Bir çok kişi avuç içlerinde yer alan çizgilerin ne anlama geldiğini az çok bilir. Ancak bilekte yer alan çizgilerin anlamlarından çoğu insan habersizdir. Bizde özellikle bileklerdeki çizgilerin ne anlama geldiğini sizler için araştırıp bir araya getirdik. İşte bileklerde yer alan çizgiler ve anlamları…
Eski kültürlerden bu yana eldeki bazı çizgi ve şekillerin bir çok işareti beraberinde getirdiğine inanılıyordu. Günümüzde de bu inanışlara bir yenisi eklendi; bilek çizgileri. İşte inananlara göre bilekte yer alan 4 çizginin anlamı… Blek çizgileri insanlarda 3 ya da 4 tane bulunmaktadır. 4 tane çizgisi olanlar nadir insanlardır.
İlk çizgi İlk çizgi en önemli çizgi anlamına gelir. Bu çizgi bir inanışa göre sağlık hakkında bilgi vermektedir. Eğer çizgiler arasında boşluk varsa bu durum sağlığınıza dikkat etmeniz gerektiğini gösterir. İlk çizgi sadece bileğinizi kırdığınızda görünüyorsa kadınlarda jinekolojik sorunların olabileceği erkeklerde ise üreme problemleriyle alakalı sorunları işaret ettiği söylenir.
2. çizgi 2. çizgi varlık ve mutluluk çizgisi anlamına gelmektedir. Kesintisiz ve düz bir yapıya sahip olduğunuz 2. Çizgi, varlıklı ve mutlu bir hayat süreceğiniz anlamına gelebilir.
3.çizgi Kariyerinizin hakkında bilgi vermektedir. Derin bir çizgiye sahipseniz toplum içerisinde saygın bir konuma sahip olacağınızı işaret ediyor olabilir. Kalın bir 3. Çizgiye sahipseniz eğer toplum içerisinde sözü geçen biri olduğunuz anlamına gelebilir.
4.çizgi 4. çizgi uzun yaşamı temsil eder. Bu çizgi herkeste bulunmamaktadır. Eğer sizde 4. Çizgi bulunuyorsa bu uzun yaşayacağınız ve nadir bulunan insanlardan olduğunuz anlamına gelmektedir.
Aromaları ile yemeklere lezzet katan baharatların sağlık için de sayısız faydası bulunuyor. Hangi baharat hangi hastalıklara iyi gelir? Baharatların pek bilinmeyen faydaları…
Şeker ve kolesterol düzenlemekten, metabolizma güçlendirmeye, kanser hücrelerinin baskılanmasından tümörün küçülmesine katkı sağlayanlara kadar birçok farklı alanda fayda sağlayan baharatlar doğru kullanılmadığında ise sağlığı tehdit edebiliyor.
Özellikle kronik hastalıkları olanların baharatları daha dikkatli kullanması gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir, zencefil, tarçın, biber, karanfil gibi günlük hayatın içindeki baharatların kullanımı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. Zencefil regl ağrılarını dindiriyor, kanserde tümörün küçülmesine yardımcı oluyor
Antibakteriyel, antiviral, antienflamatuvar olarak kullanılan zencefil, çay olarak tüketildiğinde hamilelik dönemi bulantılarında kullanılabilecek en güvenilir çareye dönüşür.
Zencefil faydaları
Zencefil çayı aynı zamanda uzun yolda ortaya çıkan mide bulantılarında da etkilidir. Antitümör etkisi sayesinde tedavisi zor olan kanser türlerinde doktora danışılarak tüketilen zencefil tümörün büyümesini baskılamaya yardımcı olabilir. Zencefilin bilinmeyen faydaları
Spor yapan kadınlarda kas ağrılarını ve adet dönemindeki ağrıları azalttığına dair çalışmalar bulunan zencefil solunum yolu hastalıklarında, öksürük, grip ve soğuk algınlığına birebirdir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Fakat kan basıncı ve şeker ile ilgili ilaç kullananlar için sakıncalı olabileceği unutulmamalıdır.
Tarçın hafızayı güçlendiriyor!
Kan şekerini dengelemesiyle tanınan ve bu özelliği ile diyabetik hastalara önerilen tarçın bazı diyabet ilaçları ile etkileşime girebilir. Diyabet hastalarının tarçın kullanımı ile ilgili doktorlarına danışması önemlidir.
Kolesterol üstünde de dengeleyici etkisi olan tarçının antioksidan, antiseptik ve antibakteriyel özellikleri de vardır. Kanın pıhtılaşmasını önlemeye yardımcı olan tarçın zengin lif içeriği sayesinde sindirimi kolaylaştırır.
Lösemide kanser hücrelerinin çoğalma riskini düşürür. Tarçın sakızı çiğnemek veya koklamak hafızayı güçlendirir, Alzheimer gibi hastalıklarda yardımcı olarak kullanılabilir. Zerdeçal, osteoporoza karşı koruyor
Zencefil ailesinden olan ve Hindistan safranı olarak da bilinen zerdeçalın kullanım alanları da safranla benzerlik gösterir. Antienflamatuvar, antioksidan, antitümör özellikleri olan zerdeçal Alzheimer gibi hastalıklarda kullanılır.
Kolon, prostat, pankreas, meme kanserlerinde tedaviye ek olarak kullanılabilir, ancak öncesinde hekime danışmak önemlidir. Artrit, pankreatit, enflamatuvar bağırsak hastalıklarında ağrıyı azaltıcıdır.
Safra taşına karşı doğal bir koruyucudur. Kan basıncını düzenler, osteoporoza karşı da koruyucu özellikleri bulunur. Zerdeçalı günlük beslenmesine dahil etmek isteyenler pilav, makarna, et yemekleri, yumurta, çorba gibi yemeklere ekleyebilir. Omega-3 ve omega-6 karanfil şişkinliği ölüyor
En çok diş ve diş eti hastalıklarına önerilen karanfil, lokal anestezik olarak da kullanılabilir. Ağız kokusu için de etkili olan karanfil, su ve çayda tüketildiğinde şişkinliğe iyi gelir. Bitkilerde çok nadir görülen omega-3 ve omega-6 barındırmasıyla dikkat çeken zencefil, soğuk algınlığı, öksürük gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında da kullanılabilir.
Siyah noktalar, sivilceler, cilt lekeleri için birebirdir. Baharat ve çay olarak tüketilmesi önerilen karanfil, yağ olarak tüketildiğinde yarardan çok zarara neden olan bir ürüne dönüşebilir.
Mutlaka bir uzmana danışılarak kullanılması gereken karanfil yağı; direkt olarak içilmemeli, cilde sürülmemeli ve seyrelterek kullanılmalıdır. Çocukların kesinlikle kullanmaması gereken karanfil yağı mide ve bağırsakta dönüşü olmayan ciddi yan ektilere neden olup vücutta tahribat yaratabilir. Siyah nokta ve sivilcelere karşı: Kimyon
Kan şekerini dengeleyen kimyon, cildi düzenler, siyah nokta, sivilce, yaşlılık kırışıklıklarının tedavisine yardımcıdır. Yüksek demir içeriği sebebiyle kansızlık tedavisinde oldukça etkili olan kimyon, astımla savaşır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Aşırı tüketimi karaciğer ve böbreklere zarar verebilen kimyonun hamilelik döneminde de düşüklere neden olabileceği için kullanılmaması önerilir.
Çalışmayan bağırsaklar için keten tohumu
Omega 3 yağ asitleri ve diyet lifi açısından zengin olan keten tohumu sindirim sistemini ve bağırsakların sağlıklı çalışmasını destekler. Kan şekeri ve kolesterolün dengede kalmasına yardımcıdır. Bu özelliğiyle kalp ve damar hastalıklarına karşı da koruyucu olan keten tohumu, meme ve prostat kanseri riskini düşürür. Suda bekletilip salatalarda kullanılabilir. Chia kolesterolü dengeler
Omega 3, 6 ve lif içeriği bakımından zengindir. Kan şekerini ve kolesterolü dengeler. Antioksidan özelliği sebebiyle kanser riskini düşürür. Süt ve suda jelleşme özelliği ile puding, sütlü yumurta gibi sevilen birçok tarifte kullanılabilir. Midede şiştiği için açlık hissini yatıştırır. Tansiyon hastaları uzmana danışarak kullanmalıdır.
Dereotu tohumu faydaları
Bağırsakları yatıştırıcı özelliği de bulunan dereotu; sindirim ve gaz problemleri olan çocuklarda sindirimi kolaylaştırıcıdır. Anason gibi besinlere göre daha hafif bir aromaya sahip olduğu için tavsiye edilmektedir. Tohumlarından yapılan çay; bağırsak yanmaları, karın ağrıları ve idrar yapamama gibi durumlarda faydalı olmaktadır.
Temel yağ asitleri bakımından da zengin olan bu besin, antioksidan bakımından zengindir ve 1 çay kaşığı dereotu tohumu çiğnemek, nefesi açar ve kötü kokuları giderir. Dereotu, boşaltım sisteminde enfeksiyonlara neden olan “escherichia coli” bakterisine karşı da savaşır. Dereotu zayıflamak için nasıl kullanılır? Pul biber bağışıklık sistemi ve metabolizmayı güçlendirir
Antienflamatuvar ve gaz giderici olarak kullanılan pul biber içindeki bileşikler sayesinde birlikte yenilen diğer besinlerin vitamin ve mineraller emilimini de arttırır. Yüksek miktarda C vitamini içerdiğinden doğal antibiyotik olarak tanınan pul biberin vücut için mucizevi bir besin olduğunu söyleyebiliriz. Acı biberin mucizevi faydaları
Bağışıklık sistemi ve metabolizmayı güçlendiren pul biber antidepresan olarak kullanılabilir. Kanser hücrelerinin bastırılmasında da yardımcı olan biberin bazı ilaçlarla etkileşime girebileceği unutulmamalıdır.
Soğanların inanılmaz bir kan temizleyici, bakteri öldürücü ve cilt temizleyicisi olarak çalıştığını biliyor muydunuz? Dahası, cildin sağlıklı kalması, ruhsal durumun iyileştirilmesi, saç kalitesinin iyileştirilmesi ve bazı kanser türlerinin riskinin azaltılması gibi diğer sağlık yararları sağlarlar.
Onları çiğ veya pişirip tüketmenize bakılmaksızın, soğan son derece sağlıklıdır. Izgara, sotelenmiş, kavrulmuş veya karamelize yiyecek seçenekleri vardır, sınırsız yenebilir. Bununla birlikte, çiğ soğanların kükürt açısından zengin olması, çok sayıda sağlık faydası sağlar.
Şaşırtıcı bir şekilde, soğan, tiroid bezi bozukluğuna da yararlıdır. St. Petersburg’tan Rus doktoru Dr. Igor Knjazkin, kırmızı soğanları ana madde olarak tiroid bezi tedavisinde kullanıp etkili bir reçete ile geldi. Bu yöntem aslında son derece basittir ve yapmanız gereken aşağıdaki talimatlara sadık kalmaktır:
– Akşam soğanı kesin, suyun akmasına izin verin
– Soğanı yarıya alın ve boynunu masajla tiroid bezinin alanına sabitleyin
– Soğanı boynuza bırakın ve yıkamadan yatın, sonra suyu bir gecede işler
– Sonra, çoraplarınıza bir soğan parçası koyup yatın.
Tiroid bezinin düzgün işleyişini teşvik etmenin yanı sıra, kırmızı soğan bakterileri yok eder, cildi temizler ve kanı temizler.
Geleneksel tıp çok uzun süredir soğanı çok amaçlı kullanmıştır. Bunların arasında şunlar bulunur:
– Virüsleri ve bakterileri öldürmek
– Vücut oksijeninin temizlenmesi
– Kanının arındırılması
Ayak sinir uçlarında 7 bin tane sinir ucu bulunuyor. Soğan dilimleri romatizmal ağrıların olduğu yere ya da ayağın içine yerleştirilip bir streç veya çorapla sarıldığında ağrılara iyi geliyor.
Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz.” Jean Jacques Rousseau
İyilik kavramı; nezaket, hoşgörü, merhamet ve yardımseverlik gibi pek çok olumlu kavramı kapsar. İnsan olma haline ilişkin pek çok güzel duygu ve davranışı bünyesinde barındırır. İyilik üzerine yapılan araştırmalar, iyilik yapmanın iyi hissettirdiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Şimdi, en son karşılık beklemeden yaptığınız iyiliği hatırlayın ve zihninizde o ana gidip nasıl hissettiğinizi düşünün. Harika değil mi? Yaptığınız basit bir iyilik bile, iyilik yaptığınız kişinin hayatında tahmininizden büyük bir etki yaratabilir ve yarattığı bu etki bir başka tanımadığınız kişinin hayatına dokunabilir ve aslında bu yolla iyiliğiniz tüm dünyaya yayılır.
Günümüzde mutluluk, iyilik hali veya başka bir deyişle iyi olma hali gibi kavramların cevaplarını aramaya devam ediyoruz. Gelinen noktada ise, mutluluğun ve iyi olma halinin sadece almaktan değil vermekten de geçtiğini artık pek çoğumuz biliyoruz. Farkındalık seviyemizi yükselterek hayatımıza anlam katan davranışları eklemek, sürdürülebilir ve anlamlı bir mutluluk için olmazsa olmazlardan.
İyilik üzerine yapılan araştırmalar iyilik yapmanın, yardım etmenin, merhamet ve hoşgörüyle yaklaşmanın faydalarını çoktan ortaya koydu. İşte iyiliğin getirdiği başlıca kazanımlar:
Yaptığımız iyilikler dönüp dolaşıp bizi de iyileştirir.
1. İyilik mutlu ediyor.
Daha çok para kazanmak ya da daha iyi bir araba, daha iyi bir telefon veya pahalı bir çantaya sahip olmak anlık hazlar yaratsa da sürdürülebilir mutluluğun yolu anlamlı bir eylemi sürdürebilmekten geçiyor.
University of British Columbia’da yapılan bir çalışmada, bir grup insandan gün içinde 50 dolar harcamaları isteniyor ve günün sonunda bu parayı kendilerine bir şey almak yerine başkalarına yardım etmek için harcayan insanlar daha mutlu hissettiklerini ifade ediyor. Birine hediye aldığınızda ve onu mutlu gördüğünüzde hissettiklerinizi hatırlayın. İşte bu kadar basit.
İyilik yapmaktan bahsederken bunu parayla sınırlandırmak tabi ki doğru değil. İyilik yapmanın sayısız yollarından bahsetmek mümkün; gönüllü kuruluşlarda çalışmak, sevgiyi paylaşmak, bilginizi gönüllü olarak aktarmak, zor durumdaki birine yardım etmek, sokak hayvanlarını beslemek ve hatta gülümsemek… İyilikte sınır yok!
2. İyilik ilişkilerimizi geliştiriyor.
“Mümkün olduğunca nazik olun. Ki bu, her zaman mümkündür.” Dalai Lama
Sabah karşılaştığınız komşunuza günaydın demek, arkanızdan gelen birine kapıyı tutmak, içtenlikle teşekkür etmek, trafikte yol vermek, kolay gelsin demek… Bunlar her zaman mümkün.
Bu davranışları sergilediğinizde karşınızdaki insana onu önemsediğiniz mesajını verirsiniz ve bu iyi ilişki kurmanın temel yollarından biridir. Bir düşünün, kaba ve bencil birisiyle mi ilişki içerisinde olmak istersiniz yoksa nazik ve size iyiliği dokunan biriyle mi?
İyiliğin ilişkiler üzerindeki etkisini araştıran bilim insanları, kadınlar ve erkeklerin dahil olduğu, yaşları 20-25 arasında değişen ve 33 ülkeden insanın katılımıyla yapılan bir çalışmada nezaket sergileyen ve iyiliği sakınmayan insanların daha çekici olduğunu ortaya koymuş.
3. İyilik sağlığımıza iyi geliyor.
Yapılan araştırmalar iyiliğin, bedensel ve ruhsal sağlığımızla pozitif ilişkisini ortaya koyuyor. İyilik yapmak, vücudumuzda oksitosin hormon seviyesini yükseltiyor ve bu sayede rahatlamaya ve kan basıncını düşürmeye yardımcı oluyor. Aynı zamanda ağrı eşiğini yükseltiyor ve iyileşme sürecini destekliyor.
University of British Colombia’da yapılan başka bir araştırmada ise, anksiyete düzeyi yüksek bir grup, haftada ortalama altı kere iyilik yaparak vaktini geçirmiş ve bir ayın sonunda anksiyete düzeylerinin azaldığı gözlemlenmiş.
Evet, dünyada maalesef şiddet, savaşlar ve kavgalar süregeliyor. İşte tam da bu noktada iyiliğe daha çok ihtiyacımız var. Bireysel olarak yapacağımız her iyilik bizi daha iyi bir dünyaya taşıyacak harika birer adım.
Unutmadan; “Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.” Platon.