
Zihninizi rahatlatın, iyice dinginleşin ve gevşeyin. Kozmik ışığı ve onun sizi koruduğunu düşünün ve şu olumlamalarda bulunun: “Şu an kendi isteğimle (sizi üzen kişinin adı)…’yı tamamen bağışlıyorum; onu hem zihinsel hem de spiritüel olarak özgür bırakıyorum. Söz konusu olayla ilgili her şeyi affediyorum. Ben özgürüm. O da özgür. Bu harika bir duygu. Bugün genel af çıkarıyorum. Şimdiye kadar beni kıran herkesi bağışlıyor ve onlara sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum. Bunu neşeyle ve sevgiyle yapıyorum beni üzen herkese şöyle söylüyorum: Seni bıraktım, yaşamın bütün nimetleri seninle olsun. Sen de ben de özgürüz.” Gerçekten bağışlamanın büyük sırrı, o kişiyi bağışladığınız an bir daha o dileği tekrarlamamanızdır. Bu kişi bir kez daha aklınıza geldiğinde, ya da üzücü bir olayı hatırladığınızda ona iyi dilekler dileyin ve şöyle deyin: “içiniz huzurla dolsun.” O düşünceler aklınıza geldiğinde bunu yapın. Birkaç gün içinde o kişi ya da olayı daha az düşündüğünüzü, hatta kısa bir süre sonra hiç aklınıza bile gelmediğini göreceksiniz.
Bağışlamak için asit testi
Altının saf olup olmadığını anlamak için ona asit testi uygulanır. Bağışlayıp bağışlamadığınızı anlamak için de asit testi uygulayabilirsiniz. Diyelim ki bir yıl önce sizin canınızı çok yakan bir diş ameliyatı geçirdiniz. Birisi size öylesine “Hala ağrıyor mu?” diye sorsa otomatik olarak şöyle dersiniz: “Tabii ki, hiç ağrımıyor. O günleri hatırlıyorum ama şu anda hiçbir acı yok.” İşte bütün mesele bu. Olayı hala hatırlayabilirsiniz ama artık size hiçbir acı vermemektedir. Bu yaptığınız asit testidir, psikolojik ve ruhsal olarak bununla yüzyüze gelmelisiniz, aksi halde yalnızca kendinizi aldatıyor ve gerçek bağışlama sanatını uygulamıyorsunuz demektir.
Anlamak bağışlamaktır
Kişi kendi zihninin yaratıcı yasasını anladığı zaman, yaşamını değiştirdi diye insanları ya da koşulları suçlamaktan vazgeçer. Kendi kaderini belirleyen şeyin düşünceleri ve duyguları olduğunu da bilir. Dahası, kendi dışında gelişen olayların, yaşamını ya da yaşadığı olayları belirleyen neden ve koşullar olmadığını bilir. Başkalarının sizin mutluluğunuzu bozabileceğini düşünürseniz, sizi kötü bir kader bekliyor demektir; yaşamınız boyunca insanlarla mücadele etmek, onlara karşı çıkmak zorunda kalırsınız.
Oysa, düşüncelerin somut nesnelere dönüştüğünü anlayabilirseniz, bu korkuların hiçbir geçerliliği kalmayacaktır.
Bağışlamanıza yardımcı olacak noktaların özeti
Yaşam kimseyi kayırmaz. Onun için kimse özel değildir. Ama uyum, sağlık, neşe ve huzur ilkelerini benimseyen bir insan iseniz yaşamın sizi kayırdığını hissedebilirsiniz.
Yaşam asla hastalık, rahatsızlık, kaza ya da acı getirmez. Bunları kendi olumsuz ve yıkıcı düşüncelerimizle kendi başımıza biz getiririz. Ne ekerseniz onu biçersiniz.
Kozmik bilinç ya da özdoğa kavramı yaşamınızdaki en önemli şeydir. Gerçekten bu bilince ve sevgiye inanırsanız, bilinçaltınız size sayısız armağanlar gönderecektir.
Yaşam size kin tutmaz. Yaşam asla sizi kınamaz. Yaşam elinizdeki yarayı iyileştirir. Yanan parmağınızı bağışlar. Sizi yeniden kusursuz bir bütün haline getirmek için harekete geçer. Suçluluk kompleksi yaşam kavramını bilmemekten doğar. Yaşam sizi ne yargılar ne de ceza verir. Yanlış inançlarınız, olumsuz düşünceleriniz ve kendinizi kınamanızla bunu siz yapıyorsunuz. Yaşam sizi kınamaz, sizi cezalandırmaz. Doğanın güçleri kötü değildir. Bunların kötü sonuçlar vermesi, içinizdeki gücü nasıl kullandığınıza bağlıdır. Elektriği bir insanı öldürmek için veya evinizi aydınlatmak için kullanabilirsiniz. Suyu ister bir çocuğu boğmak için, ister susuzluğunuzu gidermek için kullanabilirsiniz. İyi ve kötü, bütünüyle insanın kendi zihnindeki düşünce ve amaçlardan kaynaklanmaktadır. Yaşam asla cezalandırmaz. Kişi, yaşam ve evren hakkında kendi yanlış düşünceleriyle kendi kendini cezalandırır. Düşünceleri yaratıcıdır. Kendi felaketini kendi hazırlar. Birisi sizi eleştirirse ve sizde de hata varsa, yapılan yorumları sevgi, anlayış ve minnettarlıkla karşılayın. Bu, yanlışlarınızı düzeltmeniz için sezi verilmiş bir fırsattır. Kendi düşünceleriniz, duygularınız ve tepkilerinizin kontrolü sizde olduğu zaman eleştirilerin sizi yaralamasına imkan yoktur. Bu size yeni bir fırsat verir; o kişilere iyi dileklerde bulunun, böylece kendiniz için de aynı şeyi dilemiş olursunuz.
Doğru olanı yapmak için size yol gösterilmesini istediğinizde, cevap olarak ne gelmişse kabul edin. Bunun iyi, hem de çok iyi olduğunu bilin. Bundan böyle artık kendinize acıma, eleştiri ve nefret olmayacaktır. İyi ya da kötü diye bir şey yoktur, bunları o hale getiren şey, düşüncelerdir. Yemek yemekte, para kazanmakta, kendini rahatça ifade etmekte ve cinsellikte kötülük yoktur. Her şey bu dürtüleri ve arzuları nasıl kullandığınıza bağlıdır. Canınız yemek yemek istiyorsa, bir lokma ekmek için insan öldürmek zorunda değilsiniz. Öfke, nefret, kötü niyet ve düşmanlık bütün hastalıkların ve felaketlerin arkasında yatan sebeptir. Sizi üzenlere sevgi, yaşam, neşe dolu ve iyi niyetli olduğunuzu göstererek kendinizi ve bütün insanları bağışlayın. Bu acılar aklına her geldiğinde onlara huzur dileyin. Bağışlamak demek bir şeyleri azat etmek demektir. Karşınızdakiler için sevgi, huzur, neşe, bilgelik ve yaşamın tüm nimetlerini azat edin. Kafanızda hiç izi kalmayana dek buna devam edin. İşte bu bağışlama konusunda yapılacak en gerçek asit testidir. (alıntıdır)
Filiz Kılıçarslanla Yaşam Öğretiler Sayfasından Alınmıştır