Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim , ya da asla birini severken karşılığını beklemedim… Dostluğuma değer biçmedim , sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim…
Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim…
Bazen çok kırıldım , bazen belki de kırdım… …
Ama hata insana mahsustur dedim..
Affettim , af diledim..
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim..
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler…
Ama asıl unuttukları şuydu…
Ben aldanmadım…
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar…
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için…
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için..
Oysa ben hiç insan kaybetmedim…
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar..
Can Yücel



Farzet ki , yazdıklarımı anlayabildin . .
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi




Kendi içindeki bilinmeyeni bilmeden, başka hiç kimseyi tanıyamazsın. O insanın esrarını çözmek için tek yol, kendi esrarını çözmektir.
Uzak Doğu”da yüzyıllardır, kutlamalar ve festivallerde, birçok insan bu fenerleri dilek dileyerek gökyüzüne gönderirler. Gökyüzüne dilek feneri göndermenin şans ve bereket getirdiğine, problemlerden, endişelerden arındırdığına inanırlar.





