YAŞAMAK
Kimi eskidiği için yaşar
Kimi yaşadıkça eskir
Ne tohumda keramet
Ne toprakta
Ne başakta
Marifet yaşamakta
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU ***
YAŞAMAK
Kimi eskidiği için yaşar
Kimi yaşadıkça eskir
Ne tohumda keramet
Ne toprakta
Ne başakta
Marifet yaşamakta
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU ***
Vazgeçebilmek bir erdemdir. Genelde zannediyoruz ki, vazgeçmek bir zayıflık belirtisidir. Hatta bir nevi korkaklık, adeta acz. Halbuki tam tersidir bence. Ancak kendine güvenen, karakteri sağlam ve komplekslerden arınmış olan insanlar vazgeçmenin erdemine vakıf olabilirler. Şu hayatta yaşadığımız sorunların çoğunu vazgeçemediğimiz için yaşıyoruz aslında. Israr ve inat ettiğimiz için. Takıntılarımızdan dolayı. Takıntı ile tutkuyu birbirine karıştırıyoruz sürekli; oysa ne kadar farklılar… Seviyoruz diyelim, birini seviyoruz, hem de ne çok, ne derin, ölesiye…
Bir güzellik yaptım kendime !
Sadece sahip olduklarımı düşünüyorum…
Olamadıklarım üzülsün benim olamadıklarına…
Keşkeleri hiç düşünmüyorum, bıraktım.. .
Mutluyum seçimlerimle…
Her yeni günü benim günüm ilan ettim
Ve şımartıyorum kendimi olabildiğince…
1990’ların başında bilim adamları Amerikan ordusu adına hislerimizin, vücudumuz dışında çok uzakta bulunan canlı hücrelerimiz üzerinde bir etkisi olup olmadığını araştırdı. 1993 yılında “Advances” adlı dergide ordunun deneyleriyle ilgili bir makale yayınlandı. Söz konusu deneyde, DNA ile alındıkları kişinin duyguları arasında bir bağlantı olup olmadığı incelenmiştir.
İlk önce deneklerin ağzından doku ve DNA örnekleri alınmış, bunlar izole edilerek binanın diğer bir bölümüne götürülmüştü. Amaç, özel olarak geliştirilmiş cihazlarla DNA’ların alındıkları kişiye uzakta olsa bile onun hislerine tepki verip vermediklerini ölçmektir. Bu deneye katılan kişilerde, çeşitli duygular uyandırmak için, onlara erotik resimlerin yanı sıra savaş sahnelerini yansıtan, komik durumları gösteren ve şiddet içerikli resimler de gösterilmiştir. Bilim adamları katılımcılara her çeşit duyguyu yaşatmak için resimleri, bütün duygu yelpazesini örtecek şekilde hazırlamıştı. Yine araştırmacıların büyük bir çoğunluğu DNA’nın etkilenebileceğinden şüpheliydiler. Ama mevcut fizik kurallarının altüst eden birey gözlemlediler.
Bilim adamları deneye katılan kişide duygular oluştuğu sırada elektriksel reaksiyonlar tespit edebilmişlerdi. DNA, halen alındığı kişinin vücudundaymış gibi bir hal alıyordu. Daha sonra mesafe 350 mile kadar açılmış ancak kişi ve DNA arasındaki etkileşim aynı anda ölçülmüş ve ikisinin her defasında eş zamanlı gerçekleştiği tespit edilmişti. DNA sanki hala vericinin vücudundaymış gibi hızlı reaksiyon veriyordu.
Hislerimiz, düşündüğümüz veya inandığımız her şey, saniyenin milyonda biri kadar bile bir gecikme olmadan DNA’mız tarafından algılanmaktadır. Titreşimlerimizden etkilenen DNA’nın yanı başımızda ya da dünyanın öbür ucunda olmasının hiçbir önemi yoktur. Artık bilim adamları tüm duygu ve düşüncelerimizin iletilmesinden, bahsettiğimiz enerji alanının (matriks, kuantum alanı) sorumlu olduğundan eminler. Hem de sadece ışık hızıyla değil ondan çok daha hızlı bir şekilde
Harekete geçmeden önce dinle
Reaksiyon göstermeden önce düşün
Harcamadan önce kazan
Eleştirmeden önce bekle
Dua etmeden önce affet (bağışla)
Pes etmeden önce dene…
Ernest Hemingway…