Yaşamak Fırsattır, Yararlanmayı Bil…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Üşüdüysen söyle sevgilim, Seni bir kat daha seveyim…

Üşüdüysen söyle sevgilim, Seni bir kat daha seveyim… *Cemal Süreya*

En temiz ve en pis iki organ hangisidir?

Lokman Hekim, bir çırağıyla ava çıkmıştı, uzun yoldan evine döneceği sırada bir kabile reisi bu meşhur hekimi misafir etmek istedi. Lokman Hekim, nasıl beden dilinden anlıyorsa öyle de gönül ve ruh dilinden anlıyordu.

Kırmadı kabile reisini. … O gece misafir kaldılar. En semiz koyunlardan biri kesildi. Yemek için harekete geçildi. O sırada Lokman Hekim, çırağını imtihan etmek istedi: – Getir bakayım bana koyunun en temiz iki organını.

Çırak gitti koyunun kalbini ve dilini getirdi. Lokman: “Aferin!” dedi, tam isabet. Bir canlının en temiz iki organı kalbi ve dilidir.”

Yediler, içtiler, şükrettiler. Sabah olduğunda da her misafirin yaptığı gibi, yola revan oldular. Ne var ki yol kısa değil, Lokman aslında ava çıkmış gibi görünüyor; ama bu av sıradan bir yiyecek bulma avı değil. Hekimlik yolunda yeni bitkiler, ilaçlar bulma yolculuğu…

Akşama yakın bir saatte bir başka kabile reisi de Lokman Hekim’e misafir olması için ısrar etti. İmkân varsa, davete icabet etmeli. Lokman Hekim de öyle yaptı.

Yine akşam ve daha semiz bir koyun kesildi. Bu seferki imtihan daha zorluydu.

Lokman, çırağına: “Haydi şimdi de koyunun en pis iki organını getir bana.” dedi.

Çırak gitti, bir süre sonra yine kalp ve dille dönüp geldi. Uzattı kalp ve dili Lokman Hekim’e. İşte efendim, dedi, bir canlının en pis iki organı.

Lokman: “Aferin dedi, sen sadece görünen, duyulan bilgilerle değil; aynı zamanda marifetle de donatmışsın kendini.”
Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kar taneleri ne güzel anlatıyor; birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.

Kar taneleri ne güzel anlatıyor; birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kabul Etmedi Mi?

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

İlişkide önemli olan; aşk dolu sözler söylemek değil,her zaman yanında olmasını bilmektir.

İlişkide önemli olan;  aşk dolu sözler söylemek değil,

her zaman yanında olmasını bilmektir.

Anette

Çalakalem Laflarım... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Yardım hiçbir zaman dışarıdan gelmeyecektir

Yardım hiçbir zaman dışarıdan gelmeyecektir.

Yardım daima içinizden gelir…

Dışarıda ne varsa; içinizde de aynısı vardır…

Dünya onu düşlediğiniz gibidir.ve bunun tek sorumlusu sizsinizdir

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Bir araba, yaşlı Temel’e çarpar…

Bir araba, yaşlı Temel’e çarpar.

Arabanın şoförü bağırır:-Suç sende ben 20 yıllık şoförüm!

Temel karşılık verir:

-Ben de 80 yıldur yüreyrum..:)))

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Dibini Görmediğin Suya Atlamadığın Gibi…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

OTOMOBİL RENKLERİ İLE KAZA ORANLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Otomobil seçerken beğendiğiniz rengin, aracınızın güvenliğini doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz?

Beyaz: % 25.6

Mavi: % 15.1

Kırmızı: % 15.0

Kahverengi: % 9.7

Gri: % 9.2

Yeşil: % 7.4

Siyah: % 6.4

Sarı: % 5.5

Gümüş: % 5.3

Dünyanın çoğu yerinde güvenli olduğu düşünülerek okul araçları sarı yapılıyor. Peki istatistiklere göre en çok kazayı hangi renk otomobiller yapıyor? Otomobilin rengi ve kaza geçirme riski arasında iki bağlantı var. Rengin sürücüler üzerinde yarattığı etki ve çevresel faktörler… Yani otomobilinizi nasıl bir yerde sürdüğünüz önemli.

* Eğer havanın sürekli yağışlı, gri bulutların hâkim olduğu bir bölgede yaşıyorsanız o zaman yumuşak renkler sizin için daha riskli. Ama büyük şehir trafiğinin ortasındaysanız açık renkli araçlar daha görünür oldukları için şanslılar.

* Geceleri beyaz daha iyi gözükürken, kırmızı siyah gibi algılanıyor. Yağmurlu ve sisli havalarda ise sarı en dikkat çekici renk olarak göze çarpıyor.

* Renkler stresi arttırabiliyor, görme oranını düşürebiliyor ve dikkati dağıtarak güvenliği tehdit edebiliyor.

* Renkler üzerine çalışma yapan bilim adamları mavinin rahatlattığını, kırmızının ise kalp atışını ve kan akışını hızlandırdığını söylüyor. Aracınızın rengi de aynı duyguları diğer sürücüler üzerinde uyandırıyor. Farklı bölgelerde yapılan araştırmaların sonuçları değişiklik gösterse de yaralanmayla sonuçlanan kazalara karışan gümüş grisi araç sayısı daha az. Özellikle beyaz renk otomobillerle karşılaştırıldığında gümüş grisi yüzde 50’ye yakın daha şanslı.

* Görünürlük listesinde daha düşük olsa da, siyah, mavi ve gri gibi renkler beyazla karşılaştırıldığında, daha az kaza yapma riski taşıyor.

Yeni Zelanda’nın en büyük üniversitesi olan University of Auckland’da yapılan araştırmalar sonunda önemli kazaların büyük çoğunluğunun siyah, kahverengi ve yeşil otomobiller tarafından gerçekleştiği sonucuna varılmış. Beyaz daha masum gözükse de, araştırmanın yapıldığı bölgede kar yağmadığı için bunu genele uyarlayabilmek pek de mümkün gözükmüyor

. *** Araştırma İstanbul’da yapılsaydı bu sapmanın bir benzeri sarı renkli otomobiller aleyhinde çıkabilirdi. Zira sarı otomobiller taksi olarak kullanılıyor ve taksiciler diğer sürücülere göre daha dikkatsiz, sıkkın ve sinirli araç kullanıyor. Bu taksi örneğinde olduğu gibi otomobilin rengi ve kaza yapma oranı düşünüldüğünde, yollarda bazı renk araçların adet olarak diğerlerine göre daha fazla olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

*** Belirli tipteki sürücüler, her zaman öncelikli olarak bazı renkleri tercih ediyorlar. Agresif kişilerin siyah otomobilleri tercih etmesi ve siyahın da hasarlı kazalara daha sık karışması bununla da ilgili. Genç erkeklerin kırmızı otomobilleri seçmesi de, onların dikkatsiz sürüşleriyle birleşince istatistiklerdeki oranların değişmesine neden oluyor.

 

Aracın cinsi, yolun ve havanın durumu gibi etmenler trafik kazalarında en çok bilenen gerekçeler. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar otomobil renklerinin de trafik kazalarında önemli bir unsur olduğunu ortaya koyuyor. Grafikte de göründüğü gibi beyaz renkli araçların kaza yapma oranları daha yüksek. En az kazaya neden olan renkler ise gümüş ve sarı.

 

Kaynak: Sabah

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Unutamıyom Seni Zehra…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kuzu İse Kurda Aşık…

Yeter Ki Yanımda Ol… Günün Fotosu… 20/02/2012

Günün Fotosu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Kar Güzeldir… Güvendiğimiz Dağlara Yağmadıkça…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Cemrenin gelişinin biz insanları ilgilendiren bir başka tarafı da; arkasından bize kuvvetle muhtemel bir Emre, bir Cemile falan getirecek olmasıdır.

Cemreye hoşgeldin deyin! Sanki hiç gelmeyecekmiş gibi, bizi epey yıprattı ama işte sonunda baharın müjdecisi birinci cemre bugün havaya düştü.

Zaten geleceği dünden belliydi; ılık, güneşli, pırıl pırıl bir sabaha uyandık.

.Bahçemde meyve ağaçlarım resmen bir günde pıt pıt çiçeklendi.Günlerdir gidip gelip, dallardaki o renksiz, kuru tomurcuklara bakıp  üzülüyordum; “Yok yok, ben bu bağ bahçe işlerini beceremedim, tutmadı bu erik, bu nar, bu mandalina” diyordum ama işte, terazi var, tartı var,  her şeyin bir zamanı var.

Doğanın kendi saati tik tak, tik tak hiç kendini şaşırmıyor.

Bizim gibi değil yani…Bir yaptığı bir yaptığını tutmuyor gibi bir durumu yok. 

NEDİR BU CEMRE?

Bu arada hâlâ “Hep duyuyoruz ama nedir bu cemre işi?” diyenler  ve araştırmaya üşenenler için araya bir de Vikipedi bilgisi  sıkıştıralım: “Cemre, ilkbahar başlangıcında yedişer gün arayla önce  havada, sonra su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık artışı.

Arapça olan sözcük ‘kor durumunda ateş’ anlamına gelir.Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde İmre (İmere veya Emire) adı verilen cinin neden olduğuna inanılır.

İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir.

Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir.Oradan da yere girer.

Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir.Emire baharın gelişini temsil eder. Bulgarlar’da zemire olarak yer alır.

Anadolu Türkçesi’ndeki Arapça’dan gelme cemre sözcüğünün aslında bu  adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. İlk cemre 20 Şubat’ta havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer.

Zemre ise Kumuk Türkçesi’nde nem, buhar gibi anlamlara gelir.

Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır.

Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş, aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir.”

AŞIK OLMA COŞKUSU

Cemrenin gelişinin biz insanları ilgilendiren bir başka tarafı da; arkasından bize kuvvetle muhtemel bir Emre, bir Cemile falan  getirecek olmasıdır.Malum şimdi gönüllere bir bahar kıpraşması, bir ‘aşık olmalıyım’ coşkusu gelip yerleşecek ya…

Bu da ‘secret’çıların inanışına göre ‘çağırma düğmesine’ basmışız gibi işe yarayacak!Sonra gelsin flörtler, gitsin kırıştırmalar, hatta şanslıysak tutkulu aşklar…

Şimdi yüksek müsaadenizle tüm kış boyunca üzerime yapışan is, pas, odun kokusunu atmak için dışarı çıkıyorum ben.Cemreye bir hoşgeldin diyeyim.

Cüce nar ağacımın dallarındaki kıpkırmızı minik çiçecikleri dakikalarca şapşal şapşal sırıtarak izleyeyim.

Sonra sahile gidip denize öyle mal gibi boş boş bakıp, iyot kokusundan sersemleyeyim, güneşte kemiciklerimi ısıtayım.

Ahhh, beton kafalı pis şehir!

İki yıl önce ne iyi etmişim de seni terk eylemişim.

Zoruna gitmesin cicim ama, inan hiç pişman değilim.

ÖNCEL ÖZİÇER

 

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »