Ruh sağlığımı; günde bikaç kez delirerek koruyorum …

… ʞoʎ ʎǝs ɹıq uǝpıƃ sɹǝʇ ɯıʎıʎı uǝq

Sana Söz Veriyorum Esma, Para Beni Değiştirmeyecek…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Sahi nedir “iyi” olmak?

images[9]

 

“İyi” olmak!

Senden önce oluşturulmuş olan inanç sisteminin önüne koyduğu kurallara hiç sorgulamadan uyarak, olman beklendiği gibi olmak mıdır?
Yoksa kim olduğunun, neye inandığının, ne hissettiğinin, nasıl davrandığının farkına vararak yaşamak mıdır?
Herkes tarafından onaylanmak, hayatını başkalarının senden beklentilerine, taleplerine uygun olarak yaşamak mıdır?
Yoksa cesur, dürüst, onurlu bir şekilde yaşamak, yani kendin gibi olmak mıdır?
Sahi nedir “iyi” olmak?
Sana miras bırakılan bir gelenek ya da moda olan, düşünce şekline göre hareket etmek midir iyi olmak?
Zihninde ne yapıp, ne yapmamamız gerektiğine, ne hissedip, neyi hissetmememiz gerektiğine karar veren bir yargıç yaratmak mıdır iyi olmak?
Kimseye zarar vermeden, içinden geldiği gibi davrandığın için, utanç duymak, kendini suçlamak, bundan dolayı kendini cezalandırmak, sürekli red edilme korkusuyla yaşamak mıdır iyi olmak?
Başkaları tarafından kabul görüp sevilmek için çabalamak mıdır iyi olmak?
Yoksa kendini olduğun gibi kabul edip sevebilmek midir iyi olmak?
Ehlileşmek midir?
Yoksa duyusal ve düşünsel özgürlüğünü her koşulda koruyabilmek midir?
“İyi” olmak.
Sahi nedir “iyi” olmak?

30 Aralık 2008
Haşim Arıkan

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Dünya dertlerine sabır”Derdi veren dermanı da verecektir”

mevlana Hz.

Mevlana hazretleri bir gün eve gelir,oğlunu üzgün görür ona nedenini sorar:”Hiç…”der.
Bununüzerien Mevlâna hazretleri dışarı çıkar,kapıda aslı kurt postunu alır,üstüne giyer ve ellerini havaya açıp ulumaya başlar.oğlu gülmeye başlar.Mevlâna Hazretleri  içeri döner ve oğluna;

Gördünmü mü,işte dünya dertleri de böyledir.Oysa kurt korkutucu bir hayvandır ama sen arkasında baban olduğunu bildiğin için korkmadın.İşte bütün dertlerin arkasında da Rbb’nin olduğunu unutma ve O’na güven.” der.

“Dünya dertleri etrafını sarmışsa unutma ki;o derdi veren,dermanını da verecektir kudrettedir.Sen Allah’a sığın tüm korkularından,dertlerinden..o zaman hepsi vız gelir….”

Yihhhuuuuu!! Hililililili!

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Şekil olarak da sebze meyveler ve organlarımız arasında bir bağ olduğunu biliyor musunuz?

* Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.

* Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve k
an için faydalı olduğunu göstermiştir.

* Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.

* Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Beyin fonksiyonlar için faydalıdır.

* Fasulye böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.

* Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyum yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.

* Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.

* İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.

* Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.

* Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.

* Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğüsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.

* Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur

ALINTI

Contemporary İstanbul Sanat Fuarının Kaçırılmaması Gerektiğinin 12 Kanıtı

Bu yıl 9.’su gerçekleşen Contemporary İstanbul 13-16 Kasım tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda izleyici ile buluşuyor.

12 Kasım’da önizlemesi gerçekleşen fuardan, kalabalıklar arasında objektifime takılanlar sizde de merak uyandırabilir ve sanat dolu bir haftasonu geçirmenizi sağlayabilir.

Fuar hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: http://contemporaryistanbul.com/tr/hakkinda-2/bilgi.htm

Musion adlı holografik teknoloji devinin bu çalışması

Musion adlı holografik teknoloji devinin bu çalışması

 

Manuel Felisi // Trees

Manuel Felisi // Trees

 

Semih Zeki / / Dark Dome

Semih Zeki / / Dark Dome

 

Marco Veronese // Who will be the next?

Marco Veronese // Who will be the next?

Joana Kohen // Un-known

Joana Kohen // Un-known

 

Contemporary İstanbul Sanat Fuarının Kaçırılmaması Gerektiğinin 12 Kanıtı

 

Erdal İnci // Wired

Erdal İnci // Wired

 

Blue and Joy // Aluminium Paperplane

Blue and Joy // Aluminium Paperplane

 

Maria Kılıçlıoğlu Baraz

Maria Kılıçlıoğlu Baraz

 

Mark Quinn

Mark Quinn

 

Seo Young Deok

Seo Young Deok

 

Pınar Du Pre // Rihanna

Pınar Du Pre // Rihanna

 

ve kalabalıklar içinde kime ait olduğunu öğrenemediğim bu muhteşem iş…

ve kalabalıklar içinde kime ait olduğunu öğrenemediğim bu muhteşem iş...

I’m nothing but I’m everything… (Hiç bir şeyim ama her şeyim)

Hangi besinde ne kadar şeker var?

Modern hayatın vazgeçilmezi şeker, bin bir cazip haliyle soframızda

Hangi besinde ne kadar şeker var?

Günlük şeker tüketiminin kadınlarda 1 yemek kaşığı, erkeklerde 2-3 yemek kaşığını aşması ciddi hastalıklara davetiye çıkarıyor. Oysa değişik isimler altında en masum görünen ürünlerin içinde bile kaşık kaşık şeker var. Örneğin 5 adet tatlı bisküvide 3 yemek kaşığı şeker bulunurken, 100 gr. patates cipsinde 4, bir adet çikolatalı gofrette 3, bir adet simitte 4,5 yemek kaşığı şeker var!
Üstelik yapılan araştırmalar diyabetten kansere birçok hastalığa zemin hazırlayan şekerin, dünyadaki en çok bağımlılık yaratan besin olduğunu da ortaya koyuyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Seven, soframızdaki şekerin zehirli yüzünü anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Obeziteden kansere!

Aslında vücudun bir enerji kaynağı olan şeker, doğru yollardan alınmayıp ölçüsüz kullanıldığında vücudumuz için tam bir zehir. Araştırmalara göre fazla şeker tüketimi; yüksek tansiyondan diyabete kalp hastalıklarından kansere dek birçok hastalığa zemin hazırlıyor. Son araştırmalar, obezitenin en önemli nedenlerinden birinin şeker olduğunu, üstelik şekerin mutluluk vermekle kalmayıp bağımlılık da yarattığını ortaya koyuyor. Kişi şekerli yiyecekleri yediğinde sürekli yeme isteği duyuyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Seven, şeker tüketiminin kanser riskini artırdığını belirterek “Moleküler düzeyde yapılan bilimsel araştırmalar, kanserli hücrelerin sağlıklı hücrelere göre şekeri 50 kat daha fazla kullandığı ve bu nedenle kanser hücrelerinin vücutta daha hızlı çoğalmasına neden olduğu üzerinde durmaktadır. Bununla birlikte aşırı şeker tüketimi sonucunda obezitenin artması, kan şekeri düzeylerinin değişmesi ve diyabet hastalığının artması da ilave olarak bu hastalığı olan bireylerin kanser riskini artırmaktadır” diyor. Bu nedenle beslenmeden sofra şekeri, bal, kurabiyeler, şekerlemeler, hazır salata sosları, yüksek fruktoz veya Mısır şurubu içeren hazır yiyecekler gibi basit şekeri çıkarmak gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Seven, “İlle de şekerden vazgeçemiyorum, bal, reçel gibi yiyecekleri hayatımdan çıkaramıyorum diyorsanız günlük enerji gereksinmenizin yüzde 10’undan fazlasını bu kaynaklardan tüketmemeye dikkat etmelisiniz. Enerji gereksinmesi kişiye, cinsiyete, aktiviteye, hastalık durumuna göre değişse de kadınların 1 yemek kaşığı, erkeklerin 2-3 yemek kaşığından fazla şekerli besinleri tüketmemelerini önerebiliriz” diyor.

Meyve suyundan ketçaba, ekmekten yoğurda

Günlük beslenmemizde şekerden tamamen kaçınmak neredeyse imkansız. Makarna ve salata soslarından yoğurda, ketçaptan unlu mamullere meyve sularına hatta bebek mamalarına! Soframıza getirdiğimiz, iştahla yediğimiz birçok hazır gıdaya, kendi içerdikleri şekerin yanı sıra ayrıca şeker ilave ediliyor. Beslenmemizde karbonhidrat kaynağı olan her yiyeceğin vücut için “şeker” kaynağı olduğunu, besinlerin yapısında bulunan karbonhidratın basit ve kompleks bir yapıda bulunduğunu belirten Seven “Örneğin, bal, reçel, sofra şekeri, pekmez, meyve şekeri gibi karbonhidratlar basit yapıdayken; ekmek, makarna, pirinç, bulgur, kurubaklagiller, simit gibi unlu mamuller kompleks karbonhidratı oluşturmaktadır. Vücudumuz, kompleks yapıdaki karbonhidratı sindirirken daha fazla emek harcar. Oysa ki basit şekerler, tüketilmesiyle birlikte kana karışmaya başlar. Sağlıklı beslenme içerisinde günlük enerji ihtiyacının en az yarısının karbonhidrat kaynaklarından sağlanması önemli olmakla birlikte, esas mesele sağlıklı “şeker” kaynaklarını tüketmektir” diyor.

Esmer diye rengine aldanmayın!
Peki ya esmer şeker? Esmer şeker, beyaz şeker kristallerinin şeker kamışı melasıyla çeşitli oranlarda karıştırılmasıyla elde ediliyor. Tıpkı beyaz şekere benzer enerji ve karbonhidrat içeriyor. Bu nedenle esmer şekerin rengine aldanıp sağlıklı olduğunu düşünmenin yanlış olduğunu belirten Seven, ‘diyet’ adı altındaki yiyecek ve içeceklerle, diyet tatlılar ve tatlandırıcıların da kilo aldırdığının yapılan çalışmalarla ortaya konulduğuna işaret ediyor. Hal böyle olunca her şeyin doğal olanını tüketmek gerekiyor. Meyveler, fruktoz yani meyve şekerinden zengin besinler. Meyvelerin içeriğinin basit şeker olduğunu unutmamak gerektiğini ve aşırı tüketiminden kaçınmanın şart olduğunu söyleyen Seven “Meyvelerin aşırı tüketiminden kaçınmak obezite, kalp hastalıkları, diyabet ve kanser risklerinin azaltılması açısından önemli olmakla birlikte, vitamin ve mineral deposu meyvelerin günlük en az 2-4 porsiyon tüketilmesiyle de aynı hastalıkların önüne geçilebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle meyveler suyu sıkılarak değil, posasıyla tüketilmelidir” diyor.

Değişik isimlerle tüketiyoruz
Şeker, satın aldığımız bir besinin etiketinde pek çok farklı isimle karşımıza çıkıyor! Bu nedenle dikkat etmek ve ürün etiketlerini iyi okumak gerekiyor. İşte o isimlerden bazıları: Kahverengi şeker, invert şeker, mısır şurubu, laktoz, desktroz, malt şurubu, fruktoz, maltoz, meyve suyu konsantresi, glukoz, sofra şekeri, fruktozlu mısır şurubu, sukroz, bal, şekerkamışı. Üstelik bu şekerleri yakabilmek çok da kolay değil. Örneğin 1 kase sütlaç 6 yemek kaşığı şekere denk gelirken, bunu yakabilmek için en az 40 dakika tempolu yürüyüş gerekiyor.

Tehlikenin tablosu!
Hangi besinde ne kadar şeker var?

1 porsiyon meyve = 1,5 yemek kaşığı şeker
4 yemek kaşığı etli nohut yemeği = 1,5 yemek kaşığı şeker
2 küp sofra şekeri = 1 tatlı kaşığı şeker
1 kase sütlaç = 6 yemek kaşığı şeker
1 adet simit = 4,5 yemek kaşığı şeker
330 ml gazlı içecek = 3 yemek kaşığı
1 kase meyveli yoğurt = 2 yemek kaşığı şeker
1 adet çikolatalı gofret = 3 yemek kaşığı şeker
2 dilim baklava = 4 yemek kaşığı şeker
1 kase krem karamel = 5 yemek kaşığı şeker
Kahvelere ilave edilen 2 porsiyon şurup = 1 yemek kaşığı şeker
1 orta boy karamelli kahve = 2,5 yemek kaşığı şeker
200 ml çikolatalı süt = 2,5 yemek kaşığı şeker
Patates cipsi (100 g) = 4 yemek kaşığı şeker
5 adet tatlı bisküvi = 3 yemek kaşığı şeker
1 orta dilim kek = 3 yemek kaşığı şeker

ALINTI

Karaciğerinizi bunlarla koruyun…

Karaciğerinizi bunlarla koruyun

Uzmanlar, karaciğer sağlığının korunmasında tüketilen gıdaların önemine dikkat çekiyor. Dr. Fevzi Özgönül’e göre; elma, enginar ve havuç gibi yiyecekler karaciğeri yeniliyor.

Karaciğerinizi bunlarla koruyun

Alkol kullanımı ve aşırı yağlı yiyecekler, karaciğer hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Obeziteyle ilgili çeşitli çalışmalar yapan Dr.Fevzi Özgönül de, karaciğer sağlığını koruyan besinler hakkında bilgi verdi. Karaciğer sağlığında tüketilen gıdaların önemini anlatan Özgönül, Alkol, sigara ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durulması gerektiğine dikkat çekti. Doğru yiyeceklerin, içerdiği antioksidan değerleri nedeniyle karaciğeri koruyup temizlediğini ifade eden Özgönül, “Karaciğer sağlığında ilk adım, tüketilen gıdaların dikkatle seçildiği bir dengeli beslenme programı olmalıdır. Doğru yiyecekler antioksidan etkileri ile karaciğeri temizler ve korur. En büyük organlardan biri olan karaciğerin, besinlerle birlikte alınan vitamin ve minerallerin emilmesi, vücuttaki zararlı maddelerin temizlenmesi gibi hayati görevleri bulunmaktadır. Düzenli alkol kullanımı ve aşırı yağlı gıdaların tüketimi karaciğer yağlanması, hepatit ve siroz gibi karaciğer hastalıklarına yol açabilmektedir” diye konuştu.

PEKİ NEDİR BU YİYECEKLER?

Dr.Fevzi Özgönül, karaciğeri koruyan yiyecekleri sıralayarak, şu açıklamalarda bulundu: “Elma, yüksek lif içerir ve sindirim sistemindeki toksinlerin atılımına destek olur. Böylece karaciğerin işini kolaylaştırır. Karaciğerin korunmasında, sarımsağın ayrı bir yeri vardır. Sarımsak, karaciğer enzimlerini aktive ederek, toksinlerin vücuttan atılımına destek olur. Kırmızı pancar ve havuç ise, karaciğer fonksiyonlarının iyileşmesini sağlar. Yine aynı şekilde enginar, karaciğer hücre onarımına destek olur ve yağlanmasını engeller.”

alıntı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Delirdin Mi Diyorum…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Beyin gücünü geliştirmek için öneriler


1. Derin Nefes Alın. Daha fazla hava kanınız –yani beyniniz- içerisinde daha fazla oksijen anlamına gelir. Nefesinizi burnunuzdan alın ve mümkün olduğunca diyafram kasınızı kullanarak ciğerlerinizin alt kısmını doldurmaya çalışın. Birkaç kez derin nefes aldığınızda bu sizin hem gevşemenizi sağlar hem de daha net biçimde düşünebilirsiniz.
2. Dik oturun. Duruşunuz bedeninizdeki fizyolojik mekanizmaları ve dolayısıyla zihinsel süreçlerinizi etkiler. Bunu kendi kendinize kanıtlayabilirsiniz. Kafanız öne doğru sarkmış gözleriniz yere bakar ve ağzınız açık biçimde matematik işlemleri yapmayı ya da bir problem çözmeyi deneyin. Sonra aynı şeyi bir de dik vaziyette otururken ağzınız kapalı ve karşıya ya da hafifçe yukarıya bakar durumda deneyin. İkincisinde zihninizin çok daha kolay çalıştığını göreceksiniz.
3. Doğru düşünme alışkanlıkları. Birkaç hafta belli bir problem çözme tekniği üzerinde çalışın. Kısa sürede alışkanlık haline geldiğini göreceksiniz. Gördüğünüz her şeyi bir an için yeniden dizayn etmeyi deneyin bu da bir süre sonra alışkanlık haline gelecektir. Bir parça çaba sarf ederek yararlı düşünme alışkanlıkları geliştirebilir ve sonra bunları çabasız biçimde kullanabilirsiniz. Alışkanlığın gücünden yararlanın.
4. Ölü zamanları değerlendirin. Arabayla bir yere giderken bekleme salonunda beklerken ya da boş boş otururken geçen zaman değerlendirilmezse ölü olur. Bir kasetçalar ya da CD çalar ile arabanızda ya da boş zamanlarınızda yabancı dilde ya da kendi dilinizde bilgilendirici bir şeyler dinleyebilirsiniz.
5. Yabancı dil öğrenin. Yeni bir dil öğrenmenin beyin işlevlerinde yaş ilerlemesine bağlı olarak gelişen performans kaybını azalttığı görülmüştür.
6. Konsantrasyon ve farkındalık egzersizleri. Zihninizi dağılmaktan alıkoyduğunuzda konsantrasyon ve net biçimde düşünme kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Zihninizdeki karmaşayı izlemeyi ve durdurmayı öğrenin. Zihninizin arka planında sizi belli belirsiz biçimde rahatsız eden şeyler dikkatinizi çektiğinde onları halletmenin yoluna bakın. Bu aramanız gereken birini arayıp o işten kurtulmak ya da yapacağınız işlerin listesini çıkarmak olabilir. Böylece en azından şimdilik yapacağınız işleri unutabilirsiniz. Biraz pratik yaparak bu sizin için daha kolay bir hale gelir ve düşünme süreçleriniz daha güçlü olur.
7. Yazı yazın. Yazmak zihniniz için çeşitli yönlerden yararlıdır. Belleğinize önemli olan şeyleri söylemenin bir yoludur böylece gelecekte bazı şeyleri daha kolay hatırlayabilirsiniz. Yazmak düşünme süreçlerinizi netleştirir. Üretkenliğinizi ve analitik becerilerinizi geliştirmek için iyi bir egzersizdir. Günlükler parlak fikirlerle ilgili notlar şiir ve hikâyeler yazmak zihninizi güçlendirecektir.
8. Uykunuza dikkat edin. Herkesin uyku ihtiyacı birbirinden farklıdır. Kendi ihtiyacınızın altında ya da üstünde uyumayın. Uykunun saatinden çok derinliği önemlidir. Gün içindeki kısa kestirmeler beynin dinlenmesi ve şarj olması için oldukça yararlıdır.
9. Kafein. Kahve birçok kişi için zihin açıcı özelliğe sahiptir. Ancak fazla miktarda alındığında zihnin çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Kafein bazı kişiler için uzun vadede olumsuz yan etkilere sahip olabilir. Ancak kısa vadeli olarak işe yaramaktadır.
10. Şekerden kaçının. Karbonhidratlar genellikle beyninizin bulanıklaşmasına yol açar. Çünkü şeker aldığınızda onu karşılamak için kana insülin salgılanır. Eğer önemli bir zihinsel iş yapacaksanız hemen öncesinde makarna şeker beyaz ekmek ve patates cipsi gibi şeylerden sakının.
11. Hızlı okuma. Birçok kişinin inandığının tersine okuduğunuz şeyi daha hızlı okuduğunuzda onu daha iyi kavrarsınız. Daha kısa sürede daha fazla şey öğrenirsiniz ve hızlı okuma gerçekten çok iyi bir beyin egzersizidir.
12. Spor egzersizleri yapın. Egzersizlerin özellikle uzun vadede beyin gücünü geliştirmesi sürpriz değildir. Fiziksel sağlığınızı olumlu yönde etkileyen her şey doğal olarak beyninizi de olumlu yönde etkileyecektir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar 10 dakikalık bir egzersizden sonra bilişsel fonksiyonlarda artış olduğunu göstermektedir. Beyninizi tazelemek istiyorsanız küçük bir yürüyüş ya da birkaç hareket yapabilirsiniz.
13. Daha etkili biçimde öğrenin. Bir şeyi öğrenmeye karar verdiğinizde hem başlamadan önce hem öğrenme esnasında hem de sonrasında notlar alın. Başlamadan önce kendinize “Şu an bu konu hakkında neler biliyorum?” diye sorun. Ve bunları bir kağıda not edin. Bu zihninizi öğrenmeye hazırlayacaktır. Çalışmayı bitirdikten sonra bir sonraki seans için zihninizde birkaç soru olsun. Ve kendi kendinize “şimdi ne öğrendim?” diye sorun.
14. Zihninizi netleştirin. Dağınık odalar ve ofisler dağınık düşünmeyi körükler. Zihinsel işler yapacağınız yeri buna uygun biçimde organize edin. Zor bir zihinsel işe başlamadan önce bedeninizi esnetin ve birkaç derin nefes alın.
15. Eğlendiğiniz bir şeyler yapın. Bu hem stres düzeyinizi düşürmenize hem de beyninizi tazelemenize yardımcı olacaktır. Yalnız burada önemli olan yaptığınız eğlenceli faaliyete aktif olarak katılmanızdır. Televizyon seyretmek böyle bir amaç için uygun değildir. Zihni geliştirici eğlenceli oyunlar oynamak ya da bir hobiyle uğraşmak kısacası sizi dinlendiren ve eğlendiren bir şeyler yapmak beyninizin daha iyi biçimde düşünmesine yardımcı olacaktır.
16. Beyin egzersizleri yapın. Beyninizi sürekli değişik yönlerde çalıştırın. Bulmaca çözün satranç oynayın bir şeyler ezberleyin. Beynin çalıştırılması sürekli yeni nöron bağlantıları geliştirilmesine yol açar.
17. Yeni şeyler öğrenin. Bu beyne egzersiz yaptırmanın bir başka yoludur. Yeni bir şey öğrendiğinizde beyniniz buna uyum sağlamak için yepyeni bağlantılar geliştirmek zorunda kalır.
18. Bir şeyleri iyi yapan insanları modelleyin. Zeki ve üretken insanlarla birlikte vakit geçirin. Onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışın. Onların yaptıklarını yapın ve onların düşündüğü biçimde düşünmeye çalışın. Onların önerilerine dikkatlice kulak verin. Başarılı insanlar genellikle bunu nasıl yaptıklarını bilmez ve kendilerini başarılı görmezler. Onların söylediklerini değil yaptıklarını yapın.
19. Gülün. Güldüğünüzde salgılanan endorfin sayesinde stres düzeyiniz azalır ve bu da beyin için uzun vadede çok yararlı bir şeydir. Gülmek aynı zamanda sizi yeni fikirlere ve düşüncelere daha açık hale getirir.
20. Oyun oynayın. Beynin uyarılması ölçülebilir yapısal değişikliklere sebep olur. Yeni nöron bağlantıları ortaya çıkar ve yeni beyin hücreleri gelişir. Entelektüel oyunların yanı sıra göz – el koordinasyonunu sağlayan her tür oyun beyni uyarır ve geliştirir.
21. Şarkı söyleyin. Arabanızda yolculuk ederken veya yalnız kaldığınızda üzerinde çalıştığınız konuyla ilgili olarak şarkı söyleyin. Bu sizin sağ beyinle temasa geçmenizi ve onu çalıştırmanızı sağlar.
22. Kendinizin farkında olun. Bu beyin gücüyle direk ilgili gibi görünmemekle birlikte çok yakından ilgilidir. Kendinizi daha iyi tanırsanız ego ve duyguların etkilerinden kaçınabilirsiniz. Özellikle bir şeyleri açıklarken ya da tartışırken kendinizi gözlemleyin.
23. Stresten uzak durum. Özellikle uzun vadeli stresin bedeninizde meydana getirdiği hasarlar bir yana beyninizi de olumsuz yönde etkilemektedir. Stres düzeyinizi bilinçli olarak azaltmak için gevşeme vb. tekniklerden yararlanın.
24. Kendinizi eğitin. Çeşitli araştırmalar az eğitimli kişilerin Alzheimer’a daha fazla yakalandığını göstermiştir. Herhangi bir alanda eğitim almak beyninizi daha güçlü hale getirir.
25. Yağdan uzak durun. Laboratuvar araştırmaları yüksek yağ oranıyla beslenen hayvanların daha yavaş öğrendiklerini göstermektedir. Mümkün olduğunca zeytinyağı ve diğer türden sıvı yağları kullanmaya özen gösterin. Doymuş yağlar beyin hücrelerinin gelişiminde olumsuz etki göstermektedir.
26. Daha az yiyin. Aşırı yemek sindirim için daha fazla kan akışı demektir ve bundan dolayı beyninize daha az kan gider. Bundan dolayı harcadığınız enerjiyle orantılı bir beslenme düzenini benimserseniz bu beyniniz için daha yararlı olacaktır.
27. Şüpheli gıdalardan uzak durun. Aşağıdaki gıdalar beyniniz için zararlı olabilir: Yapay gıda boyaları içeren besinler, yapay tatlandırıcılar, kola, mısır şurubu, yüksek şeker içeren içecekler, hidrojenlendirilmiş yağlar, şeker, beyaz ekmek ve beyaz un içeren diğer ürünler.
28. Kahvaltı edin. Kahvaltı tüm beden için çok önemli bir öğündür. Ve bu konuyla ilgili araştırmalar kahvaltı eden çocukların diğerlerine oranla daha başarılı olduğunu göstermiştir.
29. Soru sorun. Bu beyninizi formda tutmanın çok iyi bir yoludur. Yalnızca kendi zihniniz içerisinde kalsa bile soru sorma alışkanlığını sürdürün. Zihninize gelen her şeyi sorun ve muhtemel cevaplar üzerinde düşünün.
30. Beyin gücünüzü geliştirme planı yapın. Yeni alışkanlıkların edinilmesi yirmi ila otuz gün arası bir süre alır. Bu durumda uyguladığınız herhangi bir egzersizi ya da alışkanlık değişimini en azından üç hafta sürdürmelisiniz. Herhangi bir tekniğin etkisini hemen görebilirsiniz. Ama her tür tekniğin uzun vadeli yararları çok daha fazla olacaktır.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ruhsal temizlik…


Temizlik yaptım bugün…
Hem de tüm benliğimde…
Tüm kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı temizledim…
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş bütün pislikleri attım…
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce…
Görmenizi isterdim…
İçimde ne kadar da büyük bir yer kaplıyorlarmış…
Kırgınlıklarımı atarken, bakmadım neydi onlar diye…
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanmaya değer…

Onların yerine bağışlamayı yerleştirdim özenle..
Titizlikle her kırgınlığın üzerine ektim bağışlamanın tohumlarını…
Bağışlamayı ekerken, tekrar kırılmaktan korkuyordum belki…
Kıskançlığımı çıkardım…
Meğer ben ne az kıskançmışım… Çok kolay oldu. Sevindim…
Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi oldum…
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde…
Nasıl temizlerdim bilmiyorum…
Sıra korkularıma gelmişti…
Çıkarmaya bile korktum önce…
Ne çok alışmışım onlarla yaşamaya…

Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır anlayamadım…
Her gün yeni yeni endişelerle beslenen yeni korkular birikmişti içimde…
Mutluluklarımı, umutlarımı ne de çok ertelemişim…
O an bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha
ekleseydim, almadan verip, beklemeden sevseydim, herşeyden önce içimdeki
sevginin ve güc
ün daha fazla farkında olsaydım böyle bahar temizliklerine
ihtiyacım kalmazdı…
Çok zorlandım korkularımı temizlemekte…
Birbirlerinin içine halkalar biçiminde girmişlerdi, kenetlenmişlerdi adeta…


Ama bir bebek şefkatiyle, öperek, severek, okşayarak ve onları bir zaman kabus
gibi yaşamaktan pişmanlık duymayarak çıkardım içimden…
Kızsaydım korkularıma, bağırıp çağırsaydım onlara yine dönüp dolaşıp
geleceklerdi biliyorum…
Temizlik yaptım bugün, bahar temizliği…
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sev
gi ektim…

Almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, paylaşmayı ektim…
Çılgınlık ektim, doğallık, bağışlama ektim içime…
Aşk ektim her hücreme… Çoşku, heyecan, sessizlik ektim…
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana…
Kabullenme ektim… Baş eğme değil…
Olduğu gibi kabullenme…
(…Edward Morrison)

SIZMA ZEYTİNYAĞI ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ VE NASIL SAKLAMALIYIZ

1-      Satın alacağımız ürün mutlaka koyu renkli cam şişede olmalıdır. Şeffaf cam şişelerde ve özellikle pet ambalajlı ürünlerden uzak durmalıyız. Son yıllarda yapılan araştırmalarda sızma zeytinyağının pet ambalajları birleştirici özellik taşıyan kimyasalları çözdüğü  , bu kimyasalların sızma zeytinyağına geçtiği ve insan sağlığına zararlı olduğu bildirilmiştir. Ayrıca şeffaf cam şişelerden ışık geçerek sızma zeytinyağınının içerisinde bulunan klorofili parçalayarak bozulmasına sebep olur.2-      Satın alacağınız ürün ambalajının kapağının mutlaka contalı ve vidalı olmasına dikkat ediniz, mantar kapaklı ambalajları almayınız. Mantar kapaklı şişeler hava alır ve içerisine hava (oksijen) giren sızma zeytinyağı oksidasyona uğrayarak bozulur.

3-      Satın alacağınız ürünün rengine bakıp karar vermeyiniz, yağın rengi kaliteyi belirlemediği   gibi, yağda çözünebilen klorofil eklenmiş veya gıda boyası kullanılan yağlar sizi yanıltabilir.

4-      Satın alacağınız ürün  market raflarında direk olarak  güneş ışığını görüyorsa tercih etmeyiniz, güneş ışığı gören sızma zeytinyağları çok çabuk oksidasyona uğrayarak bozulur ve kötü kokar.

5-      Satın alacağınız ürünün etiketini okumadan almayınız, sızma zeytinyağının üretim yada hasat yılı, dolum tarihi , son kullanma tarihi ,coğrafi işaretini, elde edildiği zeytin çeşidini ve bölgesini etiket üzerinde arayınız.

6-      Unutmayınız ki sızma zeytinyağı taze tüketilmelidir, bekledikçe bozulur ve nefaseti ile sağlığa yararlı fenolik bileşenleri kaybolur. Her sezon yeni sızma zeytinyağı alınız, çeşitlere göre sızma zeytinyağları çok özel saklama koşullarında bile ilk günkü özelliklerini yitirebilirler.

7-      Sızma zeytinyağı +4 C derecenin altında donabilir, farklı çeşitlere ait sızma zeytinyağları fenolik bileşenlerinden dolayı daha geç donabilir , sızma zeytinyağının donması saflık kriteri olarak kabul edilmez.

8-      Satın alacağınız ürünün ambalajını tüketim miktarınıza göre belirleyiniz, çok kısa sürede tüketmeyecekseniz  küçük ambalajları (250 ml 500 ml 750 ml 1000 ml ) ambalajları tercih ediniz, fiyatı ucuz diye 5 lt ambalajları satın almayınız, büyük ambalajları kullanırken rahat akması için tenekelere ikinci bir hava deliği açmayınız. Eğer imkan var ise evinizde bulunduracağınız beş adet 1 lt koyu renkli cam ambalajlara bölerek kullanabilirsiniz.

9-      Satın aldığınız ürünü karanlık, serin ve rutubetsiz bir ortamda saklayınız, mutfak içerisinde tezgah altlarında sabun deterjan vb. ürünlerin yanına koymayınız. Sızma zeytinyağı kokuları çok çabuk bünyesine alır ve hapseder ,saklama sıcaklığı 18C – 22C derece arasında olmalıdır.

10-   Satın alacağınız ürünün etiketi ve ambalajını kontrol ediniz, delinmiş ve sızdırmış ambalajlı ürünleri satın almayınız.

11-   Son yıllarda filtre edilmemiş sızma zeytinyağlarının şişelere konulduğu görülmektedir, filtre edilmeyen içerisinde zeytin partikülleri bulunan sızma zeytinyağı daha çabuk bozulur, uzun süre dayanmaz, bu partiküller içerisinde zeytin meyvesinin eti, karasu ve çekirdek kalıntıları bulunmaktadır. Kalıntılar içerisinde bulunan karasuda oksijen vardır ve oksijen yani hava , karışım içerisinde fermentasyon süreci başlatarak sızma zeytinyağının kötü kokular yaymasına sebep olarak sızma özelliğini kaybetmesine neden olur.

12-   Sızma zeytinyağına zarar veren unsurlar sırası ile;

A – Işık

B – Hava

C –  Sıcaklık

D  –  Su veya nem ‘dir.

Almış olduğunuz ürünü bu unsurlardan koruyarak tüketiniz.

13-   Satın aldığınız ürünleri ayırınız, Salatalarınızda, yemeklerinizde , tatlı ve böreklerinizde farklı bölgelere ait sızma zeytinyağlarını tüketebilirsiniz. Özellikle sızma zeytinyağını çiğ olarak tüketmelisiniz, salata, kek, börek   ve mezelerinizde  kuzey ege sızma zeytinyağlarını tercih ederken, hafif zeytinyağlı yemeklerinizde güney ege, akdeniz ve güneydoğu Anadolu bölgesi yağlarını tüketebilirsiniz. Kızartmalarınızda ise rahatlıkla sızma zeytinyağı kullanabilirsiniz.

14-   Sızma zeytinyağı çok taze meyve kokuları çağrıştırmalıdır, bilinenin aksine saf sızma zeytinyağı  ile yapılan yemekler ağır olmaz , kokmaz. Bayat, posalı  ve tağşiş yapılmış yağlar ağır kokar.

15-   Yemeklerinizi pişirmeye başlarken bir kaşık zeytinyağı ile başlayınız, pişen yemeği ocaktan aldıktan sonra ılımaya bırakınız, yemek ılıdıktan sonra kalan miktar sızma zeytinyağını dökünüz. Özellikle yaprak sarmalar ve dolmalarda bu yöntemi tercih ettiğinizde yemeklerinizin  çok daha lezzetli olduğunu göreceksiniz.

16-          Markası ve etiketi olan ürünler tarım ve köy işleri bakanlığının gıda kontrol laboratuvarlarında        düzenli olarak kontrol edilmekte ve analizleri yapılmaktadır. Ürün bozuk çıktığınızda karşınızda  muhatap bulabilirsiniz

17-   Ancak yol kenarlarında , Pazar yerlerinde satılan , yada köyde yaşayan akrabalarınızın tanıdıkları vasıtası ile gelen pet şişelerde ki zeytinyağlarından uzak durmanızda sağlığınız açısından fayda bulunmaktadır. Bu yağların denetimleri yapılamadığı gibi hijyen olmayan ambalajlara konulmuş içerisinde kime ait olduğu ve ne olduğu belli olmayan ürünlerle karşılaşmanız kaçınılmaz olacak ve şikayet edecek , derdinizi anlatacak muhatap bulamayacaksınız.

                                                                                             Serdar Öçten ÜNSAL

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »