AY, Uranüs Jüpiter Karesini Tetikliyor … Eyvah Eyvah :)

Self Portrait by George Melies

 

Jüpiter Retro döneminde çıkmaya hazırlandığı günlerdeyiz… 6 Mart itibariyle, bereketin efendisi, en sevdiği burç olan Yengeç’te düze çıkacak ve yazdan beri Lilith kavuşumu yüzünden sefasını süremediğimiz iyicilliğini artık göstermeye başlayacak. Merkür retrosu bitti. Venüs de önce retro sürecini tamamladı, şimdi de korse içine girdiği Oğlak’tan çıkmaya hazırlanıyor… Dolayısıyla hayatın sunduğu taze nimetleri kucaklamaya daha bir açık olacağız…

Öte yandan Mars ve Satürn, 1 Mart’ta gerçekleşen Yeniay’ın ardından retro devrelerine girdiler… Dolayısıyla hataları idrak ve telafi etme ve hayatları yapılandırma devresi, Mayıs ortasına kadar sürecek… Ama Yengeç’teki Jüpiterin kanadı ve Pluto – Chiron üçgeninin yol göstericiliği altında…

Retro Jüpiter’in Uranüs ile karesi, geçmişte yaşadığımız bazı olayların bire bir tekrarı ya da yakın anımsatıcılarını, altından geçtiğimiz bir balkondan düşen saksılar gibi önümüze getirdiğini söylemiştim. Bu kare, YANILGILARIMIZ veya YANILTICI TAVIRLARIMIZ hakkında, yıldırım çarpmasına benzer açığa çıkışlar, itiraflar, farkındalıklar yaşanmasına neden oluyor… Biz de, etrafımızdakiler de arkasına saklanacak bahane bulamaz hale geliyoruz!

Ve bugün Koç’a giren AY Uranüs ile kavuşarak, bu etkiyi tetikliyor;

Koç’taki AY, duyguların yükselmesine ve tepkilerin sertleşmesine neden olur… Uranüs ile kavuşunca da duygusal patlamalar yaşamamıza neden olan gelişmelerle karşılaşır… ya da başkalarında böyle duygusal patlamalara yol açan hareketler yaparız!

Kişisel veya sosyal düzlemde, kontrolsüz sözler ve davranışlar birbirini izleyebilir… Bayram zamanı yolda yanlışlıkla üstüne basılan bir çatapat misali, beklenmedik bir olayla tetiklenen, bir dizi hareketlilik yaşanabilir…

Uranüs ve Ay söz konusu olduğunda daima iletişim araçları, teknoloji, televizyon ve Internet gibi medya ortamları devreye girer… Dolayısıyla, medya ve iletişim ortamlarından yayılacak bir haber, okuduğumuz bir yazı, aldığımız bir mesaj bizi harekete geçirebilir. Biz de buna mukabil atacağımız bir adımla bir olaylar dizisini harekete geçirebiliriz…

Ya da, alevlenen, kabaran duygularımızın, kızgınlık, arzu, etkileme ihtiyacı gibi dürtülerin uzantısı olarak, biz bir mesaj göndermeye, bir yazı yazmaya, bir telefon etmeye, ya da orta yere bir laf etmeye kalkışabilir… Ve hiç beklenmedik gelişmeleri başlatabiliriz!

DİKKATSİZLİK ve SAKARLIK bu açının uzantılarıdır… Kendimizi kaptırıp bir yöne doğru giderken aslında fark etmemiz gerekenleri atlayabilir, ya da kendimizce ortalığı toplamaya çalışırken, başka bir şeyleri devirip etrafa saçabiliriz…

Kişisel düzlemde dikkat edilmesi gereken, Jüpiter’in retrodan çıkarayak bize sorduğu sorulardır;

– Emin misin? Yani gerçekten bir kez daha ortalığı karıştırmak, aslında cevabını bildiğin soruları bir kez daha – ve bu kez karşındakilerin omuzlarını sarsa sarsa – sormaya ”hakikaten” ihtiyacın var mı? Sonunda sen de, ötekiler de bir yıkım yaşayacaksanız… Hatta belki de kendine ve diğerlerine verdiğin zarar yüzünden kendine küseceksin. Hayatındaki ”saygı, onur, güven” gibi direkler bir kez daha yıkılacak… Öyleyse ”elindeki bir avuç külden ateş çıkartmak” sana ne kazandıracak?

– Sen bu  patlamış mısır tenceresine daha önce de düşmüştün :))) Hatırla bakalım… Neleri yanlış yapmıştın? Peki… bu defa ne yapacaksın? Kendini kaptırıp, herkesle birlikte dağılmaktan ve ortalığı dağıtanlardan biri olmaktan nasıl korunacaksın? Olaylar ne kadar tahrik edici olsa da, gözlem yeteneğini yitirmemeyi, anlamadan dinlemeden adım atmamayı, önceliklerini hatırlamayı, pişman olacağın şeyler söyleyip yapmamayı başarabilecekmisin?

– Bilmediğin bir şey değildi ama inkar edilen, ya da görmezden gelmek istediğin bir durumdu… Bak yine karşına getirildi… Ne yapacaksın? Yine saçını süpürge eden anne, kahraman fedai veya gönüllü kurban rolünün arkasına saklanıp, alıştığın ilişki dengelerini korumaya mı çalışacaksın… Yoksa ”Benim başıma sürekli bunlar geliyorsa, bende bir kerizlik var!” demeye artık cüret edecek misin?

– Eziğe bağlamaktan vazgeçip ”aslında herşeyi istediğin ve sevdiğin için yaptığını” ve seçimin sana ait olduğunu fark edebilecekmisin?

– Korkuların veya başka bir alternatif bilmeyişin yüzünden sürdürdüğün tavırlarına dışardan bakmaya, enerjini başka bir mecraya yönlendirmeye, sorumluluğu paylaşmaya, ”benim sınırım budur!” demeye niyet edecekmisin?

– Başkalarını bu kadar cüretkar hale getirenin, senin ”aşırı” koruyuculuğun olduğunu ve bunun sevgi değil, bir tür karşılıklı bağımlılık ilişkisi olduğunu itiraf edebilecekmisin?

– Ya da ancak birilerin sabır sınırlarını zorlayarak onlara güven duymaya, sevildiğini ancak böyle anlamaya alışkın olduğundan, ”haddi aştığını” ama kimsenin sana özgüvenini kazandıramayacağını anlayabilecekmisin?

Daha önce yapamadık ve bunun çok acısını çektik… Artık yapabilecekmiyiz?

Sanki bir kez kendimizi aşmayı denemekten göreceğimiz bir zarar yok da, ‘ben böyleyim” deyip denememekten dolayı kaybedebileceğimiz çok şey var 🙂

By Juno: Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi…

Haziran 2012 Dolunay Akrepte ve Parçalı Ay Tutulması ve Yapılabilecek Meditasyonlar…

  Photo: 4 Haziran 2012 DOLUNAY AKREP’te ve PARÇALI AY TUTULMASIBu geceyi yarına bağlayan sabaha karşı universal saat  3 civarı ve Türkiye saati ile sabah 6:00 7:00 arasında AY , Akrep burcuna geçiyor.( Batı astrolojisine göre Yay burcuna geçiyor)Şu an Akrep’te Rahu var. Rahu , sanal malefik gezegen, ejderin başı , dünyasal arzularımızı şok edici şekilde yerine getiren, ya da tam tersi , bizden herşeyimizi alıp giden ..Rahu Akrepteki seyrini Aralık.2012 de bitiriyor.Akrep burcu Rahu’nun ikametgahıdır,burada Rahu zayıftır, hep ister. Böylece Akrepler geçmiş karmalarından bu yaşama taşıdıkları pek çok negatif mesele ile yüzyüze gelirler.Materyal yaşam artık onlara yetmez, maddi bağlar tamamen kopartılmalı ve yok edilmeli, kundalini yükseltilmelidir.Aslında bu gidişat hayli acılıdır.Kundalininin tam manasıyla yükselmesi için, bireysel nefsi yok etmek , çakraların aktivasyonu ve kendini yüksek benlikte aramak gerekir ki hayli eziyetli ve tehlikeli bir yoldur.. Öz disiplin şarttır.Akrep burcu  materyal bağlarımızın gevşediği ve içimizdeki gizli güç olan KUNDALİNİ’nin yerleştiği burçtur. Hatta kendisi sayılır. Negatif-pozitif kalitedeki bu gizli güç oldukça kuvvetlidir ve eğer iyi anlaşılırsa muazzam kuvvet ve kudret verir.Akrep burcu , bir bireyin yaşamında Vasuki’nin çalkalanmasının olduğu dönemdir.Tüm duygular kargaşa içindedir..( AY materyal yanımızı  temsil ettiği için, Akrep burcunda en zayıf haldedir )..Çünkü asıl arayış Amrita ‘dır.( ÖLÜMSÜZLÜK).Akrepin muazzam güçleri ve ruhsal enerjisi vardır , fakat bu armağanlar kişiye büyük psikolojik gerginliklerle beraber verilir. Akrep , illuzyonların , geçmiş yaşam biçimlerinin ölme noktasıdır.. Hayatlar bir daha asla aynı olmayacaktır.Şimdi AY Akrep burcunda  Rahu ile kavuşumda.. Tam karşısındaki Boğa burcunda Jupiter, R.Venus , Ketu ,Merkür ve Güneş.Akrep sabit su burcu.. Oysa AY yani zihin, sürekli hareket halinde.. Kalbin dünyasal kapısı AY , acaba artık bu dönemden itibaren acıya ne kadar dayanıklı olacak? AY Akrepte debildir zayıftır. Ay tamamen materyalist mutluluk ile zenginleşir. Duygusal travmaya asla tahammül edemez AY ve mutluluğu maddi dünyada bulur.Herşeyin her an değişmesini ister.Tamamen duygu ve nefs ile yönetildiğinden, bu andan itibaren Akrep’in o zengin çalkantılı okyanusunun derinliklerinde ne yapacaktır?  Yüzeysel düşünmeyi , yüzeysel edinimlerle mutlu olmayı adet edinmiş olan AY , Akrep burcuna yerleşerek çok derinlere gitmek mecburiyetindedir.Ciddi bir hesaplaşma dönemidir.Pazartesiden itibaren, hafta sonuna kadar bu duygusal gel-gitler devam ediyor. Akrep dahil tüm burçlar hepimizde etkinler.Bu dönemde  duygularımızın en derinine inmenin tek yolu var.  O da meditasyon.. Meditasyon zihnimizi sabitler.. Meditasyon öylece oturup zihni boşaltmak demek değildir.Sorular ve özden gelen yanıtlar meditasyondur.  *Bu yaşamda benim için en değerli olan nedir?*İstek ve arzularımın ne kadarına ulaştım?*Ulaşmak için hangi çabayı gösterdim?*Çaba gösterirken, çevreme ne kadar zarar verdim ya da yararlı oldum?*Gerçek gereksinimlerim nelerdir?*Yaşamda asıl mutlak gerçek nedir?*Önceden değer verdiğim şeylerin ne kadarı benimle?*Sahip olduğum mal , mülk ve kişilere gerçekten sahip miyim?*Sahip olduklarımı kaybettiğimde, gerçekten kayıp etmiş mi oluyorum?*Mutlak sabit bir yaşam , benim varlığımda nasıl yaratılır?Tam karşıt olan  Boğa ‘nın  verdiği dünyasal huzur ve lüks , kazanımı ön planda tutan, sahip olmayı hedef bilen, sahip oldukça yüzeysel tatmin ile mutlu olan , kayıp etmeye tahammül edemeyendi.Oysa Akrep ve şu an bu burçtaki AY-Rahu kavuşumu bize MUTLAK HUZUR’un tam nerede olduğunu gösteriyor.Akrep bizdeki değişimi , gerçeği göstererek yapar. Akrep bizi değiştirmez.Ama acı ile o okyanusunun derinlerine çekerek, bize kim olduğumuzu , niçin yaşıyor olduğumuzu gösterir.Bu bir dönüm anıdır.Değil hafta sonuna kadar hatta 6 ay  , ömrümüzün sonuna dek bu meditasyon sürecektir.Değişim ve yeniden yapılanma yolunda zeminlerimizi hazırlayıp yolumuza devam ediyorsak  huzur her daim bizimle olur.Yüzeysel keyifler ile idare ediyorsak , artık vay halimize.Bu, hepimiz için geçerli.ASTROVEDİK..Jyotishi Dr. Lale DurupınarDanışma: info@astrovedik.com

 Bu geceyi yarına bağlayan sabaha karşı universal saat  3 civarı ve Türkiye saati ile sabah 6:00 7:00 arasında AY , Akrep burcuna geçiyor.( Batı astrolojisine göre Yay burcuna geçiyor) …Şu an Akrep’te Rahu var. Rahu , sanal malefik gezegen, ejderin başı , dünyasal arzularımızı şok edici şekilde yerine getiren, ya da tam tersi , bizden herşeyimizi alıp giden .. Rahu Akrepteki seyrini Aralık.2012 de bitiriyor. Akrep burcu Rahu’nun ikametgahıdır,burada Rahu zayıftır, hep ister.

Böylece Akrepler geçmiş karmalarından bu yaşama taşıdıkları pek çok negatif mesele ile yüzyüze gelirler.Materyal yaşam artık onlara yetmez, maddi bağlar tamamen kopartılmalı ve yok edilmeli, kundalini yükseltilmelidir.Aslında bu gidişat hayli acılıdır.Kundalininin tam manasıyla yükselmesi için, bireysel nefsi yok etmek , çakraların aktivasyonu ve kendini yüksek benlikte aramak gerekir ki hayli eziyetli ve tehlikeli bir yoldur.. Öz disiplin şarttır. Akrep burcu  materyal bağlarımızın gevşediği ve içimizdeki gizli güç olan KUNDALİNİ’nin yerleştiği burçtur. Hatta kendisi sayılır. Negatif-pozitif kalitedeki bu gizli güç oldukça kuvvetlidir ve eğer iyi anlaşılırsa muazzam kuvvet ve kudret verir. Akrep burcu , bir bireyin yaşamında Vasuki’nin çalkalanmasının olduğu dönemdir.Tüm duygular kargaşa içindedir..( AY materyal yanımızı  temsil ettiği için, Akrep burcunda en zayıf haldedir )..Çünkü asıl arayış Amrita ‘dır.( ÖLÜMSÜZLÜK). Akrepin muazzam güçleri ve ruhsal enerjisi vardır , fakat bu armağanlar kişiye büyük psikolojik gerginliklerle beraber verilir.

Akrep , illuzyonların , geçmiş yaşam biçimlerinin ölme noktasıdır.. Hayatlar bir daha asla aynı olmayacaktır. Şimdi AY Akrep burcunda  Rahu ile kavuşumda.. Tam karşısındaki Boğa burcunda Jupiter, R.Venus , Ketu ,Merkür ve Güneş. Akrep sabit su burcu.. Oysa AY yani zihin, sürekli hareket halinde.. Kalbin dünyasal kapısı AY , acaba artık bu dönemden itibaren acıya ne kadar dayanıklı olacak? AY Akrepte debildir zayıftır. Ay tamamen materyalist mutluluk ile zenginleşir. Duygusal travmaya asla tahammül edemez AY ve mutluluğu maddi dünyada bulur.Herşeyin her an değişmesini ister.Tamamen duygu ve nefs ile yönetildiğinden, bu andan itibaren Akrep’in o zengin çalkantılı okyanusunun derinliklerinde ne yapacaktır?    Yüzeysel düşünmeyi , yüzeysel edinimlerle mutlu olmayı adet edinmiş olan AY , Akrep burcuna yerleşerek çok derinlere gitmek mecburiyetindedir. Ciddi bir hesaplaşma dönemidir.

Pazartesiden itibaren, hafta sonuna kadar bu duygusal gel-gitler devam ediyor.   Akrep dahil tüm burçlar hepimizde etkinler.Bu dönemde  duygularımızın en derinine inmenin tek yolu var.    O da meditasyon.. Meditasyon zihnimizi sabitler.. Meditasyon öylece oturup zihni boşaltmak demek değildir.Sorular ve özden gelen yanıtlar meditasyondur.

*Bu yaşamda benim için en değerli olan nedir?

*İstek ve arzularımın ne kadarına ulaştım?

*Ulaşmak için hangi çabayı gösterdim?

*Çaba gösterirken, çevreme ne kadar zarar verdim ya da yararlı oldum?

 *Gerçek gereksinimlerim nelerdir?

*Yaşamda asıl mutlak gerçek nedir?

*Önceden değer verdiğim şeylerin ne kadarı benimle?

*Sahip olduğum mal , mülk ve kişilere gerçekten sahip miyim?

 *Sahip olduklarımı kaybettiğimde, gerçekten kayıp etmiş mi oluyorum?

*Mutlak sabit bir yaşam , benim varlığımda nasıl yaratılır? Tam karşıt olan  Boğa ‘nın  verdiği dünyasal huzur ve lüks , kazanımı ön planda tutan, sahip olmayı hedef bilen, sahip oldukça yüzeysel tatmin ile mutlu olan , kayıp etmeye tahammül edemeyendi.

Oysa Akrep ve şu an bu burçtaki AY-Rahu kavuşumu bize MUTLAK HUZUR’un tam nerede olduğunu gösteriyor.Akrep bizdeki değişimi , gerçeği göstererek yapar. Akrep bizi değiştirmez.Ama acı ile o okyanusunun derinlerine çekerek, bize kim olduğumuzu , niçin yaşıyor olduğumuzu gösterir. Bu bir dönüm anıdır.Değil hafta sonuna kadar hatta 6 ay  , ömrümüzün sonuna dek bu meditasyon sürecektir. Değişim ve yeniden yapılanma yolunda zeminlerimizi hazırlayıp yolumuza devam ediyorsak  huzur her daim bizimle olur. Yüzeysel keyifler ile idare ediyorsak , artık vay halimize. Bu, hepimiz için geçerli.

ASTROVEDİK..Jyotishi Dr. Lale Durupınar

 Danışma: info@astrovedik.com

Brezilya’daki bir Amazon kabilesi olan Amondawa halkının zaman ve tarih mefhumu yok!!!

Bilim insanları, zaman ve tarih mefhumuna sahip olmayan bir Amazon kabilesi keşfedildiğini açıkladı. Brezilya’daki Amondawa halkının dilinde ‘zaman’, ‘hafta’, ‘ay’ ya da ‘yıl’ kelimeleri bile yok.
Portsmouth Üniversitesi’nden Profesör Chris Sinha, zamanın, önceden sanıldığı gibi son derece değişmez ve insana ait evrensel bir mefhum olmadığının ilk kez kanıtlandığını savunuyor.
Araştırma bulguları Language And Cognition (Dil ve İdrak) dergisinde yayınlanan Profesör Sinha, “Amoddawa halkının bizdeki gibi bir zaman mefhumu yok. Artık ölçülebilir, sayılabilir ya da soyut olarak konuşulabilir bir zaman konseptine sahip olmayan en az bir dil ve kültür olduğunu şüphe duymadan söyleyebiliriz. Bu Amondawa halkının ‘zamanın dışında’ olduğu anlamına gelmiyor, ama onlar zamanın içinde yerleşen olayları görerek değil, bir olaylar dünyasında yaşıyor” diyor.
Dilbilimci Wany Sampaio ve antropolog Vera da Silva Sinha’nın dahil olduğu araştırmacı ekip Amondawa halkını sekiz hafta boyunca gözlemledi. Bu halkın kullandığı dilin ‘gelecek hafta’ ya da ‘gelecek yıl’ gibi kavramları nasıl taşıdığına baktılar. Bu tür kavramlar için kelimelerinin olmadığını gördüler. Amondawa halkı sadece günün gün ve gece ile yağmurlu ve kurak mevsim kavramına sahip.
Araştırmacılar ayrıca Amondawa toplumunda hiç kimsenin yaşının olmadığını da buldu. Bunun yerine bu insanlar ömürlerinin hangi aşamasında olduğunu ya da topluluktaki konumlarını anlatacak şekilde isimlerini değiştiriyorlar.
Profesör Sinha, “Biz zaman için ve zamanın geçtiğine dair çok fazla metafora sahibiz. Ama Amondawa halkı böyle konuşmuyor ve böyle düşünmüyor. Bu talihli insanlar için vakit nakit demek değil, bir şeyi tamamlamak için zamana karşı yarışmıyorlar ve hiç kimse gelecek hafta ya da gelecek yıldan söz etmiyor, hatta hafta, ay ve yıl gibi kelimeleri bile yok. Belli bir özgürlüğün tadını çıkardıkları söylenebilir” diyor.
Dış dünya ile ilk kez 1986’da temas kuran Amondawa halkı geleneksel yaşam tarzlarını sürdürmeye devam etti. Avlanarak, balık tutarak ve ekin yetiştirerek yaşamlarını sürdürdüler. Ancak elektriğin ve onunla birlikte televizyonun gelmesi yüzünden kendi dilleri tehlike altında bulunuyor
ALINTI