‎Kulağımızdaki‬ ‪#‎Sır‬ ;

Bütün organların bir ‪#‎sinir‬ sistemi bulunuyor. Akupunktur sistemine bağlı olarak her organın sinir sistemine verdiği bir mesaj vardır. Kulağın şekli cenin duruşudur.(yançevir) Kulağı bedende ayaklarından sallandırılmış bebegin kafasını kulak memesine gelmiş halidir

Kulakta 180 adet sinir ucu bulunur, kulağı inceleyerek kişinin geçmiş 10, gelecek 6 yılını ve ‪#‎karakteristik‬ yapısını görebiliriz.

Kulağın ‪#‎esnek‬ olması tüm bedendeki ‪#‎enerji‬ akışının normal olduğunu gösteririr….

Kulak her 4 saatte bir rengini değiştirir bulunduğumuz duruma göre
Kulağın olması gereken asıl rengi açık kırmızı renktir…

Eğer kulakta kırmızı-sarı lekeler sivilce-ben gibi belirtiler varsa o noktaların bağlı olduğu bölgede hastalık vardır.
Ben şeklinde olanlar ‪#‎kronik‬ rahatsızlık (5 yıllık kronık rahatsızlığın geçmesi 5 ay gibi bir sürede gerçekleşir) ve ben ne kadar koyu ise o kadar yıl demektir ne kadar açıksa o kadar az yıl demektir.
Kulakta oluşan pul pul dökülmeler kısa süreler halinde yaşadıklarımızla alakalıdır. bir rahatsızlığı anlatır.,hangi organsa onun bölgesinde olur.
Normal rengin haricinde kızarıklık görürsen yeni başlayan bir ‪#‎sendrom‬ olduğunu gösterir

Kulakta hiçbir renk yoksa hafif morluk varsa o bölgedeki enerji bitmiştir ve derhal müdahale gerektirir sorun yaratmaması açısından
Morluk ve sarılık içiçe ise enerjisi kesilmiş hastalığa doğru gidiyor demektir.

Kulakta kesik görürsek bağlı bulunduğu organda ameliyat durumu olmuştur

Kulağın kıvrım kısmı kulak memesinden hemen sonra olan bölge ‪#‎bağışıklık‬ sistemi ile alakalı masaj yapmak faydalı grip olduğunda hemen etkisini yaşarız..
Sabah akşam fırsat buldukça kulaklarımıza masaj yapmalı kulakları sert olanları kıvrılmayanların vucütları esnek değildir. Masajlarla kulaklarımıza verdiğimiz hareket vücuduna esneklik kazandırır.
Her sabah kulak içini 8 defa saat yönüne çevir bedenine enerji verir. ayrıca açlığı giderir.
Bel – ‪#‎hazımsızlık‬ -unutkanlık v.s iyi gelir
Kırmızı kulak iyi bir ‪#‎kan‬ ‪#‎dolaşımına‬ etkidir.
Kulak ile tüm masajları yaptıktan sonra halen sarı lekeleri görüyorsak su dengesine dikkat etmliyiz
Kulak rahatsızlığı yaşayanlar ,çınlama v.s gibi etrafımızda duymak istemediğiniz şeyleri duymaktan gelen rahatsızlık
Kulak zarına dokunulduğunda ‪#‎denge‬ ve mide bozulur.
‪#‎KORKU‬: Kulağın mide bölümü iki baş parmak ile masaj yapılmalı
Ayda bir yatakta boyun hareketi. Kafa boşta-sağa ve sola…
Fırsat buldukça denge hareketleri yapmalıyız
Neden yaşlıların kulakları daha büyüktür hiç düşündünüzmü bilgi ve hazmetme olgunlaşma süreci fazlalaştıkça kulak büyümeye (tüm organlarda büyür) başlar ufak ufak farkında olabiliriz
Kulak memesinin tam ortası ‪#‎göz‬ dür ta bitimindeki sert nokta boyundur hemen bir tık üstü çıkıntı olan nokta diş ile ilgili
Kulaktaki iç kısım da olan herşey iç organlara denk geliyor
Kulağı 3 bölüme bölerek çalışmak daha iyi ögrenmemizi sağlar ..
Akan suyun altında kulağı baştan aşağıya 3 kez çekerseniz o bölgedeki negatif enerjiyi boşaltırız
Kulağı ne kadar iyi tanırsak kendimizi de o kadar iyi tanırız herhangi bir kronik rahatsızlık olduğunda kulağımızda hissederiz hemen dengeleme yapmak gerekir
Kulağın enerji dengesini çözmek iyileştirmek demektir 120 hastalığı dengeler

Tüm ‪#‎bağımlılıklar‬ ruhsal sıkıntılardan kaynaklanır ilgili olan organla negatif enerjisini dengelememiz gerekiyor
Görmemem duymamamam gerekiyor dediğimiz her şey ‪#‎yetileri‬ kapattırır..
Korkupta yüzleşmek istemediğimiz bir şeyden kaçamayız ‪#‎kabul‬ etmek gerekli atlatabileciğimiz hiç bir şey yok kaçan kovalanır misali yüzleşmeyi kabul etmek etkiyi azaltır
Ne zaman depresif bir halde olursak kulağa masaj yapmalı esnetmeliyiz
Bedendeki deri döküntüsünün kendisini çöp olarak boşalttığı tek yer kulak çukurudur. kulak tıkanıkları meydana gelir.
Kulakla organların arasında sinirleri engelemek bul su tüketimi ve ‪#‎himalaya‬ tuzu veya karbonatı hayatımıza dahil edip tüketimi ile gerçekleşir.
Kulak ortamında oluşan yağ bezeleri akciğer ile alakalı himalaya tuzu tanesi hafif ıslaıp üzerine tutalım şifalanma süreci başlar
Her kulak mutlaka çınlar çınlaması kirden olabilir kılların kristalleşmesinden (vertigo) yüksek sese maruz kalmasından olabilir vucüttaki yoksunluk duygusu olduğundan sesler fazla duyurulur
Sivilceler kan kimyamızla alakalıdır ve yediğimiz ile alakalı olabilir himalayalı su onları temizler
‪#‎Asitik‬ beslenmede vucüt atamadığı bir şeyi ben sivilce veya timörle temizliyor

“ALINTI”

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

KENDİNİ SEVMEK

Yeni bir hayata başlamanın en olmazsa olmazı kendini sevmektir. İtirazlarınızı duyuyorum ben kendimi seviyorum” diye.

Burada bahsettiğimiz kendini sevme bilinç altında, yani asıl patronun sizin hakkınızdaki fikridir.”ben beni seviyorum diye. Yaptığım çalışmalarda bilinç altına sorduğumuzda maalesef bilinç altımızın bizim hakkımızdaki fikri hiçte bizim kendimizi sevdiğimiz yönünde değil.

Hayatı bilinçaltımızın bir yansıması olarak yaşarız. Kendinizi bir ayna olarak düşünün arkadan görebildiğiniz, size sevgiyi insanlar göstermiyorsa aynanın arkasından baktığınızda bilin ki sizde onlara sevgi vermiyorsunuzdur. Kendinizi sevdiğiniz hissi biliçaltında ise yoldan geçen bile sizin aynada sevgi görür. Sevgiyi deneyimlemeye başlar yaşamınız daha ipeksi bir hal alır.

Unutmayın sevgi insan olarak en büyük deneyimimiz ve araştırmalar göstermiştir ki bir bebek doğduktan 48 saat sonra ben seviliyormuyum diye kontrol etmeye başlar.

Başka yollarda olmasına karşın kendini sevmeye başlamanın her yerde uygulanabilir kolay bir çalışması var.

Aynanın karşısına geçin ve orada gördüğünüz en uzun süreli sizinle olan kişiye yani size

BEN KENDİMİ SEVİYOR VE ONAYLIYORUM
BEN KENDİMİ OLDUĞUN GİBİ KABUL EDİYORUM
BEN KENDİMİ TAKDİR EDİYORUM

Bu çalışma en az 21 gün sürmeli ve imkan dahilinde günde birkaç defa mümkünse ayna karşısında. Çünkü bilinç altınız ilk önce size inanmayacaktır. Yok ya diyecektir . ama 21 günden sonra eski inanışından vaz geçecek yeni inanışı yerine koyacaktır. Devam edeceğiniz olumlamalar cila olacaktır. Çevrenizdekiler size sevgi hissini deneyimleteceklerdir.

Kendinize bir fırsat vermenizi diliyorum. Zaten evrende tesadüf yoktur. Siz bu yazıyı niye okuyorum diye düşünün .. kolay olsun herşey.

Ben denedim oldu …

Sevgi ile kalın

Türkay ORTAKCI

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Aşkım Şarjım Az Kaya Beni Bırakacak Sabah Ararım…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bazen Bu Hayattan Öyle Bunalıyorum Ki…

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

El şekliniz karakterinizi ele veriyor!

alıntı

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sadece yemeklere tat vermekle yetinmeyen karabiber şifa dağıtıyor.

Öksürüğü söktürmek için balla karıştırılır ve günde 2 defa aç karnına yenir.

Sadece yemeklere tat vermekle yetinmeyen karabiber şifa dağıtıyor.

İşte faydaları ‘yok artık’ dedirten mucize bitki…

Afrodizyak etkisiyle cinsel sorunlara artık dur diyor ve performansı düşenlere en büyük yardımı ediyor.

Hazımsızlığı yok eder ve kolit gibi hastalıklara karşı mücadelede oldukça başarılıdır.

Kandaki yağ oranını azaltır ve yeni yağ oluşumunu engeller.

Bir cilt hastalığı olan Vitiligonun şifası için en büyük yardımcıdır. Ayrıca cilt kanserini yenmek için önemli maddeler barındırır.

Midenin düzgün hazım sağlaması ishal, kabızlık önleyicidir.

Gaz ve idrar söktürür

Gaz birikmesine de mani olur. Rahatlama sağlar

Antibakteriyel özelliği ile mikroplarla mücadele eder.

Öksürüğü söktürmek için balla karıştırılır ve günde 2 defa aç karnına yenir.

ALINTI

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Numarasını Sileydin…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yaşamınızı kökten değiştirebilecek 3 temel budist düşünce…

Budist düşüncelerden yararlanmak için yoga yapmanıza, çeşitli diyetler uygulamanıza veya inzivalara çekilmenize gerek yoktur (ama elbette yaparsanız yararını da görürsünüz). Budist düşüncenin üç temel ilkesi vardır, bunlara “Soylu Gerçekler” adını vermişler. Bunları yaşamınıza uygulayarak hareket ettiğinizde yararlı etkilerini görebilirsiniz.

1. Dukkha: Yaşamak acı içerir ve acı çekmemize sebep olur.

Pek çoğu, bu yüzden budizme karamsar veya olumsuz (bizim tabirimizle arabesk de) diye yargılayabilir. Bu, Soylu Gerçekler’den ilkinin “yaşam acı çekmektir” şeklinde çevrilmesinden kaynaklanır. Ama bu ifadede okuduğunuzdan fazlası yatıyor. Bu bize sadece “yaşam acımasız, onunla başa çıkmasını öğren” demiyor.

Aslında yaşamlarımızda zorluklu duygulardan kaçınarak veya bastırarak daha çok acı yaratıyoruz. Evet, yaşamlarımız hoş olmayan çeşitli duygularla işaretleniyor: kayıplar, sıkıntı, endişe gibi duygular aralıklarla tekrarlanıyor.

Ama çeşitli beklentilere, objelere ve hallere tutunmamız, yapışmamız, güçlü bir hüsran, hayal kırıklığı ve benzeri acılara sebep olmakta. Bu yüzden acıdan korkmak veya meseleye mutlak çözümü aramakla (ve tabii böyle bir çözümün bulunamamasından da hüsran duymak) yerine esasında acı çektiğiminizi fark edebiliriz.

Bu bilgiyi gündelik yaşamda nasıl kullanabiliriz? Kırıldığınız düşüncesine kendinizi kaptırmayın. Ölüm, yaşlanma, hastalık, acı çekme ve kaybın yaşamın bir parçası olduğunu kabul edin. Mücadelenin içinde kabullenme becerinizi geliştirin. Yaşamın fiziksel ve duygusal açıdan kolay ve rahat geçeceği düşüncesine tutunmayı bırakın. Bu, popüler kültürün moda, reklamlar ve benzeri araçlarla bize dayattığı bir yalan. Hastalık, kalp kırıklığı, kayıp, hayal kırıklığı ve hüsran, “bağlılık oluşturmama” çalışarak yatıştırılabilir. Kusurluluğu kabullenin, yaşamın, bedeninizin veya olguların tek bir ideal şekilde olması düşüncesini terk edin. Kalbinizi belirsizliğe açın.

2. Anitya: Yaşam sürekli bir akış halidir.

Anitya ya da “geçicilik” bildiğimiz yaşamın sürekli bir akış halini tanımlar. Henüz akıp giden ana tutunamayız ve onu tekrar yaşamamız da mümkün değildir. Geçen her gün hücrelerimizin değişmesine yol açar, düşüncelerimizin evrilmesine, çevremizdeki ısının ve hava kalitesinin değişmesine yol açar. Çevremizdeki her şey, her an değişir. Sürekli.

Özellikle rahat değilsek, geçicilik kavramı  kendisiyle çelişircesine rahatlamızı sağlar. Diğer bir deyişle: hiçbir şey sabit değilse acımızın da sabit olmadığını ve geçeceğini biliriz. Ama neşe ve coşku deneyimliyorsak geçicilik korku verici şiddette olabilir.

Geçicilik düşüncesini ilk elden deneyimlediğimizde bu, muhteşem şekilde özgürleştirici olabilir. Buddha, bu fikrini açıkladıktan 100 yıl kadar sonra batıda yunan filozof Heraclitus çok benzer bir ifadeyle “Aynı nehirde iki defa yıkanamazsınız” ifadesiyle bunu dile getirdi. Sahip olduğumuz tek gerçeklik, şimdiki andır.

Bu bilgiyi gündelik yaşamda nasıl kullanabiliriz? Değişim fikrini neşeyle karşılayın. Herşeyin sürekli değişim ve dönüşüm olduğunu kabul edin. Düşündüğünüzde hayran bırakacak kadar güzeldir bu fikir. Her ne kadar geçicilik kavramı biraz ürkütücü gibi gözükse de, şimdiki zamanda her yaşadığımız deneyimi takdir etmeye yardımcı olur: ilişkilerimizi, bedenimizi, duygusal halimizi, sağlığımızı, hava koşullarını, sevdiğimiz ayakkabamızı, işimizi, gençliğimizi, zihnimizi. Keyif aldığımız anların tadını çıkaralım, üzen anların da geçip gideceğini bilerek hareket edelim.

3. Anatma: Ben olgusu sürekli değişim halindedir.

Çeşitli ruhsal terapilere giden insanlarda sık rastlanan bir düşüncedir “Kendimi bulmak istiyorum” düşüncesi. Tüm kültürümüz, toplum bizi kalbimizle zihnimiz arasında sıkışmış sabit ve değişmez bir “ben” algısına yönlendirdi. Belki de beynimizin içinde bir yerde gizlidir?

Budizm ise sabir, değişmez bir “ben” olduğunu varsaymaz. Anitya (geçicilik) ile paralel olarak tüm kişiliğimizi oluşturan hücrelerimiz, belleğimiz, düşüncelerimiz ve ben algımız zamanla değişim geçirir. Elbette her birimiz farklı kişiliklere sahibiz (bu bile zamanla değişir). İsimlerimiz, mesleklerimiz ve bizi tanımlayan sıfatlarımız bizi “ben” algısını pekiştirmek için tanımlar.

Ama sabit bir ben algısı da kültürümüzün bize anlattığı bir masaldır: hikayemizi kendimiz değiştiririz ve haliyle kendimizin her an, her yerde değişebildiği düşüncesini de kabul edebiliriz. Thich Nhat Hanh’ın söylediği gibi: “Geçicilik sayesinde herşey mümkün”.

Bu bilgiyi gündelik yaşamda nasıl kullanabiliriz? “Kendimizi bulmak / keşfetmek” üzerine yoğunlaşmak yerine her an, olmak istediğimiz kişiyi yaşayarak. Değişim söz konusu olduğu için kendimizi biraz rahatsız, daha doğrusu düne ve daha önceki günlere göre farklı hissedebiliriz. Bugün üzgün olmamız, sonsuza kadar üzgün olmamıza sebep olmaz. Diğer insanları affedebiliriz. Kendimizi affedebiliriz.

Sabit bir “ben” algısına bağlılığımızı bırakabildiğimizde yaşamımızda sürekli olan değişimleri rahat karşılayabiliriz. Her yeni bir anda kendimiz de yepyeni var oluyoruz.

Orjinal metin: MindBodyGreen

Kiralık,satılık, işyeri, arsa, yatırım amaçlı her türlü gayrimenkul için SİMA MOLHO KOHEN…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İyi misin?

bazen olmadığın bir zamanda
iyi misin? diye sorulduğunda
iyiyim! derken
yalan söylüyorsun

bazen göğsün sıkıştığında
neyin var? diye sorulduğunda
hiç bir şey! derken
kimi kandırıyorsun?

bazen biriyle karşılaştığında
içten öpüp candan sarıldığında
anın duygusunu hafızana kopyalarken
varlığına minnet duyuyor musun?

bazen unutulduğunu sandığında
ilgiyle yaklaşıldığında
duyumsadıklarını itiraf etmezken
karşılıklı olduğunu unutuyor musun?

bazen her şey yolunda gibi olsa da
çağrışım yapan bir şarkıda, kokuda belki bir sayıda
özleyen gözler sular altında
dönme dolap mı olur dünya etrafında?

bu hangisi sence:
mantığın gerçekten kaçışı mı
seven yüreğin çırpınışı mı
sadece beyaz bir yalan mı?

ha bu arada…
sen iyi misin?

miryam şulam __________ 99

Kan Grubuna Göre Karakter Özellikleri

p>İnsan vücudunun belki de en önemli maddesi, olmazsa olmazı kan… Vücudumuzun %7-8’i kandan oluşur. Bir damla kan bile, insanların hayatında köklü değişiklikler yaratabilir. Kırmızı renkli, damarlarımızda dolaşan bu sıvının vücutta üstlendiği en önemli görev, hücrelere oksijen ulaştırmaktır. Ayrıca vücut için önem arz eden maddeleri de taşıyor ve vücuttaki zarlı maddelerin atılmasına da yardımcı. Damarlarda oluşan yırtıkları anında onaran bir bekçidir adeta, kan…

Kan ile ilgili sayısal verilere bakıldığında:
-Her 100 kişiden 40’ı 0 RH pozitif,
-Her 100 kişiden 7’si 0 RH negatif,
-Her 100 kişiden 34’ü A RH pozitif,
-Her 100 kişiden 6’sı A RH negatif,
-Her 100 kişiden 8’i B RH pozitif,
-Her 100 kişiden 1’i B RH negatif,
-Her 100 kişiden 3’ü AB RH pozitif,
-Her 100 kişiden 1’i AB RH negatif kan grubuna sahip olduğu gözlenmiştir.

En eski kan grubu ise, 0 grubudur. 0 grubu “avcı”, A grubu “çiftçi”, B grubu “göçebe” ve AB grubu ise “modern” olarak adlandırılmıştır.

Kan gruplarına karakter özellikleri incelendiğinde ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. O grubu kan taşıyan insanların kendine güvenen, cesaretli insanlar oldukları, A grubundaki insanların sinirli ve hassas bir yapıya sahip oldukları, B grubundakilerin diğerleriyle uyumlu, iletişimi yüksek ve yaratıcı fikirlere sahip oldukları ve AB grubundaki insanların ise, en çekici ve ilginç insanlar oldukları belirlenmiş.

Şimdi de kan gruplarına göre karakter özelliklerini ayrıntılı biçimde ele alalım:
0 Grubu: Güçlü, dayanıklı, özgüveni yüksek, cesaretli ve iyimser insanlardır. İçine bulundukları ortama adeta bir bukalemun gibi iyi uyum sağlarlar. Hayattan keyif almayı bilen, dünya nimetlerinden en iyi biçimde faydalanırlar. Hayatı ciddiye almaz, onu bir melodi gibiymişçesine kavrar ve yaşarlar. Modaya, havaya ve zamana uyumda problem yaşamazlar. İnsanlarla iletişimleri çok kuvvetlidir. Olumlu ilişkiler kurmada üzerlerine kimse yoktur. Kendilerine verilen olanakları sonuna dek kullanırlar. Amaçlarına kolaylıkla, fazla çaba göstermeden ulaşırlar. Sivri ve uç fikirleri, eğilimleri yoktur. Sağlıklı bir bünyeye sahiptirler. Liderlik özellikleri ve başarı için gerekli güdüye sahip olmak 0 grubu insanlarının anahtar özelliklerindendir.

A Grubu: Kalabalık toplumlarla ve kırsal yaşamın gerginlikleriyle baş edebilmek için ortaya çıkmıştır. Bu grubun psikolojik özelliklerinden bazıları, kalabalık çevrelerin kitlesel ihtiyaçlarına katlanmakla oluşmuştur. Bu yüzden uyumlu bir yaradılışları vardır. Hisleri kuvvetlidir. Araştırma yapmaktan hoşlanan insanlar bu kan grubunu taşır. Dış dünyalarındaki tüm değişikliklere duyarlıdırlar. Bu aşırı duyarlılıkları, çevreleriyle çatışma içerinse girdiklerinde ters tepmekte ve bu gruptaki insanlar içlerine kapanmaktadır. Çevrelerindeki olaylara dayanma kapasiteleri yetersiz kaldığında ve uyumda güçlük yaşadıklarında o toplumun en acınacak, zavallı insanları olurlar.

En kilit özellikleri paylaşımcı olmalarıdır. Kendilerine ait neleri varsa, sevdikleriyle paylaşmaktan asla kaçınmazlar. Sıkıntılarını içlerine atar, kimseyle paylaşmazlar. Dolayısıyla kan grupları içerisinde depresyona girmeye en müsait olanlardır. Ayrıca A grubu insanların diğer gruplardakilere nazaran daha az grip olduğu da su götürmez bir gerçektir.

B Grubu: zamanla toplumlardaki ırkların kaynaşması, yeni topraklar ve iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B’lerin yaşamlarını idame ettirebilmeleri için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekmekteydi. B grupları, yerleşik hayata geçmiş A grupları kadar düzen sahibi ve konfor düşkünü değillerdir. Ayrıca bu grup, 0 grubundakilere göre daha az kararlılık gösteren yapıya sahiptir.

Biyolojik açıdan diğer kan gruplarına göre daha uyumlu bir yapı arz eder. Davranışlarında akılcılık ön plandadır, sistemli, düzenli ve iradeli yaşamayı severler. Başkalarının fikirlerinden etkilenmez, kendi kararlarını uygulamaya koyarlar. Egemen güç olmaktan ve insanları yönetmekten hoşlanırlar. İnatçı, otorite ve sert mizaca sahip olmalarından dolayı askerlik, uzmanlık, danışmanlı ve yöneticilik gibi işler yaparlar. Empati yapabilme yetenekleri gelişmiş bireylerdir.

AB grubu: Bu grup, sinirli ve hassas A’larla dengeli B’lerin birleşimi sonucu oluşmuştur. Bundan dolayı, biraz parça parça karaktere sahiplerdir. Diğer üç grubun tüm özelliklerini karmaşık ve karışık bir biçimde kendilerinde toplamışlardır. Dengeli bir yapıya ulaşmak için güçlü bir disiplinle karşılaşana kadar bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişilik sürdürürler. Çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutumu önemsemeleri ve mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları onları başarıya götürebilir. Detaycı değiller. En ilginç ve en çekici kan grubudurlar. Bu gruptan insanlar dünyada fazla bulunmaz. Dünya nüfusunun yaklaşık %5’ini oluştururlar. Ayrıca bu grup, kan gruplarının en yenisi olma özelliğini taşır.

Kan Grubu-Kişilik Arasındaki İlişki
Japon uzmanların yapmış olduğu bir araştırmaya göre, kan gruplarının insan kişiliğiyle yakından ilgisi olduğu ortaya çıktı. Japon uzmanlar, “İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri.”diyerek açıklama yapmışlardır.

A Grubu Kadını: Çocukları çok sever ve sürekli çocuklarıyla ilgilendiklerinden eşlerini ihmal ederler. Para harcamaya düşkündürler. Değişiklikten hoşlanırlar.
A Grubu Erkeği: İyi bir dost ve konuşmacıdır. Düzenli yaşamayı tercih eder. Eş seçimi konusunda titizdir.
B Grubu Kadını: Para konusunda ya çok cimri ya da eli çok açık biridir.
B Grubu Erkeği: Özgürlüğünün kısıtlanmasından nefret eder. Kadınlara sonsuz saygı duyar. Neşeli bir aile ister. Yemek konusunda oldukça titiz bir yapıya sahiptir.
AB Grubu Kadını: Süse düşkündür. Para konusunda tutumlu biridir. Yemek pişirmek ve güzel sofra hazırlamakta çok beceriklidir.
AB Grubu Erkeği: Otoriter, sözünün aile içerisinde sözünün dinlenmesini isteyen bir bireydir. Hoşgörülü ve kararlı bir yapıya sahiptir. Eşine ev işlerinde yardımcı olmaktan hoşlanır.
0 Grubu Kadını: Çocukları biraz büyüdüğünde, hemen çalışma hayatına geri dönmek ister. Yemek yapmayı sevmez. Mutfak masrafları azaltarak kendine yeni elbiseler almayı tercih eder.
0 Grubu Erkeği: Çok kıskançtır. Kalabalıklara karışmayı sevmez. Hareketli, hırslı ve çalışkandır. Eşine sürekli hediyeler alarak sürprizler yapar.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Biri hayatınıza girdiyse eğer mutlaka size birşey öğretip kendisi de sizden birşey öğrenecektir.

images[11]

Biri hayatınıza girdiyse eğer mutlaka size birşey öğretip kendisi de sizden birşey öğrenecektir. Bu öğrenmeler kimi zaman, sancılı, kimi zaman can acıtıcı olabilir.

Eğlenceli öğrenimler kişiliğinizde dönüşümler yaratmaz bu yüzden her dönüşüm bir doğuma gebedir hayatınızda ve bütün doğumlar sancılı bir geçiş yaşatır size.

Hayatınıza adım atan hemen hemen herkes bu yolda size öğretmenlik yapan bir rehber aslında. Ilk rehber öğretmenleriniz olan anne ve babanızda aşamadığınız dersleri, arkadaşınız, sevgiliniz, eşiniz, çocuğunuz hatta yanıbaşınızdan geçen biri bile olabilir. Bu süreç son nefesinize kadar devam eder.

Bütün öfke duyduğunuz, nefret ettiğiniz, unutamadığınız insanlara dönüp bakın size neyi gösterdiler kendinizde neyi görmenizi sağladılar. Bu kadar derin öfke duyduğunuz bu insanlara kocaman bir teşekkür borçlu olduğunuzu göreceksiniz… Zor değil mi? Sizin canınızı bu kadar yakmış bir insana teşekkür edebilmek. Oysa o kişi size yolculuğunuzda eşlik eden ve bilinç seviyenizi yukarı taşıyan bilge bir ruh sadece.

Bütün travma ya da acı veren olayları izleyin neredeyse hepsinde aynı duygu ve ders var. Aynı sancı, aynı problem, aynı başlangıç, aynı sonuç ve birbirine benzeyen kişiler. Üstelik gelen de gideni aratıyor değil mi?

Peki bugün ve şu an bütün bunları görüp kendinizi sevip hatta affedip yaşamınıza giren ve size birşeyler öğretme misyonu üstlenmiş herkese teşekkür edip bu oyundan kendinizi alkışlarla çıkartmaya ve yeni bir yola girmeye ne dersiniz.

Bugün öğretmenler günü ve bence hayatınızdaki tüm öğretmenleri yüreğinizde onurlandırın ve teşekkür edin. Hatırlayın sizde başkalarının öğretmenisiniz bu hayatta ve tüm varoluşun olma nedenisiniz.

Öğretmenler gününüz/günümüz kutlu olsun…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Melissa Otu…

melisa otu!

Kırışık giderici özelliğinin yanında tonik yapımında kullanılan melisa otu halk dilinde oğulotu olarak da bilinir. Vücuda direnç katmasının yanında doğal gençlik iksiridir. Kısaca sizlere gençlik iksirleri hakkında bilgi verelim.

• Bir tas kaynamış suya, bir avuç melisa konur, 10 dakika kadar yüz buhara tutulur, buhardan sonra melisa ile yapılmış yüz toniği ile yüz yıkanır.
Melisa otu ile tonik yapımı
Tonik yapmak içi, bir su bardağı kaynar suya, bir çorba kaşığı melisa konur. Üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika tutulur, ateşten alınır, 20 dakika demlenir sonra süzülür. Cilt bu tonik ile yıkanır. Durulamaya gerek yoktur. Bu tonik, her cilt tipine uygundur. Kırışıklıkları giderir. Yaşlanmayı önler.
Terlemeye karşı melisa otu:
Güzelliğin en önemli şartlarından bir tanesi, güzel kokmaktır. Aşırı terlemeyi ve ter kokusunu yok etmek için; Kaynatıp, suyunu vücudunuza sürerseniz. Ter kokusuna son verir.
Böcek ısırmalarına karşı melisa otu:
Melisa otu ezilerek yapılan lapası böcek ısırmalarında en etkili ilaçlardan birisi.
Melisa çayının faydaları:
Melisa çayı, baş dönmelerine, adet dönemi, migren, mide, bağırsak, romatizma, ağrılarına çok fayda sağlıyor. 2 ya da 3 çay kaşığı dolusu ince kıyılmış oğulotu, 1 bardak kaynar suyla haşlanır. 10 dakika kadar demlendikten sonra süzülür. Bitki kesinlikle kaynatılmamalıdır! İsterseniz bal ile tatlandırarak, günde 3 ya da 4 bardak çay gibi içebilirsiniz. Romatizma ve spazm çözücü olarak çok etkilidir.
Hazımsızlık için faydalıdır.
Ruh sağlığı için melisa otu:
Sinir sistemi üzerinde oldukça etkilidir. İçeriğinde bulunan, citrale ve citronellal maddeler nedeniyle, iyi bir sinir yatıştırıcıdır.
Melisa otu sağlık güzellik ve gençlik iksirdir

alıntı

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sensiz Yatak Buz Gibi Sevil…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bozmayalım Şimdi Doları…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »