Resme İlk Baktığında Ne Görüyorsun?

resimde-ne-gordun[1]

 

Senin seçimin “Kız”:Kendine has bir çekiciliğe sahip olan yaratıcı kişilik!
Etrafındaki insanlar için çok çekici ve gizemli birisin. Sen daima tüm dikkatleri üzerine çekebiliyorsun ve bu yönünle bir çok kişiyi imrendiriyorsun.

Kendine has bu kişiliğinin farkındasın. Hep daha iyisini yapabiilmek için mücadele ediyorsun.
Kendine güvenin tam! Fakat söz konusu aşk olduğunda ise gerçek bir oyuncuya dönüşüyorsun ve karşındaki insanla belirlediğin sınırlarda bir yakınlık kuruyorsun.

Senin seçimin “Kurukafa”: Toleranslı kişilik!
Anlayışlı tavırların sayesinde, tüm görüş ve düşünceleri kucaklayabiliyorsun. Her durumu, herhangi bir taraf olma ihtiyacı duymadan adil ve akılcı bir şekilde yargılama yeteneğin var.

Hızlı öğrenen biri olduğundan dolayı yeni ortamlara ve durumlara adapte olurken hiç zorlanmıyorsun.Her zaman doğru kararlar verebilen, zeki birisin.
Cömert bir insansın, birçok insan sana saygı duyuyor…

Senin Seçimin ”Dışarısı” : Enerjik ve Neşeli Birisin

Sen müthiş bir düşünce ve mizah tarzıyla bilinen, çok esprili birisin.

Neşeli hallerinle, bulunduğun her ortamın havasını bir anda değiştirebiliyorsun. Sen düşündüğünü yapan birisin.

Gereksiz olduğunu düşündüğün ayrıntılarla ilgilenmiyorsun. Hayattan keyif almaya bakıyorsun.

Kaynak: Baykush

 

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Daha Huzurlu Ve Bereketli Evler İçin 12 Feng Shui Tavsiyesi

22789170_1946640125656058_5888019958568715630_n[1]

1. Olabildiğince az eşya
Eskidiği için kullanılmayan, bozuk, kırık ve hiç bir şey evde tutulmamalı. İnsanın hayatındaki yenilenmeleri de geciktirir veya engeller.
Aynı şey cüzdanımız için de geçerli, gerekmeyen faturalar, yazılar, kullanılmayan kartlar çıkarılmalı ki, yeni gelenlere yer açılabilsin.
2. Evin girişi (Antre) olumlu duygular uyandırmalı
Giriş kapısının tam karşısında ayna veya cam olmamalı. (Gelen enerji eve girmeden geri döner.)
Kapıya veya kapının kenarına gelenlerin içeri girmeden önce görecekleri, olumlu hissedecekleri bir şey asılmalı.
Kapıdan girer girmez görülebilecek bir yere koruyucu bir şeyler asılmalı (Nazar boncuğu, fil, kuru biber, kuru kabak vs)
Yemek yenilen masa ve yatak odası evin girişinden gözükmemeli.
Huzursuzluk vereceği düşünüldüğü için eve girerken saat görülmemeli.
3. Koridorlar boş bırakılmamalı
Koridorlara resim asmak, mum, bitki koymak veya halı sermek gerek. Koridorda oluşacak hızlı enerji akışını engellemek için tavandan bir şey asmak iyi olabilir. (Bambu, rüzgar çanı vs)
4. Her odanın bir rengi var!
Salonda çok farklı renkler bir arada olmalı, tek renk ağırlıklı olmamalı. Salon aktif bir yer ve salondaki renklerin insanın hayatına renk kattığı düşünülüyor. En azından 5 elementin renkleri olmalı (Ateş; kırmızı-turuncu, toprak; kahverengi tonları, tahta; yeşil tonları, su: mavi tonları, metal; gümüş-altın gibi metalik renkler veya direk metalin kendisi). Özellikle en az bir tane kırmızı nesne veya resim bulunmalı.
Mutfaklar mavi veya siyah olmamalı. İştah için kırmızı, formda kalmak için yeşil, kolay hazım için sarı olmalı. Beyaz veya kahverengi de olabilir. Yine en az bir kırmızı obje olmalı.
Yatak odasında yer, duvar, mobilyalar ve halı insan teninin tonlarında olmalı. (Beyaz’dan koyu kahveye kadar) Kırmızı renkli bir obje veya resim olmalı ama canlı renkler abartılmamalı. Şehveti uyandırmalı ama uykuyu kaçıracak kadar enerji vermemeli.
Banyoda, mavi, yeşil ve beyazın yanı sıra evin geri kalanından koparmayacak toprak rengi detaylar olmalı.
5. Salonda bitki, su ve saat olmalı
Salon, canlılığın, enerjiyi ve hareketi çağrıştıracak şekilde döşenmeli.
Su birikintisi (akvaryum, içinde mumlar yüzen bir fanus vb) ve yeşil bitkiler salonda olmalı. Bitki demişken; Feng Şui’de gerginlik verdiği düşünüldüğü için kaktüs ve yeniliği engellediği düşünülen kuru çiçek pek sevilmiyor.
Yaşamın akışını ve zamanı hatırlatan saatler de sadece salonda olmalı.
6. Yemek masasının üstünde ayna olmalı
Yemek masasının üstüne asılan aynanın, masanın bereketini artırdığı düşünülüyor. Yemek masasının üstüne meyve veya kuru gıda koymanın da bereketi artırdığı düşünülüyor. Özellikle bizim kültürümüzde de bereketi artırdığına inanılan ve uzun süre açıkta dayanabilen nar ve ayva gibi meyveler seçilebilir.
Masa etrafındaki sandalyelerin çift sayıda olması uğur getirdiği ise bir başka inanış.
7. Kısık sesli bir müzik
Feng Şui’de salonda sürekli çalan kısık sesli bir müziğin enerji akışını düzene soktuğu düşünülüyor. Herhangi bir öğretiye gerek olmaksızın, fonda çalan sevdiğimiz bir ezginin modumuzu yükselttiği ve huzur verdiği su götürmez bir gerçek.
8. Mutfakta gıdalar görünür olmalı
Bereket getireceği düşünüldüğü için, masa üstünde veya tezgahta açıkta duran bozulmayacak yiyecekler olmalı; meyve, çerez, kuru gıdalar, tahıllar, turşular vs. cam kavanozlarda ve görünür olmalı. Su dolu bir bardağın, kavanozun içine atılmış madeni paranın da bereket getirdiği düşünülüyor.
Yemek yaparken arkamız mutfak kapısına dönük olmamalı.
Mutfak kapısının karşısında tuvalet veya merdiven olmamalı. Varsa banyonun dış kapısına ayna asılmalı.
9. Yatak odasında televizyona, aynaya ve saate yer yok
Yatak odası; sadece sevişmek ve uyumak için ayrılan bir yer, dolayısıyla bu iki eylemin dışında herhangi bir şeyi çağrıştıran nesnelere yer yok. Dolayısıyla televizyon, bilgisayar hatta mümkünse cep telefonu yatak odasına sokulmamalı.
Yattığınız yerden gördüğünüz bir aynanın da dikkatinizi dağıttığı ve hatta yatağa üçüncü kişileri (yani sadakatsizliği) davet ettiği düşünülüyor.
Yatağın altında bir şeyler depolanmamalı, saklanmamalı. Baza olmamalı. Kötü anıları da biriktirir.
Asla saat olmamalı. Huzur yerine acelecilik verir.
10. Yatak odasındaki görsellere dikkat!
Odaya asılan görseller hayatımızda yaşamak istediğimiz görüntüler olmalı. Tek başına bir insan veya mutsuz hüzünlü resim olmamalı. Feng Şui uzmanları, ailenin kendi fotoğraflarındansa, (özellikle çocukların veya çiftin ebeveyninin fotoğrafı olmamalı) çift şeklinde hayvan fotoğraflarını veya şehvet uyandıran çizimleri tavsiye ediyor.
Nevresim takımı geometrik şekilli olmamalı, mümkünse düz renk ve insan tenine yakın renkler olmalı. (Beyazdan, koyu kahverengiye kadar) Geometrik şekiller uyurken huzursuz eder.
11. İlişkide dengeyi sağlamak için ışıklandırma ve yatağın konumu
Direk ışık yerine, yerden aydınlatma veya duvara yansıtılan aydınlatma olmalı, ışık kaynağı direk görülmemeli. Yatağın iki tarafında küçük aydınlatmalar olmalı (mum da olabilir) ama tüm odanın merkez ışığı bu iki kaynak dışında bir kaynaktan sağlanmalı. (Yine ilişkinin merkezinin bir tarafa kaymasını engellemek ve dengeyi sağlamak için)
İki kişilik yatağın her iki tarafından da yatılabilir olmalı. (köşeye konulmamalı) Köşeye dayalı yatak yalnızlık çağırır veya ilişkide dengesizlik getirir, bir tarafın daha çok sevmesini sağlar.
12. Banyoda bambu ve yuvarlak neseneler
Banyoda aynaya bakarken arkamızda görünenlere dikkat edilmeli, sevdiğimiz şeyler olmalı. Köşeli yerine dairesel şekilli nesneler seçilebilir. Rahatlatıcı kelimelerin yazılı olduğu nesneler, bambu bitkisi veya yuvarlak taşlar rahatlama ve gevşeme getirir.
Banyo kapısı ve klozet kapısı sürekli kapalı tutulmalı.
İki farklı ışık kaynağı olmalı, yoksa mum yakılabilir.

#DüşünenAkıl #spiritualquantum
Feng Şui, bir mekanın çevreyle uyumunu sağlamaya ve uzayda mekanın ayarını yapmaya yönelik, eski bir Çin yerleşim uygulaması. Bu terimin kaynağının “Rüzgârlar vahşi/ Güneş ılık/ Su berrak/ Ağaçlar gür” şiirinden geldiğine inanılıyor.
Kısacası Feng Şui aşk hayatında mutluluğu (yatak odası), bereketi ve bolluğu (mutfak), yaşamın akışında hareket ve canlılığı (salon), enerji dengesini (pencere ve kapılardan gelen enerji; banyo, tuvalet ve lavabolardan giden enerji) sağlamaya yönelik bit takım öğretiler içeriyor.
Okuyunca fark edeceksiniz ki zaten bizim içgüdüsel olarak yaptığımız, içimizin ve gözümüzün daha rahat ettiği bir takım pratikler aslında. Muhtemelen bir çok kültürde de benzer tecrübeler birikiyor, nesilden nesle aktarılıyor. Önemli bir kısmı da yemekleri hazmetmek, dinlenmek, hızlanmak-yavaşlamak, ışığın açısı, olumlu telkinler de bulunmak, şehveti artırmak gibi rasyonellere de dayanıyor elbette. Aman dikkat; çok inanmak da takıntı getirebilir. Zaten genel mantığı anlamak, kendi yorumlarımızı ortaya çıkarmaya yetecektir. Tek bir evde bütün öğretileri uygulamak imkansız gibi gözükse de, bize düşen ilham almak…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

ÇAKRALARINIZI DENGELEYEBİLMEK İÇİN REİKİ YADA YOGA BİLMİYORSANIZ YAPABİLECEKLERİNİZ;

chakra[1]
KÖK ÇAKRA
1. Çekmecelerini düzenle.
2. Evini temizle.
3. Sıcak su torbasıyla uyu.
4. Rengârenk, neşeli cıvıl cıvıl çoraplar giy.
5. Yumuşak ayakkabılar giy.
6. Eve girmeden ayakkabılarını çıkar…
SAKRAL ÇAKRA
1.Romantik bir film izle.
2.Duygusal müzikler dinle.
3.Yemekte yalnız isen kendin için en güzel sofrayı kur.
4.Çok güzel bir fotoğraf çektir.
5.Günde bir parça Çikolata ye 😉
SOLAR PLEKSUS
1. Kendine bir görev çizelgesi yap.
2. En sevdiğin kalemle kendini anlatan bir yazı yaz.
3. Yatak odana kilit koy ve kendi alanını oluştur.
4. “Hayır” demeyi öğren.
5. Ajanda edin ve onu kullanmayı öğren.
6. Sabahtan günlük hedeflerini yaz ve akşam eve döndüğünde o hedeflerden yaptıklarını ve onun dışında yaptıklarını yaz.
KALP ÇAKRASI
1) Şiir oku.
2) Sevdiğin birinin elini tut.
3) Herhangi bir arkadaşını / kişiyi kucakla.
4) Aşk filmleri seyret.
5) Salata ve taze yeşil sebzeler ye.
6) Üzerinde yeşil yada pembe rengi taşı
7) Senin hayatında sana veya hayatına pozitif etki yapan birine mektup yaz…
BOĞAZ ÇAKRASI
1. Teşekkür mektupları yaz.
2. Konuşmadan önce nefesini dinle.
3. Konuşmadan önce nefes al.
4. Boynunu saracak şekilde Gök Mavisi renginde şal, kolye, kravat.. kullan.
5. Sıcak bitkisel çaylar iç.
6. Söylemek istediklerini konuşmadan önce planla…
ÜÇÜNCÜ GÖZ
1. Aynaya seni iyi hissettirecek bir not yaz
2. Kendine çiçek al
3. Hafıza ve akıl oyunları oyna
4. Gün içinde gördüğün 3 güzel şeyi not al…
TEPE ÇAKRASI
1. Mozart veya Gregorian dinle
2. Yataktan kalkmadan meditasyon yap
3. Her gün Şükret
4. Geçmiş hayatınla ilgili bir hikaye yaz …
SEVGİNİN IŞIĞI SARIP SARMALASİN, HUZURLA, DENGEDE OL’ALİM..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 5 Comments »

ATALARDAN GELEN YANSIMALARI TEMİZLEME ÇALIŞMASIDIR:

12189654_771973086262538_3262548808292731282_n[1]
Rahat ve sessiz bir mekana geçin,
rahatça oturun,
avuçlarınızı ovuşturun.
ısındığını hissedince,
avuçlarınızı yanaklarınıza koyun.
Bu bir yüzleşme çalışmasıdır..Derin bir nefes alın burnunuzdan ve yavaşça verin,üç kez daha tekrarlayın..sonra babanıza veya kırgın olduğunuz kızdığınız kişiye seslenin:
” Baba sana kırgınım…
Neredesin baba?
canımı çok yaktın,
beni çok üzdün.
beni yalnız bıraktın,
varlığını hissettirmedin.
Diğer çocuklar babalarıyla mutlu yaşarken,ben senden hiç bir sevgi göremedim…
Anneme,kardeşlerime kötü davrandın,
yuvamıza sahip çıkmadın..
Ben,sen den kurtulup kaçmak için karşıma çıkan ilk kişiyle evlendim!..
Ben babama kırgınım,canımı yakan babam Bu gün bir karar aldım ve ben bu yazgıyı değiştiriyorum..
Benden başlayarak ( çocuklarımın) soyumun şifalanması için ben seni olduğun gibi kabülleniyorum ve olduğun gibi affediyorum..
Seni Seviyorum..Kalbimdeki bütün kırgınlıkların şifalanması için ALLAH’dan yardım istiyorum..Ne olur Allah’ım , kalbimdeki bütün kırgınlıkların şifalanması için yardım et, NİYET ETTİM BABAMI AFFETMEYE !…Babamla aramdaki karmanın temizlenmesi için yardım istiyorum..
Yüceler yücesi Rabbim,babamla aramdaki tüm olumsuz enerjilerin sevgiye dönmesi için lütfen bana yardım et..Öfkemi sana teslim ediyorum,kırgınlıklarımı hesaplaşmalarımı sana teslim ediyorum…
Her neredeysen mutlu ol babacığım,ben de mutlu olmayı seçiyorum..
babamla ilgili tüm olumsuz kayıtları sevgiye dönüştürüp sevgiyle gönderiyorum..
Hayatıma mucizeleri çağırıyorum,babamı mucizelerle affediyorum seni özgür bırakıyorum;seni seviyorum babacığım!…
Her nerede isen mutlu ol..sen de beni affet hakkını helal et.
Yıllarca içimden kızdığım için sen de beni affet,hakkını helal et…
ben de sana hakkımı helal ediyorum..
her neredeysen mutlu ol her nerede isen huzurlu ol..
senide bir anne baba dünyaya getirdi sana sevgi verememiş olabilirler sen de bize sevgini veremedin.Bu durumu anlıyor ve kabül ediyorum ve ben seni sevmeyi seçiyorum!..
senin de sevgiyi yaşamaya hakkın var!..Bunun için seni affediyorum ve seni özgür bırakıyorum..İyi ki babam oldun ve iyi ki varım!…Şükürler olsun hamd olsun…

Kaynak: reiki enerji

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Beyin Kaslarını Güçlendiren 7 Emir

beyinn-646x323[1]

 

Ünlü teknoloji dergisi Wired’ın hazırladığı IQ dosyası, daha yaratıcı bir zekâya, kuvvetli bir hafızaya ve iyi bir beyne sahip olmak için püf noktalarını içeriyor. IQ’yu bir bilgisayar gibi görmemiz gerektiğini söyleyen dergiye göre, bu cihaza program yüklemek bizim elimizde. Wired’ın 12 maddelik beyin egzersizi rehberinden bir seçme yaptık…
1.DİKKATİNİ DAĞITACAKSIN ​
Çok önemli bir bilgiyi ezberlemek mi gerekiyor? O zaman öğrenmeyi çalıştığınız konudan daha farklı bir şey üzerinde çalışmanız lazım. Böylece beyin asıl bilgiyi depolamak için daha çok güç harcayacak. 2007 yılında araştırmacılar UCLA Üniversitesi’nden öğrencilerden 48 çift kelimeyi ezberlemeye çalışmalarını istedi. Ülke=Rusya, çiçek=papatya gibi kelime çiftlerini çalışan öğrencilerden bazıları, papatyanın yanında diğer çiçeklerin isimlerini de inceledi ve bu öğrenciler daha çok kelime çiftini ezberlemeyi başardı. Eğer dikkatinizi çeken başka bir öğe daha varsa, asıl ezberlemek istediğiniz kavramı daha iyi öğrenirsiniz.
2.ÇOK KAHVE İÇMEYECEKSİN ​
İster kahve ister Red Bull yoluyla olsun, kafein mutlaka vücudu diriltip zekayı keskinleştiren özellikler sunuyor. Ancak araştırmalara göre kafeinle kurduğumuz ilişkide yanlışlıklar var. Örneğin Türkiye ve İngiltere’de yapıldığı gibi düzenli aralıklarla çay içmek, beynimiz için Starbucks’da dev bir kahve içmekten daha iyi sonuç veriyor. Bunun sebebi de kafeinin beyindeki alıcıları bloke etmesi. En yüksek seviyede farkındalık için ufak dozlarda çay içmek daha faydalı. Üzerinde araştırma yapılan denekler, ufak dozda alınan içeceğin onları sakinleştirip zihinlerini açtığını söylüyor. Büyük boy bir kahve ise tam tersi etki yapabilir.
3.OLUMLU DÜŞÜNECEKSİN ​
Yeni şeyler öğrenmek beyni güçlendirir. Özellikle de yeni şeyler öğrendiğinizi düşünüyorsanız beyniniz güçlenir. Zekânızın güçlendiğini düşündükçe zekânızı güçlendirirsiniz. Stanford Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Carol Dweck’in yaptığı araştırmalara göre önüne çıkan zorluklara rağmen denemeye devam et görüşünde olan deneklerin beyinleri daha çok geliştirilebilir. ’Savunmacı ol, çabuk vazgeç’ yaklaşımındaki deneklerin beyinleri ise aynı şekilde gelişmiyor.
4.PANİK YAPMAYACAKSIN ​
Eğer bir ayıdan kaçıyorsanız, stres duygusu faydalı olabilir; stres sayesinde daha hızlı koşarsınız. Ancak satranç oynarken aynı endişe duygusu beyni işlevsizleştiriyor. Aşırı stres anlarında neandertal moduna geçip medeniyetin öğrettiği özelliklerimizi kaybediyoruz. Beynimizin amygdala isimli bölümü, ’korku merkezi’ işlevi görüyor ve endişe anlarında harekete geçiyor. O zaman yaratıcılık, espri duygusu yok oluyor. Peki içimizdeki mağara adamını (veya kadınını) nasıl yenebiliriz? Sakinleşerek ve beyne her şey yolunda mesajı göndererek. Yoga yapmak da iyi bir seçenek.
5.DÜZENSİZLİĞİ SEVECEKSİN ​
Hayata karışın. UCLA’in psikoloji bölümünden Robert Björk, düzenli değil, düzensiz biçimde algıladığımız bilgileri daha iyi öğrendiğimizi söylüyor. Beynimiz hayatın kaotik yapısını içselleştirdiği için bilgiyle kurduğu ilişkide de kaostan hoşlanıyor.
6.EGZERSİZ YAPACAKSIN ​
Aerobik yapmak yaşlı insanların beynindeki gri ve beyaz bölgeleri yeniden oluşturuyor. Aerobik yapmanın zekâya faydası büyük. Ağırlık kaldırmak ise zekâyı kesinlikle etkilemiyor. Stres yaratan durumlarla karşılaşınca insanlar çoğunlukla nefesini tutar; yoga yaparak bu tür kötü alışkanlıklardan kurtulmak mümkün. Baskı altında yanlış nefes alıp verdiğimiz için zekâmız geriliyor. Doğru nefes almayı öğreten yognnın bu yüzden beyne etkisi çok olumlu.
7.ACELE ETMEYİP YAVAŞLAYACAKSIN ​
Bu cümleyi okumak iki buçuk saniyeden fazla zamanınızı almamalı. Eğer alıyorsa cümlenin içeriğini tam olarak anlayamayacaksınız. Retinadaki motor tepki ve kelime görüntüsünün beyne ulaşması sonucunda dakikada en çok 500 kelime okuyabiliyoruz. Massachusetts Üniversitesi’nden psikolog Keith Rayner, “Hızlı okumak diye bir şey yoktur. Tabii ki okurken yazılanı anlamaktan da bahsediyorsak,” diyor. Hızlı okurların okudukları metin konusunda kendilerine sorulan soruları yavaş okuyanlara göre çok daha yavaş cevaplayabildikleri kanıtlandı. O yüzden yavaş okumak iyidir, hatta dudaklarınızı oynatarak kelimeleri fısıldayabilirsiniz.

Kaynak: psikolojiportalı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »