Mutluluk Güzel Kokar

anette inselberg mutluluk nasıl kokar

 

Mutluluk Güzel Kokar
Dostum birden soruverdi:
– Bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır?
Şöyle düşünmüş olmalıyım:
– Bilmem gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından.
Dostum hepsini kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptı:
– Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar, bir yerlere girer, orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin mutluluk kokar.
– Mutluluğun kokusu mu?
Doğrusu duymamıştım.
Dostum anlayışla baktı:
– Doğrudur, duymamışsındır. İnsanlar pek farketmezler. Oysa, her ruh halinin kendine özgü bir kokusu vardır. Eğer insanlar koku duygularını kaybetmeselerdi, bunları da bilirlerdi. Ama bir çok şey gibi bunu da kaybettiler.
– Yani, önceden biliyorlar mıydı?
– Elbette, biliyorlardı. Bak hayvanların birbirleriyle iletişim kurmalarında koku nasıl önemli bir rol oynar…
– Evet ama konuşamadıkları için… Dostum biraz sabırsız, sözümü kesti:
– İnsanlar konuştukları için artık kokuya gerek duymuyorlar değil mi? Şimdi sen bana insanların konuştuklarını mı söylüyorsun?
Artık yanıt vermiyordum. Dinlemeyi sürdürdüm.
Dostum:
– Sen de biliyorsun ki insanlar gerçekte konuşmuyorlar. Konuşur gibi yapıyorlar. Öğrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onları söylüyorlar. Gerçekte çok azı, çok az zaman için konuşuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktur. Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler. Onun için de çoğunlukla birbirlerini dinlemezler. Gerçekte konuşmayan, gerçekte dinlemeyen insanlar iki önemli iletişim aracını da kaybettikleri için artık anlaşamıyorlar. Koku ve dokunma. İşte gerçek iletişimin iki yolu. İnsanlar ikisini de unuttu.
Onu biraz kışkırtmayı denedim.
– Şimdi insanların birbirlerini koklamalarını mı söylüyorsun?
Umutsuz ve kırgın bir bakışla baktı:
– Keşke ne dediğimi anlasalardı da söyleseydim. Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki, bugünün insanına öğretilmesi gerekir. Zavallı koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki, yeniden eğitilmesi gerekiyor. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamıyor. Bir kadının kokusu. Bir erkeğin kokusu. Çocuğun kokusu. Yaşlı insanın kokusu. Umudun kokusu. Bezginliğin kokusu. Hayata kırılmanın kokusu. Mutluluğun kokusu. İnsanlar bütün bunları unuttular. Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu. Bir elin el üstüne konması. Bir omuzun omuza dayanması. Bir sırtın sırta dayanması. Ayakların birbirine sarılması. Bedensel dokunma. Unuttuğumuz ne çok şey var…
Günümüz insanını savunmak istedim:
– Ama sözcükler var, yazı var. Belki o yüzden unutmuşuzdur.
Dostum biraz dalgınlaştı:
Evet yalanların aracı sözler, yalanların aracı yazılar. Bir türlü içimizden geleni söylemeyi, yazmayı bilemediğimiz için yalanlarımızın aracı olanlar. Beden yalan söylemez, dokunuşun yalan söylemez. Bunlar gerçekleri iletir. Sadece gerçekleri…
* * *
Parfüm dünyasının gerçek bir uzmanı şunları söylemişti:
– Parfümler doğanın verdiklerine insan ustalığının katılmasının ürünüdür, ama hiçbir parfüm kadın tenine değmeden gerçek bir koku değildir. Parfüme kişiliğini veren, kadının özel ten kokusudur. Onun içinde parfüm her kadında birbirinden farklı özellikler kazanır. Parfüm sürmenin ustalığı, bu karışımın oluşmasına yardımcı olacak ölçüde biçimde sürmeyi bilmektir.
Böyle sürülmediği zaman kadın sadece parfüm kokar, ama sürmesini bilen kadının kendisi kokar. Önemli olan da parfüm değil, kadının özel kokusudur.
Bu özel kokuyu kadının kadının giydiği eşyaların durduğu gardropta, çamaşırlarında, özel yerlerinde bulabilirsiniz. Dikkat edin özel kokusunu tanımadığınız hiç bir kadını gerçekte tanımış sayılmazsınız. Ne yazık ki insanın kokusuna önem vermeyi bilmiyoruz. Sonra bir gün “mutluluğun kokusunu” tanıyacaksınız. Tenin hafifçe pembeleştiğini göreceksiniz. Güneşin ilk ışıklarına eşlik eden tozpembedir bu. Mutluluğun biraz utangaç, biraz ürkek, biraz çekingen başlayan, ama sonra cesaretle yayılan, güç veren, kendini duyuran özel pembesi. Bu pembeliğin üzerine dikkatle bakacaksınız. Orada buğulu bir nemlenme göreceksiniz. Hep uçan, hep havaya karışan, hep yenilenen uçucu bir nemlenme. Görenlere <<Sende bir şey var, aşıksın galiba>> dedirten bir bahar tazeliği, filiz tadı… Yaklaşın o tene. Yaklaşın ve mutluluğun kokusunu duyun. Birbiriyle uyum içinde binlerce kokunun süzülmüş kokusunu duyun. Pembeden eflatuna, deniz mavisinden güneş sarısına değişen gökkuşağı renklerindeki özel kokuyu. İ
nsanı rahatlatan, dinlendiren, coşturan, kıpırdatan, susturan, konuşturan <<mutluluk kokusunu>>nu duyun. Dünyanın en güzel kokusu budur. Bebeğin annesinden aldığı koku budur. Annenin bebeğinden aldığı koku budur. Seven insanın sevilen insandan aldığı koku budur. Ama bu koku kendiliğinden olmuyor. Buna emek vermek gerekiyor. Sabahların, gecelerin, günışıklarının birbirine karışması gerekiyor. Umutsuz günlerde, umutlu günlerde birbirinin değerini bilmek gerekiyor. <<mutluluk kokusu>> dağlarda, ırmaklarda değil. Bu koku yalnız insanda. İnsanın insan da yarattığı koku bu. İnsanı insan kılmanın kokusu. Sevginin kokusu. Güvenin kokusu. <<İyi ki sen varsın>>ın kokusu. <<Keşke şimdi yanımda olsaydın>>ın kokusu. <<Seni Seviyorum>>un kokusu. <<beni seviyor>>un kokusu. Bir gün mutluluğun kokusunu tanıyacaksınız. O zaman daha da mutlu olacaksınız, biliyorum.
” Kırmızı Işıkta Yürümek … Erdal Atabek “

Eğer kendinizi yitik ve kafası karışmış hissediyorsanız hayatınızı tamamıyla değiştirebilecek insanlarla tanışmaya yakın olabilirsiniz

anette inselberg insanlar öğretmek

 

Bu güzel dünyada, hayatınıza giren her insanın bir sebebi vardır. İster ilahi yolla olsun ister ibretlik olsun, herkes hayatınıza bir sebep için girer ve daima ortada daha büyük bir amaç vardır. Bazen biriyle tanışırsınız ve öyle bir şey olur ki ikinizin hayatı da bir anda değişiverir ya da bu insan her şeyi allak bullak eder. İster iyi ister kötü algılayın ama her rastlantı size en iyiyi sunabilmek için gelir.

Bu gibi farklı ilişki tipleri hayatınızı ilginç hale getiren ve değiştiren şeylerdir. Bazen birileriyle tanışırsınız ve bunu hayatınız boyunca yaşadığınızı veya tevafukun(eşzamanlılık) gücünü tecrübe ettiğinizi hissedersiniz. Eşzamanlılık(tevafuk), Carl Jung’un anlamlı rastlantıları açıklayan, evrenin bize yardım etmek için işaretler ve insanlar gönderdiği inancına sahip bir kavramıdır. Kimse kimseye tesadüfen gönderilmez
Böyle derin manaları anlamak sizi daha ileriye yol almanıza ve kendiniz hakkında daha fazla şey öğrenmenize yardımcı olur.

Eğer kendinizi yitik ve kafası karışmış hissediyorsanız hayatınızı tamamıyla değiştirebilecek insanlarla tanışmaya yakın olabilirsiniz. Belki onların gelişi size ilk bakışta pek fayda etmeyecek ve daha fazla acıya sebep olacak, belki siz de alışılmadık şekilde davranacaksınız ve ancak o kişiyle yollarınız ayrıldığında bir şeyler öğreneceksiniz, Unutmayın bu tecrübelerin hepsi sizi büyütmek ve tekrar kendi yolunuza koymak içndir.

Sebep
Hayatınıza giren insanın bir sebebi vardır ve bu sebep sizin içinizde saklı bazı şeyleri ifade edebilmenizi sağlamak içindir. Hayatınızda zor bir süreçten geçiyorsanız bazı ruhsal bağlantılar gelebilir ve size bu düşünceli anlarınızda çok yardımcı olabilir. Ancak bunun için işaretleri görmelisiniz. Kendi beyninizin içine tıkılıp kalmayın. Örneğin, otobüste yanınıza oturan ve konuşmaktan kaçındığınız o yaşlı teyzenin sizinle sohbet etme çabası, size yeni ufuklar açacak bir koridorun anahtarı olabilir…

Süre
Hayatınıza sadece bir süreliğine giren insanlar olacaktır. Hayatınıza belli süreliğine giren bu insanlar sizi uyandıracak kıvılcımı ateşleyecek kişiler olabilir ya da sizin iyiliğiniz adına takip ettiğiniz yolda size bariyerler koyabilir veya yeri geldi mi sizi durdurabilir. Genellikle bu enerjik bağ o kadar güçlüdür ki çok rahatlıkla hissedersiniz. Bu kişiler bir süreliğine hayatınızda kaldıktan sonra, giderler…
Ömür
Ömürlük ilişki çok özeldir, huzur içinde akar gider ve neşe verir. Sakindir ve çılgın enerjilere ya da telaşa gerek yoktur. Bu ilişkiler size hep iyi hissettirir ve iki taraf da hayat amaçlarına ulaşmak için birbirlerine hizmet ederler. Bu ilişki tipleri bir ömür sürer, çok nadirdir ve değerlidir. Bu bir aşk vasıtasıyla da olabilir, bir arkadaş hatta aile bile olabilir.
Bu gibi bağları tecrübe ederken, insanları etkilemenin en iyi yolu rahatlayıp, kalbinizi sevgiyle doldurmaktır.

Asla ilişkileri zorlamayın, akışına bırakın. Affedin ve karşılaştığınız herkese sevgi yollayın. Hiçbir şey tesadüfen yaşanmaz; her durum, her insan ve her tecrübe sizi olmanız gereken yere götürür. Ömürlük tabir edilen, bu kişilerle ilişkileriniz bu sebepl çok ama çok özeldir.

Etrafınızdaki Bazı Kişilere Dikkat Edin: Hayatınıza Giren Bazı İnsanlar Size Bir Şeyler Öğretmek İçin Gönderildi..Anette