tam bir özgürlük içerisinde, dikkatle ve farkındalıkla, ”KENDİNİZİ”i seyredin…

File:Jiddu Krishnamurti 01.jpg

Duygularınızı, düşüncelerinizi, hareketlerinizi, tepkilerinizi;

kaçmadan, biriktirmeden,  isimlendirmeden, sınıflandırmadan, etiketlendirmeden;

direnmeden, bastırmadan, kontrol etmeye çalışmadan, yadsımadan, onaylamadan, yansıtmadan, yargılamadan (güzel-çirkin, doğru-yanlış ayrımı yapmadan);

herhangi bir kalıba, inanca, dine, dogmaya, öndere, öğretmene,  ideale, modele bağlı olmaksızın;

yorumlamadan, tam bir özgürlük içerisinde,  dikkatle ve  farkındalıkla, ”KENDİNİZİ”i seyredin.

Değiştirmeye çalışmayın, olduğunuz yerde, olduğunuz gibi kalın.

Krishnamurti

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

genel gecer begeniler…

Begendigin veya begenmedigin hicbir sey icin “bu benim gercek zevkim” deme…

genel gecer begeniler için  sabit tutumlar gelistirme.Yasayip gorduklerine göre neyi begenmen ve neyi elemen gerektigi sürekli değiştirecektir…

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Fırında soslu tavuk…

FIRINDA SOSLU TAVUK
Malzemeler:
8 adet tavuk baget
2 dis sarimsak
2 yemek kasigi yogurt
… 1 yemek kasigi salca
3 yemek kasigi zeytinyagi
2 büyük patates
1çay bardğ bezelye(haşlanmış)
1 havuç(dilimlenmiş)
2 yeşil biber
kekik, karabiber, kırmızıbiber, biberiye(arzuya gore)
tuz ,1 çay kaşıgı köri,1 defne yaprağı
Yapilisi:
Buyukce bir kaba yagı,yogurdu ve salcayi koyup karıştıralım.Sarımsakları ince kıyıp,ilave edelim. Baharatlari ve tuzuda koyup karıştıralım. Sosa bagetleri dokup iyice karistirarak butun sosu tavuklara yedirelim.Buzdolabinda en az 2-4 saat kadar marine olmaya bırakalım.Kenarlari genis fırın tepsinize tavuklari yanyana dizelim.Patates ,havuçları dilimleyip tavukların kenarlarına serelim.biber ve domates dilimleyip onlarıda tavukların arasına serpiştirelim.Ustune 1 bardak kadar sicak su ilave edelim.tavuk bagetlerinin üzerine birer çay kaşıgı tereyağı koyup fırına verelim.200C derecede 30-40 dakika pisirelim.sıcak olarak servis edelim.afiyet olsun.
Yemekte Ne Var ??? kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Her gün bana geleceğine bir gün kendine gel….

 

zirve

İNSAN HEP KURTARILMAYI BEKLER……..

Keşfedilmeyi, alınıp götürülmeyi. Sanki bu dünyadan değildir. Başka bir gezegenden gelip alınsın ister, başka insanlar tarafından keşfedilsin, sevdikleri tarafından kucaklansın.

Hep bekler durur. Başkalarının beklentilerini karşılar, ama kendi beklentilerini BEKLEME’ye alır.

Onun beklentileri kendi içindedir. Kalbinde gönlünde, aklının bir köşesindedir. Onları beklemeye aldığı sürece, mutsuzdur.
Çünkü kimse onu gelip kurtarmayacaktır. Kimse keşfetmeyecektir. O ancak kendini keşfedebilir. Kendini kucaklayabilir.

Kendini sevdiği, kucakladığı sürece de kendi olmaya başlar.
KENDİMİZ EVET.İÇİNDE TÜM KAİNATIN SIRRINI TAŞIYAN,BİZLER..

Her gün kendisini ziyarete gelen dervişe şeyhi der ki:

“Her gün bana geleceğine bir gün kendine gel….

Kevser Yalçın

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 1 Comment »

Affetmenin yolları…

1) Affetmenin sağlıklı kalmaya vesile olan davranış olduğunu… kabul edelim.
2) Affetmek ilk anda zor gelse de öfkenin getirdiği zararları ortadan kaldırır.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir. Affetmek istemeyebiliriz
ama affetmeye istekliyim demek bile Af sürecini başlatır.
3) Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Koşullu affetmek yoktur.
Affetmek istediğiniz insanın değişmesini beklemeyin. Önce o affetsin demeyin.
4)Önce kendinizi bağışlayın.
Nasıl mı? Bir çiçek alın. Sularken güzel sözler söyleyin. O sözleri bir de
kendinize söyleyin…Bunu lütfen deneyin.
5) Bunu yazın kapınızda bulunsun: “Mutluluk iyi bir sağlık, kötü bir hafıza
demektir.”
( Albert Schweitzer

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sonsuza kadar çok bağlayıcı…

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hatırlanma şeklinizi, karşınızdakiler değil, sizin yaşamda bıraktığınız izler belirleyecek…

gökyüzü ve güneş avatarı, sky and the sun avatar

Sen de dedem gibi ölecek misin, anneanne?” sözleri hasta odasında yoğun sessizlik yaşanmasına neden olmuştu. Geçirdiği ameliyatlardan sonra pek toparlayamamış yaşlı bayan hastamızı ilkokula yeni başlamış torunu ve kızı ziyarete gelmişti. Küçük çocukları hasta ziyaretine kabul etmememiz başlangıçta sorun yaratmış, kısa süreli ziyaret için izin koparmışlardı.
Hasta odasında ana kız konuşup dertleşirken torun araya girip sormuştu o can sıkıcı soruyu. Kafamı eğip elimdeki dosya ile ilgileniyormuş gibi yaptım. Hastamız torununu yatağın kenarına oturttu. Ellerini tutarak “Şimdi değil, iyileşip eve döneceğim, merak etme. Hemen ölmeyeceğim.
Ama erveya geç hepimiz öleceğiz” dedi. Torun yanıttan pek tatmin olmuş gibi değildi.
        – Ama bu haksızlık, anneanne. Ölünce onlar ı bir daha göremiyoruz.

Dedemi çok özledim ben.
        -Merak etme, insanlar ölünce görünmez olurlar ama hepten yok olmazlar.
        Torun bir süre anneannesinin boynundaki kolye ile oynayarak düşündü.
Sonra “Peki insanlar ne oluyor, ölünce” diye sordu. Anneanne önce bana sonra kızına baktı.

Torununun saçını okşayarak;
        -Bir şekilde aramızda oluyorlar, ölenler. Kimi bir renk, kimi tat veya koku kimi de dokunuş olup geri geliyorlar. Mesela rahmetli annemin yaptığı puf böreğini hiç unutmadım. Nerede o kokuyu veya tadı bulsam annemin orada yanımda olduğunu bilirim. Dedeni ise saçlarımdaki dokunuş ile hatırlarım. Nerede bir rüzgar saçlarımı okşasa dedenin yanımda olduğunu düşünür, sevinirim. 
        -Peki sen ölünce ne olup geleceksin, anneanne? 
        -Onu sen bileceksin. Beni nasıl hatırlamak istersen o şekilde geleceğim yanına.
        Ziyaret kısa sürmüştü. Onlar odad an çıktıktan sonra hastamız torununu çok özlemiş olduğunu belirterek ziyarete engel olmadığımız için teşekkür etti. 
     Birkaç gün sonra hastamızın baş ucunda suluboya bir resim vardı.
Mavi gökyüzünde sapsarı güneş ve bir de uçurtma uçuran kız çocuğu vardı,
resimde. Hastamız resim ile ilgilendiğimi görünce okumakta olduğu gazetesinden kafasını kaldırıp;
        -Torunum benim için yapmış bu resmi, doktor bey.
Resimdeki kız kendisiymiş. Karar vermiş,

ben ölünce resimdeki gökyüzünün mavisi olacakmışım, onun için.

Gökyüzüne her baktığında benim yanında olduğumu bilecekmiş, böylelikle.

Bu sımsıcak güneş ise dedesiymiş.
  Gözleri dolmuştu. Birkaç damla yaş süzüldü gözlerinden. “Torunumun gözünde gökyüzünün mavisi olacakmışım, dedesi de hepimizi ısıtan güneş. Daha ne olsun?” dedi. Öğle arasında bahçeye çıktım. Yağan yağmurun ardından masmavi gökyüzünde açan güneş, sıcaklığını iyice hissettiriyor,ağaçlar sonbahara hazırlanıyordu.


 
Ya siz !!!!

Nasıl hatırlanmak istiyorsunuz !!!  ???

Hatırlanma şeklinizi, karşınızdakiler değil, sizin yaşamda bıraktığınız izler belirleyecek… 

 

 

 

__._,_.___

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Sevme zamanı… günün fotosu 15/09/2011

Günün Fotosu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Hayat ne kadar güzel…

Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı:”N’olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklanm, … karımın akraba- ları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağınp duruyoruz. Oda sanki bir cehenneme döndü.””Sana söyleyeceğimşeyi yapacağına söz verir misin?” di­ye sordu bilge ciddi bir sesle.

“Yemin ederim, ne söylerseniz yapacağım.” “Pekala. Kaç hayvanın var?” “Bir inek, bir keçive altı tavuk.”

“Onlann hepsini evinize al. Bir hafta sonra yanıma yine gel.”

Bilgenin talebesi çok şaşırmıştı, ama itaat edeceğine söz vermişti bir kere. Böylece, hayvanlan da odaya aldı.

Bir hafta sonra geldiğinde perişan haldeydi. Acı ve ke­derle inliyordu. “Mahvolmuş durumdayız. Pislik! Koku! Gü­rültü! Hepimizin aklını kaçırmasına ramak kaldı!” Bu defa: “Şimdi git ve hayvanlan evden çıkar” dedi bilge. Adam eve kadar hiç durmadan koştu. Ertesi gün bilgenin yanma geldiğinde gözleri mutluluktan parlıyordu:

” Hayvanlar dışanda. Evimiz, öyle sessiz, öyle temiz ve öyle geniş ki. Sanki bir cennet!”

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Beş Element sırasıyla şu elementlerden oluşur: METAL, SU, AĞAÇ, ATEŞ ve TOPRAK… ve organlardaki etkileri…

 

Beş Element sırasıyla şu elementlerden oluşur: METAL, SU, AĞAÇ, ATEŞ ve TOPRAK.

 

Mevsimler beş elemente göre hareket eder:

 

Sohbahar mevsimi METAL elementine ait bir mevsimdir. Bu mevsimde gene METAL elementine ait yin organ akciğerler ve yang organ kalınbağırsaklar fazla çalışır. Bu elementin özelliği kuruluktur; bu nedenle enerji kalitesi kuru ve serindir. Elementin enerjisi aşırı düzeye yükseldiğinde ya da eksik olduğunda bu elemente bağlı olumsuz duygular olan hüzün, üzüntü ve keder hissedilir. Belki de edebiyatta sohbaharın neden hüzür mevsimi olarak adlandırıldığını şimdi başka bir gözle değerlendirebilirsiniz.

METAL elementine ait organların çalışmalarında bir bozukluk olduğunda da bu olumsuz duygular hissedilir. Bu organlar düzgün çalıştığında ya da elementin enerjisi dengeli olduğunda METAL elementinin olumlu duygusu olan cesaret duygusu hissedilir. Keskin ve baharatlı tatlar METAL enerjisinin artmasını sağlarlar. Bu tatlar METAL elementinin tatlarıdır. Bu element aynı zamanda derimizi, burnumuzu ve koku duyumuzu kontrol eder. Dolayısıyla derimizin durumu bize bedenimizdeki METAL enerjisi hakkında da bilgi verir. METAL elementi SU elementini besler ve yaratır; TOPRAK elementi tarafından beslenir ya da yaratılır; ATEŞ elementi tarafından denetlenir ya da yokedilir; AĞAÇ elementini denetler ya da yokeder.

 

Kış mevsimi SU elementine ait bir mevsimdir. Bu mevsimde gene SU elementine ait yin organ böbrekler ve yang organ mesane fazla çalışır. Bu elementin özelliği soğukluktur; bu nedenle enerji kalitesi nemli ve soğuktur. Elementin enerjisi aşırı düzeye yükseldiğinde ya da eksik olduğunda bu elemente bağlı olumsuz duygu olan korku hissedilir. SU elementine ait organların çalışmalarında bir bozukluk olduğunda da bu olumsuz duygu hissedilir. Bu organlar düzgün çalıştığında ya da elementin enerjisi dengeli olduğunda SU elementinin olumlu duygusu olan dinginlik duygusu hissedilir. Tuzlu tatlar SU enerjisinin artmasını sağlarlar. Bu tatlar SU elementinin tatlarıdır. Bu element aynı zamanda kemiklerimizi, kulaklarımızı ve duyma duyumuzu kontrol eder. Dolayısıyla kemiklerimizin durumu bize bedenimizdeki SU enerjisi hakkında da bilgi verir. SU elementi AĞAÇ elementini besler ve yaratır; METAL elementi tarafından beslenir ya da yaratılır; TOPRAK elementi tarafından denetlenir ya da yokedilir; ATEŞ elementini denetler ya da yokeder.

 

İlkbahar mevsimi AĞAÇ elementine ait bir mevsimdir. Bu mevsimde gene AĞAÇ elementine ait yin organ karaciğer ve yang organ safra kesesi fazla çalışır. Bu elementin özelliği nemliliktir; bu nedenle enerji kalitesi nemli ve ılıktır. Elementin enerjisi aşırı düzeye yükseldiğinde ya da eksik olduğunda bu elemente bağlı olumsuz duygu olan öfke hissedilir. AĞAÇ elementine ait organların çalışmalarında bir bozukluk olduğunda da bu olumsuz duygu hissedilir. Bu organlar düzgün çalıştığında ya da elementin enerjisi dengeli olduğunda AĞAÇ elementinin olumlu duygusu olan sevecenlik duygusu hissedilir. Ekşi tatlar AĞAÇ enerjisinin artmasını sağlarlar. Bu tatlar AĞAÇ elementinin tatlarıdır. Bu element aynı zamanda tendonlarımızı ve gözlerimizi kontrol eder. Dolayısıyla tendonlarımızın durumu bize bedenimizdeki AĞAÇ enerjisi hakkında da bilgi verir. AĞAÇ elementi ATEŞ elementini besler ve yaratır; SU elementi tarafından beslenir ya da yaratılır; METAL elementi tarafından denetlenir ya da yokedilir; TOPRAK elementini denetler ya da yokeder.

 

Yaz mevsimi ATEŞ elementine ait bir mevsimdir. Bu mevsimde gene ATEŞ elementine ait yin organ kalp ve yang organ ince bağırsak fazla çalışır. Bu elementin özelliği sıcaklıktır; bu nedenle enerji kalitesi kuru ve sıcaktır. Elementin enerjisi aşırı düzeye yükseldiğinde ya da eksik olduğunda bu elemente bağlı olumsuz duygular olan kibir ve acımasızlık hissedilir. ATEŞ elementine ait organların çalışmalarında bir bozukluk olduğunda da bu olumsuz duygu hissedilir. Bu organlar düzgün çalıştığında ya da elementin enerjisi dengeli olduğunda ATEŞ elementinin olumlu duygusu olan sevgi duygusu hissedilir. Acı tatlar ATEŞ enerjisinin artmasını sağlarlar. Bu tatlar ATEŞ elementinin tatlarıdır. Bu element aynı zamanda sinir sistemimizi, dilimizi ve tat alma duygumuzu kontrol eder. Dolayısıyla kaslarımızın durumu bize bedenimizdeki ATEŞ enerjisi hakkında da bilgi verir. ATEŞ elementi TOPRAK elementini besler ve yaratır; AĞAÇ elementi tarafından beslenir ya da yaratılır; SU elementi tarafından denetlenir ya da yokedilir; METAL elementini denetler ya da yokeder.

 

Çin, enerji takvimine göre her mevsimin son 15 günü ya da Yazın Son dönemi TOPRAK elementine ait bir mevsimdir. Bu mevsimde gene TOPRAK elementine ait yin organ dalak ve pankreas ve yang organ mide fazla çalışır. Bu elementin özelliği rutubettir; bu nedenle enerji kalitesi rutubetlidir. Elementin enerjisi aşırı düzeye yükseldiğinde ya da eksik olduğunda bu elemente bağlı olumsuz duygu olan endişe hissedilir. TOPRAK elementine ait organların çalışmalarında bir bozukluk olduğunda da bu olumsuz duygu hissedilir. Bu organlar düzgün çalıştığında ya da elementin enerjisi dengeli olduğunda TOPRAK elementinin olumlu duygusu olan dengelilik duygusu hissedilir. Tatlı tatlar TOPRAK enerjisinin artmasını sağlarlar. Bu tatlar TOPRAK elementinin tatlarıdır. Bu element aynı zamanda kaslarımızı ve ağzımızı kontrol eder. Dolayısıyla kaslarımızın durumu bize bedenimizdeki TOPRAK enerjisi hakkında da bilgi verir. TOPRAK elementi METAL elementini besler ve yaratır; ATEŞ elementi tarafından beslenir ya da yaratılır; AĞAÇ elementi tarafından denetlenir ya da yokedilir; SU elementini denetler ya da yokeder.

Ruhsal Büyüme... kategorisinde yayınlandı. 2 Comments »

Katmandu’ya aydınlanmaya mı gidiyorsun abi?..

Karikatür kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

14-16 Ekim tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan IAF Avrupa Konferansına ilgi duyuyorsanız…

Evrim

Alışılmışın çok dışında “dinamik ve interaktif” bir yapısı olan bu konferansta katılımcılar, bir yandan fasilitasyon konusunda en güncel bilgilerle donanırken diğer yandan da uluslararası iletişim ağlarını geliştirme ve yeni işbirlikleri oluşturma imkanı bulacaktır.

IAF Avrupa Konferansı’nda, ekibinizin;

  • Karar alma,
  • Problem çözme,
  • Strateji oluşturma,
  • Uyuşmazlık giderme,
  • İletişimi geliştirme
  • Değişimi yönetme
  • Ürün/hizmet geliştirme,
  • Yenilik getirme,

ve benzeri süreçlerini başarıyla yönetebilmek için en güncel bilgilerle donanacak, uluslararası  bazda başarılı uygulama örneklerini izleyecek ve eşsiz bir interaktif öğrenme sürecine dahil olacaksınız.

Eğer siz de ekibinizin ortaya koyduğu sonuçları daha “etkili, verimli ve kalıcı” kılmak istiyorsanız ülkemizde ilk kez düzenlenen bu organizasyonu kaçırmamalısınız.

URL:  http://www.iaf-europe-conference.org

E-posta: berna.muderrisoglu@iaf-europe.eu, rengin.akkemik@iaf-europe.eu

Ortaya Karışık kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »