İnsanlar sana hakaret ettiklerinde, onlara yanıt vermezsen bu da zorlarına gider. Sen sadece, “teşekkür ederim” diyerek yoluna devam edersin. Bunu hazmetmek zordur çünkü o kişinin egosunu derinden incitir. O seni aşağı, çamurun içine çekmeye çalıştığı halde sen bunu reddettin; o şimdi orda tek başına kalmış oldu.
____ Osho _____
” Tamamen pozitif enerjilerle çevrelenmeyi ve bana zarar veren bütün negatif enerjileri hayatımdan uzaklaştırmayı seçiyorum. Kendimi olumlu enerjilere açmayı ve güzel enerjiler üretmeyi kabul ediyorum. Bana zarar veren tüm olumsuz enerjileri şimdi kendimden uzaklaştırmaya ve bu enerjilerden korunabileceğim çok güçlü bir enerji kalkanına sahip olmaya hemen şimdi bütün kalbimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
sİNEM bAŞARAN
Defne, sizi ağır hastalıklardan koruyabilir ve iyileştirebilir.
DEFNE YAPRAĞI VE SUYU
– Mide ağrılarına ve gastriti olanlara iyi gelir.
– Diş ağrılarında, 2-3 yaprağını sirke ile kaynatıp dişe gargara yapıIdığın da ağrıları dindirmeye yardımcı olur.
– Terletici antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.
– Doğum kolaylaştırıcı (Hamilenin son haftası) ağrı kesici
– Grip,nezle ve ateş düşürücüdür.
– Romatizmaya karşı kullanılır.
– Sindirim sistemi hastalıklarından hazımsızlıkta,
– İştahsızlıkta, gastritte, karındaki gaz şikayetinde etkilidir.
– Kadın hastalıklarından adetin düzenlenmesinde etkilidir.
– İdrar söktürücüdür.
Bu etkilerinden yararlanmak için defne yaprakları genelde yaz sonunda toplanır, gölgelik ve havadar yerde kurutulur.
DEFNE YAĞI VE KULLANIMI: Defne yağı tıbbi olarak sert bir koku ve sıcaklık verir. Yağ kaslarda gevşeme, vücut ısısında artma, antiseptik ve immun sistem adını verdiğimiz BAĞIŞIKLIK sistemini artırıcı etkisi vardır. Aromaterapide eklem ağrılarında, adet ağrılarında ve idrar retansiyonunda kullanılır. Soğuk algınlığına bağlı eklem ağrılarında, viral enfeksiyonlarda ve vücut direncinin artırılmasında kullanılır.Yüzyıllardır saç dökülmelerine karşı defne yağı, saç diplerine yedirerek kullanılır. Defne saç diplerindeki hücreleri aktive ederek saç tellerinin güçlenmesini, çevre şartları, kimyasal temizleyiciler ve çeşitli nedenlerden kaynaklanan kepeklenmenin azalmasını ve zamanla ortadan kalkmasını, ciltte oluşan ölü derilerin atılmasını hızlandırarak sivilce, kırışıklık, istenmeyen leke ve yağların azalmasını sağlar.
Kullanım Şekli: Defne yağı masaj, buğu ve lapa tarzında kullanılır. Yağ sıcak suya konularak radyatör peteklerine konularak havadaki mikrobu ve virüsü öldürmekte kullanılır. Eklem ağrılarında masaj tarzında kullanılmaktadır. Deriyi tahriş edici etkisinden dolayı dilüe edilerek kullanılmalıdır. Hamilelik esnasında kullanılmaz.
Anti-Tümör özelliği taşıdığı bilimsel deneylerle kanıtlanmış olan Kapari otunun faydaları oldukça fazla ve önemlidir.
Kapari bitkisinin içerisinde Fosfor, potasyum, kalsiyum, sülfür, magnezyum, sodyum, çinko, demir, mangenez bulunmaktadır.Kaparinin bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein, vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir besin haline getiriyor.
Gençleştirici ve “afrodiziak”- cinsel gücü arttırıcı- etkisi de keşfedilen kapari tomurcukları,Avrupa ve Amerika da vazgeçilmez bir çeşni olarak sofrada yerini alıyor.
Evliya Çelebi’nin 400 yıl önce keşfettiği kapari bitkisinin faydaları saymakla bitmiyor.
AĞRI KESİCİ özellikleri ile ön plana çıkan kapari, yoğun ağrı çeken kişilerin rahatlıkla kullanabileceği; kısa sürede faydasını görebileceği bir bitkidir.
Sindirim sistemini de düzenleyici özelliği bulunan kapari, bu konuda sıkıntısı olanların mutlaka tüketmesi gereken bir bitkidir.
ROMATİZMA rahatsızlıkları olan kişiler de kaparinin faydalarından en iyi biçimde yararlanabilir; romatizmasal rahatsızlıkları ve ağrılarını en aza indirebilir.
ÜLSER hastalığına yakalanan; aynı zamanda daha farklı mide rahatsızlıkları olan kişiler de kapari ile dertlerine deva bulabilirler; rahatsızlıklarını giderebilirler.
Dalak büyümesi ile ilgili kapari bitkisinin faydaları oldukça bilinen bir durumdur.
Balgam söktürücü ve adet düzenleyici olan kapari, dünyanın en önemli şifalı bitkileri arasında sayılıyor.
MUCİZE BİTKİ KAPARİNİN FAYDALARI
1.Cinsel Gücü Artırıcı 2.Kabızlık giderici 3.İdrar söktürücÜ 4.Balgam söktürücü 5.Solucan düşürücü 6.Ağrı kesici 7.Romatizma 8.Felç 9.İskorbit hastalığı 10.Kan bozuklukları 11.Gut hastalığına 12.Antitümör 13.Hemoroid 14.Dalak büyümesi 15.Kalça rahatsızlıkları 16.Adet düzenleyici ve sancıları 17.Diş ağrıları 18.Karaciğer fonksiyonlarını düzenleyici
Kaparinin mucizelerindan sizde faydalanın
Anti-Tümör özelliği taşıdığı bilimsel deneylerle kanıtlanmış olan Kapari otunun faydaları oldukça fazla ve önemlidir. Kapari bitkisinin içerisinde Fosfor, potasyum, kalsiyum, sülfür, magnezyum, sodyum, çinko, demir, mangenez bulunmaktadır.Kaparinin bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein, vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir besin haline getiriyor. Gençleştirici ve “afrodiziak”- cinsel gücü arttırıcı- etkisi de keşfedilen kapari tomurcukları,Avrupa ve Amerika da vazgeçilmez bir çeşni olarak sofrada yerini alıyor. Evliya Çelebi’nin 400 yıl önce keşfettiği kapari bitkisinin faydaları saymakla bitmiyor.
http://www3.tema.org.tr/mail/sg13/
Aşkınız
fidanlarda büyüsün
|
|||||||||||
14 Şubat’ta sevgiliniz adına fidan bağışlayın, aşkınız derinlere kök salsın, gelecek herkes için daha güzel olsun.
Sevgililer gününüz kutlu olsun. |
|||||||||||
|
|||||||||||
![]() |
|||||||||||
|
|||||||||||
|
<img alt="Fotoğraf: Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsan, ona hayallerini sor…!
William James” src=”https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/c72.0.403.403/p403x403/404460_10151459480301011_1854287409_n.jpg” width=”272″ height=”241″ />Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsan, ona hayallerini sor…!
William James
Sultan o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam sorar:
– Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
— Akşam garip bir rüya gördüm.
– Hayırdır inşallah?..
— Hayır mı şer mi öğreneceğiz.
– Nasıl yani?
— Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördügü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar;
— Kimdir bu?
Ahali:
– Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın meyhusun biri işte!..
— Nerden biliyorsunuz?
– Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz…
Bir başkası tafsilata girer;
– Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar… Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine…
Hele yaşlının biri çok öfkelidir.
– İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?..
Hasılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdili kıyafet mollalar kalırlar mı ortada!… Tam vezir de toparlanıyordur ki, padişah keser yolunu :
— Nereye?
– Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
— Millet bu, çeker gider. Kimseye bir sey diyemem… Ama biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebamızdır. Defini tamamlamak gerek.
– İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.
— Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
– Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
— Mollalığa devam… Naaşı kaldırmalıyız en azından.
– Aman efendim, nasıl kaldırırız?
— Basbayağı kaldırırız işte.
– Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini…
— Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.
– Şurada bir mahalle mescidi var ama…
— Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?
– Ne bileyim, Ayasofya’dan, Süleymaniye’den, en azından Fatih Camii’nden…
— Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Hadi yüklenelim…
Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa… Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki, naaş; ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin de keza… Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine bir hayli vardır daha… Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.
– Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba…
— Nasıl yani?..
– Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?..
— Doğru, öyle ya, neyse… Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.
Vezir, cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur.
Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.
– Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun.
Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar… Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından…
– Biliyor musun oğlum? diye dertli dertli söylenir… Bizim efendi bir âlemdi, vesselam… Akşamlara kadar nalın yapar… Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi yüz numaraya!..
— Niye?
– Ümmeti Muhammed içmesin diye…
Hayret…
– Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek… O çeker gider, ben menkîbeler anlatırdım onlara… Mızraklı ilmihal. Hucceti islam okurdum. Konuşurdum… Dertlerini dinlerdim.
— Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki…
– Milletin ne sandığı umrunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kabe’yi görmeli…
— Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?
– İşte bu yüzden Nişancı’ya, Sofular’a uzanırdı ya… Hatta bir gün; Bakasın efendi, dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek.inan cenazen kalacak ortada…
— Doğru, öyle ya?..
– Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?
— Peki o ne dedi?
– Önce uzun uzun güldü, sonra;
– Allah büyüktür hatun, dedi. Hem padişahın işi ne?