Çekil Len Çekil… Daha Öpüşmeyi Bilmiyorsun…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sevgilisi Olanın ,Olmayanın, Olup Da Yok Gibi Olanın, Yok Da Var Gibi Olanın,

SEVGİLİSİ OLANIN,

OLMAYANIN,

OLUP DA YOK GİBİ OLANIN,

YOK DA VAR GİBİ OLANIN,

OLMAYIP ÇOK İSTEYENİN,

OLUYO DA NOOLUYO DİYENİN,

OLDUĞU İÇİN ÇOK MUTLU OLANIN,

OLMADIĞI İÇİN ÇOK MUTLU OLANIN,

ON”SUZ OLAMAYANIN,

ONUN”LA HİÇ OLAMAYANIN,

HERŞEYE RAĞMEN YÜREĞİNDE HER DAİM AŞK OLANIN

O ZAMAN, KISACASI HERKESİN, HEPİMİZİN SEVGİ GÜNÜ KUTLU OLSUUN:)

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Sevgililer gününü sevgilisiz geçirecek olanlar için tasarlanmış çarşaf takımı :))))

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Birisi ile savaşmak çok tehlikelidir çünkü düşmanına benzersin.

Birisi ile savaşmak çok tehlikelidir çünkü düşmanına benzersin.

Bu insanlığın en büyük problemlerinden birisidir.

Birisi ile savaşmaya başladığında yavaş yavaş aynı teknikleri, aynı şekilde uygulamak zorundasın.

 O zaman düşman yenilgiye uğratılabilir ama onun yenildiği zaman geldiğinde, sen kendinin düşmanı olmuşsundur…

 Sadece yüzeysel şeyler değişir, derinde aynı çatışma sürer. Çatışma insanın içindedir. O orada çözülmediği sürece, başka hiçbir yerde çözülemez.

Politika senin içindedir; o zihnin iki kısmı arasındadır. Savaş dışarıda değil , savaş senin içindedir.

Ve benim anlayışım şudur: Sağ ve sol yarıküreler arasındaki içsel savaşı çözmediğin sürece asla huzur içinde sevemeyeceksin – asla- çünkü içsel savaş dışarıya yansıtılacaktır.

 Osho

Gerçek Dost; Hatalarından Dolayı Dostluğu Bitiren Değil

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir gün değil 365 gün sevgiyle kalın…

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Küçük İstavrit…

Küçük istavrit yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye..

Önce müthiş bir acı duydu dudağında

Gümbür gümbür oldu yüreği

Sonra hızla çekildi yukarıya

 aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü 

neye benzerdi acep gökyüzü

bir yanda büyük bir merak

bir yanda ölüm korkusu..

ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu 

 küçük istavrit anladı, yolun sonu..

Koca denizlere sığmazdı yüreği 

Oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende

 cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüzgeci..

İnsanlar gelip geçtiler önünden,  bir kedi,

yalanarak baktı gözünün içine,

yavaşça karardı dünya başı da dönüyordu.

son bir kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı

bir de , yeşil yosunu..

işte tam o anda eğilip aldım onu..! 

yürüdüm deniz kenarına

bir öpücük kondurdum başına

iki damla gözyaşından ibaret sade bir törenle saldım denizin sularına..

bir an öylece bakakaldı.! 

sonra sevinçle dibe daldı gitti, tüm kederimi söküp atarak

teşekkürü de ihmal etmemişti

birkaç değerli pulunu, elime avuçlarıma bırakarak…

balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme sorar gibiydiler, neden yaptın bunu niye…,
“bir gün” dedim “bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz,

son ana kadar hep bir umudum olsun diye.”

Namık Kemal

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Facebook ortamında tanışıp, hiç görmeden, duymadan,

Facebook ortamında tanışıp, hiç görmeden, duymadan, dokunmadan sadece yazıyla hissederek kurulan arkadaşlıklar, dostluklar, sevgili olma hali; samimi-gerçekse bence çok değerli… 21.yüzyıl, insanlar arasında telepati çağı olmalı… Ne kadar gerçek-samimi olduğunu da insanlar belirleyecek… 🙂

Zeynep Şennur

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Farkındalık Testi

        Aşağıda hazırlamış olduğum soruları önce okuyun. Sonra her biri için gözlerinizi kapatıp, derin nefes alış verişleri uygulayarak en samimi cevapları vermeye çalışın. Bu testi cevapladıktan sonra sorular üzerinde tekrar çalıştığınızda farklı cevaplara ulaşacağınızı ve düşüncelerinizde farklı bir bakış açısı geliştiğini göreceksiniz..

        Hayat akısı içinde endişe ve korkulardan arınabiliyor musunuz?

        Her korku ve endişenizin altında bir sahiplenme ve beklentiniz olduğunu düşünüyor musunuz?

        Yaşamınızda rol alanlar kendi anlayışlarıyla vazifelerini yaparken, asıl siz kendi anlayışınızı kendi hayat programınızı uygulayabiliyor musunuz?

        İyi ve kötü gibi görünen şartlara bakış açınızı dengede tutup, bu ikiliği kendi iç dünyanızda birleştirebiliyor musunuz?

         Her varlığı, size zarar verip vermediğine bakmadan, kendinizden bir parça olarak kabul edebiliyor musunuz?

        Beslediğiniz düşüncelerinizle, yarattığınız isteklerinizle, belirlemiş olduğunuz ihtiyaçlarınızla evrenden cevaplar almakta olduğunuzun farkındamısınız?

        Korku, endişe, kabulsüzlük, hoşgörüsüzlük, kontrol etme isteği, sahiplenme, ayırma ve yargılama gibi duygularınızı özgürleştirme konusunda başarılımısınız?

        Çevrenizdeki kişileri kendi düşünceleriniz ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda yönlendirdiğinizi gözlemliyor musunuz?

        Her durumda kendinizi savunmaktan ve kendinizi haklı çıkartma gayretinden vazgeçip, sorumluluğunu üzerinize alarak, daha iyisini yaratma konusunda cesur seçimler de bulunuyor musunuz?

         Gözlemlediğiniz olayları yargıladığınızda ortaya kattığınız duygularınızla onları beslediğinizi, genislettiğinizi ve kuvvetlendirdiğinizi biliyormusunuz?

         Oluşturduğunuz düşünce ve duygularının gerek yakın gerek uzak çevrenizde tesirler yarattığını biliyor musunuz?

         Günlük yasamın içinde hangi tür etkilerin ve telkinlerin altında kararlar almaya ve seçim yapmaya yönlendirildiğinizin farkındamısınız?

         Ben kendim karar verdim, dediğiniz anda bile bilinçaltınızın etkisi altında olabileceğinizi biliyormusunuz?

         Hiçbir gelişmenin kesin bir sonucu olmadığını, her sonucun sadece potansiyel olarak var olduğunu kaderi her an seçimlerinizle belirlediğinizi, her anın bir sonraki anı yarattığını biliyormusunuz?

          Gözlemlediğiniz her durumun sizin bakış açınıza göre anlam kazanarak şekillendiğini, gözleyenin gözlenenden bağımsız olmadığını biliyormusunuz?

          Olmakta olan en güzel şekilde gerçekleşirken, olan size zorluk ve acı yaratıyorsa olmakta olanı değiştirmek yerine kendinizi değiştirmeniz gerektiğini düşünüyormusunuz?

Sorulara verdiğiniz her evet cevabı için 2 puan, her belki için 1, her hayır cevabı için 0 puan vermelisiniz.

26 ve üstü Puan           Daimi farkındalık düzeyindesiniz

25 – 19                         Siz her şeyin farkındasınız.

18 – 12                          Farkındalığınız yükseliyor.

11-  5                            Farkında olma yolundasınız

5 ve altı puan                Farkındalığınız henüz gelişmemiş

Mustafa Kartal

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dilin Kesip Biçtiğini, Dikemez Hiçbir Terzi…!!!

Dilin Kesip Biçtiğini, Dikemez Hiçbir Terzi…!!!

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Çok Romantiksin Ama Bi O Kadar Da Öküzsün…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hayat bu; zaman gelir, her şey bir anda son bulur…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir tek insanın bize ”iyi ki varsın” demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar…

Bir tek insanın bize ”iyi ki varsın” demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Konfüçyüs, insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun örneklerle göstermek olduğunu biliyordu…

Konfüçyüs, insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun örneklerle göstermek olduğunu biliyordu.

Sınıfın karşısına geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu.

Diğer elinde bir elma vardı. Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içine bıraktı, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi: “Elmayı vazodan çıkarmayı başaran, elmayı yiyebilir.” Çocuklardan biri acıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama başaramıyordu. “Elimi çıkaramıyorum!” Konfüçyüs, “Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır” dedi.

Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu. “Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?” Konfüçyüs, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Konfüçyüs, “Fakat bu, göründüğü kadar basit değil” dedi.

Elmayı havada tutuyordu konuşurken. “Bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek zordur, beceri gerektirir ve benliğinize karşı kazanılmış bir zaferdir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız.

Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekârlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz…♥..

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

MECNUN: Ben seni yüzyıllara yazdım Leyla, Sevgililer Günü de neymiş?!…

 

MECNUN: Ben seni yüzyıllara yazdım Leyla, Sevgililer Günü de neymiş?!…

Bulent Akyurek

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »