
Faize Sevim…Kimdir bu derseniz Nişantaşı`nda moda evi sahibeleri. Faize ve Sevim kardeşler. Faize 91, Sevim 85 yaşında. Bilenler bilir zamanın en meşhur modaevidir Faize Sevim moda evi. Ben de annemlerden biliyor hatırlıyorum.
Bir arkadaşıma düğün için kıyafet almak için Nişantaşı caddelerinde dolanırken apartmanın üçüncü katında vitrinde çok şık bir gece elbisesi gördük. Vitrinde Faize Sevim yazıyor.
Arkadaşıma anlattım “Zamanın en ünlü modaeviydi burası,biz gelmiştik buraya sanırım ben 14-15 yaşlarındaydım, annemler kıyafet diktirmişti. Hala duruyor, şimdi çocuklarımı çalışıyor acaba, gel hadi bir bakalım, vitrindeki elbiseyi de görelim“ dedim. Merkür retrosu kendini göstermeye başladı ne de olsa, gittik yıllar evveline.
Çıktık üçüncü kata, zili çaldık. Kapıyı bir kadın açtı, ardından bir kadın daha geldi. Merhaba hoşgeldiniz ben Sevim, ben de Faize dediler. Ben şok…Yaşlarını sonradan öğrendim, karşımızda 85 ve 91 yaşlarında iki tane genç kız duruyor. Evet doğru okudunuz genç kız. Cıvıl cıvıl, renkli, güler yüzlü , dimdik duran iki genç kız bizi karşıladı. Akşam saati çalışanlar çıkmış, bunlar orada daha kapamışlar, biz geldik diye 91 yaşındaki Faize hanım diktiği gelinliğin başından kalkmış bizimle sohbet ediyor. Ben arkadaşımla ağzımız açık hayran ve şaşkın vaziyette dinliyoruz, Ajda Pekkan, Hülya Koçyiğit, film anıları, gazete küpürleri, resimler, sanatçılarla modaevindeki çay partileri neler neler anlatıyorlar. Biz elbiseyi falan unuttuk.
Sonra hadi dedik şu vitrindeki elbiseyi deneyelim, başka birkaç elbise daha çıkardılar. Elbiseleri 85 yaşındaki Sevim hanım yapmış, üzerindeki taşları pulları tek tek eliyle işlemiş. Şimdiki gibi öyle hazır pullu taşlı kumaş yok bizde dedi. Biz yine şok. Sonra arkadaşım Sevim hanımla içeri geçti kıyafeti deneyecek. Biz de Faize hanımla sohbete devam ettik. O sırada içerden Sevim hanım, Faize bir bakarmısın diye seslendi. Benim 91 lik genç kız Faize pire gibi hızla kalktı gitti içeri. Benim ağız açık, ne bir dizini tutma, ne bir oflama, yavaş yürüme yok, sırtında bir kamburluk hiç bir şey yok. Benim belim şimdiden problemli
Sorduk nasıl böyle sağlıklı ve genç bir enerjiniz var anlatın dedik. Faize hanım şöyle dedi “ Çalışmak, üretmek, yaratmak, boş durmamak bütün konu bu.Evet bizim aile yapısı da böyle bu bizim için şans ama bu yeterli değil. Çalışın, üretin, dertle problemle hayattan kopmayın, illa bir yerde çalışmak gerekmiyor, size iyi gelen bir hobiniz olsun, onu yapın, hayatınızda severek yapacağınız bir iş, bir sorumluluk olsun. Bizde de dert vardı, sorun vardı, problem çoktu ama hep ürettik, çalıştık, yaşamak için çözüm ürettik, gezdik, çocuk yaptık büyüttük, hamileydim ben burayı beş kat her gün iner çıkardım, hareketliydim, bugün olmuş Sevim torununun çocuğuna bakıyor çünkü kendi kızı da burada bizimle çalışıyor. Boş durmak, hareketsizlik, kafayı çalıştırmamak, erkenden emekli kafasına girip durmak insanı hemen öldürür ya da hastalık sahibi yapar ” Faize hanımı kulaklarımı dört açarak dinledim. Sarmaştık, fotoğraf çekildik ayrıldık yanlarından.
Sonra düşündüm, 90 yaşındaki Haldun Dormen hala sahneye çıkıyor, Kibarlık Budalası adlı oyununu sergiliyor muhakkak izleyin derim. 104 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ yeni kitap yazıyor, ilk kitabını da zaten 80 yaşında yazmış. O günden bugüne 15 kitabı var yayınlanmış. Betül Mardin 90 yaşında, hala evinde toplantılar düzenliyor, gençlere bilgi aktarıyor, düzenli rutinleri var, hala okuyor öğreniyor. Gülriz Sururi 90 yaşında, hala toplantılara katılıyor, söyleşiler yapıyor, dans ediyor, şu günlerde instagramda yaptığı sporu ve nasıl beslendiğini anlatan yazılar ve videolar paylaşıyor.
Kendi babaanneme bakıyorum 94 yaşında, her zaman ev hanımıydı ama ben bildim bileli hep aktifti, geleni gideni, gezmeleri bitmezdi. Daha yeni halama ne oldu herkes tatilden döndü günlere başlamıyorsunuz gezelim diyordu, el işi yapardı eskiden şimdi gözü izin vermiyor, gazeteleri okurdu, çocukluğunda savaş zamanları, imkansızlıklar fakirlik sebebiyle okula gidemezken babası ona ve kız kardeşlerine evde okuma yazma öğretmiş, evde süsüne yediğine bugün bile hala çok dikkat eder. Takı çok kullanmıyorum diye hep bana söylenir, kızına gelinlerine ayrı ayrı kızar. Bugün olmuş salon takımını değiştirmek istiyor, çocukları ne gerek var derken kendisi yenilemek, yenilenmek istiyor. Ben kışın evi yenilerken bana salona kapı taktırma artık salonlarda kapı yok dedi. Sen Nerden biliyorsun sen bunu dedim şaşırdım, geçen gün komşu uğradı onunla konuştuk dedi İnsan insandan çok şey öğreniyor…
Bu doksanlık gençlerin hepsinin ortak özelliği hepsi Cumhuriyet çocuğu, yaşadıkları zorluklara, imkansızlıklara, savaşlara, göçlere, kayıplara rağmen ayaktalar, hayata bağlılar, üretiyorlar, çalışıyorlar, okuyorlar, hayattan insanlardan kopmuyorlar, planlı programlılar, her saniyeleri değerli…Evet insanın yapısı, karakteri çok önemli bir etken ama bunlar yapılmayacak şeyler değil.
Uzun zamandır hem ülkemiz hem bizler yine zor, önemli değişim zamanlarından geçiyoruz. Bu insanların hayatlarını okuyun,internette izleyin, kendi etrafınızda böyle kişiler varsa konuşun ,sorun anlatsınlar. Bu büyük öğretmenlerden, ustalardan ki bunların hepsi Satürn, bilge saygın kişiler öğrenecek çok şeyimiz var. Onlar Satürn bizle ise Uranüs ve şimdi Satürn-Uranüs arasında çok güzel bir etkileşim var. Eski yapıları yıkıp yeni düzenler, hayatlar, alışkanlıklari sistemler,düzenler kurmaya çalıştığımız bu zamanda eskilerden, ustalardan öğreneceğimiz çok şey var.
Bu zor zamanların üstesinden gelmek, kendimizi yenilemek, başarmak için ne yapmamız gerektiği ortada; çalışmak, üretmek, hareket etmek, hayattan insanlardan uzaklaşmamak, olumsuz duygulara kapılmamak, yapamam edemem, başaramam, benden geçti artık dememek, ne yapabiliyorsan ,elinden ne geliyorsa,imkanların neyse ona göre, sahip olduğun bilgiyi, enerjiyi, potansiyeli, yeteneği kullan, harekete geç, yürüyüş yap, insan içine karış, dostluklar, arkadaşlıklar, ilişkiler kur, tembellik etme, planlı programlı ol.
Cumartesi günü Ay Başak burcunda. Başak burcu sistem düzen demek. Hayatımızda değişmesi, yeniden düzenlenmesi gereken ne varsa gündemde. Ne yapılmalı derseniz yazıyı okuyun, ne yapmalıyız yazdım…
Ayşin Altun….