Bir bakkalın oğlu olarak Paris’te doğdu.Babasının işleri bozulunca 1845’te ailece Le Havre’a taşındılar.Monet 18 yaşındayken tanıştığı peyzaj ressamı Eugéne Boudin ile birlikte açık havada resim yaptı.Monet özellikle ışığın etkisiyle doğada oluşan farklı renklerden etkilendi. Başlıca teması peyzaj tasvirlerinden oluşan Fransız ressam Monet
ışığın etlikerini yansıtabilmek amacıyla aynı motifi günün farklı saatlerinde tuvallerine yansıtıyordu.1900 sıralarında Giverny’deki evinin bahçesinde ünlü nilüfer tablolarının ilklerini yarattı. Monet kendisine 1915’te 276 metrekare büyüklüğünde bir atölye yaptırdı ve burada 1916-26 yılları arasında büyük boyutlu göl peyzajlarını gerçekleştirdi.Geçirdiği göz ameliyatından sonra
1923’ten başlayarak kontürleri daha iyi ayırt edebildiyse de
renk algılarınımı önemli derecede bozulmuştu.Depresif bir adam haline gelmiş olan sanatçı
1926’da 86 yaşında Giverny’deki evinde akciğer sklerozuna yenik düştü.
“Oscar-Claude Monet resim yeteneğini daha okulda göstermeye başladı. Le Havre’daki lisede derslerde sıkılan çocuk
öğretmenlerinin karikatürlerini çiziyordu. Çok kısa zamanda sınıf arkadaşları arasında bir çok müşteri edindi. Claude okul dışında da başarılarını devam ettirdi ve karikatürleriyle ilk parasını kazandı.” Paris doğumlu Monet
‘sıradan’ bir ressam olmaktan kaçınır ve sanatının ilerleyen yıllarında ‘çirkin’ şeyleri sevmez. Aynı zamanda Monet zorunlu askerlikten kurtulmak için de Londra’ya gider. “Monet çoğunlukla aynı anda birden fazla resim üzerinde çalışırdı
çünkü hızla değişen ışık oyunlarını yakalamak istiyordu. Böylece kolay fark edilemeyen küçük atmosfer değişikliklerini yansıtan birbirleriyle bağlantılı resimler dizisi oluştu. Bunu başarabilmek için resimleri üzerinde atölyede tekrar çalışıyordu
ki bu durum izlenimciliğin dar anlamda tanımını aşan bir uygulamaydı.”.