Bu görüntüler, diğer nöronlarla yeni bir bağlantı kuran nöronların, hızlandırılmış bir kaydıdır.
İşte düşüncelerimiz böyle görünüyor…
Pierre Franckh’ın “Rezonans Kanunu” kitabından bu konuyla ilgili bir alıntı:
Beyin üzerinde yapılan araştırmalar bizleri bir kez daha şaşırtıyor. Zira bilim adamları beynin değiştirilebilir olduğunu keşfettiler.
Beyin, iştigal ettiğimiz etkinlik doğrultusunda şekil alıyor.
Bu değişim sadece teorik anlamda değil, fiziksel olarak gerçekleşiyor. Beynimizde olan bu değişim, meşgul olduğumuz düşünceler ve edindiğimiz tecrübelere göre gerçekleşiyor.
Yapılan bir dizi deneyde, deneklerin daha önce yapmadıkları faaliyetlerde bulunmaları sağlanmış ve bunun sonucunda beyinlerinde, bu faaliyetler için kullanılan bölgelerde, tıpkı sürekli çalıştırılan bir kasta olduğu gibi, büyüme gözlemlenirken, beynin kullanılmayan diğer bölümlerinde ise bir küçülme gözlemlenmiştir.
Beyin, bu bölgelerde gerçekten de hacim kaybetmişti.
Bununla eş zamanlı olarak, kullanılan diğer tarafta yeni sinapslar oluşmuş, buradaki enerji akışı hızlanmış ve yeni otomatik düşünce zincirleri faaliyete geçmişti.
Demek ki, beynimiz, belli bir süre yeni bir şeyle meşgul olur ve yeni şeyler düşünürsek, ağ bağlantılarını tamamen değiştirme ve sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar kurma yeteneğine sahiptir.
Yeni eylemler, düşünceler ve inançlar kısa bir süre sonra güçlü birer gerçeğe dönüşecektir.
Beynimiz kendini buna göre ayarlar.
Belirli bir süre, belli bir şey düşündüğümüz, bir müddet belli bir işle uğraştığımız zaman, beynimizin ilgili bölümü büyür.
Beynin bir müddet nadasa bırakılan, yani kullanılmayan kısmı ise küçülür.
İlgili bölgelerdeki sinir hücreleri (nöronlar), yeni elektriksel sinyallerin ve böylece yeni bilgilerin daha hızlı ve kolay taşınabilmesi için işlevlerini değiştirir.
Bilim, beynin bu şaşırtıcı kendini tamamen değiştirebilme yeteneği için bir isim buldu bile: Plastisite
Burada bizim için büyüleyici olan asıl nokta, yaşamımızda her an yeni oluşumlar meydana getirebileceğimiz gerçeğidir.
Beynimiz, düşüncelerimizden etkilenerek, onlar doğrultusunda yeni sinir hücreleri ve ağ bağlantılarını tamamen yeniler.
Ruhumuzu eğiterek geleceğimize istediğimiz şekilde yön verebiliriz.
Demek ki, belli bir süre yeni şeyler düşünürsek, beynimizin kullanılmayan kısımlarını geliştirebiliriz ve böylece geleceğimiz de tamamen farklı gelişebilir.
Yeni düşünme biçimimiz ve eylemlerimiz sayesinde beynimizde yeni sinir hücrelerini faaliyete geçirebiliriz.
Sinir hücrelerinin (nöronların) fonksiyonları değişebileceği, beyinde yeni bağlantılar oluşturabileceği gibi, beynin kullanılmayan -mesela, endişe ve olumsuz düşüncelerle ilgili kısımları- gitgide küçülerek, önemini yitirebilir.
Hayatımıza yepyeni bir yön verebiliriz.
Düşüncelerimizi belirli bir süre “istenilen” tarafa yönlendirirsek, inançlarımızı bile tam anlamıyla değiştirebiliriz.
İnançlarımız değiştiği anda, yaşam tarzımız da değişecektir.
Tabii ki beynimizin kendini değiştirmek için biraz zamana ihtiyacı var. Sinir hücreleri bilinçli olarak uyarıldıkları zaman, komşu hücreyle bağlantı kurar, hem de birkaç dakika içinde. Sinir hücreleri “küçük caddeler” inşa eder. Ama bu caddeler ulaşıma elverişli hale gelene kadar, yani bilgi alışverişi mümkün olana kadar, bir gün geçmektedir.
Max Plank Enstitüsü’nün neurobiyologları, sinir hücrelerimizin, yeni yapılandırılmış kontak noktaları vasıtasıyla bilgi iletişimi yapabilmek için yirmi dört saate ihtiyaç duyduklarını keşfetmiştir.
Öğrendiğimiz yeni bilgilerin yerleşmesi zaman alır.
İlk sekiz saat içinde beynimizde ilk önce küçük dallar oluşur. Bunu takip eden saatlerde bu yapılandırmanın devam edip etmeyeceğine ve kalıcı olup olmayacağına karar verilir.
Eğer yeni edindiğimiz bilgilerin kalıcı olmasını istiyorsak, onu tekrarlamalıyız.
Bu, bir öğrenme sürecidir ve sadece sık sık tekrar yaparak bilgilerin beynimize yerleşmesini sağlayabiliriz.
“Yapa yapa usta olunur”.
Affirmasyonları ve olumlu inanç cümlelerini neden oldukça sık tekrarlamamız gerektiğini bu cümle ile de açıklayabiliriz.
İstemediğimiz inançlarımızdan kurtulmanın yegâne yolu, arzu edilen yeni inançlarla istikrarlı bir şekilde meşgul olmaktır.
Bütün istek cümlelerinin ve afirmasyonların hizmet ettikleri tek bir amaç vardı: Rezonans alanımızın yeniden programlanması.
Yapılması gereken şey, eski olumsuz inanç kalıplarını, yaşamımız üzerindeki etkileri ile birlikte devreden çıkarmak ve olumlu yeni rezonans alanları oluşturmaktır.
Bir Cevap Yazın