Bir Kan Pıhtısı= Felç

 

Barbekü esnasında Ayşe tökezledi ve düştü,onu temizlediler. Biraz sarsılmış görünse de Ayşe akşamın geri kalanını eğlenerek geçirdi.
Ayşe’in kocası daha sonra telefonla arayarak eşinin hastaneye kaldırıldığını söyledi (akşam 06:00’da Ayşe öldü.) Barbekü’de felç geçirmişti. Eğer felç’in işaretlerini tanımlayabilselerdi, belki de Ayşe şu anda aramızda olacaktı; bazıları ölmüyor, ama çaresiz ve ümitsiz bir durumda kalıyorlar!

Bir nörolog felç vakalarını inmenin geldiği zamandan üç saat içinde müdahale edebilse felcin etkilerini tamamen geri çevirebileceğini söylüyor.
PÜF NOKTASININ felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın medikal bakımının başlaması olduğunu söylüyor.

• FELCİN tanımlanmasında ÜÇ TEST: “S.T.R.”

Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur. Bilinçsiz olmak malesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz kalır.

Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin ÜÇ BASİT SORU sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor:

S *Gülümsemesini söyleyin (Smile)
T *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (Talk)
(örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (Raise)

Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil servis numarasını arayın ve semptomları almaya gelenlere söyleyin.

•Felcin yeni işareti: Dilinizi çıkarın!

DİKKAT: Felcin bir başka işareti şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da felç işaretlerindendir.

Bir kardiyolog bu mektubu her alanın 10 kişiye iletmesi halinde iletenin en azından bir hayat kurtaracağını söylüyor.

Ben kendime düşeni yaptım, Siz de yapar mısınız???
OKUDUYSAN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ!!

güneş heart ifade simgesi
BUNU OKUMANIZ SADECE BİR DAKİKANIZI ALIR!!!

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Uzaylıların Kaçırıp Geri Getirdiği Adam…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Drakula…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

İNSAN’daki ALTIN ORAN

1+ karekök 5
——————–
2

İnsan altın orana a nasıl ulaşır…

1 rakkamı insanın zatıdır.
5 ise Hazarat-ül Hemse denilen beş alemdir. İnsan şuuru beş alemle varlığa çıkar. Bu beş alemin toplamına İnsan denir..
1. alem Lahut alemi (gayb) : HU…
2. alem Ceberrut alemi (beka) : Allah…
3. alem Melekut alemi (şuur) : Hakk…
4. alem Şuhut alemi (görüntü) : Halk…
5. alem ise bunların hepsinin toplamıdır.. : İNSAN

(İnsandaki beş alem açıklamasını AYNA GÖNÜL kitabının 163. sayfasında açıklamıştık)

5 manasının (beş alemin) karekökü bu manaların özdeki içtenliği demektir.
Bu manaların içtenliği (karekök 5) ile kendi zatımız (1) toplandığında kendimizden kendimizi yaşarız…
Bu toplamın 2’ye bölünmesi ise:
ZAHİR ve BATIN alemi aynı oranda denklemektir…

Zahir ve Batın alemini yani iç dünyası ile yaşadıklarını aynı oranda denkleyen kişi ALTIN ORAN’ı özünde yakalamış demektir…
Kendi özünde DNA sarmalının manasını yaşar.
Güneş Ay’a yetişemez.. Ama Güneş uzay boşluğunda Ay istikametine doğru DNA sarmalı gibi boşlukta kendi ekseninde yürür…
Güneş RUH’tur… Ay ise GÖNÜL…
Ruh, Gönül’e yetişemez…
Şuurdaki bu spiral yol alış ALTIN ORAN’ın GÖNÜL çizgisini işaret eder…

1,618 oranında şuur zahire hükmeder…

KADER’i o insan yaratır… Ve o kişi bunun bilincindedir. O ki sadece izleyendir.

kullarından bir kul
tuncay KUL

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

Sakın Kaçırmayın… Minarellerin Vücut İçin Önemi…

Gökbilimciler, ”Evrende yalnız mıyız?” sorusuna yanıt aramaya devam ediyor.

Gökbilimciler, ”Evrende yalnız mıyız?” sorusuna yanıt aramaya devam ediyor. Bunun için uzaya mesaj gönderilmesi gündemde. Ancak plan kaygı uyandırıyor.

Amerikalı gökbilimciler, uzay araştırmalarında tartışma yaratan bir hamle yapmaya hazırlanıyor.Plan, uzaya mesaj göndermek. SETIEnstitüsü’nden bir grup gökbilimci, eğer varlarsa, uzaylılarla iletişime geçmenin zamanının geldiği görüşünde.

Bunun için, yaşama elverişli olduğu düşünülen gezegenlere radyo sinyali gönderilmesi planlanıyor. Ancak plan kaygı uyandırıyor. Uzaya  mesaj göndermenin büyük risk olduğunu düşünen var.

Böyle bir hamlenin insanlığa felaketten başka bir şey getirmeyeceği düşünülüyor.  Bu projeye karşı çıkanlardan biri de Stephen Hawking. Hawking, insanların olabildiğince sessiz kalması gerektiğini söylüyor.

UZAYLILAR KAYNAKLARIMIZI SÖMÜREBİLİR

Ünlü fizikçi, yabancı uygarlıkların dünyayı istila edip, kaynakları sömürebileceği endişesi taşıyor. Kimilerine göre plan SETI Enstitüsü’nün kuruluş ilkesine de aykırı. SETI 30 yılı aşkın süredir uzayı dinliyor. Ancak henüz doğal olmayan bir ses işitmiş değil.

“Bir duyan olur” umuduyla uzak gezenlere mesaj gönderme planı hayata geçse bile haberleşme oldukça zaman alan bir süreç. Eğer uzaylılar varsa, en yakın gezegenle iletişim kurmak bile 9 yıl alacak.

Kaynak: NTV

Bağ Kesme Meditasyon Çalışması…

Canımızı yakan durum ya da kişilerle olan ile görünmez savaşlar yaşamak yerine, o durum ya da kişiden özgürleşmek için bağ kesme meditasyon çalışmasını kolayca uygulayabilirsiniz.

Bir kişi ya da durum canınızı acıttığında, ona nefret ya da olumsuz hisler duyduğunuzu hissettiğiniz her an yapabileceğiniz etkili ve güçlü bir çalışmadır. Anlamalı ve kabul etmeliyiz ki hiçbirimiz, birbirimizden ayrı değiliz. “Başkası” dediğimizde bizim bir yüzümüzü, yönümüzü bize gösteren, içimizde bir duruma işaret eden aynalardan başka bir şey değil. Ne kadar hoşumuza gitmese, canımızı acıtsa da bunun onun görevi olduğunu ve bizim şifalandırılmaya ihtiyaç duyan yanımıza dikkat çektiği için teşekkürü hak ediyor. Şimdi o durum ya da kişi ile görünmez savaşlar yaşamak yerine, o durum ya da kişiden özgürleşme zamandır.

  • Derin bir nefes alıp, gözlerinizi kapatın.
  • Burnunuzdan nefes alıp, burnunuzdan yavaşça nefesinizi verin.
  • Bedeninizin birkaç dakika gevşemesine izin verin.
  • Şimdi karşınızda o kişi ya da durumu hayal edin.
  • Gözlerinin içine sevgiyle bakın.
  • Ve içinizden şunu söyleyin…
  • “Sevgili …., bana bu yüzümü, yanımı gösterdiğin için sana teşekkür ederim. Seninle çok güzel deneyimler paylaştık. Benim artık buna
  • ihtiyacım yok. Ben artık bu yükü taşımak istemiyorum. Seni ve kendimi özgür bırakıyorum. Teşekkür ederim”.
  • Şimdi bedenleriniz arasında eterik bir kordon hayal edin.
  • Bu eterik kordon ile aranızda negatif enerjiler gidip-geliyor.
  • Bunlar sizde negatif duygular uyandırıyor.
  • Şimdi sağ elinize büyük altın bir makas alın.
  • Ve bu aranızda ki eterik kordonu, altın makas ile kesin.
  • Şimdi kordonun her iki tarafının da kuruyup düştüğünü imgeleyin.
  • Ve yeniden o kişinin gözlerinin içine bakın.
  • Ona yeniden teşekkür edin ve onu sevdiğinizi söyleyin.
  • Onu ve kendinizi sonsuza dek serbest bıraktığınızı ifade edin.
  • Ona sarılın ve sonra gitmesine izin verin.

Bu çalışma oldukça etkili ve güçlü bir çalışmadır. Bir defa yapmanız tüm negatif bağları kesmeniz için yeterlidir. Böyle olduğuna inanın, böyle olduğunu bilin.
Sevgi bağları kesilen bağlar değildir. O yüzden endişeniz olmasın. Bu çalışma sadece ve sadece negatif enerjilerin gidip-geldiği, size yük olan bağları keser. Ve sizi sonsuza dek özgürleştirir. Kendinizi hiç olmadığınız kadar rahatlamış ve hafif hissedersiniz. Her türlü durum ya da kişi ile bunu çalışabilirsiniz.
Şifa olsun.

kaynak sonsuz şifa

HARİKULADE BİR SİNDİRİM İÇİN 5 ETKİLİ YOL

Ne kadar çok insan zayıf bir sindirim sisteminin acısını çekiyor: Şişkinlik, gaz, kabızlık, ishal, reflü, mide ekşimesi ve Sizin de ekleyeceğiniz neler neler kimbilir… Ne yediğimiz etkili, bunu …
biliyoruz. Ama yemeği nasıl yediğimiz de, sindiriminizi önemli derecede etkiliyor. Çoğumuz bunu hafife alıyoruz. Bu konuda bildiklerimizi gözden geçirelim dedik ve Size 5 etkili yol öneriyoruz:
1.YEMEĞİ KOŞTURURKEN YEMEYİN! Telaş içindeyken, oraya buraya koştururken, koşarken, yürürken yemeyin. İyi çiğnememeye, çabuk yutmaya ve ağız dolusu hava yutmaya sebep oluyor. Bu da gaza. Sindirememeye. Yemek yerken durup dinlenmeye çalışın. Eğer duracak vaktiniz yoksa, o zaman yeşil içecek için. Zaten blenderda parçalandığı için, hazmı kolaydır. (Not: Tarifi isteyenler bu Sayfamızda bulabilirler ya da yorum yazarsanız memnuniyetle gönderiririz.)
2.FARKINDA OLARAK YİYİN Yemek yediğinizin farkına varın. TV veya bilgisayar karşısında değil, ya da akıllı telefon, fark etmez. Dikkatiniz yemekte olmalı. Bu midenizin hidroklorik asit salgılamasını arttıracaktır ve beyninizin de “doydu” sinyalini duymanız kolaylaşacaktır. Düşünmeden yemek, istemediğimiz kalorileri tüketmemize yol açıyor. Kendimizi güzel bir dizi seyrederken, önümüzdeki abur cuburu aniden bitmiş bulmuyor muyuz bazen?
3. YİYECEĞİNİZİ ÇİĞNEYİN “E bunu herkes biliyor” diye aklınızdan geçiriyorsunuz değil mi? Ama çoğumuzun çiğnemekten anladığı şey farklı. İki üç kere çiğnemekle olmaz öyle. Ağzımızda sanki bir yumuşak hamur oluşana kadar çiğnemeliyiz, tükürüğümüzle karışmalı. O zaman “amma hızlı yedim, sanki mideme bir taş oturdu” gibi cümleleri sık kullandığımız cümlelerden sileriz:) Kaç kere mi çiğneyeceğiz? Yumuşak hamur olana kadar. Kaç kere olduğunu test etmesi sizden:)
4. YİYECEK VE İÇECEĞİ AYIRIN Yiyecekleri sindirmek için, mide asidimiz yeterli yoğunlukta olmalı. Yanında birşey içtiğimizde, bunu sulandırıyoruz. En az yarım saat bu ikisini ayrı tutun.
5.KÜÇÜK TABAK MI, BÜYÜK TABAK MI? Tabi ki küçük. Büyük olduğu zaman hemen doldurmak istiyoruz, boş kalmasın diye. Açsanız, her zaman tekrar alabilirsiniz. Hem boşuna yemezsiniz “tabağa aldım artık bir kere” diye–“pilav taneleri arkandan koşar” travmasını kaçımız yaşamadık ki?..:) Bunları uygulayın ve nasıl da iyi hissettiğinizi bizimle paylaşın, bekliyoruz! Güzel bir hafta dileklerimizle, Not: Leisa Wheeler’ın bir yazısından faydalanılmıştır

Son Pişmanlık Fayda Etmez…

 

Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey
kötüye gidecek diye düşünmezdim..

Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..

Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..

Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla “Önce git ellerini yüzünü yıka” demezdim.. Onlara daha çok “seni seviyorum”, ondan da daha çok “özür dilerim” derdim..

Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..

Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için
şükredin..

Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor..
Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz..”

TURMEPA ATIK YAĞ PROJESİ


İşletmenizde oluşan atık yağlarınızı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış yetkili toplayıcılara vererek atık yağ projemize katılabilir derneğimize katkı sağlayabilirsiniz.

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »