Zeki Kadınlara Saygılarımla:)

KARI & KOCA
Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi. Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüştü ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu.
Keçi, katır ve domuzlarla dolu bir çiftliğin yanından geçerken koca, alaycı bir biçimde sorar: ‘Akrabaların mı?’
Karısı ‘Evet’ diye cevap verir ve ekler, ‘Senin taraftan akrabalarım’

KELİMELER
Kocası karısına kadınların bir günde kaç kelime kullandığına dair bir makale okuyordu… ‘Erkeklerin 15,000 kelimesine karşılık 30,000 kelime’
Karısı yanıtladı: ‘Sebebi erkeklere her şeyi tekrar etmek zorunda olmamızdır.’
Kocası karısına döndü ve sordu: ‘Efendim?’

YARADILIŞ
Bir gün bir adam karısına sordu: ‘Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak, hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum.’
Karısı yanıtladı: Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı; Allah beni seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!’

KONUŞMAMA CEZASI
Bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. Aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00 da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. Sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın ‘Lütfen beni sabah 5:00 da uyandır.’ yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. Ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını fark etti. Çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. Kağıtta ‘Saat 5:00 uyan’ yazmaktaydı.

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kilo Vermeye Yardımcı Sağlıklı Besin Listesi…

Yoğurt yağ yakımını hızlandırıyor!

Kilo vermek istiyor ve bunu sağlıklı yoldan yapmak istiyorsanız zayıflamayı destekleyen bu besinleri mutlaka beslenme programınıza ekleyin!

Yeşil çay metabolizmayı hızlandırıyor

Özellikle Çin olmak üzere uzak doğuda sağlıklı yaşam için bol miktarda tüketilen yeşil çayın vücudu incelttiği, selülitleri azalttığı ve vücut direncini artırdığı birçok kaynakta mevcuttur. Metabolizmayı hızlandırması ve böylelikle kilo verme hızının artmasını sağlamaktadır. Özellikle uzun dönem tüketilmesine dikkat edildiğinde ciltteki nem dengesinin sağlanmasında da etkilidir. Bağırsak hareketlerini düzenlemesi ve sindirimi rahatlatıcı özelliği vardır. Günlük 2-3 bardak tüketilmesi yeterlidir.

Yoğurt yağ yakımına yardımcı!

Hemen hemen bütün sofralarda yer alan yoğurt hem genel beslenmemizde hem de aynı zamanda kilo vermek en doğru tercihlerden biridir. Araştırmalar arasında yer alan ve 14 yıl süren ‘’Framingham Kalp Sağlığı Çalışması’nda yoğurt tüketimi ve hipertansiyon açısından da yeni sonuçlar elde edildi. Toplamda 2 bin 197 yetişkin üzerinde yapılan çalışmada, yoğurt tüketimi fazla olan kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin düşük çıktığı görüldü.

Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç “Yaz mevsimi gelirken zayıflama diyetlerinde de yerini aldı. %61 yağ yakımını hızlandırır. Yapılan bir araştırmada, düşük kalorili diyet yapan kişilerin diyetlerine yoğurt ilave edildi ve gün içinde 3 öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların, yoğurtsuz diyet uygulayanlara göre yüzde 22 daha fazla kilo verdikleri görüldü. Ayrıca, bu kişilerin yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları tespit edildi. Kalsiyum ve protein oranın yüksek olması yağ yakımına yardımcı olması ile aynı zamanda tok tutucudur” dedi.

Yulaf uzun süre tok tutuyor

Tahıllar içerisinde daha fazla çözünebilen posa içermesi ile öne çıkan bir tahıldır. Ayrıca demir, selenyum, manganez, çinko, E vitamini ve diğer B grubu vitaminlerinin iyi kaynağıdır. Yüksek oranda çözünebilir posa ve antioksidan özelliği ile yulaf, kanserden korunmada kullanılabilecek mucize besinlerden birisidir. Yulaf tüketildikten sonra içinde bulunan lifler, su ile birleşip jelleşir ve mideyi daha geç terk eder böylece uzun süreli tokluk hissi sağlar. Kan şekeri dengesini sağlaması sayesinde de şeker ihtiyacını azalmasına yardımcı olur ve kilo kontrolüne bu etkileri ile önemli bir yardımcıdır. Yulaf glisemik indeksi düşük olan ve kana çok yavaş karışan bir tahıldır. Sabah kahvaltısında ve diğer öğünlerde yulaf ezmesi, yulaf eklenmiş ekmek şeklinde tüketilirse gün boyu kana yavaş karışacak tahıl kaynağı alınmış olur. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlar.

Enginar hem kilo hem de yağ kaybını hızlandırıyor

Sebzelerin arasından bizim için altın besin diyebiliriz. Son yıllarda yapılan birçok çalışmada sayısız faydası olduğu anlaşılan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze olarak algılanıyor. Hatta yılda bir kere 40 günlük enginar kürü yapanlara her geçen gün daha çok rastlanıyor. Enginarda bulunan ‘siyanik asit’ adlı madde kötü kolesterolü düşürüyor ve iyi kolesterolün salgılanmasını arttırıyor. Bu da kalp damar sağlığı için ilaç niteliğinde bir fayda demektir. Özellikle karaciğer yağlanması olan kişilerde düzenli tüketildiğinde hem kilo kaybına hem de yağ kaybını hızlandırdığı için olumlu sonuçlarla karşılaşılmaktadır.

Kahvaltıda mutlaka yumurta tüketin

Sabahları yumurta, gibi lösin amino asidince zengin protein tüketen kişilerin, kahvaltılarında karbonhidratça zengin bir diyetle beslenen kişilere kıyasla iki kat daha fazla yağ kaybettikleri yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Yumurta yiyerek kendinizi daha uzun süre tok hissedebilirsiniz. Yapılan bir başka çalışmada; güne bir yumurta yiyerek başlayanların ertesi günkü öğle yemeğine kadar aldıkları kalorinin, yumurta yiyerek güne başlamayanların aldıkları kaloriye göre daha az olduğu ortaya konmuştur. Yumurta A,D,E ve B grubu vitaminleri yüksek oranlarda içermektedir. Ayrıca yumurtada bulunan kolin, beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Demir içeriğinin de yüksek olması, özellikle çocuklarda tüketiminde önemli rol alır.

Kivi iştahı düzenlemede etkili

C vitamini oranı yüksek olan bir meyvedir. Kivinin bitkisel besinleri DNA’yı korur, antioksidan özelliği vardır, kan şekeri kontrolü için yararlıdır, kolon kanserini engellenmesine yardımcı olmaktadır. Astıma karşı koruma sağlar. Kivi kolesterol seviyesini düşürür, kan basıncını ayarlayarak yüksek tansiyonu düşürür, göğüs kanserini önlemede faydalıdır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kanı temizler, grip ve soğuk algınlığında tedavi edicidir. 1 adet kivi 46 kalori olduğu için öğle ve akşam öğünlerinde bir öğünde 3 kivi yiyerek iştahınızı önemli ölçüde kesebilirsiniz. Bu da iştah kesici bir meyve olarak kivi ile zayıflama sağlayacaktır. Aynı zamanda sindirimi rahatlatıcı özelliği vardır.

İHA

kaynak: hürriyet aile

Yoga Müziği Koy Gevşesinler…

komikaze-647-01[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir zamanlar bir yerde iyi bir usta vardı ,

Bir zamanlar bir yerde iyi bir usta vardı ,
Yanında bir de çırak , gözleri biraz şaşı .
Şaşılık bir özürdür , ne bir suç , ne de bir kusur ,
Noksanını bilmemek , işte kabahat budur. …
Usta bir gün çırağa , dedi ” içeriye gir ”
Orada bir şişe vardı , al onu bana getir ”
Çırak içeri gitti ve sesi geldi derin ,
” Burda iki şişe var , hangisini istersin ?
” Usta dedi , ” İyi bak , şişe çift değil , bir tek ,
Yanlış görmeyi bırak , gözünden perdeyi çek .”
” Beni aşağılama ” diye seslendi çırak ,
Burda iki şişe var , inanmazsan gel de bak
” Öyleyse dedi usta kır şişenin birini ,
Sonra getir bakalım buraya diğerini ”
Bir şişe kırılınca ikinci de kayboldu ,
Çırak bu işe şaştı , anlamadı ne oldu .
Bazı yanlış duygular insanı şaşı eder ,
Sonu gelmez arzular , kızgınlık ve öfkeler .
Bir tek olan şişeyi çırak görmüştü iki ,
Birinciyi kırınca ikinci uçup gitti.
Şaşı eder insanı aşırılık ve öfke ,
Ruhu dönemez olur , gerçeğe doğru yöne .
Garaz öne çıkınca altlarda kalır hüner ,
Perdeler yer değişir , gönülden göze iner.
Vicdanını karartıp rüşvet alırsa hakim ,
Farkedemez kim mazlum , göremez kimdir zalim .
Kırmak istemiyorsan içerdeki şişeyi ,
İyi anlamalısın çok önemli bir şeyi :
İki tane gözün var , biri semaya bakar ,
İkincinin bakışı hep yere doğru akar .
Kapat iştah ve istek , eleştri gözünü ,
İbret ve şükürle bak , iyi tanı özünü .
Nasihate kulak ver , iyi görürüm sanma ,
Hep gönül gözüyle bak , toprak gözüne kanma .
Madde gözü tembeldir , hep kolayını arar ,
Yanlış yola götürür , insanı kolay yollar .
Üşenme kaynağı bul , zor gelse de nefsine ,
Doğru yollarda ara , yokuş ve dik gelse de.
Bırak zannı şüpheyi , hedefin olsun gerçek ,
Varınca göreceksin , her zahmete değecek .
Asıl şaşılık budur , budur gözdeki mercek ,
Zannetmekle bilmenin farkını görememek .
Bulanıktan uzak dur ,her işin olsun berrak ,
Anca temiz bir kalptir yüzü ak çıkaracak .
Hele de vesveseye aman sakın kapılma ,
Güvenilmez bilgiyi kendine rehber kılma .
Vehimden de uzak dur , doğru bilgi zannetme ,
Hele de evhamları ona buna iletme .
Doğru olsun her işin , doğrudan uzaklaşma ,
Doğru bil , doğru düşün , doğrudan asla şaşma .
* Mesnevi’den Hikayeler *

Sepet Çok Demode…

komikaze-648-01[1]

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »

VAROLMANIN HALLERİ hakkında…


Kimi insan vardır, ne olsa kendine bilir.
Bu varolmanın –e halidir.
Kimi insan vardır ne olsa kendinden bilir.
Bu varolmanın –den halidir.

Gülmek insana yakışır…
İnsan vardır, kendini sevdirmek istediği kişiye güler
İnsan vardır, sevindirmek istediği kişiye
İç-ten

Her insan bir yerde haddini bilir…
İnsan vardır, başkasının çizdiği sınırda durur
İnsan vardır, kendine çizdiği sınırda
Özsaygı-dan

Her insan gün gelir bir kavgaya düşer …
İnsan vardır, insanlarla tartışır
İnsan vardır, vicdanıyla
İnsaf-tan

Her insan kazanmak ister…
İnsan vardır, başkasının kaybıyla kazanır
İnsan vardır, kaybetse de kazanır
Onur-dan

Her insanın bir yolu, bir de hedefi vardır…
İnsan vardır, yoldan çevrilir
İnsan vardır, yolla evrilir
Dirayet-ten

Her insanın söyleyecek bir sözü vardır…
İnsan vardır, farkedilmek için konuşur
İnsan vardır, farkettirmek için
Bilgelik-ten

Hayat her insanın karşısına sorular çıkartır…
İnsan vardır, hep ezberlediği cevapları verir
İnsan vardır, her an yeni bir cevabın peşindedir
Samimiyet-ten

Korkmayan insan yoktur…
İnsan vardır, korkularını saklar
İnsan vardır, korkularıyla yüzleşir
Cesaret-ten

Hayat bizi hem yoklukla, hem bollukla sınar…
İnsan vardır, kendine yontar
İnsan vardır, kendini yontar
Adap-tan

İnsan dediğin hep bir alış-veriş halindedir…
Bazı insanlar alabilecekleri birşey olduğu için verirler
Bazı insanlar ise verebilecekleri birşey olduğu için
Gönül-den…

kaynak: juno yıldız gözlemcisi

Bir Çocuğun Gözünden Hayat Felsefeleri…

 

1. Üşenmeyin: Ben hiç üşenmiyorum. Annem balonu en uzağa atıyor, gidip getiriyorum ve yine oynuyoruz. Annem tekerlekleri yuvarlıyor, kanepenin altından alıyorum yine oynuyoruz. Hem de her yere emekleyerek gidiyorum, oofff çok acıyor dizlerim, düşünün. Siz iki ayak üstünde durabiliyorsunuz, lütfen bir şeyler yapmaya üşenmeyin. Sizin hayatınız daha kolay hem.

2. Sabahları neşeli uyanmaya çalışın: Ben uyanınca gülümsüyorum. Belki annem beni kucağına alacak diye gülümsüyorumdur. O zaman siz de sabahları sizi kucağına alıp taşıyacak birini bulun.

3. Dağınık kalabilir: Sevmiyorsunuz dağınıklığı. Annemden biliyorum, akşam geç olunca, uyku arkadaşıma filan ayağı takılmadan yürüyebilmek istiyor. Ama dağınıklık varsa yaşayan birileri vardır. Ben oyuncaklarımı dağınıklığın içinden seçiyorum.

4. Dönen bir koltuğunuz varsa dönün: Annem beni o koltukta kucağına alıyor ve lunapark eve gelmiş gibi oluyor. Diyor ki, biz Ayşe gelene kadar bu koltukta niye hiç dönmedik ki? Diyeceğim o ki, her gün gördüğünüz için sıradan hale gelmiş eşyalarınıza bakın. Bebek gözüyle. Ev, eğlenceli olma potansiyeli taşıyan sıkıcı eşyalarla dolu. Geçen gün kanepe minderlerinden labirent yaptık! O dokunulmaz minderler daha önce hiç inmemiştir yere diye tahmin ediyorum.

5. Yemek yerken elinizdekini paylaşın: Annem bana yemek yedirirken elime bir de küçük ekmek veriyor. Ben de küçük parçalar koparıp anneme yediriyorum. Paylaşınca daha kolay bitiyor. Bitmesiyse, sanılanın aksine, iyi bir şey.

6. Az işiniz olsun: Mesela ben halkaları koluma geçirip bilezik yapmak veya bir kutuya kavanoz kapağı atmak gibi işleri önemsiyorum. Siz de işlerinizi azaltırsanız onları yapmaya bol bol vaktiniz kalır. Bugün mesela aynı kitabı 4 kere okuttum anneme. O kitap çok önemli çünkü.

7. İlk gülümseyen siz olun: Siz gülümserken karşınızdaki size gülümsemezse diye çok korkuyorsunuz. Ben de bazen niye öyle yaptıklarını anlamıyorum ama sonra hemen bana gülümseyerek karşılık veren birini buluyorum ve ötekini unutuyorum. Annem bana çok şaşırıyor.

8. Bazen onun dediği olsun: Misal annem beni her akşam kendi istediği saatte uyutmaya çalışıyor. Direniyorum, ağlıyorum olmuyor. Beni uyutmasına izin veriyorum. Boş veriyorum. Hem faydalıymış.

9. Başkaları sizi gördüğüne sevinsin: Biliyorum yetişkinler için her zaman kolay değil ama. Siz olsanız sizi gördüğünüze sevinir miydiniz? Ben gittiğim yerlere neşe ve oyun götürüyorum. Siz ne götürüyorsunuz?

10. Az ve öz konuşun: O kadar az ve öz konuşun ki, söylediklerinizin tadına doyamasınlar. Ne olur bi daha söyle! Ne olur şunu da söyle! diye tezahürat yapsınlar. Misal ben sadece “mama” ve “baba” diyorum. Daha çok şey söylemem için deli oluyorlar.

11. Her şeyi bilmeyiverin: Boş boş bakın. Anlamayın. Anlamamazlıktan gelin bazen. 15 kere söylemelerine izin verin. Dünya, size bir şeyler öğretmek için can atan insanlarla dolu. Bana bir şey öğretme fırsatı, sanırım annemle babamın hayatlarındaki en mühim şeylerden biri. Ne kadar bilmiyor ben, onlar o kadar bilgili hissediyor. hihi.

12. Güvenebileceğiniz bir kişiniz olsun: Ben iki tane buldum. Annemin kucağında sakinleşiyorum, babamla ayakta güven oyunu oynuyorum. Büyüyünce zor oluyormuş, öyle duydum. Güvenmeyi öğrenin.

İyi olmak zorunda değilsin; pozitif olmak zorunda da…

 

İyi olmak zorunda değilsin; pozitif olmak zorunda da… Hatta herkese iyilik yapmak zorunda da değilsin, hayatın boyunca tek bir iyilik yapmak zorunda bile değilsin daha ötesinde…. Meditasyon yapmak, vejeteryan olmak, her türlü yoga asanasını bilmek, derinden ommm sesi çıkarabilmek, beyazlar içinde tiril tiril gezinmek zorunda da değilsin… Öfkeni bastırmak, küfür etmemek, karşıdaki sana vururken illa ki diğer yanağını dönmek zorunda hele hiç değilsin…

Tek bir yapacağın şey var bu yaşam sürecinde, her neysen; her kimsen o olmak… Kendini reddetmemek… Mış gibi yapmamak… Kendini olduğun gibi kabullenmek ve kendini yaşam içinde olduğun gibi ifade etmek…

Aslında öfkeli bir Şirin misin? Niye değilmişsin gibi davranmaya çalışıyorsun ki? Seni o şekilde daha fazla seveceklerini ve kabulleneceklerini düşündüğün için mi? Belki de çok mızmız bir Şirinsin’dir ya da bilgiç ya da tüccar ya da sakar ya da gerçekten de kötü bir Şirinsin… Hiç bir Şirin’in olduğundan farklı davrandığını gördük mü biz? Hepsini bir bütün olarak sevip kucaklamadık mı çocukken? Onların hangi birisi olduğundan farklı davranmaya çalıştı ki? Hatta olduğundan farklı davranmaya çalıştıkları bölümlerde nasıl komik durumlara düştüklerini görüp eğlenmedik mi çocukken? Peki bu noktada soru şu? Sen nasıl bir Şirin’sin…

“Kendini Tanıma Yolculuğu”, bir sahte-kimlik edinip de onun arkasına kendini saklama çabası değildir. Böyle yüzünden huzur akan, mutluluk dolu, sakin ve dingin ses tonlamasıyla meleksi davranmaya çalışmak hele hiç değildir. Kısa bir süreliğine belki yedirebilirsiniz bunu karşınızdakine, ama eninde sonunda insanlar sizinle birlikte oldukça açıklar vereceksiniz ve hatta belki de o kadar saklanmaya çalışıyorsunuz ki bu kimliğin arkasına, kendinizi o kadar inkar ediyorsunuz ki… bunun yansıyan titreşiminden kimse yanınıza bile yaklaşmıyordur, ne demek uzun süre sizinle birlikte olmak… Siz kendinizle birlikte olabiliyor musunuz ki başkasının sizinle birlikte olmasını umuyorsunuz?

Elbette ki dünyada attığınız her bir adımın bir getirisi de olacaktır; yani siz öfkeli bir Şirinseniz ve yoldan çevirip adam dövüyorsanız, o da size karşılık verecektir veya kanunlar devreye girebilecektir. Veya sakarsanız, çeşitli kazalara ve maddi kayıplara sebep olabileceksinizdir veya her ne iseniz ve ne yapıyorsanız, tabii ki bunun karşılığı olabilecektir. Dünya üzerinde bedelini ödemeye hazır olduğunuz her şeyi yapmakta özgürsünüz. Bununla birlikte evet ben böyleyim deyip kendinizi kucakladığınızdaki huzurun getirisi paha biçilemez… Artık içsel olarak sizden yansıyan enerji, uyum enerjisi olacaktır. Bu noktada da başkalarının da sizi olduğu gibi kabul etmeye başladığını görmeye başlarsınız. Aslında içinizde siz kendinizi yargıladığınız için başkalarını yargılıyordunuz ve onlar da sizi yargılıyordu… Ne zaman olanınızı kucakladınız, içsel uyumunuz sağlandı ve işte o zaman çevrenize huzur yaymaya başladınız… Huzuru, olduğunuzdan başka bir şeymiş gibi davranmaya çalışarak yaşayamazsınız. Her neyseniz O’sunuz… Başka hiçbir şey değil…

Bunu kabullendiğiniz anda illüzyon çözülür; tıpkı açılan bir kasanın şifresi gibi. Evet, şifre iyilikte, güzellikte, doğrulukta vs. değildi; şifre kendini olduğun gibi kabullenmek ve kendini her neysen o şekilde kucaklamakta gizliydi. İçinden “iyilik” yapmak geçmiyorken, “iyiymiş gibi” davrandıkça o an yaptığın tek şey aslında kendini inkar etmekten ibaretti ve bu da seni senden uzaklaştırıyor ve illüzyonunu besliyordu. Ayrıca hazır iyilik, güzellik, doğruluk demişken… kime göre, neye göre? Barış içinde yaşamayı arzulamak, insani değerler açısından “doğru”dur, “iyi”dir, “güzel”dir belki de, siz bunu istediğinizi ifade ediyorsunuz diye bu sizin “doğru”, “iyi”, “güzel” olduğunuz anlamına mı gelir? O zaman neden “barış içinde yaşamayı arzulamayanları” eleştiriyorsunuz ki, cık cık’lıyorsunuz ki? Acaba eleştirdiğiniz kendi içinizdeki savaşmayı seven tarafınızı görmeyi reddedişiniz olabilir mi?  Bir insanı eylemlerinden ötürü eleştirdiğinizde, böyle de yapılır mı canım dediğinizde; acaba benzer bir durumda aslında özde sizin de eleştirdiğinizden farklı bir davranış göstermeyeceğinizi bilmenizden kaynaklanan kendinize yönelik bir tepki olabilir mi? Başkasına despot derken, aslında o size içinizde sakladığınız despotu yansıtıyor da kendinizi eleştiriyor olabilir misiniz? “Hayır,canım olur mu öyle saçma şey!” diyebilirsiniz belki de bu sözlere. O kadar eminsiniz ki “başkasının” öyle olduğundan… Size bir sır vereyim mi? Ne kadar çok kızıyorsanız o “başkalarına” o kadar güçlü reddediyorsunuzdur kendinizi…

Ne zaman her neyseniz o olduğunuz gerçeğini kucaklarsınız, ona sarılırsınız, onu yaşamaya başlarsınız… İşte o zaman illüzyon çözülür ve farkındalık başlar… Bu noktada öfkeli Şirin, Şirinler’in aslında kim olduğunu keşfetmeye başlayabilir… Çizgi roman karakterleridir onlar… Yaratıcıları da Peyo adında bir adamdır. Peyo’ya da böyle karakterleri yaratmak için evrenden bir şekilde ilham gelmiştir vs. Süreç her zaman bir şekilde işler. Her yaratılanın bir yaratıcısı vardır, her yaratıcının da daha özde bir yaradanı… Taa ki en özsel benliğimize kadar gider bu silsile… Ve eğer içinizde gerçekten tanımak istiyorsanız o özü, bunun yolu elbet açılacaktır ve bu da önce kendini her neysen o şekilde kucaklamaktan geçer…

Diyeceksiniz benim umurumda değil, kendimi tanımak, etmek, özmüş falan; eyvallah. Bu evrende kimse size çıkıp da niye diye sormayacaktır. Kimisi yolculuk için gelir, kimisi de köyünde kendisiyle mutlu mesut yaşamak için… Hiç kimse de bir diğerinden daha önemli, değerli değildir bu bağlamda. Zaten kendini kucaklayan insan da başkasından daha önemli, değerli olacağım diye çabalamaz da… Bu yaşamda her neyse, onu gerçekleştirir… Kendisini kucaklamanın verdiği tatmin, zaten “daha değerli” olmalıyım hissini eritecektir…

Hadi bakalım her neyseniz onu kabullenme ve onu yaşama zamanı sevgili Şirinler… Hep birlikte şirinlemeye… 🙂

Hasan Sonsuz Çeliktaş

HAYATIN ANLAMI ÜZERİNE


Yaşamak bir sanattır. Ve bu sanat, bir insanın yapabileceği en önemli, en zor ve en çetrefilli (çok yönlü ya da karmaşık) sanat türüdür. Bu sanatın özel araç ve gereçleri bulunmaz. Onun tek aracı, insanın kendisi ve evrimini hazırlayan potansiyel güçleridir. Yaşama sanatının içinde insan, hem sanatçı, ama aynı anda hem de o sanatçının ürünüdür. Yani hem heykeltıraş, hem de taş veya hem doktor, hem de hastadır.
İnsanın hayatı boyunca en önemli ödevi, kendi içsel güçlerinin ve iç potansiyelinin gelişmesine, ortaya çıkmasına, kısaca içsel doğumuna gayret etmektir. Bu çalışmasının sonucu ve mükâfatı ise, kendi gerçek kişiliğini elde etmesidir.
Bir insanı anlamak, onun her hareketini doğrulamak demek değildir. Bir insanı anlamak, onun koşulları içinde değerlendirmektir. Yoksa hiç kimse bir hakim ya da Tanrı gibiymişçesine, bir diğerini yargılamak hakkına sahip değildir.
Hümaniter ahlâk anlayışı insanı, kendi fiziksel ve ruhsal bütünlüğü içinde ele alır. Bu anlayışa göre, insan, kendi kendisinin hedefi ve amacı olabilmek için, önce kendisini bilmek ve kendisi olmak kararını almalıdır.
İnsan, içinden gelen sese kulak vererek davranır ve böylece kendi özünü gerçekleştirerek, insan oluşunu ortaya koyarsa, dünya ile bir ilişkiye geçmiş demektir. Ve bu yolla, yaşamanın tek amacının, hayatın doğrulanması ve dolu dolu yaşanması olduğunu da anlar…

Erıch Fromm – Yaşama Sanatı.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Etiketler: . Leave a Comment »