çalışan insanlar daha az kazanıp, birçok ülkede çok iyi şartlarda yaşayabilirler.
Kaynak: http://www.lifehack.org/articles/productivity/15-reasons-why-frequent-travellers-are-more-likely-successful.html
http://www.yolvemacera.com

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »