Evveldi, çok evvel….

ANETTE İNSELBERG ESKİ
Yan yanayken saate bakmanın ayıp olduğu zamanlardı.
Karşılıklı oturdun mu masaya, bir gözlere bir de uzaklara bakılırdı, eski yad edilirken.
Ellerde telefonlar yoktu.
Çocuktuk.
Büyükler, eski günleri konuşurken uyuyakalmak diye bir şey vardı.
Sevmeler sessiz ve sebepsizdi.
Ne gösterişe gelir, ne nedenlere sığardı.
Her şeyden önce samimiyet gelirdi.
Sevda sırdı, Söylenmezdi.
Sevilenin adına türküler yakılır ama onun ardından kimseye yakınılmazdı.
Eşyalar pahası ile değil, hatırası ile kıymetlenirdi.
İnsanlar aldıkları ile değil,
verdikleriyle değer ifade ederdi.
Sahi utanmak diye bir şey vardı.
Yüzsüzlük, profesyonellik adı altında prim yapmıyordu.
Dert çekmenin bile bir adabı vardı.
Gönlün yükü, gözlerden anlaşılırdı.
Gönülden geçen ile dilden dökülenin arası böylesine uzak, böylesine hoyrat değildi.
Evveldi. Güzeldi…
Biz bu içimizdeki uçurumları ve kalpler arasındaki mesafeleri sonradan icat ettik.
Henüz yenilmemiştik kendimize.
Mutluluklar fotoğraf karelerinden ibaret değildi.
Mutlu edilmek isteği hastalıklı bir hal almamıştı.
Eşyalar değil, insanlar ağırlanırdı evlerde ve kalplerde.
Henüz bu kadar yalnız değildik.
Başkalarınca beğenilmek her şeyden önemli değildi.
Evveldi… Güzeldi… Alıntı. …….
Teşekkürler

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

KAZARA KİMSEYLE TANIŞMIYORUZ. 5 ÇEŞİT KOZMİK BAĞLANTI…

anette inselberg tesadüf

Evren, ve yolları gizemli, kaotik ve karmaşıktır, ama her nasılsa her şey doğru yerde gibi görünüyor.
Tesadüf diye bir şey olmadığını söyleyen pek çok gerçek var. En basit şeyler bile, daha büyük bir plan bağlamında ortaya çıkar ve daha büyük bir amaca hizmet eder. Ve bunların hepsi, evrenin sihrini kullanır.

Hayat pürüzsüz değildir. Hepimizin iniş ve çıkışlarımız var, bazı yollardan geçiyoruz, bazıları diğerlerinden daha zor ve yaşamın tüm ayrıntıları, en önemsiz deneyimleri bile, anlam ve değer ile ağır. Ve Evren yolculuğumuzda bize eşlik ediyor.
Tüm yaşamımız boyunca, farklı amaçlara hizmet eden insanlarla karşılaşırız, bize birşeyler öğretirler ya da hiçbir iz bırakmadan hayatımızdan ayrılırlar. Bazıları sonsuza kadar yanımızda kalmak zorunda kalır, bazıları değildir, ama kısacası her tür insanla tanışmamızın bir sebebi var.
Hayatınızda karşılaşacağınız 5 tür kozmik bağlantı vardır:
1.Bizi uyandırmak isterler
Hayatlarımıza giren ve çok sayıda değişiklik getiren bazı insanlar var. Doğrudan ya da dolaylı olarak, varlığını hatırlatarak uyanmamızı isterler, eğer hayatımızda bazı değişiklikler yapmazsak ilerleyemeyiz. Ve Evren uyanmamız için başka yollar arar.
Bu insanlar, gizli kaldığın halde, keşfedilmemiş kalan gizli potansiyelini uyandırır.
2.Bize hatırlatanlar
Bazı insanlar hayatlarımızda sadece hedeflerimizi hatırlatmak için dururlar. Evrenin bize böyle bir şey vermesinin nedeni, yaşamdaki yolumuza odaklanmamıza yardımcı olabilir.
Bu insanlar bize kim olduğumuzu ve gerçekten ne istediğimizi hatırlatır.
3.Büyümemize yardımcı olanlar.
İnsan olarak büyümemize yardım eden insanlar var. Bize eşlik ediyorlar ve hayatımızdaki yolculuğumuzda bize rehberlik ediyorlar. Bazen bizi incitebilir veya zorlu bir maceraya sürükleyebilirler ve bu sayede bize kaybettiğimiz zamanı gösterirler. Kendi başımıza öğrenemeyeceğimiz şeyleri öğrenmemize yardımcı olurlar.
Bu insanlar büyümemiz için bizi cezbeder.
4.Bizim için yer tutanlar.
Bazı insanlar hayatımızda kısa ve önemsiz bir şekilde bulunurlar, muhtemelen onları hatırlamıyoruz bile. Bunlar metroda, caddede, bir kahvehanede tanıştığınız, daha az bağlantı kurduğumuz, daha fazla bağlantı kuramadığımız insanlardır. Amaçları sadece bizim için yer tutmaktır.
Bunlar, yolculuğunuzda sizi destekleyen yoldaşlar, ruhunuzun hayranlarının bir türü, içinizdeki iyiliği neşelendirmek için varlar!

5.Kalanlar.
Birkaç kişi, sonsuza kadar bizimle kalamayacak kadar ileriye götürecek Nadir ve bulması zor olan bizim için en değerli insanlardır. Onlar bizim yakın dostlarımız, ailemiz, kendi ruh grubumuzun tüm üyeleri ve hatta belki de ruh eşimizdir.
Bu insanlar, sizinle aynı veya en azından benzer bir görevi sürdüren ortaklardır.
Zamanı geldiğinde, Evren bizim için bir kişi gönderecektir. Varlığı bizi hoş ve güvenli hissettirir. Yapmanız gereken tek şey, onları beklerken sabırlı olmaktır, çünkü er ya da geç geleceklerdir. Ve onları bulduktan sonra sonsuza dek kalacaklardır.
Onlar sizin İkiz Aleviniz ve ruhlarınızdaki manyetik güç sizi birbirine doğru yönlendirecektir. Yapmanız gereken tek şey kalbinizi takip etmektir!
Kaynak: spritüeller

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

AYNA ÇALIŞMASI

anette inselberg ayna çalışması
Bir kişiye kızdığımız ya da bir olaya üzüldüğümüz zaman, burada kendi içimize dönüp aramamız gereken üç şey vardır.1. Bu olay, negatif bir bilinçaltı kaydımı değiştirmem gerektiğini mi haber veriyor?
2. Bu olay ya da kişi, hangi korkumun düğmesine basıyor?
3. Bu kişi bana aynalık mı yapıyor?
….Birinin bize aynalık yapması ne demektir?
Birinin bize aynalık yapması demek, bize kabul etmediğimiz ve kimse fark etmesin diye büyük bir gayretle kendimizden bile sakladığımız yönlerimizi göstermesi demektir. Hayatımızda bu işle görevli kişiler genellikle çocuklarımızdır. Çocuğu olanlar, çocuklarındaki beğenmedikleri davranışları kendileri nerede, ne zaman ve ne şekilde yaptıklarını bularak kendilerini önemli ölçüde değiştirebilirler.
Birine bir sıfat söylüyorsanız, örneğin kıskanç diyorsanız, siz nerede, ne zaman ve nasıl kıskançlık yaptığınızı bulup bu huyunuzu ya değiştirir ya da kıskançlık yapan kişileri de, kendiniz gibi kabul edersiniz.

Bir arkadaşım ayna çalışması yaparken dolandırıcılara çok kızdığını, fakat kimseyi dolandırmadığını ısrarla iddia ediyordu. Halbuki bir saat önce birlikte yemek yerken bize şöyle bir olay anlatmıştı:
Birbirlerine çok benzeyen ikiz kızlarından birisi hastalanmış. Hasta olanın gidip bir resmi dairede imza atması gerekiyormuş. Arkadaşım da hasta olanı evden çıkarmamak için, sağlıklı olan ikizini götürüp onun adına imza attırmış.
Ne kadar masum bir dolandırıcılık örneği! Dolandırıcılığın iyisi kötüsü olmaz. Herkesin yaptığı şeyi yapmak için nedenleri vardır. Herhalde arkadaşım bunu bulduktan sonra dolandırıcılara o kadar da kızmıyordur, ya da masum dolandırıcılıklar yapmıyordur. Her şey insanlar içindir ve bütün insanlar sevgiyi ve kabul edilmeyi hak eder.
Ayna çalışması ruhsal temizlik için çok önemli bir çalışmadır. Sadece bu çalışmayla bile hepimizin her şey olduğumuzu, aslında ne kadar aynı ve bir olduğumuzu anlayabiliriz.
Elinize bir kağıt kalem alın. Bütün yakınlarınızın ve birlikte çok vakit geçirdiğiniz kişilerin ismini alt alta yazın. Anne, baba, eş, çocuk, kardeş, çok sık görüştüğünüz yakın dostlar. Şimdi de her bir ismin yanın onların beğenmediğiniz yönlerini yazın. Sonra da bunları bir bir nerede, ne zaman ve nasıl yaptığınızı bulun. Bulamazsanız gözlerinizi kapatıp medite hale geçin, birkaç kez derin nefes aldıktan sonra cevabı alacağınıza inanarak içinize sorun. Mutlaka bir görüntü ya da his alıp nerede böyle olduğunuzu bulacaksınız. Bulamıyorsanız, inanmıyorsunuz demektir. Çünkü bugüne kadar benim hiç bulamadığım olmadı. Kimin hakkında ne dediysem, kendimde buldum.
“Niye etrafımda bu tip insan dolu?” diye soruyorsanız. Biliniz ki o tip insan sizsiniz ama bunu kabul etmiyor, içinizde bir yerlerde böyle olduğunuz için kızıyor ve değilmiş gibi davranıyorsunuz. Sizinle aynı enerjide olan insanları etrafınıza çekersiniz. Siz onlara, onlar size aynalık yaparsınız. Siz enerjinizi çözdüğünüz zaman, ya hayatınızdan çıkacaklar ya da size karşı davranışları değişecektir. Onlar değişmeyecekler, diğer kişilere yine eskisi gibi davranacaklar, ama size karşı davranışları değişecektir. Siz enerjilerinizi değiştirdiğiniz zaman karşınızdaki kişilerin size karşı olan davranışlarını da değiştirmiş olursunuz. Sizden giden mesaj değiştiğinde, karşıdan yansıyıp size dönen mesaj da değişmiştir.

Ayna çalışmasını sevmediğim günlerde, bunun iki sebebi vardı:
1. Ayna çalışması o kadar aydınlatıcıdır ki, egonuz sizi bu çalışmadan kaçırmak ister.
2. Hiç kimse kendi karanlık yüzünü kabul etmek kolay değildir. Biz kolayca başkalarını karalayabiliriz ama iş kendimize gelince, hep aynı tür davranışlarımız için makul bir açıklamamız vardır. “Ben onun gibi yapmıyorum ki! Belki de hayatımda bir kere yapmışımdır.” Sonuçta siz aynı durumu niye ve kaç kere yapmış olursanız olun, yaptınız ve başka kişilere de yapma hakkını verin. Onların sebepleri de kendilerine göre makul.

Herkese eşimin beni aldattığını söylemem kolaydır.
Peki ben niçin bu aldatan kişiyle yaşıyorum, niçin deneyim yapmak için onu seçtim? Çünkü aynı enerjilere sahibiz. O halde ben kimi aldatıyorum? Kendimi?
Bir kadın bunca aldatılır da hissetmez mi? Bu mümkün değildir. Ama ben gerçekten hiç hissetmemiştim. Benim kocam asla böyle bir şey yapmazdı. Evlenmeden önce pazarlık yapmıştım ya. Yapacak olsa söyler ve giderdi. Ben her zaman kendimi bu düşüncelerle kandırdım. Çünkü hissetmek hiç işime gelmezdi. Bu evliliğin sonu demek olurdu ki, benim için hayatta daha korkunç bir şey yoktu. Ben nasıl kaybetme korkusuyla kendimi aldatıyorsam, o da esir olma korkusuyla beni aldatıyordu. Suçlanma korkusuyla suratıma bakamıyor, bana soğuk davranıyor ve bu da benim değersizlik korkuma basıyordu. Ne anlaşma!

Peki ben niye bu kadar bencil bir insanla yaşıyorum?
En az onun kadar bencil olduğumu anlamak için.
Bu inançla geçmişime baktığımda hayat boyu çevremdeki insanları benim istediğim şekilde olmaları için sinsice yönlendirdiğimi ve olaylar benim kontrolümden çıkarsa da öfke krizine girdiğimi farkettim. Öfke bencilliktendir. Eşimin hayatımdaki rollerinden biri benim içimde sakladığım bencilliği ortaya çıkarmaktı ve bunu da başarıyla yaptı. Gittiğinde o kadar kontrolden çıktım ki, artık bencilliğimi gizleyemedim. Çevremde benim istediğim gibi davranmayan herkesten nefret ettim.
Artı bencillik yapmam sebep olan korkularım yok, dolayısıyla bencillik kelimesi lûgatımda yok. Eski eşimde bana hiç bencil görünmüyor. Kimse bu özelliği ile dikkatimi çekmiyor.
Affetme meditasyonlarını yaparken eşimden daha zor affettiğim biri vardı. Adının geçmesi midemi bulandırmaya yetiyordu. Bana kaypak, kişiliksiz, nabza göre şerbet veren, iki yüzlü, hesapçı, yalancı, yılan gibi görünen biri. Bu kişinin bana yaptığı aynalıklara bakar mısınız? Kabul edilebilir gibi değil. Ayna çalışması sevmediğimden, bu sıfatların kendimdeki yerini bulmadığımdan tabii ki onu bir türlü affedemiyordum. Bunların hepsini nerelerde, nasıl yaptığımı bulduğumda pes ettim. Gerçekten bizim olmadığımız bir şey yok, biz her şey olduk. Şimdi o kişinin de varlığına şükrediyorum.
Eğer çevrenizde yalancı insanlar varsa ve sizi bu huyları ile rahatsız ediyorlarsa, ya “Yalancı benim” demeyi öğreneceksiniz ya da onlara kızıp köpürerek çevrenizde kendinize çektiğiniz yalancı insanların sayısını artıracaksınız. Siz yalancı olduğunuzu kabul ederseniz, ya yalan söylemekten vazgeçeceksiniz (beyaz yalan bile olsa) ki size de yalan söylenilmesin, ya da yalan söyleyen insanlara kızmaktan vazgeçeceksiniz. Çünkü onlar da aynı sizin gibi bir takım korkuları yüzünden yalan söylüyorlar.

Eğer peşin peşin her şey olduğunuzu kabul ederseniz ayna çalışması kolaylaşır ve hatta zevkli hale gelir. Belki de sadece ben bu kadar kötüyüm, ne dersiniz?
Kaynak: Hilal Dilek -İçimdeki Yolculuk-I kitabından

Kişilikli olmak…

anette inselberg kişilik