Eğer bir bardak suya, bir avuç dolusu tuz atarsanız, o su içilmez olur.

lotus.7[1]

Eğer bir bardak suya, bir avuç dolusu tuz atarsanız, o su içilmez olur. Ama bir avuç tuzu bir nehre atarsanız, insanlar hala o sudan içip, yemek pişirebilirler. Nehir kocamandır, kabullenme ve dönüştürme yetisi vardır. Kalbimiz küçükse, anlayışımız ve merhametimiz limitlidir, ve acı çekeriz. Diğer insanları ve hatalarını kabullenemeyiz ve değişmelerini bekleriz. Ancak kalbimiz büyüdüğünde, böyle şeyler bize acı çektirmez. Çok fazla anlayış gösterebiliriz ve diğer insanları kabulleniriz. Onları oldukları gibi kabullendiğimizde, değişim şansları da olur.

Bu durumda, asıl soru kendi kalbimizi nasıl büyütebileceğimiz. Bunun yolu da kendimizi anlamak, kendi acılarımızı fark edip kendimize şefkat göstermeye başlamaktan geçiyor. Kendimizi mutlu etmeyi öğrendiğimizde, sevme yeteneğimizi de geliştirmiş oluruz.

Sevgi öğrenilen dinamik bir etkileşim olduğu için, çoğumuz anlayış (ve yanlış anlayış) sistemimizi küçük yaşta başkalarından kopyalayarak öğreniriz. Nhat Hanh diyor ki: Eğer ebeveynlerimiz birbirini sevmediyse, sevginin neye benzediğini nerden bilebiliriz ki? Ebeveynlerin çocuklarını bırakabilecekleri en değerli miras para, ev, arsa değil kendi mutluluklarıdır. Eğer mutlu ebeveynlere sahipsek, en büyük zenginliğe sahibizdir

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yorum bırakın