Hayatınızı sabote eden 12 zehirli düşünce

Güne mutsuz başlıyor, hayatınızın hiç değişmeyen bir kısır döngü tarafından yönetildiğini düşünüyor ve bunun için başkalarını mı suçluyorsunuz? O zaman, belki farkında bile olmadığınız bazı ‘zehirli‘ düşüncelerden kurtulmanız gerekiyor demektir. Huffington Post gazetesi, o düşünceleri 12 maddede derledi:

1- Kurban olduğunuzu düşünmek

mutsuz kadın3

Siz bir kurban değilsiniz. Sorunlarınızdan dolayı başka insanları ya da koşulları suçlamayı bırakın. Şu an hayatta olduğunuz yerden memnun olmamanız, durumunuzu değiştirmek için kişisel sorumluluk alamayacağınız anlamına gelmez. Dolayısıyla kurban psikolojisinden çıkın çünkü bu hiçbir işe yaramaz. Esasında, başarılı olmanızı da engeller. Şunun farkına varın ki, ‘kader’inizden sadece ve sadece siz sorumlusunuz.

2- Başkalarını değiştirebileceğinizi düşünmek

Değiştiremezsiniz. Değişmek istemiyorlarsa ya da bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlarsa, bütün çabalarınız boşuna demektir. Dolayısıyla başkaları için endişelenmeyin. Onları oldukları gibi sevmiyorsanız, birlikte vakit geçirmeyin. Şunu bilin ki, onları değiştirme hakkınız da yok.

3- ‘Gerçek’lere sürekli direnen düşünceler

Bazı şeyleri, hatta çok fazla şeyi değiştirebilirsiniz. Kilo verebilir, daha iyi bir iş bulabilir, üniversiteye dönebilir, evliliğinizi düzeltmek için çaba harcayabilirsiniz. Fakat değiştiremeyeceğiniz şeyler de var. Patronunuzun ‘sinir’ bir tip olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. İş değiştirebilirsiniz ama patronunuzu değiştiremezsiniz. Kira ya da ev kredisi ödemek zorunda olduğunuz gerçeğini değiştiremezsiniz. Ama bunlara direnmekten vazgeçebilirsiniz. Değiştiremeyeceğiniz şeylere direnmek sizi sinirlendirmekten ve üzgün hissettirmekten başka hiçbir işe yaramaz. Dolayısıyla değiştirebileceğiniz şeyler konusunda harekete geçin ama değiştiremeyeceklerinizi de kabul edin.

4- ‘Komşunun tavuğunun kaz olduğunu’ düşünmek

O kız kadar güzel ya da o adam kadar zengin olsaydım, o zaman mutlu hissederdim‘. Bu tür düşünceler doğru değil. Başkalarının hayatının sizinkinden daha iyi olduğunu zannetmeniz, bunun gerçekten öyle olduğu anlamına gelmez. Belki de o güzel kız çocukluğunda çok zorlu bir ev hayatı yaşadı ve hayatını düzene sokmakta zorlanıyor. Ve belki de o zengin adam işinde o kadar çok vakit geçiriyor ki, ailesini hiç göremiyor. Komşunun tavuğu kaz değildir. Kendi elinizdekileri takdir etmesini bilin.

5- Başka insanlardan beklentiler

Beklentiler, siz her ne kadar mantıklı olduğunu düşünseniz de, mutluluğu öldürebilir. Sırf siz öyle istiyorsunuz diye insanlar bir şeyleri yapmak zorunda değil. Beklentilerinizin kişisel deneyimleriniz ve önyargılarınızdan kaynaklandığının farkına varın. Bunların başka insanların da önceliği olmasını beklemeyin. Siz de muhtemelen yapmak istemediğiniz şeylerin sizden beklenmesinden hoşlanmıyorsunuz. Dolayısıyla başka insanlara dayatmalarda bulunmayın. Davranışlarından hoşlanmıyorsanız ya onları öyle kabul edin ya da ilişkinizi bitirin.

6- Hayatınızda birinin olmasının sizi tamamlayacağı düşüncesi

Siz kendinizi zaten ‘tam‘ hissetmiyorsanız, bir sevgiliniz olması sizi tamamlamaz. Dahası, ‘sizi mutlu etme zorunluluğu’, diğer kişi üzerinde büyük bir baskı yaratır. Hayatınızda biri olsun ya da olmasın, kendi kendinizle mutlu olmanız gerekiyor.

7- Haklı olduğunuzu her zaman kanıtlamak zorunda hissetmek

Bazı insanların ‘haklı‘ olduklarını kanıtlamak için ölümüne savaşmaları insanı şaşırtıyor. Amaç ne? Zayıf, savunmasız veya aptal görünmek istemiyor olabilirler. Fakat hatalı olduğunuzu itiraf etmek çok daha asil ve olgun bir davranış. Dahası, herkesin fikirleri farklıdır. Bırakın siz istediğiniz gibi, onlar istedikleri gibi düşünsün.

8- Başka insanların ne düşündüğü konusunda endişelenmek

Size ne? Sizi yargıladıklarını mı düşünüyorsunuz? Kimse sizi, sizin kendinizi yargıladığınızdan daha fazla yargılamıyor. Diğer insanlar kendilerini yargılamakla öyle meşgul ki, size ayıracak vakitleri yok. Dolayısıyla nasıl mutlu hissediyorsanız öyle davranın. Ve eğer diğerleri sizi yargılıyorsa, bu sizin değil onların sorunu.

9- Tek bir doğru ve tek bir yanlışın olduğunu düşünmek

Objektif bir doğrunun var olduğunu düşünmeyi seviyoruz ama bu bir yanılsama. Öyle bir şey yok, sadece subjektif gerçeklikler var. Bir kişinin ‘doğru‘ bulduğu şey, bir başkası için yanlış olabilir. Herkes bir şeyleri doğru buluyor çünkü o ‘şey‘, hayatına ve dünya görüşüne uyuyor.

10- Hazırlıksız hissettiğiniz için gelecek hakkında endişelenmek

Endişelenmek, istemediğiniz bir şey için dua etmektir‘ diye bir deyiş vardır. Bunun yerine şu anı yaşayın. Gelecek hakkında endişelenmeyi bırakın çünkü onu sadece bir yere kadar kontrol edebilirsiniz.

11. Paranın mutluluk getirdiğine inanmak

Paraya ve başarıya önem veren kapitalist bir düzende yaşasanız bile, varlıklı insanların çok parası olanlardan daha mutlu olduğu illa ki doğru değil. Bankada beş kuruş parası olmadan veya sıradan işlerde çalışarak da mutlu olan insanlar olduğu gibi, mutsuz milyarderler de var. Mutluluğa zengin olarak ulaşabileceğiniz fikri gibi bir tuzağa düşmeyin.

12- Geçmişin geleceğinizi belirlediğine inanmak

Geçmişte hata yapmış olmanız, geleceğinizi daha iyi bir hale getiremeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Fakat kendinizi geçmişiniz yüzünden ‘işe yaramaz’ diye damgaladıysanız, ‘işe yaramaz‘ tavrınızı geleceğe de taşırsınız.alıntı

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Severek Ayrılmalı…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

HER İNSAN FARKLIDIR! DUYGUSAL MISIN? FİZİKSEL MİSİN? ZİHİNSEL MİSİN?

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Sağlıklı her insan, bir bedenin yanı sıra, düşünce ve duygu dünyalarına sahiptir.

Bir insanın algı ve davranışlarında, düşünce, duygu ve bedenden oluşan bu üç boyuttan birisi, diğerlerine oranla biraz daha baskındır ve o insanın doğasını oluşturur.

Bu gruplandırmaya göre bir insan, düşünsel, duygusal veya bedenseldir.

Elbette, diğer boyutları da taşır ama, insanın algı ve tepki biçimini, büyük ölçüde etkin olan doğası belirler.

Örneğin düşünsel bir insan, duygularını sıklıkla düşünce ve fikirlerle ifade eder:

”Seni sevdiğimi düşünüyorum!”

Duygusal insan hissettiklerini, duygusal tepkilerle dışa vurur:

”Sana deli gibi aşığım!”

Fiziksel insan, duygularını, davranışları aracılığıyla ortaya koyar:

”Sana kahvaltı hazırladım!”

Bazı insanlarda tek bir özellik, diğerlerine oranla çok daha güçlüyken, kimi insanda, üç farklı özellik, birbirine yakın düzeylerde gözlemlenebilir.

Şimdi bu farklı doğalara, biraz yakından bakalım:

Zihinsel İnsan:

Zihinsel insanlar yaşamı, düşünceleri aracılığıyla algılarlar.

Akıllı ve mantıklı olmak, çok önemlidir.

Altta yatan duygular ancak, akıl ve mantık filtrelerinden geçtikten sonra ifade edilir.

Duyguları göstermek yerine, düşünceleri ortaya koymak, onlar için daha kolaydır.

Karşılaştıkları olaylara verdikleri ilk tepki, olanları anlama çabasıdır.

Yaşananları analiz etmeden, kolay kolay eyleme geçmek istemezler.

Nadiren duyguların seline kapılır ve düşünmeden hareket ederler.

Zihinsel insanların merak duyguları fazladır, sorgularlar, problem çözmekten zevk alırlar.

”Neden?” sorusunu çok severler.

Duygusal İnsan:

Duygusal insanlar yaşamı, duyguları aracılığıyla algılar ve yaşarlar.

Kolaylıkla incinir, âşık olur, depresyona girer veya mutluluk duyarlar.

Kararlarını duygularına dayanarak alırlar.

Duygusuz kararları sevmezler.

Mantık arkadan gelir.

Çoğu, ilham ve coşku dolu, ikna edici, heyecanlı ve şefkatlidir.

Başka insanların da duygularını kolayca harekete geçirme gücüne sahiptirler.

Bazıları ise, her an ortamı bir tiyatro sahnesine dönüştürecek kadar drama meraklısı, ilgi çekme delisi veya çocuksudur.

Canları sıkıldığında, bu duygudan kurtulup rahatlamak için, paraları olmasa bile, çıkıp çılgınca alışveriş yapabilirler.

Bedensel İnsan:

Bedensel doğaya sahip kişiler, yaşamı bedenleriyle ve hareket ederek deneyimler.

Bedenleri, duygularını ve düşüncelerini ortaya koymanın bir aracıdır.

Düş kırıklığı veya sevinç, duvara yumruk atarak, çıkıp dolaşarak, hobilerle, sporla, cinsellikle veya şarkı söyleyerek ifade edilir.

Âşık olduklarında, ilan-ı aşk etmek yerine, duygularını, sevdikleri için hoş bir şey yaparak göstermeyi tercih ederler.

Sıkıntılarını da, anlatmak veya bağırıp çağırmak yerine, davranışlarıyla gösterirler.

Ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini anlamanın yolu, onları sorgulamak yerine, ne yaptıklarına bakmaktan geçer.

——————-

Şimdi durup bir düşünün!

Hangi doğa sizi daha çok yansıtıyor?

Hangi doğa sizde en zayıf olanı?

Hayatınızdaki en önemli insanın doğası nasıl?

Aranızdaki farklılık, anlaşmanızı zorlaştırıyor mu, yoksa ilişkinizi daha renkli mi kılıyor?

Örneğin sizin duygusal biri olmanız, düşünsel yakınınız tarafından, tepkilerinizin abartılı bulunmasına mı yol açıyor?

Onun her şeyde mantıklı olma kaygısı, sizde anlaşılmamışlık veya onun duygusuz olduğu hissini mi oluşturuyor?

Fiziksel doğaya sahip yakınınızla, aranızda yeterince sözel paylaşım yok mu?

Sorun yaşadığınızda konuşmak yerine evden çıkıp dolaşmayı mı tercih ediyor?

Tüm bunları anlamak, karşımızdaki insanın davranışlarını, ”bize karşı ve düşmanca davranışlar” şeklinde yanlış yorumlamak yerine, onun doğal yapısının bir ifadesi olduğunu kavramamızı sağlayabilir.

İlişkilerimizi daha bilinçli sürdürmemize yardımcı olabilir.

Kendi baskın doğamızın yol açabileceği dengesizlikleri, zayıf kalan özelliklerimizi geliştirerek dengelemek, bizleri daha renkli ve bütünsel insanlar haline getirebilir.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Şimdi, Şu Anı Yaşasana…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hızlandırılmış Akupumktur Tedavi…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Türlerin kaybını, ekosistemlerin sağlığını, ekolojik limitleri NEDEN ÖNEMSEMELİYİZ?

Türlerin kaybını, ekosistemlerin sağlığını, ekolojik limitleri NEDEN ÖNEMSEMELİYİZ?

Çünkü çevresel değişiklikler hepimizi etkiliyor! Harekete geçilmediği takdirde dünyadaki yaşamı devam ettirmek için daha büyük bedeller ödememiz gerekebilir.

Daha iyi seçimler yaparak, doğayla uyumlu ve gezegenin sınırlarını aşmadan yaşamamız mümkün!

http://bit.ly/1nDsUFg

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Vücudumuzda görülen akneler sinir bozucu olmalarının yanı sıra bizlere başka bir şeyin mesajını veriyor olabilir mi?

Uzakdoğu’nun zengin kültür mirasından bize kalan Çince , Ayurvedik metinleri çeviren doktorlar aknelerle ilgili alternatif bilgilere ulaştı. bu çalışmalar sonrasında ortaya çıkan alternatif tıp haritası, vücudumuzdaki iç organların fonksiyon bozukluklarının cildimize yansıdığını ileri sürüyor.

Her ayrı bölgenin farklı organların göstergesi olduğu bu yöntemin tıbbi bir geçerliliği olmasa da bu akneleri vücudumuzun bize gönderdiği bir mesaj olarak algılayıp bir doktora görünmekte fayda var.

İşte vücut akne haritanız ve size gönderdiği mesajlar!

1. Bölge – Hormonlar – Boyun

Tıpkı çene bölgesinde olduğu gibi, boyunda çıkan akneler, böbreküstü bezlerinizin fazla çalıştığının bir belirtisi olabilir.

Boyundaki akneler hormon bozukluğuna işaret ettiği gibi stres ve fazla şeker tükettiğinizi de gösterebilir.

Ayrıca boynunuza değen gömlek yakaları ve yağlı saçlar da, o bölgede akne oluşumunun nedenlerinden biri.

Omuzlarda görülen akneler stres altında olduğunuzu gösterir. Aşırı strese maruz kaldığınız, hassas ve kırılgan bir dönemdesiniz.

Eğer bu açıklama size mantıklı gelmiyorsa, omuzunuza astığınız çantanızın askısının teninizle temas edip etmediği ne dikkat edin.

Aknelerinizin sütyen askısı, çanta askısı gibi nedenlerden kaynaklanabileceğini de unutmayın.

2. ve 3. Bölgeler – Stres – Omuzlar

Omuzlarda görülen akneler stres altında olduğunuzu gösterir. Aşırı strese maruz kaldığınız, hassas ve kırılgan bir dönemdesiniz.

Eğer bu açıklama size mantıklı gelmiyorsa, omuzunuza astığınız çantanızın askısının teninizle temas edip etmediği ne dikkat edin.

Aknelerinizin sütyen askısı, çanta askısı gibi nedenlerden kaynaklanabileceğini de unutmayın.

4. Bölge – Sindirim sistemi – Göğüs

Polyester ve naylon gibi cildinizin nefes almasına imkan tanımayan kumaşlar mı giyiyorsunuz?

Göğsünüzde akne tedavisine cevap vermeyen beyaz lekeleri yani cilt mantarını ya da alerjilerinizi görmezden mi geliyorsunuz?

Eğer bu saydığımız rahatsızlarla bir alakanız yosa o halde kötü beslenme alışkanlıkları, yetersiz beslenme, fazla baharat tüketimi ve fazla soğuk içecek tüketimiyle sindirim sisteminizle ilgili problem yaşıyorsunuz demektir.

Bir doktor muayenesi sorununuzu çözmek için yeterli.

5. ve 6. Bölgeler – Vitamin seviyeleri – Kollar

Eğer cildiniz kol bölgenizde kalınlaşmış ve pul pul olmuşsa, bu bölgede “keratosis pilaris” problemi oluşmuş olabilir.

Keratosis Pilaris cidinizde minik kabarcıklar ve tavuk derisi görünümü oluşmasına neden olur . Bu cilt sorunu dolaşım bozukluğu ve kıl folikülünde aşırı ölü hücre üretimi nedeniyle ortaya çıkar.

Bu sorununuzu düzenli olarak cildinizi ölü hücrelerden arındırarak ve salisik asit içeren nemlendiriciler kullanrak gidermeye çalışabilirsiniz. Bunları uyguladıktan sonra probleminiz hala devam ediyorsa vücudunuz besinlerden aldığı vitaminleri etkili bir şekilde kullanamıyor ve vitamin eksikliği çekiyorsunuz demektir

7. Bölge – Kan şekeri seviyeniz – Karın

Bu bölgede çok az yağ bezi bulunduğundan karın bölgesinde akne sorunuyla çok sık karşılaşmıyoruz.

Karın bölgesinde akne ve cilt problemleriyle karşılaşmamızın nedeni daha çok dar kıyafetler ya da kan şekeri seviyenizin yüksek oluşu.

9. ve 10. Bölgeler – Cilt hassasiyeti ya da Alerjiler – Kalça ve Bacaklar

Kalçalarda ve bacakkların üst kısmında görülen akneler genellikle vücut losyonlarına , duş jellerine , çamaşır deterjanına ve yumuşatıcılara karşı cildin verdiği bir reaksiyon olarak karşımıza çıkıyor.

Bacakların alt kısmında görülen akneler ise büyümeyen kıllar ya da ağda kaynaklı olabilir. Bu durumun önüne geçmek için salisik asit ya fa glikolik asit içeren vücut şampuanları ve akne oluşumunu önleyen nemlendiriciler kullanılabilir.

11. ve 12. Bölgeler – Sinir ve Sindirim sitemleri – Sırt ve Bel

Bu bölgeler vücudumuzda aknelerin en sık görüldüğü bölgelerden.

Alerji, aşırı terleme, egzersiz sonrası duş almamak, spor yaparken meydana gelen sürtünme , dar kıyafetler, sırt askıları, saç ya da vücut bakım ürünlerinin neden olduğu hassasiyet, çamaşır deterjanı hassasiyeti bu bölgede akne oluşumuna neden olabilir.

Eğer beslenme alışkanlıklarınızda kızarmış ve yüksek kalorili yiyecekler bulunuyor ya da yeterince uyku uyumuyorsanız bu bölgelerde akne oluşumuna zemin hazırlamış olabilirsiniz.

13. ve 14. Bölgeler – Sindirim sistemi – Popo

Genellikle bu bölgede akne oluşumunun 3 nedeni vardır; dar ve cildin nefes almasına engel olan iç çamaşırı, aşırı kuru cilt ve kötü beslenme ve sindirim sistemi.

Eğer iç çamaşırınızı değiştirdiğiniz ve cildinize bakım yaptığınız halde hala akne oluşumu devam ediyorsa o halde beslenme şeklinizi gözden geçirmenizde fayda var!

alıntı

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Beni olduğum gibi sev, kabul et. kendimden vazgeçmemi isteme

Beni tanımlamaya çalışma bir sonuca varamazsın.Tanımsızlığı seçiyorum. Bir sonraki hamlemi çözmeye çalışma ben bile bilmiyorum.Beni olduğum gibi sev, kabul et. kendimden vazgeçmemi ya da yapmacık olmamı isteme. İstediğin gibi olduğumda beni seveceksen ne anlamı var?

Aret Vartanyan

Aile Sergisi Nedir?

Alman terapist Bert Hellinger’in geliştirdiği metot, aile dinamiklerimizi inceler. Gündelik sorunlarımızın hepsinin ailemizle olan bağlardan kaynaklandığı gözlemlenir. Aile bireyini daha büyük bir aile sisteminin parçası olarak görür. Hisler, davranışlar ve tavırlar daha büyük sisteme bakarak incelenir. Izdırap, genelde bu aile sisteminde oluşan bir düğümden kaynaklanır. Herhangi bir sıkıntı – para sorunları, ilişkide zorluklar, hastalıklar, korkular ya da genel depresyon – hep büyük aile sistemi dinamikleri içerisinde incelenir.

Svagito Liebermeister, 1957 doğumlu Munich Universitesinde psikoloji okumuş Alman eğitmen, terapist ve koçtur. Hindistan, Pune’daki Osho Merkezi Terapist Programı’nın başında olan Svagito meditasyon ile terapi arasında köprü kuran pek çok çalışma yapmaktadır. Bert Hellinger’dan aldığı Aile Dizimi eğitimini 1995′ten beri çalışmalarına katan ve dünya çapında Aile Dizimi eğitimleri ve seansları veren Svagito, 2009′dan beri Cihangir Yoga’da kurslar düzenlemektedir. Aile diziminin yanı sıra Zen Terapi ile meditasyon ve mevcut olma pratikleri üzerine de kurslar veren Svagito’nun Türkçe’ye tercüme edilmiş iki kitabı ve bir meditasyon CD’si bulunmaktadır (Kitapları ve CD’yi Cihangir Yoga’da bulabilirsiniz).

2014 Yılı Aile Sergisi Çalışmaları

Svagito ile Osho Aile Sergisi

Tarih: 5-7 Aralık 2014

Saatler:
5 Aralık Cuma
18:30 Kayıt
19:30-22:00 Grup Çalışması
6-7 Aralık Cumartesi-Pazar
08:00-09:00 Osho Dinamik Meditasyonu
10:00-19:00 Grup Çalışması

Yer: Cihangir Yoga, Cihangir
Ücret: 290 Euro

Osho Aile Sergisinde yöntem, meditasyon ile bütünleştirilmiştir.Birçoğumuz günlük hayatımızda karşılaştığımız sorunların kök ailelerimizde ifade bulamamış duygular olduğunu bilmeyiz. Bizleri, kendimizi tam olarak yaşamaktan alıkoyan bu ‘yükleri’, aileye duyulan bilinçsiz ve kör sevgi adına taşımaya devam ederiz. Oysa hepimiz, özünde saygı ve şükran içeren daha olgun ve bilinçli bir sevgiye doğru gelişme ihtiyaç duyarız. Bu sağlıklı ilişki kurulduğunda, köklerimiz bize kendi başımıza ayakta kalma gücü verir ve var olan ilişkimizde anne ya da babasını arayan çocuk olmaktan çok bir yetişkin gibi davranırız. Yapacağımız bu çalışmada, diğer grup üyeleriyle birlikte aile ve ilişki sergileri yaratacağız. Bu sayede, zamanında ifade edilememiş duygulara ifade imkanı verip, aile düzeni içindeki enerjinin akmasına olanak sağlayacağız.

Bu kurs Osho Aile Sergisi Eğitimi almak isteyenler için eğitimin bölümlerinden biri sayılacaktır.

Biyografi:

Almanya’da Münih üniversitesinde psikoloji eğitimi almıştır ve insanlarla 26 yıldır terapist olarak çalışmaktadır. 1990’dan beri sunduğu terapist eğitimleri özellikle nabız ve nefes çalışması olan Neo-Reichian Terapisi, Derin Doku Masajı (Rebalancing), Danışmanlık ve Enerji seansları olan Safir Yıldızı ve Psişik Masaj ile Osho Aile Sergisi’dir. Puna’daki Osho Multiversity’nin eğitimcilerinden olup, 4 ay süren Osho Terapist Eğitimini düzenlemenin yanısıra yukarda adı geçen tüm programların da eğitimini sunmaktadır . Seminerler ve eğitimler vermek üzere tüm dünyada seyahat etmekte ve eğitimlerinde insanlara meditasyon halinden nasıl yaklaşılacağını öğretmektedir.

Detaylı bilgi ve kayıt için: info@cihangiryoga.com, 0 539 572 84 37 begin_of_the_skype_highlighting 0 539 572 84 37 ÜCRETSİZ  

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

SUSAM’IN FAYDALARI…

Bir metre boyunda, yağ veren bir yıllık otsu bir bitkidir. Başlıca Hindistan, Çin ve Sudan’da yetişir. % 52 oranında yağ içeren susam mutfaklarımızdaki baharatların belki de en eski tarihe sahip olanlarından biridir. Sadece baharat olarak değil, ilaç, dini sembol olarak da kullanılan susam bundan 4 bin yıl önce Ortadoğu medeniyetleri arasındaki ticaretin en önemli maddelerinden biriydi. Eskiden büyülü bir gücü olduğuna inanılan susam eski kültürlerinde de farklı amaçlar için kendine yer bulmuş eski mısırlılar susamı öğüterek unundan, Çinliler ise yağını yakarak isinden baskı mürekkebi olarak faydalanmışlar.

Romalılar’ın susamı kimyonla birlikte oğuterek macunsu bir yiyecek hazırlandığıda söylenir.Hindistan’da da susam yağı binlerce yıl boyunca cilt ve saç bakımında kullanıldığı yazılır. Susamın ister tatlı ister tuzlu olsun pek çok yemeğe lezzet katığını biliyorsunuz. Susamı çiğ olarak ya da kavurarak kullanabilirsiniz.Hafif kavrulmuşu her tür tuzlu yiyeceğe serpilir; çeşni ve tat verir.
Tahin helvasının hazırlanmasında kullanılır.Ekmek ve pasta ,simit ve her türlü hamur çeşitlerine üzerine serpilen susam tohumlarından yağ çıkararakta sıvı halde margarin halinede dönüştürülerek yemeklik olarak,da faydalanılıyor.

Susamın Faydaları: Vücuda enerji verir. Cinsel gücü arttırır. Solunum yolu hastalıklarına karşı faydalıdır. Göğsü yumuşatarak nefes darlığı ve bronşite iyi gelir. Antioksidan ve kansere karşı koruyucudur. Susam yağı safra taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Hazmı kolaylaştırarak kabızlığı giderir. Gaz söktürür. Karın ağrısını azaltır. Karaciğer hastalıklarına karşı faydalıdır. Böbrek iltihaplarını gidermeye yardımcı olur. Kemik erimesine karşı faydalıdır.

Doğal susam yağı; salata, mayonez, soslar, zeytinyağlı yemeklerde özel lezzeti nedeni ile, katkı olarak kulanılıyor. Susam yağının en büyük özelliği vitaminler, mineraller, antioksidanlar ve lesitin açısından çok zengin olmasıdır.Ancak bu maddeleri bozulmadan elde edebilmek için susamın kavrulmaması, sıcak su ile temas etmemesi ve ısıdan mümkün olduğunca korunması gerekir.
Kalsiyum, potasyum, fosfor, B vitamini ve demir de taşıyan susam tohumları kolestrolsuz bir besin olma özelliğini taşıyor.

Susam Yağı muhtelif cilt sorunlarını ve mantar enfeksiyonlarını engelleyebildiği gibi doğrudan saç diplerine ve tırnaklara sürülür. Günde 1 tatlı kaşığı içilerek güçlenmeleri ve beslenmeleri sağlanabilir. Bu kullanış özellikle kepekli, maya ve mantar enfeksiyonlu saçlarda ve kalsiyum ile vitamin eksikliği nedeniyle bozulmuş tırnaklarda çok iyi geldiği ,susam yağının cildi güneşten koruma etkinliği çok yüksek olduğu, yağı ayrıca en ünlü masaj yağı olduğu söylenir

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Kuru Üzümün Faydaları…

Karaciğerin dostudur. Kan yapar. Kekikle yenirse vücudu şişmanlatır.

  • Kumları döker, idrarın damla damla gelmesinin tedavisinde iyi gelir. Çekirdekleri alınır karabiber konulup yenir.
  • Sert urları eritir. Kuru üzüm, safran, yumurta sarısı, kuş yemi, keten tohumundan merhem yapılıp uygulanır.
  • Unutkanlığı giderir, dimağı kuvvetlendirir. Günlük ile yenilir.
  • Sarılığı giderir, sirke ile yenir.
  • Öksürüğü keser. Anason ile kaynatılır, badem yağı ile içilir.
  • Çıbanları patlatır, iyileştirir. İç yağı ile merhem yapılıp uygulanır.
  • Üzüm çekirdekleri selülit tedavisinde kullanılır.
  • Üzüm ürünlerindeki demir, kalsiyum ve potasyum minerallerinin, kemik gelişimi yanında kansızlığı, halsizliği, zayıflığı ve ishali tedavi edici özelliği bulunmaktadır.
  • Kilo almak isteyen de rejim yapmak isteyen de üzüm yemelidir çünkü enerji verir.
  • Protein ve karbonhidrat kaynağıdırA,B1,B2,B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit minerallerini içerir.
  • Günlük kalsiyumun 1/5’ini ve demirin ise 1/3’ünü karşılar.
  • Mineraller halsizliği, kansızlığı, ishali ve zayıflığı tedavi eder.
  • Karaciğer zaafiyetine, öksürüğe, bronşite de iyi gelir.
  • Mideye çok faydalıdır. Ayrıca Unutkanlığa da iyi gelir. Kuvvetli bir gıdadır.
Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

İstanbul’un en güzel kaçış alanı

Belgrad Ormanı’nda sonbahar:
Belgrad Ormanı, geçmişte İstanbul için en önemli içmesuyu kaynağıydı. Şimdilerde ise en önemli oksijen kaynaklarından biri. Ormana yakın yerleşim yerlerinde yaşıyanlar hafta içi hafta sonu ayırmadan geliyorlar. Yürüyüş ve spor parkurlarını kullananlara orman hemen her mevsimde kendine has, güzel manzaralar sunuyor

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

 

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

 

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

İstanbul'un en güzel kaçış alanı

 

Önceki Hayatımda Müzisyenmişim…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ben Seni Hakedecek Ne Yaptım?

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Doğa boşluk etkisinden nefret eder ve her zaman onu iyiyle doldurur

Doğa boşluk etkisinden nefret eder ve her zaman onu iyiyle doldurur. Evren başka bir şeyi sıkıca kavrayan elinize bir şey koyamaz.

Maymunu yakalama hikayesini bilirsiniz. Bilmeyenler için kısaca aktarayım. Bir maymunu yakalamak için yapılacak şey elinin girebileceği büyüklükte bir deliği olan içi ceviz dolu ağır bir yapıdır. Maymun elini sokar , cevizi avuçlar. Yumruk haline gelmiş elini delikten çıkartamaz. Hareketsiz kalır. Aslında elindekileri bıraksa kurtulacaktır ama buna cesaret edemez. Elindekileri kaybetmemek adına geleceğini ve kendini kaybeder. Çevrenize bundan sonra bu gözlükle bakın. Daha net olarak tabloyu göreceksiniz. Bir çok kişi bu durumda. Bu gerçeği ya bilmiyorlar veya bilseler de fark etmiyorlar. Siz bugün öğrendiniz.

Olumlu bir şeyi çekmenin en iyi yolu olumsuz bir şeyi bırakmak ve iyi için bir boşluk oluşturmaktır. Eğer yeni elbiseler istiyorsanız önce gardırobunuzu temizlemek ve bazı eski elbiseleri evsizlerin sığınma yurduna bağışlamak en iyisidir. Eğer sizi anlayan dostlar arıyorsanız , öncelikle içinde bulunduğunuz ve size fayda sağlamayan aksine sizin enerjinizi çalan kişilerden uzaklaşmak ve onların yerine sizi anlayan ve sizi yükseltecek dostlar bulacak ve onlarla daha fazla zaman geçireceksiniz.

Razıysanız değiştiremezsiniz.

Hayatınızda aradığınız tüm refahı kendinize çekemiyorsanız, kendinize bırakmanız gereken neye tutunduğunuzu sorun.

Dostlarım bizi arzu ettiğimiz bir yaşam bekliyor. Tek yapacağımız kendimize özgüveni kazanarak, inançlı bir şekilde hedefe yürümektir.

Bir ZEN hikayesi der ki;

Bir gün bir Budist ve bir Zen keşişi bir yere gidiyorlarmış hava da yağmurluymuş. Daha sonra kimonolu güzel bir kadının bir yerde mahsur kaldığını görmüşler, kadın çamurdan geçemiyormuş. Budist o yöne hiç bakmadan yürüyecekmiş çünkü bir kadına yaklaşmak yasak ve kurallara aykırı imiş. Derken Zen keşişi, “gel kız!” deyip kadını kucağına alarak karşıya geçirmiş. Sonra ikisi de yola devam etmişler. Ama olay budist rahip’e dert olmuş yol boyunca bunu nasıl yapar, nasıl yasalara karşı gelir diye düşünmüş durmuş. Bir müddet sonra dayanamamış sormuş:

“Bize yasak olduğu halde nasıl bir kadına dokundun ve onu taşıdın?”

Zen keşişi demiş ki..

“Ben onu orda bırakmıştım, sen hala taşıyormusun!”