Anadolu’da “ağaç korkutma” diye bir gelenek var.

anadoluda ağaç korkutma geleneği

 

Anadolu’da “ağaç korkutma” diye bir gelenek var. Ağaçların ruhları olduğuna inanıyorlar. Meyve vermeyen ağacın yanına, tam da cuma saati, bir elinde balta ile gidiyor insanoğlu. Diyor ki “keseyim mi seni haaa, keseyim mi?” Oyuna dahil başka biri gelip diyor ki “aman beyim kesme, bu sene vermediyse seneye kesin verir meyvesini.” Üç kere tekrarlıyorlar bu oyunu. İnsan ağacı bağışlıyor. Sonunda yine de göz dağı olsun diye bir çizik atıyor gövdesine, canını azıcık yakıyor ki kesilince neler olacak hissetsin. Gerisi ağaca kalmış… Sormadan edemiyorum; hani ya ruhu vardı bu ağacın?
Pazartesi okullar açıldı. Yürüyen ağaçlarımızın kimisi sınıflardan içeriye koşarak girdi, kimisi sürünerek… Çalış, başar, yap, öğren, kazan, koş diye parmak sallayarak korkutuyoruz ağaçlarımızı. Sürecin sonunda kimisi meyve verecek, kimisi vermeyecek. Meyve bizim beklentimiz; büyük mesele ise ağacın kendisi, ağacın ruhu… Meyve veriyorsa ne ala, vermiyorsa da gölgesi yeter, varlığı yeter, nefes alıp verişi yeter diyebilsek keşke.
Şermin Yaşar, Oyuncu anne

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yorum bırakın