Hayatıma anlam yüklüyorum.. ███______________________| %19,03 Loading
Hayatıma anlam yüklüyorum.. ███______________________| %19,03 Loading
Gözleri etüd ederim hep, bana kelimelerden daha çok şey söylerler. Bütün dostlarımın harikulade gözleri vardır. Içinde yaşadığım karanlık kafesi aydınlatan tek şey, onların gözlerindeki parıltıdır. (Kafka’dan)
Geçmişimizi bağışlayalım. Geçmişimizdeki acıya ayna olan insanları. Kendimizi bağışlayalım sonra. Kendimizi evrenin sevgisine havale edelim. Zihinlerimizi bağışlama yoluyle temizleyerek, hayatlarımızı en güzel ve doğru şekilde seçimlerle çizebilmemiz için, bize ilham vermesi için Yaratıcımıza istekte bulunalım. Bağışlayıcılık, kendimize yarattığımız cehennemden tek çıkış yoludur dostlar. Ya severiz ya korkarız. Her seçim bizi ya kendi cennetimize ya da cehennemimize taşır. ‘’ BÜYÜK İŞLER YOKTUR, SADECE SEVGİYLE YAPILMIŞ KÜÇÜK İŞLER VARDIR’’
Yargılama ki yargilanmayasin. Çünkü hangi yargiyla yargilarsan, onunla yargilanacaksin. Hangi olcuyle ölçersen, aynı ölçü sana da uygulanacaktir. Neden kardesinin gozundeki çöpü görürsün de, kendi gozundeki mertegi görmezden gelirsin? – Isa Mesih
Hayatınızı kucaklayın. Suçluluk duymayı bırakın. Kendinize acımayı bırakın. Kendinize gereksiz yükler yüklemeyi bırakın.. Başklarını suçlamayı bırakın. Hayatınıza sahip çıkın o size aittir.”
*RAMTHA*
Malzeme
1,5 kilo taze barbunya
5 dolmalık biber
3 soğan
4 domates
1 demet maydanoz
5,5 bardak su
1 bardak zeytinyağı
1 tatlı kaşığı şeker.
Yapılışı :
Barbunyaların kabuklarını çıkarıp tek tek ayıklayın. Yıkadıktan sonra, bir tencereye koyup 15 dakika kaynatıp çıkarın, suyunu süzün. Tencereye zeytinyağı koyup iyice kızdırın. Bu yağa, çekirdek ve sapları ayıklanıp 6 parçaya bölünmüş dolmalık biberleri koyun, kavurun Hafifçe kızarınca, bir kepçe ile yağdan çıkarın Bu yağa doğranmış soğanları da koyup kavurun. Soğanlar pembe bir renk alınca, kabukları soyulup doğranmış iki domatesi katarak kavurmaya devam edin. Sonra da 5 buçuk bardak su ve tuz katın. Bu su ağır bir ateşte kaynamaya başlayınca, önceden hazırlanan barbunyaları, biberler ile şekeri de ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp ağır bir ateşte bir saat, yani barbunyalar yumuşayıncaya karlar, pişirin. Sonra, kabukları çıkarılmış ve dilim şeklinde kesilmiş 2 domatesi, kıyılmış maydanozu da koyup yeniden kapağını kapatın, yarım saat de böyle pişirin. Sonra yemeği soğumaya bırakın.
Eski zamanlarda bir dağın zirvesinde, buzların arasında bir derviş yaşarmış. Bu derviş günlerini ibadetle ve tefekkürle geçirirmiş. Dağda yaşayan dervişin şehirde yaşayan bir de derviş arkadaşı daha varmış. O da kadınlar hamamında, yazın kavurucu sıcağında hamamın ocağına odun atarak geçimini sağlar, arta kalan zamanlarını da ibadet ve tefekkürle geçirirmiş.
Bir gün şehirdeki derviş, dağdaki derviş arkadaşını ziyaret etmek istemiş. Ocaktan bir kor parçasını avuçlarının arasına almış ve kor parçasıyla beraber yola çıkmış. Avucundaki koru söndürmeden şehrin içinden geçmiş, dağa tırmanmış ve en sonunda dağın en tepesinde buzların arasında yaşayan derviş arkadaşına ulaşmış. Ateşten hediyesini takdim etmiş. Oturup biraz hoş beş ettikten sonra da derviş şehre, kadınlar hamamına geri dönmüş.
Bir süre sonra da dağdaki derviş iade-i ziyaret yapmak istemiş. Eline aldığı bir buz parçasıyla beraber yola çıkmış. Buzu eritmeden şehrin içinden geçip hamama kadar ulaşmış. Eski dostunu ocağın başında ateşe odun atarken görmüş. Tam elindeki buzu derviş arkadaşına vereceği sırada hamamdan çıkan bir kadının bacağını görmüş. Ve elindeki buz bir anda eriyip buhar olmuş. Bunun üzerine şehirli derviş, arkadaşına şöyle demiş:
“Yaa derviş efendi, dağda herkes derviş olur. Marifet şehirde, kadınlar hamamında derviş kalabilmekte…”
Zor olan dağdaki çiçeğe ağaçlara sevgiyle bakmak değil. Zor olan trafikte durmadan kornaya basan adama sevgiyle bakabilmek… İş yerinde arkamızdan kuyumuzu kazan mesai arkadaşımıza, egosunun peşinde koşan acımasız müdür-patronumuza ya da her fırsatta işten kaytaran çalışanımıza, kirasını vaktinde ödemeyen kiracımıza ya da kira iki gün gecikti diye kapıya dayanan evsahibimize hatta yolda yürürken pazar arabasıyla ayağımızı ezen cahil Anadolulu Fatma teyzeye sevgiyle bakabilmektir.
Aslında hepimiz potansiyel birer derviş değil miyiz? Mühim olan o aşk ateşiyle yanabilmek! Dergâhımız dünya, güzergâhımız köprü trafiği! Haydin ermeye gidiyoruz. Kimseye kızmak yok bu yolda. Aşkla, şevkle sevmek var herkesi…
Kuşları, fareleri, böcekleri…
Cem Özüak
Ya aci cekmeye devam edip kurbani oynarsiniz, ya da kendinize ve ilskilerinize ayna tutmaya cesaret edip olani anlar ve degismeyi secersiniz.
.