Kimi zaman üstesinden gelemediğimiz bir hüzne gömüldüğümüz izlenimine kaptırırız kendimizi. Yaşadığımız günün büyülü anının geçip gittiğinin, buna karşın hiçbir… şey yapamadığımızın farkına varırız. Oysa yaşam, büyüsünü ve güzelliğini kendi içinde gizlemektedir.
İçimizde yaşamayı sürdüren çocuğa kulak vermeliyiz. O çocuk, büyülü anın hangi an olduğunu bilir. Onun göz yaşlarını kolayca bastırabiliriz, ama sesini boğamayız…
O çocuk varlığını hep sürdürür. O küçücük çocuklara ne mutlu ki, gökyüzünün krallığı onlarındır…
Yeniden doğmayı bilmezsek, yaşama, çocuk gözlerimizin saflığıyla ve heyecanıyla yeniden bakmayı başaramazsak, yaşamamızın bir anlamı kalmaz.
Canımıza her türlü biçimde kıyabiliriz. Bedenlerini öldürmek isteyenler, Tanrı’nın yasasını çiğnerler. Ruhlarını öldürmek isteyenler de aynı şeyi yaparlar, onların işledikleri günahı, insanlar açık seçik göremese de…
Yüreğimizde yaşayan çocuğun söylediklerine kulak verelim. Onun varlığından utanç duymayalım. Yapayalnız bıraktığımız ve onu neredeyse hiç dinlemediğimiz için korkuya kapılmasına izin vermeyelim.
Varlığımızın dizginlerini biraz olsun onun eline verelim. O çocuk, her günün bir sonraki günden farklı olduğunu bilir. Yeniden sevildiğini hissettirecek biçimde davranalım ona. Onu hoşnut edelim. Bu, alışık olmadığımız bir biçimde davranmak anlamına gelse de, başkalarının gözüne saçmalık gibi görünse de…
İnsanların bilgelik taslamasının, Tanrı katında delilik olduğunu anımsayalım. Ruhumuzda barınan çocuğa kulak verirsek, gözlerimiz yeniden parlayacaktır. O çocukla temasımızı yitirmezsek, yaşamla yakınlığımızı da yitirmeyiz…
PAULO COELHO
Piedra Irmağı’nın Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabından
Kaynak: Charlotte Gabay’ın sayfasından alınmıştır…