RENKLER VE ÖZELLİKLERİ

KIRMIZI
Olumlu Özellikleri
Spektrumun ilk rengi kırmızı atak ve güçlü bir karakteri simgeler. Motivasyonun, teşvikin, aktivitenin ve ihtirasın sembolüdür. Yeni bir başlangıç, yaşama sevinci ve sevginin anahtarıdır. Enerjisi çok kuvvetli kırmızının bizlere aşıladığı en önemli duygu, sıcaklık, heyecan ve bir an önce harekete geçme istemidir. Devamlılık, fiziksel güç ve azim onun özellikleridir. Dostluk ve hoş görü pozitif taraflarındandır. Omurgaya dizilmiş yedi ana enerji merkezinden birincisi olan kök çakranın rengidir. Bizi dünya gezegenine bağlar. Maddesel olanla ilişkimizi yönetir. Fiziksel aktiviteler yanında kırmızı cinsel aktiviteleri de yöneten bir renktir.
Olumsuz Özellikleri
İleri düzeyde kırmızı kişiye sebepsiz öfke patlamaları yaşatır. Kabalık, umursamazlık, inatçılık halleri görüldüğü gibi kızgınlık ve saldırganlık sık rastlanan özellikleri arasında yer alır.
Fiziksel Etkileri
Tembelliğin hüküm sürdüğü yerlerde, hayat ve enerji veren kırmızı tıbbi açıdan kanda kırmızı kan hücrelerinin oluşması için hemoglobin üretimini arttırır. Kan dolaşımını hızlandırır, adrenalin miktarını yükseltir ve vücut ısısını artırır. Felç ve anemi hastalıklarının tedavisinde ağırlıklı olarak kırmızı renk kullanılır.
■  TURUNCU
Olumlu Özellikleri
Turuncu kırmızının yumuşatılmış halidir. Duygular turuncu ile öne çıkar. Kırmızı gibi sıcak ve dışa dönük bir karakteri vardır. Pozitif açıdan kırmızıdan daima daha yapıcıdır. Sağlık, canlılık, heyecan belirgin özellikleridir. Yapıcılık, neşe, atılım ve hareket bu renkle sağlanır. Yaratıcılık gerektiren işlere yatkındır. En önemli özelliği neşe ve mutluluk verişidir.
Olumsuz Özellikleri
İleri düzeyde tutuncuda abartılı duygular ve gösterişe düşkünlük söz konusu olur. Duygular önde olduğundan mantık yürütme yeteneği geride kalır. Duyguların esiri olmak turuncunun olumsuz özelliklerindendir.
Fiziksel Etkileri
Dolaşım sistemini, üreme sistemini yöneten renktir. Göbek deliğinin dört parmak altındaki ikinci çakranın rengidir. Turuncu renk olarak Kalsiyum rengidir. Çocuğunu kendi sütü ile büyütmeyi arzu eden annelere tavsiye edilen renktir.
■  SARI
Olumlu Özellikleri
Spektrumun üçüncü sıcak rengi Güneşe en çok benzeyen renk oluşu ile sarı zekanın da rengidir. Aynı zamanda üçüncü çakranın rengi olan sarı sinir sistemini de yöneten renktir. Parlak, neşeli ve heyecan yüklü bir güce sahiptir. Hırs ve iddiayı simgelerken özgürlüğe en düşkün renktir. Açık görüşlülüğü ve ilhamı simgeler. Parlak bir renk oluşu ifade, bilgiyi ve bilgeliği ön plana çıkarır. Entelektüel bir bakış ve yöneticilik vasıfları öndedir.
Olumsuz Özellikleri
Sarı hassas özelliklere sahiptir. Hem zeka ve dehanın rengi olduğu gibi deliliğin de rengidir. Kişiye zihinsel sorunlar yaşatabilir. Aldatma, iki yüzlülük, kindarlık negatif yönlerinin en belirginleri arasında yer alır. Sinir sistemi bozukluğu, zihin karışıklığı, çok konuşma ve ayrıntıya dalma gibi olumsuz tarafları vardır.
Fiziksel Etkileri
Sinir ve kas sistemini yönetirken mide ve bağırsak bölgesindeki organlardan da sorumludur. Karaciğer ve safra kesesinin çalışması gibi bazı vücut fonksiyonlarında yardımcı olur. Mide sularının salgılanmasını sağlar. Sarı renk hiçbir akıl hastasına tavsiye edilmemelidir.
■  YEŞİL
Olumlu Özellikleri
Yeşil dördüncü çakra göğüs çakranın rengidir. Denge huzur ve güven getirir. Paylaşmanın, uyumun, cömertliğin,iş birlikteliğinin sembolüdür. Sinirlerin yatışmasında etkilidir. İyileştirici özelliği ile şifa rengidir.
Olumsuz Özellikleri
İleri boyutlarda yeşil kişiyi megaloman yapabilir. Umursamazlık ve güven duyamama olumsuz yönlerinde yer alır. Aşırı çekingenlik, şüphe onun olumsuz taraflarındandır. Huzursuzluk, sevgisizlik, kıskançlık, bencillik ve erken hüküm verme yeşilin yine belirgin negatif yönleri arasında yer alır.
Fiziksel Etkileri
Vücuttan toksinlerin atılmasında yeşil önemli katkı sağlar. Sinir sistemi ve hücre onarımında çok yapıcı bir karakteri vardır. Kalp, akciğer ve solunum yolları rahatsızlıklarında mavi ile birlikte şifa veren renktir.
■  MAVİ
Olumlu Özellikleri
Mavi beşinci çakra olan boğaz çakranın rengidir. İletişim ve bilincin temsilcisidir. Bu sebepten turkuaz insanı kendisini kolayca ifade eder. Yardımseverlik ve hizmet potansiyeli vardır. Turkuaz ayrıca en üst düzeydeki değişim ve dönüşüm sembolüdür. Yeniden yapılandırmak mavinin görevidir.
Olumsuz Özellikleri
Turkuaz, insanın hayattan korkmasına yol açacak bir acemilik ya da çekingenlik hissi oluşturabilir. Soyutlanma isteğine yol açabilmesi de bir başka negatif yanıdır.
Fiziksel Etkileri
Soğuk renk ailesinden olan turkuaz yeşille birlikte kalp ve solunum yolu rahatsızlıklarında şifacı olarak kullanılır. Yüksek tansiyon için önerilen renktir. Dinlendirici ve yatıştırıcı özellikleri ile ağrı kesici potansiyel de taşır. Alerji, tahriş, kesik ve yanık gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır.
■  ÇİVİT MAVİ
Olumlu Özellikleri
Mavi üçüncü göz de denilen alın çakranın rengidir. Zihinsel faaliyetleri yöneten mavi derin bir bilincin ifadesidir. Sonsuzluğu ifade ederken sakinliği, güven ve sadakat duygusunu sembolize eder. Yeteneğin, güzelliğin, barışın rengi mavi baş ağrılarında tedavi edicidir. Onur ve gurur yükler.
Olumsuz Özellikleri
Mavi durgun, ağır ve soğuk bir kişilik de oluşturabilir. Ağırkanlılığı onu geride bırakır. Dünyevi olanla bağı zayıf olan mavi, derinliği yüzünden anlaşılamayan bir karakter sergiler. Herkese kucak açan evrensel bir bakışa sahip olduğu için seçici olamaz. Bu yüzden olumsuzluk yüzünden fırtınalar yaşar ve yaşatır.
Fiziksel Etkileri
Alın çakranın rengi mavi zihinsel faaliyetleri yönetir. Kavramlarla düşünmeyi sağlar. Beyindeki salgı bezlerinin faaliyetlerinden sorumludur. Kırmızının frenine basan mavi ağrılı hastalıklar, adet dönemleri, yüksek tansiyon için şifacıdır.
■  MOR
Olumlu Özellikleri
Son çakra olan tepe çakra güneş tayfının da son rengi mor ile bütünlük kurmuştur. Titreşimi en yüksek olan mor bizi üst katlara taşır, kutsal bir özellik yükler. Mavi ve kırmızının karışımı ile ortaya çıkan bu renk asilliği ve kendine güvenmeyi de ifade eder. Ruhsal enerji ve sezgisel bir karaktere sahiptir. Sanatçı kişilik, düşünce ve tolerans morla birleşiktir. Sakinleştirici ve dinlendirici yönü vardır. Meditasyonda mavi ile birlikte önerilmektedir.
Olumsuz Özellikleri
Mor rengin ileri boyutlardaki olumsuz özelliği hayalperest oluşu unutkanlığıdır. Tepe çakra ile üst titreşime bağlanmayı sağlayan mor dünyevi olanla ilişki kurmakta sorun yaşatır. Mor kişilikler küstahça gurur sergileyebilirler.
Fiziksel Etkileri
Beynin arka kısmındaki salgı bezlerini yöneten renktir. Hormonal aktiviteleri düzenler. Menenjit, sara gibi hastalıklarda tedavi için kullanılır.
Yasemin Sarı

Renk ve Enerji Uzmanı – Yoga Eğitmeni

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Naturel İstanbul: Beden- Zihin Ve Ruh Sağlığı Festivali Programı… (20-23 Kasım 2014)

Baş ağrınızı geçirecek 9 besin

Acı baharatlar: Baharatlı yiyecekler, baş ağrısından daha hızlı kurtulmanızı sağlıyor. Ağrınız özellikle sinüs tıkanıklığına dayanıyorsa baharatlı yiyecekler tıkanıklığı açmaya yardımcı oluyor, unutmayın hava yolları açılınca baş ağrısına neden olan basınç da ortadan kalkıyor.

Susam: Salatalarınıza, çorbalarınıza susam ekleyin çünkü bu küçük tohumlar, içeriğindeki E vitamini sayesinde östrojen seviyenizi stabilize ederek adet dönemlerinde migren ağrısı çekmenizi önlüyor. Susam, kan dolaşımını düzenlemesinin yanı sıra içeriğindeki magnezyum sayesinde de baş ağrısından korunmanızı sağlıyor.

Tam tahıllı ekmek: Düşük kalorili bir diyet yapıyorsanız beynin en önemli enerji kaynağı olan glikojen depolarınızı kullanmaya başladınız demektir. Bu aynı zamanda dehidrasyona neden olan sıvı kaybının da sebebi olabiliyor. Beyine giden enerjinin azalması ve su kaybı ise baş ağrısını tetikliyor. Diyet yaparken tam tahıllı un, yulaf, meyve gibi doygun karbonatları tercih edin.

Badem: Bir araştırmaya göre bademin içeriğinde bulunan magnezyum, damarları rahatlatarak vücudu baş ağrısından koruyor. Bazı uzmanlar özellikle migren şikayeti olanların, magnezyumdan zengin besinler tükettiklerinde rahatladıklarına inanıyor. Magnezyum alımınızı artırmak için muz, kurutulmuş kayısı, avokado, badem, kaju ve esmer pirinç tüketebilirsiniz.

Ispanak salatası: Kan basıncını düşüren ıspanağı, bu sayede baş ağrısının hafiflemesini de kolaylaştırıyor. Baş ağrısı ile savaşan gıdaları bir araya getirerek güzel bir salata hazırlayabilirsiniz. İki bardak ıspanak salatası, yarım bardak küp şeklinde doğranmış karpuz, yarım bardak doğranmış kuru kayısı, iki çay kaşığı dövülmüş ceviz veya bademi karıştırın, üzerine limon ekleyin.

Karpuz: Susuzluk nedeniyle ortaya çıkan baş ağrısını bir dahaki sefer ilaç içmek yerine karpuz gibi su oranı yüksek meyveler tüketerek giderebilirsiniz. Sebze ve meyvelerde bulunan doğal su, baş ağrısından korunmak için gerekli olan magnezyum gibi mineralleri bol miktarda içeriyor.

Haşlanmış patates: Baş ağrınız özellikle alkole bağlı olarak ortaya çıktıysa güzel bir yemek size iyi gelebilir. Alkol vücutta suyun yanı sıra potasyum gibi elektrolitlerin de kaybına neden oluyor. Bu nedenle potasyumdan zengin gıdalar, akşamdan kalma olanların imdadına yetişiyor. En iyi potasyum kaynaklarından biri olan haşlanmış patates 721 mg, bir muz ise 467 mg potasyum içeriyor.

Kahve: Kafein vücutta su kaybına neden oluyor, su kaybı ise baş ağrısını tetikliyor. Bu çelişki nedeniyle kahvenin baş ağrısına karşı etkili olması da mümkün değil gibi görünüyor. Ancak eğer akşamdan kalma olduğunuz için baş ağrısı çekiyorsanız bir fincan kahve baş ağrınızın hafiflemesini sağlayabiliyor. Ancak gün boyu kahve içmek ağrıdan kurtulmanın iyi bir yolu değil.

Yoğurt: Eğer başınız zonkluyorsa vücudunuz kalsiyum için çağrı yapıyor olabilir. Beyin fonksiyonlarının iyi çalışması için gerekli olan kalsiyum yoğurtta bol miktarda bulunuyor. Şeker ve yapay tatlandırıcı kullanılmamış olanların tercih edilmesi öneriliyor.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

FARKINDALIK ÜZERİNE EGZERSİZLER – Thich Nhat Hanh

Burada kendi şartlarıma ve tercihlerime uymaları için çeşitli yöntemlerden uyarlayarak sıklıkla kullandığım bir takım meditasyon egzersizleri ve yaklaşımları var. En çok hoşunuza gidenleri seçin ve kendiniz için en uygun olanı bulun. Her yöntemin değeri her insanın özgün ihtiyaçlarına göre farklılık gösterecektir. Her ne kadar bu egzersizler oldukça kolay olsa da, her şeyin üzerine inşa edildiği temel, bunlardır.

Sabahları İlk Uyandığınızda Tebessüm Edin

Tavana veya duvara bir dal, herhangi başka bir işaret ve hatta “gülümse” sözcüğünü asın ki gözlerinizi ilk açtığınızda önce onu görün. Bu işaret size anımsatıcı işlevi görecektir. Yataktan kalkmadan önceki saniyeleri nefesinize sahip çıkmak için kullanın. Hafifçe gülümsemeyi sürdürürken üç kez usul usul nefes alıp verin. Nefeslerinizi izleyin.

Boş Zamanlarınızda Hafifçe Gülümseyin

Kendinizi oturur veya ayakta bulduğunuz her yerde hafifçe gülümseyin. Bir çocuğa, bir yaprağa, duvardaki bir tabloya, nispeten durağan olan herhangi bir şeye bakın ve gülümseyin. Üç kez yavaşça nefes alıp verin. Hafif gülümsemenizi sürdürün ve dikkatinizi verdiğiniz noktaya kendi gerçek doğanız olarak düşünün.

Müzik Dinlerken Hafifçe Gülümseyin

Bir müzik parçasını iki, üç dakika dinleyin. Sözlere, müziğe, ritme ve duygulara dikkat edin. Nefes alışınızı ve nefes verişinizi izlerken gülümseyin.

Sinirlendiğinizde Hafifçe Gülümseyin

Sinirlendiğinizi fark ettiğinizde derhal hafifçe gülümseyin. Bu gülümsemeyi koruyarak üç kez sessizce nefes alın ve nefes verin.

Uzanmış Durumdayken Kendinizi Serbest Bırakın

Düz bir yüzeyde sırtüstü, bir şiltenin veya bir yastığın desteği olmaksızın uzanın. İki kolunuzu rahatça iki yanınızdan uzatın ve iki bacağınızı hafifçe aralayarak öne doğru uzanın. Hafifçe gülümsemeyi sürdürün. Dikkatinizi nefesinize odaklayarak yavaşça nefes alıp verin. Vücudunuzdaki her kası gevşetin. Her kası sanki zeminden süzülerek aşağıya doğru ağır ağır çöküyormuş gibi ya da kuruması için hafif esintiye bırakılan yumuşak ve akıcı bir ipek kumaş gibi rahatlatın. Dikkatinizi yalnızca nefesinize ve gülümsemenize vererek tümüyle gevşeyin. Kendinizi ılık bir sobanın önünde, kasları herhangi birinin dokunuşuna hiç direnmeden teslim olan tümüyle gevşemiş bir kedi olarak düşünün. On beş nefes devam edin.

Oturma Pozisyonunda Gevşemek

Yarım veya tam lotus şeklinde ya da bacaklarınızı çapraz yaparak veya iki bacağınızı kıvırıp altınıza alarak hatta bir iskemlede iki ayağınızı yere değecek şekilde oturun. Hafifçe gülümseyin. Hafif gülümsemeyi sürdürürken nefes alın ve nefes verin. Gevşeyin.

Derin Nefes Almak

Sırtüstü uzanın. Dikkatinizi midenizin hareketine odaklayarak yavaşça ve düzenli olarak nefes alın, verin. Nefes almaya başladığınızda ciğerlerinizin alt bölümünün havayla dolması için midenizin yükselmesine izin verin. Ciğerlerinizin üst bölümleri havayla dolmaya başladığında göğsünüz yükselmeye, mideniz alçalmaya başlar. Kendinizi yormayın. On nefes boyunca devam edin. Nefes vermek nefes almaktan daha uzun sürecektir.

Nefesinizi Adımlarınızla Ölçmek

Bahçede, bir nehir boyunda veya bir köy yolunda ağır ağır, telaşsızca yürüyün. Normal nefes alın. Nefesinizin uzunluğunu, nefes alış verişinizi adımlarınızı sayarak belirleyin. Birkaç dakika bunu yapmaya devam edin. Nefes vermenizi bir adımla uzatmaya başlayın. Daha uzun nefes almak için zorlamayın. Doğal şekline bırakın. Nefes almanızı, bir uzatma arzusu var mı diye dikkatle izleyin. On nefes boyunca devam edin.

Şimdi nefes vermeyi bir adım daha uzatın. Nefes almanız da bir adım uzuyor mu yoksa uzamıyor mu diye izleyin. Nefes almayı ancak size mutluluk vereceğini hissettiğinizde uzatın. Yirmi nefes sonra nefesinizi normale döndürün. Yaklaşık beş dakika sonra uzatılan nefesleri uygulamaya yeniden başlayabilirsiniz. En ufak bir yorgunluk hissettiğinizde normale dönün. Birkaç seans yapılan, uzatılan nefes egzersizinden sonra nefes vermeniz ve nefes almanızın süresi eşitlenecektir. Normale dönmeden önce uzun ve eşit nefesleri on ile yirmi nefesten fazla uygulamayın.

Nefesinizi Saymak

Yarım veya tam lotus pozisyonunda oturun veya bir yürüyüşe çıkın. “Nefes alıyorum, bir” diye derin düşünün. Nefes verirken, “Nefes veriyorum, bir” diye derin düşünün. Midenizden nefes almayı unutmayın. İkinci nefesi almaya başladığınızda, “Nefes alıyorum, iki” diye derin düşünün. Ve yavaşça nefes verirken “Nefes veriyorum, iki” diye derin düşünün. Bunu 10′a kadar sürdürün. 10′a ulaştığınızda, bire geri dönün. Ne zaman saymayı şaşırırsanız, bire geri dönün.

Müzik Dinlerken Nefesinizi İzlemek

Bir müzik parçasını dinleyin. Uzun, hafif ve eşit nefesler alın, verin. Nefesinizi izleyin, müziğin hareketinin ve duygusallığının farkında olmayı sürdürürken nefesinizin hakimi olun. Müziğin içinde kendinizi yitirmeyin, nefesinizin ve kendinizin hakimi olmaya devam edin.

Bir Sohbeti Sürdürürken Nefesinizi İzlemek

Uzun, hafif ve eşit nefesler alın, verin. Arkadaşınızın sözlerini ve kendi yanıtlarınızı dinlerken nefesinizi izleyin. Müzikte olduğu gibi devam edin.

Nefesi İzlemek

Yarım veya tam lotus durumunda oturun veya bir yürüyüşe çıkın. Farkında olarak, “Normal nefes alıyorum” diye düşünürken, usulca ve normal nefes almaya başlayın (mideden). Nefes verdiğinizin farkında olun, “Normal nefes veriyorum”. Üç nefes boyunca devam edin. Dördüncü nefeste, “Uzun bir nefes alıyorum” diye farkında olarak nefes almayı uzatın. Nefes verirken farkında olun, “Uzun bir nefes veriyorum”. Üç nefes boyunca devam edin.

Neşenin Farkına Varmak İçin Aklı ve Bedeni Sakinleştirmek Üzere Nefes Alıp Vermek

Tam veya yarım lotus durumunda oturun. Hafif gülümseyin. Nefesinizi izleyin. Aklınız ve bedeniniz sakinleşince çok hafif nefes alıp nefes vermeye devam ederken “Nefes alıyorum ve nefes bedenimi hafif ve huzurlu hale getiriyor. Nefes veriyorum ve nefes bedenimi hafif ve huzurlu bir hale getiriyor” diye derin düşünün. Üç nefes boyunca devam edin ve farkındalık içindeyken, “Nefes alıyorum ve tüm bedenimi hafif, huzurlu ve neşe dolu hale getiriyorum” düşüncesinin doğmasını sağlayın. Üç nefes boyunca devam edin ve farkındalık içinde, “Bedenim ve zihnim huzur ve neşeyken nefes veriyorum” düşüncesinin doğmasını sağlayın.

Bu düşünceyi farkındalık içinde, yeteneğinize ve müsait olan zamanınıza göre beş dakikadan otuz dakikaya ya da bir saate kadar sürdürün. Egzersizin başı ve sonu rahat ve yumuşak olmalı. Durmak istediğinizde iki elinizle gözlerinize ve yüzünüze hafifçe masaj yapın ve sonra da normal oturma şeklinize dönmeden önce bacak kaslarınıza masaj yapın. Ayağa kalmadan önce bir an bekleyin.

Vücudun Duruşunun Farkındalığı

Bu her zaman ve her yerde uygulanabilir. Dikkatinizi nefesinize odaklamaya başlayın. Her zamankinden daha sessiz ve derin nefes alın ve verin. Vücudunuzun duruşunun farkında olun, yürüyor musunuz, ayakta mısınız, uzanıyor musunuz yoksa oturuyor musunuz? Yürüdüğünüz yeri bilin; ayakta durduğunuz yeri, uzandığınız ve oturduğunuz yeri bilin. Pozisyonunuzun amacının farkında olun. Örneğin, yeşil bir tepenin yamacında kendinizi tazelemek, nefes alma alıştırması yapmak veya sadece öylesine durmak için durduğunuzun bilincinde olabilirsiniz. Eğer hiçbir amacınız yoksa hiçbir amacınızın olmadığının farkında olun.

Çay Hazırlarken Farkındalık

Bir konuğa ikram etmek veya kendiniz içmek için bir çaydanlık çay hazırlayın. Her hareketi yavaşça, farkındalık içinde yapın. Hareketlerinizin en ufak bir ayrıntısının bile farkına varılmadan gelip geçmesine izin vermeyin. Elinizin, çaydanlığı sapından tutarak kaldırdığını bilin. Kokulu sıcak çayı bir fincana döktüğünüzü bilin. Her adımı farkına vararak izleyin. Her zamankinden daha yavaş ve derin alın, verin. Aklınız, başka yere kayarsa nefesinizin denetimini ele alın.

Bulaşıkları Yıkamak

Bulaşıkları gevşeyerek, sanki her kâse, üzerinde derin düşüncelere dalınacak bir nesneymiş gibi yıkayın. Her kâseyi kutsal addedin. Aklınızın başka yerlere kaymasını önlemek için nefesinizi izleyin. İşi bir an önce yapıp bitirmek için acele etmeye çalışmayın. Bulaşık yıkamanın yaşamdaki en önemli şey olduğunu düşünün. Bulaşık yıkamak meditasyon yapmaktır. Eğer bulaşıkları farkındalık içinde yıkayamazsanız, sessizlik içinde otururken derin düşünemezsiniz de.

Giyecek Yıkamak

Bir kerede çok sayıda giysi yıkamayın. Sadece üç veya dört parça giysi seçin. Sırt ağrısını önlemek için en rahat oturur veya ayakta durur pozisyonu bulun. Giysileri gevşek bir halde çitileyin. Ellerinizin ve kollarınızın her hareketine dikkatinizi verin. Sabunu ve suyu önemseyin. Çitilemeyi ve durulamayı bitirdiğinizde aklınız ve bedeniniz giysileriniz kadar temiz ve taze hissetmelidir. Hafif gülümsemeyi sürdürmeyi ve aklınız dalıp gittiğinde nefesinizi kontrol altına almayı unutmayın.

Evi Temizlemek

İşinizi aşamalara bölün: Öteberiyi düzeltmek ve kitapları yerine kaldırmak, tuvaleti ovmak, banyoyu ovmak, yerleri süpürmek ve toz almak. Her iş için yeterince uzun zaman tanıyın. Yavaş hareket edin, her zamankinden üç kere daha yavaş. Her işe dikkatinizi tam odaklayın. Örneğin; rafa bir kitap yerleştirirken, kitaba bakın, hangi kitap olduğunun farkına varın, onu belirli bir yere koymak niyetiyle rafa yerleştirme süreci içinde olduğunuzu bilin. Elinizin kitaba uzandığını ve onu aldığını bilin. Herhangi bir ani veya sert hareketten kaçının. Nefesin farkında olun, özellikle de düşünceleriniz başıboş hale gelince.

Yavaş Hareketlerle Banyo Yapmak

Banyo yapmak için kendinize otuz ile kırk beş dakika zaman ayırın. Bir saniye bile acele etmeyin. Banyo yapacağınız suyu hazırlamaktan üzerinize temiz giysilerinizi giyene kadar her anın hafif ve yavaş olmasını sağlayın. Her harekete önem verin. Ayrım yapmadan ve korkmadan, dikkatinizi bedeninizin her bölümüne verin. Vücudunuzdaki her su akıntısının farkında olun. Banyonuz bittiğinde aklınız da vücudunuz kadar huzurlu ve hafif hissetmelidir. Kendinizi yaz mevsimindeki temiz ve mis kokulu bir lotus havuzunda düşünün.

Çakıl Taşı

Hareketsiz otururken ve yavaş nefes alırken, berrak bir derenin içine düşen bir çakıl taşı olduğunuzu düşünün. Dibe çökerken hareketinizi yönlendirme maksadı yoktur. Dere yatağındaki yumuşak kum üzerinde tümüyle dinlenilecek noktaya doğru batın. Aklınız ve bedeniniz tam dinlenmede, kum üzerinde dinlenen bir çakıl taşı olana kadar çakıl taşı üzerine meditasyon yapmaya devam edin. Bir yandan nefesinizi izlerken, bu huzuru ve neşeyi sürdürün. Geçmişe ve geleceğe ait hiçbir düşünce, şimdiki huzur ve neşenizden sizi çekip uzaklaştıramaz. Evren şimdiki anda vardır. Hiçbir arzu sizi şimdiki huzurdan uzaklaştıramaz, ne Buddha olma ne de bütün varlıkları kurtara arzusu. Buddha olmanın ve bütün varlıkları kurtarmanın, ancak şimdiki anın saf huzur temelinde gerçekleşebileceğini bilin.

Bir Farkındalık Günü

Haftanın bir gününü, kendi durumunuza uygun olan herhangi bir günü ayırın. Diğer günlerde yaptığınız işleri unutun. Hiçbir toplantı organize etmeyin veya arkadaşlarınızı çağırmayın. Sadece evi temizlemek, yemek pişirmek, giysileri yıkamak ve toz almak gibi basit işler yapın.

Ev temiz ve tertipli olduktan sonra her şeyinizi düzene koyduktan sonra yavaş çekim bir banyo yapın. Daha sonra çay demleyin ve için. Kitap okuyabilir ya da arkadaşlarınıza mektup yazabilirsiniz. Daha sonra nefes alıştırması yapmak için bir yürüyüşe çıkın. Kitap okurken ya da mektup yazarken farkındalığınızı koruyun, yazının veya mektubun sizi başka yerlere çekip götürmesine izin vermeyin. Kitap okurken ne okuduğunu bilin, mektubu yazarken ne yazdığınızı bilin. Müzik dinlerken veya bir arkadaşınızla sohbet ederken aynı yöntemi izleyin. Akşam olduğunda kendinize hafif bir yemek hazırlayın, belki sadece bir meyve veya bir bardak meyve suyu. Yatağa gitmeden önce bir saat meditasyon yapın. Nefesinize hakim olun. Gözleriniz kapalı, midenizin ve göğsünüzün inip kalkmasını izlerken yumuşak nefesler alın (nefes çok uzun olmamalıdır). Gün içindeki her hareket her zamankinden en az iki kez daha yavaş olmalıdır.

Karşılıklı Bağımlılık Üzerine Derin Düşünmek

Çocukluğunuza ait bir fotoğraf bulun. Yarım veya tam lotus durumunda oturun. Nefesinizi izlemeye başlayın. Yirmi nefesten sonra, dikkatinizi önünüzdeki fotoğrafa odaklamaya başlayın. Fotoğrafın çekildiği zamanda sizi oluşturan beş kümeyi yeniden yaratın ve yaşayın: Vücudunuzun fiziksel nitelikleri, duygularınız, algılarınız, zihinsel faaliyetleriniz ve o yaştaki bilinçlilik durumunuz. Nefesinizi izlemeye devam edin. Anılarınızın sizi ayartmasına ya da yenmesine izin vermeyin. Bu derin düşünce halini on beş dakika koruyun. Hafif gülümsemeyi sürdürün. Farkındalığınızı şimdiki kendinize döndürün. Vücudunuzun, duygularınızın, algılarınızın, zihinsel faaliyetlerinizin ve şimdiki andaki bilinçliliğinizin bilincinde olun. Sizi oluşturan beş kümeyi görün. “Ben kimim?” sorusunu sorun. Soru, yumuşacık toprağa gömülmüş ve su ile ıslanmış yeni bir tohum gibi içinizde derinlere kök salmış olmalıdır. “Ben kimim?” sorusu söylemsel zihninizle düşünülen soyut bir soru olmamalıdır. “Ben kimim?” sorusu zihninizle sınırlı olmayacak, beş kümenin hepsinin ilgisine maruz bırakılmalıdır. Zihinsel bir yanıt aramayın. On dakika için derin düşünceye dalın, felsefi kısıtlamanın sizi uzaklaştırmasını önlemek için hafif ama derin nefesi sürdürün.

Kendiniz

Karanlık bir odada tek başınıza ya da gece yalnız başınıza, bir nehir kenarında herhangi bir yerde oturun. Nefesinizi denetlemeye başlayın. “Kendimi göstermek için parmağımı kullanacağım” düşüncesinin oluşmasını sağlayın ve sonra kendi bedeninize doğru işaret etmek yerine, ters yöne, ileriye doğru işaret edin. Kendinizi beden biçiminizin dışında görmek üzerine düşünün. Beden biçiminizin karşınızda var olduğunu görmek üzerine düşünün; ağaçlarda, çimende ve yapraklarda, nehirde. Evrenin içinde olduğunuzun, evrenin de sizin içinizde olduğunun farkında olun; Eğer evren varsa siz de varsınız; eğer siz varsanız evren de var. Doğmak yok. Ölüm yok. Gelmek yok. Gitmek yok. Hafif gülümsemeyi sürdürün. Nefesinize egemen olun. On ile yirmi dakika derin düşünceye dalın.

İskeletiniz

Rahat hissettiğiniz bir pozisyonda yatağa, bir şiltenin üzerine veya çimenlere uzanın. Yastık kullanmayın. Nefesinizi kontrol etmeye başlayın. Vücudunuzdan geriye kalanın sadece toprağın üzerine uzanmış beyaz bir iskelet olduğunu düşünün. Hafif gülümsemeyi devam ettirin ve nefesinizi izlemeyi sürdürün. Bütün etinizin çürüyüp yok olduğunu ve gömüldükten seksen yıl sonra, şimdi, iskeletinizin toprakta uzandığını hayal edin. Başınızın, sırtınızın, kemiklerini, kaburgalarınızı, kalça kemiklerinizi, bacak ve kol kemiklerinizi, parmak kemiklerinizi net bir şekilde görün. Hafif gülümsemeyi koruyun, kalbiniz ve aklınız açık, çok hafifçe nefes alın. İskeletinizin siz olmadığını görün. Bedensel formunuz siz değilsiniz. Yaşamla bütünleşin. Ağaçlarda, çimende, başka insanlarda, kuşlarda ve diğer hayvanlarda, gökyüzünde, okyanusun dalgalarında sonsuza dek yaşayın. İskeletiniz sizin sadece bir bölümünüz. Siz her yerde ve her an da varsınız. Sadece bedensel bir form ya da hatta duygular, düşünceler, hareketler ve bilgi değilsiniz. Yirmi ile otuz dakika arasında bir süre devam edin.

Doğumunuzdan Önceki Gerçek Çehreniz

Tam veya yarım lotus içinde nefesinizi izleyin. Yaşamınızın başlangıç noktası olan A’ya yoğunlaşın. Bunun ölümünüzün de başlangıcı olduğunu bilin. Hem yaşamınızın, hem ölümünüzün aynı anda tecelli ettiğini görün: Şu olduğu için bu olur, şu olmasaydı bu olamazdı. Yaşamınızın ve ölümünüzün varlığının birbirine bağlı olduğunu görün: Biri diğerinin temelidir. Kendinizin aynı anda hem yaşamınız hem de ölümünüz olduğunu, bu ikisinin birbirinin düşmanı değil, aynı gerçekliğin iki yüzü olduğunu görün. Sonra bu iki katlı tecellinin, hatalı bir biçimde ölüm adı verilen bitiş noktası B’ye yoğunlaşın. Bunun hem yaşamınızın hem ölümünüzün tecellisinin bitiş noktası olduğunu görün.

A’dan önce ve B’den sonra bir fark olmadığını görün. A’dan önceki ve B’den sonraki dönemlerdeki gerçek yüzünüzü arayın.

Boşluk

Tam veya yarım lotus şeklinde oturun. Nefesinizi düzenlemeye başlayın. Bedensel biçim, duygular, algılamalar, zihinsel faaliyetler ve bilinçlilikten oluşan beş kümenin birleşmesindeki boşluğun doğası üzerine düşünün. Bir kümeyi düşünürken diğerini düşünmeye geçin. Hepsinin dönüştüğünü, devamsız ve öz benliksiz olduklarını görün. Beş kümenin birleşmesi bütün olayların birleşmesi gibidir. Hepsi karşılıklı bağımlılık yasasına itaat ederler. Bir araya gelmeleri ve birbirlerinden ayrılmaları, dağ doruklarındaki bulutların toplanmasına ve gözden kaybolmasına benzer. Hiçbiri beş kümeye ne sıkı sıkıya yapışır ne de reddeder. Beş kümenin öz benliklerinin olmadığını ve boş olduklarını ama aynı zamanda mükemmel, evrendeki her olay gibi mükemmel, her yerde var olan yaşam kadar mükemmel olduğunu açık ve net olarak anlayın. Beş kümenin aslında yaratılış ve yok oluş geçirmediğini, zira kümelerin kendilerinin nihai gerçek olduğunu görmeye çalışın. Böyle derin düşünerek süreksizliğin bir kavram olduğunu görmeye çalışın ki böylece süreksizlik, öz benliksizlik ve boşluk kavramları içine hapsolmayın. Boşluğun da boş olduğunu ve boşluğun nihai gerçeğinin beş kümenin nihai gerçeğinden farklı olmadığını anlayacaksınız.

En Çok Nefret Ettiğiniz veya Hor Gördüğünüz Kişi İçin Şefkat Duymak

Sessizce oturun. Nefes alın ve gülümseyin. Size en büyük acıyı veren kişinin hayali üzerinde derin düşünceye dalın. En çok nefret ettiğiniz ve hor gördüğünüz veya en itici bulduğunuz özellikleri göz önüne alın. Bu kişinin günlük yaşamında onu en mutlu eden veya ona acı çektiren şeyleri incelemeye çalışın. Bu kişinin algıları üzerinde düşünün; bu kişinin hangi düşünce ve mantık kalıpları izlediğini anlamaya çalışın. Bu insanın umutlarını ve davranışlarını neyin harekete geçirdiğini inceleyin. Ve nihayet bu insanın bilinçliliğini dikkate alın. Görüşleri ve sezgileri, açık ve serbest mi, değil mi? Ve herhangi bir ön yargının, dar görüşlülüğün, nefretin veya öfkenin etkisi altında kalmış mı? Kendi kendinin hakimi mi, değil mi? Taze suyla dolan bir kuyu gibi kalbinizde şefkatin yükseldiğini, kızgınlığın ve dargınlığın yok olduğunu hissedene kadar devam edin. Bu egzersizi aynı insan üzerinde çok kereler uygulayın.

Bilgelikten Yoksunluğun Neden Olduğu Acı

Tam veya yarım lotus şeklinde oturun. Nefesinizi izlemeye başlayın. Bildikleriniz içinde en çok acı çeken insanın, ailenin veya toplumun durumunu seçin. Bu seçtiğiniz derin düşünmenizin nesnesi olacaktır.

Bu bir insansa, bu insanın çektiği her acıyı anlamaya çalışın. Vücut biçiminin acılarıyla başlayın (hastalık, fakirlik, fiziksel acı) ve sonra duyguların neden olduğu acılara geçin (iç çatışmalar, korku, nefret, kıskançlık, azap çeken bir vicdan). Sonra algılamaların neden olduğu acıları düşünün (karamsarlık, karanlık ve dar bir bakış açısıyla kişinin sorunları üzerindeki ısrarı). Zihin faaliyetlerini harekete geçirenin korku, cesaretsizlik, umutsuzluk veya nefret mi olduğunu anlayın. Durumu, çektiği acılar, çevresindeki insanlar, eğitimi, propaganda veya kendini kontrol etme eksikliği sebebiyle bilinçliliğinin kapalı olup olmadığına bakın. Bütün bu acılar üzerinde derin düşünceye dalın, ta ki yüreğiniz temiz suyla dolu bir kuyu gibi şefkatle doluncaya ve siz o insanın şartlar ve cehalet nedeniyle acı çektiğini görebilene dek. O insanı şu an ki durumundan, olabilecek en sessiz ve gösterişsiz yollarla çıkarmaya azmedin.

Bu bir aileyse, aynı yöntemi izleyin. Ailenin bir ferdinin sonra bir diğerinin sonra bütün ailenin acılarını gözden geçirin ve bütün ailenin çektiği acıları inceleyene kadar böyle devam edin. O acıların kendi acılarınız olduğunu düşünün. O grup içinde bir tek kişiyi bile suçlamanın olanaksız olduğunu görün. Şu an ki durumlarından kendilerini kurtarmalarına, olabilecek en sessiz ve gösterişsiz yöntemlerle yardımcı olmanız gerektiğini anlayın.

Bağlılıklardan Kopmak

Tam veya yarım lotus durumunda oturun. Nefesinizi izleyin. Yaşamınızın en önemli başarılarını anımsayın ve her birini inceleyin. Yeteneğinizi, erdeminizi, kapasitenizi, başarıya yol açmış olan elverişli şartların bir araya gelmesini inceleyin. Böyle bir asıl nedeni olmak duygusundan kaynaklanan kendini beğenmişliği ve böbürlenmeyi inceleyin. Başarının aslında sizin değil, sizi eriminizin ötesindeki çeşitli şartların birleşmesinin olduğunu görmek için karşılıklı bağımlılığın ışığını bütün meselenin üzerine yansıtın. Bu başarılar için sizin şart olmayacağınızı görün. Ancak bu başarılardan vazgeçebildiğinizde gerçekten özgür olabilirsiniz ve artık onların saldırısına uğramazsınız.

Yaşamınızdaki en acı başarısızlıkları anımsayın ve her birini inceleyin. Yeteneğinizi, erdeminizi, kapasitenizi, başarısızlığa yol açan elverişli şartların olmaması durumunu inceleyin. Başarıyı gerçekleştirememe duygusundan kaynaklanan komplekslerinizi inceleyin. Başarısızlıklarınızın sorumluluğunun sizin yetersizliklerinize değil, elverişli şartların olmamasına bağlanabileceğini görmek için karşılıklı bağımlılığın ışığını meselenin üzerine çevirin. Bu başarısızlıkları yüklenecek gücünüzün olmadığını, bu başarısızlıkların sizin kendiniz olmadığını görün. Onlardan kurtulmaya bakın. Ancak onları bıraktığınızda gerçekten özgür olabilirsiniz ve artık onların saldırısına uğramazsınız.

Farkındalığın Mucizesi

Thich Nhat Hanh

Düşüncelerimizle Bedenimizi Birleştirmenin Yolu

Renklerin İsimleri Ne Anlama Geliyor?

Kırmızı, mavi, yeşil, sarı, mor, lacivert…

 

Her gün kullandığımız renk isimleri nereden geliyor, hiç merak ettiniz mi?

 

İşte 10 renk ve isim kökeni:

 

Bordo


Bordo kelimesi, Fransa’nın bir şehri olan “Bordeaux” den dilimize geçmiştir. Burada üretilen şarabın renginden ötürü kullanılmaya başlanan bir sözcüktür.

Pembe


Dilimize Farsça’dan geçmiş olup, pamuk anlamına gelmektedir.

Kırmızı


Kırmızı, dilimize Arapça’dan geçme bir sözcük olup, “Kırmız” adı verilen bir böcek türünden türediği düşünülmektedir. Günümüzde koşnil olarak da bilinen bu böcek, kırmızı renkte bir boya vermektedir.

Yine kırmızı anlamında kullanılan “al” kelimesi ise Türkçe bir sözcüktür; kutsallık ve yücelikle ilişkilendirilen anlamları da vardır.

Mavi


Mavi sözcüğü, Arapça Ma’i kelimesinden türemiştir. “Ma” Arapça’da su anlamına gelmektedir. Ma’i ise suya ait, sudan gelen demektir.

Eski Türkçe’de ise “çakır” ve “gök” sözcükleri mavi anlamını karşılamakta olup, günümüzde de yine mavinin tonlarını ifade etmek için kullanılabilmektedir.

Sarı


Sarı kelimesine yazılı olarak rastlanan en eski kaynak Orhun kitabeleridir. Burada “sarığ” olarak geçen kelime, altın sözcüğünü niteleyen bir sıfat olarak kullanılmıştır.

Mor


Mor kelimesinin kökeni için iki ayrı teori vardır. Birincisi, Farsça’da “demir pası” anlamına gelen “mur” sözcüğünden dilimize geçmiş olduğudur.

İkincisi ise Ermenice’de “böğürtlen veya karadut” anlamına gelen morm kelimesinden türemiş olmasıdır.

Yeşil


Yeşil kelimesi Türkçe bir sözcük olup, “taze ve diri” anlamlarına gelen yaş kelimesinden türemiştir. “Taze bitki rengi” anlamına gelen yaşıl sözcüğü, daha sonra değişerek yeşil olmuştur.

Lacivert


Dilimize, Farsça’da koyu mavi renkli bir taşın adı olan “laciverd” sözcüğünden geçmiştir. Bu kelimenin Sanskritçe racavarta sözcüğünden evrildiği düşünülmektedir ve bu dilde “kral payı” anlamına gelmektedir.

Siyah


Siyah, Farsça bir sözcük olup, kara anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün de yine Sanskritçe’de “koyu renk, esmer” anlamlarına gelen syama kelimesinden evrildiği düşünülmektedir.

Beyaz


Arapça’da byd kökünden gelen bayad sözcüğünden türemedir.
“Beyazlık, beyaz olma” anlamlarına gelir. Arapça’da aynı kökten türeyen bayda kelimesi ise yumurta anlamına gelir.

Ak kelimesi ise Türkçe bir sözcük olup, Türk mitolojisinde önemli bir yeri vardır. Adalet, doğruluk, temizlik ve cennetle ilişkilendirilen anlamlara sahiptir.

derleme ve yazı: fwmail.net

(Nişanyan Sözlük ve Vikipedi’den faydalanılarak oluşturulmuştur. Kaynak göstermeden kullanmayınız.)

Kısmet Mi Şu Hanife Abla?

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Hangi Burç Kolay Evlenir, Hangisi Asla Evlenmez?

Koç burcu ve evlilik

Hayatınıza inanılmaz bir hareket getirip renk katabilir. Eğer bu burçtan biriyle uzun süreli mutlu bir birliktelik yaşamayı planlıyorsanız, her an herşeye hazır olmalısınız. Rutin bir ilişki beklemek büyük bir hata olur. Pek çok erkek, Koç kadınını elde tutmayı çok zor görür. Bu burcun kadınları onur ve güç ararlar ama biraz da uysallık beklerler; çünkü üstlerinde hakimiyet kurulmaya çalışmasından hoşlanmazlar. Eğer bu kişilikte bir erkekseniz hiç düşünmeden bir Koç kadınıyla evlenebilirsiniz. Evlilik hayatınız çok renkli olur!

Boğa burcu ve evlilik

Boğa kadını ve erkeği genelde büyük düğünleri tercih ederler. Evlilik kararı Boğa burcu insanı için çok güç verilen bir karardır. Öncellikle ilişkiden tam anlamıyla emin olması gerekir. Bu zor kararı aldıktan sonra her şeyi en ince ayrıntısıyla planlayarak, uygulamaya koyarlar. Gösterişli ve detaylarla süslenmiş bir düğün isterler. Evliliğin ilk zamanlarından sonra Boğa erkeği, eşini tamamen sahiplenir. Eğer sadık ve güvenilir Boğa erkeği ile evlenirseniz her türlü ihtiyacınızın karşılığına emin olabilirsiniz. Boğa kadını için öncellikle iş hayatı gelir. Kariyer onlar için büyük önem taşır. Daha sonra bir aile isterler. Aslında sevgi dolu, ideal eşlerdir. Çocuk sahibi olduktan sonra ise evcimen, iyi bir anne olurlar.

İkizler burcu ve evlilik

Her ortama kolayca adapte olduğundan iyi bir eştir. İhtiyaçlarını önemseyen ve onunla aynı hayat tarzını paylaşan bir eş ile çok mutlu olurlar. İkizler burcu ile balıklama bir evlilik doğru olmaz. Böylesi bir bağdan önce bir kaç yıl beraber yaşamakta fayda var. Bu onların kendilerini hazır hissetmeleri açısından önemli bir zamandır. Böylece hayatının aşkı olarak düşündüğü insanı daha yakından tanıma imkanı bulur, uzun vadede bir birlikteliğin nasıl olacağı konusunda fikir sahibi olabilirler. Eğer İkizler kadını ile evlenecek olursanız, kabiliyetli ve hamarat bir eşiniz olacak demektir. İkizler erkeği için başlangıçta herşey çok güç olsada, bir kez karar verdiği zaman çok iyi bir koca olabilir. İkizlerle evlilik destekleyici, hayat dolu ve zevklidir.

Yengeç burcu ve evlilik

Yengeç burcu çok evcimendir. Düzenli bir ilişki ve aile özlemi çekerler. Aile onlar için dünyanın en önemli kavramıdır, bu kuruma değer verir ve korurlar. Eğer evliliklerinde bir problem varsa inatla onu çözmeye çalışırlar.

Aslan burcu ve evlilik

Aslan burcu için kontrol etmek önemlidir. Bazı insanlar için bunun sakıncası olmayabilir ama bağımsızlığına düşkün ve otoriter insanlar için ciddi bir problem oluşturur. Aslında aslanın egemenliği altına girmeden ayakta durabilen bir insan, onun için çok daha faydalı olacaktır. Durum ne olursa olsun, onunla evliliğin aynı zamanda renkli ve romantik geçeceğine de emin olabilirsiniz. Aslan kadını, tapılırcasına sevilmek ister. İhmal edildiğini düşünürse hayal kırıklığına uğrar. Eşinin her zaman arkasındadır ve ona iş hayatı başta olmak üzere, her alanda gereken desteği verir.

Başak burcu ve evlilik

Başaklar, evlenerek belli bir düzenin olmasını ister. Maddiyat onlar için çok önemlidir. Evlenmeden önce faturaları ödeyebileceğinden emin olmak ister. Evini rahatça döndürebilecek kadar parası olmalıdır. Hem kadını ve hemde erkeği, birbirlerini eleştirmeye, dırdır etmeye eğilimli insanlardır. Bu, partnerinin güvenini kırmak açısından negatif bir etkidir. Başak erkeği, bir problem olduğu zaman işleri yoluna koymak için elinden geleni yapar. Ancak bu sorunlar üzerinde bir uzlaşmaya varılamadığı taktirde kısa bir ara vermek etkili olacaktır. Başak burcu insanları düzenli, organizasyon yeteneği kuvvetli kişilerdir. Eşlerini desteklemekten mutluluk duyarlar.

Terazi burcu ve evlilik

Kararsız Terazi’lerin evlenme kararı alması kolay olmaz. İlişkinin zamanla oturduğunu hissettiklerinde rahatlayacak ve karar vermeleri kolaylaşacaktır. Kendilerini güvende hissetmezlerse ona aşkınızda dürüst olduğunuzu hissettirmeniz gerekebilir. Bazen hiç olmayacak konularda kavga çıkartarak aşkınızı test ederler. Ama bir kere güvenirlerse evlenmeye karar verirler ve ilişkinin mutlu bir şekilde sürmesi için ellerinden gelen her türlü gayreti gösterirler. Terazi erkeği ve kadını, aşık oldukları zaman kendilerini eşlerine adarlar.

Akrep burcu ve evlilik

Pek çoğu kendi bahçesinde özgürce oynayabilmek ister. Seksüel uyum onun için çok önemlidir. Onun parmağına bir kere evlilik halkası takabilirseniz işler tamamen değişir. Pek çoğu bu durumda ilgili, dikkatli, sevgi dolu ve her durumda eşini başarısı için destekleyen bir eş olurlar. İlişkide gerçekten güven hissetmezlerse çok kıskanç olurlar. Eşlerinin güven dolu bir ortam yaratmasını beklerler. r herzaman evliliğini korumak için elinden geleni yaparlar. Yıllar geçtikçe bu bağ daha güçlenir.

Yay burcu ve evlilik

Yay burcu için evlilik, dugusal bir macera ve keşiftir. Bu heyecanın bittiği yerde problemler oluşmaya başlayabilir. Sadakatte güvenilir sayılmazlar. Her işi birlikte yapmaktan çok, eşlerini başka ilgi alanları bulmaya teşvik ederler; fakat bu, çoğu zaman kıskançlık krizlerine yol açabilir. Yay kadınları, çocuk sahibi olmayı severler. Eşlerine bağımlı olmaktan hoşlanmaz, kişiliklerinden taviz vermezler. Yay erkekleri ise doğru kadını buldukları taktirde soluğu evlilik masasında alırlar.

Oğlak burcu ve evlilik

Oğlak için nikah masasına oturmak hiç kolay değilidir. Herşeyin yolunda olması bekler ve partnerinin, evlilik kurumunun her detayına önem göstermesini ister. Evlilik onlar için ölene dek yaşanacak bir beraberliğin başlangıcıdır. Maddi konulara dikkat ederler. Özel yaşamı ve iş yaşamı arasında denge kurarak ailesine gereken vakti ayırabilmek isterler. Oğlak, duygusal olarak su burçları ile başarılıdır.

Kova burcu ve evlilik

Korkularından, endişelerinden kurtulabildikleri anda evlenmeye karar verirler. Kova burcu insanı sadık ve azimlidir. Gereken özgürlüğü eşlerine sunar, baskı olmaksızın destekleyici ve sevgi dolu bir eş olmaya özen gösterirler. Eğer onlara da bu haklar tanınmaz, özgürlükleri kısıtlanırsa evliliklerinde problem çıkabilir. Kendilerini güvende hissetmek isterler ve sadece gerçek bir hayat arkadaşı bunu ona hissettirebilir. Evliliklerinde değişim arar ve yeni ilgi alanları bulmaya devam ederler. Eğer sosyal hayatları etkilenirse problem çıkabilir, çünkü tüm vaktini sadece bir kişiyle geçirmekten hoşlanmazlar.

Balık burcu ve evlilik

Balık, eşi ile birlikte rüyalarını gerçekleştirmek ister. Balık için balayı asla bitmez, şefkat dolu, rüya gibi bir evlilikleri olur. Bazı balıklar ise evliliklerinde bir süre sonra ilk günlere özlem duymaya başlar, gerçekler dünyalarına bomba gibi iner. Balık kadınınları eşlerinin ihtiyaçlarına önem gösterir. Şefkatli bir annedirler. Ailesiyle birlikte olmaktan zevk alırlar. Balık erkeği ise çok duygusal ama çocuklarına ve eşlerine karşı çok destekleyicidir.

mahmure sitesinden alınmıştır

Tamam Anne Ya…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ayol Önünde Ya…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Melatonin en büyük faydası ise kanserden koruması. O zaman bu hormonu ne yiyerek ve hangi alıştırmayla arttırabilirz…Buyrun…

Melatonin en büyük faydası ise kanserden koruması. Kör insanların kansere yakalanmama sebebi de bu. Çünkü sürekli karanlık içinde oldukları için melatonin üretimleri çok fazla.

Bir bilimsel araştırma da göstermiş ki gece vardiyasında çalışanların kansere yakalanma oranı diğerlerine göre çok fazla.

Ek notlar :

-Melatonin hormonunun başka bir özelliği de çocukların 9 yaşından önce ergenliğe girmesini engellemesidir. 9 yaşından sonra salgılanma miktarında değişme olur, etkisinin azalmasıyla eşeysel organlar olgunlaşmaya başlar.

Belki de farkındalığın artmasını engelleme çalışmalarının sonucunda 6-7 yaşında ergenliğe girmiş çocukları seyrediyoruz haber bültenlerinde. Epifiz bezinin hormon salgılama mekanizması bozulmuş çocuklar…

-Melatonin hormonunun üretilebilmesi için uyuduğunuz ortamın tamamen karanlık olması gerekiyor. Yani gece lambası gibi şeyler yakılmamalı. Ya da ışığı kapatıp karanlıkta TV izlemek de hormonun üretimine katkıda bulunmuyor. Ayrıca en kaliteli uyku için 23:00 – 04:00 saatleri arasında uykuda olmak gerekiyor. Rem uykusu da denilen uyku bu saatler arasında gerçekleşiyor ve en çok bu aralıktaki rüyalar hatırda kalıyor. Bunu deneyebilirsiniz, sadece 5 saatlik bir uyku uyunmasına rağmen, tamamen dinç bir şekilde uyanıp güne başlayabiliyorsunuz

-Kızılcık, deve dikeni, rezene, anason, kereviz, ayçiçeği, çemen, hardal ve sarı kantaron, papatya çayı, vişne, lahana, badem, fındık gibi gıda maddeleri ile magnezyum ve çinko içeren diğer gıdalar melatoninden zengindir. Bu tür gıdaların aksam saatlerinde alınması, gündüz alınmasından daha uygun olabilir.

-Bazı sürüngen türlerinin ve deniz canlılarının bir kısmında ve taraklılarda vücut tarafından alınan güneş ışınlarının miktarını ayarlayan organ. Bu canlıların kafatasında bir delik ve başlarının üzerinde küçük bir zar tabakası mevcuttur

Bir Egzersiz : Tratak

Melatoninin bu kadar önemli olması nedeniyle, bunu vücutta arttırmak için ne yapmamız gerektiği hususunda birçok arastırma yapılmaktadır. Bunun için, zaman zaman hayvanlarda kullanılmaktadir, ancak insan fizyolojisi hayvanlardan değisiktir, bu nedenle bu çalışmalar fazla faydalı olmamaktadır. Tantrik Yoga çalışmaları ile vücuttaki Melatonin seviyesinin arttırılması denemeye değerdir. Bu yogalardan biri Nadi Shodhan Pranayama (birbiri ardından burundan nefes alip verme ), digeride Tratak’dır (gözü bir mum ışığına, meditasyonda kullanılan bir diagrama veya noktaya odaklamak).

Tratak gözleri ve zihni bir mum ışığına veya objeye odaklayarak yapılan bir Yoga egzersizidir. Vücudumuzda Melatoninin en cok bu çalışma ile salgılandığı tesbit edilmiştir. Yanan bir mum ışığına gözü fokusluyoruz ve bu işlem sırasında beynimizin sap kısmını da dengelemiş oluyoruz. Gözler mum ışığına odaklandığı zaman epifiz bezine hormon salgılaması için uyarı yapıyor ve hormon salgılanması bu işlemi yaptığımız sürece, her gece artarak devam ediyor. Bağışıklık sistemini korumamız için gece bir müddet mum ışığına odaklanmamız ve sonra uyumamız hormonlarla ilgili çalışmalar yapan doktorlar tarafından şiddetle tavsiye ediliyor.

Tratak beynin her iki yarısında dengeyi sağlar ve epifiz bezinin büyük miktarda Melatonin hormonu üretmesini destekler. Melatonin hormonu, vücutta kanser oluşum riskini büyük oranda düşren bir hormondur. Tratak ayrıca olaylara kolay konsantre olma gücümüzü de arttırır.

Uygulanışı:

Göz seviyenizde önünüze 1 metre kadar uzagınıza bir mum koyun. Gözlerinizi kapatın ve birkaç dakika nefesinize konsantre olun. Yavaş ve düzenli nefes alarak kendinizi derece derece, derin relaks duruma getirin. Sonra gözlerinizi açın ve mumun alevine birkaç dakika bakın. Gözlerinizin fokusunun mum ışığından ayrılmamasına dikkat edin. Mum ışığı zihninizde canlanana kadar focus durumunu bozmayın ve mum ışığına odaklanın. Gözleriniz yasarırsa veya kurursa, ihtiyaciniz olduğu kadar gözlerinizi kirpabilirsiniz. Aklınızdan bütün düşünceleri çıkarın, 2 dakika kadar sonra gözlerinizi kapatın ve mumun alevini gözünüz kapalı olarak, olabildiği kadar çok detayları ile gözünüzün önune getirmeye çalışın, aklınızda canlandırın. Eğer zihninizde, görüntü solgunlaşmaya başlarsa, gözlerinizi kısa bir süre açın. Bunu tam olarak yapabildiğinize emin olana kadar deneyin ve konsantrasyon olma kabiliyetiniz iyice arttığı zaman Tratak yapma zamanınızı uzatın.

Ateş bize verilmiş bir hediyedir ve fiziksel dünyamızda çok buyuk bir yeri vardır. Ateş bize korunma, beslenme ve ışık sağlar. Yediğimiz besinleri onun yardımı ile pişirebiliriz. Metafizik olarak söylersek, element olarak ateş bizim negatif enerjilerden korunmamızı destekler. Şamanizmde ateş, güneyin elementidir ve niteliği kuvvettir, korunmadır, arınmadır, inançtir, güvendir. Ateş bizim ruhsal açlığımızı besler, doyurur. Ateş bizim hepimizin içinde de yanar. Vücudumuzun görevini yapabilmesi icin gereklidir. O aklımızın ve ruhumuzun sağlıklı çalışması icin önemli bir unsurdur. Ateş bize hem yukarıdan hem de aşağıdan gelen bir hediyedir. Anne dünyamızdan yakıt olarak çeşitli sekillerde çıkar ve gökyüzünden hava ile gelir ve bizi kuşatır. Ateş elementi bize ruhsal ışık verir, ruhumuzun gideceği yolu görünür yapar. Bir ateşin karşısına oturup, gözlerinizi hiç alevlere odakladınız mı?

Mum ışığı ile yapılan meditasyonu hepimiz biliyoruz, Tratak dediğimiz, yukarida açıkladığımız. Bunu denerseniz göreceksiniz ki, sizi çok etkileyip, fiziksel ve ruhsal bedeninize rahatlık, huzur, dinginlik verecek, kendinizi yeniden doğmus gibi hissetmenizi sağlayacak, ayrıca (bağışıklık sisteminizi güçlendireceği için)birçok hastalığa da kalkan olma görevini üstlenecektir.
Not: bu yazı alıntıdır. Tercüme ederek derleyen kişinin ellerine sağlık….
Sevgiyle… Serkan Sorguc –

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. 6 Comments »

İnsan Olmanın Kuralları…


(Eski bir yazıttan tercüme edilmiştir…)
1. Bir Vücud Size Verilecek…
Sevseniz de sevmeseniz de bu vücut tüm yaşam periyodunuz boyunca sizin olacaktır.
2. Dersler Alacaksınız…
Hayat denilen tam zamanlı bir okula kayıt oldunuz. Bu okulda her günün ders öğrenmek için fırsatınız olacak. Bu dersleri sevebilirsiniz veya anlamsız ya da aptalca bulabilirsiniz.
3. Hatalar Yoktur Sadece Alınacak Dersler Vardır…
Büyümek, deneme yanılma yolunu kullandığımız deneyleme sürecidir. Başarıya ulaşamayan deneyler de başarıya tam ulaşan deneyler gibi sürecin bir parçasıdır.
4. Dersler, Öğrenilene Kadar Tekrar Edilir…
Sen öğrenene kadar dersler, çeşitli form ve yöntemlerle sana sunulacaktır. Dersini tam olarak öğrendiğinde bir sonraki derse geçeceksin.
5. Ders Almak Asla Bitmeyecek…
Hayatın tüm noktalarında içinde o bölüme ait bir ders bulundurmayan bir parçası yoktur. Hayattaysan öğreneceğin derslerin bulunmaktadır.
6. Buradan Daha İyi Bir Yer Yoktur…
Senin oraların buralar olduğu zaman, hemen sana buradan daha iyi gözüken yeni bir oralar verilecektir.
7. Diğerleri Sadece Senin Aynandır…
Sen kendinde sevdiğin veya nefret ettiğim bir şeyin yansımasını başkasında görmüyorsan onda olan bir şeyi sevemez ya da nefret edemezsin.
8. Hayatınla İlgili Ne yapmak İstediğin Sana Kalmış…
İhtiyacın olan bütün kaynaklar ve aletlere sahip olacaksın. Bunlarla ne yapmak istediğin sana kalmış. Seçim senin.
9. Cevaplar İçinde Yatıyor…
Hayatın soruları ile ilgili cevaplar içinde yatıyor. Tek yapman gereken İçine Bakmak, İç Sesini Dinlemek ve Kendine Güvenmektir.
Binlerce yıllık bir yazıtı elden geldiğince tercüme ettim
Sevgiyle … Serkan Sorguç Mediyasyon…

Miami’deki Emlak Danışmanınız SİMA MOLHO KOHEN

facebook/buyingsellingmiami.com

En çok tercih edilen 12 ürün ve içerdikleri zararlı katkı maddeleri


GAZLI İÇECEKLER VE KOLA

Kesinlikle kola içilmemeli. Günde bir bardak kola içen kadınlarda ölçülebilir düzeyde kemik erimesi oluşuyor. Kronik böbrek hastalığına yakalanma riski iki kat artıyor. İçlerinde koruyucu olarak sodyum benzoat (E211), sentetik tatlandırıcılar (Asesülfam K (E950), Sodyum Siklamat (E952), Sodyum Sakkarin (E954)) bulunur.

MEYVE AROMALI İÇECEKLER

İçlerinde koruyucu olarak (Sodyum benzoat (E211), potasyum sorbat (E202)), sentetik tatlandırıcılar (Asesülfam K (E950), Sodyum Siklamat (E952), Sodyum Sakkarin (E954)). Sentetik renklendiriciler ise Tartrazin (E102), Sunset yellow FCF (E110), Karmosin (E122), Amarant (E123), Eritrosin (E127), Ponso 4R (E124), Allura red AC (E129), Brilliant Blue FCF (E133), Azorubin (E122), İndigotin (E132) vardır.

HAZIR VE MEYVELİ KEKLER

Potasyum sorbat (E202) içerir. DNA’ya hasar verebilir.

BİSKÜVİLER

Normal bisküvilerde Sodyum metabisülfit (E223) vardır. Alerjiye yol açabilir, baş ağrısını tetikleyebilir, DNA’ya hasar verebilir. Diyet bisküvi tüketirken tatlı yerine tuzlu olanlar tercih edilmeli. Tatlı olanlarda asesulfam K (E950) ve neohesperidin DC (E959) gibi tatlandırıcılar vardır.

SUCUK-SALAM-SOSİS

Tüm ürünlerde Nitrat ve Nitritler (E251, E252, E250, E249) vardır. Bağırsak, akciğer kanseri riskini artırırlar. Ayrıca lezzet artırıcı Monosodyum glutamat (E621), alerjiye yol açabilir, migreni tetikleyebilir, obeziteyi artırır.

PAKET SÜT ve YOĞURT

Sade süt alın. Kakaolu sütlerde Karregenan (E407) vardır. Yüksek miktarları başka kanserojenlerin etkinliğini artırabilir. Meyveli ve aromalı sütlerde renklendirici Azorubin (E122) vardır. Bazı enzimleri baskılar, mide krampları ve kas seğirmeleri gibi etkilere yol açabilir. Sade yoğurt alın. Meyveli yoğurtlarda Potasyum Sorbat (E202) gibi koruyucu, FCF (E133), Tartrazin (E102) ve Karmosin (E122) gibi sentetik boyalar bulunur.

REÇEL VE MARMELATLAR

Glikoz ya da fruktoz şurubu yerine şeker kullanılan ürünler tercih edilmeli. Diyabetik reçellerde Potasyum sorbat (E202) gibi koruyucu, Aspartam (E951) ve Asesülfam K (E950) gibi tatlandırıcılar vardır. Tatlandırıcıların bir kısmı kanser riskini, bir kısmı migren ağrıları artırabilir.

ÇİKOLATALAR

Bitter veya sütlü çikolata tercih edilmeli. Tartrazin (E102), Allura red AC (E129), Brilliant Blue FCF (E133) ve İndigotin (E132) gibi sentetik renklendiriciler vardır. Renklendiriciler hiperaktivetiyi artırır. Bir kısmı alerjiye, bir kısmı genetik hasara yol açabilir.

SAKIZ Bütillendirilmiş hidroksianisol BHA (E320) gibi antioksidan, Aspartam (E951) ve Asesülfam K (E950) gibi tatlandırıcı, Brilliant Blue FCF (E133) ve Sunset yellow FCF (E110) gibi renklendirici içerenler tercih edilmemeli.

KONSERVELER

Sodyum benzoat (E211) ve Sodyum metabisülfit (E223) gibi koruyucu, Allura red AC (E129) gibi sentetik renklendirici içerenler tercih edilmemeli. Kanser riskini artırabilir, alerjiye yol açabilir, DNA hasarı oluşturabilir.

TUZ VE SOSLAR

Tuzlarda Sodyum alüminyum silikat (E554) vardır. Soslarda Sodyum benzoat (E211) ve potasyum sorbat (E202) bulunur. E211 alerji yapabilir, hiperaktiviteyi artırır, genetik hastalıklara yol açabilir. n CİPS Cips yüksek ısıda piştiği için içinde kanserojen bir madde olan Poliakrilamit oluşur. Monosodyum glutamat (E621) ve bütillendirilmiş hidroksianisol – BHA (E320) içerenler tercih edilmemeli.

E kodu okuma rehberi
Alışveriş yaparken katkısız ürün almalı. Eğer katkısız ürün yoksa ‘riskli katkı maddesi’ içermeyen ürüne, hepsi ‘riskli katkı maddeleri’ içeriyorsa, en az sayıda içeren ürüne yönelmek lazım. Gıdaların etiketlerinde yazan E kodlarını okuyarak en tehlikeli olanlarından uzak durunuz.

HABER

Kaynak: Sabah