Saraçoğlu’ndan göbek eriten formül…!

Saraçoğlu'ndan göbek eriten formül...!

 Birçok kadının şikayetçi olduğu karın bölgesindeki yağlardan kurtulmak mümkün. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, göbeğinden kurtulmak isteyenlere önemli tüyolar verdi.

Birçok kadının muzdarip olduğu inatçı göbek yağalarından İbrahim Saraçoğlu'nun önerdiği kürle kurtulmanız mümkün. Bu kür dometes suyu, maydanoz ve limondan faydalanılarak yapılıyor. 

Güne üzerine limon sıkılmış maydanoz tüketerek başlayın. Öğleden sonra doğal domates suyu için. Ayrıca kürü desteklemek için akşamalrı en az yarım sat yürüyüş yapın.Bunları 1 ay uyguladıktan sonra 10 gün ara verin. Sonra yeniden 1 ay uygulayın. 

Domatesin büyük bir nimet olduğunu belirten Saraçoğlu, "Domates suyu ayrıca kalbiniz dıştan yağ bağlamışsa onu da eritiyor" dedi.

Birçok kadının şikayetçi olduğu karın bölgesindeki yağlardan kurtulmak mümkün. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, göbeğinden kurtulmak isteyenlere önemli tüyolar verdi.

Birçok kadının muzdarip olduğu inatçı göbek yağalarından İbrahim Saraçoğlu’nun önerdiği kürle kurtulmanız mümkün. Bu kür dometes suyu, maydanoz ve limondan faydalanılarak yapılıyor.

Güne üzerine limon sıkılmış maydanoz tüketerek başlayın. Öğleden sonra doğal domates suyu için. Ayrıca kürü desteklemek için akşamalrı en az yarım sat yürüyüş yapın.Bunları 1 ay uyguladıktan sonra 10 gün ara verin. Sonra yeniden 1 ay uygulayın.

Domatesin büyük bir nimet olduğunu belirten Saraçoğlu, “Domates suyu ayrıca kalbiniz dıştan yağ bağlamışsa onu da eritiyor” dedi.

Bitki Alemi kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kan Şekeri ve Kolesterolü Azaltmak İçin Tarçın Çayı İçin…!

Kan Şekeri ve Kolesterolü Azaltmak İçin Tarçın Çayı İçin...!

Tarçın, kan şekeri ve kolesterol seviyenizi düzenlemek için kullanabileceğiniz alternatif bir tedavi aracıdır. Tamamen doğal olması sayesinde korku duymadan kullanabilirsiniz. İçerisinde kimyasal yoktur.

Tarçın Kan Şekerini Nasıl Düşürür?
Tarçın, dünya mutfaklarında oldukça yaygın kullanılan bir baharattır. Tatlılarda, pastalarda ve hatta meyve pürelerinde bile kullanılmaktadır. Ayrıca sağlığımız için birçok faydası olduğundan çeşitli hastalıklarda kullanımı önerilmektedir. 

Kısa bir süre önce, Tip 2 diyabeti olan 70 kişiyle bir araştırma yapıldı. Bu araştırmaya katılan kişiler 40 gün boyunca günlük yiyeceklerine 6 gram tarçın ekledi ve araştırmanın sonunda istisnasız her hastada kan şekeri seviyesinde %29’luk bir azalma gözlemlendi. 

Tarçın Kolesterol Seviyesini Nasıl Düşürür?
Tarçın, kötü kolesterol ile savaşmada oldukça etkili bir baharattır. Tarçının kolesterol üzerindeki etkisi, diyabetli hastaların katıldığı aynı araştırmada da kanıtlanmıştır. Araştırmacılar yüksek kolesterolu olan kişilere de aynı deneyi uyguladı ve hastaların kolesterol seviyelerinde %7-%27 arasında bir azalma gözlemlendi.

Tarçını Nasıl Tüketilmeliyiz?
tarçın 2

Tarçın farklı şekillerde kullanabileceğiniz bir baharattır. Tarçını pastalara ve içeceklere ekleyebileceğiniz gibi, yalnızca tarçın kullanarak da lezzetli bir çay elde edebilirsiniz.

Tarçın çayı yapmanın ilk adımı bir bardak suyu kaynatmaktır. Ardından bir çubuk tarçını ya da bir çay kaşığı tarçın tozunu ekleyin. Hazırladığınız çayın üzerini kapatın ve birkaç dakika demlenmesini bekleyin. İsteğe bağlı olarak az miktarda balla tatlandırın.

Tarçını tüketme yollarından biri de, toz halini kahveye, meyve sularına, kahvaltı gevreklerine veya gün boyunca tükettiğiniz diğer içeceklerinize eklemektir. Toz tarçını aynı zamanda pastalarınıza, kurabiye ve gün boyunca yediğiniz diğer tatlılarınıza da katabilirsiniz.

Tarçın rahatlıkla bulunabilen, ekonomik açıdan erişilmesi kolay bir baharattır. Bu da, evinizde her daim tarçın olabileceği anlamına geliyor. Tarçın tüketirken her zaman tarçın çubuklarını tercih etmeye özen göstermelisiniz, çünkü tarçın çubukları toz tarçından daha konsantredir ve bu sayede sağlığınıza daha yararlıdır. 

Tarçın kilo vermek ya da istediğini kiloda kalmak için oldukça etkili bir yöntem olsa bile unutmamanız gereken bir nokta var. Kan şekeri ve kolesterol seviyenizi kontrol altında tutmak istiyorsanız doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmayı bırakmamalısınız. Yapmanız gereken tek şey, ilaçlarınızın yanı sıra tarçın da kullanmak.

Tarçın, kan şekeri ve kolesterol seviyenizi düzenlemek için kullanabileceğiniz alternatif bir tedavi aracıdır. Tamamen doğal olması sayesinde korku duymadan kullanabilirsiniz. İçerisinde kimyasal yoktur.

Tarçın Kan Şekerini Nasıl Düşürür?
Tarçın, dünya mutfaklarında oldukça yaygın kullanılan bir baharattır. Tatlılarda, pastalarda ve hatta meyve pürelerinde bile kullanılmaktadır. Ayrıca sağlığımız için birçok faydası olduğundan çeşitli hastalıklarda kullanımı önerilmektedir.

Kısa bir süre önce, Tip 2 diyabeti olan 70 kişiyle bir araştırma yapıldı. Bu araştırmaya katılan kişiler 40 gün boyunca günlük yiyeceklerine 6 gram tarçın ekledi ve araştırmanın sonunda istisnasız her hastada kan şekeri seviyesinde %29’luk bir azalma gözlemlendi.

Tarçın Kolesterol Seviyesini Nasıl Düşürür?
Tarçın, kötü kolesterol ile savaşmada oldukça etkili bir baharattır. Tarçının kolesterol üzerindeki etkisi, diyabetli hastaların katıldığı aynı araştırmada da kanıtlanmıştır. Araştırmacılar yüksek kolesterolu olan kişilere de aynı deneyi uyguladı ve hastaların kolesterol seviyelerinde %7-%27 arasında bir azalma gözlemlendi.
Tarçını Nasıl Tüketilmeliyiz?
tarçın 2

Tarçın farklı şekillerde kullanabileceğiniz bir baharattır. Tarçını pastalara ve içeceklere ekleyebileceğiniz gibi, yalnızca tarçın kullanarak da lezzetli bir çay elde edebilirsiniz.

Tarçın çayı yapmanın ilk adımı bir bardak suyu kaynatmaktır. Ardından bir çubuk tarçını ya da bir çay kaşığı tarçın tozunu ekleyin. Hazırladığınız çayın üzerini kapatın ve birkaç dakika demlenmesini bekleyin. İsteğe bağlı olarak az miktarda balla tatlandırın.

Tarçını tüketme yollarından biri de, toz halini kahveye, meyve sularına, kahvaltı gevreklerine veya gün boyunca tükettiğiniz diğer içeceklerinize eklemektir. Toz tarçını aynı zamanda pastalarınıza, kurabiye ve gün boyunca yediğiniz diğer tatlılarınıza da katabilirsiniz.

Tarçın rahatlıkla bulunabilen, ekonomik açıdan erişilmesi kolay bir baharattır. Bu da, evinizde her daim tarçın olabileceği anlamına geliyor. Tarçın tüketirken her zaman tarçın çubuklarını tercih etmeye özen göstermelisiniz, çünkü tarçın çubukları toz tarçından daha konsantredir ve bu sayede sağlığınıza daha yararlıdır.

Tarçın kilo vermek ya da istediğini kiloda kalmak için oldukça etkili bir yöntem olsa bile unutmamanız gereken bir nokta var. Kan şekeri ve kolesterol seviyenizi kontrol altında tutmak istiyorsanız doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmayı bırakmamalısınız. Yapmanız gereken tek şey, ilaçlarınızın yanı sıra tarçın da kullanmak.

İnsanların negatif duygu ve düşünceleri kendi bedenlerinin 15 metre etrafına dek yayılıyormuş.

images[3]

İnsanların negatif duygu ve düşünceleri kendi bedenlerinin 15 metre etrafına dek yayılıyormuş. Düşünün kalabalık ve mutsuz şehirlerdeki negatif enerji bulutlarının kuvvetini…
O yüzden belki de insanlardan uzak tenha ve doğa içinde daha kolay şifalanıp arınıyoruz demek ki…
Alıntı:
Messages From God and the Ascended Masters
Judith A. Beals

Görünmez Olan Duygu ve Enerji Nasıl Görünür Hale Gelir?

Beyin dalgalarıyla suyu hareket ettirmek mümkün mü?

Spinoza’nın Epika isimli kitabından esinlenerek yapılan çalışmada kitapta bahsedildiği gibi 48 duyudan bahsediliyor.

İnsanların vücudunun büyük bir kısmı suysa ve duygularında bir elektriksel enerjisi varsa neden bu enerji insanın dışında bulunan bir su havuzuna aktarılmasın. Neden duygu ve düşünceleri görselleştirmeyelim, İlk olarak bu proje beş duygu ile başlamış yani; kızgınlık, üzüntü, mutluluk, nefret, arzu. Bu duyguların her biri su dolu bir kapa yansıtılmış. Daha sonra bu deney Spinoza’nın kitabında olduğu gibi 48 farklı duyguyla gerçekleştiriliyor. Böylece sanatçı kendi iç dünyasını herkese gösterebiliyor.

 https://www.youtube.com/watch?v=ZXMXqULrEWg
Görünmez Olan Duygu ve Enerji Nasıl Görünür Hale Gelir?
Görünmez Olan Duygu ve Enerji Nasıl Görünür Hale Gelir?
Görünmez Olan Duygu ve Enerji Nasıl Görünür Hale Gelir?

https://www.youtube.com/watch?v=ZXMXqULrEWg

Amargi Hillier ‘in Beynin gizli güçleri’ nden alıntılarla;

“Zihninizin yüksek boyut seviyelerinde daha etkili olmasının sebebi beyin dalgalarınızın ya da düşünce dalgalarınızın o seviyeyle çok daha eşit ya da uyumlu boyutta olmasındandır. Düşünceler ve yüksek boyutlar el ele giderler. Bu düşünce çok önemli ve bilinmelidir. Etrafınızdaki dünyada uygulanabilir teknikler bulabilirsiniz ama daha yüksek boyutları ya da farkındalığın daha yüksek seviyelerini içeren tekniklerin 3ncü boyut tekniklerinden daha hızlı ve daha güçlü etkisi vardır.

Hayatınızı ve yaşamınızdaki olayları lehinize çevirmek için düşüncelerinizi kullanmanın anahtarlarından biri İÇE BAKIŞINIZI KULLANARAK İÇİNİZDE ARAMAKTIR. Bu imgeleme kavramına girer.

Hedefinizin gerçekten olduğunu zihninizde canlandırdığınızda bilinçaltınızı ya da farkında olmayan zihninizi kandırarak etkilemiş olursunuz. Zihninizin gözü kalıp tahtasına benzer. Her şey orada başlar. Zihninizin gözüyle görmeye devam edin. Aklınızda bir imge tutmak istek ve arzularınızı gerçekleştirmek için gerekli bir adımdır……

Etrafınızda fark ettiğinizden çok daha fazlasının olduğunu anlamanız önemlidir.
Örnek: Televizyonun önüne geçtiğinizde anteninize gelen radyo dalgalarını göremezsiniz. Hoparlörlerden gelen müzik sesini duyabilir ama ses titreşimlerini göremezsiniz. Ama bilinciniz bu gibi şeylerin farkındadır…..

Düşüncelerinizin yaşamınızı ve çevrenizi ustalıkla idare etmesi için iç görünüzü kullanarak bunun içinizde olduğunu görmelisiniz. Bu kavrama imgelem denir.
Ve zihin gücünüzü geliştirme çalışmanızın temelidir. Zihin gözüyle görmeyi öğrenmek zorundasınız. Daha ileride ne imgelerseniz onu hissedebilmeli, dokunabilmeli ve koklayabilmelisiniz. Zihninizde bir hedefinizin gerçekten oluyormuş gibi gördüğünüzde, etkili bir şekilde zihninizi kandırırsınız. Zihin gözünüz zincirleme etki oluşturur. her şeyin başladığı nokta burasıdır.

İmgelemeniz işi başlatır ve sonra zihninizin bir parçası olayları etkiler……

Zihin güzünüzü kullanma biçiminiz parmak izleriniz kadar eşsiz olacaktır!

Siz 3.boyut dünyasına ayarlısınız. Eğer yüksek diğer boyutlarda da bulunuyorsak neden onları göremiyoruz ya da deneyimleyemiyoruz?

Göremez ya da deneyimleyemezsiniz çünkü bunlara ayarlı değilsiniz……..

Etrafınızdaki 3.boyut dünyasında bulunan tüm nesneleri ölçerseniz ortalama dalga boyu 7.23 cm. olacaktır. Kuantum fiziğinde, her nesne partiküllerden ya da dalgalardan (ses)(dalga boyu) oluşur. Ölçülebilir kendi sinüs dalgası “imzası”na sahiptir. Bu ortalamasıdır ve ayarlı olduğumuz 3.boyut evreninin dalga boyudur (7.23 cm.). Tibet veya Hindu öğretilerinde bu OM sesidir.

Bilincinizi başka bir dalga boyuna getirince, etrafınızda gördüğünüz şeyler yeni dünyanın dalga uzunluğuna göre değişecektir. Nerede olduğunuza ve hangi dalga boyu uzunluğuna ayarlı olduğunuza göre hayat bu farklı boyutlarda değişik olacaktır. 3.boyutta insanların olması gibi, daha yüksek dalga uzunluklarında da yaşam ve bilgi bolluğu vardır.

Bilim adamları gezegenlerde hayat tespit edememişlerdir. Anlamanız gereken şudur ki bunlar üzerinde çalışan bilim adamları bu gezegenlere 3.boyut dalga uzunluğuyla bakıyor 3.boyut dünyasında yaşıyor ve teleskop, bilgisayar, radar, lazer gibi bir sürü 3.boyut araçlarla çalışıyorlar………….

Beyin dalgalarınızı değiştirdiğinizde “dalga boyu farkındalığınızı” da değiştirmeye başlarsınız. Farklı dalga boylarına ayarlanmaya başlarsınız.
Beyin dalgalarınızı değiştirmek demek bir başka boyuta tamamen geçmenin yolu değildir. Ama beyin dalganızı değiştirdiğinizde farkındalığınızı da hafiften değiştirirsiniz ve 4.boyut parladığında 3. boyutun sisi biraz kalkar.Düşünceler hemen belirir”

Sn. Hülya Tokdemir Reis‘e teşekkürlerimizle like ifade simgesi

Birbiri içinden geçen iki ilmeğin oluşturduğu HERAKLES DÜĞÜMÜ;

 

Birbiri içinden geçen iki ilmeğin oluşturduğu HERAKLES DÜĞÜMÜ;

Birliğin yarattığı gücü,
Saadet ve Mutluluğu ifade eden eski ve yaygın bir simgedir.

Sonsuz sevgi ve bağlılık için bir evlilik sembolü olan düğüm
Aşk Düğümü veya Evlilik Düğümü olarak da adlandırılır.

Başlangıçta antik Mısır’da kullanılmış olan düğüm
eski Yunanlılar ve Romalılarda koruyucu tılsım ve bir sevgi belirteci olarak daha popüler oldu.

Herakles Düğümü’nün en eski örnekleri
Mısır Eski Krallık döneminin mühür oymalarında
saç örgüsü motifleriyle birlikte görünür.

Ancak takılarda kullanımı Helenistik dönemde yaygınlaşır
ve bu dönemin bitiminde azalır.

Helenistik dönemin kuyumcuları
diadem, bilezik, kolye zincir baklaları veya kilitleri gibi birçok farklı takı formunda Herakles Düğümü’nü kullanmışlardır.

Yüzeylerine telkari işlemeler ve süs taşı kakmalarla zengin bezemeler yapılan ilmeklerin orta kısmına bazen rozetler, bazen de minyatür Eros ve Nike figürleri yerleştirilerek çok detaylı ve zarif mücevherler yaratılmıştır.

Herakles Düğümü, Bizans mimarisinde sevilen bir bezeme motifi olmuş,

İslam sanatında “Saadet Düğümü” olarak adlandırılıp
kitap süslemelerinde,
Anadolu Beylikleri Devri ve Erken Osmanlı sikkelerinde
arabesk motifleri ile birleştirilip kullanımı sürdürülmüştür.

Kazak Türklerinin folklorik takılarında
bu motif yalınlaştırılıp iç içe geçen
ya da yan yana duran iki daire şeklinde işlenerek

evliliği ve evlilikte iki soyun birleşimini ifade etmek için kullanılmaktadır.

Arkeoloji, Antropoloji ve Folklor Açısından Takılar
ve Süs Eşyalarında Sembollerin Dili,
Altan TÜRE, 87.

Meditasyonun kanserin oluşturduğu ölüm hücrelerini değiştirdiğine dair ilk kanıtlar

Yeni bir çalışmada, meditasyon ve yoga gibi düzenli olarak stres azaltma teknikleri uygulayan göğüs kanseri hastalarında, tedavi sürmese de “fiziksel hücre değişimi” gözlemlendi:

Amerika Kanser Derneği (ACA) tarafından çıkartılan hakemli Cancer dergisinde çıkan çalışmada, katılımcılar en az iki yıl önce göğüs kanseri atlatmış, ortalama 55 yaşındaki belirgin duygusal sıkıntı yaşayan kişilerden oluştu.

Rastlantısal üç grupta incelenen 88 katılımcının, 12 haftalık çalışma öncesinde kan örnekleri incelendi.

İlk grup, haftalık 90 dakikalık toplantılarda “yargılamadan anın farkına varmak” ve Hatha Yoga eğitimlerine tabi tutuldu; dahası katılımcılar her gün evde 45 dakika yoga yaptılar.

İkinci grupsa haftalık 90 dakikalık toplantılarda olumlu-olumsuz duygularını paylaşmaya davet edildi.

Üçüncü, kontrol grubu ise sadece 6 saatlik bir stres azaltma tekniği atölyesine katıldı. Çalışma sonunda kan örnekleri incelendiğinde, bu üç grup arasında dikkate değer farklar gözlemlendi.

Kanada’da, Alberta’da yürütülen çalışmanın başı, Linda Carlson basın bülteninde sonuçları şöyle değerlendirdi

“Farkındalık meditasyonu gibi psikososyal müdahalelerin zihnen daha iyi hissetmeyi sağladığı zaten biliniyordu. Ancak ilk kez biyolojinin anahtar unsurlarını da etkilediğine dair kanıt edindik.”

Çalışmadaki gruplar arasındaki fark telomerlerde:

Kromozomların ucunda kopyalandıkça kısalan, hücrelerin hangi hızla yaşlandığını belirleyen koruyucu protein dizileri mevcut. Bunlara telomer adı veriliyor.

Telomerler tükenince, kromozomlar bozulmaya başlıyor, bu da hücre sağlığına olumsuz etki yapıyor. Çalışma sona erdiğinde, farkındalık eğitimi alıp haftalık toplantılara giden katılımcılarda telomer uzunluklarının değişmediği görülmüş. Halbuki farkındalık eğitimi almayan kontrol grubunda ise telomerler kısalmış.

Carlson, “Üç aylık çalışma dönemi boyunca telomer uzunluğunda böylesi bir farklılık gözlemlemek şaşırtıcıydı” diyor. “Bu durumun sağlığa olası faydalarının nitel olarak belirlenmesi için daha ileri araştırmalar geriyor. Yine de bu umut ve heyecan verici bir keşif.”

Çalışma zihnin ve bedenin birbirini etkilediğini işaret etse de bunun nasıl olduğu, hangi etkenlerle gerçekleştiği belli değil. Telomer uzunluğunu koruyan her iki grup da yaşama stres katan unsurları kabul etmek için zaman harcadı, gerçi her iki grup bunu farklı yöntemlerle denedi.

Meditasyon grup yoga da yaptığı için egzersizin bu sonuçlara etki ettiği düşünülebilir, bu durum sonraki çalışmalarla daha iyi ortaya çıkartılabilir.

Araştırmadaki sonraki basamak, bu sonuçların daha uzun sürede daha büyük gruplarda da geçerli olup olmayacağını, stres azaltımıyla telomer koruma etkisinin kısa süreli olup olmadığını ortaya çıkartmak.

Dahası, telomer uzunluğundaki bu farkların bireyin genel sağlığında gerçekten bir etkisi olup olmadığı da ölçülecek.

hülya Tokdemir reis

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Ey Kadınlar Güvenin Kendinize… İşte Burçlara Göre Çekici Yönleriniz…

burclara-gore-kadinlarin-en-cekici-yonleri

Koç kadınının en çekici yönleri

Öz güveni, çekiciliği, hareketli hayatı,
Her zaman işini sağlam yapması, hakkını her zaman koruması,
İlişkilerinde baskın taraf olması, baskılara boyun eğmeyişi, asi ruhu,
Olaylar karşısında kolay kolay pes etmeyişi,
Ulaşılması zor bir kadın olması, İlişkilerinde seçici olması ve saygıya önem vermesi,
Açık, net ve dürüst olması, etkileyici bakışları,
Girdiği her ortamda ilgiyi üzerinde toplamayı başarabilmesi
Zevkli ve eğlenceli oluşu, kendine çok iyi bakması ve sürekli dinç ve bakımlı olması,
Kolay sinirlenip kolay sakinleşmesi.

Boğa Kadının En çekici Yönleri

Bitmek bilmeyen sabrının olması, misafirperverliği,
Güvenilir olması, yemek konusunda becerikli oluşu,
Güzelliğine aşırı önem vermesi, giydiği kıyafeti taşıyabilmesi,
İlişkilerinde aceleci olmayışı, seçici davranması,
Tutumluluğu, sadakati, duygusallığı,
Kendini ifade etmedeki başarısı, çok iyi bir dinleyici olması,
Fiziğine önem verişi, doğal güzelliği,
İlişkilerinde partnerini mutlu etmeyi bilmesi, her zaman onun yanında oluşu.

İkizler Kadınının En Çekici Yönleri

Zekâsı ve engin bilgisi, erkeğine güvenmesi, kıskançlık krizlerine girmeyişi,
Arkadaş canlısı olması, eğlenceli, keyifli, hareketli oluşu,
Duygusallığını dizginleyebilmesi, romantikliği, eğlenmeyi bilmesi,
Düzgün fiziğe sahip olması ve formunu koruması,
Karşısındakini anlaması, empati yeteneği,
Monotonluktan hoşlanmayışı, yerine göre davranabilmesi.

Yengeç kadınının en çekici yönleri

Çok güvenilir olması, sır saklamadaki başarısı,
Tutumlu olması ve elindeki kaynakları verimli kullanabilmesi,
Monotonluktan uzak oluşu,
Masumiyeti ve sadakati, yapmacık olmayan davranışları, en zor günlerde bile sevdiğinin yanında olmayı başarması,
İçten ve dürüst tavırları, sabrı,
Gözlerinin güzelliği, gizemli bakışları,
Mutfaktaki üstün yeteneği,
Üzüntülerinin arasında boğulmayıp hayata tutunmayı başarma yeteneği.

Aslan kadınının en çekici yönleri

Çevresinin dikkatini çeken cazibesi, güzelliği, kadınlığı,
Sıcakkanlı tavırları, çevresindeki popülaritesi,
İlişkilerinde otoriter tavırları, seçiciliği, cinsel ateşi,
Dişiliği, çekiciliği, cazibesi, sıcaklığı, aklı ve güzelliği,
Mağrurluğu güzelliği ile çevresindekilerin dikkatini çekebilme yeteneği,
Sadece sevdiğine karşı olan şefkatli tavırları,
Zekası, gücü, yetenekleri,
Bakımına önem vermesi, hayatında kaliteden asla ödün vermeyişi,
Tüm üstün yeteneklerinin farkında oluşu ve bunları çok iyi kullanmayı bilmesi.

Başak kadınının en çekici yönleri

Mutluluğa giden yolda tüm engelleri aşmadaki başarısı,
İşlerini sağlama almayı bilişi, ilişkilerinde güvene önem vermesi,
Davranışlarında aşırıya kaçmayışı, aşırılıktan hoşlanmayışı,
Titizliği, aklı, tertemiz yüreği ve sadakati, mütevaziliği,
İlişkilerinde mantığının sesini dinleyip doğru kararlar verebilmesi,
Paraya önem vermeyişi, sevdikleri için her şeyi yapma isteği,
Gelişmiş zekâsı, pratikliği ve estetik duyarlılığı,
Çocuksu, şakacı tavırları, sevdiklerini şaşırtmadaki üstün yeteneği

Terazi kadınının en çekici yönleri

Anı yaşamadaki başarısı, mutluluğu her an yakalayabilmesi,
İlişkilerinde kıskanç ve ısrarcı olmayışı,
Kıyafet seçiminde ve giydiğini üzerine yakıştırabilmesindeki yeteneği,
Partneri için yeri geldiğinde arkadaş, yeri, geldiğinde dost, yeri geldiğinde sadık bir âşık olabilmesi,
Çekiciliği ve insanın içini ısıtan gülümsemesi,
Hayatında ve ilişkilerinde mantıklı oluşu, olmayacak bir ilişki için ısrarcı olmayışı,
Popülerliği ve flörte olan düşkünlüğü,
Haklı olduğu konularda hakkını sonuna kadar aramaktan çekinmeyişi.

Akrep kadınının en çekici yönleri

Partnerini baştan çıkarmadaki başarısı, erkeği gözleri ile kendine esir edişi,
Büyüleyici güzelliği, etkili bakışları, gizemli yapısı,
Cinsel yönden karşısındakini mutlu etmedeki başarısı, cinselliği sınırsızca yaşaması,
Yeri geldiğinde melek, yeri geldiğinde şeytan olmadaki doğal yeteneği,
Öz güven duygusunun çok gelişmiş olması, istediğini elde etmedeki başarısı,
Gerektiğinde risk almaktan korkmayışı, azmi ve kararlılığı,
Bütünüyle bir kadın oluşu, teni, kokusu, kıyafet seçimi…

 

Yay kadınının en çekici yönleri

Yay burcu kadınlarının çocuksu halleri, genç görünümleri,
Sorunlarla karşılaşmasına rağmen olaylara olumlu yönlerinden yaklaşması,
Geniş hayal dünyaları, çevresindeki insanları her zaman güldürmeyi başaran mizah anlayışları,
Hareketli ve maceraperest yaşamı, özgürlüğe olan düşkünlüğü,
Kendi özgürlüğüne verdiği değer kadar partnerinin de özgürlüğüne değer vermesi,
Her zaman formda vücudu, asaleti, temiz kalpliliği,
Arkadaşlarına olan düşkünlüğü, bonkörlüğü.

Oğlak kadınının en çekici yönleri

Yaşları ilerlese de güzelliklerinden bir şey kaybetmemeleri,
İşlerini çok sağlam yapmaları,
Sevdiğine olan sadakati,
Erkeğinin her zaman yanında, arkasında olması,
Mütevaziliği, ciddiyeti, dürüstlüğü,
Doğal güzelliği, orantılı vücut yapıları, sadeliği,
Tutumluluğu, yerine ve zamanına göre davranabilmesi.

Kova kadınının en çekici yönleri

Mantığının sesi ile hareket eden aşırı duygusallıktan uzak tavırları,
Zor bir kadın oluşu ve erkekleri peşinden koşturması,
İlişkileri dâhil hayatındaki her konuda seçici davranması,
Kendine has tarzı ve bu tarzın çevresinde uyandırdığı ilgi,
Karşısındaki insanlara her zaman saygılı davranması,
Kendinden emin oluşu ve karşısındakine olan güveni,
Zeki ve arkadaş canlısı oluşu,
Her zaman zarif görünmeyi başarabilmesi.

Balık kadınının en çekici yönleri

Gözleri, bakışları ile çevresindekileri büyüleyici bir kadın oluşu,
Erkeğini mutlu etmedeki başarısı,
Utangaç kişiliğinin altında yatan muzip çocuksu hali,
Hoşgörüsü, cömertliği, güzelliği, insanın içini okşayan gülüşü,
Her konuda çok saf duruşu, kötülükten uzaklığı,
Hayatta sahip olduğu her şeyi sevdikleriyle paylaşması,
Her olumsuz durumdan olumlu sonuçlar çıkarması, karşısındakini rahatlatan konuşmaları,
Merhameti, kendini karşısındakinin yerine koymadaki ustalığı.

kaynak: kadınlar duysun

 

 

 

14 Şubat üzerine enfes bir yazı._________

Bazı ilişkilerde eser miktarda da olsa yetiyor; bazılarında ise çok daha sık aranıyor.

Ancak her ilişki, doğası gereği “rutin dışına çıkmaya” illa ki ihtiyaç duyuyor.

Bu ihtiyaç, ilişki içindeki kişiler kadar para kazanmak isteyen şirketlerin de ilgilerini çekiyor.

Markalar, bu naif ilişki ihtiyacını, kendi para kazanma ihtiyaçları ile ustalıkla (!) birleştiriyor ve kalpli, çiçekli, çikolatalı kağıtlara 14 Şubat’ı sarıyorlar.

İlgi çekici kırmızı kalpler ve her insanın ihtiyacı olan sevgi dolu sözlerin özenle arkaplana yerleştirildiği kıyafetten kozmetiğe, çamaşırdan mücevhere çok çeşitli hediye seçenekleri baktığımız her yere, söz konusu tarihten çok önce yerleştirilmiş oluyor.

Her biri birbirinden güzel, yakışıklı modeller, farklı imgeler ve farklı kelimeler eşliğinde gülümsüyorlar ancak verdikleri mesaj aynı:

“Aşkını gösterebilmen için para harcaman lazım.”

Hayır, lazım değil.

Çünkü, aşk ile paranın organik bir bağı yok.

Ancak, sistemin parçası olan reklamlar, filmler ve diziler, bizi bu ikisinin birbirine sımsıkı bağlı olduğuna o kadar uzun süredir inandırmaya çalışıyorlar ki, “doğal” olan yerine “onların ürettikleri”ni gerçek sanmaya başlayalı çok oluyor.

Böylece, geçen gün bir dizide duyduğum şu replik,

“Aylincim, eşin sana 25 bin dolarlık bir mücevher almış. Ne güzel, demek ki sana çok değer veriyor!”

gündelik hayatların bir parçası halinde:

“Ayşecim, sevgilin sana altın kolye mi aldı? Sana ne kadar çok değer veriyor!”

Söyleyen kişi, “Sen çok değerlisin, sana ne kadar pahalı bir hediye verilmiş” derken; aslında şunu diyor:

“Senin değerin bir altın kolye”.

Oysa ki, insana paha biçilemez.

Aşkın da satın alınabilir herhangi bir eşya ile denk olabileceğine inanmak, aşka inanmamak olur.

Hem, hediyenin değeri, sahiden aşkın büyüklüğünü ve aşık olunan kişinin değerini anlatıyor olsaydı, ona dünyaları da verseniz, hala çok eksik kalırdı.

Peki, ne yapacağız? Hiç hediye almayacağız ya da 14 Şubat yok gibi mi davranacağız?

Ben bu gibi durumları bahane ederek ilişkiye hizmet etmesi yönünde değerlendirme taraftarıyım.

Aşkın an be an bize ne yaşattığı önemlidir. Tarihlerden bağımsız. Bununla beraber, 14 Şubat’ı bir Cuma gününe benzetebiliriz.

Her hafta bir kere Cuma yaşıyor olmamıza rağmen, haftasonunun habercisi olması nedeniyle, onu haftanın diğer günlerinden farklı yaşarız.

Haftasonuna az kalmıştır, heyecanlanırız; akşam dışarı çıkarız, arkadaşlarımızla bir araya geliriz.

Aslında haftanın rutinini kırarız ve bu değişiklik bize iyi gelir.

14 Şubat’ı da, benzer bir şekilde değerlendirerek, ilişkimize yarar hale getirebiliriz.

Buyrun, bir günü bahane ederek, rutini kırma ve bu sayede sevgilimize daha da yaklaşma yolunda heyecan verici öneriler:

1) İçinizdeki eşsizliği keşfedin ve ifade edin.

Tek başınıza kalın, rahatlayın ve aşağıdaki soruları içtenlikle cevaplayın. Yazarsanız duygularınıza dair daha fazla şey görme şansınız olur. Liste ya da paragraf halinde yazmayı tercih edebilirsiniz.

– Sevgilimin hangi özelliklerini seviyorum?

– Onun yanında kendimi nasıl hissediyorum?

– Neden onunla birlikteyim?

– Neden onunla birlikte olmaya devam etmek istiyorum?

– Sevgilim yaşamıma girdiğinden beri bende ve yaşamımda neler değişti?

– O olmasaydı, nasıl bir hayatım olurdu?

Yazdıktan sonra, bunların bir kısmını bugüne kadar bilinçli olarak düşünmemiş olduğunuzu görebilirsiniz.

Bu durumda sevgilinizin bunları bilme olasılığı da iyice zayıf demektir.

Eğer isterseniz, bunları bir mektuba (ya da elektronik mektuba) , kısa (ya da uzun!) mesaja, post-it’lere yazabilir ya da akşam yemeği sırasında ifade edeceğiniz cümleler haline getirerek sevgilinizle paylaşabilirsiniz.

2) Ona hissettiklerinizi eyleme dökün.

Eğer daha rahat hissedecekseniz, gözlerinizi kapatın ve kendinizi bir tiyatro sahnesinde hayal edin. Seyircilere, hiç konuşmadan, sevgilinizi ne kadar çok sevdiğinizi ve önemsediğinizi anlatmanız gerekiyor.

Her şey mümkün; bunu nasıl yaparsınız?

Gerçek yaşamınızda, sahne, ilişkiniz. Seyirciniz de sevgiliniz.

Hayal gücünüz sınırsız olacaktır. Burada da birkaç öneri var:

– Evin her yerini renkli balonlar ile doldurun ve her birinin üzerine ilk maddede yer alan sorulara verdiğiniz cevapları keçeli kalem ile ayrı ayrı yazın,

– Sevgilinizin sevdiği bir şarkıyı çalışıp, sesinizin güzel olup olmadığını önemsemeden ona şarkı söyleyin ya da yalnız ikinize özel bir beste yapın,

– Sevgilinizin en sevdiği yemeği pişirmeyi öğrenin ve ona sürpriz yapın,

– Sevgilinizin uzun zamandır yapmayı istediği ancak ertelediği bir şeyi anımsayın ve onu birlikte yapmayı teklif edin,

– Sevgilinizin sevdiği ya da sevebileceği bir filmi seçin ve birlikte izleyin, ardından üzerine sohbet edin,

– İkinize özel bir gece hazırlayın ve geceye dair detayları fotoğraflayın. Fotoğraflardan güzel bir albüm oluşturun ve sevgilinize gönderin.

3) Hediye vermeyin, anlam verin.

Çocukluğunuzda size hediyeler alınarak sevgi gösterildiyse, bugün sevildiğinizi hissetmek için hala hediye almayı bekliyor olabilirsiniz.

Aynı şekilde, sevgilinize de hediye alarak onu sevdiğinizi gösteriyor olmanız çok olası. Böyle bir durumda:

– Anlam arayın.

Unutmayın, çok az hediye kendi başına anlamlıdır. Ancak hediyeniz, sevgilinize ve ilişkinize özel bir anlam taşırsa, eşsiz demektir. Örneğin, bugün için sevgiliniz adına 14 fidan bağışlayın ve o fidanlar büyüdükçe aşkınızın da büyüyeceğini yazdığınız bir not iliştirerek sertifikası ile birlikte sevgilinize gönderin.

– Eşsiz olun.

Hediye seçerken önceliğiniz, ödeyebileceğiniz en yüksek bedelli olanı bulmak değil, duygularınızın bir yansımasını bulmak olsun. Örneğin, yıldız şeklindeki bir kolye ucunu, onun hayran olduğunuz gamzesini size anımsattığı için almak isteyebilirsiniz. Dünyada başka kim, o yıldızı sizin yanağınızdaki gamze olarak görebilir ki?

– Yaratıcı düşünün.

Örneğin, yolda yürürken onu düşündüğünüz sırada ayağınıza takılan bir taşı alıp, “Seni düşünürken kendimi kaybediyorum sevgilim. Bak, bugün seni düşünürken bu taş ayağıma takıldı, sen de gör istedim…” deyin. Taş ile ilişkiniz arasına böyle bir bağ koyduğunuzda, artık o bir taş değil, ikiniz için değerli bir sembol haline gelir. Sevgiliniz ona her baktığında, sizin onu yolda yürürken kendinizi kaybedecek kadar düşündüğünüzü görecek ve mutlu olacaktır.

Kısacası, ne yaparsanız yapın ama mutlaka yaptığınız şey ile sevgilinize duygu yaşatın. Çünkü insan hafızası, sadece duygu yaşadığı anları sonsuza kadar kaydediyor.

Aşkınız, tarihlerden bağımsız, daim olsun.

Aslı aydemir, PCC

Yeryüzünde Bulunan 32 Doğal Taşın İnsanlar Üzerinde Bıraktığı İddia Edilen Etkileri

1. Akik

Akik
Genel koruma ve iyileşme taşıdır. Cesaret, özgüven ve enerji verir.

2. Yeşim taşı

Yeşim taşı
Bilgelik, merhamet, insaniyetlik, cömertlik, huzur ve uyum taşıdır. Mücevher olarak takıldığı zaman koruyucu ve şans getirici özelliğe sahiptir.

3. Turkuaz

Turkuaz
İyileşme taşıdır. Arkadaşlıkları, şansı ve mutluluğu çeker. Utanç ve suçluluk duygusunu bünyeden atar.

4. Aleksandrit

Aleksandrit
Yenilenme ve düzelme taşıdır. Kişinin daha iyi olmaya kendini açmasını sağlar. Aşk, neşe ve şans getirir.

5. Ametist

Ametist
Gerçekçi rüya görümünü arttırır. Depresyonu atmanıza yardımcı olur, sakin, dingin ve ruhani olmanızı sağlar. Bağımlılık ve strese karşı savaşmanıza yardımcı olur.

6. Apatit

Apatit
Hipertansiyon ve kekemelik gibi sıkıntılara iyi gelir. Suçluluk duygusundan ve yas halinden kurtulmanızı sağlar.

7. Aquamarine

Aquamarine
Görüş yeteneğinizi keskinleştirir, zekayı açar, sakinleştirir ve duygularınızı netleştirmenizi sağlar.

8. Aragonit

Aragonit
Ayaklarınızın yere basmasını ve gerçeklerle yüzleşmenizi sağlar.

9. Yıldıztaşı

Yıldıztaşı
İyi şans taşıdır. Özellikle de maddi konularda. Yaratıcılığı hareketlendirir, zekayı açar ve bakış açınızı genişletir. Gerçekten faydalı bir iyileştirme taşıdır ve zihinsel ve duygusal iyiliği sağlar.

10. Amazon taşı

Amazon taşı
Daha iyi ve net düşünmenizi sağlar.

11. Kan taşı

Kan taşı
Özellikle kan ile ilgili durumlarda iyileşmeyi sağlar. Cesareti ve cömertliği arttırır.

12. Amber

Amber
Negatifliğe karşı koruma, iyileşme, çekicilik ve enerji taşıdır.

13. Azurit

Azurit
Psişik kabiliyeti arttırır ve meditasyona yardımcı olur. Eklem ağrılarına ve romatizma ağrılarına iyi gelir.

14. Krizokol

Krizokol
Gerginliği alır.

15. Sitrin

Sitrin
Sindirime ve zihinsel fonksiyonlara yardımcı olur. Özgüveni arttırır.

16. Mercan

Mercan
Çocuk doğurmaya ve benimsemeye yardımcı olur. Kötü düşünceleri zihninizden uzaklaştırır ve genel iyiliği sağlar.

17. Florit

Florit
Spiritüel enerjiyi arttırır, ruhu dengeler ve iyiliğe odaklanır.

18. Garnet

Garnet
Natürel enerjinizi dengeler. Yüksek derecede koruyuculuğu olan bir taştır.

19. Altın Renkli Yıldıztaşı

Altın Renkli Yıldıztaşı
Gerginliği ve mide problemlerini azaltır.

20. Hematit

Hematit
Kişinin ayaklarının yere basmasını sağlar. Sakinleştirir ve stresi alır. Kan basıncını düşürür.

21. Labradorit

Labradorit
İçsel kuvveti sağlar ve bağımlılıkla mücadeleye yardımcı olur.

22. Lacivert taşı

Lacivert taşı
Duygusal iyileşme ve denge sağlar. İçsel huzur ve dürüstlüğü ortaya çıkartabilmeniz için ruhunuzu temizler.

23. Krisopraz

Krisopraz
Kalp kırıklığına iyi gelir ve depresyonu atlatmanıza yardımcı olur. Duygusal dengeyi, bilgeliği ve huzuru sağlar.

24. Bakır taşı

Bakır taşı
Negatif duygulardan kurtulmanızı ve ruhani ataklardan kurtulmanızı sağlar.

25. Aytaşı

Aytaşı
Parapsikolojik işlere yardımcı olur. Aşkı içine çekerek, kişilerarası ilişkilere yardımcı olur.

26. Morganit

Morganit

&

Aşk, empati, sabır ve şefkati sağlar. Duygusal kişiliği iyileştirir.

27. Oniks

Oniks
Koruyucu bir taştır. Eski ilişkilerden kurtulmanıza ve negatifliği atmanıza yardımcı olur.

28. Rodokrozit

Rodokrozit
Aşk çeken taştır. Eski psikolojik sorunlardan kurtulmanızı sağlar. Görüşünüzü iyileştirir.

29. Peridot

Peridot
Sinir, korku ve gerginliği azaltır. Sindirimi düzenler ve uykusuzluğa karşı savaşmanızı sağlar. Psişik güçlerinizi arttırır.

30. Kuartz

Kuartz
İyileştirici taşların en güçlüsüdür. Psişik güçleri arttırır ve meditasyona yardımcı olur.

31. Obsidyan

Obsidyan
Kabuslara ve duygusal çöküşlere karşı kişiyi korur.

32. Topaz

Topaz
Psikolojik acıyı azaltır. Huzur ve sakinliği sağlar. Affediciliği arttırır.
Kaynak:  istanbella

Hayat inişli çıkışlıdır

 

Hayat inişli çıkışlıdır

Tıpkı tabiat gibi

Tabiata baksana!

Bir dağın çıkışı varsa, inişi de olmaz mı?

* * *

Bazen öyle olur ki, her şeyin art arda rast gider, “şans dediğin şey”in doludizgin koşar…

İşte o zamanlarda mesele;
şımarmamak,
kendini olduğundan fazla bir şeymiş gibi saymamak,
o gidişata kapılıp her şeyin hep böyle yürüyeceği/işleyeceği zannına kapılmamaktır.

Bazen de öyle olur ki,

Her şeyin ters gider, hep negatiflik, olumsuzluk, “şanssızlık” dediğin şey ya da aksilikler üst üste seni bulur…

İşte o zamanlarda da mesele;

Her şeyin hep böyle gitmeyeceğini, bazı sebeplerden dolayı bunların vuku bulduğunu idrak ederek

Küsmemek, isyan etmemek, direnmek, sebat etmek, mücadeleye devam etmektir…

* * *
“Hakiki ve idrakli iman sahibi” bilir ki, kainatta yersizlik, düzensizlik, adaletsizlik, haksızlık, liyakatsizlik, tesadüf ve şans ya da şanssızlık asla yoktur…

Hepsi ve hepsi Maksad-ı İlahi için meydana gelir ve getirilir…

O Maksad-ı İlahi, o Murad-ı İlahi daima ve daima senin yücelmeni, tüm kainatlarda tekamülünü hedef alır…AS

Çok bunaldığın anlarında ne mi yapmalısın?

Mesela;

Tanrı’nın var olduğunu hatırla!

En azından seni var ettiğini, benim diyebildiğini, düşünebildiğini hatırla!

En zor anlarında aldığın yardımları hatırla!

En karanlık günlerinde sana gönderilen ışıkları hatırla!

Sana bugüne kadar açılan sayısız kucağı hatırla!

Doğmadan önce birilerine verdiğin sözleri ve yeminleri hatırla!

Bugüne kadar sarf ettiğin onca çabayı hatırla!

Ve dua et!

Bak bir kızılderili kabilesinde sabah duasında ne deniyor:

“Sabah uyandığında;

günün ışığı için şükret,

yaşadığın ve gücün yerinde olduğu için şükret,

karnını doyurduğun için şükret;

eğer şükretmek için ortada bir sebep göremiyorsan

hata kendinde demektir.”

O halde tüm sorunlarına rağmen, hiç olmazsa, en azından seni var ettiği için,

benim diyebildiğin için, düşünebildiğin için şükret O’na!

Şükret, silkin,kalk ve kaldığın yerden mücadeleye devam et!

YOLCU YOLUNDA GEREK!

AS, Şubat 2015

Mesane Meridyeninde (İdrar Kesesi Meridyeni) Dengesizlikler Baş Gösterdiğinde:

 

Bugünkü seanslarımda ağırlıklı boyun ,omuzlar ve sırtta oluşan gerginlikler ve ağrılar üzerine çalışma yaptım. Çalışma yaptığım bölgede mesane meridyeni vardır.

Mesane Meridyeninde (İdrar Kesesi Meridyeni) Dengesizlikler Baş Gösterdiğinde:

1. Büyük sinirsel gerginlik yaşanır, kişi aşırı tepkiler verir.

2. Sırtın altındaki kaslar genellikle sertleşir.

3. Gözlerin burun kenarındaki yanlarında acıma ya da batma hissedilir,

4. Baş ağrısı, başın arkasında zonklama meydana gelir.

5. Ayrıca otonom sinir sisteminde de sorunlar ortaya çıkar. Kişi sırtında ürperme hisseder ya da sırtının alt bölgesinde işkence çektiren ağrılar oluşur. Başın arkasından burun kemerine kadar yayılan ağrılar yaşanır.

6. Kimi kez sırt acıdan kıvrılır, adaleler kasılır.

7. Karnın alt bölgesinden bacaklara kadar üşüme hissedilir,

8. İdrar çoğunlukla artar ya da azalır.

9. Kimi kez sistit (mesane iltihabı) görülür.

Her meridyenin tıkanıklığında veya sorununda çeşitli hastalık bulguları oluşmaktadır. Masaj ile bu tıkanıklıklar açılmakta ve vücutta dolaşan enerji düzene binmekte ,böylece hastalık ve hastalık bulguları ortadan kaldırılabilmektedir.

Masaj uygulamasını hastalıklarla karşılaşmadan denge tedavisi (koruyucu) olarak yapmakta mümkündür…

Duyguların enerji bedene etkileri

Coşku kalp ile bağlantılı bir duygudur. Coşku duygusunun tam tersi duygular kalp ve akciğer fonksiyonlarını etkileyebilir. Kalp sorunlarının olası zihinsel nedenleri arasında, çoğunlukla sevgi alış verişinin engellenmesi, kalbin endişe keder gibi duygularla yorulması gibi etkenler yer alır. Coşku duygusu negatif iken, zihinsel dağınıklık oluşur.

Dehşet duygusu ve beraberinde panik duygusu kalbi etkiler. Hızlı kalp atışı zihinsel telaş ve soğuk ter belirgin özellikleridir. Psikiyatride panik bozukluk ‘panik atak’ olarak tanımlanır.

Endişe duygusu dalak üzerinde etkisini gösterir. Bu problem üzerine aşırı düşünmek sıkıntı hissetmek dalak enerjisini bloke eder. Depresyon huzursuzluk iştah azalması, yorgun kol ve bacaklar, karın şişliği ve bayanlarda adet dönemi bozuklukları olarak ortaya çıkabilir.

Üzüntü ve Yas akciğerlerin enerjisini bozar ve solunum sıkıntıları ortaya çıkabilir. Örneğin bronşit, astım gibi sorunlar sevilen birinin kaybedilmesiyle ilişkilendirilebilir. Ve bireyin kendisini bastırılmış boğulmuş hissetmesi, bireysel bağımsızlığını hissedememesi durumlarında ortaya çıkabilir. Göğüsten gelen derin öksürükler mutsuzluğun göstergesi olabilir çünkü ciğerlerdeki enerji sıkışmıştır.

Korku böbreklerin temsil ettiği bir duygudur ve sırt ağrıları idrar yolları problemlerine yol açabilir ve yalnızlık duygusunu körükler.

Öfke karaciğerin enerjisini bozar. Baş ağrıları, baş dönmesi, sırt ağrıları şeklinde etkisini gösterebilir.

Binnaz d yakar

Huzurlu ve Sağlıklı Olmak için….


AZALTIN:
Yediğiniz yemeği, yemeğin tuzunu….
Çayın şekerini, kullandığınız eşyaları….
Harcadığınız parayı, boşa geçen zamanı….
Gözyaşlarını, kafaya taktıklarınızı….
Kıyafetlerinizi, kuruntularınızı…..
Bilgisayar başında harcadığınız vakti….
Telefonla uğraştığınız süreyi….
İnsanlardan beklentilerinizi, televizyon izlemeyi.
BIRAKIN:
Şikayet etmeyi, çekingenliği….
Rezil olma korkusunu, mazeret üretmeyi….
Başkaları için yaşamayı, yapamam düşüncesini….
Olumsuz düşünmeyi, olumsuz kelimeleri….
Surat asmayı, ön yargıyı….
Herkesi eleştirmeyi, herkesi düzeltmeyi çalışmayı.
ÇOĞALTIN:
Gülümsemeyi, sevmeyi….
Olumlu düşünmeyi, dua etmeyi….
Şükretmeyi, ayaklarınızın toprağa temasını….
Renkli giyinmeyi, sizi iyi hissetiren müzikleri….
İçtiğiniz su miktarını, çocuklarla geçirdiğiniz vakti….
Teşekkür etmeyi, selam vermeyi…
Özür dilemeyi, mazur görmeyi….
Alttan almayı, sevginizi hak edene vermeyi….
İstikrarınızı, hayal kurmayı….
Güzel söz söylemeyi, kitap okumayı….

alıntı

İlginç Bir Psikoloji Testi: Albüm Kapağı

images4I02IJ8P

Eğlenceli bir psikolojik analiz…

Senaryoyu okuduktan sonra size en uygun cevabı seçin.

Cevaplar aşağıda…

Yeni bir şarkıcısınız ve çıkış yapacağınız albümün CD’si henüz basıldı. Şimdi geriye sadece albümün kapağına ne koyacağınıza karar vemek kaldı.

Nasıl bir şey seçersiniz?
1- İmgeler kullanılarak yapılmış huzur verici bir resim ya da egzotik bir yerde çekilmiş fotoğraflar.
2- Komik bir çizgi karakter ya da bir başka eğlenceli desen
3- Özel bir anlamı olmayan ama insanları düşündürmeye sevk eden soyut bir desen
4- Kendi resminiz.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Çözümleme:
Kendi CD’nizi çıkarıyor olmak fikri, psikolojik olarak kendinizi ifade etmek isteği ile ilintilidir.
CD’nizin kapağı için seçtiğiniz desen, diğerlerinin karakterinizde görmesini istediğiniz özellikleri yansıtır.
Seçiminiz kendinizde gördüğünüz en güzel öz niteliklerdir, diye yorumlanabilir.
Şimdi dünyanın geri kalanı sizi nasıl görüyor bir bakalım:
1- İmgeler kullanılarak yapılmış huzur verici bir resim ya da egzotik bir yerde çekilmiş fotograflar:
Kendinizi nazik ve şefkatli, yüzünde başkaları için daima bir gülümseme, dilinde tatlı bir söz olan biri olarak görüyorsunuz. Aslına bakarsanız sizden daha hassas birini hayal etmek mümkün değildir.
Ama başkalarına göre çevrenizde kimi zaman öyle bir duvar çevrili ki kimsenin yanınıza yaklaşmasına izin vermiyorsunuz, o zaman da bütün bu hassasiyet biraz sahte geliyor. Eğer korunma kalkanınızı hiç indirmezseniz ve gerçek hislerinizi göstermezseniz insanlar hep ne düşündüğünüzü merak edecekler.
2- Komik bir çizgi karakter ya da bir başka eğlenceli desen:
Sosyal, konuşkan ve birlikte olunması zevkli bir kişisiniz ve bunu biliyorsunuz. Ama başkaları işin bir başka yüzünü görüyor: güvenilmez, uçarı ve yaşadığı ana kapılıp gidiveren. Başkalarını güldürmek harika birşeydir ama eğer sizinle değil size gülüyorlarsa anlamı çok farklıdır.
3- Özel bir anlamı olmayan ama insanları düşündürmeye sevk eden soyut bir desen:
Doğal yaratıcılığınızı ve yeteneğinizi dünyaya göstermek için çok çaba sarf ediyorsunuz. Yetenekli olabilirsiniz ama unutmayın ki insanlarında yetenekleri var. Parlayabilmeniz için yapmanız gereken başkalarını kabullenmek ve onlarla birlikte çalışmaktır.
Bunu yapana kadar diğerlerine garip gelme riskiniz var. Özgünlüğünüz elbette önemlidir ama bunun sizi kaçık ve eksantirik yapmasına izin vermeyin.
4- Kendi Resminiz:
“İşte bu benim. Beni olduğum gibi kabul edin” deme açık sözlülüğünde birisiniz ve bu dürüstlüğün sizin en güçlü özelliğiniz olduğunu düşünüyorsunuz. Ama sizin dürüstlük olarak adlandırdığınız huy inatçılık olarak da yorumlanabilir: “bu benim ve asla değişmeyeceğim”. Kimse daha iyi olamayacak kadar mükemmel değildir. Eğer aynı imajı sonsuza kadar korumak istiyorsanız bari en azından iyi yanınızı dönün.

Kaynak: fwmail

İnkalar’ ın Efsanevi Kayıp Şehiri

 

Kayıp şehir olarak adlandırılması mı yoksa bilinmezlikleri midir onu cazip kılan? İnka’ların kurdukları son şehir diye söylenmesi mi yoksa bulunduğu yer midir onu cezbedeci yapan?

Nedeni herkese göre değişiyor olsa bile, bugün birçok kişinin görülmesi gereken yerler listesinin başında yer alıyor hatta Latin Amerika denildiğinde belki de ilk akla gelen yer oluyor “bir varmış bir yokmuş Machu Picchu…’’

Dünya’nın en uzun(yaklaşık 7000 km) sıra dağları kabul edilen Andres Dağları’ nın arasında, kutsal vadi olarak adlandırılan ‘Sacred Valley’ de kurulmuş Machu Picchu antik şehri. Urubamba bölgesinde, Cusco’ nun 80 km. kuzeybatısında yer alan Machu Picchu’ nun, İnka İmparator’u Pachacuti tarafından 1450 yıllarda yaptırıldığı düşünülmektedir. 1911 yılında Amerikan tarihçi Hiram Bingham tarafından bulunan şehir, 1913 yılında National Geographic Society’ nin nisan sayısını Machu Picchu antik şehrine ithaf etmesi ile ünlenmiştir.

Machu Picchu’ nun kurulan son İnka şehri olarak düşünülmesi bir yana bugün hala neden ve nasıl kurulmuş olabileceğine dair bilinmezlikleri de devam etmektedir. Bütün bu tartışmalar devam ederken antik şehir, 1983 yılında UNESCO dünya mirası listesine girdiği gibi, 2007 yılında da Dünya’nın yeni yedi harikasından biri olmayı başarmıştır. Hatta bir çok kitap ve internet sayfalarında da ‘ölmeden önce görülmesi gereken yerler’ listelerinin üst sıralarında yerini alıyor. Bunlara ek olarak günümüzde “İnkalar’ ın Kayıp Şehri” olarakta adlandırılması her geçen gün ziyarete gelen turist sayısını artırmakta.

İnkalar dönemindeki ismi bilinmediğinden şu anki adını Türkçesi ‘‘Eski Zirve’’ olan 3082 metre yüksekliğindeki Machu Picchu dağından alıyor. Şehir, dağların arasında nehre yakın, deniz seviyesinden 2430 metre yükseklikte bir tepe üzerinde kurulu. Bu konumu nedeni ile 1532 yıllarında İspanyolların bölgeye gelişi sırasında farkedilmemiş ve günümüze kadar çok iyi bir şekilde kendini korumayı başarmış.

Şehrin yapımında kullanılan bazı kayaların ağırlıklarının 40 kiloya yakın olduğunu bildiğinizde buraya kaç günde nasıl getirilmiş olabileceklerini düşünmeden edemiyorsunuz. Bir çok kayanın üstüste yerleştirilmesi sırasında harç kullanılmadığını görmek, kayaların kesimindeki pürüsüzlük ve birbirlerine sıkıştırma şekilleri sizi şaşkına çevirmeye yetiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi depremler bölgesi olası Peru’ da fay hattı üzerine kurulmuş bu şehrin 600 yıla yakın süredir dimdik ayakta durması onca yağmura rağmen bugüne kadar gelmiş olması size söyleyecek fazla söz bırakmıyor.

Machu Picchu antik şehrini günde 2500 kişinin ziyaret etmesine izin verilirken hemen yanı başında yer alan ‘Genç Zirve’, Huayan Picchu (antik şehirden 300 metre yüksekte) ve ‘Eski Zirve’ Machu Picchu’ ya (antik şehirden 600 metre yüksekte) sadece 400 kişinin çıkmasına izin veriliyor. Bu nedenle, antik şehir için birgün öncesinden bilet bulabiliyor olsanızda özellikle Huayana Picchu’ ya çıkmak istiyorsanız önceden kombine biletinizi almanız gerekmekte.

Antik şehire ulaşmanın bir çok yolu bulunuyor. En popüler olanı, ‘İnka Yürüyüşü’. 3, 5 veya 7 günlük yürüyüş ve kamp rotaları mevcut. Araç yolları yapılmadan önceki ulaşımı görebilmek için ve yürüyüş sevenler için biraz pahalıda olasa tercih edilebilir ama çok uzun zaman öncesinden yer ayarlamanız gerekiyor. Ben Cusco’ dayken araştırma yaptığım sırada gittiğim tüm firmalar en az 6 ay sonrasına ‘İnka Yürüyüşü’ için gün veriyorlardı.

Machu Picchu antik şehrine ulaşım ve konaklama için bir diğer yol, 6 km uzaklığındaki yerleşim yeri Aguas Calientes. 1900’ lerin başlarında birkaç ailenin yaşadığı bölge 1920 yıllarında Cusco’dan buraya ulaşımı kolaylaştırmak için başlanan tren hattı çalışmaları sorasında işçilerin kamp alanları olarak kullanılmış ve zaman içersinde turizminde artması ile popülaritesi artmış. Bugün tamamen turistik şehir konumunda. Konaklama, alışveriş ve yemek için çok fazla alternatif bulmak mümkün. Ve şehire araç ile tek ulaşım tren. Machu Picchu’ ya, Cusco veya Ollantaytambo’ dan yaklaşık 45 dakikalık tren yolculuğunun ardından Aguas Calientes’e ulaşabilir buradan 15 dakika otobüs yolculuğu veya yaklaşık 1.5 saatlik yürüyüş-hafif tırmanış ile (yarı merdiven patika yollardan) ulaşabilmek mümkün. Eğer günübirlik bir yolculuk yapmayı planlıyorsanız tren biletlerinizi önceden almanızı tavsiye ederim.

Latin Amerika yolculuğum sırasında benim içinde görülmesi gerekli en önemli yerlerden biriydi Machu Picchu ve hedefim 5 günlük yürüyüş turu ile oraya ulaşmaktı. 6 ay sonraya verilen tarihlerin hayal kırıklığından sonra çok daha kısa bir yol olsada başka bir alternatifi tercih ettim. Böylece Aguas Calientes’ e ulaşmak için 2-2.5 saatlik Kutsal Vadi yürüyüşü yapabilecektim ve otobüs yolculuğu olduğu için vadinin tüm güzelliğini görüp bol bol fotoğraf çekebilecektim.

Otobüs yolculuğu Cusco’dan Hidroelectirica’ ya yaklaşık 6 saat sürüyor. Ben otobüse Ollantaytambo’dan binerek yaklaşık 4.5 saat sonra Aguas Calientes’ e doğru yürüyüşe başlıyacabileceğimiz Hidroelectirica’ ya ulaştım. Burası Cuco’dan kalkan trenlerin son durağı. Tren raylarının yanındandan nehir kenarı boyunca Kutsal Vadi’ de keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor. Yol boyunca minik evleri, çiftçileri görmek mümkün, tam bir keyif yürüyüşü. Ben oraya buraya bakim derken geç saatlerde elimde fener, tünel ve rayları aşarak Aguas Calientes’ e varmayı başardım. Kalacak yer bile bakmadan ilk işim Machu Picchu bileti için sıraya girmekti. Bilet için kredi kartı kabul etmediklerinden çok hızlı sıra ilerledi, çünkü herkes ATM bulmak için sıradan ayrılmak zorunda kalıyordu. Bir gece önce, çok yoğun sezonda orada değilseniz antik şehir için bilet almak mümün ama Huayana Picchu için imkansız. Ama Machu Picchu dağının çıkışı biraz daha zorlu olduğu için buraya bir sonraki gün çıkmak isteyen 400 kişiden biri olabiliyorsunuz. Ve eğer gün doğumunu antik şehirde izlemek istiyorsanız ve otobüs ile gitme gibi bir planınız varsa biletinizi geceden almalısınız. İlk otobüsler sabah 5:30 gibi hareket ediyor ve o saatte açık ofis bulmanız mümkün değil. Ve ilk otobüslerde yerinizi alma istiyorsanız 45 dakika hatta bir saat öncesinde sırada yerinizi almalısınız.

 

Ben 6 km. yolu yürüyerek gitmek isteyenlerdendim, her anını yaşabilmek ve hissedebilmek için. Durum böyle olunca sabah 4’de elimde fenerler ile diğer gezginler ile yola koyuldum. Patika yollar, otobüse göre daha kestirme ama sonuç olarak yukarı çıkmaya çalıştığım için tahmin ettiğimden daha uzun sürdü. Ama saat 6.10’ da antik şehrin kapılarına dayanmıştım ve şehre ilk girenlerden olmayı başarmıştım. İstediğiniz gibi fotoğraf çekebilmek ve güneşin doğuşunu en güzel izleyeceğiniz yeri bulabilmek için en güzel saatler olduğunu söyleyebilirim.

 

Yıllardır fotoğraflardan gördüğüm hikayesini okuyup durduğum Machu Picchu’ ya Latin Amerika gezimin ikinci ayında ulaşmıştım ve tam da karşımda duruyordu. Her yerde o kadar çok fotoğrafını gördüğün için hiç yabancılık çekmedim sanki hep gördüğüm bildiğim bir yere gelmiş gibiydim. Ama içinde dolaşmak, okuduğum hikayeleri gözümde canlandırmak orada olmamı güzel kılıyordu. Antik şehri hızlıca gezerek güneşin doğuşunu izleyebileceğim güzel bir yere oturdum. Güneş ilk olarak, Huayana Picchu dağının tepesine yumşak bir dokunuş ile geldiğini haber veriyor. Ardında da yavaş yavaş, adım adım şehrin o puslu karanlık görüntüsünü siliyordu. Ve ışıl ışıl cap canlı bir şehri gözler önüne sunuyordu.

 

Gözlere hitap eden bu şölenin hemen ardından Machu Picchu dağına çıkmak için yola koyuldum. Uzaktan bakıldığında dağın üzerine asılmış merdivenleri görmek bir an için ‘nasıl yani?’ demeye yetiyor. Daracık ve yüksek merdivenlerden çıkarken, ‘ Hadi canım nasıl insanlardı ki bunlar?’ demeden kendimi alamıyordum.

Her basamağın her manzaranın keyfini çıkarta çıkarta zirveye gelmeyi başarmıştım. İşte o zaman gerçek manzara göz kırpıyordu. Ucu sonu dağ olan etraftan sadece nehirlerin geçtiği ve bütün bunların arasında aşağıda bir şehir bana bakıyordu ve sanki ‘Anladın mı farkı mı? Neden burdayım biliyor musun?’ der gibiydi. İnsan orada oturup şehre bakarken kendine şu soruları sormadan duramıyor; Neden ordasın? Kimlerdi sakladığın? Nasıl sana ulaşıyorlardı? Yoksa bilmediğimiz yeraltı tünellerin mi vardı? Tüm şehir neye benziyordu? Nesin sen nesin?

kaynak: martı dergisi