Zen Ustası Thich Nact Hanh’ın koyverme ile ilgili birkaç tavsiyesi olacak. Pek çok insan fiziksel olarak ayrılma ya da birini darlamama durumunun bir çeşit mesafe koyma olduğunu, ya da kişinin diğerlerinden duygusal anlamda koptuğunu sanıyor. Ancak Hanh’a göre bırakmak demek, karşınızdakini daha önce hiç sevmediğiniz kadar sevmeniz demektir.
Ariyasaavaka adı verilen Kutsal Yol’un öğretilerinden biri olan ayrılma durumu, fiziksel bir çekilme ya da aşırı kanaatkarlık olarak yorumlanmamalıdır. Buda’nın öğretileri arasında “eylemsizlik, Kutsal Yol’un ayrılmaz bir parçasıdır” ifadesi yer alsa da bunun yanlış anlaşılması, olayı çok farklı yerlere götürebilir. Bağlamının dışında bu ifade “Diğerleriyle ilgilenmemeliyiz, gerçek his ve düşüncelerimizi belirtmekten kaçınmalıyız, kendimizi hayattan soyutlamalıyız” gibi anlaşılabilir ki asıl söylenilmek istenen bunlar değildir.
Paali dilinden İngilizce’ye direkt çeviriler olmadığı için ne yazık ki bu tarz yanlış anlaşılmalara sık sık rastlanmaktadır.
“Ayrılmanın” bu hali ile Buda’nın asıl demek istediğinin bir alakası yoktur. Hanh Usta’ya göre bırakmak için önce tamı tamına sevmeyi öğrenmemiz gerekir. Gerçek ayrılma hali ancak sevgimiz kazanç ve çıkar ilişkilerinin ötesine geçtiğinde gerçekleşecektir.
Hanh dört farklı ayrılma çeşidinden bahseder. Burada elbette kendini mağaraya kapatmış ve üzüntüleri, şehveti ve sevgi ihtiyacı gibi onu insan yapan şeyleri elinin tersiyle itmiş birinden bahsetmeyeceğiz. Bunlardan kaçmak, ayrılmak değildir. Bırakmak, bıraktığınız şeyin her hücrenize nüfuz etmesidir.
1-Maitri (Klasik Sevgi Anlayışından Farklı Olarak)
Hanh Maitri’yi klasik Batı anlayının dışında bir sevgi tanımıyla bizlere sunuyor:
“Gerçek sevginin ilk ve en önemli özelliği maitridir (Pali dilinde metta). Bu da kişinin karşısındakine huzur ve mutluluk sunma niyet ve kapasitesine denk gelir. Bu kapasiteyi geliştirmek için çok iyi bir şekilde gözlem yapmalı, diğerlerini mutlu etmek için neler yapıp yapmamamız gerektiğini keşfetmeliyiz. Sevgilinize ihtiyaç duymadığı bir şeyi sunmak maitri değildir. Onun durumunu anlamalısınız ki vermek istedikleriniz onu mutsuz etmesin.
Başka bir deyişle normalde bir insanın alınca mutlu olduğuna inandığınız bir şeyin karşınızdakini aynı şekilde mutlu etmeyebileceğini kabullenmek bir ayrılma biçimidir. Karşınızdakini “memnun etme” gibi kendi egonuzun bir yansıması olan ihtiyacınızı ve onları istemediği şeylere zorlamayı bırakır, içinizdeki bu ihtiyaçtan kurtulursanız o zaman gözlerinizi açabilir ve onları gerçekte neyin mutlu ettiğini görebilirsiniz.
Hanh şunları da söylüyor:
“Dil kullanımına da dikkat etmeliyiz. ‘Sevgi’ çok güzel bir kelimedir ve biz onun hakkını vermeliyiz. Maitri kelimesi köken bakımından arkadaş anlamına gelen mitra’dan gelir. Budizm’de sevginin en temel anlamı arkadaşlıktır.”
2-Karuna (Şefkat)
Ayrılmanın ikinci bir şekli şefkat ile gerçekleşir. Elbette acı içinde olan birine şefkatle yaklaşmayacağız, onunla iki kelam etmeyeceğiz, acısını dindirmeye çalışmayacağız diye bir şey yok. Onların tüm acılarını gidereceğiz diye bir şey de yok. Şefkat derinlerde hissedilen bir duygudur; kendini ötekilerden izole etmek değil.
Buda acı ve kederlerin var olma nedenlerini anladığı, bunları aynı zamanda nasıl dönüştüreceğini bildiği için gülümser. Kendinizi sonuç beklemekten alıkoyduğunuzda hayata daha derinlerden dahil olursunuz. Ama bu yüzde yüz orada olmadığınız anlamına gelmez.
3-Şühran ve Coşku
Kendimizi gerçekten arındırmak için şükran duygusuna odaklanmalıyız. Mudita denen coşku o zaman, biz sonuçları beklemeyi bıraktıktan sonra kendiliğinden gelecektir. Buda’nın coşku tanımı, “Bencil olmayan coşkuya” daha çok uyar. Sadece kendimize değil, başkalarına da iyi şeyler olduğunda mutlu olabilmemiz demektir.
Kendi yollarına devam etmek üzere bir arkadaşınız ya da sevdiğiniz sizden ayrıldığında ve onlar sevecek yeni birilerini bulduğunda canınız acıyabilir. Bu, gerçek ayrılma değildir. Sizinle bir bağlantısı olsun ya da olmasın, başkalarının mutluluğuyla mutlu olduğunuzda coşkuyla dolarsınız.
4-Upeksha (Sükunet)
Özgüleşme sürecinin son adımı olan sükuneti Usta Hanh, gerçek sevginin en önemli özelliklerinden biri olarak tanımlamaktadır.
Şöyle der:
“Gerçek sevginin dördüncü elementi sükunet, bağımsızlık hali, fark gözetmeme, bir olma ve koyverme anlamlarını içinde barındıran upeksha’dır. Upa “yukarı”, iksha ise “bakmak” anlamına gelir. Durumu en objektif bir biçimde görebilmek için dağın tepesine tırmanmak ve her şeye yargılar ve değerlerden uzaktan bakmak olarak düşünebilirsiniz. Eğer sevginizde bağımlılık, ayrım, önyargı, hatta başka bir insana yapışma durumu varsa o, gerçek sevgi değildir.
Budizmden bihaber insanlar upeksha’yı kayıtsızlık sanabilir. Ancak gerçek sükunet ne buz gibidir, ne de kayıtsızlık gerektirir. Birden fazla çocuğunuz olsa bile sonuçta hepsi sizin çocuğunuzdur. Upeksha, sevmediğiniz anlamına gelmez. Aksine, ayrım gözetmeksizin hepsini eşit sevdiğinizi ifade eder.”
Hanh der ki bu özellikten yoksun olan sevgi sahiplenici, egonun kirlettiği bir şeye dönüşür. Sevdiğimizin bir rüzgar ya da kelebek gibi esebilmesi, uçabilmesi gerekirken biz onları cebimizde taşımaya çalışıyoruz. Bu sevgi değil, yıkımdır.
Sevginin gerçek sevgi olması için içinde şefkati, coşku ve mutluluğu, bir de sükuneti barındırması gerekir. İşte bu, bırakma ve koyvermenin kendisidir.
“Koyverme Sanatı” diyoruz, ama aslında kulağa geldiği kadar zor değil.
Bırakmak sadece yaptığınız, içinizden gelen bir şeydir. Bağımlı olmayan ilişkiler sağlıklı, güçlü ilişkilerdir. Çaba gerektirmeksizin kendiliğinden ortaya çıkan sevgi, şefkat ve nezaketle dolu olurlar. “Beni” “biz” yaptığınız için sevgi, bencil bir şey olmaktan çıkar. Bırakmak istiyorsanız daha az değil, daha fazla sevmelisiniz. İşte Buda’nın bu güzel öğretisi sürekli yanlış anlaşılmakta.
http://www.kolektif-kozmos.com/bir-zen-ustasindan-koyverme…/
Dolunay zamanı evde ağırlaşmış, birikmiş sözleri ve enerjileri temizlemek için taşlardan yararlanacağımız bir ritüeli sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ritüel Malzemeleri
41 adet küçük taş (deniz kenarından, parklardan, bahçelerden toplayabilirsiniz)
Şeffaf ya da beyaz camdan bir kase/ kap ya da kavanoz
Ritüelin Yapılışı
Sessiz bir ortama geçin ve kavanozunuza su doldurun içine de 41 adet taşı atın. Taşları koyarken ‘bu evdeki tüm negatif enerjilerin, düşüncelerin, olumsuzlukların ve şansızlıkların bu taşlarda toplanmasına niyet ediyorum ‘’ deyin…
Kaseyi evinizin en çok kullandığınız odasının penceresine yerleştirin ve bir gece dolunay ışığında bekletin.
Ertesi gün evinize en yakın toprağa kasedeki taşları dökün üstüne de suyu boşaltın ve şu sözleri söyleyin ‘’ evimdeki tüm negatif enerjiler toprağa aktı gitti bitti çok şükür’’ deyin…
Her dolunay bu işlemi tekrarlayın
Not: Bu işlemi 23 -30 ekim tarihleri arasında yapabilirsiniz
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
Dolunay zamanı evde ağırlaşmış, birikmiş sözleri ve enerjileri temizlemek için taşlardan yararlanacağımız bir ritüeli sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ritüel Malzemeleri
41 adet küçük taş (deniz kenarından, parklardan, bahçelerden toplayabilirsiniz)
Şeffaf ya da beyaz camdan bir kase/ kap ya da kavanoz
Ritüelin Yapılışı
Sessiz bir ortama geçin ve kavanozunuza su doldurun içine de 41 adet taşı atın. Taşları koyarken ‘bu evdeki tüm negatif enerjilerin, düşüncelerin, olumsuzlukların ve şansızlıkların bu taşlarda toplanmasına niyet ediyorum ‘’ deyin…
Kaseyi evinizin en çok kullandığınız odasının penceresine yerleştirin ve bir gece dolunay ışığında bekletin.
Ertesi gün evinize en yakın toprağa kasedeki taşları dökün üstüne de suyu boşaltın ve şu sözleri söyleyin ‘’ evimdeki tüm negatif enerjiler toprağa aktı gitti bitti çok şükür’’ deyin…
Her dolunay bu işlemi tekrarlayın
Not: Bu işlemi 23 -30 ekim tarihleri arasında yapabilirsiniz
Sağlıcakla,
Anette İnselberg
1-YAPAMAM = Tüm yapabilme imkanlarınızı kısıtladınız. Başaracak güce sahip olsanız da artık başaramazsınız.
2-OLMAZ = Olabilecek olan tüm olasılıkların önüne bir SET çektiniz. Olabilecek olasılıkları da devre dışı bırakarak bloke ettiniz. Artık ne yaparsanız ne kadar çabalarsanız çabalayın sistem devre dışı. Yapamazsınız.
3- DEĞİŞMEZ = Böyle geldi böyle gider zihniyeti. Yapacak hiçbir gücünüz de kalmadı. Hatta daha da çektiniz negatiflikleri.
4- HERŞEY ÇOK KÖTÜ = Işte tüm iyi olasılıkları ve imkanları sildiniz. Hepsi uçtu gitti.
5- GÜVENMEM = KİMSEYE ve HİÇBİR ŞEYE !!!!!!!!! Güvene dayalı tüm kapıları kapattınız. Tüm güven veren şeyler sizden uzaklaştı gitti.
6- SEVMEM = Kalp merkezi tüm sevgi iletişimine dayalı şeylere kapandı. Kalp merkezi , duygular , hisler , sevgiye dair , sevgiye dayalı olan herşeye kapandı.
7- İNANMIYORUM = Hiçbir şeyin dolduramayacağı bir boşluk oluşturdunuz.
8- ŞANSSIZIM = Talihsizlikler yakanızı bırakmaz. İşleriniz ters gider , olacak işleriniz bir anda olmaz , herşey bozulur da bozulur. Şanssızım diyerek kötü şansı da çektiniz. Yani NEGATİF ÇEKİM YASASI çalıştı.
9- HEP AYNI İNSANLAR / ARIZALAR / KÖTÜLER BENİ BULUR = Yeni insanların ve yeni işlerin hayatınıza girmesini bloke ettiniz. Yine NEGATİF ÇEKİM YASASINI çalıştırdınız.
10-HEMEN HASTALANIRIM = İşte yine kendi kendinizi hasta etmek için BAĞIŞIKLIK sisteminizi bloke ettiniz. İlaç şirketleri için potansiyel biri oldunuz.
11- KORKTUĞUM ŞEY BAŞIMA GELIR /AKLIMA GELEN BAŞIMA GELİR = Ben medyum gibiyim. Falanca zaman rüya gördüm.kötü idi. Bak işte çıktı. Korkularınızın gerçekleşmesi için onu güçlendirdiniz.
12- BIKTIM USANDIM = Olumsuz herşey sürekli olarak üstünüze üstünüze gelmeye başlayacak.
13- NEYE ELİMİ ATSAM KURUR = Bereket kapılarını kapattınız. Rızık yok.Aşk yok.Para yok.Evlilik hayatı berbat. Yolda yürürken ayakkabınızın topuğu kırılır ya da arabayla giderken kaza yaparsınız.
14- İMKANSIZ = Ben asla başaramam. Yine NEGATİF ÇEKİM YASASINI çalıştırdınız. Ne kadar çalışırsanız çalışın başarılı olamazsınız.
15- BUNU ASLA AFFETMEYECEĞIM = Geçmişe takılı kaldınız ve artık özgür değilsiniz.
Herşeyin tam tersini düşünün
Herşey çok güzel olacak.